/i/Kitap

kitap sever, seviyeyi yükseltmeye niyetli panpaların paylaşımlarda bulunduğu altincidir
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 35.
    0
    Kitabı izinsiz paylaşmaya girmiyor mu bu şimdi amk
    ···
  2. 34.
    0
    dıbınakoyim kitabın teması pes etmemek ama burda pes ettim yazmıyom yoruldum amk
    ···
  3. 33.
    0
    Korkunun kendisi korkulan şeyden daha fazla zarar verir

    ' Öğrenilmiş çaresizlik, öğrenme ile korku arasındaki ilişkiyi de açıklar. Öğrenilmiş çaresizlik başarısızlığa uğrama korkusu nedeniyle hareketsiz kalma durumudur. Öğrenilmiş çaresizlik içinde yaşayan kişilerde yoğun bir başarısızlık beklentisi görülmektedir. insan niçin denemekten korkar? Kaybetmekten korktuğu için! Çaresizliği öğrenmiş kişiler sürekli, "Bir daha başarısızlığa uğramamak için ne yapmalıyım?" sorusuna cevap arar. Buldukları cevap ilginçtir: "Hiçbir şey yapmamak!" Ama ironik şekilde hiçbir şey yapmamak uzun vadede en büyük başarısızlık nedenidir. Sezen Aksu'nun bir şarkı sözüdür: "Garanticisin, korkuyorsun!” “insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkar," der Shakespeare. "insanlar sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten çekindiği için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedümekten ürktüğü için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, dolu dolu yaşamadığı için."Geçmişteki başarısız sonuçlara takılıp kalmayın. Eğer bizi yaratan sürekli geçmişimize bakarak yaşamamızı isteseydi, gözlerimiz ensemizde olurdu! Geçmişteki başarısızlıklarımızı sürekli gözümüzün önünde tutmak isteseydi, şakaklarımıza dikiz aynası koyardı! Geçmişteki başarısızlıkları ne unutun ne de büyütün. Geçmişin kötü izlerinin geleceğinizi şekillendirmesine izin vermeyin.
    ···
  4. 32.
    0
    iç engellerimiz sadece Tıen yapamam' inancından ibaret değildir. Düz mantıkla düşünme alışkanlığı da çeşitli şekillerde bizi çözümsüz yollara düşürür. Akıl yürütme biçimimizdeki körlükleri görmek için körlerle konuşmak çok yararlıdır! Hayatımdaki en büyük çuvallamam, bu duruma bir örnektir. Gözleri görmeyen şarkıcı Metin Şentürk'e bir sohbette sordum: "Anadolu'ya konsere gittiğinizde otel odalarındaki elektrik düğmelerinin yerini nasıl buluyorsun? Öyle garip yerlere koyuyorlar ki, ben gördüğüm halde bulamıyorum." Ne 'mantıklı' soru değil mi? Şentürk'ün cevabı beni bitirdi: "Ben ışıklan yakmıyorum ki! Bir kör niye ışık yaksın?"
    ···
  5. 31.
    0
    Mücadele gücünü çökertme ve çaresizlik eğitimi

    Seligman ve arkadaşlarının çaresizler grubundaki köpeklere kurduğu pgibolojik tuzak neydi? Deneyin birinci aşamasında köpeklere elektrik şoku verilirken, bununla başa çıkmalarını sağlayacak hiçbir yol bırakılmadı. Onlara kendi hayatlarını etkileyen ama engellenmesi kendi ellerinde olmayan bir durum yaşattılar. Sorunlarından kurtulmak için hiçbir çözüm bulamayan köpekler, acıdan kaçmak yerine ona katlanmaya karar verdiler. Deneyin ikinci aşamasında elektrik şokundan kaçabilecekleri bir düzenek içine konulup ne yapacakları gözlendi. Köpekler kaçma imkânları olsa da, kaçmak için hiçbir şey yapmadılar. Çaresizler grubundaki köpekler neden deneyin ikinci aşamasında elektrik şoku verildiği halde kaçmadı? Çünkü ilk aşamada onlara çaresizleştirme eğitimi uygulandı. Mücadele güçleri ve başarı duygulan yok edildi. Başarısız olduklarını kabullenmeleri sağlandı. Deneydeki önemli noktalardan biri, köpeklerin yaşadıkları çaresizlik durumunun kaynağına dair mantıklı bir açıklama bulamamalarıdır. Köpekler çektikleri acıyı yaptıkları ya da yapmadıkları bir şeye bağlayamıyarlardı. Kaçsalar da, yatsalar da hiçbir şey değişmiyordu. Elektrik şoku verilmeye devam ediyordu. Çektikleri acının mantıklı ve anlamlı bir nedenini bir türlü bulamıyorlardı. Bu anlamsızlık da onları önce çaresizliğe, sonra eylemsizliğe iten önemli bir nedendir. Köpekler bu süreçte hayatları üzerindeki kontrol duygularını kaybettiler. Kontrol duygusu, "Çevremde olan, beni rahatsız eden bir şeyi, yaptıklarımla etkileyerek değiştirebilirim," inancıdır. Kontrol duygusu kaybı, insanlar için güçlü bir kaygı nedenidir. insanlar bu kaygıyı çoğu kez kadercilik anlayışıyla dengeler. Kontrol duygularını kaybedince, "Zaten insan hayatı kontrol edemez ki," diye düşünüp, kişisel sorumluluktan sıyrılıp, kendilerini iyice 'olayların akışına' bırakırlar. Politik propaganda yoluyla toplumlarda da bu tür pasiflik pgibolojisi oluşturulabilir. Kitleleri koyunlaştırmamn en etkili yolu, öğrenilmiş çaresizlik pgibolojisini yaygınlaştırmaktır.
    ···
  6. 30.
    0
    Mücadele gücünü çökertme ve çaresizlik eğitimi

    Seligman ve arkadaşlarının çaresizler grubundaki köpeklere kurduğu pgibolojik tuzak neydi? Deneyin birinci aşamasında köpeklere elektrik şoku verilirken, bununla başa çıkmalarını sağlayacak hiçbir yol bırakılmadı. Onlara kendi hayatlarını etkileyen ama engellenmesi kendi ellerinde olmayan bir durum yaşattılar. Sorunlarından kurtulmak için hiçbir çözüm bulamayan köpekler, acıdan kaçmak yerine ona katlanmaya karar verdiler. Deneyin ikinci aşamasında elektrik şokundan kaçabilecekleri bir düzenek içine konulup ne yapacakları gözlendi. Köpekler kaçma imkânları olsa da, kaçmak için hiçbir şey yapmadılar. Çaresizler grubundaki köpekler neden deneyin ikinci aşamasında elektrik şoku verildiği halde kaçmadı? Çünkü ilk aşamada onlara çaresizleştirme eğitimi uygulandı. Mücadele güçleri ve başarı duygulan yok edildi. Başarısız olduklarını kabullenmeleri sağlandı. Deneydeki önemli noktalardan biri, köpeklerin yaşadıkları çaresizlik durumunun kaynağına dair mantıklı bir açıklama bulamamalarıdır. Köpekler çektikleri acıyı yaptıkları ya da yapmadıkları bir şeye bağlayamıyarlardı. Kaçsalar da, yatsalar da hiçbir şey değişmiyordu. Elektrik şoku verilmeye devam ediyordu. Çektikleri acının mantıklı ve anlamlı bir nedenini bir türlü bulamıyorlardı. Bu anlamsızlık da onları önce çaresizliğe, sonra eylemsizliğe iten önemli bir nedendir. Köpekler bu süreçte hayatları üzerindeki kontrol duygularını kaybettiler. Kontrol duygusu, "Çevremde olan, beni rahatsız eden bir şeyi, yaptıklarımla etkileyerek değiştirebilirim," inancıdır. Kontrol duygusu kaybı, insanlar için güçlü bir kaygı nedenidir. insanlar bu kaygıyı çoğu kez kadercilik anlayışıyla dengeler. Kontrol duygularını kaybedince, "Zaten insan hayatı kontrol edemez ki," diye düşünüp, kişisel sorumluluktan sıyrılıp, kendilerini iyice 'olayların akışına' bırakırlar. Politik propaganda yoluyla toplumlarda da bu tür pasiflik pgibolojisi oluşturulabilir. Kitleleri koyunlaştırmamn en etkili yolu, öğrenilmiş çaresizlik pgibolojisini yaygınlaştırmaktır.
    ···
  7. 29.
    0
    Öğrenilmiş çaresizlik ile ilgili anlattığımız tüm deneylerin birinci aşamasında gerçek çaresizlik, ikinci aşamasında sahte çare- ■■izlik durumu söz konusudur. Çaresiz olduğunuzu düşündüğünüzden, çözüme zütüren bir yol olduğu halde siz onu göremiyorsanız bu, sahte çaresizliktir. Köpeklerle yapılan deneyde ile ilk aşamada gerçek bir çaresizlik durumu oluşturuldu. ikinci aşamasında ise sahte bir çaresizlik durumu söz konusuydu. O halde kritik nokta, hangi sorunun çözülebilir, hangisinin çözülemez olduğuna karar vermektir. Bir insanın gerçekten çaresiz durumda olup olmadığma karar vermesi pek kolay değildir, t >/,ellikle de çaresiz durumdayken! Fuzuli'nin deyimiyle, “Akıntıya kapılan, kıyıyı yürür sanır." Çaresizlik duygusu yaşayanlar düşünmeli: "Gerçekten çaresiz ilanımda mıyım, yoksa çaresiz olduğumu mu düşünüyorum?"4 Bütün ihtimalleri taramadan, "Kurtuluş yolu yok!" dememek gerekir.
    ···
  8. 28.
    0
    Sahte çaresizlik ve gerçek çaresizlik

    Bu deneyden sonra Martin Seligman, S. Maier ve C. Peterson 'Öğrenilmiş Çaresizlik' diye bir kavramı ortaya attılar. Bu deneyler pgiboloji literatüründe devrim yapmış, bilişsel terapinin davranışçı terapiye üstünlüğünü sağlamıştır.

    Seligman, teorisini şöyle özetler: "Ne zamanki bir kişi yaptığı hiçbir şeyin bir fark yaratamayacağına inanırsa, çaresizliği ve hiçbir şey yapmamayı öğrenecektir." Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin herhangi bir durumda çok sayıda başarısızlığa uğrayarak, o konuda bir daha asla başarıya ulaşamayacağına inandığı zihin durumudur. Kişi ne yaparsa yapsın sonucun değişmediğini, engelleri hiçbir şekilde aşamadığını, istediği sonucu almanın kendi ellerinde olmadığını düşündüğünde, çaresiz olduğunu öğrenir ve herhangi bir şey 'yapmamayı ' (atalet) seçer. Hayatımızda bazen maruz kaldığımız gerçek çaresizlikler ile öğrenilmiş çaresizlik durumu aynı şey değildir. Gerçekten çaresiz olmadığımız halde, çaresiz olduğumuzu sanarak, çözebileceğimiz bir sorunumuzu çözmek için hiçbir şey yapmadığımızda 'öğrenilmiş çaresizlik' yaşıyoruz demektir.
    ···
  9. 27.
    0
    Bilimsel Temeller: Köpekler 'Çaresizliği' Nasıl Öğrendi?

    Ünlü profesör Martin Seligman ve arkadaşları 1960'lı yılların ortalarında, herhangi bir deneye tabi tutulmamış 24 tane köpek aldı ve onları üç gruba ayırdı. Birinci gruptaki köpeklere 'kaçış grubu' (escape group) adını verdi ve bir kabinin içerisine yerleştirip ayaklarına zararsız ama yüksek voltajlı elektrik şoku uyguladı. Bu gruptaki köpekler kabindeki bir düğmeye dokunarak elektrik şokunu kesme imkânına sahiptiler. Eğer 30 saniye içinde düğmeye basılamazsa elektrik şoku kendiliğinden kesiliyordu. Bu köpekler düğmeye basmayı hızla öğrendiler ve gittikçe daha kısa sürede düğmeye basmayı başardılar.

    Bu gruptaki köpeklere şokun geleceğini önceden belirten herhangi bir ayırt edici uyarıcı verilmeksizin 64 şok verilmiş ve köpekler birkaç tekrardan sonra şoku durdurmayı öğrenmişlerdir. ikinci gruba 'çaresizler grubu' (yoked group)2 adı verildi ve bunlar 'kaçış grubu' ile aynı şartlarda elektrik şokuna maruz bırakılıyorlardı. Ancak bu köpekler düğmeye bastıklarında elektrik şoku kesilmiyordu.

    Bu köpeklere uygulanan şok süresi kaçış grubundaki bir köpeğe uygulanan kadardı. Kaçış ve çaresizler grubu aynı sürelerde şoka maruz kaldıkları halde çaresizler grubu düğmeye bassa bile şok kesilmediği için, bu gruptaki köpekler 30 kadar denemeden sonra düğmeye basmaktan vazgeçtiler. Üçüncü gruptaki köpekler ise 'kontrol grubu'ydu ve herhangi bir şoka maruz kalmıyorlardı. Diğer köpeklerdeki değişim, bu 'hiçbir deneye maruz kalmamış' köpeklere bakılarak anlaşılacaktı. Araştırmacılar 24 saat sonra tüm köpekleri kısa bir çitle iki bölmeye ayrılmış kapalı bir alana zütürdüler. Deneyin ikinci aşamasına geçildi. Bu aşamada köpeklere 10 kez şok veriliyor ve köpeklerin bu 10 denemenin birinde çitin üstünden karşı tarafa atlayarak şoktan kurtulacakları umuluyordu. Bu etapta köpeklere elektrik şokundan bir dakika önce ayırt edici uyarıcı olarak ışık veriliyordu.

    Elektrik şoku olan bölümden güvenli bölüme geçen köpekler şoktan kurtulabiliyordu. Kaçış grubu ve kontrol grubu kurtulmada hemen hemen aynı başarıyı gösterirken, 'çaresizler grubu' diğer gruplardan önemli ölçüde farklılık gösterdi. Bu gruptaki 8 köpeğin 6'sı 10 denemeden sonra bile çitin üzerinden atlayıp şoktan kurtulamadı. Bir hafta sonra ise bu 8 köpeğin 5'i hâlâ 10 denemenin herhangi birinde karşıya atlamayı beceremiyordu. Bu gruptaki köpeklerin % 75'i neredeyse karşıya hiç atlayamıyor, % 62'si ise yedi gün geçmesine rağmen hâlâ başarısızlıklarını sürdürüyorlardı. Deneyin sonuçlan ikinci gruptaki köpeklerin 'çaresiz olmayı öğrendiklerine' işaret ediyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 26.
    0
    Ulusal 'öğrenilmiş çaresizlikler antolojisinden üç örnek

    Biz Türklerin köpekbalığına benzer öğrenilmiş çaresizlik hallerimiz neler?

    ilkokulda matematiğe çalışır çalışır, geçemeyiz. Sonra 'hoş geldin öğrenilmiş çaresizlik'. Müfredattaki matematik her yıl değişir ama bizim kafamızdaki matematik değişmez. Matematik 'milli' öğrenilmiş çaresizliğimizdir!

    Kadınların hayatının aşkını arama serüveni de genellikle öğrenilmiş çaresizlikle biter. Aşkın mutluluk getireceği inancıyla, aşka açık yaşarlar. Birinci, üçüncü, dokuzuncu sevgilide de 'mutluluğu bulamayıp' ayrıldıktan sonra, "Bunların hepsi aynı," deyip, 'aşka tövbe' ederler. "Prensimi bulmak için daha kaç kurbağa öpmem lazım!" diye söylenirler. Hayatlarını aşka kapatırlar. Bir gün 'Bay Doğru' kapıyı çalar ama kapı şiddetle yüzüne çarpılır. Bu da bir öğrenilmiş çaresizliktir.

    Bazılarımız üniversiteye hazırlanıyoruzdur. Kazanıp kazanamayacağımızı hemen görmek isteriz. Hazırlığın daha ikinci ayında hemen deneme sınavlarına girer, kazanabileceğimizi görmek isteriz. istediğimiz sonucu göremeyince, "Zaten kaybedeceğim, bari çok çalışmayayım da emeğim boşa gitmesin!" akıllılığına kaçarız! Öğrenilmiş çaresizliklerimizin geniş listesini 'öğretilmiş çaresizlik' bölümünde okuyabilirsiniz. Sırada öğrenilmiş çaresizlik teorisinin temelinde yer alan ilginç ve kapsamlı bir araştırmanın detayları ve öğrenilmiş çaresizliğin bilimsel temelleri var.
    ···
  11. 25.
    0
    Köpekbalığı nasıl düşünebilirdi? Daha doğrusu siz o köpek- balığmın durumuna düşmemek için her sabah kendinize ne sormalısınız? Defalarca denediğiniz halde her defasmda başarısız olduğunuz bir konuda, her sabah kendinize üç soru sorabilirsiniz.

    1. Bende değişen bir şey var mı?
    2. Çevremdeki şartlarda değişen bir şey var mı?
    3. Hedeflediğim şeyde bir değişiklik var mı?

    Sizin içinizde, çevrenizde veya hedeflediğiniz kişi veya işte bir değişiklik varsa, hemen bir daha şansınızı deneyebilirsiniz. Hiçbir değişiklik yoksa ne yapmalı? Bir, kendinizi değiştirmek, önünüzdeki engelin üzerinden aşacak şekilde kendinizi geliştirmek elinizde. iki, yolunuz tıkalı olabilir ama yönünüz tıkalı olamaz. Aynı amaca giden yeni bir yol arayın, bulamadıysanız yeni bir yol açın. Bu deneyden 'kendi adınıza' ne gibi dersler çıkarabileceğinizi de düşünmelisiniz. Sizin köpekbalığı gibi 'kafanızı vura vura' öğrendiğiniz 'sınırlayıcı hayat dersleriniz neler? Sizin 'öğrenilmiş çaresizlik' yaşadığınız durumlar neler?
    ···
  12. 24.
    0
    Bu deneyden çıkarabileceğimiz diğer dersler neler?

    Kaybeden doğulmaz, kaybeden olunur. insanlar kaybetmeyi kö- pekbalığınm yaşadığı gibi kafalarını engellere vura vura öğrenirler. Kontrol inancı kaybolunca, kadercilik anlayışı başlar. Kişi çevresindeki şartlan kontrol edemediğini görünce, kendini bırakır. Böyle- ce şartların onu daha kolay kontrol edebileceği hale gelir! Köpekbalığı, diğer balığı yiyemeyeceğini görünce, depresyona girmiş, kendini bırakmıştır. Böylece o balığı hiç yiyemeyecek hale gelmiştir. Ödül yoksa emek yoktur. insanlar ihtiyaç duyduklarını almaksızın uzun süre gayretli bir şekilde çalışmazlar. Çabasının karşılığını alamayan balık, ödülsüz çabayı sürdürmemiştir. (Bu kısmı patronunuza okutabilirsiniz!) Milyonlarca insan başarılı olmak istediğini söyler ama başarılı olmak için ciddi bir çaba harcamaz. Bu insanların sürekli başarısızlığın sonuçlarından şikâyet ettikleri halde başarılı olmak için samimi bir çaba içerisinde olmamasının nedenlerini artık anladığınızı sanıyorum.
    ···
  13. 23.
    0
    Deneyen kaybedebilir ama denemeyen zaten kaybetmiştir

    Bu örnek başarısızlık beklentisinin gücünü de gösteriyor. Köpekbalığı bir sonraki denemede başarısız olacağına inandığı için
    denemedi. Kendince 'akıllılık' etti! Sonuç alamayacağı bir şey için zaman, enerji ve çaba harcamadı. Kendi gözünde daha fazla aptal durumuna düşmek istemedi! Kendini daha fazla hayal kırıklığına uğratmak istemedi. Fakat unuttuğu bir şey vardı: Denediğiniz zaman kazanabilir ya da kaybedebilirsiniz, ama denemediğinizde kesinlikle kaybetmişsiniz- dir. Buna piyango kuralı diyebiliriz. Piyango bileti aldığınızda büyük ikramiye size çıkabilir ya da çıkmayabilir ama bilet almadığınızda kesinlikle size çıkmaz! Çoğumuz köpekbalığı gibi deneyince kaybetme ihtimalinden dolayı bir daha denemiyoruz ama denememenin de bir maliyetinin olduğunu unutuyoruz. Uzun vadede hiçbir şey yapmamanın kaybettirdikleri, bir şeyler yaparak kaybetmekten çoğu kez daha fazladır. Özellikle de kaybedecek fazla şeyi olmayanlar içini
    ···
  14. 22.
    0
    Başarısızlığı kendinize açıklama biçiminiz başarı limitinizi belirler

    Köpekbalığımn kaderim belirleyen şey, kafasını cama her vuruşundan sonra yaşadıklarına verdiği anlamdı. insanları başarılı ya da başarısız yapan şey, deneyip de sonuç alamadıkları zaman kendi kendilerine yaptıkları iç konuşmalardır. Bu iç konuşmalarda söylenenler kişinin yürüdüğü yoldan vazgeçmesine, yola kararlılıkla devam etmesine ya da esneklik gösterip başka bir yol aramasına neden olabilir. Bu deney başarısızlığı kendine açıklama biçiminin gücünü göstermektedir. ilerleyen bölümlerde, "Bu iç konuşmayı nasıl yaparsak, öğrenilmiş çaresizlik ve atalet yaşamayız?" sorusunun cevabını bulacaksınız. Sınırsız sayıda denemeyi göze alabildikten sonra, başaramayacağınız şey sayısı çok azdır. Başarısızlığa giden bütün yollan yürüdükten sonra başarının adresini daha kolay bulabilirsiniz. Tabii öğrenilmiş çaresizlik ve atalet bataklığına saplanmayıp yürümeye devam edebilirseniz!
    ···
  15. 21.
    0
    inancı varken imkânı yok, imkânı varken inancı yok

    Bu köpekbalığımn hayatından çıkarılacak en önemli derslerden birinin inanç-imkân ilişkisi olduğunu düşünüyorum. Deneyin birinci etabında, köpekbalığımn küçük balığı yiyebilme inancı vardı ama yiyebilme imkânı yoktu. ikinci etapta ise tersine, küçük balığı yeme imkânı vardı ama bu defa da yiyebileceğine dair inana yoktu. Yapabilirim inancı ile yapabilme imkânı bir araya geldiğinde başarı doğar. Genç yaşlarda büyük işler yapabileceğimize inancımız vardır ama imkânımız (para, yetki, şirket, vs.) yoktur. Zamanla imkânlarımız artar, çeşitlenir ama bu defa 'büyük adam' olabileceğimize dair inançlarımızı kaybetmiş oluruz. Başarı için hem inanç hem imkân gereklidir çünkü ikisi de tek başına yeterli değildir.

    Bu deney bize sınırlayıcı inançların gücünü ve cesareti kaybetmenin bedelini gösteriyor. Köpekbalığımn 'nasıl yapılır' sorunu yoktu, küçük balığın nasıl yenebileceğini biliyordu. Köpekbalı- ğınm 'niçin' sorunu da yoktu, neden yemesi gerektiğini de biliyordu. Küçük balığı yeme isteği, onu yiyebilme yeteneği, onun nasıl yeneceğine dair deneyimi vardı. Olmayan tek şey, 'bir daha deneme' cesaretiydi. Cesaretinizi kaybettiğinizde ne kadar çok şeyi kaybettiğinizi görebiliyor musunuz?
    ···
  16. 20.
    0
    Arazi değiştikçe zihindeki haritayı güncellemek gerekir

    Dil pgibolojisiyle ilgilenenler dış dünyayı arazi, iç dünyamızı ise haritaya benzetirler. Hayat, insanlar ve başarı hakkmdaki tüm düşüncelerimiz birer haritadır. Biz hayat arazisinde, zihinsel haritalarımızla yol alırız ya da yolda kalırız.
    Deneyin birinci aşamasında köpekbalığı avını gerçekten yiyemeyecek durumdaydı. Ancak ikinci aşamada cam kaldırıldı, yiyebilecek duruma geldi. Şartlar (arazi) değiştiği halde, köpekbalığı- nın fikirleri (harita) değişmedi. Eğer iç inançlarınız dış gerçeklere uymuyorsa, düşüncelerinizin son kullanma tarihi geçmiş demektir. Kö- pekbalığmın zihin haritasının o kısmının son kullanma tarihi geçtiği halde, onu kullanmaya devam etti. Sonucu biliyorsunuz. Köpekbalığımn en büyük hatası, arazi değiştiği halde haritasını güncellememesiydi. Zihin haritalarını sık sık güncellemeyenlere gündelik dilde 'eski kafalı' ya da 'dinozor' denmektedir. Her sabah dünya yeniden kurulur! Her sabah şartlar yeniden oluşur. Her gece kader ihtimalleri yeniden düzenler. Dün olmayan bugün olabilir hale gelir, bugün olabilen yarın olamayabilir. Her gün ihtimallere 'yoklama çekmek' gerekir. Bildiklerinizin son kullanma tarihine, en az marketten aldığınız süt kadar dikkat edin lütfen!
    ···
  17. 19.
    0
    Dış engeller kendiliğinden ortadan kalkabilir ama iç engelleri sizin zihninizden kaldırmanız gerekir. Çevremizdeki dış engeller, dünyanın her gün yeniden kurulması ve hızlı değişim nedeniyle kendiliğinden ortadan kalkabilir ama iç engellerimiz (yapamam inancımız) ancak bizim rızamız ve çabamızla beynimizden silinebilir. iç dünyanızda kontrol sizde olduğundan bilinçli ya da bilinçsiz izniniz olmadan büyük değişiklikler olmaz. Kısacası sınırlayıcı iç gerçeklerimiz (inançlar), sınırlayıcı dış gerçeklerden (fiziksel koşullar) daha çok etkiler bizi. Aşılamayan sınırları çoğu kez şartlar değil, akıl koyar. Verdiğimiz örnekler bize 'engellenmişlik hissi'nin gücünü gösteriyor. Hedefine ulaşması dışarıdan engellenen canlıların, kendi içlerinde inşa ettikleri 'iç engellerle' nasıl da kendilerini dış engelleri aşamaz hale getirdiklerini anlatıyor. Sizi engelleyen 'dış güçlerle' uğraşmayı bir süreliğine bırakıp 'içinizdeki işbirlikçileri'ni tanımaya ne dersiniz?
    ···
  18. 18.
    0
    iç engelleri aşamadan dış engeller aşılmaz

    Bir hedefe yürürken iki tür engeldeyici) ile karşılaşırız: Dış en- gel(leyici)ler ve iç engel(leyici)ler. Örneğimizde cam dış engeldir; lıen ne yaparsam yapayım o küçük balığı yiyemem' inancı ise iç engeldir. Engellerin yapısıyla ilgili üç noktayı bilmek önemlidir. Dış engelleri aşmak için önce iç engelleri aşmak gerekir. Fiziksel engelleri aşabilmek için önce zihinsel engelleri aşmak gerekir. iç bariyerlerini aşamayanlar, dış engelleri aşmayı denemez bile, denese de aşamaz. Çünkü kişi kendinde tutuklu kalmıştır. iç engelleri aşmak dış engelleri aşmaktan daha zordur çünkü iç engellerimizi göremeyiz. Deneylerdeki hayvanlar bir dış engel olan camı göremezler. Ancak insanlar dış engellerini çok iyi görebildikleri halde iç engellerini genellikle göremezler. insanların dış engellerin üzerinden aşmasını engelleyen iç engelleridir ama iç engellerini göremedikleri için dış engelleri suçlarlar. Daha çok içe değil dışa dönük yaşadığımız için, dış engelleri daha çok görürüz. Bu kitap zihninizdeki iç engellerinizi, zihinsel bariyerlerinizi size fark ettirmeye çalışacak. Tabii bunun için kitabı sonuna kadar okumanız gerekiyor! "Ben hiçbir kitabı başından sonuna oku- yamadım," diyorsanız, bakın ilk iç engelinizle tanıştınız!
    ···
  19. 17.
    0
    Başarısızlık ve 'kaybeden olmak' öğrenilmiştir

    Başarısız olmak öğrenilmiştir. Bizler de köpekbalığı gibi bazı şeyleri deniyoruz, kaybediyoruz, tekrar deniyor, tekrar başarısız oluyoruz. Yaptıklarımızın karşılığını alamayınca hayal kırıklığı yaşıyoruz. Başarısızlıktan korkup, bir daha hayal kırıklığı yaşamamak için başarıyı denemekten vazgeçiyoruz. Sonunda başarısızlığı bir yaşam tarzı olarak benimseyip, kendimizi 'kaybeden' olarak görüyoruz. < Başarısızlık eğitimi 'acılı derslere' dayanan, kafalar bir yerlere vurula vurula öğrenilmiş, duygusal yoğunluğu yüksek bir programdır. Paslı çiviler gibi, yerlerinden söküp atmak zordur. Beyinden silip atmak için çok güçlü bir başarı eğitimi gerekir. Başarısız olmayı öğrenenler, öğrenmekle kalmaz, başarısızlık üreten zihniyetlerini çevredekilerin beynine de yükleyerek, onları da başarısızlığa sürüklerler. Bilim adamları deneyin ikinci aşamasında, köpekbalığınm oğlunu da akvaryuma koysaydı, 'güngörmüş' baba köpekbalığı oğluna ne derdi?

    "Evladım sen buralarda yenisin. Sakın şu balığı yemeye kalkma! Yüzüne bir şey çarpar, mahvolursun!" Baba köpekbalığı kendi önyargısını 'hayat dersi' diye oğluna da öğretmeye çalışırdı. Çocuk balık da 'biz babadan böyle gördük’ anlayışıyla yaşayan biriyse, hayatı boyunca babasının ötesine gidemezdi. Hayatta bazı şeyleri bilmemek bazen çok büyük avantajdır! Özellikle başarısız insanlardan alınmış hayat derslerini... Başarılı insanlara ulaşıp onlardan başarı bilgisi almak pek kolay olmadığından, kaybedenlerden öğrendiklerimizle kazanmaya çalışıyoruz. Kılavuzumuz kaybeden olunca, kazanmak da kolay olmuyor tabii! Bu kitabı herkesin birinci kalite başarı bilgisine doğrudan ulaşmasını sağlamak için yazdım. Başarı bilgisine ulaşmada fırsat eşitliği sağlamaya çalıştım.
    ···
  20. 16.
    0
    Bilim adamları köpekbalığınm içine düştüğü ruh durumuna 'öğrenilmiş çaresizlik' demektedir. Öğrenilmiş çaresizlik, bir canimin defalarca denediği halde istediği sonucu alamaması durumunda, bir sonraki denemesinde başarısız olacağını beklemesinden dolayı, deneme cesaretini kaybedip hiçbir şey yapmaması halidir. Bu hale öğrenilmiş başarısızlık da diyebiliriz. Köpekbalığı geçmişteki denemelerinde başarısız olunca, gelecekteki denemelerinde de başarısız olacağını öğrenmiştir. Bu durum bize milyarlarca insanın neden başarısızlık halinde yaşadığı halde başarılı olmak için hiçbir şey yapmadığını açıklıyor. Öğrenilmiş çaresizlik bir daha deneme cesaretini kaybetmektir. Sürekli başarısızlık korkusuyla hareket etmektir. Kendine olan güvenini, 'başarabilirim' inancını kaybetmektir. Öğrenilmiş çaresizlik zihne takılı bir pgibolojik kelepçedir. Biz bu deneyden öğrenilmiş çaresizlik teorisinden daha fazlasını öğrenebiliriz. Bu dersler neler olabilir?
    ···