-
1.
0müslümanlıkla ilgili kafanıza takılan her türlü soruyu sorabilirsiniz beyler..
edit: dinle ilgili kafanıza takılan her türlü soruyu üşenmeden cevaplıyorum beyler yazmaktan çekinmeyiniz
edit 1:gerçekten merak ettiği için, mantıklı soru sorana şuku yağmuru. saçma sapan sorulara cevap vermiyorum panpalar.. -
2.
0up up up up
-
3.
+1 -1@4 kadınla dübüründen(arkadan) ilişki kurmanın haram olduğuna açıkça delalet eden birçok hadis vardır.
Huzeyme b. Sabit'ten:
Rasulullah (sav) erkeğin karısıyla dübüründen temasta bulunmasını yasakladı.” *
ibni Abbas'tan: Rasulullah (sav) şöyle dedi:
"Allah Teâla bir kadınla ya da bir ekekle dübüründen temasta bulunan kimseye (kıyamet günü) rahmet nazarıyla bakmaz.” *
Amr b. Şuayb babasından onun da dedesinden rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle demiştir:
"Karısına dübüründen temasta bulunan kimse küçük livata yapmış olur.” *
Ali b. Talk'dan Rasulullah (sav) şöyle dedi:
"Kadınlara dübüründen temasta bulunmayın. Şüphesiz ki Allah hakkı söylemekten (açıklamaktan) utanmaz." *
Bu hadisi ayrıca Ahmed ibni Hanbel, Ebu Muaviye'den rivayet etmekte ve şöyle demektedir: Bize Abdürrezzak anlattı, Ma'mer Süheyl b. Ebu Salih'ten, el-Haris'ten, Muhlid'den o da Ebu Hüreyre'den nakletti:
"Şüphesiz ki Allah, karısına dübüründen temas kuran kimseye (kıyamet günü rahmet) nazarıyla bakmaz.” *
Yine Ahmed'den: Bize Affan, Vüheyb, Sehl Haris b. Muhalled'den onun da Ebu Hüreyre'den rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah (sav) şöyle dedi:
"Şüphesiz ki Allah, karısı ile dübüründen cima yapan adama (kıyamet günü) bakmaz." *
Kadına dübüründen yanaşmak haramdır. Dolayısıyla erkeğin kadına dübüründen yanaşması haram olup bazı imamlar bunu zina olarak değerlendirmişlerdir. Her ne kadar livata olarak isimlendirilmese de livata gibidir. Bazen kadın livatası da denilmektedir ki bununla erkeğin kadına dübüründen yaklaşması kastedilmektedir. Livata diye isimlendirildiğinde erkeğin erkeğe yanaşması anlamı kastedilir, bir başka anlamı yoktur. Bu nedenledir ki kadına dübüründen yanaşmak livata sayılmaz. Dolayısıyla kadına dübüründen yanaşmanın haram olması, zina oluşundan ya da livata oluşundan kaynaklanmamaktadır. Çünkü bu, zina olmadığı gibi livata da değildir. Ancak bu konu hakkında şer’î deliller vardır. Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır:
"iyice temizlendikleri vakit Allah'ın size emrettiği yerden onlara varın." * -
4.
0@10 ecnebisi falan farketmiyo panpa zinanın her türlüsü yasak, padişahların yaptığı zinalar hakkında pek bi bilgim yok, daha doğrusu büyük bi ihtimal hurafedir, dinine bağlı insan kolay kolay yapmaz öyle şey, tekrarlıyorum nikahsız bir bayanla cinsel ilişkiye girmek zinadır yani haramdır ve büyük günahlardandır.Tümünü Göster
dövme konusuna gelince;
Dövme, insan cildinde boya maddesiyle yapılan kalıcı şekil demektir.
insanlar, çok eski zamanlardan beri vücutlarının çeşitli yerlerine dövme yaptırmışlardır. Bugün bu adet, yer yer sürdürülüyor. Avrupa ve Amerika'da bazı gençler bunu bir "süs" şeklinde yaparken, yurdumuzda da birtakım havai gençler onları taklit ediyorlar. Cahiliye Arapları dövmeyi süslenmek için yaparlarken; dövme ile bedenlerine çeşitli şekil ve suretler yaparak bununla mafsallarının güç kazandığına inanırlardı. Bugün ise bu tamamen bir özentiden öteye geçmemektedir.
ilkel dövme ana hatlarıyla, deriye yan yana küçük delikler açmak ve bu deliklere is, sürme, mürekkep, kına, çivit gibi boyalı maddeler doldurmak suretiyle yapılır. Bunun yanında bıçakla veya tırnakla derin yarıklar meydana getirerek, yahut süslenecek kısımlara barut gibi yanıcı maddeler sürüp yakarak yapılanları da vardır.
Modern dövmeciler ise özel olarak imal edilmiş elektrikli dövme kalemleri kullanmakta ve dövme yaptıran şahsın acı duymaması için de cildine lokal anestezi uygulamaktadır.
ilkel dövmelerin genellikle mavi renkte olmasına karşılık modern dövmeler çeşitli sentetik boyalar kullanıldığı için bir tablo gibi renkli olabilmektedir.
ilâhî dinler dövmeyi yasaklamıştır. Tevrat vücuda dövme yaptırmayı, ölü arkasından düzenlenen ağıt sırasında ağlayanın tırnaklarıyla yüzünü yırtması olayı ile birlikte ele almış ve, "Ölüler için bedeninizde yara açmayacaksınız, kendinize dövme işaret koymayacaksınız" (Levililer, 19/28) cümlesiyle her ikisini de yasaklamıştır.
Arapça'da veşm kelimesiyle ifade edilen dövme, Hz. Peygamber devrinde Câhiliye çağının bir uzantısı olarak özellikle kadınlar arasında yaygın bulunuyordu.
En güzel şekilde yaratılan insanın tabii görüntüsünde değişiklikler yapılmasını hoş karşılamayan Hz. Peygamber, bu türden çeşitli uygulamalar yanında dövmeyi de yasakladı; dövme yapan ve yaptıran kadınlara Allah'ın lanet ettiğini bildirdi. Bir fiili işleyenin Allah tarafından lanetlenmesi onun haram olduğunu gösterir. (bk. Buhârî, Libâs, 87; Müslim, Libas, 119-120) -
5.
0up up up up
-
6.
0up up up up up
-
7.
0up up up up up
-
8.
0up up up up up
-
9.
0@21 aynı anda kılıyosun cuma günü bi sorun yok, cuma namazını kılmakla cumanın öğle namazını da kılmış oluyoruz.
- 10.
-
11.
0@22 gayb denen bi olay var panpa, şehadetin türkçe anlamında geçen "Hz.muhafazid(s.a.v) efendimizin Allah'ın elçisi olduğuna şahitlik ederim" cümlesidir ki zaten bu olay Kuran dahil nerdeyse her türlü dini kaynaklarda açıkça belirtilmiştir, Kuranda Allah'ın kitabı olduğuna göre, inanmamak gibi bi lüksümüz veya yalancı şahitlik gibi bi durum söz konusu olabilir mi panpa?
not: "gayb" kelimesini detaylı araştır panpa -
12.
0@26 o ne biçim soru lan?
-
13.
0@25 Bu mesele maalesef içinde yaşadığımız asrın yaygın bir bela ve vebasıdır. Neslimiz bütün çeşitleri ile bu belaya maruz ve müpteladır. Rabbimizden dileğimiz, cahiliye devri insanlarını bu beladan kurtardığı gibi, bizim insanımızı da kurtarmasıdır. Nur Suresi’nde tefsir alimleri tarafından, farklı yorumlarla anlatılan bir ayet var. Ayet şöyle diyor: “Zina eden bir erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkasıyla, zina eden bir kadın da zina eden veya müşrik olan bir erkekten başkasıyla evlenemez. Bu bütün müminlere haram kılınmıştır.” (Nur, 24/3) Zinakâr çiftin daha sonra birbirleriyle evlenmeleri sanki bu ayetin ruhuna daha uygun gibi. Böylece zina edilen kadın yüzüstü bırakılmamış olur. ‘Böyle bir çiftin evlenmesi, onların işlemiş olduğu günaha keffaret olabilir mi’ denecek olursa; o konuda kesin bir hükme varmak mümkün değildir. Çünkü ne Kur’an, ne de sahih hadisler arasında bunu ifade eden açık veya kapalı bir delil bulmak mümkün değildir. Yani bu mesele akılla çözülecek bir şey değildir. Bu, yalnızca Rahmet–i ilâhi’den ümit edilebilir.
not: Doğrusunu Allah bilir. -
14.
0up up up up
-
15.
0up up up up
-
16.
0up up up up up
-
17.
0up up up up up
-
18.
0@37 Bu konuda şöyle bir hadis bulunmaktadır.
"Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz." (bk. Tirmizi, Kıyamet, 53, no: 2507; Beyhaki, Şuabu'l-iman, 5/315, no: 2778; Keşfu'l-Hafa, 2/265)
Peygamber Efendimiz (asv) "Bir mü'mine lânet (beddua) etmenin, onu öldürmek gibi olduğunu." bildirir. (Buhârî, edep 44) Ayrıca "Yapılan bir lânetin (bedduanın) yerine vardığında, haksız yere yapıldıgını görünce sahibine döneceğini." haber verir. (Tirmizî, birr 48; Ebû Dâvûd, edep 45)
Demek ki insan bu dünyada başkasını tenkid etmek veya ona beddua etmenin neticesi olarak musibete uğrar. Fakat bu musibetin nasıl tecelli edeceğini Allah bilir. Ayrıca kişi tövbe etmişse veya Allah rızası için bir hayırda bulunmuşsa, bu sadakaları da belayı defedebilir. -
19.
0@39 Melekler insanlar ve cinler gibi Allah’a (c.c) ibadet ve O’nu (c.c) tesbih etmek için yaratılmışlardır. Ve aynı zamanda melekler şuur sahibi olduklarından, Allah’ın (c.c) kâinat kitabındaki isimlerini okuyup tefekkür edip düşünürler.Tümünü Göster
Kâinatın yaratılışındaki amaç “ibadet”tir. Övgü, şükür, minnet duymak, kısaca “hamd” etmek ibadetin öz bir şeklidir. “Hamd”in en meşhur manası, Allah’ı (c.c) şanına yakışır şekilde anıp, tesbih etmektir.
Allah (c.c) kâinattaki yaratmış olduğu her şeyle kendini tanıttırmak ve sevdirmek istiyor. Elbette Allah’ın kendisini tanıttırmak ve sevdirmek istemesine karşılık şuurlu ve bilinçli bir kulluk gerekir.
insanlar ve cinlerin ise kâinatın her tarafındaki muhteşem eserlerin tamdıbını görmeye imkânları yeterli gelmez. Fakat melekler kâinatın her yerinde bulunabilirler. Tüm harika eserleri görüp tefekkür edebilir Allah'ın isimlerini seyredebilirler. Böylece kendilerine has tesbihleri ile Allah’a (c.c) ibadet ederler.
“Bir şeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece ‘Ol’ demektir; o da oluverir.” (Yasin, 36/82)
“Allah, Samed’dir (her şey her cihetle O’na muhtaç olduğu halde, O hiçbir şeye muhtaç olmayandır)!” (ihlas, 112/2)
• Yerlerin ve göklerin yaratıcısı olan Allah, yarattığı hiçbir şeye muhtaç olmadığı gibi meleklerine de muhtaç değildir
Allah (cc) sonsuz kudret sahibidir. Sonsuz kudreti ile tek başına her varlığı yaratır. Yarattıklarını istediği şekilde idare eder.
• Meleklerin yaptığı işler, Allah’a yardım değil O’na (c.c) olan ibadetleridir.
Meleklerin büyük bir kısmı sadece Allah’ı (cc) tespih etmek ile vazifelidir. Kâinattaki düzeni sağlamakla vazifeli olan “amele” melekleri ise hem tabiat kanunları (Adetullah) ile ilgilenir hem de Allah’ı zikretmeye devam ederler.
Amele melekleri zerreden en büyük gezegenlere kadar her varlığın idaresindeki kanunların uygulanmasında bizzat bulunup, hizmet ederler.
Meleklerin bu kanunları uygulamaları, onların ibadetleri hükmündedir. Diledikleri gibi yönetme yetkileri asla yoktur. Meydana gelen her bir durum ve vaziyet Allah’ın (cc) kontrolü altındadır. Her şey Allah’ın yaratması ve düzenlemesi iledir.
• Melekler Allah’ın yardımcıları değil, kendisine ait olan mükemmel isim ve sanatlarını görmek için yarattığı hizmetkârlarıdır.
Her güzel güzelliğini görmek ister. Mesela bir sanatkâr eşi benzeri olmayan bir sanat ortaya koyduğunda ondaki güzelliği ilk önce kendisi izlemek ister; ve bundan lezzet alır.
işte Allah (c.c) hem hayret hem hayranlık uyandıran sanat harikası meleklerini öncelikle kendisi seyreder. Çünkü meleklerdeki yüksek kabiliyet, güzellik ve mükemmellik Allah’a (cc) ait olup sahip Allah’ın (c.c) isimlerinden akseden parıltılardır.
Allah’ın (c.c), meleklerini çalışırken izlemesi, sanatındaki kendi kudretini, rahmetini, idare ve egemenliğini izlemesi demektir. Allah kendi isimlerinin faaliyetlerini meleklerinde seyreder.
Allah’ın (c.c) , meleklerini idare etmesi, ihtiyaçlarını temin etmesi ve bu şekilde onlara lütuflarda bulunmasından gelen bu lezzetin eşi ve benzeri kesinlikle yoktur. Bu lezzet Allah’ın (c.c) kendi yüce zatına layık “mukaddes bir lezzeti” olup insan bunu tabirden ve idrakten acizdir.
• Allah meleklerine muhteşem kanunlarını işlettirerek, onları kendi isim ve sıfatlarına hayran bıraktırır.
Kâinat Allah’ın hayret verici ve olağan üstü sanat eserleriyle dolu muhteşem bir sergisidir. Her bir sanatkâr sanatındaki incelik ve güzellikleri anlayacak ve takdir edecek seyircilerin bulunmasını ister.
insanlar ve cinler ise bu mükemmel sergideki takdir edilmesi gereken pek çok sanatı görebilmek için yetersizdirler. Bunun için Allah kâinat sergisinde isimlerini ve sıfatlarını seyredip takdir etmesi için yerin merkezinden yedi kat semaya kadar her yerde bulunabilen melekleri yaratmıştır.
Melekler memur oldukları işleri yapmakla birlikte bu işlerde Allah’ın isim ve sıfatlarını hayranlıkla izliyorlar. Ve Allah’ı hamdüsena ile tesbih edip, sanatını ve icraatını takdir ediyorlar.
Mesela gök gürültüsü, Ra’d meleğinin Allah’ın kudretini ilan eden bir tesbihi hükmündedir. Hem görevini hem de tesbihini yapar. -
20.
0@42 - insanlar, binlerce yıl önce -insanların ilk atası Hz. Adem’in yaratılmasıyla- islam dininin temel iman esaslarını benimsemiş ve Allah’ın birliği inancı etrafında kenetlenmişlerdi. Bu husus, bütün semavî dinlerin ittifakla kabul ettiği bir gerçektir. Demek islam inancı insanlık tarihiyle başlamış ve halen devam etmektedir. Yıldızlara, değişik totemlere tapma alışkanlığı çok sonradan ortaya çıkmıştır.Tümünü Göster
- Buna göre, eğer bir kıyaslama yapılacaksa, -sonradan arızî olarak ve insanların cehaletinden kaynaklanan- türlü türlü putçuluk inancıyla değil, insanlık ailesinin varlığıyla başlayan tevhit akidesiyle yapılacaktır.
Böyle bir mantık zincirinin istidlal metodu bize şunu söyleyecektir:
“Mademki islam dinin inanç esasları bütün semavî dinlerin ortak inancıdır;
mademki bu inanç Hz Adem’le başlamış ve insanlık tarihi boyunca -farklı zaman dilimlerinde 124 bin peygamberin gönderilmesiyle- bu tevhit inancı devam edip gelmiştir;
elbette -kıyamete çeyrek kalmış- bundan sonraki zaman dilimi içerisinde de hakimiyetini sürdürecektir..”
- Bununla beraber, -şayet soruda ifade edilen kıyaslamayı esas alsak da onunla islam’ın sona ereceği yargısına varmamız mümkün değildir. Çünkü putçuluk ruh-u habisi de hala devam etmektedir. Yıldızlara tapma dahil, onlarca totem, heykel, inek, insan, doktrin gibi yanlış inanç-blok putçuluğu hala devam etmektedir.
insanların fıtratına, bilimsel verilere aykırı, insanlık onurunu zedeleyen bir yapıda olmasına rağmen putçuluk düşüncesi değişik kılıklarda hala devam ediyorsa, insan fıtratıyla barışık, bilimsel verilerin desteklediği, insanlık camiasını -her türlü çirkin putçuluk çirkefinden kurtarmakla- onurlandıran, binlerce mucize ile desteklenen, kırk yönden mucize olduğu uzmanlarca kabul edilen Kur’an’ın ortaya koyduğu tevhit düşüncesinin bundan sonra devam etmeyeceğine ihtimal vermek çok cahilce bir hezeyandır.
- Kaldı ki, Kur’an’ın Allah kelamı olduğu gerçeği -ilmî keşiflerin de desteklemesiyle- gözle görülen bir hakikat olarak ortada dururken, hayali varsayımlarla şeytanın telkinlerine karşı edilgen bir yapıya sahip olan kimselerin hezeyanlarının ne kıymeti var..
Mademki Kur’an -yaklaşık 15 asırdan beri insanlığa meydana okuyarak semavî kimliğini ispat etmiş Allah’ın kelamıdır, öyleyse her dediği doğrudur.
-
abdullah ucmaktan sözlük yorumu
-
öğretmenlerden sonra en çok çalışmayan memur
-
dun gece selamsızdaydım
-
mikropcan ramirez
-
enercidrink ne güzel yazıyon rahat rahat
-
popstarr abidin
-
son dakika hakkı bulut öldü
-
o saçlar ne amg
-
cehape il başkanlığına kayyum atamışlar
-
burası inci sözlük kardaş
-
para var iş var itibar var saygınlık var
-
kısa ve öz soru soruyorum
-
çakra açılınca ne olurr
-
tarantulandan yapılmış tantuni yemek
-
millet kamllarda ciks yapıyor börtü böcek esliğide
-
sadece şanzıman ve motor yağına 1500 dedi
-
31 spor derdini tasanı
-
gece gece aniden coken
-
lipton emmi efendim abicim buyur
-
boyum 192 155 kızla çocuk yapsam
-
alparlan özmoğol cüce olduğu için
-
kelime savaşı oyunundan 18lik bı kızla
-
yemekhanede futbol burda futbol
-
şimdi bir istatistik daha koyalım
-
namığı anam ve babamdan çok seviyorum
- / 1