1. 1.
    +1 -2
    buyuk turk fıkracısı
    ···
  2. 2.
    +3
    vatan şairi. yenilikçi. belki. bilemem.
    ···
  3. 3.
    +3
    Zenginler kulübü özel bir yarışma düzenlemişti. Açık havada yapılacak olan bu yarışmanın etapları şu şekildeydi, ortada bir masa ve masanın üzerinde çok sert bir içki olacaktı, yarışmacı bu içkiyi bir dikişte içecek, ondan sonra koşarak karşıdaki mağaraya girecek, mağaranın içindeki çok vahşi bir ayının ensesine bir tokat vurup mağaranın diğer kapısından dışarı çıkacak ve dışarda bekleyen çok güzel bir kadınla sevişecekti. Bu etapları tamamlayabilen yarışmacı birinci olacaktı... ilk olarak Alman yarışmacı tezahüratlar içinde masanın yanına gelir, seyircileri selamladıktan sonra içkiyi kafasına diker. Fakat içki o kadar serttir ki Alman bunu içer içmez olduğu yere yığılıp kalır. ikinci olarak masanın başına Fransız gelir, o da seyircileri selamladıktan sonra kendinden gayet emin bir şekilde içkiyi kafasına dikip mağaraya doğru fırlar, fakat tam mağaranın ağzına geldiğinde içkinin tesiriyle sızıp kalır. Onu da alıp **ürürler. Son olarak Namık Kemal masanın yanına gelir. Diğer yarışmacılar iri yarı izbandut gibi adamlar olduğu halde, Namık Kemal ufak tefek, tok karnına 48 kg. gelen bir adamdır. Seyirciler epey gülüşürler fakat bizimki gayet kendinden emin bir şekilde içkiyi kafasına dikip gözlerini 15-20 saniye kapalı tuttuktan sonra yıldırım gibi fırlayıp mağaradan içeri girer. Biraz sonra içerden hırıltılar, gürültüler, bağrışmalar, feryatlar gelmeye başlar. Aradan 20 dakika geçer Kemal ortada yoktur, 30 dakika yok derken tam 45 dakika sonra diğer kapıdan kan-ter içinde çıkan Namık Kemal, elinin tersiyle alnındaki teri silerek bağırır: - Nerede ensesine vurulacak kadın?
    ···
  4. 4.
    +2 -1
    Osmanlı, şair ve yazar. Batı edebiyatının yazın türlerini ilk kez Türk toplumsal yaşdıbına sokmuştur.

    21 Aralık 1840'ta Tekirdağ'da doğdu, 2 Aralık 1888'de Sakız Adası'nda öldü. Asıl adı Mehmed Kemal'dir, Namık adını ona şair Eşref Paşa vermiştir. Babası, II. Abdülhamid döneminde müneccimbaşılık yapmış olan Mustafa Asım Bey'dir. Annesini küçük yaşında yitirince çocukluğunu dedesi Abdüllâtif Paşa'nın yanında, Rumeli ve Anadolu'nun çeşitli kentlerinde geçirdi. Bu yüzden özel öğrenim gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. 18 yaşlarında istanbul'a babasının yanına döndü. 1863'te Babıali Tercüme Odası'na kâtip olarak girdi. Dört yıl çalıştığı bu görev sırasında dönemin önemli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma olanağı buldu. 1865'te kurulan ve daha sonra yeni Osmanlılar Cemiyeti adıyla ortaya çıkan ittifak-ı Hamiyet adlı gizli derneğe katıldı. Bir yandan da Tasvir-i Efkâr gazetesinde hükümeti eleştiren yazılar yazıyordu. Gazete, Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin görüşleri doğrultusunda yaptığı yayın sonucu 1867'de kapatıldı. Namık Kemal de istanbul'dan uzaklaştırılmak için Erzurum'a vali muavini olarak atandı. Bu göreve gitmeyi çeşitli engeller çıkarıp erteledi ve Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısı üzerine Ziya Paşa'yla birlikte Paris'e kaçtı. Bir süre sonra Londra'ya geçerek M. Fazıl Paşa'nın parasal desteğiyle Ali Suavi'nin Yeni Osmanlılar adına çıkardığı Muhbir gazetesinde yazmaya başladı. Ama Ali Suavi'yle anlaşamaması üzerine Muhbir'den ayrıldı. 1868'de gene M. Fazıl Paşa'nın desteğiyle Hürriyet adı altında başka bir gazete çıkardı. Çeşitli anlaşmazlıklar sonucu, Avrupa'da desteksiz kalınca, 1870'te zaptiye nazırı Hüsnü Paşa'nın çağrısı üzerine istanbul'a döndü. Nuri, Reşat ve Ebüzziya Tevfik beylerle birlikte 1872'de ibret gazetesini kiraladı. Aynı yıl burada çıkan bir yazısı üzerine gazete hükümetçe dört ay süreyle kapatıldı. Namık Kemal gene istanbul'dan uzaklaştırılmak için Gelibolu mutasarrıflığına atandı. Orada yazmaya başladığı Vatan Yahut Silistire oyunu, 1873'te Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelendiğinde halkı coşturup olaylara neden oldu. Bu haberi ibret gazetesinin yazması üzerine o sırada istanbul'a dönmüş olan Namık Kemal birçok arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magosa'ya sürgüne gönderildi. 1876'da I. Meşrutiyet'in ilanından sonra istanbul'a döndü. Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu. Kanun-î Esasi'yi (Anayasa) hazırlayan kurulda görev aldı. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı çıkınca II. Abdülhamid'in Meclis-i Mebusan'ı kapatması üzerine tutuklandı. Beş ay kadar tutuklu kaldıktan sonra Midilli Adası'na sürüldü. 1879'da Midilli mutasarrıfı oldu. Aynı görevle 1884'te Rodos, 1887'de Sakız Adası'na gönderildi. Ertesi yıl burada öldü ve Gelibolu'da Bolayır'da gömüldü.

    Namık Kemal ilk şiirlerini çocuk denecek yaşlarda yazmaya başlamıştır. istanbul'a geldikten sonra eski ve yeni kuşaktan şairlerin bir araya gelerek kurdukları Encümen-i Şuârâ'ya ve kimi Divan şairlerine nazireler yazmıştır. Şinasi'yle tanışıncaya değin, şiirlerinde tasavvuf etkileri görülür. Bu dönemde özellikle Yenişehirli Avni, Leskofçalı Galib gibi şairlerden etkilenmiştir. Şinasi'yle tanışmasından sonra şiirlerindeki içerik de değişmiştir. Günlük konuşma dilinden alıntıların yanı sıra, o zamana değin geleneksel Türk şiirinde görülmemiş olan "hürriyet kavgası", "esaret zinciri", "vatan", "kalb-i millet" gibi yepyeni kavramlarla birlikte, doğrudan doğruya düşüncenin aktarılmasını amaçlayan bir tür "manzum nesir" oluşturmuştur. Bosna-Hersek Savaşları, 93 Savaşı gibi olayların yarattığı sonuçlar, onun yazdığı vatan şiirlerini etkilemiştir. Bu şiirlerin en tanınmışları arasında "Vâveyla", "Vatan Mersiyesi", "Vatan Şarkısı" ve "Hürriyet Kasidesi" yer alır. Namık Kemal şiirleriyle şiir tekniğine büyük bir katkıda bulunmuş sayılmazsa da o günler için alışılmamış diri bir sesle konuşmuş olması ve yapıtlarına kattığı yeni kavramlarla Türk şiirini Divan şiirinin edilgen edasından kurtarmıştır. Bütün bu nitelikler onun Vatan Şairi olarak anılmasına yol açmıştır.

    Tiyatro türüne özellikle önem veren Namık Kemal, altı oyun yazmıştır. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistire yalnız ülke için değil, Avrupa'da da ilgi uyandırmış ve beş dile çevrilmiştir. Magosa'dayken yazdığı Gülnihal'de baskıya ve zulme karşı duyduğu tepkiyi dramatik bir biçimde dile getirmiştir. Oyunun sahnelenmesinde pek çok bölüm sansür tarafından çıkarılmıştır. Namık Kemal yine Magosa'da yazdığı Akif Bey'de, yurtsever bir deniz subayının göreve koştuğu sırada karısının kendisine bağlılık göstermeyişini anlatırken, ahlaksal bir yorum da getirir. Zavallı Çocuk'ta görücü yoluyla evlenmeye karşı çıkar. On beş perdelik Celaleddin Harzemşah, Namık Kemal'in en beğendiği yapıtı olarak bilinir. Oyun, Moğollar'a karşı islam dünyasını koruyan Celaleddin Harzemşah'ın kişiliği çevresinde gelişir. Bu yapıtta Namık Kemal, islam birliği düşüncesini kapsamlı bir biçimde sergilemiştir.

    Namık Kemal'in ilk romanı olan intibah 1876'da yayımlanmıştır. Ruhsal çözümlemelerinin, bir olayı toplumsal ve bireysel yönleriyle görmeye çalışmasının yanı sıra, dış dünya betimlemeleriyle de intibah Türk romanında bir başlangıç sayılabilir. Eleştirmenler Namık Kemal'in bu romanda yüksek bir edebi düzey tutturamadığı görüşünde birleşirler. Dört yıl sonra yayımladığı Cezmi, tarihsel bir romandır. Kırım Şehzadesi Adil Giray'ın yaşadığı aşk ve Cezmi'nin onu kurtarmak isterken geçirdiği serüvenlerle gelişen romanda, Namık Kemal'in tam anlamıyla Avrupa Romantizmi'nin etkisinde olduğu izlenir.

    Namık Kemal'in yaşamı boyunca ilgi duyduğu alanlardan birisi de tarihtir. Osmanlı imparatorluğu'nun kuruluş ve yükseliş dönemlerini anlattığı Devr-i istila yayımlandığında büyük ilgi görmüştür. 1872'de çıkan Evrak-ı Parişan'da, Selahaddin Eyyubi, Fatih gibi tarihi kişilikleri, Barika-i Zafer'de istanbul'un alınışını anlatır. Ahmed Nâfiz takma adıyla yayımladığı Silistire Muhasarası ve Kanije, yine Osmanlı tarihine ilişkin kahramanlık olaylarını ele alan kitaplardır. Namık Kemal'in, tarih konusunda en kapsamlı çalışması olan Osmanlı Tarihi'nde, Hammer'in etkisinde kaldığı, yapıtın bilimsel olmaktan çok, eğitici değer taşıdığı konusunda görüşler ileri sürülmüştür. Yarım kalan bu yapıtın ilk basımı II. Abdülhamid tarafından yasaklanmıştır. 1975'te yayımlanan Büyük islam Tarihi adlı yapıtındaysa Namık Kemal, ibn Haldun, ibn Rüşd gibi yazarlardan yararlanmış olduğunu belirtmiştir.

    Namık Kemal romanı ve tiyatroyu toplumsal yaşama soktuğu gibi, edebiyat eleştirisini de Türkiye'ye ilk getiren kişilerden biri olmuştur. En önemli eleştiri yapıtları Tahrib-i Harâbât ile Takip'dir. Eleştirilerinde canlı, dolaysız bir üslup kullanmıştır. Tahrib-i Harâbât, Ziya Paşa'nın Harâbât adlı güldestesine karşı yazılmış sert bir eleştiri niteliğindedir. Takip de yine aynı güldestenin ikinci cildini eleştirir. Mukaddeme-i Celal eleştirisinde Namık Kemal, Batı edebiyatı ile Doğu edebiyatını karşılaştırmış, tiyatro, roman türleri üstünde durmuştur.

    Namık Kemal gazeteci olarak da Türk kültürü içinde önemli bir yer alır. Döneminin hemen hemen bütün yenilik yanlısı ve ilerici gazetelerinde yazmıştır. Siyasal ve toplumsal sorunlardan edebiyat, sanat, dil ve kültür konularına dek çok çeşitli alanlarda yazdığı makalelerin sayısı 500 kadardır. Bunlarda düzyazıdaki üstün yeteneğini ortaya koyduğu ve çok etkili bir üslup yarattığı kabul edilir.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +2
    Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır
    ···
  6. 6.
    +1
    Namık Kemal, japon, alman ve ingiliz en çok kimin karpuz taşıyacak diye iddiaya girerler. Japon der ki:

    -Ben iki tane taşırım koltuklarımın altına alarak.

    ingiliz de der:

    -Ben de 4 tane taşırım iki koltuk altına iki de omzumun üstüne alırım.

    Alman da der ki:

    -Ben de beş tane taşırım herkes şaşırır nasıl taşırsın ya? iki tane koltuk altına, iki tane omuzlarımın üstüne, bir tane de *arrağıma takarım demiş.

    Sıra Namık Kemal'e gelir, der ki:

    -Ben de 9 tane taşırım iki koltuk altına, iki omuzlarıma ,almanı da *ikime takarım.
    ···
  7. 7.
    +1
    büyük üstad
    ···
  8. 8.
    +1
    görüp ahkam-ı asrı münharif sıdk u selametten
    çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükumetten

    usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
    mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten

    vücudun kim hamir-i mayesi hak-i vatandadır.
    ne gam rah-ı vatanda çak olursa cevr-ü mihnetten

    hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
    yere düşmekle cevher sakıt olmaz kadr u kıymetten

    muini, zalimin dünyada erbab-ı denaettir
    köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten

    durur ahkam-ı nusret ittihad-ı kalb-i millete
    çıkar asar-ı rahmet ihtilaf-ı rey-i ümmetten

    biz ol ulvi nihadanız ki meydan hamiyette
    bize hak-ı mezar ehven gelir hak,ı mezelletten

    ne gam, pür, ateş-i hevl olsa da gavgaa,yı hürriyet!
    kaçarmı mert olan bir can için meydan-ı gayretten

    felek, her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin
    dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten

    ne efsunkar imişsin sen ey didar-ı hürriyet,
    esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten

    kilab-ı zulme kaldı gezdiğin nazende sahralar
    uyan ey yareli şir-i jiyan bu hab-ı gafletten
    ···
  9. 9.
    +1
    Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır
    Serhaddimize kal’a bizim hâk-i bedendir
    Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
    Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz
    Osmanlılarız cân veririz nâm alırız biz

    Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
    Can korkusu gezmez ovamızda dağımızda
    Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda
    Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz
    Osmanlılarız cân veririz nâm alırız biz

    Osmanlı adı her duyana lerze-resândır
    Ecdâdımızın heybeti ma’rûf-ı cihândır
    Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır
    Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz
    Osmanlılarız cân veririz nâm alırız biz

    Top patlasın âteşleri etrafa saçılsın
    Cennet kapısı cân veren ihvâna açılsın
    Dünyâda ne bulduk ki ölümden kaçılsın
    Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz
    Osmanlılarız cân veririz nâm alırız biz
    ···
  10. 10.
    0
    ben bu adamın kan grubuna kadar biliyom artık.
    ···
  11. 11.
    0
    Üstad namık kemal
    ···
  12. 12.
    0
    Cezmi ilk tarihi roman ve intibah ilk edebi roman olarak tarihe geçen yazarimiz
    ···
  13. 13.
    0
    ey yaralı kükreyen aslan senin gezdiğin bu güzel sahralar zulmün köpeklerine kaldı!
    artık gaflet uykusundan uyan(HÜRRÜYET KASiDESi)
    ···
  14. 14.
    0
    Şinasi reyiz ile tanzimat doneminin tasakli sanatcilarindandir harbi hurriyet sairidir milliyetçiliği dillere destandir
    ···
  15. 15.
    0
    y a z a r dan selamlar..
    ···
  16. 16.
    0
    Bizim Nam-ı Kemal doktor olmuş ve kasaba kasaba dolaşıp derdi olana çare bulurmuş. Ama bizim Nam-ı Kemal çok çapkınmış ve gözüne kestirdiği hatunu hiç affetmez, şu veya bu şekilde muhakkak elinden geçirirmiş. 

    Bir gün Nam-ı Kemal bir kasabaya gider. Orada çok güzel bir hanım görür ve bu hanımı becermeyi kafasına koyar. Bir iki karşılaşmadan sonra anlar ki karının da bunda gözü var. Ama küçük bir sorun var o da karının hayvan gibi bir kocası var. (kasabanın ağalarından). Nam-ı Kemal kadına:
    -Sen al kocanı denize git, ondan sonra kocana:
    - a..`a yangeç kaçtı beni doktora zütür.
    O da seni bana getirsin de ben seni hallederim. Kadın da tamam der. Kadın kocasıyla denize gider ve denizde yüzerken ansızın kocasının yanına koşarak gelir ve şöyle der: 
    "Kocacığım a..`ma yengeç kaçtı çok acıyor beni doktora zütür" 
    Adam da hemen karıyı alır ve N.K.`in kliniğine gelirler. 
    Nam-ı Kemal sorar:
    - Hayırdır n`oldu? 
    Adam:
    "Bizim hanımın kutusuna yengeç kaçtı bir bakıverin Dr. Bey". 
    Nam-ı Kemal şöyle der:
    "E vallahi dostum bunun bir tek yolu vardır o da; sen karının kutusuna seninkini sokacan, yengeç ısırınca çekecen yengeçi çıksın dışarı." 
    Adam der ki" Yooooo Dr. Bey , doktor sizsiniz siz yapacaksınız" 
    Nam-ı Kemal:
    "Ama nasıl ben sizin karınızın şeyine kendi şeyimi sokmam olmaz"
    Neysa biraz münakaşadan sonra N.K. bayılarak bu görevi kabul eder ve başlar kadının üstünde gidip-gelmeye. 
    Bu arada koca sorar:
    "noldu noldu?" 
    Nam-ı Kemal: 
    " daha daha". 
    Biraz sonra bizim Nam-ı Kemal şöyle derin bir " Oooooohhhhhhhh " çeker. 
    Koca hemen sorar:
    "n`oldu ısırdı mı?" 
    Nam-ı Kemal bunun uzerine;
    " Hayır , yengec boğuldu!!!"
    ···
  17. 17.
    0
    Bizler felan bahane..
    Gerçek yazar Namık Kemal dir.
    ···
  18. 18.
    0
    Vatan şairi.
    ···
  19. 19.
    0
    deli adam, cidden deli.
    Korkusuz, cesur yürek.
    Ama işte istibdat varken sürerler reis, sürerler adamı;
    Muini zâlimin dünyada erbâb-ı denaettir
    Köpektir zevk alan, sayyâd-ı bi-insâfa hizmetten
    ···
  20. 20.
    0
    Sürekli atan, tutan insanların lakabı. Cem yılmaz sağ olsun.
    ···