-
26.
0Başarısızlığı kendinize açıklama biçiminiz başarı limitinizi belirler
Köpekbalığımn kaderim belirleyen şey, kafasını cama her vuruşundan sonra yaşadıklarına verdiği anlamdı. insanları başarılı ya da başarısız yapan şey, deneyip de sonuç alamadıkları zaman kendi kendilerine yaptıkları iç konuşmalardır. Bu iç konuşmalarda söylenenler kişinin yürüdüğü yoldan vazgeçmesine, yola kararlılıkla devam etmesine ya da esneklik gösterip başka bir yol aramasına neden olabilir. Bu deney başarısızlığı kendine açıklama biçiminin gücünü göstermektedir. ilerleyen bölümlerde, "Bu iç konuşmayı nasıl yaparsak, öğrenilmiş çaresizlik ve atalet yaşamayız?" sorusunun cevabını bulacaksınız. Sınırsız sayıda denemeyi göze alabildikten sonra, başaramayacağınız şey sayısı çok azdır. Başarısızlığa giden bütün yollan yürüdükten sonra başarının adresini daha kolay bulabilirsiniz. Tabii öğrenilmiş çaresizlik ve atalet bataklığına saplanmayıp yürümeye devam edebilirseniz! -
27.
0Deneyen kaybedebilir ama denemeyen zaten kaybetmiştir
Bu örnek başarısızlık beklentisinin gücünü de gösteriyor. Köpekbalığı bir sonraki denemede başarısız olacağına inandığı için
denemedi. Kendince 'akıllılık' etti! Sonuç alamayacağı bir şey için zaman, enerji ve çaba harcamadı. Kendi gözünde daha fazla aptal durumuna düşmek istemedi! Kendini daha fazla hayal kırıklığına uğratmak istemedi. Fakat unuttuğu bir şey vardı: Denediğiniz zaman kazanabilir ya da kaybedebilirsiniz, ama denemediğinizde kesinlikle kaybetmişsiniz- dir. Buna piyango kuralı diyebiliriz. Piyango bileti aldığınızda büyük ikramiye size çıkabilir ya da çıkmayabilir ama bilet almadığınızda kesinlikle size çıkmaz! Çoğumuz köpekbalığı gibi deneyince kaybetme ihtimalinden dolayı bir daha denemiyoruz ama denememenin de bir maliyetinin olduğunu unutuyoruz. Uzun vadede hiçbir şey yapmamanın kaybettirdikleri, bir şeyler yaparak kaybetmekten çoğu kez daha fazladır. Özellikle de kaybedecek fazla şeyi olmayanlar içini -
28.
0Bu deneyden çıkarabileceğimiz diğer dersler neler?
Kaybeden doğulmaz, kaybeden olunur. insanlar kaybetmeyi kö- pekbalığınm yaşadığı gibi kafalarını engellere vura vura öğrenirler. Kontrol inancı kaybolunca, kadercilik anlayışı başlar. Kişi çevresindeki şartlan kontrol edemediğini görünce, kendini bırakır. Böyle- ce şartların onu daha kolay kontrol edebileceği hale gelir! Köpekbalığı, diğer balığı yiyemeyeceğini görünce, depresyona girmiş, kendini bırakmıştır. Böylece o balığı hiç yiyemeyecek hale gelmiştir. Ödül yoksa emek yoktur. insanlar ihtiyaç duyduklarını almaksızın uzun süre gayretli bir şekilde çalışmazlar. Çabasının karşılığını alamayan balık, ödülsüz çabayı sürdürmemiştir. (Bu kısmı patronunuza okutabilirsiniz!) Milyonlarca insan başarılı olmak istediğini söyler ama başarılı olmak için ciddi bir çaba harcamaz. Bu insanların sürekli başarısızlığın sonuçlarından şikâyet ettikleri halde başarılı olmak için samimi bir çaba içerisinde olmamasının nedenlerini artık anladığınızı sanıyorum. -
29.
0Köpekbalığı nasıl düşünebilirdi? Daha doğrusu siz o köpek- balığmın durumuna düşmemek için her sabah kendinize ne sormalısınız? Defalarca denediğiniz halde her defasmda başarısız olduğunuz bir konuda, her sabah kendinize üç soru sorabilirsiniz.
1. Bende değişen bir şey var mı?
2. Çevremdeki şartlarda değişen bir şey var mı?
3. Hedeflediğim şeyde bir değişiklik var mı?
Sizin içinizde, çevrenizde veya hedeflediğiniz kişi veya işte bir değişiklik varsa, hemen bir daha şansınızı deneyebilirsiniz. Hiçbir değişiklik yoksa ne yapmalı? Bir, kendinizi değiştirmek, önünüzdeki engelin üzerinden aşacak şekilde kendinizi geliştirmek elinizde. iki, yolunuz tıkalı olabilir ama yönünüz tıkalı olamaz. Aynı amaca giden yeni bir yol arayın, bulamadıysanız yeni bir yol açın. Bu deneyden 'kendi adınıza' ne gibi dersler çıkarabileceğinizi de düşünmelisiniz. Sizin köpekbalığı gibi 'kafanızı vura vura' öğrendiğiniz 'sınırlayıcı hayat dersleriniz neler? Sizin 'öğrenilmiş çaresizlik' yaşadığınız durumlar neler? -
30.
0Ulusal 'öğrenilmiş çaresizlikler antolojisinden üç örnek
Biz Türklerin köpekbalığına benzer öğrenilmiş çaresizlik hallerimiz neler?
ilkokulda matematiğe çalışır çalışır, geçemeyiz. Sonra 'hoş geldin öğrenilmiş çaresizlik'. Müfredattaki matematik her yıl değişir ama bizim kafamızdaki matematik değişmez. Matematik 'milli' öğrenilmiş çaresizliğimizdir!
Kadınların hayatının aşkını arama serüveni de genellikle öğrenilmiş çaresizlikle biter. Aşkın mutluluk getireceği inancıyla, aşka açık yaşarlar. Birinci, üçüncü, dokuzuncu sevgilide de 'mutluluğu bulamayıp' ayrıldıktan sonra, "Bunların hepsi aynı," deyip, 'aşka tövbe' ederler. "Prensimi bulmak için daha kaç kurbağa öpmem lazım!" diye söylenirler. Hayatlarını aşka kapatırlar. Bir gün 'Bay Doğru' kapıyı çalar ama kapı şiddetle yüzüne çarpılır. Bu da bir öğrenilmiş çaresizliktir.
Bazılarımız üniversiteye hazırlanıyoruzdur. Kazanıp kazanamayacağımızı hemen görmek isteriz. Hazırlığın daha ikinci ayında hemen deneme sınavlarına girer, kazanabileceğimizi görmek isteriz. istediğimiz sonucu göremeyince, "Zaten kaybedeceğim, bari çok çalışmayayım da emeğim boşa gitmesin!" akıllılığına kaçarız! Öğrenilmiş çaresizliklerimizin geniş listesini 'öğretilmiş çaresizlik' bölümünde okuyabilirsiniz. Sırada öğrenilmiş çaresizlik teorisinin temelinde yer alan ilginç ve kapsamlı bir araştırmanın detayları ve öğrenilmiş çaresizliğin bilimsel temelleri var. -
31.
0Bilimsel Temeller: Köpekler 'Çaresizliği' Nasıl Öğrendi?Tümünü Göster
Ünlü profesör Martin Seligman ve arkadaşları 1960'lı yılların ortalarında, herhangi bir deneye tabi tutulmamış 24 tane köpek aldı ve onları üç gruba ayırdı. Birinci gruptaki köpeklere 'kaçış grubu' (escape group) adını verdi ve bir kabinin içerisine yerleştirip ayaklarına zararsız ama yüksek voltajlı elektrik şoku uyguladı. Bu gruptaki köpekler kabindeki bir düğmeye dokunarak elektrik şokunu kesme imkânına sahiptiler. Eğer 30 saniye içinde düğmeye basılamazsa elektrik şoku kendiliğinden kesiliyordu. Bu köpekler düğmeye basmayı hızla öğrendiler ve gittikçe daha kısa sürede düğmeye basmayı başardılar.
Bu gruptaki köpeklere şokun geleceğini önceden belirten herhangi bir ayırt edici uyarıcı verilmeksizin 64 şok verilmiş ve köpekler birkaç tekrardan sonra şoku durdurmayı öğrenmişlerdir. ikinci gruba 'çaresizler grubu' (yoked group)2 adı verildi ve bunlar 'kaçış grubu' ile aynı şartlarda elektrik şokuna maruz bırakılıyorlardı. Ancak bu köpekler düğmeye bastıklarında elektrik şoku kesilmiyordu.
Bu köpeklere uygulanan şok süresi kaçış grubundaki bir köpeğe uygulanan kadardı. Kaçış ve çaresizler grubu aynı sürelerde şoka maruz kaldıkları halde çaresizler grubu düğmeye bassa bile şok kesilmediği için, bu gruptaki köpekler 30 kadar denemeden sonra düğmeye basmaktan vazgeçtiler. Üçüncü gruptaki köpekler ise 'kontrol grubu'ydu ve herhangi bir şoka maruz kalmıyorlardı. Diğer köpeklerdeki değişim, bu 'hiçbir deneye maruz kalmamış' köpeklere bakılarak anlaşılacaktı. Araştırmacılar 24 saat sonra tüm köpekleri kısa bir çitle iki bölmeye ayrılmış kapalı bir alana zütürdüler. Deneyin ikinci aşamasına geçildi. Bu aşamada köpeklere 10 kez şok veriliyor ve köpeklerin bu 10 denemenin birinde çitin üstünden karşı tarafa atlayarak şoktan kurtulacakları umuluyordu. Bu etapta köpeklere elektrik şokundan bir dakika önce ayırt edici uyarıcı olarak ışık veriliyordu.
Elektrik şoku olan bölümden güvenli bölüme geçen köpekler şoktan kurtulabiliyordu. Kaçış grubu ve kontrol grubu kurtulmada hemen hemen aynı başarıyı gösterirken, 'çaresizler grubu' diğer gruplardan önemli ölçüde farklılık gösterdi. Bu gruptaki 8 köpeğin 6'sı 10 denemeden sonra bile çitin üzerinden atlayıp şoktan kurtulamadı. Bir hafta sonra ise bu 8 köpeğin 5'i hâlâ 10 denemenin herhangi birinde karşıya atlamayı beceremiyordu. Bu gruptaki köpeklerin % 75'i neredeyse karşıya hiç atlayamıyor, % 62'si ise yedi gün geçmesine rağmen hâlâ başarısızlıklarını sürdürüyorlardı. Deneyin sonuçlan ikinci gruptaki köpeklerin 'çaresiz olmayı öğrendiklerine' işaret ediyordu. -
32.
0Sahte çaresizlik ve gerçek çaresizlik
Bu deneyden sonra Martin Seligman, S. Maier ve C. Peterson 'Öğrenilmiş Çaresizlik' diye bir kavramı ortaya attılar. Bu deneyler pgiboloji literatüründe devrim yapmış, bilişsel terapinin davranışçı terapiye üstünlüğünü sağlamıştır.
Seligman, teorisini şöyle özetler: "Ne zamanki bir kişi yaptığı hiçbir şeyin bir fark yaratamayacağına inanırsa, çaresizliği ve hiçbir şey yapmamayı öğrenecektir." Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin herhangi bir durumda çok sayıda başarısızlığa uğrayarak, o konuda bir daha asla başarıya ulaşamayacağına inandığı zihin durumudur. Kişi ne yaparsa yapsın sonucun değişmediğini, engelleri hiçbir şekilde aşamadığını, istediği sonucu almanın kendi ellerinde olmadığını düşündüğünde, çaresiz olduğunu öğrenir ve herhangi bir şey 'yapmamayı ' (atalet) seçer. Hayatımızda bazen maruz kaldığımız gerçek çaresizlikler ile öğrenilmiş çaresizlik durumu aynı şey değildir. Gerçekten çaresiz olmadığımız halde, çaresiz olduğumuzu sanarak, çözebileceğimiz bir sorunumuzu çözmek için hiçbir şey yapmadığımızda 'öğrenilmiş çaresizlik' yaşıyoruz demektir. -
33.
0Öğrenilmiş çaresizlik ile ilgili anlattığımız tüm deneylerin birinci aşamasında gerçek çaresizlik, ikinci aşamasında sahte çare- ■■izlik durumu söz konusudur. Çaresiz olduğunuzu düşündüğünüzden, çözüme zütüren bir yol olduğu halde siz onu göremiyorsanız bu, sahte çaresizliktir. Köpeklerle yapılan deneyde ile ilk aşamada gerçek bir çaresizlik durumu oluşturuldu. ikinci aşamasında ise sahte bir çaresizlik durumu söz konusuydu. O halde kritik nokta, hangi sorunun çözülebilir, hangisinin çözülemez olduğuna karar vermektir. Bir insanın gerçekten çaresiz durumda olup olmadığma karar vermesi pek kolay değildir, t >/,ellikle de çaresiz durumdayken! Fuzuli'nin deyimiyle, “Akıntıya kapılan, kıyıyı yürür sanır." Çaresizlik duygusu yaşayanlar düşünmeli: "Gerçekten çaresiz ilanımda mıyım, yoksa çaresiz olduğumu mu düşünüyorum?"4 Bütün ihtimalleri taramadan, "Kurtuluş yolu yok!" dememek gerekir.
-
34.
0Mücadele gücünü çökertme ve çaresizlik eğitimi
Seligman ve arkadaşlarının çaresizler grubundaki köpeklere kurduğu pgibolojik tuzak neydi? Deneyin birinci aşamasında köpeklere elektrik şoku verilirken, bununla başa çıkmalarını sağlayacak hiçbir yol bırakılmadı. Onlara kendi hayatlarını etkileyen ama engellenmesi kendi ellerinde olmayan bir durum yaşattılar. Sorunlarından kurtulmak için hiçbir çözüm bulamayan köpekler, acıdan kaçmak yerine ona katlanmaya karar verdiler. Deneyin ikinci aşamasında elektrik şokundan kaçabilecekleri bir düzenek içine konulup ne yapacakları gözlendi. Köpekler kaçma imkânları olsa da, kaçmak için hiçbir şey yapmadılar. Çaresizler grubundaki köpekler neden deneyin ikinci aşamasında elektrik şoku verildiği halde kaçmadı? Çünkü ilk aşamada onlara çaresizleştirme eğitimi uygulandı. Mücadele güçleri ve başarı duygulan yok edildi. Başarısız olduklarını kabullenmeleri sağlandı. Deneydeki önemli noktalardan biri, köpeklerin yaşadıkları çaresizlik durumunun kaynağına dair mantıklı bir açıklama bulamamalarıdır. Köpekler çektikleri acıyı yaptıkları ya da yapmadıkları bir şeye bağlayamıyarlardı. Kaçsalar da, yatsalar da hiçbir şey değişmiyordu. Elektrik şoku verilmeye devam ediyordu. Çektikleri acının mantıklı ve anlamlı bir nedenini bir türlü bulamıyorlardı. Bu anlamsızlık da onları önce çaresizliğe, sonra eylemsizliğe iten önemli bir nedendir. Köpekler bu süreçte hayatları üzerindeki kontrol duygularını kaybettiler. Kontrol duygusu, "Çevremde olan, beni rahatsız eden bir şeyi, yaptıklarımla etkileyerek değiştirebilirim," inancıdır. Kontrol duygusu kaybı, insanlar için güçlü bir kaygı nedenidir. insanlar bu kaygıyı çoğu kez kadercilik anlayışıyla dengeler. Kontrol duygularını kaybedince, "Zaten insan hayatı kontrol edemez ki," diye düşünüp, kişisel sorumluluktan sıyrılıp, kendilerini iyice 'olayların akışına' bırakırlar. Politik propaganda yoluyla toplumlarda da bu tür pasiflik pgibolojisi oluşturulabilir. Kitleleri koyunlaştırmamn en etkili yolu, öğrenilmiş çaresizlik pgibolojisini yaygınlaştırmaktır. -
35.
0Mücadele gücünü çökertme ve çaresizlik eğitimi
Seligman ve arkadaşlarının çaresizler grubundaki köpeklere kurduğu pgibolojik tuzak neydi? Deneyin birinci aşamasında köpeklere elektrik şoku verilirken, bununla başa çıkmalarını sağlayacak hiçbir yol bırakılmadı. Onlara kendi hayatlarını etkileyen ama engellenmesi kendi ellerinde olmayan bir durum yaşattılar. Sorunlarından kurtulmak için hiçbir çözüm bulamayan köpekler, acıdan kaçmak yerine ona katlanmaya karar verdiler. Deneyin ikinci aşamasında elektrik şokundan kaçabilecekleri bir düzenek içine konulup ne yapacakları gözlendi. Köpekler kaçma imkânları olsa da, kaçmak için hiçbir şey yapmadılar. Çaresizler grubundaki köpekler neden deneyin ikinci aşamasında elektrik şoku verildiği halde kaçmadı? Çünkü ilk aşamada onlara çaresizleştirme eğitimi uygulandı. Mücadele güçleri ve başarı duygulan yok edildi. Başarısız olduklarını kabullenmeleri sağlandı. Deneydeki önemli noktalardan biri, köpeklerin yaşadıkları çaresizlik durumunun kaynağına dair mantıklı bir açıklama bulamamalarıdır. Köpekler çektikleri acıyı yaptıkları ya da yapmadıkları bir şeye bağlayamıyarlardı. Kaçsalar da, yatsalar da hiçbir şey değişmiyordu. Elektrik şoku verilmeye devam ediyordu. Çektikleri acının mantıklı ve anlamlı bir nedenini bir türlü bulamıyorlardı. Bu anlamsızlık da onları önce çaresizliğe, sonra eylemsizliğe iten önemli bir nedendir. Köpekler bu süreçte hayatları üzerindeki kontrol duygularını kaybettiler. Kontrol duygusu, "Çevremde olan, beni rahatsız eden bir şeyi, yaptıklarımla etkileyerek değiştirebilirim," inancıdır. Kontrol duygusu kaybı, insanlar için güçlü bir kaygı nedenidir. insanlar bu kaygıyı çoğu kez kadercilik anlayışıyla dengeler. Kontrol duygularını kaybedince, "Zaten insan hayatı kontrol edemez ki," diye düşünüp, kişisel sorumluluktan sıyrılıp, kendilerini iyice 'olayların akışına' bırakırlar. Politik propaganda yoluyla toplumlarda da bu tür pasiflik pgibolojisi oluşturulabilir. Kitleleri koyunlaştırmamn en etkili yolu, öğrenilmiş çaresizlik pgibolojisini yaygınlaştırmaktır. -
36.
0iç engellerimiz sadece Tıen yapamam' inancından ibaret değildir. Düz mantıkla düşünme alışkanlığı da çeşitli şekillerde bizi çözümsüz yollara düşürür. Akıl yürütme biçimimizdeki körlükleri görmek için körlerle konuşmak çok yararlıdır! Hayatımdaki en büyük çuvallamam, bu duruma bir örnektir. Gözleri görmeyen şarkıcı Metin Şentürk'e bir sohbette sordum: "Anadolu'ya konsere gittiğinizde otel odalarındaki elektrik düğmelerinin yerini nasıl buluyorsun? Öyle garip yerlere koyuyorlar ki, ben gördüğüm halde bulamıyorum." Ne 'mantıklı' soru değil mi? Şentürk'ün cevabı beni bitirdi: "Ben ışıklan yakmıyorum ki! Bir kör niye ışık yaksın?"
-
37.
0Korkunun kendisi korkulan şeyden daha fazla zarar verir
' Öğrenilmiş çaresizlik, öğrenme ile korku arasındaki ilişkiyi de açıklar. Öğrenilmiş çaresizlik başarısızlığa uğrama korkusu nedeniyle hareketsiz kalma durumudur. Öğrenilmiş çaresizlik içinde yaşayan kişilerde yoğun bir başarısızlık beklentisi görülmektedir. insan niçin denemekten korkar? Kaybetmekten korktuğu için! Çaresizliği öğrenmiş kişiler sürekli, "Bir daha başarısızlığa uğramamak için ne yapmalıyım?" sorusuna cevap arar. Buldukları cevap ilginçtir: "Hiçbir şey yapmamak!" Ama ironik şekilde hiçbir şey yapmamak uzun vadede en büyük başarısızlık nedenidir. Sezen Aksu'nun bir şarkı sözüdür: "Garanticisin, korkuyorsun!” “insanların çoğu kaybetmekten korktuğu için sevmekten korkar," der Shakespeare. "insanlar sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten çekindiği için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedümekten ürktüğü için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, dolu dolu yaşamadığı için."Geçmişteki başarısız sonuçlara takılıp kalmayın. Eğer bizi yaratan sürekli geçmişimize bakarak yaşamamızı isteseydi, gözlerimiz ensemizde olurdu! Geçmişteki başarısızlıklarımızı sürekli gözümüzün önünde tutmak isteseydi, şakaklarımıza dikiz aynası koyardı! Geçmişteki başarısızlıkları ne unutun ne de büyütün. Geçmişin kötü izlerinin geleceğinizi şekillendirmesine izin vermeyin. -
38.
0dıbınakoyim kitabın teması pes etmemek ama burda pes ettim yazmıyom yoruldum amk