-
226.
0Ulan bunu mavi duraktan geçerken okumaya başladım :D
-
227.
0Hadi bakalım rez
-
228.
+1reserved okurum
-
229.
0Bu karı kim la
-
230.
+16 -1huzur çok önemli bi kavramdır beyler. çok farklı yerlerde buluruz huzuru. kimisi ailesinin yanında huzurlu hisseder kendini. kimisi arkadaşlarının yanında, kimisi ise sevdiği kişinin yanında bırakır kendini huzurun kucağına. ama kimileride vardır ki yalnız kalmak huzuru yaşamasına vesile olur. kimse olmadan, tek başına. okuduğu kitaplar, izlediği filmler, dinlediği müzikler eşlik eder yalnızca huzur denen kavrama. peki ben hangi bölümündeydim huzurun ? bana huzur veren şey neydi ? ya da nasıl yakalayabilirdim huzuru ?Tümünü Göster
izmir doğup büyüdüğüm, huzurun kelime anlamı olabilecek yerdi benim için. gerek arkadaşlarım, gerek ailem burada, yanıbaşımdayken huzur kaçınılmaz gelirdi bana. tüm bunların üstüne bi de sevdiğin varsa ellerini tutabileceğin keyfinden geçilmez. ama yaşadığım öyle ağır şeyler vardı ki şu koca şehirde artık huzuru arkamda bırakıp yalnızlığa gitmek istiyodum. yalnızı seven birisi olmadım hiç bi zaman beyler. ailenin tek çocuğu olmama rağmen yalnız kalmayı hiç bi zaman sevmedim. çünkü hep birileri vardı yanımda bu yaşıma kadar. şimdi kimse olsun istemiyodum. sakarya'ya gelme sebebimde tamamiyle bundan ibaretti. tabii ki eğitimsel yanıda var. okuduğum bölümün en iyi eğitiminin burada olması, dgs'de tercihim olarak alınacak 2 kişiden birisinin benim olmam. bunlar yan etkenlerdi esasında. ama bulunduğum konumda bunları düşünmek için fazlasıyla geç. çnkü gelmiştim, görmüştüm ama yenmeye hazır değildim. ama bu mücadelede kendime bi ordu toplamam gerekliydi. huzursuzluğumla olan savaşımda arkamda duracak cesur savaşçılara ihtiyacım vardı. ilk ikisi yanımda belirmişlerdi bile. dilleri farklı olsada kalpleri aynıydı benimle. sakarya onlar içinde bi kurtuluş yoluydu, bi çıkış kapısıydı. burada da yollarımız kesişti işte. Eşqin ve Javid rolleri büyük olacak karakterlerdi.
Ertesi sabah yine erkenden uyanıp hazırlanmışken bizimkilerden hiç birisi yoktu ortalarda. Sabah sabah kapılarına gitmekte istemedim, gelmedilerde vardır herhalde bi bildikleri diyip yalnız başıma koyuldum okul yoluna.
burada beni bilen bilir beyler. açtığım başlıklardan, girdiğim entry'lerden her zaman belli etmişimdir rengimi. şu ana kadar hayatıma girip çıkan tüm kadınlar renkli gözlüydü, bundan sonra da öyle olmaya devam edecek. ben açık kahverengi gözlere sahibim. ama aileme bakacak olursanız hem anne hem de baba tarafım (amca-hala / dayı-teyze hatta dedeler nineler dahil) herkes renkli gözlüdür. ulan tüm pis genler bana mı geçti ne olduysa ben kahverengi oldum amk. içimde, damarlarımda renkli gözlü genlerinin fıtı fıtı gezdiğini biliyorum. eğer renkli gözlü bi hanımefendiyle izdivaca erebilirsem çocuklarımda kesinlikle renkli gözlü olacaklardır. ya olmazsa ? ya ona da kahverengi geni geçerse ? o zaman yannanı yeriz işte. aman sağlıklı olsun da *
temeli buna dayanmakla birlikte estetik olarakta bana hoş gözüktüğü için renkli gözlü hanımefendiler her zaman için daha ilgi çekici gelir bana. dediğim gibi hayatımda da hep onlar yer almıştır. okula gitmek için dolmuşa bindiğimde de etrafa çok bakınmadan boş bi yere oturup müziğimi açarak yolu seyretmek gibi bi planım vardı. ama yanıma öyle birisi oturdu ki gözlerine baksanız saniyeler içinde boğulabilirsiniz. masmavi, fosfor gibi ulan. parıl parıl parlıyo. balayına gidilen asortik adalardaki sahil kenarları gibi masmavi, ardını görebilirsin o gözlerin. kendiside ufacık, hanım hanımcık bişey. yanım boştu, geldi oturdu. göz göze geldik, fakat ayıp olmaması için çokta fazla bakıp rahatsız etmek istemedim. ilk günden ne lüzumu var aq. bi de kız tesettürlüydü. arkadaşlar, ben izmirde doğup büyüyen birisiyim ve izmirin tesettürlü oranına bakacak olursanız yok denecek kadar az. herkes açık, herkes laik. ve bu durumdan dolayı benimde hayatım boyunca hiç tesettürlü arkadaşım olmadı. yanlış karşılanabilir diye başımı çevirip yolu seyretmeye koyuldum, ama gözler gitmiyo aklımdan. o da yolu seyrediyo, telefonunu çıkarıp muhattap olduğu yok. ulan tam dönüp seyretmelik zamanlar ama yapmak istemedim. hem aynı duraktan bindiğimize göre daha sonra tekrardan denk gelebilirdik. ya da indiği fakülteye bakarak nerede olduğunu bilebilirdim. kafamda binbir türlü seçenek var. ama büyülenmiş gibiyim, oralı olamadım.
ben bunları düşünedururken çoktan okula girmişiz bile. benden bi durak önce indi, ulan tam da iki fakültenin arası. hangisine girdi acaba amk ? ya bizim fakülteye girecekti ya da hukuk fakültesine. dur bakalım, bulurduk elbet... -
-
1.
+5panpa hikayeni sevmistim de "herkes açık herkes laik" demen olmadı.
Laiklik din ve devlet islerinin birbirinden ayrılmasıdır. Açık giyinmek değildir.
Hatta Mehmet Akif Ersoy'un bir şiirinden 2 satır serpiştireyim sana.
Medeniyet açıp saçmaksa bedeni,
Desenize hayvanlar bizden daha medeni.
-
1.
-
231.
0Rezrezrez
35 -
232.
0Yaz la gardaşş
-
233.
0Rezervee
-
234.
+7fakültemin durağına gelip indikten sonra yine içim kıpır kıpır şekilde uzunca olan merdivenlerden inip binaya doğru yola koyuldum. öğrenci işlerinde işlerimi hallederken bölüm başkanı olan hocayla karşılaştım. aslında iyi bi adamdı bu. bilgi birikimi, yaşadıkları, tecrübesi fazlaydı. ulan zaten yoldan geçen boş bi öğretim görevlisini burada bölüm başkanı yapmazlardı. elbet böyle birisi olacaktı. ama geçiş öğrencisi olmamla ilgili söylediği şakalar artık batmaya başlıyodu be.Tümünü Göster
"sana fazladan bi kaç ders daha ekledim, onlarıda atlat bakalım delikanlı"
"ooo geldiğin puanda yüksekmiş (3.74'tü bu arada) onu birazcık kırpalım da hakettiğin yerlere gelebilesin"
falan filan.
Şaka diyorum ama harbiden önceden aldığım dersleri yeniden eklemişti lan ders programıma. Hem de oldukça kabarık bi ders programıydı bu. Bi dersten çıkıp koşarak diğerine gitmem, gecemi gündüz etmem, hatta blok derslere fazlasıyla alışmam gerekiyodu. haftanın her günü dolu olmamda cabası. of hocam be, iyi anlaşabilirdik. daha ilk haftadan şu kazığı atmasaydınız bana çok kral olucaktı aslında.
işleri hallettikten sonra fakültenin içinde, çevresinde dolaşayım dedim biraz. Ulan öğrenci olarak geldik anca karıya kıza, gezilecek yerlere bakıyorum. Az sınıflara, laboratuvarlara, amfilere bakayım. Nasıl bi ortamda geçecekmiş 3 senelik uzun maceram. sınıflar fazlasıyla ferah, her yerden ışık alıyo. tabii hocalar rahatça slayt okuyabilsin diye hazırlanmış projeksiyon cihazlarıda yerlerini almış. amfilerde fazlasıyla tatmin edici. en azından dersten sıkılırsan rahatlıkla uyuyabilirsin, karışan falan çok olmaz gibi.
kantinine göz atacak olursak; anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalabilir beyler. öyle bi kantine sahibiz ki hem ortamı hem de konumu çok iyi. üniversite genelinde güzel (hatta yollu) kızların en bol olduğu, hatun düşürmek için en yüksek potansiyele sahip kantinde burasıymış zaten söylendiği kadarıyla. hatta başka bölüm ve fakültelerden sırf karı-kız kesmek için gelen öğencilere rastladığım oldu. okulu bitirdim, yıllar geçti. ama hala aynı şekilde olduğunun haberini alırım orada olan eşten dosttan.
herkes bi gruba sahipti. sohbetini eden, dedikodusunu yapan, yeni tanışmaya çalışan, fal baktıran, abaza muhabbetleri çeviren... herkes bi oluşum içindeydi yani. ben gidip koltuklardan birine tek başıma otursaydım daha ilk haftadan loser damgası yiyebilirdim. zaten izmirden geldiğim için giyim kuşam olarak farklı bi tipim, dikkat çekebiliyorum. bi de yalnız oturup iyice sıçmayalım. bakınıp geçtim sadece. elbet bi ekip oluşturup ben de oturur iki lafın belini kırarım birileriyle.
fakülteyle, öğrenci işleriyle ilgim alakam kesildiğine göre daha pazartesiye kadar uğramam buralara. aslında uğrasam mı lan ara ara ? belki mavi gözlü hanım hanımcık güzellikle tekrar karşılaşırdık. belki bu sefer konuşur tanışırdık bile. ne var yani parasını alıp "kaptan, şuradan bi öğrenci al" diye bağırarak uzattıysam. olamaz mı amk -
235.
0Pampa senden ricam az daha hızlı yazman
-
-
1.
0panpa bilgisayarımı yeniledim. iMac kullanmaya başladım son bi kaç zamandır ve klavyesine falan alışması falan çok zor şu anda benim için. Yavaş yazıyorum biraz kusuruma bakmayın. Ama alıştıkça hızlanıcam, ya da Windows laptop'ıma geçip yazmayı hızlandırıcam.
-
1.
-
236.
+9işleri halettikten sonra bizim azeri balalarını aradım. gelirken birlikte değildik, bari dönerken birlikte gidelim diye. Eşqin'le konuşmayı biraz daha ilerletip samimiyete kavuştuğum için onu aradım. Tömer'deki dil eğitimlerinin uzayacağını söyledi. "Bizi bekleme qaqaş, sen geç yurda orda görüşürüz" diye de ekledi. Ulan yurtta da canım sıkılmaya başlamıştı tek başıma. dıbına kodumun yönetimi interneti bile açmamıştı daha yurt dolmadı diye. Zaten böyle olacak gibi değildi, ben odaya kendi internetimi bağlatmam lazımdı. Yavaş, sürekli kesinti yaşanan, insanı kanser eden bi internet olması yerine kendim ayda 70 TL verip odama kendim çektiririm daha iyi. Zaten sürekli LoL oynuyorum, yavaş internet olacak gibi değil. Zaten LoL'ü de ilerletip üniversitede tüm ekiplere falan kasıp katılmaya uğraşıcam. Bi de yanıma LoL oynayan, anlayan birisi olursa ooh değmeyin keyfime.
-
237.
011 okundu hızlı yaz aga
-
238.
06ya rezerved
-
239.
0Rezerve
-
240.
+7Yurda gelip daireye girdikten sonra çıkarken kitlediğim oda kapısının açık olduğunu farkettim. Ben açık bırakıp gitmiştim lan acaba ? Kapıyı açıp içeri girdiğimde odada birisinin olduğunu gördüm. Kapı açıldıktan sonra dönüp bana bakıp hafifçe başını sallamasının ardından hiç istifini bozmadan eşyalarını yerleştirmeye devam etti. Uzun boylu, saçlarını yana ayırmış, esmer sıska tipli bi çocuktu. Ceplerimi boşaltıp masama koyarken “Hoşgeldin, odadaki ilk arkadaşım sensin heralde” diyerek konuşmaya çalıştım. Her kim olursa samimi yaklaşıp davranmaya çalışıyodum. Çünkü burada kendimi beğenmiş gibi davranıp selamsız sabahsız davranmak gibi bi lüksüm yok. Ailemden, arkadaşlarımdan kilometrelerce uzakta biris olarak kazanacağım, orduma katacağım her birey önemliydi benim için.
“Hoşbuldum. Ben geçen sene de buradaydım, bu sene de aynı odada aynı yatakta kalayım dedim.” diye yanıt verdi. istifini bozmadan davranmasının, eşyalarını yerleştirmesinin sebebi buymuş demek ki. Aynı yurtta, aynı odadaki 2. Sene. Benden, odaya gelecek diğer kişilerden daha kıdemliydi. Acaba kıdem kasmaya çalışıp “Bu odada kurallar şöyledir böyledir” der miydi lan acaba ? Ya da üstünlük kurmaya çalışır mıydı üzerimizde ? Pek öyle bi tipi de yoktu aslında. Daha ziyade sessiz, sakin, inek denebilecek bişeydi. -
241.
0Rez bro
-
242.
0Rezerved
-
243.
0Şuraya park edeyim
-
244.
+7Konuşmaya devam ettik. Adı Berkay’mış. Makine mühendisliği 2. Sınıf öğrencisiymiş. Benimle aynı yılda denebilir aslında. Okulda da yeni değil. Merak ettiğim şeyleri ona sorup öğrenebilirim. Okulun püf noktaları, neler yapılır nereler gezilir. Mavi duraktan başka nerede kafa dağıtılabilir. Çark Caddesi (henüz gitmemiş olsamda) nasıl bi yerdir, nereler gezilir ? Zamanla sorar öğrenirdim. Şimdi daha baştan bunları sormam abes kaçabilir, gerekte yok. Ama nedense kendisinin de pek bişey bildiğini sanmıyorum. Asosyal bi tipe benziyo arkadaşlar, onca üniversite gezdim onca öğrenci tanıdım. Az çok anlaö verebiliyorum bişeylere. Siz 2. Yılınızdaysanız ve yurdunuza yerleşmeye geldiyseniz muhakkak özlem gidermek istediğiniz, görüşeceğiniz birileri olur. Ama bu ne telefonu alıp birilerine mesaj atan ne birisiyle araşıp “Evet, ben geldim kanka yurttayım” demişti. Çokta fazla üstünde durmadan ben de yatağıma uzanıp telefonumla uğraşmaya başladım. Az sonda azeriler gelirdi, ben sohbet edecek tayfama kavuşabilirdim. Çokta geçmedi, geldi bizim çocuklar. Kapıyı çaldıktan sonra odaya girip benden başka birisini de görünce “Salam gardaş, hoşgelmişsen” diyerek girdi içeri Eşqin. Ee Türkçesi iyiydi bunun, neden böyle yaptı ki bu amk dırzosu. ikiside gelip Berkay’a selam verdikten sonra gelip yanıma oturup söylenmelere başladılar;
“Kardeşim türkçe neden bu kadar zor, ya da neden bu kadar zorluyolar ki”
“Yaaa saçma sapan kurallar aga, valla çok üzülüyorum sizin aldığınız derslere. Azerbaycanda böyle değil, kolay herşey”
Söylenenlerin kim olduklarını tahmin etmek zor değil, Javid daha uzun daha yaya yaya konuşan taraftı her zaman için. Berkay dönüp konuşmay katılır, bişeyler konuşur diye bekliyodum ama dönüp oralı bile olmadı hiç. Söylenmeleri bittikten sonra “Hadi yemeğe inelim olm, sizi bekleyene kadar açlıktan öldüm” diye girdim araya. Yurdun yemekhanesi açılmıştı, gidip bi denemek lazımdı tabii.
Berkay’a sorduğumuzdaysa “Yok sağolun, ben yedim bişeyler” yanıtını almıştık. Soğuktu bu çocuk, yersizdi. Biz aşağı indik -
245.
0rezzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzgibiş
başlık yok! burası bom boş!