-
326.
+2karşı takımda olcay denen eleman, tam bir fırlama.. caner erkin in basketçi versiyonu aq..(o
zaman ki tuncayın ya da) adam aşırı atletik, müthiş sıçrıyor, eller kollar uzuyor resmen,
enerjik..ama bitiricilik çok az..
o artist eleman, adı berkant, bu da yakından bakınca, uzaktan görünüşüne göre epey uzunmuş
aq..adam 1.85-1.90 var..(yani bize göre uzun aq..) bunlar da normalde kendi takımında gard
oynayan adamı pivot oynatıyorlar mecbur..
neyse..
biz, başta zamanlı filan olsun demiştik ama sonradan ayarlayamamışlar, mecbur 20 de devre 40
da biter şeklinde yaptık, geçen seferki gibi mahalle maçına dönmesin diye,
artı bir de üçlük var, bu benim işime geldi tabi.
ilk devreyi 9-20 önde kapattık, serhat harika oynuyor, pekekentin istediği zaman, daha doğrusu
bencillik yapmadığı zaman harika bir asist özelliği var,
benim 4 tane şut isabetim var, toplam 9 sayı..
karşının tüm sayıları o havalı binin pota altındaki müthiş oyunundan geldi.. ulan ben de böyle
iddialı iddialı maç teklif edince, sandım ki bir numaraları var.. herhalde o prof bine güvendiler, alayı
kazma çünkü.. işte bir de olca biraz hareketli o kadar.
ikinci devre başladık..ben artık iyice hayal alemindeyim..o kadar garip oynuyorum ki beyler.. yani
2-3 set, elime top bile değmiyor, tuttuğum adamdan filan sayı yiyoruz.. ondan sonra üst üste üç
tane şut sokuyorum.. beni savunmaya çalışan adamlar da sapıttı aq..zira ben bile ne yapacağımı
bilmediğimden, onların tahmin etmesi daha da imkansız..
nihayetinde maç bitti,
17 ya da 19 a 41 geçirdik bunlara, bizim sayıların yarısında çoğu benden ki onlarında yarından
çoğunu antrenman şutu atar gibi attım aq..o kadar boş, tabi bunda serhat ın da payı var. -
327.
+1molalarıyla beraber en az 35-40 dakika boğulmuşuz orda, benim elime toplasan 1 dakika bile top
değmemiştir..ama işte görev adamıyız beyler, ne asist var, ne ribaund var, adam bile
kovalamamışım ama 20 küsür sayı takıvermişim yani..
maçın sonunda millet birbirini tebrik ediyor, ben o ara kalabalığa baktım.. paso karı kız, neco ya
dönüp "aga bunlar kim aq serhat parayla seyirci mi kiraladı?"
bu koptu bu sefer, "olm bizim sınıf lan onlar"..
yemin ediyorum suratını ilk kez gördüğüm insanlar var..
bizim sınıf ha?... lan resmen yaşamıyorum ben be..6 aydır aynı sınıfta okuduğum insanın
yüzünde haberim yok..
ben böyle konuşunca, serhat duymuş, geldi hemen lafını soktu yavşak,
"ee kanka sen kimseyi pek takmadığın için, yeni görmen doğal.."
şimdi bir takardım ben sana ama neyse... maç kazandık, sevinmeye çalışıyorum işte..
sonra bu olcay denen eleman geldi, azarlar gibi
"dostum?..senin şutların fazla iyi ya?" dedi..e napayım aq? adam resmen kızıyor ya bana sanki
kabahat işlemişim gibi,
hani kantır oynarken devamlı headşot giden elemanlara dersiniz ya sanki wall-hack filan
yapıyormuş gibi imalı imalı "aga sen de hep kafadan vuruyon maşallah valla" diye.. adam da
resmen ban öyle diyor yani..
ben de bu sefer,
"şifre yazdım dostum ondandır" dedim.. epey gülüşme oldu..
neyse soyunma odasına gidiyoruz, serhatla olcay bir şeyler konuşuyor, artiz de yanlarında,
dedim herhalde rövanş istiyor yaraklar.. gene sokarız sorun değil..
soyunma odasında üzerimizi değiştirirken serhat geldi,
"beyler, haftaya salı öğlen arası fen- edebiyatla maç ayarlamaya çalışcaz, onların bedeni o
zamanmış, benim tanıdıklarım var, biz de mühendislikten bu iki takımı kararız, maksat oynamak
olsun yeaa" -
328.
+2vay aq ya..adam iki günde david stern kesildi başımıza..maç filan hikaye onun için, devamlı
koyuyoruz ya, herhalde oradan bir ortam yaratırız, ekmek çıkar diye kovalıyor işi bu kadar..beyler
yemin ediyorum bu serhat denen çocuk, biraz ortam yapabilmek, üç beş yüksek adam tanımak ya
da bir ortam kurmak için babasını keser..
eh..benim de canıma minnet..spor, her zaman iyidir ;)
iyi dedim, bakarız filan..
oradan çıktım, mine nin dersi vardı..
beklesemiydim lan sizce?..
http://fizy.com/tr#s/1ahd7d
beklemedim aq..
gibtir olup gittim yurda, sanki tak varmış gibi..
dahası o gün nilayla da bir kere yan yana gelmemiştim o gün..pff..
bütün akşam telefonumun ışığı yine sönük kalmıştı..
tolgayla durumu paylaştım..hepsini değil tabi, lafımı da soktum
"ben anlatıyorum ama gerçi sen nilaydan duymuşsundur zaten" diye..
aga maga gak guk etti..ben de çok üstüne varmadım..bu olayda onun suçunun yüzde 20 filan
anca olduğunu düşünüyorum..tamamen kızların işi, çocuğu da "güya benim mutluluğum" adına
alet etmişler..yani tolganın olaya ortak olması tamamen iyi niyetinden ötürü..sonradan konuştuk
tabi bunları..
dedim, "sen olsan ne yapardın?" -
329.
+1"valla kanka, zor bir durum tabi de..ne bileyim, yengede de biraz kabahat var gibi..şimdi atıyorum,
sen ondan özür dileyeceksin, ama ne diye dileyeceğin belli değil, "kusura bakma onları görünce
yüzüm şekilden şekle girdi, söylerim bir daha yapmaz öyle bir şey" mi diyeceksin? çok saçma
yani.."
doğru aq..yani öyle bir gidiş yaptı ki, bana da açık kapı kalmadı resmen..ne diyeyim de, ne
bahane edeyim de döneyim..
biraz daha konuştuk konu üzerine, bu konuşmalar, benim zaten kafamda şekillenmiş olan
düşünceme son rötuşlarını da attı, gece 2 ye kadar içten içe mesaj bekledim..ve geçen her
saniye, onun "iyi geceler canım" ını okuyamadığım her an, biraz daha yaktı canımı..
sabahı zor ettim beyler..kararımı vermiştim..
http://fizy.com/tr#s/2b7lab
günün ışıdığını görmüştüm..ama o ara dayanamayıp bayılmışım tekrar aq..kaltım, saat öğlen 11..
hemen gene elim telefona gitti, baktım, arayan soran yok tabi..
kafamdaki düşünceleri uygulamak adına hazırlanmaya başladım, önce sıcak bir duş..kıyafet
seçimi, saçları düzeltmeler filan derken, 2 saate yakın oyalandım gene,
yurttan çıktım, çarşıya indim, tipik bir cumartesi günü öğleden sonrası, insanlar, güneşe aldanmış,
soğuk havada, muhtemelen gidecekleri kapalı mekanı kararlaştırarak dolanıyorlar kaldırımlarda,
çiftler..çocuklar..gençler... yaşlılar..aileler..saplar..
çarşıda, daha önce gül almış olduğum tanıdık çiçekçeye gittim, adam beni görünce tanıdı, ya da
tanımış numarası yaptı bilemiyorum,
naber delikanlı bilmem ne gibi geyik kısmını atlattıktan sonra, dedim,
"abi, benim için önemli birinden özür dilemem gerekiyor..nasıl bir şey önerirsin?"
bu biraz düşündü.."aslında yine gül olabilir" dedi.."orkide var..ama o öğrenciye fazla kaçar biraz
;).."
"önemli değil.." dedim -
330.
+1"ya da bak sarı güller var, onlar da uygun olur her açıdan ;)"
benim için fiyat önemli değildi.. mümkün olduğunca gösterişli olsun istiyordum.. aslında salakça
evet biliyorum ama.. hatta ben çok uyuz olurum sevgisini böyle maddiyatla kanıtlamaya çalışan
züppelere. ama ne bileyim işte..o an öyle düşünmüşüm..
ben önerdiği tüm çiçekleri şöyle bir süzdüm.. sarı güllerde karar kıldım, kendi gibi sarı olan, kendi
gibi tanrının bir harikası olan o naif çiçeklerden, koca, şatafatlı bir buket hazırlattım..
parası zütüme girdi tabi.. şimdinin 100-120 lirası gibi bir şey ödedim bir buket çiçeğe.. bildiğin çicek
lan..ot aq..(demin tanrı harikası diyorduk da, o hesaptan önceydi aq * )
çiçekçiden çıktım, yurda mesafem 15 dakika filan.. bütün yolu yürüdüm gene, insanlar bakıyor
arada, lan bu çiçek nereye gibisinden..
yurdun önüne geldiğimde, günlerdir görmeyi özlediğim o numaraya mesajımı attım,
"mine aşağı gelebilir misin?"
biraz daha açıklayıcı olmam iyi olurdu..ya da bu şekilde öküz girmemem..lan kız seni masada
terkedip gitmiş, senin ilk mesajın,
"aşağı gelsene"..aq valla ben olsam inmezdim beyler..ne bileyim adam piskopat belki, yüzüme
gözüme kezzap atıcak *
10 küsür dakika sonra mesaj geldi.. daha ilk saniyesinde gördüğüne eminim ama işte.. maksat acı
çektirmek olsun:
"müsait değilim şu an.."
yaa bırakk... !
bu sefer biraz daha duruma uygun bir mesaj çaktım,
"mine.. ikimiz için çok önemli.. aşağı gelebilir misin?"
bir kaç dakika bekledim yine.. -
331.
+2aq o ara yurdun önünden insanlar geçiyor tabi, bakıp gülümseyenler var, 3-5 tane küçük huur
geçti kıkırdaya kıkırdaya, amcalar filan geçiyor böyle tip tip, açıkca çük görmüş gibi ha güldü ha
gülecek bir ifadeyle..
elimde öküz kadar çicekle kızlar yurdunun önünde, o soğukta durduğumu düşünürseniz,
herhalde ben de oradan geçiyor olsam, kendime tepkisiz kalamazdım *
minenin mesajı geldi,
"gelemem şu an.."
yo hayır, böyle kestirip atamazdı..
"mine ben aşağıdayım canım..sen inene kadar bekleyeceğim, üzerim pek kalın değil ayrıca, onu
da belirtmek isterim * "
ciddiyetten biraz uzaklaşmıştım..iyi mi oldu, yoksa kötü mü oldu bilemedim.. artı bir de epey iddalı
konuşmuştum..sen inene kadar beklerim..
e zaten 20-25 dakikadır bekliyorum?..
beyler bir 15 dakika kadar daha bekledim sanırım.. yurdun duvarına dayandım, donuyorum aq bir
de öyle sabit duruyorum ya, iyice üşüme geldi.. yüzüm gözüm yanıyor, burnum düşecek.. keşke
kaşkol alaydım.. kesin hastayım..
ben gene bir mesaj daha atayım dedim, telefonu elime alıcam, zorla aldım alan tutamıyorum
parmaklarım buzlanmış-şişmiş resmen..
telefonla uğraşırken refleks olarak yurda doğru baktım..bir baktım ki..benimki sarınmış geliyor ana
kapıya doğru..
daha ilk gördüğüm an iç kaynaklı bir soba aniden harladı içimde.. kıyamamıştı bana.. hani
gelemezdi? geldi işte *
lan 2 gündür ne görüyorum, ne de bir haberini alıyorum..2 gün..2 gün de bu kadar özlenir mi bir
insan? -
332.
+1kapıdan çıktı, ben duvarın köşesine büzülmüşüm..burnum akıyor hafiften..benden tarafa dönüp
beni gördü..
aramızda 5-6 metre mesafe vardı ama ben bir an için, sadece bir saliselik de olsa bir bir
gülümseme görmüştüm suratında beyler..ama
http://fizy.com/tr#s/2b71c4
tekrar o amansız ifade yerleşti yüzüne..anlaşılan o kadar kolay olmayacaktı, biraz daha
çekeceğimiz vardı..imtihanın sonuna gelmemiştim daha..
yine de o gülüşü yakalamıştım işte..iyi bitecekti bu filmin sonu.
bana doğru yaklaştı..
"ne oldu?" diye sordu sert sert..
biraz yüzüne bakındım..beyler çok mahzun görünüyor olmalıyım lan..valla kendime kıyamadım
bak şu anda * .. burnumu çektim hafifçe,
"bunlar, senin için" çiçekleri uzattım..yine o saliselik parıltı..bu kez gözlerinde..
hemen almadı ama, bir kaç saniye sonra nihayet uzanıp buketi kucağına aldı,
"hımm..saol güzelmiş.."
ben ısrarla gözlerine bakmayı sürdürüyorum..o da bakıyor dik dik..güldü sonra..ama sanki "çattık
yaa" dercesine, böyle sinirli bir hava katmaya çalışarak,
"önemli bir mesele var demiştin? meraktan geldim bak.."
"haa..ben üşümeyeyim diye değil yani" deyip gülümsedim, ellerim ona sarılmak, dudaklarım
yumuşak yanaklarına gömülmek için çıldırıyor..burnum akıyor..damla neredeyse düşecekken
elimi koydum, gene burnumu çektim filan..o ara nasıl oldu bilmiyorum ama, herhalde o sümük
akıntısının da etkisiyle, aniden gözlerimin dolmaya başladığını hissettim..yüzüm biraz buruşur gibi
oldu ama toparladım..lan ne ağlaması aq..öyle bir şey yok aklımda!? -
333.
+1biraz daha bakıştık.. bunun kızgın ve ukala bakışları, yerini üzgün bakışlara bıraktı.. yüzünü asıp
gözlerin yere indirdi..
ben de tam o sırada, kelimeleri gırtlağımdan yırtarcasına sökerek,
"mine.. sana ihtiyacım var.." diyebildim.. gözlerini tekrar bana çevirdi, "üzgünüm..ne için, neden
özür dileyeceğimi bilmiyorum ama.. üzgünüm..çok.." son kelimelere doğru boğazıma dolan
balgam, burnumu tıkayan akıntı ve boşalmak üzere olan göz pınarlarımdan dolayı ses zütümden
çıkıyor gibi gelmişti ""amk""..
iki avcumla yüzümü baştan savma, bodoslama bir hareketle silip akmak üzere olan gözyaşlarını
ve sümükleri bir süreliğine daha savuşturdum..
tekrar yüzüne bakmaya başladım..o da bakıyor.. nihayet..onun da dudakları titremeye
başladı.. ağzı yüzü garip bir hal aldı.. neredeyse fısıltıyla,
"ben.. bende..sorun değil.." diyebildi.. daha kelimelerini yeni bitirmişti ki üzerine uçtum
resmen.. sımsıkı sarıldım, çicek aramızda kalıp biraz ezildi.. sonra bu yarı ağlar yarı güler halde
"durr..dur" deyip çiçeği kurtardık, tekrar, bu sefer aramızda engelsiz sarıldık.
yüzümü boynuna, yanaklarına gömdüm, öyle öper gibi değil, daha ziyade koklar gibi..o da bana
sım sıkı sarılı halde.. nefesiyle soğuktan buz kesmiş ensemi ısıtıyor...
öyle kaldık biraz.. baktım..ağlamak üzere..ben nispeten toparlamışım..
"bunu.." dedim.."bunu konuşalım.. konuşmaya ihtiyacımı var.. hiç susmayalım bir daha"..
bu elinin tersiyle gözlerini ovuşturarak, "tamam... yarın görüşelim o zaman.. olur mu yani? yarın
görüşsek?" dedi..
belli ki yarına kadar biraz mutluluk gözyaşı döküp kendini rahatlatmak istiyordu, ben de, onun bu
isteğine saygı duymakla beraber, o gün o masada kalkıp gitmesi yüzünden konuşamadığımız
konuları, bu kez daha usturupluca ve daha iyi bir atmosferde konuşup, bir kez daha aynı acının
bizi yıkmasının yolunu tamamen kapatmak istiyordum.. -
334.
+1"nasıl istersen" dedim..
bir kez daha sarıldık..ben artık döndüm gidiyorum..bu seslendi..
"kaşkol almamışsın ya.." döndüm..baktım gülüyor ıslak gözlerle..benim lafımı yine bana
hatırlatıyor... onu neden bu kadar sevdiğimi hatırlatıyor..
döndüm..yine ve yine sarıldık..kaşkolunu boynuma doladı..sonra elindeki içi uca asılıp beni
kendine doğru çekti, birbirini özleyen dudaklar, kısa bir süreliğine de olsa kavuştular..soğuk filan
yine yalan olmuştu... üstüme benzin dökülüp yakılmış gibi oldum bir anda o öpücükle..
bu kez ben onun gidişini, her zamanki gibi sonuna kadar izledim..kapıdan geçerken, son
gülümseyişini bırakıp gözden kaybolduğunu gördüm bir kez daha..
yola döndüm yüzümü..kaşkolu ağzıma çektim..görmesindi kimse öyle güldüğümü..deli sanarlardı
beni..öyle, kaşkol altından sırıta sırıta..yurda kadar, bu kez geliş yolundakinin yarısı kadar bile
üşümeden yürüdüm..
beyler bir işeyeyim geliyorum
devam edelim
http://fizy.com/tr#s/3jyx7f
harika bir hafta sonunu geride bırakmıştım..ilişkimiz ise uzun vadede dolu dizgin bir hal almıştı..
pazar günü mineyle buluşmuş, beni giberttiği mekanın, tam da giberttiği masasında (tanıdık
eleman daha girişte bizi el ele görünce anında gülümseyip göz kırpmış,sevincime ortak
olmuştu..o çocuğu daha sonra yemeğe filan zütürdüm ben de jest olarak..aramız epey iyi oldu..ve
bu dostluk da 3. yılımda yaşayacağım bazı aksiyonlara bir nevi tohum olmuş oldu, mini
spoilerimiz olsun ;) ), bu kez iki diplomat gibi, gayet ciddi, konuyu benim bir hastalığımmış,
yarammış gibi görerek konuştuk. -
335.
+1bir ara konuşma epey derinleşti ve benim geçen partlarda hayıflandığım "yanımda olması
gerekirdi" olayına bu kez kendisi geldi, bir nevi hatasını anlar gibi oldu.. gözleri doldu.. özürler peş
peşe geldi.. sözler verildi..
mine ile artık bu sorunun, en azından o kısmını aşmayı başarmış, el ele, epey iyi bir yol katetmiş,
oldukça yüksek engellerden birlikte atlamıştık..
ilişkimiz dolu dizgin devam ederken, biz de artık buluşmalarımızın yarısına yakınını öpüşe
koklaşa geçirmeye başlamıştık.. bana "sen dudaklarına ne sürüyorsun ya?" diye sormuştu..
ben şaşırıp, "ne..ne sürüyorum ya, bir şey sürdüğüm yok * " demiştim salak salak..
"bilmem.. bende bağımlılık yaptılar daa..bir numara olmasın dedim" diye kahkahayı patlatıp bir
daha yumuldu üzerime..
biz,
liseli aşıklar gibi, kah çocuksu, kah ateşli, kah ciddi, kah gülmekten karnımız ağrıyasıya.. artık,
zaten çok fazla olan ortak noktalarımızı dibine kadar yaşamaya başlamıştık... adeta aramızda
yeni bir dil yaratmıştık, paylaştığımız anılar ve önceden yapılmış esprilere dayalı.. bazen
muhabbet öyle bir hal alıyordu ki, dışardan duyan, "ne diyor la bu uzaylılar" derdi her halde..ama
biz birbirimizi anlıyorduk..o öpüşmeler, minik sevişmelerse kaymağın üzerine bal oluyordu.. ballı
kaymak.. doyamıyorduk birbirimizle geçirdiğimiz saniyelere, her an bir öncekinden daha tatlı
geliyordu..her lokma bir öncekinden daha tatlı..
sinemada sıkıcı bir filme, söz de bilmeyerek, ama aynı gizli niyetlerimizle girmiş, koltuğumuzun
arkasında kimsenin de olmayışından istifade, her zamankinden biraz ileri gitmiştik.. -
336.
+1ileri gittik dediysem.. dudaklara, bu kez ellerimiz de eşlik etti işte biraz..ben onun göğüslerini,
baldırlarını, kalçasını biraz daha yakından tanırken, o zaten aşina olduğu belimde, göğsümde ve
göbeğimde fazladan, ekstra detaylı keşif yapmıştı.. sinemadan bir çıktık, ikimizde kıpkırmızı, nefes
nefeseyiz..
o kısımları 31 malzemesi yapmak istemiyorum çünkü minenin anısına hala biraz da olsa saygım
var (ki bence o öpüşme sahnelerinde bile çavuşunu yoklayanlar olmuştur, siz değil tabi, dışardan
okuyan üyeliksiz totoşlar filan :p) ve zaten ilerde bunun için yeterince malzeme çıkacak... bu iyi bir
şey mi, (hala) bilemiyorum..
şimdi biraz geriye sarıp, o hafta sonunun peşi sıra gelen salı gününe gidelim.. oldukça çekişmeli
bir basket maçı beni bekliyor.. dahası, bu kez oldukça özel bir seyircim de tribünde ;)..
pazartesiden serhat haber vermişti,
salı günü hazır geldik, maç öğlen arası, artı kapalı salonda (artık nasıl ayarladılar bilmem,
genelde besyolu binlerden sıra gelmezdi bize)
mineyle konuştuk, o da maç için o gün erken gelebileceğini söyledi, ben düzenini bozma filan
dedim ama o yine de "seni bir de öyle göreyim istiyorum" diye ısrar etti tatlı tatlı..
malum gün, malum saat geldi,
soyunma odasında üzerimi giyindim, bilekliği koluma takıp bir de öpücük kondurdum..
mühendislik, fen- edebiyat fakültesine karşı.. gerçi öyle resmi bir gibim yok ama olsun.. iddia
iddiadır ve ayrıca bizim üniversitede bu tip aktiviteler oldukça ciddiye alınır.
parkeye çıkıyoruz, ilk beş, gard da serhat ve ben, artiz bin berkant 3 numara oynuyor, olcay 4
numarada, pivotumuz ise inşaatçılardan 1.92 lik yeni bir yetenek ;)
pazartesi günü öğle arası kotlarla filan antrenmanımsı bir şey yapmıştık biraz birbirimizi tanımaya
yönelik.. çocuk bariz iyi.. kaldı ki o da prof.
bu durumda bizim takım, 3 tane kulüp oyuncusu, bendeniz tsigalko ve olcay zıp zıpından
oluşmakta.. inşaat-makine ve bizim bölüm güçlerini birleştirmiş durumda * -
337.
+2bench de oynayınca katkı verebilme özelliği olan tunahan -ki yeden uzunumuz- ve necati var.
başka kimse bulamadık..amk diğerleri gelmek istemedi, kapris yaptılar..
kapalı salonun tribünleri yarı yarıya dolu.. daha çıkar çıkmaz, 10 dakika önce kapıda şans
öpücüğü aldığım, şans meleğimi 100 kadar seyircinin içinden, ilk bakışta seçiyorum..
sanki bu dünyadan değil gibi.. orada, kendi halinde, sessiz, sakin..ve öylesine masum, gökten
sanki sırf beni izlemek için inen, kanatlarını kısıp oturmuş bir melek..
sonra o da beni görüyor, gülümsüyor.. serhat takımı toplamış bir şeyler anlatıyor.. benim aklım
gidik..
"gelsene aq oley yapıcaz" deye azar yiyorum.. oleyimizi yapıyoruz..
karşıdaki puştları tanımıyoruz ama serhat ın söylediğine göre dikkat edilmesi gereken adamlar
var, nispeten kulüp, altyapı yüzü filan görmüş adamlar,
zira sahaya da geçen yılın ünivesite içi turnuvası için bastırdıkları formalarla çıkıyorlar.. kırmızı-
beyaz dikine çizgili.. olimpiyakos gibiler aq..
biz de random team * herkes ayrı telden.. fosforlu sarı yelekler geçiriyoruz üzerimize ki iyice fark
belli olsun karışma olmasın..
besyonun bedencilerinden biri hakem.. maç 6 şar dakikadan 4 periyot..her periyotta 2 mola
hakkı.. bizim benchimizi daha dar, onlar 9 kişiler.. neyse.. kabul ettik..
ve nihayetinde düdük çalıyor, maç başlıyor..
arkadaşlar deminki partta biraz spoiler gibi olmuş olabilir,
ama olmamış da olabilir, zira mine ile ayrılıyoruz gibi bir şey demediğim gibi, konu başlığı da
"müthiş aşkımı anlatıyorum" değil -
338.
+2iğrenmeye başlayacağınız zamanları gerçekten merak ediyorum.. acaba tepkiniz ne olacak.
ama en başında da demiştim.. memnun muyum? değilim.. pişman mıyım? hiç değilim...
maçı fazla uzatmayacağım, aynı şeyler.. formalı, daha fazla sayıda taraftarlı, havalı fen-
edebiyatın ağzına 60 küsüre 30 küsürle sıçıyoruz..
inanılmaz savunma... olcay, berkant, inşaatçı yetenek (emir ali) ve oyuna girdiği dönemlerde
necati, adeta aşıyorlar.. hele olcay, üç dört kere yerleri süpürdü herhalde..
emir pota altında fencilerin 2 metrelik yarmasının ağzına sıçıyor.. tunanın dahi 7-8 sayısı var
serhat yine paylaşımcı.. yine döktürüyor, e yiğidi öldür, hakkını ver, emir aliye olan temiz
asistlerini sayamadım amk..
tsigalko bu sefer kendini o kadar ön plana çıkarmak zorunda kalmadı, bir kaç ribosu, bir kaç
isabetli şutu var, 12-15 sayı civarında maçı tamamlıyorum.
yalnız uzun süre sonra ilk kez o derece zütü parlatmışız.. maç sonu ciğerlerim lime lime oldu aq...
kondisyon şart beyler..
maç çıkışı, minenin yanına gidicem.. serhat ortaya "fen edebiyatlarla beraber çıkışta takılıp
onların ortamıyla da kaynaşma" önerisi sunuyor.. adamlar bize karşı aşırı saygı duymaya
başlamışlar beyler.. bizim tayfayı davet ediyorlar, bunların binaların oralarda takılacağız işte..
ortam mortam.. karılar kızlar.. yeni insalar..amk serhatı başka ne düşünür zaten..
teklifi reddediyorum.. serhat "hep böyle yapıyorsun" diyor..ben durumu izah etmeye çalışırken "ya
bırak şimdi mineyi filan, kırk yılda bir takılıcaz" diyor... ulan pekekent.. senin zütün benle mi
kesildi?? bensiz takılamıyor musun?..mine ye öyle abuk subuk konuşunca bunu hafiften
ittiriyorum..laf dalaşı ediyoruz soyunma odasında... o tatlı galibiyet havası kaçıyor... keyifler
bozuluyor...
sinirle çıkıyorum soyunma odasından.. doğruca minenin yanına, onun kollarında teselli bulmaya..
gene sinirimi bozmayı başardılar ya, helal olsun valla.. -
339.
+1benim hayatta hiç bir şeyim mükemmel gitmesin aman.. sakın... hep illa bir çıbanlık çıksın aq...
neyse.. çok da gibimde değil ama..o güzel takım havasına yazık oldu işte... her halde artık bir
daha basket masket oynamayız... o bin kurusuyla bir daha aynı takımda hayatta olmam... olmam
mı dersiniz?..
ne diyorduk..
mine evet.. doludizgin bir ilişki... oldukça hızlı yaşıyoruz..her gün ama her gün buluşuyoruz..
vizeler yaklaşıyor.. dersler yalan olmuş..o değil de, dünya yalan olmuş beyler.. artık
buluşmalarımızın büyük kısmı öpüşmekle geçiyor...
paylaşacak bir şey kalmadı mı yoksa?
..ve dışardan görünce iğrendiğim, kötülediğim o çiflerden mi olduk yoksa?
ama mümkün değil beyler..ne benim..ne de onun benim tenime karşı koyması mümkün değil..
o cici, oturaklı, entelektüel hanım kızın, her geçen gün vahşi bir dişiye dönüşmesine şahit
oluyorum..
o olgun geçinen, filozof, yoğun duygu sahibi, muhabbetçi tsigalkonun nasıl kendini kaybettiğini
görebiliyorum..
ama bir şey yapamıyorum.. yapmıyorum yada.. işime geliyor..
artık yanında, özellikle belli bir noktayı aştıktan sonra erekte oluyorum..her gece eve don ıslak
dönmekten çamaşır kalmadı aq..damat sancısı da cabası tabi..
bir gece, kordondaki oldukça uzun bir gecenin ardından, ilk defa, yurda vardığımda "off.."
dediğimi anımsıyorum( ve bu beni huzursuz ediyor)..off diyorum.. yorulmuşum..
..sıkılmışım ya da,
..ya da zor mu gelmeye başlamış?
... yük mü olmaya başlamış?
..teferruat haline mi gelmiş?..
off.. diyorum.
yarı ıslak donumu çamaşırlığıma fırlatıp yenisini alırken.. düşünmeden edemiyorum.."ne oluyor
böyle?..neredeyse gece bittiği için seviniyorsun be tsigalko? hani önceden zaman hiç geçmesin
derdin?"
yine ve yine... kahretsin ki belki yüzüncü kere.. gece muhakemesindeyim kendimle..ben
soruyorum..ben cevaplıyorum... ben yargılıyorum... ben infaz oluyorum..
yine ve yine..ben sorguluyorum kendimi... artık iyice bölünen, şizofrenik ve depresif ruhumdan
hesap soruyorum... -
340.
+1Rezerve
-
341.
+3
dün atmayı unutmusum neyse bugun hallederiz
-
342.
+2Rezerve
-
343.
+2rezerve
-
344.
+3
iyi lan sonunda rez alan falan çıktı
-
345.
+7bir 10 dakika mola verelim,
ben bir muz yiyeyim, siz de aklınızdaki paylaşın.. bardaklarımız tazelensin, mezelerimiz
yenilensin.. daha yeni yeni buluyoruz kendimizi,
kaçıncı biranızdasınız beyler, ya da kaç duble oldu rakınız?
..belki de yarısına geldi şarabınız ;)
http://fizy.com/tr#s/3pcfeq
mine ile yine bir buluşma..vizelerden iki gün önce..bundan özellikle bahsetmek istiyorum,
biliyorsunuz, benim kız,
güzel, akıllı, esprili..ciksi, denebilir evet..yani bence o aralar öyle..yani devamlı şu hayalimizde
yaratıp durduğumuz pek çok iyi özellik sahibi, üstelik eğitimli bir kız..buraya kadar harikayız değil
mi? hiç bir sıkıntımız yok..
eğer bu karşımızdaki bir bilgisayar programı, ya da bir robot, ya da herhangi bir cansız nesne
olsaydı, muhtemelen de hiç problem olmayacaktı zaten..
ama karşımızda bizler gibi, düşünebilen, yorumlayabilen, analiz edebilen varlıklar var..evet..kızlar,
onların da insan olduğunu ve bizim kadar olmasa da bize yakın bir beyin büyüklükleri olduğunu *
• düşünürsek, onları hafife almamamız gerektiğini de idrak edebiliriz diye düşünüyorum.
ve kıskançlık denen duyguları,yeri gediğinde 1000000 sayısının başındaki o "1" gibi davranıp,
siliniverdiğinde, geriye o az önce saydığımı üstün özelliklerin bol basamaklı, kocaaaa bir sıfırdan
farkı kalmıyor... emin olun..
kızları hafife almayın..
kadınları hafife almayın..
hele seven kadınları asla hafife almayın..
-
560 bini olan buraya bak birader
-
allah anneme uzun ömürler versin
-
memati ve kayra bakın
-
185 kere ciksi meğersem makaddan yapmış
-
muğlada düşen ambulans helikopter
-
mematinin özgüven kopartıyo amg
-
560 bin rusyaya gitme la
-
560 bin evlilik yıldönümünü kutluyor
-
no medicate kayraysa morbid obez kim
-
sakinliğimi koruyabiliyorum diyen kayranın
-
kafkas bro senin türkçe neden böyle
-
konstant 560ı e ziyaretine gitmiş
-
didosçu memadi
-
560 binin düğün ne zaman
-
beyler yarın bi erken seçim olsa
-
açık kan alma yeri yok mudur
-
yılbaşı gecesi eskort fiyatları
-
ezan okununca ayağa kalkmayan felçli dedemi dövdüm
-
yapay zekaya 560 bini olan adamı çizdirdim
-
kayra çok karizmatik çıkmışsın
-
online listesindeki 1 çaylak kim
-
gannik buna kayar demedi demeyin
-
bekareti kafaya takmanıza gerek yok artık
-
umarım konstant bugün
-
bir şey bilmeyen doktorları s keyim
-
bu kulak iltihabı nasıl çözerim artık
-
panda yavrusundan mı korkacam
-
560ın gelecekteki karısına sözlükçe ev ziyareti
-
kulak akintisina ne iyi gelir
-
gece gece acılı şalgam içtim
- / 2