1. 51.
    0
    @1 yarraam senin dediğin rivayet. böyle bişeyin olduğu yada olmadığı kesin degil zaten. neyin tartışmasını yapıyon
    ···
  2. 52.
    0
    @43 sadece tek sekilde görülmez panpa ama o kadar tesadüf de olmaz bizim evde teleskop var gelin bakalım ama o kadar alanı taramak saatler sürer belki bulamayız bile ama olmadıgından degil
    ···
  3. 53.
    0
    lan sen nasıl kuranda geçen bişeye rivayet diyorsun putperest cahil
    ···
  4. 54.
    0
    @1 ah gerizekalım ah, dünyanın her yerinde gece zaten değil mi?
    ···
  5. 55.
    0
    @1 al bakalım gib kafalı ergen ateist kardeşim buyur sana cevap;

    AYIN YARILMASI MUCiZE DEĞiL HURAFEDiR

    iktibas’tan alıntılanmıştır.

    OLAY NASIL OLDU

    Hz. Peygamber zamanında hicretten beş sene evvel Mekke'de bir akşam vakti dolunay halindeki ayın ikiye bölündüğü rivayeti Buhari, Müslim, Tirmizi, Ahmed b. Hanbcl, Ebu Davud, Beyhaki ve daha bir çok kaynak tarafından nakledilmiştir. Olayın sahabe arasındaki ravileri ise Enes b. Malik, Abdullah b. Mesud, Abdullah b. Ömer, Cübeyr b. Mut'im, Ab­dullah b. Abbas ve Hz. Ali'dir.

    Tefsir kitaplarına baktığınızda Hadis kitaplarından esinlenerek -aslında buna, hadis kitaplarının manyetik etkisi altında kalarak desek daha doğru olur- ilgili ayetin aynı şekilde, ayın gerçek anlamda yarıldığına delalet ediyor tarzında yorumlandığını görürsünüz.

    Tüm bu klagib eserlerde ortak olan bir tarafı varsa o da "gerçekten ayın ikiye bölündüğünün" anlatılması­dır. Tüm diğer hadis kitaplarındaki rivayetlerin de özeti mahiyetinde olduğu için biz Buhari'nin konuyla ilgili olarak Kitabı'na aldığı rivayetleri ele aldık, bera­ber okuyalım:

    1 - "Müsedded ... ibni Mesud'tan: Dedi ki (ibni Mes'ud), Rasulullah zamanında ay iki parçaya ayrıldı. Bir parça dağın üst tarafında, bir kısmı da diğer tarafında idi. Rasulullah 'şahid olunuz' dedi."

    2 - "Ali (îbni Abdillah) ... Abdullah'dan (ibni Mcs'ud olmalı): Biz Rasulullahla beraberdik, ay yarıl­dı ve iki parça oldu. Bize 'şahid olun' buyurdu."

    3 - "Yahya b. Bükeyr ... ibni Abbas'dan: Ay Rasu­lullah zamanında yarıldı."

    4 - "Abdullah b. Muhammcd ... Enes'den: Ay iki fırkaya ayrıldı."(l)

    Buharinin hadislerinin hepsi bu kadar.

    Olayın hicretten beş sene önce gerçekleştiği, yu­karıda Abdullah b. muhafazid'in Enes'den yaptığı rivayete göre, müşriklerin Hz. Peygamber'den mucize istedikleri, bunun üzerine gerçekleştiği, diğer rivayet­lerde ise böyle bir talebin bulunmadığı anlaşılıyor. Yine bazı rivayetlerde olayın Mina'da gerçekleştiği, ayrıca Müslim'in ibni Mes'ud’dan ve Ahmed'in Enes'den yaptığı rivayetlere göre de iki defa bölünme olayının olduğu bildirilmektedir.

    Yine bu rivayetlere bakılırsa, ay yarıldığında müşrikler, "bu ibni Ebi Kebşe'nin (Peygamberimiz kastediliyor) büyüsüdür" demişler. Sonra, muhafazid bizi büyülese dahi tüm insanları büyüleyemez ya, dışa­rıdan gelenleri bekleyelim ve bir de onlara soralım de­mişler, seferden gelenler olayı doğrulamışlar. (3)

    ibni Kesir de ayın yarılmasının şimşek çakar gibi çok ani bir süratte olduğu ve hemen geri kapandığı gö­rüşündedir.

    __________________

    OLAYIN KRiTiĞi

    1 - Kur'anî Bakış

    Kamer süresi de diğer Mekkî sureler gibi ahiret hayatına dikkatleri çeken, ahirete imanın önemini vur­gulayan bir suredir. Allahu Teala kıyametin yaklaştığını ihbardan sonra, Kur'an'ın bir öğüt kitabı olduğunu vurguluyor. Sonra Nuh, Ad, Semüd, Lut, Firavun kavimlerinin başlarına gelen olaylar, onlara yapılan çağrıya rağmen öğüt dinlemeyip azgınlıklarına devam et­meleri ve sonuçta uğradıkları azaplar anlatılmakta ve nihayet Mekke müşriklerine söz getirilerek şöyle de­nilmektedir:

    "Şimdi sizin kafirleriniz onlardan daha mı iyidirler? Yoksa kitaplarda sizin için bir beraat mi vardır? Yoksa 'biz birbirimize yardım eden bir topluluğuz' mu diyorlar?" (5)

    işle surenin genel karakteristiği budur. Şimdi de konumuz olan, surenin ilk ayetlerini okuyalım:

    "Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı. Onlar ne zaman bir mucize (ayet) görseler 'eskiden beri devam edegelen bir büyüdür' derler. Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her işin bir gayesi (durma yeri) vardır. Andolsun onlara kötülükten önleyecek nice haberler gelmiştir. Bunlar, gayesine ulaşan birer hikmettir. Fakat peygamberlerin uyarıları fayda vermiyor. Çağıranın görülmemiş, tanınmamış bir şeye çağır­dığı gün sen de onlardan yüz çevir." (Kamer- 1-6. ay­etler)

    Görüldüğü üzere surenin bu ilk ayellerinde, insanlara kıyametin yaklaştığı, bir gün hesaplaşma anı­nın geleceği hatırlatılmaktadır. Sure, ilk olarak "kıya­met yaklaştı ve ay yarıldı" sözüyle başlıyor. Burada ilk olarak, kıyametin yaklaştığının ihtar edildiği kesin­dir, bunda şüphe yoktur. Fakat ayetin ikinci kısmı, yani "ay yarıldı" (inşakkal kamer) ifadesine gelince işte olayın yanlış anlaşılması buradan itibaren başlıy­or. Lakin bu meseleyi Kur'an'a bütüncül bir şekilde baklığımızda anlamakta hiç bir güçlük çekmeyiz.

    Kuran'da "yarıldı" ve benzerî ifadeler:

    Kamer surcsinin bu ilk ayeti, yani "ay yarıldı" ifadesi esasen Kur'an'daki benzerlerinden birisidir. Bil­hassa kıyamet sahnelerim tasvir eden, ahiret ahvalin­den bahseden surelerde ve ayetlerde, bu şekilde "gök yarıldı" "yer yarıldı" gibi deyimler kullanılmıştır. Biz şimdi bu ayetlerden bazılarını okuyucunun dikkatine sunacağız:

    l- "O gün gökyüzü beyaz bulutlar halinde yarılıp melekler bölük bölük indirilirler."(6)
    2 - "Gök yarılıp da erimiş yar gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman"(7)
    3 - "Gök de yarılmış, çatlamıştır."(8)
    4 - "Gök yarıldığı zaman"(9)

    Bu ayetlerin hepsinde de "yarılma" olarak tercü­me edilen fiiller ş-a-k-k-a fiilinin türevleridir ve hepsi de mazî sîgasıyla kullanılmıştır. Yani hepsi de gele­cekte, kıyametin kopması anında vuku bulacak hadise­leri bildirmesine rağmen, hep mazi (geçmiş) sigasıyla anlatılmıştır. Ama bu ayetler nasıl "yarılacak", ("o gün) yarılır" gibi tercüme ediliyorsa, Kamer suresinin ilk ayetinin de bu şekilde tercüme edilmesi olanaksız değildir ve tercüme edilmese de biz o anlama geldiğini bilmeliyiz.

    5- "Bundan dolayı neredeyse gökler çatlayacak, yer varılacak, dağlar yıkılıp dağılacaktır. (10)

    Bu ayet, hristiyanların "Rahman çocuk edindi" diye iftira etmeleri üzerine inmiştir.

    6 - "Sonra toprağı bir yarışla yardık."(l1)
    7 - "O gün yer yarılır, onlar kabirlerinden dışarı çıkarlar... (12)
    8- "... öylesi (taşlar)da var ki çatlar da onlardan su fışkırır."

    Yukarıda dediğimiz gibi, bizzat 'ş-a-k-k-a" türev­li fiillerin kullanıldığı bu ayetlerin dışında), anlam ola­rak yine aynı, yani "yarılma" olayından bahseden, değişik kelime ve fiiller Kur'an'ın Mekki ayetlerinde kullanılmaktadır. Bunlardan birisi Müzemmil suresi­nin (ki ilk inen surelerdendir) 18. ayetinde geçen "münfetir" kelimesidir: "Gök kubbe yarıldığı zaman" Bir diğeri ise Nebe suresinin 19. ayetindeki "fütiha" kelimesidir: "O gün gök yüzü açılır... "

    Daha bu ayetlerin dışında, Mekke'de nazil olup, kıyametin kopuşu ve ahiret ahvalini tasvir eden sure­lerde böyle, alışılmışın dışında olayların cereyan ede­ceği çok sık bir şekilde vurgulanmaktadır.

    "Yer yarıldığı (zaman) (13);

    "Güneş katlanıp durüldügünde, yıldızlar kararıp döküldüğünde, dağlar sallanıp yürütüldüğünde... denizler kaynatıldığında... "(14) gibi ay­etler sözünü ettiğimiz tasvir ayetlerinden sadece bir kaçıdır.

    Şimdi Kamer suresinin ilgili ayetini bu ayetlerden ayırmaya imkan var mıdır? "Ay yarıldı" ayetinin, bu yukarıdan beri sıraladığımız ayetlerden hiç bir farkı yoktur anlam itibariyle. Yani o da kıyametin -tıpkı se­manın yarılmasından bahsedildiği gibi, dağların atılmasından denizlerin kaynatılmasından ilh. söz edildiği gibi- ayın da yarılacağı bildiriliyor...

    Kur'an'ın anlattığına göre kıyamet denen olayın normalin ötesinde bir hadise olacağı anlaşılıyor. Ama insanoğlunun tecrübe edemediği ve mahiyeti hakkında şimdilik fazla bir bilgi sahibi olmadığı bu sahnenin bir parçası olan ay yarılmasının da nasıl vuku bulacağı hakkında bir şey dememiz zordur, yazımızın konusu da bu değildir zaten.

    Konuyla ilgili olarak önemle altını çizmemiz ge­reken husus, Sayın Süleyman ATEŞ'in isabetli tesbitinde olduğu gibi (15), Kur'an-ı Kerim'de gelecekle il­gili haberlerin geçmiş (mazî) sigasiyle bildirilmesidir. Buna Nahl suresinin l. ayetini örnek vermektedir sayın Ateş: "Allah'ın emri gelmiştir... "
    Tümünü Göster
    ···
  6. 56.
    0
    @48 in devamı;
    "Kıyamet yaklaştı ay yarıldı"nın anlamı da "Kı­yamet yaklaştı o gün ay yarılacaktır" anlamındadır. Yani ayın yarılması, vukubulmuş bir olay değildir. Belki vuku bulacaktır. Araf suresinin 44-50. ayetilerinde Cennet ehli ile Cehennem ehlinin ahiretteki ahvali anlatılıyor. Bu olaylar hep, "nida ettiler", "bulduk (derler)", "buldunuz mu" gibi mazî sîgasındaki sözcüklerle anlatılmaktadır. Oysa anlatılanların ahiretle yani gelecekte gerçekleşeceği apaçıktır.

    __________________

    Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

    Kur'an-ı Kerim, Peygamberimizc, bilinen anlam­da herhangi bir mucizenin verildiğini bildirmez. Bila­kis Peygamberimize mucize verilmediğini -gerekçeleriyle- ifade eder. Zaten eğer Peygamberimize mucize verilmiş olsaydı bu açık açık anlatılırdı. Ayın yarılması gerçek olsaydı bunun da açıkça bildirilmcsi, belki de -Süleyman Ateş'in dediği gibi -Kamer suresinden sonra inen surelerde bu olaya değinilmesi gerekirdi.

    Kur'an isra suresinin 90-95. ayetlerinde, müşrik­lerin, Allah Rasulünden mucize istediklerini fakat bu isteklerinin verilmediğini açık açık bildirmektedir. Bu ayetlerde müşriklerin Hz. Peygamberden, (a) yerden bir kaynak fışkırtmasını, (b) yahut hurma ve üzümler­den oluşan bir bahçe edinmesini, (c) yahut üzerlerine gökten parçalar yağdırmasını, (d) Allah'ı ve melekleri şahitler getirmesini, (e) yahut altından bir ev edinmesi­ni, (f) veya göğe çıkmasını, gökten bir kitap getirmesini talep ettiklerini, aksi taktirde O'na inanmayacaklarını söylediklerini bildirmektedir.(17) Netice itibariyle bu saçma isleklerindcn hiç birisi onlar için yerine geti­rilmemiştir. ,

    Yine isra suresinin 59. ayetinde Allahu Teala, mucize vermeyişinin sebebini, önceki kavimlerin ya­lanlamaları olarak gerekçelendirmekledir. Yani Allah mucize verdiğinde buna inanmaları gerekir, inanmazlarsa azabı hak edecekleri için Allah bu ahmak insanlara mucize göndermemiştir.(18)

    Aynı olguya değinen bir ayet de şudur: "Eğer kendilerine bir mucize ge­lirse ona mutlaka inanacaklarına dair olanca güçle­riyle Allah adına and içtiler. De ki, Mucizeler ancak Allah tarafındandır. Ama mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız(19)

    Kamer suresinden çok sonra inen bu En'am sure­sinin 33, 34, 35 ve devamındaki ayetlerde Allahu Teala Peygamberini teselli ediyor. 33. ayette de, ev­velki peygamberlerin de yalanlandığını ama sabrettik­lerini bildiriyor. 35. ayette ise aynen şöyle buyuruyor:

    "Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel, ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki onlara bir mucize getîresin! Allah dileseydi elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi. O halde sakın cahillerden olma!"

    Görüldüğü üzere Allah inkarcılara, onlara veril­miş mucizelerden bahsetmiyor. Peygambere, davasını sabırla anlatmaya devam etmesini salık veriyor. Diğer yandan "biz onlara ayı ikiye böldük, yine inanmadılar" da diyebilirdi. Ama böyle bir ifade de yok!

    Bu ayetlerden anladığımız şudur. Allahu Teala islam'ın insanlar tarafından akılları hayrette bırakan bazı olağanüstü vakalar karşısında değil, aklı selim ile, hür irade ile kabul edilmesini istemiştir. Nitekim öyle de olmuştur. Her ne kadar insanlar Mekke'de 13 yıl kadar islam'ı kabul etmemek için olanca inatlarını ve diretmelerini ortaya koymuşlarsa da aradan kırk yıl geçmeden tüm Arap Yarımadası islamlaşmıştı.

    Ayın yarılmasının müşriklerin Rasulullah'dan mucize istemeleri üzerine gerçekleştiğine dair güveni­lir bir rivayet yoktur. Mevdudi bunun sadece ibni Abbas tarafından rivayet edildiğini söylüyorsa da (20), yazımızın baş tarafında kaydettiğimiz Buhari hadislerinden Enes rivayetinde de olayın müşriklerin mucize isteklerinden sonra vuku bulduğu anlatılıyordu.

    Oysa böyle bir olay gerçekleşmemiştir. Kamer suresinin bu ilk ayeti kıyametin yaklaştığını ihtar et­mekten başka bir anlamda değildir.

    __________________Konuyla ilgili olarak önemle altını çizmemiz ge­reken husus, Sayın Süleyman ATEŞ'in isabetli tesbitinde olduğu gibi (15), Kur'an-ı Kerim'de gelecekle il­gili haberlerin geçmiş (mazî) sigasiyle bildirilmesidir. Buna Nahl suresinin l. ayetini örnek vermektedir sayın Ateş: "Allah'ın emri gelmiştir... "



    selam

    (Bize göre )gelecekte olcak olayların kuranda olmuş yaşanmış gibi anlatılmasının nedenine ilişkin aşağıdaki anlatım oldukça açıklayıcı.Bu şekilde Anlatım dilinin kullanılması kuranda tanımlanan yaratıcının sıfatlarını tasdik edici nitelikte.

    "Ezelden ebede, tüm oluşları ve olacakları Allah zamansızlıkta bilir. Allah'ın ilmi tüm zamanları kuşatmıştır... Dolayısıyla Allah katında önce-sonra gibi kavramlar olmadığından, tüm zamanlar bir tek AN hükmünde olup hepsi birden bilinir! ..

    işte asıl sorun bu ikinci kısımda başlıyor... Yâni ZAMAN KAVRAMINDA!

    Diyorlar ki; ''Madem Allah ÖNCEDEN YAZMIŞ, ve biz SONRA YAPIYORUZ, o zaman biz YAZILMIŞLARI YAPMAK DURUMUNDAYIZ!

    işte kilit nokta bu... Önce ve sonra ifadeleri... işte yanılgı burada! ..

    Allah katında ÖNCE-SONRA gibi kavramlar YOK! ..

    Bir âyette de belirtildiği gibi; 'Kıyamete kadar olacak olanlar, Allah katında OLMUŞ ve BiTMiŞTiR! ' "

    __________________

    Ayın yarılması diye bir mucize yoktur. Eline sağlık iktibastan guzel bir yazı aktarmışsın. Hala bu konuyu bile aşamayan kişiler varsa çok üzücü, biraz akıl işletıp Kuranın anlatım uslubuna bakmak bile yeterli ,tabi önce bu konuda uydurulmuş hadıslerı unutmaları gerekıyor...

    Selam Dostlar

    Zihnimizin format yapısı çok önemli.

    Belleğimiz için önümüzde iki tip format yapısı mevcut. Kur'an ve gayrısı artı Kur'an. Aradaki fark dağlar kadar.

    Uydurulmuş mucizeleri Kur'ana onaylatmak isteyen zümrenin böyle bir gayret içinde olmalarının nedeni zihinlerinin formatı.

    Aynı ayetleri iki grubun, iki farklı hatta zıt anlamda değerlendirmesinin sebeplerinin başında bu yapı farkı var.

    Bu zümre ayın Hz. muhafazid'in girişimiyle yarıldığı hakkındaki hadisleri bir an için unutsa, Kamer Suresinin ilgili ayetlerinde Hz. muhafazid'in kendisinden ve rolünden hiç bahsedilmediğini hesaba katsa, o ayetlerde "saat yaklaştı" ile neyin kastedildiğini irtibatlı diğer ayetlerden anlasa, Kur'anda kıyamet ve sonrası hakkındaki anlatımlarda geçmiş zaman kipi kullanılabildiğini gözönünde bulundursa konu hakkındaki görüşleri hala aynı mı olurdu acaba?

    Ya Kur'ana göre gayrısını yorumlayacağız, yada gayrısına göre Kur'anı.

    Diyanet işleri Eski Başkanı Prof. Süleyman ATEŞ'e "eskiden öyle demişsin, şimdi ise böyle diyorsun. Ne iş?" diye sorulduğunda pek manidar bir cevap vermişti: Geleneğin ağır baskısı, bazı konularda beni yanlış düşünmeye itmiş. Değirmen kuvvetl
    Tümünü Göster
    ···
  7. 57.
    0
    "ONLAR BÎR MUCiZE GÖRSELER, ONDAN YÜZ ÇEViRiP "NOR­MAL BiR SIHÎR" DERLER, YALAN SÖYLERLER. NEFiSLERiNE UYAR­LAR." (Kamer Sûresi, 3. Âyet)
    ···
  8. 58.
    0
    yıl olmuş 2012 hala saçma salak masallara inanan beyinsizler var
    ···
  9. 59.
    0
    @9 mına kodumun cahil herifi ay bizim etrafımızda dönüyo dıbını gibtimin beyinsizi. arka yüzünü görmüyoruz ilkokul hocanın dıbına koyum senın
    ···
  10. 60.
    0
    http://inciswf.com/1297463363.swf
    ···
  11. 61.
    0
    (bkz: bu başlıkta dinler yıkılıyor/#87220269)
    ···