-1
-Egemenlik ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye; görüşme ile, münakaşa ile verilmez. Egemenlik, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milleti'nin egemenlik ve saltanatına el koymuşlardı; bu musallat olmalarını altı asırdan beri devam ettirmişlerdi. Şimdi de, Türk Milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, egemenlik ve saltanatını, isyan ederek kendi eline açıkça almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan; millete saltanatını, egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız? Meselesi değildir. Mesele zaten olupbitti haline gelmiş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, mutlaka olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce uygun olur. Aksi takdirde, yine gerçek gerektiği şekilde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.
-Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple millî bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.
-"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fenndir. ilim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir."
-"Benim elime büyük yetki ve güç geçerse ben sosyâl hayatımızda istenilen inkılabı bir anda bir coup ile yapacağımı zannederim. Zîrâ ben, bâzıları gibi halkı ve ulemayı yavaş yavaş benim görüşlerimin derecesinde görmeye ve düşündürmeye alıştırmak suretiyle bu işin yapılabileceğini kabul etmiyorum ve böyle harekete karşı ruhum isyan ediyor. Ben, bu kadar yıllık yüksek öğrenim gördükten, sosyal ve uygar hayatı inceledikten sonra neden halk seviyesine ineyim? Onları kendi seviyeme çıkarırım. Ben onlar gibi değil, onlar benim gibi olsunlar; şu da var ki bu konuda incelemeye değer bâzı noktalar var; bunları iyice kararlaştırmadan işe başlarsak hata olur."
-Kemalizm, Socialisme d'Etat(Devlet sosyalizmi) demektir
-kemalizm, türk devrimi'nin yaptığı her şeydir
-Evvela sosyalist olmalı, maddeyi anlamalı
-Allah nasip eder, ömrüm vefâ ederse Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik de dahil Batı Trakya'yı Türkiye hudutları içine katacağım.
-Şurada acıklı bir gerçek olmak üzere bildireyim ki, ülkemizde pek çok yabancı parası ve bir çok propagandalar dönüyor. Bundaki amaç pek açıktır ki; ulusal eylemi başarısız bırakmak, ulusal isteklere inme indirmek, Yunan, Ermeni isteklerini ve yurdun kimi önemli kesimlerini işgal amaçlarını kolaylaştırmaktır.
Bununla birlikte her dönemde, her ülkede ve her zaman ortaya çıktığı gibi bizde de kalp ve sinirleri donmuş, anlayışsız insanlarla birlikte vatansız ve aynı zamanda kişisel emel ve çıkarını, yurt ve ulusun zararında arayan alçaklar da vardır.
-Ben Batı uluslarını, bütün Dünya'nın uluslarını tanırım. Fransızları tanırım, Almanları, Rusları ve bütün Dünya uluslarını şahsen tanırım. Bu tanışmam savaş alanlarında olmuştur, ateş altında olmuştur. Yemin ederim ki, bizim ulusumuzun manevi gücü, bütün ulusların manevi gücünün üstündedir
-Türk ve Türkçülük aleyhinde bulunanları ezeceğiz!
-ingiliz işgal Yüksek Komiserliği'ne, istanbul. 24 saat içinde izmir Körfezi'ndeki gemileriniz çekilmezse, birliklerimize ateş emri vereceğimizi bildiririz.
-Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin Namık Kemal, fikirlerimin Ziya Gökalp'dir
-Neş'eli olmayan insanlardan iki türlü şüphe edilir. Ya hastadır, yâhut o insanın başkalarına bildirmek istemediği bir kuruntusu vardır.
-inkılabın kanunu, mevcut kanunların fevkindedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafamızdaki cereyanları boğmadıkça başladığımız inkılap ve teceddüt bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki devirlerde de böyle olacaktır.
-Kılıçla ülke alanlar, sabanla ülke alanlara yenilmeye mahkumdur.
-Gerçek işgaller kılıçla değil, sabanla yapılır.
-Halk müreffeh, müstakil, zengin olmak istiyor. Komşuların refahını gördüğü halde, fakir olmak pek ağırdır.
-Osmanlı tebaasından olan Ermeni unsurları, gördükleri teşvik ve yardımın neticesiyle de, milli namusumuzu yaralayacak taşkınlıklardan başlayarak, nihayet hazin ve kanlı safhalara girinceye kadar küstahane tecavüzlere koyuldular.
Vatanın parçalanması söz konusu ve karar olarak, Doğu Vilayetleri'mizde "Ermenistan", Adana ve Kozan havalisinde "Kilikya" adı ile yine Ermenistan; bu milletin, esarete, kölelik payesine indirilmesi ve nihayet bu devletin tarih sayfasını kapatarak ebediyet mezarına defnetmek gibi, insaniyet ve medeniyetle ve hele milliyet esaslarıyla bağdaşmayan emeller kabul ve onay yeri bulmuş ve görülüyor ki, tatbikat devresi de başlamıştır.
Bir istila fikri besleyen Ermeniler, Nahcivan'dan Oltu'ya kadar bütün islam ahaliye baskı ve bazı mahallerde katliam ve yağma yapıyorlar. Sınırlarımıza kadar islamları mahva mahkum ve göçe mecbur ederek Doğu Vilayetleri'miz hakkındaki emellerine doğru emniyetle yaklaşmak ve bir taraftan da 400. 000 olduğunu iddia ettikleri Osmanlı Ermeni'sini bir dayanak olmak üzere memleketimize sürmek istiyorlar.
-memleketimizde külliyetli yabancı parası ve birçok propagandalar cereyan ediyor. Bundaki gaye, pek aşikardır ki, milli hareketi neticesiz bırakmak, Yunan, Ermeni emellerini ve vatanın bazı mühim kısımlarını işgal gayelerini kolaylaştırmaktır. (23 Temmuz 1919)
-Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden, rahat yaşama yollarını aramayı itiyat haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra istiklallerini kaybetmeye mahkumdurlar.
-"Biz bir inkılap yaptık. Buna devam ediyoruz… Memleketin birçok yerleri, bilererek veya bilmeyerek isyan etti. Âsîleri cezalandırdık. Şimdiye kadar yaptıklarımız ondan sonra yerleşebilmiştir.
Biliyorsunuz ki, Fransa Büyük inkılâbı hemen hemen [bir] yüzyıl devam etmiştir. Üç yılda esaslı bir inkılâbın bitebileceğini fark etmek hatâ olur.
Hocaların memnun edelim, islâm âlimlerini memnun edelim, herkesi memnun edelim« dersek biz, maksadı sağlamış olamayız, idare-i maslahatçılar esaslı inkılâp yapamaz. Bugünkü sefâlet ve rezâlet içinde esâsen kimseyi memnun etmeye imkân yoktur. Yurt imar edildiği gün, millet zengin olduğu zaman herkes memnun olur."
-Benim elime büyük yetki ve güç geçerse ben sosyâl hayatımızda istenilen inkılabı bir anda bir coup ile yapacağımı zannederim. Zîrâ ben, bâzıları gibi halkı ve ulemayı yavaş yavaş benim görüşlerimin derecesinde görmeye ve düşündürmeye alıştırmak suretiyle bu işin yapılabileceğini kabul etmiyorum ve böyle harekete karşı ruhum isyan ediyor. Ben, bu kadar yıllık yüksek öğrenim gördükten, sosyal ve uygar hayatı inceledikten sonra neden halk seviyesine ineyim? Onları kendi seviyeme çıkarırım. Ben onlar gibi değil, onlar benim gibi olsunlar; şu da var ki bu konuda incelemeye değer bâzı noktalar var; bunları iyice kararlaştırmadan işe başlarsak hata olur
-Mısır'da belirsiz bir adamı 'Halifedir' diye yok ettiler, hırkasıdır diye bir palas pâreyi hilâfet alâmeti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular, halife oldular. Gâh şarka, gâh garba veya her tarafa birden saldıra saldıra Türk milletini, topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah’a mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular.
Tümünü Göster