1. 18.
    0
    @17 hiç bişeyi sorgulamayan embesil. Tamam bizde inanıyoruzda hiç bir şeye körü körünede inanma.
    ···
  2. 17.
    +1
    ya yıl olmuş 2011 hala kuranda çelişki arayan mallar var amk
    ···
  3. 16.
    0
    "zeyd o hanımla alâkasını kesince biz onu sana nikâhladıktâ ki evlâtlıklarının boşadığı hanımlarla evlenmenin müminler için günah olmayacağı anlaşılsın allahın emri işte böylece yerine getirilmiştir.
    "allahın kendisi için takdir ettiği şeyi yerine getirmesinde peygamber için bir vebâl yoktur daha önce geçen peygamberler hakkında da allahın kanunu böyledir. allah`ın emri, tâyin edilmiş ve değişmez bir hükümdür."64
    vahiy hali sona erince, kâinatın efendisi peygamber efendimiz (a.s.m.) gülümsedi, "allahın onu bana gökte nikâhladığını zeynepe, kim gidip müjdeler?" buyurdu.
    edit: bu size inandırıcı geliyormu amk
    ···
  4. 15.
    0
    @3 gibtir git amk
    ···
  5. 14.
    0
    hicretin 5. senesi, zilkâde ayı.
    hz. zeynep binti cahş, resûl-i ekrem efendimizin halası ümeyme binti abdülmuttalib`in kızı idi. daha önce peygamber efendimizin evladlık edindiği hz. zeyd bin hârise ile evlenmişti. bu evliliğin dünürlüğünü de bizzat resûl-i ekrem efendimiz yapmıştı.62
    hz. zeynep ve ailesi böyle bir evliliği istemedikleri halde sırf peygamber efendimizin ısrarı üzerine rıza göstermişlerdi.
    hz. zeyd, izzetli zevcesi hz. zeynep`i kendisine mânen küfüv (denk) bulmuyordu. bu durum mânevî imtizaçsızlığa sebep oluyordu. nitekim evliliklerinin birinci yılı henüz bitmişken, hz. zeyd, peygamber efendimize gelerek, "yâ resûlallah! ben, âilemden ayrılmak istiyorum" dedi.
    peygamberimizin cevaben, "zevceni tut boşama! allah`tan kork" buyurdu.63
    fakat hz. zeyd, ferasetiyle hz. zeynep`in yüksek bir ahlâkta yaratılmış olduğunu ve bir peygamber hanımı olacak fıtratta bulunduğunu hissetmişti. kendisini de ona zevc olacak fıtratta mânen küfüv bulmadığı için boşadı.
    peygamber efendimiz, mânevî geçimsizlik sebebiyle hz. zeyd ve hz. zeynep arasındaki evliliğin son bulmasından son derece üzüldü. çünkü, bu evliliği kendisi arzu etmişti. durumun düzeltilmesi, mahzun zeynep (r.a.) ile hâdiseden dolayı üzülen akrabalarının gönlünün alınması gerekiyordu.
    hz. zeynep`in iddeti (boşandıktan sonra beklemesi gereken müddet) dolmuştu.
    resûl-i ekrem efendimiz birgün hz. âişe validemizle oturmuş sohbet ediyordu. bu esnada kendisine vahiy geldi. i̇nen âyetlerde cenâb-ı hak şöyle buyuruyordu:
    "zeyd o hanımla alâkasını kesince biz onu sana nikâhladıktâ ki evlâtlıklarının boşadığı hanımlarla evlenmenin müminler için günah olmayacağı anlaşılsın allahın emri işte böylece yerine getirilmiştir.
    "allahın kendisi için takdir ettiği şeyi yerine getirmesinde peygamber için bir vebâl yoktur daha önce geçen peygamberler hakkında da allahın kanunu böyledir. allah`ın emri, tâyin edilmiş ve değişmez bir hükümdür."64
    vahiy hali sona erince, kâinatın efendisi peygamber efendimiz (a.s.m.) gülümsedi, "allahın onu bana gökte nikâhladığını zeynepe, kim gidip müjdeler?" buyurdu.
    âyet-i kerimelerden açıkça anlaşılacağı gibi, cenâb-ı hak, hz. zeynepi zevceliğe alması için peygamberimize emir vermiştir resûl i ekrem efendimiz de bu emre uyarak hz zeynepi zevceliğe almıştır. âyet-i kerimedeki "biz onu sana zevce yaptık" beyanı bu nikâhın bir akdi semavi olduğuna açıkça delâlet ediyor. demek ki, bu nikâh, harikulâde, örf ve zahiri muâmelelerin üstünde sırf allah`ı
    Tümünü Göster
    ···
  6. 13.
    0
    @10 o zamanı ile şimdiki zamanı kıyaslıyorsun ya helal diyorum. zaten peygamber göz kulak oluyordu. ama laf çıkıyordu. senin gibi mallar o zaman da var dı.

    evlenmediğin bi kadına göz kulak olursan adın kirleniyordu ve en ufak bi şeyde dedikodu oluyordu.

    ayetin inişi bu yüzdendir zaten. kendini zora sokma, onlarla evlenme ruhsatı verildi diyor.

    sizin zannettiğiniz gibi peygamber sapık birisi olsaydı, mekkelilerin başkanlık teklifini kabul eder, kabenin gelirlerini alır istediği kızı alır istediği kadar içen zevk içinde yaşardı. bu teklif ona yapıldığında o ne dedi?

    bir elime güneşi diğer elime ayı verseler, yinede islam davasından vaz geçmeyeceğim.
    ···
  7. 12.
    0
    beni kureyza müslümanların iddiasına göre hendek savaşı sırasında k müslümanlara hem de daha önce akdedilmiş ve müslümanların saflarında savaşmayı gerekli kılan kuvvetli bir antlaşma varken, sırt çevirmişler ve aleyhlerine dönmüşler. böylece medineyi kuşatmış olan kureyş müttefiklerinin ordusuyla birlikte fiilen savaşa katılmış oldular.
    müslümanlar hendek savaşını bitirir bitirmez kureyzaoğullarını kuşatma altına aldılar. 15 veya 25 gün kaleleri yıkılmaya devam edildi. kesin olarak yenileceklerini anlayınca yahudilikten müslümanlığa geçmiş olan sa'd b muaz'ın vereceği karara razı olarak teslim olacaklarını söylediler. sa'd b muaz ise onlar hakkında tevrat'ın gereği olan şu kararı verdi; "savaşır durumdaki erkekler öldürülecek, kadın ve çocuklar esir alınacak. malları müslümanlar arasında savaş ganimeti olarak paylaşılacak." bu hüküm uygulamaya konuldu ve buna dayanılarak öldürüldüler.

    fakat yahudiler tabii ki böyle düşünmüyorlar onların hikayesi de benzer fakat çok daha kanlı ve acımasızca...
    onlara göre ise muhafazid gereksiz saldırmıştı. bu kısmı çok da önemi değil aslında. fakat hikayenin devamı korkunç

    kalelerini kuşatan muhafazid hiç acele etmedi. 1 aya yakın süre ablukaya aldığı kaleye giriş çıkışı engelledi. beni kureyzalılar açlık ve susuzluk ile de mücadele ediyorlardı.
    hayber kalesinde muhafazid önderliğindeki müslümanların ablukası nedeni ile açlık ve susuzluk ile mücadele eden beni kureyzalılar, muhafazid ile anlaşma yoluna gitmek zorunda idiler. muhafazid onlara bir anlaşma sundu. derhal silahlarını bırakıp teslim olacaklardı ve muhafazid'in eski yahudi yeni müslüman olan sahabelerinden sa'd bin muaz'ın vereceği cezayı kabul edeceklerdi. çaresizlik içindeki yahudi beni kureyza'lılar istemeden de olsa teklifi kabul ettiler savaşmadan silahlarını teslim ettiler.

    sahih hadislerde anlatılanlara göre kaledeki çaresiz yahudilerin eli silah tutabilenlerden 400-900 arasında bir erkek topluluğu öldürüldü. 400-900 arası olduğu söylenilen yahudilerin büyük çoğunluğu hz. ali tarafından katledilmişti. ali o gün kafa kesmekten çok yorulmuştu ve kafa kesme işlemi sırasında yorgunluktan sürekli olarak kılıç kullandığı kolunu değiştiriyordu. muhafazid ise kesim işleminin yanına çadır kurdurmuştu ve kesim işlemini gözlemliyordu. katledilen yahudi erkekleri topluca gömüldüler. tüm silah tutabilen erkekleri öldürülen yahudilerin artık zenginlikleri müslümanlarındı. katliamdan sonra, dıhyetü'l-kelbı adındaki delikanlı arap, muhafazid'e gelir; tutsak kadınlardan birini kendisine alması için ondan izin ister. muhafazid de : "haydi git de bir câriye al!" diye karşılık verir. ne var ki dıhye gidip safiyye'yi alır. bunu gören bir başka arap hemen koşup muhafazid'e haber verir. safiyye'nin dıhye'ye değil; "peygamber"e uygun olacagını söyler. muhafazid'de dıhye'yi çağırtır; "başka bir cariyeyi" almasını söyler. dıhye'ye verilen "cariye", safiyye'nin kocasının kızkardeşidir. muhafazid, kendisine "karı" olmanın karşılığında safiyye'yi "azâd" eder. ümmü süleym, safiyye'yi hazırlar. ve gece olunca da muhafazid'in koynuna koyar. babası ve kocası öldürülen bir kadını aynı gün (veya 1 gün sonra) , hemde babasını ve kocasını öldürenlerin liderine eş olur ve gerdeğe girer. safiyye o sırada daha genç bir kız iken muhafazid 57 yaşında idi.

    (bkz. sahih-i buhari muhtasarı tecrîd-i sarih tercemesi, ankara, 1985, diyanet yayınlarından, 2/299-310.)
    Tümünü Göster
    ···
  8. 11.
    0
    hz. aişe’nin ifk olayını bilmeyeniniz yoktur ama ben yine kısa bir özet geçeyim.

    hz.aişeyi hz. muhafazid savaşa zütürür. savaş dönüşü konaklama yaparken hz. aişe tuvalet ihtiyacı için gruptan ayrılır.onu taşıyan askerler hz. aişe hafif oldugu için indiğini fark etmezler.

    hz. aişe geri döndüğünde kimseyi bulamaz. daha sonra geri kalan ganimetleri toplamak için gelen safvan b. mu’attal hz. aişeyi görür sonra medineye giderler.

    ancak medine’de dedikodular yükselmiştir. hz. aişe’nin başkasıyla birlikte olduğu vs söylemler çıkmıştır. daha sonra hz. muhafazid hz. aişe’den ayrılmak istediğini hz. ali ve zeyd’e söylemiş. zeyd “ya resûlullah o senin ailendir. biz, onun hakkında ancak hayır biliriz” demiş. hz. ali ise: “allah sana, sahayı daraltmam ıştır. onun dışında da (evlenebileceğin) birçok kadın var. eğer cariyene sorarsan, o sana doğruyu söyler” demiş.

    daha sonra muhafazid berire’yi çağırtıp hz. aişe’nin durumunu sormuş. berire şöyle demiş; “seni hak ile gönderene yemin ederim ki, ben onun şahsında, uykusu galip geldiğinden ötürü evinin hamurunu tavuklara yediren taze (yaşı küçük) saf, küçük bir kızcağız olmasından öte birşey görmedim”

    hz. muhafazid daha sonra minberde hutbe okumak için ayağa kalkar ve abdullah übeyy’i kastederek “ey müslümanlar eziyeti aileme vanp dayanan bir adamdan hakkımı kim alır?” der.

    daha sonra evs ve hazrec kabileleri ayaklanır ve savaş durumuna kadar gelirler.(hutbe sırasında ateşli bir tartışma çıkar)

    daha sonra hz. muhafazid hz. aişe’nin ailesinimn evine gelir ve aişe’ye
    “i̇mdi, ey âişe! senin hakkında bana, şöyle şöyle haberler ulaştı. şayet sen günahsız, suçsuz ve masum i̇sen, allah teâlâ seni aklayacak, suçsuzluğunu ortaya koyacaktır. yok eğer, bir günah işledin ise, allah’dan mağfiret dile ve ona tevbe et! çünkü kul tevbe ettiğinde allah da onun tevbesini kabul buyurur” dedi. “

    bu sözler üzerine hz. aişe babasına döner ve benim yerime sen konuş der, babası ben bir şey bilmiyorum der, sonra annesine aynısını tekrar eder, annesi de yemin ederek hiçbir şey bilmediğini söyler. (ki burada sık sık yemin ediyorlar muhafazide dahil olmak üzere)

    sonra aişe kendi cevap verir : “kur’ân’dan çok şeyler okumadım. allah’a yemin ederim ki ben, iyi biliyorum ki, sizler bu dedikoduyu duydunuz; bu sizin gönüllerinizde yer etti de, siz bunu tasdik ettiniz… şimdi ben size “bundan uzağım, masumum” diyecek olsam, beni tasdik etmeyeceksiniz. ama, alla benim masum olduğumu bilirken, ben size herhangi bir şeyi itiraf edecek olsam, beni tasdik edersiniz. alla’a yemin ederim ki ben, siz ve kendim için ismini hatırlayamıyorum, ama yusuf’un babası o salih kulun “artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. sizin şu anlattıklarınıza karşı yardımına sığınılacak (olan) alla’dır”(yusuf, 1 demesinden başka bir misâl bulamıyorum…” der.

    sonra hz. aişe kendisini temize çıkarak vahiy geleceğini hiç düşünmemiş ama hz. muhafazid’in onu aklayacak bir rüya görmesini ummuş. sonra hz. muhafazide ehli beytinin yanındayken vahiy gelmiş. vahiy sırasında o zaman kış olmasına rağmen şapır şapır ter akmış.

    daha sonra muhafazid gülere hz. aişeye demiş ki :”gözünaydm ey âişe, bil ki allah’a andolsun, allah seni akladı!..”

    (hadisleri veya olayın tamdıbını ifk olayı diye aratarak bulabilirsiniz).

    ayetler ise şunlar:

    nur 11 : o ağır iftirayı uyduranlar, sizin içinizden bir güruhtur. bu iftirayı kendiniz için kötü bir şey sanmayın. aksine o sizin için bir hayırdır. onlardan her biri için, işledikleri günahın cezası vardır. i̇çlerinden (elebaşılık ederek) o günahın büyüğünü üstlenen için ise ağır bir azap vardır.

    ayrıca nur 12,13,14,15,16,17,18,19,20,21 bununla ilgilidir.

    şimdi sorumuza gelelim.

    hz. aişe’nin özelliği ne ki allah onu temiz çıkarmak için böyle bir yola başvuruyor ? eğer hz. aişenin namusu için yardım ediyor, o zaman günümüze kadar namus cinayetlerine özelliklede suçsuz olanların ölmesine neden izin veriyor ! allah neden ayrımcılık yapıyor kayırıyor ? bu allahın adaletli veya merhametli olması ile örtüşür
    Tümünü Göster
    ···
  9. 10.
    0
    @3 cinsellik olmasaydı evlen denmezdi demi ? ozaman kardeşlerine göz kulak ol falan derlerdi. teyzenin kızına göz kulak ol. o senin kardeşindir deemiyor evlen onla diyor..
    ···
  10. 9.
    0
    bir taş attım kuyuya tıh dediii ...
    ···
  11. 8.
    0
    @3 he amq he
    ···
  12. 7.
    0
    bunlar, ona bir darlik olmamasi içinmiş panpa
    ···
  13. 6.
    0
    islamın kuralı...

    kitaplara inanmak..

    düşünmeden inanmak...

    yargılamadan inanmak...

    yaniii sus ve inanmaya devam et
    ···
  14. 5.
    0
    @@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@
    @@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@
    @@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@@

    senin salaklığına karşı etten duvar ördüm orda kal dıbına koduğum
    ···
  15. 4.
    0
    http://www.sorularlaislam...cevap-vermek-gerekir.html dıbına indirdiğim şurda ayet var beni sövdürüyon..yok mu sende google diye bişe..
    ···
  16. 3.
    0
    ne var bunda? seninle hicret edenlerle evlenebilirsin diyor?

    evlenmiştir de. niye? islami kadınlar arasında yaymak ve muhtaç kadınları ortada koymamak için.

    ama sadece evlenmiştir. cinsel yönden evlenseydi onlardan da çocukları olurdu.
    ···
  17. 2.
    +1
    sakat mevzular bunlar boşver düşünme yaşa amk
    ···
  18. 1.
    0
    kafamı karıştırdı
    1-ahzab suresi 50. ayet: ey peygamber, biz, özellikle sana şunlari helal kildik: mehirlerini vermiş olduğun eşlerini, allah'in sana ganimet olarak verdiklerinden sahibi bulunduğun cariyeyi, amcanin kizlarindan, halalarinin kizlarindan, dayinin kizlarindan, teyzelerinin kizlarindan seninle birlikte hicret etmiş olanlari; birde inanan bir kadin eğer kendisini peygambere bağişlar da, peygamber de onunla evlenmek isterse onu, sadece sana, diğer mü'minlere değil. onlara eşleri ve cariyeleri hakkinda neleri farz kildiğimizi biliyoruz. bunlar, sana bir darlik olmamasi içindir. allah çok bağişlayan, çok merhamet edendir.
    ···