0
@48 in devamı;
"Kıyamet yaklaştı ay yarıldı"nın anlamı da "Kıyamet yaklaştı o gün ay yarılacaktır" anlamındadır. Yani ayın yarılması, vukubulmuş bir olay değildir. Belki vuku bulacaktır. Araf suresinin 44-50. ayetilerinde Cennet ehli ile Cehennem ehlinin ahiretteki ahvali anlatılıyor. Bu olaylar hep, "nida ettiler", "bulduk (derler)", "buldunuz mu" gibi mazî sîgasındaki sözcüklerle anlatılmaktadır. Oysa anlatılanların ahiretle yani gelecekte gerçekleşeceği apaçıktır.
__________________
Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur
Kur'an-ı Kerim, Peygamberimizc, bilinen anlamda herhangi bir mucizenin verildiğini bildirmez. Bilakis Peygamberimize mucize verilmediğini -gerekçeleriyle- ifade eder. Zaten eğer Peygamberimize mucize verilmiş olsaydı bu açık açık anlatılırdı. Ayın yarılması gerçek olsaydı bunun da açıkça bildirilmcsi, belki de -Süleyman Ateş'in dediği gibi -Kamer suresinden sonra inen surelerde bu olaya değinilmesi gerekirdi.
Kur'an isra suresinin 90-95. ayetlerinde, müşriklerin, Allah Rasulünden mucize istediklerini fakat bu isteklerinin verilmediğini açık açık bildirmektedir. Bu ayetlerde müşriklerin Hz. Peygamberden, (a) yerden bir kaynak fışkırtmasını, (b) yahut hurma ve üzümlerden oluşan bir bahçe edinmesini, (c) yahut üzerlerine gökten parçalar yağdırmasını, (d) Allah'ı ve melekleri şahitler getirmesini, (e) yahut altından bir ev edinmesini, (f) veya göğe çıkmasını, gökten bir kitap getirmesini talep ettiklerini, aksi taktirde O'na inanmayacaklarını söylediklerini bildirmektedir.(17) Netice itibariyle bu saçma isleklerindcn hiç birisi onlar için yerine getirilmemiştir. ,
Yine isra suresinin 59. ayetinde Allahu Teala, mucize vermeyişinin sebebini, önceki kavimlerin yalanlamaları olarak gerekçelendirmekledir. Yani Allah mucize verdiğinde buna inanmaları gerekir, inanmazlarsa azabı hak edecekleri için Allah bu ahmak insanlara mucize göndermemiştir.(18)
Aynı olguya değinen bir ayet de şudur: "Eğer kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka inanacaklarına dair olanca güçleriyle Allah adına and içtiler. De ki, Mucizeler ancak Allah tarafındandır. Ama mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız(19)
Kamer suresinden çok sonra inen bu En'am suresinin 33, 34, 35 ve devamındaki ayetlerde Allahu Teala Peygamberini teselli ediyor. 33. ayette de, evvelki peygamberlerin de yalanlandığını ama sabrettiklerini bildiriyor. 35. ayette ise aynen şöyle buyuruyor:
"Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel, ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getîresin! Allah dileseydi elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi. O halde sakın cahillerden olma!"
Görüldüğü üzere Allah inkarcılara, onlara verilmiş mucizelerden bahsetmiyor. Peygambere, davasını sabırla anlatmaya devam etmesini salık veriyor. Diğer yandan "biz onlara ayı ikiye böldük, yine inanmadılar" da diyebilirdi. Ama böyle bir ifade de yok!
Bu ayetlerden anladığımız şudur. Allahu Teala islam'ın insanlar tarafından akılları hayrette bırakan bazı olağanüstü vakalar karşısında değil, aklı selim ile, hür irade ile kabul edilmesini istemiştir. Nitekim öyle de olmuştur. Her ne kadar insanlar Mekke'de 13 yıl kadar islam'ı kabul etmemek için olanca inatlarını ve diretmelerini ortaya koymuşlarsa da aradan kırk yıl geçmeden tüm Arap Yarımadası islamlaşmıştı.
Ayın yarılmasının müşriklerin Rasulullah'dan mucize istemeleri üzerine gerçekleştiğine dair güvenilir bir rivayet yoktur. Mevdudi bunun sadece ibni Abbas tarafından rivayet edildiğini söylüyorsa da (20), yazımızın baş tarafında kaydettiğimiz Buhari hadislerinden Enes rivayetinde de olayın müşriklerin mucize isteklerinden sonra vuku bulduğu anlatılıyordu.
Oysa böyle bir olay gerçekleşmemiştir. Kamer suresinin bu ilk ayeti kıyametin yaklaştığını ihtar etmekten başka bir anlamda değildir.
__________________Konuyla ilgili olarak önemle altını çizmemiz gereken husus, Sayın Süleyman ATEŞ'in isabetli tesbitinde olduğu gibi (15), Kur'an-ı Kerim'de gelecekle ilgili haberlerin geçmiş (mazî) sigasiyle bildirilmesidir. Buna Nahl suresinin l. ayetini örnek vermektedir sayın Ateş: "Allah'ın emri gelmiştir... "
selam
(Bize göre )gelecekte olcak olayların kuranda olmuş yaşanmış gibi anlatılmasının nedenine ilişkin aşağıdaki anlatım oldukça açıklayıcı.Bu şekilde Anlatım dilinin kullanılması kuranda tanımlanan yaratıcının sıfatlarını tasdik edici nitelikte.
"Ezelden ebede, tüm oluşları ve olacakları Allah zamansızlıkta bilir. Allah'ın ilmi tüm zamanları kuşatmıştır... Dolayısıyla Allah katında önce-sonra gibi kavramlar olmadığından, tüm zamanlar bir tek AN hükmünde olup hepsi birden bilinir! ..
işte asıl sorun bu ikinci kısımda başlıyor... Yâni ZAMAN KAVRAMINDA!
Diyorlar ki; ''Madem Allah ÖNCEDEN YAZMIŞ, ve biz SONRA YAPIYORUZ, o zaman biz YAZILMIŞLARI YAPMAK DURUMUNDAYIZ!
işte kilit nokta bu... Önce ve sonra ifadeleri... işte yanılgı burada! ..
Allah katında ÖNCE-SONRA gibi kavramlar YOK! ..
Bir âyette de belirtildiği gibi; 'Kıyamete kadar olacak olanlar, Allah katında OLMUŞ ve BiTMiŞTiR! ' "
__________________
Ayın yarılması diye bir mucize yoktur. Eline sağlık iktibastan guzel bir yazı aktarmışsın. Hala bu konuyu bile aşamayan kişiler varsa çok üzücü, biraz akıl işletıp Kuranın anlatım uslubuna bakmak bile yeterli ,tabi önce bu konuda uydurulmuş hadıslerı unutmaları gerekıyor...
Selam Dostlar
Zihnimizin format yapısı çok önemli.
Belleğimiz için önümüzde iki tip format yapısı mevcut. Kur'an ve gayrısı artı Kur'an. Aradaki fark dağlar kadar.
Uydurulmuş mucizeleri Kur'ana onaylatmak isteyen zümrenin böyle bir gayret içinde olmalarının nedeni zihinlerinin formatı.
Aynı ayetleri iki grubun, iki farklı hatta zıt anlamda değerlendirmesinin sebeplerinin başında bu yapı farkı var.
Bu zümre ayın Hz. muhafazid'in girişimiyle yarıldığı hakkındaki hadisleri bir an için unutsa, Kamer Suresinin ilgili ayetlerinde Hz. muhafazid'in kendisinden ve rolünden hiç bahsedilmediğini hesaba katsa, o ayetlerde "saat yaklaştı" ile neyin kastedildiğini irtibatlı diğer ayetlerden anlasa, Kur'anda kıyamet ve sonrası hakkındaki anlatımlarda geçmiş zaman kipi kullanılabildiğini gözönünde bulundursa konu hakkındaki görüşleri hala aynı mı olurdu acaba?
Ya Kur'ana göre gayrısını yorumlayacağız, yada gayrısına göre Kur'anı.
Diyanet işleri Eski Başkanı Prof. Süleyman ATEŞ'e "eskiden öyle demişsin, şimdi ise böyle diyorsun. Ne iş?" diye sorulduğunda pek manidar bir cevap vermişti: Geleneğin ağır baskısı, bazı konularda beni yanlış düşünmeye itmiş. Değirmen kuvvetl
Tümünü Göster