mühendislik yazacak liseli piçler

naber lan ergen kolpalar? sınav mınav bitti açıklandı şimdi yusuf yusuf tercih yapmaya çalışıonuz değil mi... burda mühendslik okuyan bir abiniz olarak birkaç şey söyleyecem. adam gibi dinleyin, sonra gelip "mühendislik zor yeaa" diye ağlamayın giberim dalağınızı.

ilk olarak yazacağınız mühendislikten bağımsız olarak şunları göze alacaksınız:

genel kimya - %90 alacaksınız. oldukça kolay bir derstir. acıtmaz

fizik 1 ve 2 - anasını gibtiğimin huur çocuuu derstir. dıbına kodumun fizikçileri, her şeyi zorlaştırmak için elinden geleni yapar ve adamı giberler. giberler derken hakkaten giberler. acı acı girer o sorular zütünüze, ağlak adam olursunuz. tam baş belasıdır bunlar. vermek zorundasınız ama. ya adam gibi çalışıp verirsiniz, ya da ne bilem hocaya verirsiniz.

calculus 1 ve 2 - adam gibi bir okulda mühendislik kazandıysanız, öss puanınız yüksektir, lise konularını iyi biliyorsunuzdur yani calculus 1'de sıkıntı yaşamazsınız. konular aynıdır, sorular daha huur çocuğudur, bir de son konular liseye ekleme yapar ama çok zorlanmazsınız. calculus 2 ise gibicidir. acıtır affetmez.

lineer cebir - almanız gereken bir diğer ders. ezberlemeniz gerekir. çalışmadan geçemezsiniz, bilgi önplandadır.

diferansiyel denklemler - işte zurnanın zırt dediği yer. ahan bu derste mühendis mi olcaksınız yoksa diplomayı dolayıp zütüne sokacak adam mı olacaksınız belli olur. zor mor anlamam, mühendis adam bu dersi çok sağlam bir şekilde geçmeli. bu derste öğrendikleriniz sayesinde çözemeyeceğiniz denklem kalmıyor. bu cümle sizde heyecan yaratmadıysa gibtirin gidin tıp okuyun. sonra gelip ağlıyorsunuz amcıklar.

bunlar temel mühendislik dersleri. tüm mühendislerde ortak daha çok ders var ama en çok bunlarda ağlanılıyor. baştan yazayım dedim. mühendis olacaksınız, "bu kadar matematik neden yeaaa ben devre yapıcam" derseniz adamın zütünü giberler eline verirler. devre yapıcaksan gibtir git çalışmaya başla, iş tecrüben yeter sana. devre yapmak yerine verimli şekilde dizayn yapıcam diyorsan mühendis olman gerekiyor işte. o noktada da matematik bilmen şart. kimya ve fiziğe diyecek çok lafım yok ama onlar da lazımdır herhal sdgsh.

not ortalaması önemlidir. "kendi geliştirmen önemli yeaa" diyenler tak yiyor ben söyleyeyim. elbette notu düşük olup iyi işler yapanlar var ama kaç tane var gösterin amk. hukuk veya tıp değil mühendislik okuyorsun. öğrendiklerini ne kadar iyi öğrendiğin önemli. o yüzden not ortalaması önemli. ben çana yaslanırım 2.5 ortalamayla bitiririm okulu diyorsanız, sonra mühendisler 1500 tl maaş alıor diye ağlarsınız.

şimdi ben bilgisayarcı olarak birkaç şey de spesifik ekleyeyim: bilgisayar mühendisliği ödev ve proje yoğunluğu olarak en ağır bölümdür. bunu bilerek gelin. özellikle ilk 2 sınıfta diğer mühendisler sadece calculus falan kasarken siz sabahlara kadar kod yazarsınız. bölüm derslerinde hocaların acıması da yoktur, bırakıverirler adamı. o yüzden bunları bilmeden yazmayın. yazarsanız da ağlamayın dıbınıza korum.

bizim ülkemizde bilgisayar mühendisliği, mühendislik ve bilgisayar bilimleri arasında sıkışıp kalmıştır. hem bilgisayar bilimlerinin core derslerini, hem de elektronik bölümünden dersler falan alırsınız, ortalık şenlenir sizin de zütünüz gibilir. "lan ben algoritmacı olcam niye elektrik devreleri alıyorum" diyorsanız akıllı adamsınızdır fakat yapacak bir şeyiniz yok. paşa paşa alcaksınız amk.

en önemlisi ise ilgi duymadığınız bir konunun mühendisliğini yazmayın. bak çok insan var bitiremeyen. kolay değil olm cidden kolay değil. sen bilgisayar oyunlarını seviorm diye bilgisayar yazarsan burda gelip ağlarsın, ağlatırlar. kendinize güveniyorsanız yazın mühendislikleri. tamam zor olmasına zor da, bilgisayar yazan adam da pointer'ı öğrenmeye üşeniyorsa o zorluk değil senin gerizekalılığındır. yapmayın bunu, gibtirtmeyin tavrınızı.

özet mözet yok amk. adamlar geleceklerini seçiyor seviye yükselsin gerekiyorsa. diğer mühendisliklerden insanlar da yazsın, benim yazımı düzeltsin. zaten sistem yanlış, bari veletlere biz yol gösterelim de sonra üniversite hayatları tak olmasın amk.

öss tercihi yaparken aman dikkat!

üniversite sayısı 100’ü aştı. tercih aşamasında yani şu günlerde adayların işi gerçekten zor. bilinen 15-20 üniversitenin dışında, pek çoğunun adını dahi duyan yok. peki böylesi bir ortamda nasıl iyi bir üniversite ve iyi bir meslek seçimi yapılacak?

geçen yılların ösym istatistiklerine baktığımızda her şey çok net. bilinçli bir tercih söz konusu değil ki, üniversiteyi kazananların bile yarıdan fazlası tekrar sınava giriyor. yani kazandığı fakülteden memnun değil. yani doğru tercih yapılmamış.

bir başka gösterge ise 1. sınıfa 100 kişiyle başlayan bazı bölümlerin 4-5 yılın sonunda üçte biri kadar bile mezun vermemesi. bazı fakültelerde bu oran yüzde 10’lara kadar iniyor. bunun nedeni ise yine öğrencilerin girdikleri fakültelerden memnun kalmamaları.

i̇şte bu yüzden, dış faktörlerin etkisinde kalarak tercih listesi hazırlamayın. kazandığınızda gidip öğrenim görmeyeceğiniz, mezun olduğunuzda gidip o mesleği yapmayacağınız bölümleri kesinlikle ve kesinlikle tercih listesine almayın.

bu konuda adayların üzerinde çok baskı var. kimi masumane, kimileri de sinsice. örneğin pek çok okul, dershane ve özel öğretmen, sırf kendi başarı oranı yüksek çıksın diye öğrencilerin başını yakıyor. örneğin, kendileriyle hiç uyumlu olmayan fakültelere yönlendiriyorlar. örneğin, açıkta kalmaktansa buraya girmelisin baskısı yapıyorlar.

yanlış bir tercih, adayın en az iki-üç yılına, bazen de onlarca yılına mal olabiliyor. bu nedenle, gelin tercih listelerinizi bir kez daha gözden geçirin.
peki iyi bir tercih sıralaması nasıl yapılır? bu konuda ahkâm kesen çok. ama emin olun, sizin geleceğinize sizden daha iyi kimse yön veremez. çünkü hiç kimse sizi, sizin kadar tanımıyor.

i̇şte bu konuda dikkat etmeniz gereken birkaç nokta daha:
- yanlış bir seçim yapmaktansa, şansınızı bir kez daha denemeyi düşünebilirsiniz. tabii moraliniz, sabrınız ve mali durumunuz iyiyse.
- yeterince tanımadığınız üniversiteleri ve meslekleri kesinlikle tercih etmeyin. gelecek yıl yeniden sınava girmek zorunda kalabilirsiniz. bu da oöbp’nin yarı yarıya düşmesi, yani en az 30 puanınız gitmesi anldıbına gelir ki, gelecek yılı da riske sokmuş olursunuz.

- i̇lanları, rehberlik öğretmenlerini, üniversite tanıtımlarını ve bu konudaki diğer yayınları okuyun, dinleyin, inceleyin, ama sakın gözü kapalı kabullenmeyin. çünkü hemen herkes en iyi benim diyor.

- en çığırtkan en iyi olsaydı, hiç sesi çıkmayan da en kötüsü olurdu. oysa, gerçek en iyilerin hiç sesi çıkmıyor. bu da onlara bir şey kaybettirmiyor.
- özellikle bazı vakıf üniversitelerinde gel, ne olursan ol gel, yeter ki paran olsun mantığı hâkim. kontenjanlarını doldurmak için ön kayıttan yetenek sınavlarına, ilginç bölümlerden bire bir markaja ve bol armağana kadar hemen her türlü ikna yöntemleri düşünülmüş. geleceği ve kesenizi iyice sorgulamadan adım atmayın.

- kontenjanların en önemli bölümünü fen-edebiyat fakülteleri oluşturuyor. oysa yüzbinlercesi işsiz. artık öğretmen de olamıyorlar. yani dikkat! pek çok fakülte de onlardan farklı değil.

- ailenizin bulunduğu ilden farklı bir ildeki devlet üniversitesine gidecekseniz, harcamalarınızı ve gideceğiniz fakülteyi bir kez daha düşünün. örneğin, iddialı olmayan bir bölüm için gidiyorsanız, yapacağınız masrafa değmeyebilir.
bu yüzden aynı parayı ya da biraz daha fazlasını harcayarak vakıflardaki mühendislik ve hukuk gibi size bir unvan kazandıracak alanlara yönelebilirsiniz.

- kızınızın çeyiz parasını, oğlunuz geleceği için yaptığınız yatırımları, eğitimleri için harcamaktan kesinlikle çekinmeyin. onlara bırakacağınız en iyi miras eğitimdir. ama harcayacağınız paraya değmeli!

- sıralama yaparken kesinlikle ve kesinlikle puana, yüzdelik dilime ya da geçen yılki sıralara bakmayın. bir numaralı öncelik ilginiz, yetenekleriniz ve istek sıranızdır. geniş yelpazede tercihler yapın. ama ayağınız yere bassın.
özetin özeti: yaşdıbınızın bundan sonraki bölümüne yön verirken işi şansa ve başkalarının yönlendirmesine, dayatmasına bırakmayın. sonra çok üzülürsünüz.