1. 43.
    0
    şimdi uzaklardasın
    gönül hicranla doldu
    hiç ayrılamam derken
    kavuşmak
    kavuşmak gülüm
    hayal oldu
    ···
  2. 42.
    0
    @40 aynen birader bnm de kafa ii ben de mutlu olim diyodum dertlendim amk durduk yere. ama çok saol yazıların için, mutlu ol.

    herkese yazdıkları için tşk ettim, seviyorum sizi..
    ···
  3. 41.
    0
    yeni bir ülke bulamazsın
    başka bir deniz bulamazsın
    bu şehir ardından gelecektir
    sen yine aynı sokakta dolaşacaksın
    aynı mahallede kocayacaksın
    yeni bir ülke bulamazsın
    başka bir deniz bulamazsın
    bu şehir arkandan gelecektir
    aynı evde kır düşecek saçlarına
    dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin
    geleceksin bu şehre sonunda
    başka birşey umma
    başka şey umma.

    http://www.youtube.com/watch?v=WSDqQIflkY0
    ···
  4. 40.
    0
    @39 daha sonra görü$mek üzere. zaten alkollüyüm iyice kafa yaptin. mutlu olmak için şarkı söylemek "istiyordum" tam tersi oldu. yazilar için te$ekkürler.
    ···
  5. 39.
    0
    ağla çocuk
    bağıra bağıra
    annene ağla çocuk
    aç karnına
    sakat kardeşine

    isyan et çocuk
    bu dünya
    bu sistem
    bu insan
    acımadı sana

    affetme çocuk
    karanlığa boğan dünyanı
    şerefizleri affetme
    çocuk

    herşeyi yap çocuk
    ama birşeyi yapma çocuk
    umudunu kaybetme!
    ···
  6. 38.
    0
    madem linkle$iyoruz. rumil ve chaoss sizlere gelsin.

    http://www.youtube.com/watch?v=LuUrxvX4xC8
    ···
  7. 37.
    0
    @33 Maddi dünyanın bütün sütunları sarsılıyor. ho$geldin
    ···
  8. 36.
    0
    @35 linkini de versene pic:

    http://www.youtube.com/watch?v=9NlXwDjUe_c
    ···
  9. 35.
    0
    gam-ı aşkınla ahvâlım perişan oldu gittikçe
    cafâ vü cevr-i hicrinle ciger kan oldu gittikçe

    ziya-yı şu’le-i hüsnün füzûn oldukça alemde
    nice aşufte diller mestü hayran oldu gittikçe

    gönül bir yareden aciz etibba melhem etmekten
    benim derd-i derunum set hezaran oldu gittikçe

    figanım dinle ey gül mevsim-i bağ-ı baharımdır
    işin bülbül gibi giryan-u nalan oldu gittikçe

    helas olmak görülmez dest-i ğemden derd-i mihnetten
    demadem kani’a dil mülkü viran oldu gittikçe
    ···
  10. 34.
    0
    @33 gel kardeşim yaz sen de
    ···
  11. 33.
    0
    ben de katilabilir miyim?
    ···
  12. 32.
    0
    bu son olsun kardeşim..

    Salkım salkım tan yelleri estiğinde
    Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
    Uzaktan seni düşünürüm istanbul
    Binbir direkli Halicinde akşam
    Adalarında bahar
    Süleymaniyende güneş
    Hey sen güzelsin kavgamızın şehri

    Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
    Bakışlarımda akşam karanlığın
    Kulaklarımda sesin istanbul

    Ve uzaklardan
    Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
    Sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

    Plajlarında karaborsacılar
    Yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
    Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
    Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
    Meyvesini birlikte devşirirler
    Sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

    Et tereyağı şeker
    Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
    Yumurta masalıyla büyütülür çocukların
    Hürriyet yok
    Ekmek yok
    Hak yok
    Kolların ardından bağlandı
    Kesildi yolbaşların
    Haramilerin gayrısına yaşamak yok

    Almış dizginleri eline
    Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
    Onların kemik yalayan dostları
    Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
    Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
    Ve sen
    Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi
    Seni öldürürler
    Seni sürerler
    Buhranlar senin sırtından geçiştirilir
    ipek şiltelerin istakozların
    ve ahmak selameti için
    Hakkında idam hükümleri verilir

    Haktan bahseden namuslu insanları
    Yağmurlu bir mart akşamı topladılar
    Karanlık mahzenlerinde şehrin
    Cellatlara gün doğdu
    Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
    Bir kalem yazın vardır
    Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
    Söylenmez

    Haramiler kesmiş sokak başlarını
    Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
    Haramilerin elinde
    Ve mahzenlerinde insanlar bekler
    Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
    Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
    Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde

    Boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
    Bulutların ardında damla damla sesler
    Gülen çehreleri ve cesaretleriyle
    Arkadaşlar çıktı karşıma
    Dindi şakalarımın ağrısı

    Bir kadın yoldaş tanırdım
    Bir kardeş karısı
    Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
    Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
    Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
    Gebeliğin dokuzuncu ayında
    Aç kurtların varoşlara saldırdığı
    Tipili bir gece yarısı
    Sırtında çok uzak bir köyden indirdi
    Otuzbeş kiloluk sırrımızı
    Zafer kanlı zafer kıpkırmızı

    Boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
    Bekle bizi
    Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
    Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
    Mavi denizlerine yaslanmış
    Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
    Ve bir kuruşa Yenihayat satan
    Tophanenin karanlık sokaklarında
    Koyunkoyuna yatan
    Kirli çocuklarınla bekle bizi
    Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
    Bekle dinamiti tarihin
    Bekle yumruklarımız
    Haramilerin saltanıtını yıksın
    Bekle o günler gelsin istanbul bekle
    Sen bize layıksın
    Tümünü Göster
    ···
  13. 31.
    0
    Ne kadar da ufalmış bedenin göz yaşıma sığdın sen,
    Açlık mı yemiş ömrünü yavrum al sütümü iç kızım.

    Saçların beyazına mı sakladın al evini,
    Yoksa güneş sendemi batıyor batıyor geceleri.

    Eriyen bedenimi düşünme göğ giydim üstüme,
    Yüzünü asma kederine anam yiğitler bitmez bizde.

    Bir ateş olup yaksa da gidişiniz analar biter mi?
    Ölüm toplasada çiçekleri çiçekte tohum biter mi?

    bitermi rumil ?
    ···
  14. 30.
    0
    bu da benden olsun dostlar...

    Uzakta olsak da birbirimizden,
    acını hissediyorum kardeşim.
    O mağrur bakışlarının altında,
    sevgiden, oyundan, masumiyetten anılar olması gerekir de,
    bilirim,
    oracıkta
    yatar bir tuzlu gölet,
    ve sen yüzmeye çalışırsın
    karanlık ve soğuk.
    Yerde ve gökte
    akbabaların arasında kalmışsın.
    Biri sebebidir herşeyin,
    ötekisi sonucu.
    Karnın belki açtır,
    gözlerin kan çanağı,
    eklemlerin de nasıl kopmak üzeredir şimdi...
    Senin kardeşim,
    senin toprağında,
    tuttuğun
    ölüm orucu.
    Senin toprağında
    uyuduğun
    kan uykusu,
    senin toprağında kardeşim,
    toprak kırmızı,
    vahşetten, dehşetten, ihanetten,
    kıpkırmızı!
    Ve sen oturmuş,
    anadan doğma,
    yıkık bir duvarın dibinde,
    hani şarapnellerin
    üstünde,
    veyahut
    ekin bitmeyen çoraklarda
    acının gözüyle
    acının görüntüsünü görmektesin,
    tek başına!
    Belki sizinkiler kayıp,
    belki sakat,
    belki de çoktan,
    zorlandılar bu diyardan...
    O anda ne bir yat ne bir kat.
    Ne altın kumlarda bronzlaşan tenin,
    Ne koltuğunda viskin,
    Ne bir koşuşturma sokaklarında
    Oyuncak elinde!
    O anda çırılçıplak bir hayat geçer içinden
    biliyorum,
    buz gibi, dipdiri!
    O anda barutsuz havanın kokusu,
    berrak bir su,
    bir parça ekmek...
    Ve güneştir ısıtan senin,
    batmaya yüz tutmuş,
    içini...
    işte tam o anda
    içindeki feryat,
    ta buralardan duyulur.
    içime önce bir acı saplanır,
    acı öfkeye,
    öfke isyana...
    isyan yerini umuda bırakır.
    Umud bizim ekmeğimizdir bilirsin
    ve sen orda haberin yok belki ama,
    hastalıktan,
    kederden
    kıvranırken,
    şurda
    burda
    orda
    onurlu mücadelen sürmektedir,
    kardeşim...

    http://www.diegeneration....ntent/2007/11/hunger2.jpg
    ···
  15. 29.
    0
    @28 ho$ geldin
    ···
  16. 28.
    0
    alın bunu içeri..
    ···
  17. 27.
    +1
    hep birlikte...

    şu dersim'in dağları vay le le le vay
    şu dersim'in dağları vay
    yiğitlerin odağı vay le le le vay
    yiğitlerin odağı vay

    güne durmuştu gece vay le le le vay
    pusu kurulmuştu haince
    yırtılıyordu sesizlik le le le vay
    gerillanın mermisiyle

    dağların ılık yeli vay le le le vay
    kavgamızda yol alıyor
    dersim'de doğan güneş vay le le le vay
    canikler'de çoğalıyor
    dersim'de doğan güneş vay le le le vay
    toroslar'da çoğalıyor

    ölmedi onlar yaşıyor le le le vay
    ölmedi onlar yaşıyor
    bir türküdür dersim dağları'nda le vay
    onikiler savaşıyor
    bir türküdür dersim dağları'nda le le le vay
    gerillalar savaşıyor
    ···
  18. 26.
    0
    Yaşamak şakaya gelmez,
    Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın,
    Bir sincap gibi mesela,
    Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    Yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

    Yaşamayı ciddiye alacaksın,
    Yani o derecede, öylesine ki,
    Mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
    Yahut kocaman gözlüklerin,
    Beyaz gömleğinle bir laboratuarda,
    insanlar için ölebileceksin,
    Hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    Hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    Hem de en güzel en gerçek şeyin,
    Yaşamak olduğunu bildiğin halde.

    Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    Yaşamak yanı ağır bastığından.

    Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
    Yani, beyaz masadan,
    Bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    Duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini,
    Biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
    Hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
    Yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz,
    En son ajans haberlerini.

    Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
    Diyelim ki, cephedeyiz.
    Daha orda ilk hücumda, daha o gün,
    Yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
    Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
    Fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz,
    Belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

    Diyelim ki hapisteyiz,
    Yaşımız da elliye yakın,
    Daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
    Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla,
    Yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

    Yani, nasıl ve nerede olursak olalım,
    Hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

    Bu dünya soğuyacak,
    Yıldızların arasında bir yıldız,
    Hem de en ufacıklarından,
    Mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
    Yani bu koskocaman dünyamız.

    Bu dünya soğuyacak günün birinde,
    Hatta bir buz yığını,
    Yahut ölü bir bulut gibi de değil,
    Boş bir ceviz gibi yuvarlanacak,
    Zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

    Şimdiden çekilecek acısı bunun,
    Duyulacak mahzunluğu şimdiden.
    Böylesine sevilecek bu dünya,
    'Yaşadım' diyebilmen için...
    ···
  19. 25.
    +1
    Baharın ilk müjdesin verir
    Gül ile nergis
    hayatımda yüz bahar olsa
    ne fayda sensiz

    Menim dermanım devam
    Menim en temiz havam
    Yoldaşım vurulmuş
    Goy gedim anacan

    bir dağ yeli esip
    geçip bağrımdan
    Ah... Penceremden külek olup
    Esip gelerek
    Ne senin yadından çıksın
    ne de men unuttum ılgarı
    içime od düşüp yanar
    Yandırar yakar...
    Yandırar dağları
    ···
  20. 24.
    +2
    kaçağım, eşkiya aşklar yaşarım durmadan
    kaşla göz, dağla uçurum arası konar göçerim.
    sürgünlüğümü yurtlanmaz yerleşik sevdalar,
    sığsın ısterler defnelerim, küçücük saksılarına.
    yetmez, dağbaşlarının teslimiyeti ıstenir,... Devdıbını Gör
    ya katlim, ya ıhanetim.
    bilmezler bir başka yolu olduğunu.
    yani ben, eşkıya her yanı pusu.
    gözlerindeki dumanlı dağlara sevdam,
    zülfünde gölgeye sığınmam bundandır
    o zaman keyif çatarım silah diye
    sevdanın doruğuna.
    buzullar erir nehirler yatak değiştirir
    sevdalarını işıklarında yıkarlar
    sonra da yürekleri seslerinde
    gürül gürül akarlar
    çıplak suretleri dağ başlarını resmeder
    o dem ıklim değişir, hüzün olur.
    yüreğimden gayrısına sır vermediğim doğrudur,
    kaçaklıktır.
    hadi gel şahrud'um dağlara gövde verelim,
    göğsüm tahtasının altı ol.
    yoksa vuracak beni hasretim bir tenhada
    yakışır mı bir kaçağa ecel eliyle ölmek?

    hayat denen sonsuzluğun
    karşısında bir çocuğuz
    düşe - kalka büyürken
    kalkamayız birçoğumuz
    bu hayat böyle mi olur
    düşen hep yerde mi kalır
    gün olur belin doğrulur
    kim ne olacak belli mi olur
    ama bitmez yolculuklar
    belki biraz canın yanar
    düştüğün yerde doğrulup
    başlar yine ılk adımlar
    bu hayat böyle mi olur
    düşen hep yerde mi kalır
    gün olur belin doğrulur
    kim ne olacak belli mi olur
    ···