1. 1.
    +2
    http://imgim.com/10505356...7146355798751736365_n.jpg
    ···
  2. 2.
    +1
    höst ulan şerefsiz!
    ···
  3. 3.
    +1
    Kâbe-i muazzamanın doğu köşesinde bir buçuk metre kadar yükseklikte bulunan ve Cennet yâkutlarından olan parlak, siyah taş.
    ibrâhim aleyhisselâm ile oğlu ismâil aleyhisselâmın birlikte Kâbe'yi inşâ ettikleri sırada, melekler taş getirerek ismâil aleyhisselâma yardım ettiler. Sıra Hacer-ül-esvede gelince, ibrâhim aleyhisselâm; 'Ey ismâil! iyi bir taş getir ki, hacılara işâ ret olsun' buyurdu. ismâil aleyhisselâm bir taş getirdi. ibrâhim aleyhisselâm; 'Bundan daha iyi bir taş getir' buyurunca; Ebû Kubeys dağından; 'Cebrâil aleyhisselâm, tûfanda bana bir taş emânet etti. Gel onu al! ' diye bir ses işitti. Bunun üzerine Hacer-ül-esved taşı Ebû Kubeys dağından alınıp, Kâbe'deki yerine yerleştirildi. (Azrakî)
    Hazret-i Ömer, Hacer-ül-esved taşına, karşı; 'Sen bir şey yapamazsın, fakat Resûlullah'a uyarak seni öpüyorum' dedi. Hazret-i Ali bunu işitince, Resûlullah'ın 'Hacer-ül-esved, kıyâmet günü insanlara şefâat eder' buyurduğunu söyledi. Hazret-i Ömer de hazret-i Ali'nin bu sözüne teşekkür etti. (Dâvûd bin Süleymân)
    Tavâfa (Kâbe'nin etrâfında dönmeye) Hacer-ül-esvedden başlamak ve burada bitirmek sünnettir. (Zeylâî) (08.03.2008 01:57)

    Kabe’nin doğu köşesinde bir buçuk metre kadar yükseklikte bulunan ve Cennet yakutlarından olan parlak siyah taş. Lügatte, hacer ’taş’ ve esved de ’siyah’ demektir. Kabe, Müslümanların namazda kıblesi olup, hac emrini yerine getirmek için ziyaret edilmesi şart olan bir mesciddir (camidir). Hacda, Kabe’nin etrafında dönerek ziyaret etmeye’tavaf’ denir. Tavafa Hacer-ül-esved’den başlamak ve bitirmek haccın sünnetidir (Bkz. Hac). Hacer-ül-esved, Kabe’nin doğu tarafındaki duvarın bir buçuk metre yüksekliğine yerleştirilmiş olup, uzun çapı 30 santimetredir. Hacer-ül-esved’in kendisine mahsus bir kokusu vardır. Elin veya herhangi bir eşyanın ona sürülmesi halinde, bu koku uzun zaman hissedilir. 52 Hacer-ül-esved, Cennet’ten indirilmiş bir taştır. adem aleyhisselamın Cennet’ten ayrılıp, yeryüzüne (Hindistan’daki Serendip Adasına) indirilmesinden sonra ziyaret ettiği ilk hane (ev) Kabe’dir. Rivayete göre adem aleyhisselam Cennet’ten dünyaya indirilince, meleklerin seslerini ve tesbihlerini (zikirlerini) işitemez olmuştu. Bu halinden yakınarak, Allahü tealaya yalvardı. Allahü teala, melekler vasıtasıyla bir beyt indirdi. Bu beyt, Cennet yakutlarından bir yakut olup, parıl parıl parlıyordu. indirilen bu beytin biri doğu, diğeri batı olmak üzere iki kapısı vardı. Üzerinde Cennet’ten kandiller bulunuyordu. O hane, bugün Kabe’nin bulunduğu yere indirilmiştir. Allahü teala; ’Ey adem, senin için bir hane (ev) gönderdim. Arşım etrafını tavaf ettiğin gibi, bunun etrafını da tavaf eyle! Arşın çevresinde namaz kıldığın gibi, bunun etrafında da namaz kıl!’ buyurdu. Hacer-ül-esved’i de bu beytle beraber gönderdi. Bu taş, yeryüzüne ilk indirildiğinde beyazdı. Cahiliyet zamanında, günahkar kişilerin ve hayızlı kadınların dokunmasıyla siyah oldu ve bundan dolayı ismine Hacer-ül-esved, (Siyah taş) dendi. Tufan olacağı zaman Allahü teala Cebrail aleyhisselama Hacer-ül-esved’i Ebu Kubeys Dağında saklamasını ve tufandan kurtulmasını emretti. ibrahim’e, (aleyhisselam) Kabe’yi yapmaları emri verilince oğlu ismail aleyhisselam ile beraber çeşitli dağlardan taş getirerek yaptılar. Bu arada Ebu Kubeys dağındaki Hacer-ül-esved’i ibrahim aleyhisselam aldı ve yerine koydu. Hacer-ül-esved, asırlardan beri Müslümanların hürmet ve tazim gösterdiği mukaddes bir taştır. Onun korunması için her türlü ihtimamı göstermişlerdir. islamiyetten önce de bu taşın kıymeti bilinoyurdu. Mekke’deki Arap kabilelerinin her biri, ona ihtimam göstermeyi kendileri için bir şeref sayıyorlardı. Nitekim, Kabe’nin yıkılmasını önlemek için yapılan bir tamirat esnasında, her kavim bir duvarın inşaatı ile meşgul oldu. Sıra Hacer-ül-esved’i duvardaki yerine yerleştirmek işine gelince, herbiri bu şerefin kendi kavmine ait olmasını istediler. Aralarında neredeyse harp çıkacaktı. içlerinden yaşlı ve akıllı birisinin; ’Aramızdaki bu ihtilafı halletmek için birini hakem yapalım. Onun teklif edeceği hal çaresine uyalım!’ demesi üzerine; ’Buraya ilk gelen kişiyi aramızda hakem tayin edelim!’ diyerek anlaşmaya vardılar. Biraz bekledikten sonra, Peygamber efendimiz muhafazid aleyhisselam çıkageldi (O sırada henüz peygamberliği bildirilmemişti). Hepsi buna çok sevindi. Çünkü O, kavmi arasında ’muhafazid-ül-emin’ diye tanınan, hiçbir kimseye haksızlık yapmıyan güvenilir bir kişiydi. Meseleyi ona arz ettiler. Arkasındaki mübarek paltosunu çıkardı. Hacer-ül-esved’i üzerine koydu. Her kavmin ileri gelenlerinden birini paltonun uçlarından tutturarak duvarın üzerine koydurdu. Sonra kendi mübarek eliyle yerine yerleştirdi. Böylece, çıkabilecek büyük bir kanlı çarpışmayı önlemiş oldu. Tarihte buna’Peygamberimizin Kabe Hakemliği’ olayı denmektedir. Hacer-ül-esved’in korunmasında bütün Müslüman devletleri, her türlü ihtimamı göstermekte kusur etmemişlerdir. Hazret-i Ömer, bir gün Hacer-ül-esved’e yaklaşarak; ’Hakikaten bilirim ki, sen bir taşsın! Ne zararın, ne de iyiliğin vardır. Allah’ın Resulünün sana yüz sürdüğünü görmeseydim, ben de sana yüz sürmezdim.’ buyurdu. Hacer-ül-esved zaman zaman bazı kötü niyetli kimselerin tasallutuna da maruz kalmıştır. 756’da çıkan yangın esnasında bazı parçaları düşmüştür. Hazret-i Ebu Bekr’in torunu Abdullah bin Zübeyr, bu parçaları gümüş muhafazalık içine koyarak yerine yerleştirmiştir. Hatta islam aleminde sapık inançlarını yaymak isteyen Karmatilerin reisi Ebu Tahir Süleyman, 929’da Kabe’yi basıp tavaf edenleri de kılıçtan geçirerek, Hacer-ül-esved’i alıp Bahreyn’e zütürdü. 22 sene sonra vücudunda çıkan yaralardan korkarak, Kabe’ye geri getirdi. Osmanlı padişahlarının, başta Mekke ve Medine olmak üzere mukaddes beldelere ve mukaddes emanetlere gösterdiği ihtimamlar ve yaptıkları hizmetler sayılamayacak kadar çoktur. Denilebilir ki, Asr-ı saadetten (Peygamberimiz devrinden) sonra Kabe’ye yapılan en büyük hizmetler, Osmanlılar zamanında olmuştur. Kabe’nin örtüsünün her sene değiştirilmesi, duvarlarına altın olukların yapılması ve Kabe binasının temellerine kadar inilerek yeniden inşası, mecburiyet hasıl olunca Hacer-ül-esved’in daha önceki gümüş muhafazasının da değiştirilmesi hep Osmanlı sultanlarının hizmetidir. Halen Hacer-ül-esved’i çerçeveleyen gümüş muhafaza, Sultan Abdülmecid Han (1839-1861) tarafından yaptırılmıştır. Hacer-ül-esved muhafazaya alınırken, çevresinden kopan parçalar, istanbul’a getirilerek bazı cami ve türbelere konuldu. Bu parçalardan birkaç tanesi Sokullu Mehmed Paşa Camiinin girişinin, mihrabının ve minberinin üst kısmındadır. Biri de, Kanuni Sultan Süleyman Hanın türbesinin giriş kısmının üst tarafında bulunmaktadır. Hacer-ül-esved’in bu parçaları, altın çerçeve ile kaplıdır
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +1
    sus kafir bin ananın dıbına koyarım gibtirgit istemiyosan sana mı kaldı o taş
    ananı giberim israil dölü seni
    ···
  5. 5.
    +1
    he tamam amk vajinaya tapıyoruz aklında vajinaya tapıyoruz diye kalsın tamammı taatmin ol öyle mutsuz olduğundada söylersin kendine müslümanlar vajinaya tapıyo amk ahahahaha bu atayizler nedense sadece ve sadece müslümanlıkla uğraşıyo amk hristiyanlık yahudilik buda falan bunla değil müslümanlıkla uğraşıyo sırf müslümanlığın tezlerini çürütmeye çalışıyo ama hristiyANLIĞA GELDiMi MERYEM ANA OHH Cisıs oh god demeyi biliyolar elin dıbına buda sokan çinlisine saygı duyup yoga öğreniyosunda bunu niye çürütmeye çalışıyosun saygısız bin sırf islam düşmanısınız amk varya
    ···
  6. 6.
    0
    http://inciswf.com/adiler.swf
    ···
  7. 7.
    0
    Muslumanlarda allah - kul arasinda gecen ticari anlayis degismedigi surece islam hep kaybeder.
    ···
  8. 8.
    0
    am şeklinde kutsal taş hmm ilginçmiş.
    ···
  9. 9.
    0
    tş değil olm
    taş içinde dışındaki kaplama o ve öylece yapılmış işte.
    adamlar ne bilsin inci sözlüğün açılacağını yıllar sonra
    ···
  10. 10.
    0
    iddiayı genişletip alta şu resmi ekliyorum.

    https://encrypted-tbn3.gs...QfzFvh3EiTQaZvNI6OMOFDQ5Q

    ikisinin de rengi siyah

    ikisinin de etrafında 7 kez dönülüyor.

    ula ne oliy?
    ···
  11. 11.
    0
    o değil de bizim mahallede hacer diye bir kız vardı. çirkindi ama memeleri kafam kadardı. milka hacer dedik. ergenlik yıllarında her gece kulağını az çınlatmadık.
    ···
  12. 12.
    0
    :D benim çok atayiz kankalarım var ben onlarla taşak geçiyorum onlar bizle ama din konusu hiç açılmıyo neden saldırarak yaşıyoruzki sırf orosbuçocu atayizler yada orosbuçocu dindarlar diyerek hepimiz inandığımıza baksak devdıbını düşünmesek
    ···
  13. 13.
    0
    ···
  14. 14.
    0
    dünyanın nüfusunda atayizler çok az amk biz müslüman olarak yada hristiyan musevi budist ne biliyim herhangi bi dinden eğer varsa garantilemiş olcaz cenneti eğer yoksa sadece normal bir dindarın senede 1-2 gün harcayarak ettiği ibadetlerden dolayı vakit kaybetmiş olcaz bizim kaybımız 365de 1 sizin kaybınız belki yüzde yüz olur panpa
    ···
  15. 15.
    0
    cennetten gelen bir taş olduguna inanılması
    peygamberimizin dokunmş olması
    hikayede geçtiği gibi taa ilk insanlıktan beri gelişi

    onu önemli kılar, insanların saygı duymasına yol açar
    biz onu ilah yerine koyup tapınıyormuyuz ki ,put olsun.
    dinde önemli olan herşeyi put ilan edelim o zaman.
    kabe de put olmalı sana göre.
    kuran da öyle
    peygamber de.
    ···
  16. 16.
    0
    Hz. ibrahim Aleyhisselam, Kabe'nin inşasını bitirdikten sonra oğlu ismail Aleyhisselam ile tavafa başlangıç sırasını bildirmek için: “ismail, bana bir taş getir de tavafın nereden başlayacağını işaret edeyim.” dedi. Hz. ismail Aleyhisselam da Cebel-i Kubeys'ten bir taş alıp babasına verdi. O da tavafın başlayacağı bugünkü Kabe'nin köşesine taşı koydu. Taş, yumurta şeklinde 18-19 santimetre yarıçapında idi. Konduğu yer, yerden üç arşın 4 parmak yüksekliğinde idi. Böyle yükseğe konmasının sebebi ve sırrı her yerden herkesin görebilmesi için idi. Rengi vaktiyle beyaz olan bu taş, çokça istilam edildiği yani selamlanıp öpüldüğü için kırmızımsı (kırmızımsı esmer bir taş) haline gelmiştir diye rivayet edilmektedir. Hacerü'l-esved, melekler tarafından, peygamberler tarafından ve Efendimiz muhafazid Aleyhisselam tarafından öpülmüştür. Hacerü'l-Esved'i öpmek, Cenab-ı Hakk'ın saltanat-ı ilahiyesine kurbiyete (yakınlığa) bir işaret olması itibariyle hürmet, teslim ve ikrar manasını ifade eder. işte bunun içindir ki, Hz. Ömer Efendimiz (ra) “Vallahi seni öpüyorum. Senin taş olduğunu, zarar ve fayda veremeyeceğini de biliyorum. Eğer Resulullah'ın seni öptüğünü görmeseydim, seni öpmezdim.” demiştir.

    Kabe, Huzaalıların eline geçtikten sonra, Hacer-i Esved, onların rakibi olan Cürhümlüler tarafından kaçırılıp sonradan Huzaa kabilesi tarafından yeniden ele geçirilerek tekrar yerine konulmuştur. Daha sonraları Abbasi Halifelerinden Muktedirbillah zamanında Mekke'yi zaptetmiş olan Karamite (Kırmitîler) reisi Tahir tarafından koparılıp Küfe Mescidine konulmuştu. 20 sene sonra, Halife Mutî' Billah tarafından 24 bin dinar karşılığında geri alınıp Mekke'ye getirilmiş, bugünkü yerine konulmuştur.

    Hacer-i Esved, muhtelif zamanlardaki yangınlarda kırılmıştır. Şimdi 12 parça olarak birleştirilmiştir. Ufak bir parçası Kanuni Sultan Süleyman zamanında bir Hadım Ağası tarafından istanbul'a nakledilmiş, Süleymaniye civarındaki Kanuni Sultan Süleyman türbesine asılmıştır.

    Rivayete göre Hacer-i Esved kıyamet gününde Kabe'yi tavaf edenlere şahit olacağından bunu aşk ile yapmak gerekir. Halk arasında hacdan gelenlerin avuçlarının içlerinin öpülmesi hacca gidip tavaf edenlere Hacer-i Esvedin şahitliği bir de ya öperek ya da dokunarak veya uzaktan ellerini açarak Hacer-i Esved ile temas kurmaları sebebiyledir. Çünkü hacı “elestü birabbiküm” bezmindeki ikrarı burada yenilemiş olduğundan memleketinde henüz hacca gidememiş kimselerin onu tasdik etmeleri, avucunun içini öpmeleri bundan dolayıdır.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    0
    o değil de taş bunun neresinde lan. metal gibi duruyo bu çözemedim.
    ···
  18. 18.
    -1
    @9 adam kelimesinin hakkını verensin.
    ···