+1
-1
bölüm-3
Buradaki tüm negatif ifadeler ABaDa kelimesini sürekli devam eden bir yasaklamayı ifade etmek için kullanırlar. Daha net bir ifade ile, bu, belirtilen koşul var olduğu sürece geçerlidir. Örneğin, cenaze namazı için yasaklama getirilen kişi vefat ettiğinde, doğal olarak yasağın kendisi de sonlanmış olacaktır. Ölü birisi başka bir ölünün arkasından dua edemeyeceği için, bu yasaklama da pratik olarak sonsuza dek devam edemeyecektir. Benzer bir şekilde, Peygamberin tüm eşleri vefat ettiğinde, onlarla evlenme yasağı da varlığını yitirir… Böylece, yasağın sürekliliği, aslında, bazı koşullarla veya ilgili konuda belirtilen yaşam-süresi ile sınırlandırılmıştır. Başka bir değişle, yukarıdaki örnekte ABaDa kelimesi belirli bir periyodun tümüne işaret eder.
Cehennemdeki Ebedi Cezalandırma, Cehennemin veya Oraya Atılanların Sonsuz Olduğu Anldıbına Gelmek Zorunda Değil
Yunus’u hatırla. Kendisine verilen görevi terk ettiğinde bir balina tarafından yutulmuştu.
“(Tanrı’yı) anıp düşünmeseydi, Diriliş Gününe kadar onun karnında kalacaktı.” (37:143)
Ne Yunus nede onu yutan balina diriliş-gününe kadar yaşayabilecek bir-ölümsüzdü. Yani, bu Kur’ani açıklama Yunus’un balina karnında son bulacağını veya öleceğini bize bildirir. Her ikisi de kısa sürede bitecek olsa bile, balina, diriliş-gününe kadar Yunus’un nihai kaderi ve durağı olurdu. Eğer Yunus Diriliş-günü tekrardan diriltilecek olmasaydı (balina ile birlikte, 6:38), aynı mantığı kullanırsak, ayet şöyle olmalıydı: ” O balığın karnında ebedi olarak kalacak idi.”
Benzer bir şekilde, Cehennem içerisinde süresiz kalacak olan puta-tapıcılar veya inkarcılar hakkında bizlere bilgi veren ayetler, Cehennemin sonsuz olduğunu anldıbına gelmez, gelmek zorunda değil. Tabi Cehennemin kendisinin sonuz olduğu belirtilirse durum değişir… Bu, inkârcıların ve puta-tapıcıların Cehennemde son bulacakları anldıbına gelir, farklı başka bir anlama değil. Eğer bir gün Cehenneme, içinde barındırdığı sakinleri ile birlikte son verilseydi, o zaman inkârcılar ve puta-tapıcılar Cehennem içinde sonsuza dek kalmış olurlardı. Onların cezası da böylece tüm Cehennem yaşamı olurdu.
Aslında Kuran, hem Cehennem-cezası hem de Cennet-ödülünün kendi süreçleri ile ilgili koşullandırıldığını bildirir.
“Gökler ve yer durduğu sürece orada kalıcıdırlar; ancak Rabbin dilerse başka. Rabbin, dilediğini Yapandır. Mutluluğu hak edenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennette kalıcıdırlar. Rabbin dilerse başka… Kesintisiz bir ödüldür bu.” (11:107-108)
Kuran, Dünya ve Cennetin farklı bir Dünya ve Cennet ile değiştirileceğine dair bizleri bilgilendirir (14:48). Eğer bu ayette belirtilen yeninden-diriliş Yargı-Gününden önce ise, o zaman başka bir yeninden-dirilişin mümkün olma olasılığı da var. Cennetin tekrardan yaratılacağına dair bazı işaretler var. Mesela, KhulD (sonsuz, tükenmeyen) kelimesi Cehennem için kullanılmamıştır, fakat Cennet tasvir edilirken bir sıfat olarak kullanıma dâhil edilmiştir (25:15). Diğer taraftan, aynı sıfat Cehennemi tanımlamak için kullanılmamıştır, fakat Cehennemdeki-Ceza tanımlanırken kullanıma katılmıştır.
Cehennem, içinde ikamet Edenlerle Birlikte, Hiç Var Olmamış gibi Yok Edilecek
Dilimiz eş anlamlılar, zıt anlamlılar, söylevler, karşılıklar ve benzerlerini barındırır. Kuran sık bir biçimde kelimeleri/kavramaları karşılaştırmak, açıklamak veya söylevler için kullanır. Genellikle, anlam olarak birbirleriyle ilişkili olan kelimelerin frekansları, aynı zamanda matematiksel harmoniyi de açığa çıkartır ki, bu kitaplarımda geniş olarak yer verdiğim ayrı bir konudur. Örneğin, Ahiret ve Dünya, Melek ve Şeytan, Rahman(Merhamet) ve Hüda(Yol gösterme), Qul (De) ve Qalu (Dediler), Khalq (Yaratmak) ve Helaak (yok etmek), Hayat (Yaşam) ve Mevt (Ölüm) anlamsal ve matematiksel olarak birbirleriyle ilişkili kelimelerdir.
Gelin 40:11 ve 67:2 ayetleri üzerinde biraz düşünelim. Birinci ayet iki yaratılış ve iki ölüme değinirken ikincisi, yaşam ve ölümün yaratılışı ile ilgilidir. Kuran dilinde ölümün yaşam olmadan var olmayacağını eğer bilebilirsek, bu iki ayet çok daha iyi anlaşılabilir. Onlar bir arada var olabilirler, çünkü Ölüm beynin bilinçli fonksiyonlarının kalıcı olarak askıya alınması (39:42; 16:21) fakat yeniden diriliş gününe kadar devam edecek olan, bu dünyaya ait bir aşamadır (29:57; 10:56; 22:6). Ölüm, yaşama öncülük eden bir süreçtir. Yaşayan bir canlı ölecek ve ölü canlı tekrar yeni bir hayat kazanacaktır (22:66). Bitkiler sezonlar boyunca başarılı bir biçimde yaşam ve ölümü tercübe ederler (2:64; 3:27; 6:95; 16:65; 22:5-6; 30:19-50; 35:9). ilk yaratılıştan önce ne ölüm ne de yaşam var idi; sadece vardık. Fakat, Tanrı ölüm ve yaşamı yaratmaya karar verdi (67:2). Yaratılış, ölüm, hayat (şuan ki), ölüm, hayat (yeniden-diriliş). Diğer bir değişle, iki ölüm ve iki hayat (40:11). HaLaKa kelimesi, diğer bir yönüyle, seyrek olarak bir bireyin ölümünü anlatmak için kullanılır (40:33), fakat genellikle dönüşü olmayan yıkımlar ve yok edilişler, veya bir varlığın tamamıyla ortadan kaldırılması için kullanılmıştır (5:17; 6:6; 6:47; 8:42; 20:128; 21:95; 22:45; 28:59; 36:31; 69:5; 77:16).
“… Böylece, yok edilen, apaçık bir delille yok edilsin, yaşayan da apaçık bir delille yaşatılsın. ALLAH işitendir, Bilendir.” (8:42)
Yukarıdaki ayet, yalnızca bir savaştaki yaşamların kaybedilmesi ve hayatta kalınmasından bahsetmez, aynı zamanda daha farklı düzeydeki kozmik bir olaya da değinir: inançsızlar bir temele dayanmayan yanlış öğretilere rağbet ettikleri için sonsuza dek yok olacak; ve inananlar da apaçık olan gerçeklere rağbet ettikleri için sonsuza dek yaşayacaklar. Yaşam ve ölüm elbette birer mecaz olarak, gerçek ve yanlış-öğretileri tanımlamak için kullanılmıştır (6:122). Aslında, gerçeğe tanık olmak ve onu kabul etmek hem mecazi ve hem gerçek olan bir yaşama doğru bir kapı açar:
“Ey inananlar, size hayat verecek şeylere çağırdığında ALLAH’a ve elçisine yanıt verin. Bilin ki ALLAH kişi ile kalbi arasına girer ve O’nun huzuruna toplanacaksınız.” (8:24)
Yukarıdaki ayetten ilahi mesajı reddedenlerin sonsuz yaşamı kaybedeceklerini çıkarsamak makul gözüküyor. Peki, Cehennemde ölecekler mi? Cevap, Hayır:
”Kim Rabbine suçlu olarak gelirse cehennemi hak eder; orada ne ölür, ne de yaşar.” (20:74)
Öyleyse, alternatif çok-açık: tamamıyla yok ediliş, ontolojik olarak bir neslin cehennem ile imha edilmesi. En ölümcül virüsü kendilerine bulaştırma kararını özgürce vermiş olan programlar (masum bir programı öldürmek veya Allah’ın yanında ilah edinmek gibi) ve böylece bozulmaya uğrayanlar, sonsuz cezalandırmaya tabi olacaklardır: yeniden diriliş sonrasında bir teşhis süreci yaşayacaklar, adalet, pişmanlık ve sonrasında yeni gök ve yeni yeryüzünün yaratılmasıyla, cehennem ile birlikte yokluğa fırlatılacaklar. Belki de, ahirete inanan ve dinini sadece Allah’a özgüleyerek sonsuz yaşamı seçen, böylece erdemli bir yaşam sürerek yargı günü sonsuz yaşamı kazanmayı hak eden akrabalarının zihinlerindeki onlara dair anılar da silinip yok olacaklar.
Kuran’ın bu ana kayıttan silinerek yok edilme işleminden söz etmesi ilginçtir. ilahi belleğinden suçluların tamamıyla silinmesi işlemi:
“Bugünkü karşılaşmanızı unutmanızın sonucunu tadın, biz de sizi unutacağız. Yaptıklarınızın bir sonucu olarak ebedi azabı tadın.” (32:14)
Allah Adaletli ve Rahmetlidir
Kuran Allah’ın mükemmel adaletini sürekli hatırlatarak bizlere teselli sunar. Aşağıdaki ayet Allah’ın adalet ve rahmetine dair bize açık bir fikir sağlar:
“Kötülük kazananlara ise kötülüğünün aynısıyla karşılık verilir. Yüzlerini bir aşağılanma duygusu kaplar. ALLAH’tan başka bir koruyucuları yoktur. Yüzleri sanki karanlık geceden bir parçayla bürünmüştür. Onlar ateş halkıdır; onlar orada ebedi kalacaklardır.” (10:26-27)
Sonsuz bir Cehennemde işkence çekmek bu ilahi adalet ile çelişir, çünkü sınırlı bir süreye sahip olan insan hayatı içinde işlenmiş olan günahlar sonsuzluğa eşit olamazlar. Oysa sonsuz olmayan bir Cehennem hayatı içerisindeki sürekli bir cezalandırma böylesi bir çelişkiyi ortadan kaldırmaktadır. Yaptıklarının bir ürünü olarak karşılıklarını aldıklarında, kötü-işlerin yöneticileri 4:48’de belirtildiği gibi varlık âleminden silinecekler. Onların son durağı cehennem olacak ve cehennem de yokluğa karışacak.
Allah Merhametli ve Bağışlayıcıdır (1:1)
Tümünü Göster