1- Bu ayette iletişime geçmeyin demiyor. Dost edinmeyin diyor. Temas haline geçebilirsin yani konuşabilirsin. Peygamber Efendimiz'in komşusu bile yahudi idi. Savaş zamanında yahudilerle tabiki dost olmayın diyecek. Çünkü seni kendi safına çekebilir. Şöyle düşün israil, Filistin'i bombalıyor. Sen gidip bi israil'liyle dost olursan vicdanın rahat olur mu? Öyleyse mühendislik, mucitlik, doktorluk, güzellik, yöneticilik gibi dinlerine ait olmayan diğer güzel ve meşru nitelikleri sevilebilir ve bu yönleriyle onlarla dostluk kurulabilir. Çünkü bu nitelikleri ayetin yasak kapsamı dışında kalır.

2- Bahsettiğin ayette müşrikler derken Allah'a şirk koşanlardan bahsediyor. Gavurlar şirk mi koşuyor? Onlar sadece farklı peygambere inanıyor. Öyleyse Işid ne cürretle bu ayeti savunabilir? Işid, islam'ı dünya ya kötü tanıtmak adına ingilizler tarafından kurulmuş paralı bir örgüttür. Işid yüzünden ateist olan binlerce beyinsiz var. Adamlar resmen işini başarıyla yapıyor. Şirk koşmaya gelince Allah böyle emrediyor. istediğin gibi inanabilirsin ama şirk koşman ölüm sebebindir diyor ve ayrıca tövbe ederse affedin diyor. Çünkü bir çok insanı yoldan çıkarabilir, kölesi yapabilir, Müslümanlara zulüm edebilirler. Bugün israil'e bakınca ne kadar doğru bir ayet olduğunu anlayabiliyorum.

3- insanlar incil'i değiştirdiler. O yüzden dosdoğru olan son olarak Kuran-ı Kerim'i getirdi. Kuran zamanında bazı müslümanlar tarafından ezberlendi ve gerçek ayetleri çok iyi yerlerde saklandı. O yüzden Kuran-ı Kerim değişmeyen ve direk Allah'ın sözleri olan kitaptır.

4- Allah Katında Tek Din islam'dır. Eğer bir hristiyan veya herhangi inanca sahip bir kişi iSLAM'I HiÇ DUYMADIYSA iYiLiKLERiNE GÖRE HESABA ÇEKiLiR.

ama Hristiyanların %90'ı islam'ı bilir. Biz nasıl Hristiyanlığı biliyorsak onlarda islam'ı bilir.

Hristiyanlar Hz.isa'nın tanrı olduğunu düşünüyorlar bir hristiyan düşünmeli ki ben neden bir iNSAN'a tanrı diye tapıyorum.

Koskoca bir tanrı neden insan olsun? öyle değil mi

Müslüman bütün peygamberleri kabul ediyor. Hz.isa dan muhafazid'e kadar ama hristiyanlar Hz.muhafazid'i kabul etmiyor. Allah'ın emrettiği büyük bi kurala uymadıkları için yanacaklar fakat Hz isa'yı tanrı diye değil peygamber olarak kabul eden , Hz muhafazid'i peygamber olarak kabul eden , kiliseye göre değil incil'e göre yaşayan dinine bağlı iyi bir hristiyan cennete gider..

5- 1. Esasen bu iki ayet arasında bir çelişki yoktur; çünkü “dahav” kökünden türeyen “duha” kelimesi yaratmak anlamında değildir, düzenleyip döşemek anlamındadır. Bu yüzden ayet-i şerife üç merhaleyi içermektedir:
A. Yerin ilk etaptaki yaratılışı
2. Göğün ikinci yaratılışı
3. Göğün yaratılmasından sonra yerin düzenlenip döşenmesi
2. Her ne kadar “sümme” kelimesi zaman eksenli tertip ve sonralık anldıbına gelse de bu anlam her yerde geçerli değildir. Mecmeu’l-Beyan tefsirinin yazarı şöyle demektedir: “Sümme” kelimesinin her yerde zaman eksenli sonralık ve tertip anldıbına gelmediğini söyleyebiliriz. Bu kelime burada sadece Allah’ın nimetlerini hatırlatmak ve anımsatmak içindir, yer ve göğün yaratılışının önceliği ve sonralığıyla ilgili değildir. Gaye nimetlerin sayısını saymaktır. Mesela “ben seni yedirmedim, giydirmedim, sana bahşetmedim ve binek vermedim mi” gibi bir ifade tarzı kullanılmaktadır. Hatta ilkönce söylediğini sonra yapmış olsa bile bu önemli değildir; çünkü burada önce ve sonra gözetilmemekte, sadece sayı gözetilmektedir. Bu esas uyarınca
"ثُمَّ اسْتَوى‏ إِلَى السَّماءِ" cümlesindeki “sümme” kelimesi zorunlu olarak zamanı çağrıştıran sonralık manasına gelmez. Aksine beyanda sonralık ve ardı ardına gelen hakikatlerin zikri manasına gelebilir.

6- O ayetle ilgili açıklama yazı var. http://www.quran-miracle.info/islamda-miras.htm

7- Peygamber Efendimiz bütün kadınlarla bazı sebeplerden dolayı evlenmiştir bu video yardımcı olacaktır. https://www.youtube.com/watch?v=YPYN51rGgIc

8- islam’da birden fazla eşli olanların vaktini onlara eşit olarak paylaşması farzdır. Hz. Peygamber (asm) ise böyle bir zorunluluktan muaf tutulmuştur. Hem maddî hem manevî bir devlet reisi olarak ailesine karşı olduğu gibi topluma karşı da çok büyük görevleri vardı. Böyle yoğun bir çalışma temposu içerinde bulunan elçisine -imkân bulamadığı takdirde, ailesine ayırdığı vaktini eşit bir şekilde taksim etmek zorunda olmadığına dair tolerans tanımasının garipsenecek hangi tarafı vardır? Bu toleransı Hz. Peygamber (asm) kendi kendine tanımıyor, Allah ona tanıyor. Üstelik, tanınan bu ruhsata rağmen, Hz. Peygamber (asm) kendi tercihini yine de “vaktini eşleri arasında eşit ayırma” yönünde kullanmış ve bu tavrı eşlerini daha da sevindirmiştir.

9- Onların inkar ettikten sonra kalbi mühürlendi. Kuran-ı Kerim'i okursan Bakara suresinde israiloğullarından bahseder onlara bir sürü mucizeler gönderilir yine ibret almazlar en sonunda Allah kalplerini mühürler. Dilediğini iyi yola dilediğini kötü yola saptırır şudur;

Bir insan gerçekten kötü biriyse merhametsiz acımasız vs. o insanların imana gelmesi için Allah uğraşmaz ama gerçekten iyi bir insanı Allah sürekli Müslümanlık yoluna getirmek ister. Unutma herkes yaratıldığında eşittir ve özgür bir iradeye sahiptir.

10- Attığım videoda Peygamber Efendimizin kadınlarıyla ilgili bütün herşeyi açıklanıyor.

islam'da hiçbir soru cevapsız kalmaz.

''Az felsefe insanı Tanrıtanımamazlığa, derin felsefe insanı Tanrı'ya zütürür.''
- Francis Bacon

O yüzden az felsefe yapmayın herşeyi derinine kadar araştırın Allah'a ulaşırsınız...

Soru;
1.“Ey inananlar! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse, o onlardandır.” maide 51
Tanri/Allah faşist midir? Bi 'gavurla' dost olamamak sence mantıklı mi?

Cevap;
Gavurlar ile dost olmamak mantıklıdır, dost olmak demek fikirleri paylaşmak manasına da gelecektir. Müslüman olmayanların illaki yanlış fikirleri olacaktır Islam ile ilgili.
Bu faşistlikten, ayrımcılıktan değildir. Şahsi olarak, bire bir bir arkadaşlık kurulmasında bir sakınca yoktur bana göre, gavur biri ile ticaret yapabilirsiniz, iki insan düzeyinde sohbet/muhabbet yapabilirsiniz. Bunlarda bir engel yoktur.

Soru;
Böylece haram aylar çıktığı zaman artık müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün ve onları yakalayın ve onları muhasara edin (kuşatın). Gözetleme yerlerinin hepsine oturun (onları gözaltında tutun). Bundan sonra eğer tövbe ederlerse ve namaz kılar ve zekât verirlerse o taktirde onların yolunu serbest bırakın. Muhakkak ki Allah; Gafur’dur, Rahîm’dir. Tevbe 5

Isidin savunduğu âyet budur. Uygulanış şekli hakkında tartismamiz bile saçma olur ancak adamlar yaptıkları işi bir ayete dayandiriyorlar sen ne düşünüyorsun bu konuda? Genel verilen cevap bu âyet o dönem için inmiştir şeklinde peki insanlığa rahmet bilgi kaynagi gelecegi icin bir igib olarak gönderilmiş bir kitapta dönemsel bir süreç için gönderilmiş âyet olmasi sana nasıl geliyor?

Cevap;
https://www.youtube.com/watch?v=UHfcWwitsz8

Soru;
Nahl/ 101. Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman Allah ne indirdiğini pek iyi bilmiş iken kâfirler Peygambere: “Sen, ancak bir iftiracısın” dediler. Hayır öyle değil; onların çoğu bilmezler.

Herşeye kadir bilgisi ve gücü sınırsız yaratıcı yarattıklarına kitap yollarken kafa karışıklığı yaşayabilir mi? Ya da bi önceki söylediğinden vazgecebilir mi (örn içki olayi). Mantıksal olarak yapmaması gerekir ki soruların ve cevapların yaratıcısı kendisi.

Cevap;
"Allahû Tealâ, bir âyeti değiştirerek yerine başka bir âyet indirdiğinde Peygamber Efendimiz (S.A.V)'e “Allah âyet değiştirmez. Sen bu âyeti uydurdun. Şimdi yerine yerleşmeyince onu değiştiriyorsun.” dediklerinde, Allahû Tealâ:

“Âyetleri Biz değiştiririz. Ve Allah neyi indireceğini bilir.” buyurmuştur." alıntı

Soru;
Diğer dini inanclardakiler için cennet cehennem olayı ne durumda?

Cevap;
genellikle bu durum için verilmiş hükümlerin manasını şöyle yorumluyorum; eğer bir kimse dinin gerçekliğini anlamış ise, buna rağmen inkarda ve küfürde ısrarcıysa onun için derin bir azap olacaktır.
ancak bir insan dinin hak olduğunu idrak edememişse bunun nasıl sonuçlanacağını biz bilemeyiz.

Soru;
Hangisi önce yaratıldı yeryüzü mu gökyüzü mu?

Cevap;
Allah zaman ve mekandan münezzehtir. bir şeyin öncesi veya sonrası Allah için aynı andan farklı değildir.
Kur'an-ı kerim'de anlatım usulüne bakarsak gelecekte olacağı bildirilen şeyler de "gerçekleşmiştir" şeklinde bir yapıda kullanılır. yani kesinlik ifade eder.

Soru;
Nisa 11/12 ye göre yapılan miras hesabında
Adam olur ve geride karisi, 3 kizi, anne ve babasini mirasci olarak bırakır.

Üç kız evlada mirasın 2/3’ü, ana ve babanın her birine 1/6, karısına 1/8 kalacaktır. Bu durumda basit bir toplama bize olenin tum mirasinin yuzde yuzunu, yani 1’i vermelidir degil mi? Deneyelim:

2/3 + 1/6 + 1/6 + 1/8 =? (Paydalari esitleyelim)

16/24 + 4/24 + 4/24 + 3/24 = 27/24

Bu durum Hz ömer zamanı tarafından farkedilip reddiye ve avliye yöntemleri getirilerek cozulmustur. Allah matematiksel hata mi yaptı yada Hz ömer kurana update getirdi diyebilir miyiz?

Cevap;
verilen değerlere yakın olanı kast edilmiştir, yani 3'te 2si dendiğinde "verilebilir" manasına gelebilir. durumlar incelenir ve daha çok ihtiyacı olana, daha çok hakkı olana daha çok pay verilir. bunlar kesin bir şekilde bu rakamlara uyacak şekilde dağıtılmak zorundadır demek değildir.

---
cariyelikle ilgili sorduğun soru çok çok uzun ve çok fazla kaynağın incelenmesi gerekiyor, o yüzden şu sayfayı bir ziyaret etmeni önereyim; http://www.sorularlaislam...e-edinmek-caiz-midir.html
ben biraz yetersiz hissettim kendimi açıkçası bu soru karşısında.
---

10.soruda yine cariyelere girmişsin, istekleri dışında ilişkiye girmek tecavüzdür, böyle bir şeye izin verilmemiştir, zina yasaktır, orada bir çelişki veya açıklık yoktur.
insanlar mümin-kafir diye ayrılmak zorundadır, mutlak eşitlik diye bir şey yoktur. mutlak eşitlik olabilseydi en basitinden ana-baba-abi-kardeş hatta Allah/insan bile olamazdı.
insanların insan olmaktan gelen hakları her zaman aynıdır. yalnızca kötü şeyler yaparak bu haklarını kendisi kaybedebilir. nasıl ki sıradan bir insan hür iken tecavüz ettiği tespit edilen bir adam hapse atılıyor ve hürlük hakları elinden alınıyorsa, şirk koşan, küfre ve zulme ortak olanların da bazı hakları elinden alınmalıdır. Allah'ın adaleti yalnızca materyallere göre değildir. maddesel zararı olmayan ama manevi açıdan zararı olan şeylerin de uygun bir karşılığı mevcuttur.

Soru;
O zaman inanmayanlarin suçu ne alanda Allah veren de Allah?

Cevap;
En'am 111 ayeti böyledir; Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de kendileriyle konuşsaydı ve her şeyi toplayıp karşılarına getirseydik, Allah'ın diledikleri hariç, yine de inanacak değillerdi, fakat çokları bunu bilmezler.

hakkı anlamadığı için inanmadığını söyleyenlerin bir suçu yoktur, ancak elbet anlayacaklardır. anladıktan sonra inanmadığını söyleyip inkarda ısrar edenlerin suçunun ne olduğu da açıktır. Allah'a savaş açıyorlardır, karşı geliyorlardır.