/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 26.
    +8
    bu benim onca agresifliğime rağmen yine de alttan alınca ben de sakinleştim bu sefer.. daha
    normal konuşmaya başladım, tanımaya yönelik bir kaç kritik soru sordum, çekinmeden cevap
    verdi..o öğle arası ebru hanımla ilk kez o denli açık ve net konuşabilmiş, biraz da olsa birbirimizi
    tanıyabilmiştik..
    masadan kalktık, gidiyoruz, normalde ifadesiz olan yüzü bu sefer epey canlı, gülümsemeye hazır,
    bana döndü yine, "ya tsigalko ben ilk zamanlar aslında epey konuşmaya çalışmıştım ama sen
    çok soğuk geldin bana, ne bileyim, kendimce komiklikler filan bile yaptım ama sen o kadar sert
    durunca ben de demek ki bu çocukla arkadaş olmak için böyle yapmak lazım deyip kendimi
    kastım, aslında hiç de o ilk izlenimimdeki gibi soğuk değilmişsin"
    beyler okul ve iş yaşamım boyunca bu "hiç de göründüğün gibi soğuk değilmişsin" lafını pek çok
    kez daha duymuşumdur. aslında hakkaten de cana yakın bir binim, hatta samimi olduklarımla
    bariz cıvıdığım bile olur bazen ama demek ki biraz da mizaçla alakalı..
    artı bir de benim gözümünü ayşenden başkasını görmeme olayı var o zaman tabi, inanın ebrunun
    ağzından ne çıkmış, ne demiş ne etmiş hiç gözümün önünde bile değildi yani..
    biz bunla dersin başlamasına yakın girdik sınıfa, neredeyse geç kalacakmışız, o ara bu elini
    omzuma filan koydu, sıramıza doğru gidiyoruz,ben alışkanlık olduğu üzere gayri ihtiyari cam
    kenarına doğru bir baktım ki, başımdan aşşağıya kaynar sular döküldü aq..
    nasıl öyle dalmışım bilmiyorum lan, resmen gülüşe gülüşe kol kola sınıfa girdik kızla, o ara ya
    ayşen gördüyse? ya yanlış anladıysa..
    http://fizy.com/tr#s/1agwcb
    ···
  2. 27.
    +8
    bilmiyorum bu işin bir saniyesi var mı ama herhalde en çabuk kızarma konusunda giunnes
    rekorlar kitabını zorlardım diye düşünüyorum.. resmen ateş bastım..
    oturduk sıraya ama benim gözlerim hala ayşene bakıyor, sırtı dönük, görmemiş olma ihtimali var
    ama, gördüyse de benim bunu bir şekilde ona açıklama imkanım yok.. ebru farketti bendeki
    rahatsızlığı,
    "ne oldu ya?" filan dedi, o ara hala kırmızıyım sanırım, güldü sonra, koluma dokundu, önüne
    döndü tekrar ama hala ince ince gülümsüyor salak.. muhtemelen yanlış anladı.. anlamak istediği
    gibi anladı belki de, bilemiyordum.
    o ara hoca girdi sınıfa, ama ben bir tak anlamadım tabi ne o dersten ne de bir sonrakilerden,
    ders arasında yerimden kalkmadım.. çakılmış gibiydim, ebru gelmiyor musun filan dedi, yok
    dedim.. hayret tek başına çıktı bu,
    ben de yine fırsattan istifade ok gibi fırladım, gittim benimkinin yanına, naber falan filan derken,
    baktım bunda bir tuhaflık yok, o ara ben de suçluluk pgibolojisiyle fazla gaza gelerek resmen
    bağıra bağıra " bu akşam bir yerlere gidelim mi?" dedim. tabi bu epey şaşırdı çünkü dediğim gibi,
    sınıfta gayet resmiydik. biraz yüzüme baktı gözlerini kırpıştıra kırpıştıra, ben yediğim taku
    anladım tabi, sözsüz bir kuralı ihlal etmiş gibiydim.. neyse ki bu "olur tabi" diyerek beni yeniden
    domatesleşmekten kurtardı.
    "yalnız bu akşam kızlarla çıkacağım, yarın çıksak olmaz mı?" dedi, o ara bunun sırasının
    etrafındaki hatunların hepsi duydu tabi, pis pis gülümsüyorlar, ne var aq? sanki ayıp bir şey
    var.. neyse, tamam dedim ben de, canıma minnet.
    salak salak gülümseyerek ayrıldım sırasından, artık o yanındaki zilliler ne muhabbet döndürdüler
    arkamdan allah bilir, sıraya doğru bir yöneldim ki ebru da çoktan gelmiş oturuyor, neredeyse ders
    ···
  3. 28.
    +6
    başlayacakmış gene, zaman nasıl geçmiş onunlayken, farkında değilim.. harbiden seviyorum ben
    bu kızı beyler.. ciddi anlamda aşığım.. fena halde..
    sıraya oturdum, ebrunun surat gene eski haline dönmüş, somurtuyor denemez, yani, ifadesiz..
    neden bilmiyorum ama kız benden inanılmaz çekiniyordu beyler, o kadar üstüne gittiğim zamanlar
    olmuştu, sonradan da oldu, ama 4 sene boyunca bir kere bile tersleyemedi beni, hep alttan
    aldı..bu da biraz spoiler gibi oldu ama olsun.. sonuçta her şeyi anlatacağım sıra sıra.. vakit bol.
    biraz sınıftan ve kendimden bahsedeyim.. bizim sınıf -tam olarak hiç bir zaman bilemedim çünkü
    saymadım- 65-70 kişi kadardı, bu nüfusun 45-50 tanesi kız, açıkcası ilk zamanlar kızlara hiç ama
    hiç dikkatli gözlerle bakmamıştım zira benim gözümün gerçek anlamda gördüğü tek kız, hatta tek
    insan ayşen di.
    ilk 2 ay ayşen, kankası ve bizim tayfa haricinde kimseyle tanışamadım desem yeridir. zaten
    tanışmak da istemedim, tanıdıklarım fazlasıyla yeterdi bana, hele ki bir tanesi.. tüm dünyama
    bedel olmuştu artık.
    erkekler 20 kişi kadardı, bizim tayfayı çıkarınca geriye kalanlardan 5 tanesi filan bariz pokemondu
    aq..sınıfın içinde güreşmeden tutun da derste birbirleriyle kağıt savaşına kadar her türlü ergen
    hareketini hala bünyelerinde barındırıyorlardı..bir 5 tanesi de köylünün tekiydi, yalnız köylü
    dediysem, yanlış anlaşılmasın, yani kültürsüz ve bir şey paylaşılamayacak, ortalama bir insana
    bir şeyler katamayacak insan anlamında diyorum.
    yoksa ben de köylüyüm aq, anam da köyden çıkma babam da..yanlış anlama olmasın.
    geriye kalanlardan da bazısı inek modunda, bir tanesi aşırı sessiz, bir tane de kırık vardı eğer
    sonradan yanlış gözlemlemediysem *
    ···
  4. 29.
    +7
    anlayacağınız sınıfta eli ayağı düzgün, kafası yerinde olan 3-5 adamdan biriydim denebilir, ha
    kime göre neye göre derseniz, bunun bir ölçüsü yok tabi, kimse kendine "ben kötüyüm" demez.
    hazır konu gelmişken, kendimden de bahsedecek olursam, eh ruhsal yapımı siz az çok
    biliyorsunuz zaten, şimdiki halimin bir kaç katı toyluk ve saflık eklerseniz o zamanki ben e
    rahatlıkla ulaşabilirsiniz.
    fiziksel olarak da, kitleleri peşinden sürükleyecek tarzda bir popstar ışığım olmasa da eli ayağı
    düzgün bir adamım, çok şükür. aynaya baktığımda gördüğüm yüzü seviyorum ki zaten bence en
    önemlisi de bu. eğer hala lise ya da üni de olsam ifşa babında caps paylaşırdım ama artık yaşını-
    işini almış bir adam olarak bu toplara girmek niyetinde değilim.
    her neyse, siz beni de kendinizden bilin işte, zaten o kadar da önemli değil kişiler ya da
    görünüşler.. önemli olan yaşadıklarımızın bize hissettirdikleri.
    http://fizy.com/tr#s/1ahbre
    bu partı da girip kaçıcam, gece 1 de sonra gene uğramayı düşünüyorum bakalım.
    benim aşırı gaza gelip sınıf ortasında yırtına yırtına ettiğim buluşma teklifi, o hafta içi bir şekilde
    yalan oldu..kız sonraki akşam da gelemeyeceğini söyledi, bilirsiniz bu tarz konularda her zaman
    için bahane, en kolay bulunan şeydir.
    bilmiyorum belki de öyle yaptığım için benden bir şekilde intikam alıyor, naza çekiyordu kendini,
    çünkü muhtemelen etrafındakilerin arsızca sorularına yanıt üretmek zorunda kalmıştı benim o
    hareketimden sonra ve bu tarz şeylerden pek hoşlanan bir yapısı olduğunu da
    söyleyemeyeceğim.
    o gece ve takip eden gecelerde bu kez ebrunun mesajlarını da cevaplıyordum artık, bir ara hatlar
    karışacak diye endişelenmedim değil..
    ···
  5. 30.
    +6
    kızın niyetini artık iyice anlamıştım, ben genelde bu tarz mevzularda üstüme alınmayı pek
    sevmem, yani "abi şu kız da bana yazıyor yeeaa" cı adamlardan değilimdir, hatta tam tersine
    yanlış anladığımı düşünürüm ama ebru nun bana karşı standard olmayan duygu ve düşünceler
    beslediğini de az çok farkediyordum. işi kötüsü, o da benim için aynısını düşünüyor olabilirdi zira
    ayşen le aramızdakilerden haberi olduğunu sanmıyordum,
    muhtemelen o ders arası o bensiz dışarı çıkınca ben de onu kıskandırmak için diğer kızların
    sırasına gittim diye düşünüyordu..aq bu şekilde düşündüğünü düşünmek bile mideme kramplar
    sokmak için yeterliydi, gönül kırmak, o zamanlar istediğim en son şeydi zira benim gönlüm de o
    ara epey yükseklerde bir yerde, tekinsizce sallanıyordu ve her an düşebileceği o boşlukta onu
    kurtarabilecek her hangi bir önlem de yoktu.
    okulda ilk ayı devirirken, o cuma yurtta epey azıtıp sabaha kadar içmiş ve felaket muhabbet
    döndürmüştük.. sabaha kadar batak bir yandan, karı kız muhabbeti desen gırla, bir ara
    smackdown benzeri birbirimize girdik, uzun eşşek filan oynamaya çalıştık.. anlayacağınız epey
    zıvanadan çıktık, it gibi eğlendik, hayvanlık ettik, yurdun yarısına yakını da buna iştirak edince
    (zaten 45 kişi filandık) yapmayın diyen de olmadı tabi aq.
    neyse o gecenin sabahı olmadı tabi, ben bir uyandım ki o cumartesi, saat olmuş akşam 4 küsür,
    hemen telefona sarıldım tabi, ayşen mesaj atmış mı diye, obaa..ben ayılmadan 5 dakika önce o
    da beni hatırlamış beyler, kalbim temizmiş valla..
    mesajı baktım, bu akşam nargileye gidelim mi? yazmış. yataktan bir zıplamışım ki..beni dışarı
    davet ediyordu la? kendisi çağırıyordu?! vay anasını ya..ve ben mallığım yüzünden az daha bu
    fırsatı kaçıracaktım.
    hemen yazdım, "olur tabi, ne zaman buluşalım?
    ···
  6. 31.
    +7
    hemen şimdi olabilir, yazmış. ulan aynada kendime bir baktım, leş gibiyim, akşamdan kalmayım.
    kendini bir atarsın duşun altına, kafayı filan bile kurutmadan, jöleyi boca ettim, nasıl acele
    ediyorum ama..
    ve bu hayatta en nefret ettiğim şeydir, asla ve asla, hiç bir işimi aceleye getirmemeye çalışırım,
    zamanı geniş kullanmayı severim.
    neyse tabi fırladım çıktım yurttan, dediği yere gidiyorum, içimden yalvarıyorum ama..ne olur, ne
    olur allahım bu sefer sadece ikimiz olalım..sadece ikimiz olalım ki bu gece bitsin bu iş..
    takip eden panpalar, gece görüşmek üzere, öpüldünüz.
    güzel bir şarkıyla başlayalım,
    http://fizy.com/tr#s/1ai6rx
    söylediği yere gittiğimde bulamadım ayşen i, biraz geç kalmışım tabi, o beni direkt 5 dakika içinde
    yurttan çıkar gelir diye tahmin ediyordu muhtemelen. mesaj attım nerdesin gibisinden,
    "biz kafeye geçtik, üst kattayız" yazmış... aq deliricem beyler. gene "biz" diyor..gene yalnız
    değil..yani nedir bu anlayamadım ki? gibicez mi sanki tek yakalayınca?
    yemin ediyorum o kadar seviyor olmasaydım çeker giderdim, ama mümkün mü? ağzıma sıçsa
    gidemem işte..bu hareketleriyle de sıçmaktaydı zaten.
    içimden "ulan gene bu çengel burun salça olduysa bu akşam ne yapıp ne edip züt edicem onu o
    masada çaktırmadan, öyle ki bir daha benle değil aynı masaya oturmak, sınıfa bile girerken iki
    kere düşünecek..
    neyse girdim kafeye, han tarzı bir yer beyler, bursa da da çok vardır böyle, hemşolarım bilir.
    ···
  7. 32.
    +7
    çıktım üst kata baktım bu, karşısında da kızıl saçlı bir hatun var, tanımadığım. yani bizim sınıftan
    değil diyelim en azından.
    ben bunun ay gibi ışıldayan yüzünü, gözlerini görünce gene kendimden geçtim tabi, sinir minir
    kalmadı..
    bu arada öbür kızın da günahını almışım (çengel burun), muhtemelen geçen sefer de onun
    gelmesini bizim ki istemiş olmalı.. neden diye düşünürken cevaba benzer bir şeyler buldum gibi
    oldu.
    yanlarına oturdum, kızıl saçlı hatun bunun yanına geçti, karşısına ben geçtim ayşen in, lan bir an
    kendimi kız istemeye gitmiş gibi hissettim aq,
    mekan böyle tarihi, dekorlar filan, 80 lerin ortasında döşenmiş evler gibi..
    "nargileyi sen geldikten sonra söyleyelim dedik" dedi benimki, "gül-nane aromalısından yokmuş
    yaa senin sevdiğinden, neli söyleyelim dersin?" diye ekledi,
    gül nane yi sevdiğimi unutmamış..
    "elmalı olsun o zaman, uyar mı?" dedim, "harika olur" filan dediler,
    neyse nargile geldi masaya biz o ara muhabbetteyiz, öbür hatunun adı da gözde imiş, baya
    konuşkan bir şey, ama inanın öbür bedbahttan sonra bu o kadar cana yakın ve pozitif geldi ki, iyi
    dedim, en azından işi bozmaya çalışmaz diye düşündüm.
    sonra ayşen bana, "tavla oynayalım mı?" dedi, aslında konuşmak ve akşam boyu gözlerinin içine
    bakabilmek daha çok işime gelirdi ama "tamam" dedim, "ama kazananın kaybedenden bir dilek
    hakkı olacak ;)"
    parmağını çenesine dayadı, düşünür gibi yaptı.. yüzünü komik komik şekillere soktuktan sonra,
    "eh, nasılsa ben kazanacağım için, sıkıntı olmaz herhalde, tsigalko bey düşünsün artık" dedi..
    ···
  8. 33.
    +7
    paslarıma paslarla karşılık veriyor, inceden inceye yaptığım imalara ortak oluyordu..her
    zamankinden daha da güzel, içten geliyordu gözüme bu akşam..
    derken tavla geldi, biz oyuna başladık..
    biz bir yandan oynuyoruz bir yandan da yine konuşuyoruz,
    ben artık dayanamıyorum tabi, 2 cümlemden birinde ince ince mesajlar vermeye çalışıyorum, bu
    da pası aldığını belli ediyor, hepten heyecan yaptırıyor bana.. tutulması meçhul sözler veriyoruz
    birbirimize, "oraya da gideriz, gideriz demi? şunu da yaparız, şuna da bakarız, şunu da izleriz,
    bunu da dinleriz, şunu da konuşalım bir ara" gibi...
    öbür kız da çok bin çıktı beyler inanamazsınız, önce yalnız olmadığımız için lanet etmiştim ama
    gecenin sonunda "lan iyi ki de gelmiş bu kız bu gece" diyecektim. nedeni malum, öbür kaltak gibi
    yoluma çıkmak şöyle dursun, daha da ortalığı elektriklendiriyordu, muhabbet tıkanacak gibi oldu
    1-2 kere, bu kurtardı filan.
    neyse, bizim kız da bana 2-1 geçirdi tavlada sağolsun. dedim "ne istiyorsun bakalım, emrinize
    amadeyim"
    gene aynı muzip düşünceli tavrına büründü.."hımm valla çok bulaşığım var aslında, seni gizlice
    yurda sokup yıkatsak?" bunlar kahkahayı koyuverdiler sonra, bense hem şaşırmış, hem salakça
    heyecanlanmış, hem de tırsmıştım..aq sanki harbiden sokacak seni yurda, ama işte mallık beyler,
    beynimin %1 i filan anca çalışıyordur.
    ···
  9. 34.
    +7
    sonra biraz daha düşündü, "dur ya aslında daha iyi bir fikrim var, karaokeye gidelim bir gün, sen
    de benim seçtiğim şarkıyı söyle olur mu? bak hem sesim iyi diyordun" göz kırptı, bu sefer de ben
    gülmeye başladım, zira hangi şarkıyı seçeceğini biliyordum.. daha önce muhabbeti geçmişti ve
    ben içinde adım geçtiğinden ve saçma sapan olduğundan ötürü sinir olduğumu söylemiştim.. fena
    sıkıştırmıştı beni, ama bilmiyordu ki değil hoşlanmadığım şarkıyı söylemek,
    elinden zehir olsa içerdim.. abartıyor muyum bilmiyorum ama o anki ruh halimi ancak gerçekten
    gönülden sevenler, tutkuyla kapılanlar bilir beyler, damdan düşenin halini, damdan düşen anlar..
    "eh tamam o zaman" dedim. "bulaşıktan yırttığım iyi oldu" gülüştük.
    o gece de yine istemediğim gibi başlamasına rağmen ummadığım şekilde iyi gidiyordu,
    kafeden kalktık,
    ben bunları gene yurda bırakıcam, biraz daha gezinelim mi? dedi. e benim de canıma minnet
    zaten, yurdun tersi yöne saptık, aşıklar yoluna giden ışıltılı ara sokaklardan birine, insanların
    arasına karıştık..
    http://fizy.com/tr#s/1ago51
    fonumuz boş kalmasın..
    ışıklı yolda dolaştık..banklardan birinde, ağaçların altında biraz mola verdik, o ara benim telefon
    çaldı,
    baktım annem arıyor, bu tip şeylerden gocunmam beyler onu belirteyim, anamdır, arayacak tabi,
    artı saatte biraz geççene olduğundan hafiften kaygılandım bile,
    ···
  10. 35.
    +5
    neyse açtım konuştuk filan, nerdesin diyor, dedim merkezdeyim, geziyoruz arkadaşlarla..
    ama sesim öyle bir çıkmış ki, müsamere çocuğu gibi coşkulu-mutlu, bizim kurt hemen soruyu
    patlattı,
    "haa nasıl arkadaşlarmış acaba bunlar?"
    "sınıftan arkadaşlar ya anne, öyle takılıyoruz bakalım"
    "iyi iyi, tamam oğlum, çok geçe kalma sen de tamam mı?"
    "tamam annem, hadi öpüyorum"
    "hadi ben de öptüm, selam söyle arkadaşına"
    ulan annem bile taşşağa alıyor beni görüyor musunuz? "arkadaşına".. bu kadar mı belli acaba
    aşk zevzekliğinin üzerimdeki etkisi? yoksa oltayı boş attı da dolu mu gelsin diye bekledi diğer tüm
    annelerin yaptığı gibi?
    fazla düşünmedim,
    kızları yurda doğru zütürmeye başladım, bu gene koluma girdi beyler, benim de adımlarım yine
    havada yüzmeye başladı haliyle..
    gözde ye de gecedeki katkılarında ötürü adam akıllı selam verip yalandan da olsa sarılarak veda
    ettim,
    ayşenle ise her zamankinden biraz daha fazla sarılı kalmıştık birbirimize, ipek gibi saçlarının
    çilekli kokusunu alabilecek kadar fazla..
    ···
  11. 36.
    +7
    ayrıldığımızda bir nev-i içmeden sarhoş sayılırdım artık..
    gene ağzım kulaklarımda, adımlarım bulutlarda, vardım yurduma mutlulukla..
    benim olayı okandan başka oda arkadaşlarım da biliyordu artık,
    o gece ben odaya girdiğimde pehlivan gibi karşıladılar beni, yarı gırgır, yarı tebrik.."ooo tsigalko,
    koçum benim bee, nasıldı randevu? oldu demi bu sefer, yakışırrrr" gibi nidalarla inlettiler odayı,
    ben de utangaç utangaç sırıtıp "tamam lan tamam" demekten başka bir şey diyemedim.
    o gece gene batak matak döndük, arada karı kız, aşk meşk muhabbetleri döndü, oda
    arkadaşlarımdan birinin başka şehirde kız arkadaşı vardı, ayrılmış "olmuyor be aga öyle msn ile
    telefon ile, araya fazla mesafe girmeyecek, yapamıyorsun" diyordu.
    neyse ki benim sevdiğim, müstakbel sevgilim dizlerimin dibinde diye düşündüm..ne kadar
    şanslıydım.. şanslı mıydım?..
    neyse beyler,
    günler böyle geçedursun, okuldaki 1.5 uncu ayında sonuna geliyorduk artık, o akşamdan sonra 2
    kere daha buluşmuş, okulda da nispeten daha samimi olmuştuk, aq hala yanına oturma şerefine
    ulaşamasam da (acaba kimin yüzünden) bir iki kere çıkıp takıldık kampüs etrafında..
    o ara ebruyla da aramızdaki enteresan ilişki epey ilerlemişti, kızla epey şey paylaşmaya
    başlamıştık benim o son çıkışımın ardından, ama elbette aklımdan yanlış ve yasak düşünceler bir
    an için bile geçmedi.. ayşen in güneş olduğu bir sistemin gezegeniydim ben.. başka yıldızlar
    benim için nokta kadar bile önemli ve yakın olamazdı..
    ···
  12. 37.
    +6
    derken bir gece, ayşenle mesajlaşıp kıza iyi geceler dilememin ardından tam yatmaya
    hazırlanırken bir mesaj geldi,
    gece 1.30 filan olmalı..
    baktım, ebru,
    "uyudun mu?" yazmış..
    acaba hiç giblemesem mi diye düşündüm, ama bu saatte mesaj atıyorsa muhakkak bir numarası
    vardır diye düşündüm, 5-10 dakika cevap vereyim mi vermeyeyim mi diye düşündükten sonra,
    uyuduğumu düşünüp telefonu bir yere kaldırdığını umaraktan,
    "yo, hayırdır?" diye yazdım.
    http://fizy.com/tr#s/1aiuck
    ışıkları kapatıp yatağa da uzanmıştım ki mesaj geldi, benim oda arkadaşlarım yukarda counter
    yapıyorlardı, o zamanlar inanılmaz popülerdi amk oyunu..millet bağımlısı olmuştu resmen,
    neyse, mesaja baktım,
    "uyku tutmadı, sen de uyumadıysan biraz konuşuruz belki diye bi yokliyim dedim. bugün pek
    öğlen arasında göremedim seni?" yazmış.
    göremezsin tabi, nasıl sıvıştığımı ben biliyorum..o öğle arasını ayşenle geçirmiştik..tabi kız benim
    ebrudan resmen kaçarak geldiğimi filan bilmiyor aq..öbürü de ona gittiğimi bilmiyor... zaten o
    zamanlar başıma ne geldiyse hep bu "aman kimse üzülmesin, kimse kırılmasın, incinmesin" diye
    ince düşünmem yüzünden geldi..
    ···
  13. 38.
    +4
    "biraz yalnız kalmak istedim ya. yarın da quiz var biliyorsun demi?"
    diye gayet öküzce bir mesajla ilk dalgayı savuşturmayı denedim, en azından kısa kestirebilirdim.
    zira attığım her mesaj, sanki ayşenin hayaline ihanet ediyormuşum gibi hissettiriyordu.
    "ben de çok yalnız hissediyorum bu aralar, sen de olmasan doğru düzgün konuşacak kimsem
    yok. evet quiz den de çakıcaz galiba bu gidişle"
    yazmış. lan resmen ne demek istediğimi anlamamazlıktan geliyor, tam uyumak istiyorum diye
    direkt olarak niyetimi yazacaktım ki gözüm ilk cümlesine takıldı. bir an için, bu şaşalı
    görüntüsünün altında oldukça naif bir kişilik taşıyan, kendini kanıtlama çabasındaki kıza karşı
    ufak bir acıma hissi oluştu içimde..
    yazdığımı sildim,bu kez,
    "yalnızlığını yaratan yine sensin, farkındasın değil mi?" diye sordum. "iyi bir çevren olabilirdi, sen
    elinin tersiyle ittin onları, e sınıfta da kimsenin yanına sokulmuyorsun, insanlar sana gelip, ebru
    ne olur bizimle tanış-arkadaş ol diye yalvaracak mı?"
    diye acımasızca üstüne gittim gene, iğneledim.
    bir kaç dakika cevap gelmedi, o ara ben de vicdan azabı moduna bağladım aq..kız ağlıyor mu, ne
    tak yiyor diye düşünüyorum.
    neyse, aradan 10 dakka filan geçti heralde ben artık neredeyse uykuya dalıyordum ki bir mesaj
    geldi, mesaj ki ne mesaj, paragraf bildiğin..
    "aslında haklısın, ama diyorum ya, anlaşamıyorum onlarla. bana bir şey katmıyorlar, beni
    heyecanlandırmıyorlar, beni mutlu etmiyorlar, benimle mutlu olduklarını da sanmıyorum. kısacası
    tamamen kuru kalabalıktan ibaret sınıftakilerin çoğu. benim bahsettiğim yalnızlık bambaşka bir
    türden. yoksa ben de gidip tanışmayı bilirim herkesle, kimseden de çekinmem, onlar benden
    çekinsin.
    ···
  14. 39.
    +5
    beni çok eziyorsun tsigalko farkında değilim sanma ama sandığından fazlasıyım emin ol. yanlış
    anlama sana kızdığım filan yok, sadece gereksiz insanlarla gereksiz samimiyetten kaçınmaya
    çalışıyorum. yalnız sana kendimi yakın hissediyorum ve bunun bazen seni bunalttığının da
    farkındayım. benimle takılmak zorunda değilsin, sonuçta senin birlikte olmaktan keyif aldığın daha
    fazla insan var.
    madem konu buralara geldi, ben artık seni daha fazla engellemek ya da kısmetini filan kapatmak
    istemem. bir daha selamlaşmasak bile olur, en fazla yalnız kalırım, canı sıkılır bir süre, sonra da
    bir şekilde alışırım işte.
    yarınki quizde başarılar, iyi geceler"
    bu mesaj hala sim de kayıtlı durur.
    ilk okuduğumda bariz bana ayar veriyor sandım, sinirim tepeme çıktı..aq biz iyi davrandıkça
    kabahat işlemişiz yani..
    ama sonradan baktım ki kız aslında inceden inceden kendini acındırmaya çalışıyor, sübliminal
    mesaj mı ne var ya hani öyle bir tak gibi işte.. ironi yaparak anlatmaya çalıştığını tersten
    söylemek ister gibi,
    ama yine de mesajı fazlasıyla sert bulduğum için biraz oynamaya karar verdim..az önceki acıyan
    halim yerini "haa. demek öyle!" diyen kızgın ergen moduna bırakmıştı,
    ben de buna güzel bir iyi geceler mesajı döşeyeyim de içimde kalmasın dedim..
    son şarkımızı ve son iki partımızı paylaşıp gidicem..
    ···
  15. 40.
    +3
    http://fizy.com/tr#s/1d78il
    "seni ezmeye çalıştığım kısım hariç genelde doğru düşünmüşsün ebrucum*. ben seni neden
    ezmek isteyeyim ki? kaldı ki istesem bile bunu yapabileceğimden şüpheliyim,malum sen gayet
    kendine güveni olan aklı yerinde, eli ayağı düzgün bir kızsın sonuçta. kimseye tahammül etmek
    zorunda değilsin, kimseye de kendini ezdirmezsin.
    senin yalnızlığının türü nedir bilmiyorum, o konuda bir şey diyemem. bana gelince, evet benim bu
    sınıfta takılmaktan keyif aldığım tek insan sen değilsin, başkalarıyla da mutlu zaman
    geçirebiliyorum. gönül ister ki sen de böyle yapabilsen. o zaman benim de üzerimdeki baskıyı
    azaltmış olursun belki biraz?! gerçi bilmiyorum belki de öyle bir baskı kurduğun filan da yoktur,
    ben kendi kendime gelin güvey olmuş olabilirim. sonuçta sen kimseden çekinmeyen, hatta
    insanların çekinmesi gereken, rüzgar gibi esen, şimşek gibi çakan bir hatunsun, kendini kaptıran
    benimdir belki de?? değil mi?
    neyse ya, umarım sorunların çözülebilecek boyuttadır, yoksa biliyorsun 4 sene geçmez bu
    şekilde, senin adına üzüldüm canım.
    sana da iyi geceler, başarılar"
    ironiyse ironi, taşaksa taşak.. tsigalkonun iyi niyetini suistimal etmeyeceksin arkadaşım..
    o gece gene uyuyamadım anasını satayım.
    hani reklamın iyisi kötüsü olmaz derler ya, o hesap.. ayşen yetmezmiş gibi ebru da girmişti
    beynimi içine. kendisine karşı en ufak bir his beslemiyor olsam bile, yine de oradaydı
    işte..gözlerini dikmiş, soran gözlerle bakıyordu yüzüme yüzüme..
    ertesi sabah gene okul vardı malum
    ···
    1. 1.
      0
      Up up up up
      ···
  16. 41.
    +4
    1-2 saat anca uyumuştum ama gelin görün ki aşık olma halinin verdiği enerji ve dinamizim
    sayesinde bu o kadar da sorun teşkil etmiyordu. bu adrenalinden ve dopaminden yoksun bir
    insan benim uyuduğum uykuyla ayakta bile duramazdı çoğu zaman.
    neyse sınıfa girdim, baktım ayşen daha gelmemiş, sonra bir da baktım ki, o da ne? ebru hanım
    her zaman benim için ayırdığı yerde sınıftaki başka bir elemanla beraber oturmuş, fısır fısır
    konuşuyor bir yandan da..
    yan yan güldüm, pff.. çocuk oyunları.
    bu sefer ben de cam kenarından bir sıraya yöneldim, bakarsınız ayşen in önüne arkasına filan
    denk gelirim gibisinden.
    bekle bekle, sınıf doldu, kız gelmez... saftirik elemanlardan biri yaklaşıp "kardeş boş mu?"
    gibisinde bir şeyler geveledi..e benim moralim taban yapmış durumda zaten, boş-oturabilirsin
    gibisinden kafa salladım.
    hoca geldi, ayşen hala yok.. dedim bir mesaj atayım bakalım. mesaj attım, cevap da yok?
    o gün bomtak geçti aq..
    benim sıfatı gören okan geldi, dedi olm hayırdır lan? kız bir gün okula gelmedi diye bayrakları
    yarıya indirdin, ben sizin işin olmadığını filan düşünemiyorum bile, allah korusun, camdan
    mamdan atarsın sen kendini..
    "ağzını hayra, zütünü bayıra aç okan" dedim, başladı gülmeye, o gülünce bende güldüm.."bu
    akşam gidip içelim mi?" dedim. konuşmaya ihtiyacım var.
    ···
  17. 42.
    0
    Rezerved
    ···
    1. 1.
      +1
      eyw pampam
      ···
  18. 43.
    +6
    olur dedi, geç bile kaldın olm, ben diyecektim artık.
    neyse o akşam çıktık biz dışarı, benim gözüm paso telefonda.. hala mesaj yok. 2-3 tuborgu
    devirdik bununla, o anlatıyor, ben anlatıyorum filan..
    "iyi ki varsın kardeşim" dedim. "iyi bulduk birbirimizi"..
    "aynen kanka aynen.. diyorum ya sen artık şu ayşen işini kafana takma, olacak o canım çok belli
    yani"
    "ama çok uzadı be abi?".."bir buçuk aydır iki arpa boyu yol aldık?"
    "e olum burası lise mi? artık o şıpsevdiler geride, kaldı.. hatun demek ki ciddi düşünüyor seni, e
    sen de zaten kör kötük aşıksın. biraz daha sabırlı olman lazım sadece"
    "doğru söylüyorsun kardeşim, umarım öyledir, öyle olduğuna inanıyorum, inanmak istiyorum"
    biz böyle devam ederken benim benim telefon yandı, söndü.. saatlerdir beklediğim mesaj
    sonunda gelmişti, telefonu elime aldım,
    kafam da hafif çakırkeyif, aslında tam da moda girmişim.. ulan dedim.. yapsam mı bir çılgınlık??
    takip eden kardeşlerime iyi geceler,
    yarın gece devam ederiz, kalın sağlıcaklı..
    iyi geceler panpalar, güzel bir şarkı eşliğinde başlıyoruz bu geceki bölümümüze,
    ···
  19. 44.
    +4
    http://fizy.com/tr#s/1aiom8
    ..diyorum ya, sarhoş değilim ama biraz gevşemiş kafam, güzelim yani.. dedim bur bakalım. açtım
    mesajı,
    "yaa ben sana dikkat et derken kendim hasta oldum :((. galiba çorbayı sen yapmak zorunda
    kalacaksın * "
    okudum, okan a da gösterdim, lan bana nasıl gireyim diye düşünmek kalmamış bile, zira kız
    direkt ara pasıyla topu oyuna sokmuş,
    "geçmiş olsun canım, çorbalar feda olsun sana ya, kıyamam. nerdesin sen şimdi? hastanede filan
    değilsin demi??"
    biraz yılışkan girdim gördüğünüz gibi, aq hastalanmış, muhtemelen benim yüzümden,en son o
    soğukta sokaklarda yürüttüm kızı..
    bu sefer bu,
    "saol * .yok ya öyle ciddi bir şey değil ama işte, sabah kalkamadım yataktan, sonra kızlar baktı,
    ateşim filan var gibi, gitme dediler, yattım bütün akşam, çengel burun* da kaldı benle sağolsun,
    emin ellerdeyim yani sorun yok * "
    ya tabi ne demezsin.. bütün gün mesajlarıma cevap alamamamın sebebi de o paçoz değildiyse
    ben de bir şey bilmiyorum. bu arada farkettim de acayip kin gütmüşüm lan kıza, ben de az
    pekekent değilmişim.. neyse,
    hasta hasta o konulara çok da girelim istemedim, benim çılgınlık başka bahara kaldı yani. zaten o
    da yaptığı o imalı başlangıcın ardından ne dediysem anlamamazlıktan geldi, ya da hastakeyken
    kafası almamışta olabilirdi..bir sürü ince ayar manevrası yaptım mesajlarda, hiç birini yemedi aq..
    ···
  20. 45.
    +5
    sonradan "hadi ben seni yormayayım canım tekrar geçmiş olsun" falan filan gene böyle içinde
    sosyal mesaj ve espirik* barındıran son bir mesaj daha atıp okan a döndüm. mesajları ona da
    okumuştum. dedim abi bu kız neden hala böyle yapıyor? acaba ben mi pasif kalıyorum yoksa o
    mu fazla nazlı.. anlayamadım.
    o da "valla evet aslında hala fazla kasıyor gibi, ama sen de çok belli ettin be abi aşık olduğunu,
    kız biliyor her türlü elinde olduğunu, e azıcık nazını yapacak tabi, onun da keyfi o"
    -"haklısın kanka ama elimde değil ki be, o duyguları gizlemek kolay mı aq? mızrak çuvala sığar
    mı? rol yap desen, onu hiç beceremem zaten..oof of..çekeceğim var galiba benim."
    -"olsun sen kendini böyle koyverme olm, bu iş her türlü olacak zaten, bırak o da kızlığını biraz
    yaşasın işte.. sonradan bunları hatırladığınız gülersiniz halinize, dalga malzemeniz olur ;)"
    lan ben bu adamı da harbiden seviyordum ha, yani insanın arkadaşı, dostu olacaksa böyle olmalı
    aq..senin derdine ortak olmakla yetinmemeli, üstüne bir de moral motivasyon vermeli. bir kez
    daha o masada onunla oturduğum için kendimi şanslı hissettim, aslan kardeşim benim..
    neyse biz epey 50 lik devirip yarım kilo da işedikten sonra yurda doğru yola koyulduk,
    birazdan duyacaklarımı ve dönecek muhabbetleri tahmin bile edemezdim, yarı sarsak adımlarla
    yürürken..
    yurda geldik,
    ben odaya yöneldim, okan "aga ben bi su çarpiyim yüzüme aq kafam döndü" dedi.
    neyse, geldim odaya baktım bir muhabbet dönüyor
    ···