/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 17.
    +1 -3
    Rez yaz keke yazz
    ···
  2. 16.
    +6
    Rezzzzzz oyun başlasin tekrar
    ···
  3. 15.
    +113 -1
    Annesi anlatmaya başladı...
    "Son bir aydır başımıza gelenler bizi mahfetti... Benim kızım buraların en güzel kızıdır. Herkes onu oğluna almak için sıraya girerdi... Ama o bu evden gitti gideli değişti... Bambaşka biri oldu... Sonra arkadaşını bıçakladı... Doktorlara zütürdük , pgibologları eve çağırdık ama düzelmedi." dedi.
    "Peki bunlar olurken hiç sıra dışı bir şey oldu mu ?" diye sordum.
    Annesi düşündü ve vücudunun belli yerlerinde sanki dayak yemişçesine izler olduğunu söyledi... Tırnaklarının arasında sürekli çamur ve pislik çıktığını fakat odasının kapısını kilitledikleri için bunun mümkün olmadığını söyledi.
    Durum az çok anlaşılmıştı... Defne daha sonra yanıma oturdu ;
    "Bak Cemal sana gerçekten güvenebilir miyiz ?" dedi... Başımı sallayıp evet dedim.
    Annesine CD'yi getirmesini söyledi... "Bu neyin CD'sidir ?" dedim.
    Sedef'in öğrenci evinin kamera kaydı olduğunu söylediler... Görüntüleri binbir zorlukla aldıklarını , ev arkadaşı Neşe'nin ilerde şantaj yapmaması için sadece tek bir kopyaya düşürdüklerini söylediler.
    Görüntüyü izlemek üzere çalışma odasına geçtik... Görüntüler ürkütücüydü.
    ···
  4. 14.
    0
    Hadi panpa
    ···
  5. 13.
    +130 -4
    Öğlen saatlerinde yolculuk bitmişti... Bursa'da Zeytinbağı denen bir sahil ilçesindeydik. Genelde kışları ve bahar ayları boş oluyordu.
    Bir uçurumun uçunda yerleşkeleri bulunan bir beldede genelde yazlıkçı insanlar yaşardı.
    Defne'ye annesinin ve kardeşinin saat kaçta eve gelebileceklerini sordum... Bugünü hastanede geçireceklerini , akşam eve döneceklerini söyledi.
    Arabayla sahile doğru indik , Defne bagajdan 2 tane katlanır sandalye çıkardı... O denize bakıp sigarasını içiyordu.
    Ben de bilgi almaya çalışıyordum.
    "Ailenizin düşmanı , hasmı kişiler var mı ?" diye sordum... Öyle birisinin olmasının mümkün olmadığını söyledi... "Biz dış dünyaya kapalı bir aileyiz... Bizi burda bile tanıyan insan yoktur." dedi.
    Kendi içinde bir aile oldukları belli oluyordu zaten... Evleri bir yalıyı andırıyordu...
    Hava kararmıştı , etrafta fazla insan yoktu... O sırada bayırdan aşağı inen bir arabanın farını gördüm... Bu araba sizin olabilir mi Defne dedim... Evet onlar dedi.
    Araba yanaştı... Annesi ve Sedef arabadan indiler...
    Kız bembeyazdı... Gözleri anlamsız bakıyordu... Hepsiyle teker teker tokalaştıktan sonra Defne , Sedef'in koluna girdi ve onu yukarı çıkardı.
    Ben annesiyle aşağıda kalmıştım... "Seni hatırlıyorum , demek büyüdün ve bu işlerde uzmanlaştın... " dedi.
    Gülümsedim... "Bize yardımcı ol evladım , lütfen." dedi... Elimden geleni yapacağımı söyledim.
    Defne , Sedef'i odasına bıraktıktan sonra yanımıza indi... Henüz eve girmemiştim.
    O sırada Sedef'in odasına baktım , pencereden bana nefret dolu bakıyordu... Görmezden geliyordum... Ailesinin farketmesini istemezdim.
    Ben ona bakmadıkça o daha da sinirleniyor , cama vuruyordu... Sesi duyuyordum , o cama vurdukça sanki beynime cam kırıkları batıyor gibi hissediyordum ama belli edemezdim.
    "Dilerseniz içeri geçelim" dedi annesi ve eve girdik...
    Evin her yerinde bir kağıda yazılmış dualar , tesbihler , nazar boncukları vardı...
    Salondaki koltuklara oturduk ve konuşmaya başladık...
    ···
  6. 12.
    +1
    Rez patron devam
    ···
    1. 1.
      0
      ayn dewam rez
      ···
  7. 11.
    0
    ReZverdddd
    ···
    1. 1.
      0
      helal et

      yine yarım bıraktı oç
      ···
  8. 10.
    0
    Rezerved
    ···
    1. 1.
      +1
      resmi hamsi tava zannettim allah affetsin
      ···
  9. 9.
    +124 -7
    Teyzem ve teyze oğlum benle birlikte kalıp yaşarlardı... Dayımın da evi yakınlardaydı.
    Gece olunca herkes odasına çekilmişti... Defne'ye kendi odamı vermiştim... Misafir odasındaki divan pek rahat değildi.
    Bizim oralarda geceler sessiz ,sakin geçerdi... Sokaktan gelecek bir konuşma sesi bile net olarak duyulurdu.
    Gecenin sessizliğini yan odadan gelen çığlık sesi bozdu... Benim odamdan geliyordu.Çığlık atan Defne'ydi.
    Kapıyı tıklattım , ses vermedi... Ancak nefes alıp verişini hissediyordum.
    Teyzem ve teyze oğlum da yanıma geldiler... Teyzeme içeri girmesini söyledim.
    Teyzem girdi , ve geri çıktı... "Yok bir şey evladım , uyuyo kız" dedi...
    Çığlık sesini duyup duymadıklarını , eğer duymadılarsa onların niye uyandığını sordum.
    Sesi duyduklarını ama sokaktan geldiğini söylediler...
    Köylük alanda bu saatte kadınların sokakta olması görülmüş şey değildi... Ama yine de fazla üstelemek istemedim... Neyse , Allah rahatlık versin dedim ve uyumaya devam ettik.
    Sabah olmuştu... Teyzem avluda kahvaltıyı hazırlamış , teyze oğlum çiftlikten taze yumurta ve süt getirmişti.
    Defne de uyanmıştı... Dün gece rahat bir uyku geçirip geçirmediğini sordum..Çok teşekkür edip , rahat uyuduğunu söyledi.
    O aşağı inip avluya oturmuştu , ben de Defne'nin çıkmasını fırsat bilip odama girdim ve eşyalarımı hazırlamaya başladım.
    O an Defne'nin kolyesi dikkatimi çekti... Babil'den kalma Iran'lı alimlerin kullandığı Şah Süleymanın sembolize edildiği bir kolyeydi... Kolyeyi yerine bıraktım , bavullarımla birlikte aşağıya indim.
    Kahvaltı edildi , ortalık toplandı.
    Teyzemle ve teyze oğlumla vedalaşıp , Defne'nin arabasına bindik... Kütahya'dan Bursa'ya gitmek epey yakındı.
    Defne konuşmaya başladı... "Peki sen nerden öğrendin bu işi ?" dedi...
    "Ben babamdan el aldım... " dedim...
    Defne bu konulara az-çok ilgi duyar gibiydi.
    "Beni yanlış anlamanı istemem ama ben bu olayları biraz pgibolojik görüyorum" dedi.
    "Eğer pgibolojikse kardeşini neden iyileştiremedin ?" diye sordum.
    "Bilmiyorum." dedi...
    Yakınlarda bir yerde durması gerektiğini söyledim. Nedenini sordu... Bir merhem yapmamız gerektiğini ve bunun için dağ çiçekleri ve ısırgan otuna ihtiyacımız olduğunu söyledim.
    "E , aktardan alabilirdik." dedi.
    Isırgan otunu eğer bir cinle telapatiye geçme yolunda bir merhemde kullanacaksanız , otun sizi ısırmasına izin vereceksiniz... Sadece insanın canına , can değdiren şeyler bu işte işe yarar.
    Arabayı yol üzerinde sağa çektik... Defne arabanın önünde telefonla konuşuyordu , ben de çiçek topluyordum.
    Eğer biraz daha sabrederse öğle namazını da kılmak istediğimi söyledim , sorun olmadığını söyledi.
    Bütün bu görevleri hallettikten sonra tekrar yola koyulduk.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +29 -1
      şehirli binler bilmez ısırgan acısını ve onu takiben ortaya çıkan kaşıntısını
      ···
    2. 2.
      +2 -2
      ben de şehirli binim ama yazları dayımın tarlasında az çalışmadım. bilirim o acıyı. şimdi genelleyici ağzını kapat ve gibtir git buradan.
      ···
    3. 3.
      0
      geldi gönlümün efendisi kütahyadan okuyorum panpa bizim köy yoktur inşallah :D
      ···
    4. 4.
      0
      Aynen zumqi bilmezler
      ···
    5. 5.
      0
      Rezervatuvar
      ···
    6. diğerleri 3
  10. 8.
    +8 -9
    Devamı var mı
    önemliedit: Gençler bayağa sardı okuyun derim.
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Her yerde varsın ne işsizsin
      ···
  11. 7.
    +135 -4
    Odamda bekliyordum... Genççe bir hanım içeri girdi. Teyzem de kendisiyle beraberdi.
    Lafa ilk teyzem girdi ;
    "Oğlum , bu kızımızın adı Defne... Hatırladın mı ?" dedi...
    Hatırlamamıştım , ama yine de sanki tanıyormuş gibi gözüm bir yerden ısırıyor dedim... Defne konuşmuyordu.
    Teyzem devam etti ;
    "Küçükken hep oynar dururdunuz , babanın arkadaşı Nasuh Amca'nın kızı Defne işte." dedi.
    Hayal mayal hatırlamaya başlamıştım... Çocukluğum Bursa'da geçmişti. Defneler de bizim oralar da otururlardı... Babam , babası ile iyi arkadaştı.
    Teyzem de Defne de ayakta bekliyorlardı... Buyrun geçin oturun dedim ve sorular sormaya başladım.
    Defne okuyup pgibolog olmuştu... Bilgili , akıllı bir kızdı... Anlatmaya başladı.
    "Kardeşimi hatırladın mı ? Sedef... "
    Sedef ondan 5-6 yaş daha küçüktü... Biz Kütahya'ya taşındığımızda daha bebekti...
    Hatırladığımı söyledim.
    Defne ağlamaya başladı... "Kardeşim çok kötü... Doktorlara gösterdik , ben de bir şeyler yapmaya çalıştım... Ama olmadı , düzelmedi... Beynine elektrikler verildi ama yok yok yok... " diyip ağlamaya devam etti.
    Teyzem daha fazla konuşmasına fırsat vermedi... Sarılıp teselli etti ve lafa girdi.
    "Oğlum , bir haftalığına falan Bursa'ya gidip şu kıza yardımcı oluverirsin değil mi ?" dedi...
    Yaşadığım evin yanında bir de çiftliğim vardı... Oranın işleri aksasın istemiyordum ama tabi ki Defne yakınımız sayılırdı.
    Birer çay içip evin avlusuna çıktık... Defne'ye neler yaşadığını sordum , anlatmaya başladı.
    "Sedef çok akıllı , zeki bir kızdı... Üniversiteye yeni başlamıştı... Babam rahmetli olduktan sonra annem , ben ve Sedef hep üç kadın olarak yaşadık... Ama Sedef bir gün arkadaşlarıyla ayrı eve çıkmak istediğini söyledi... Değişik arkadaşları vardı.
    Bir gece saat 2-3 gibi evimizin zili çaldı... Güvenlik kamerasından baktım , gelen Sedef'ti... Garip yürüyordu.
    Kapıyı çaldı , açtığımda üstünün başının kan olduğunu , ellerinin çiziklerle dolu olduğunu gördüm... Yüzünde "bana yardım edin" der gibi bir ifade vardı... Bir şey demeden olduğu yere yığıldı... Annem çığlık çığlığa Sedef'i kaldırıp hastaneye zütürdü... Ben de Sedef'in evine doğru yola çıktım...
    Kapıyı çaldım , kimse açmadı... Bendeki anahtar ile kapıyı açıp mutfağa yöneldim... Ev arkadaşı Neşe'yi bıçaklamıştı... Ne yapacağımı bilemedim , polisi aradım. Neşe'nin yarası derin değildi... Bin bir rica ve para karşılığı şikayet etmesini engelledik...
    Ama anlamamıştık , Sedef neden böyle bir şey yapmış olabilirdi ki ? Neşe'ye sorduğumuzda cevaplamak istemedi... Biz de üstelemedik... "
    Sedef'e sorup sormadıklarını sordum... Sorduklarını , ancak Sedef'in bu konu açıldığında ağlamaya başladığı , nefes almakta zorlandığını söyledi...
    Çaylarımızı içtikten sonra teyzeme Defne'ye yatacak bir oda vermesini , sabah da yola çıkacağımızı söyledim.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +8
      hoşgeldin başkan
      ···
    2. 2.
      -1
      Gerçekmi cidden bu olaylar
      ···
    3. 3.
      -1
      Evde kamera mi varmis ilginc
      ···
    4. 4.
      +1 -1
      Ben babamdan el aldim diyor hikayede daha gecende feres hurfeyneyle akrabadan el alinmaz diye tartisiyordu dun dedigin bugunkunu tutmuyor feres efendi
      ···
    5. 5.
      +3
      yine mi defne amk
      ···
    6. 6.
      0
      Yürü be
      ···
    7. 7.
      0
      Rezervasyon
      ···
    8. diğerleri 5
  12. 6.
    +6
    Kıymet bilinmiyor arkadaş.
    ···
    1. 1.
      +3
      Okumayın cin ferresi izledim
      ···
    2. 2.
      -1
      Olm sizin aklınız yerinde mi ne biçim konuşuyorsunuz ?
      ···
  13. 5.
    +56 -14
    Ananın eline verdim
    ···
    1. 1.
      +4
      Ben şimdi buna niye gülüp şuku verdim
      ···
    2. 2.
      +4
      Sabaha cinler giber seni kardes..
      ···
    3. 3.
      +1
      Harbi amk niye güldüm ve suku verdim
      ···
    4. 4.
      0
      (bkz: feresin gizemi çözüldü)
      ···
    5. diğerleri 2
  14. 4.
    +1 -2
    EveREzzzt
    ···
    1. 1.
      +1
      FERES BABA BOYNUMUZA DOLAAAAAAAAA
      ···
    2. 2.
      0
      (bkz: feresin gizemi çözüldü)
      ···
  15. 3.
    +2 -1
    Rezervasyon
    ···
    1. 1.
      +1
      3bucuk bem kacar hadi bb
      ···
    2. 2.
      +1
      Panpa senin su kutup ayısının zütüne bi osuruk karikatürü eklesene profil resminde, orjinal olur bence
      ···
    3. 3.
      0
      Bro yapabilirsen yapasana anlamiyom ben
      ···
    4. 4.
      0
      Bro yapabilirsen yapasana anlamiyom ben
      ···
    5. 5.
      0
      Bu ney la
      ···
    6. 6.
      0
      Bu ney la
      ···
    7. 7.
      0
      (bkz: feresin gizemi çözüldü)
      ···
    8. diğerleri 5
  16. 2.
    +193 -2
    Feres > hasan karacadağ
    ···
    1. 1.
      +8 -9
      cinli hikaye var feres var tutmazsa gibin beni
      Edit:Altımdakinin anasını gibtim ondan böyle öfkeli buyrun sizde gibin kudursun huur çocuğu
      ···
      1. 1.
        +2 -2
        ananı gibeyim ya senin, ananın dıbını gibeyim...
        ···
      2. 2.
        +1
        helal edin panpalar;

        hikaye nedense DABBE-BiR CiN VAKASI (2012) filminden baya bi esinlenmiş gibi geldi.
        ···
      3. 3.
        0
        Cin çarpması olmasın o?
        ···
      4. diğerleri 1
    2. 2.
      +1
      feres geldü yannanı yedik amk
      ···
    3. 3.
      0
      Feres var Rez
      ···
    4. 4.
      0
      emin efendi değilse neyim youtube kanalım var dedi filan bence her türlü emin efendi öylemisin feres
      ···
    5. 5.
      0
      Rezzers
      ···
    6. 6.
      0
      Feres dıbınakoyim
      ···
    7. 7.
      0
      (bkz: feresin gizemi çözüldü)
      ···
    8. diğerleri 5
  17. 1.
    +653 -158
    Anadolu'da görülen bir gelenek olarak "el vermek" günümüzde artık iyiden iyiye azalmış ve bunu yapan kişilerin sayısı iki elin parmağını geçmeyecek kadar azalmıştır.
    Genellikle havas ilmi ve cinni bağlantılar ile yapılan bu ilimde tehlike yadsınamaz bir gerçektir...
    Okuyacak olduğunuz yazı dizisi bizzat kendimin de sohbet etme şansı bulduğum Kütahyalı Marangoz Cemal Hoca'nın başından geçen olayları konu alacaktır.
    26 Mayıs 2008 Tarihinde gerçekleşen olaylar tarafımdan yazıya geçirilmiştir.
    Etki altında kalacak kişilerin okumamasını tekrar tekrar belirtiyorum.
    Olaylar Cemal Hoca'nın ağzından anlatılacaktır.
    _________________
    26 Mayıs 2008 ; Kütahya
    Buralarda (Kütahya) beni pek çok kişi tanır... Yaşım bir hoca için genç olduğundan hürmet göstermeyenler de yok değil tabi. Zaman zaman şehir dışından da insanlar yardım için gelir giderdi.
    Ben kendime asla "cinci hoca" denmesine izin vermedim. Allah'ın bize bahşettiği ilimleri öğrenip , uygulayıp elimizden geldiğince yardımcı oluyorduk.
    26 Mayıs 2008 günü de Kütahya Ağaköy'deki babamdan kalma evde bir hasta ile uğraşıyordum... Daha küçük bir erkek çocuğuydu. Yaşı 10 , bilemedin 13 falandı.
    2000 Yıl küsür yaşı olan bir cin çocuğa rahatsızlıklar vermiş , ailesi çocuğu geçe fotoğraflara uzun uzun bakıp çığlık atarken yakalıyormuş... Daha sonrasında çocuk hızlıca evin kapısından fırlayıp ormana doğru kaçıyor , 2-3 gün sonra da eve geri dönüyormuş...
    Bakır bir tepsinin üstüne çocuğun kanını damlattım... Anne ve babasının eline tutuşturduğum kağıtları , işaret verdiğim zaman yakmalarını ve çocuklarını mümkün oldukça sıkı tutmalarını söyledim... Kağıtların külünü kanlı tepsiye döküp dualar okuduk... Yavru güçsüz kalıp bayıldı , biz devam ettik.
    Çocuğun ailesiyle ve çocukla birlikte kendisine bulaşan mahluk-u ifrit'i çok şükür defettik...
    Cinin adı Uman'dı... Söylediği tek şey , tekrar geri geleceğiydi...
    Durmadan , usanmadan tekrar geleceğini belirtiyordu...
    Seans bittikten sonra ailenin babası ile görüştüm...
    "Oğlunuz bir süre rahat edecektir , ancak dikkatli olmakta fayda var... Ayna , fotoğraf , açık pencere gibi yerlerden uzak tutun. Gece yalnız yatırmayın" dedim ve uğurladım.
    Bahçemde misafirlerim vardı... Onlar da alışmıştı bu olaylara...
    Biri teyzem , diğeri teyze oğlum ve dayım bahçedeydi.
    Ben aileyi uğurladıktan sonra teyzem seslendi...
    Yardıma muhtaç birisinin olduğunu , eğer müsaitsem benimle görüşüp görüşemeyeceğini sormuştu.
    "Allah misafirinin başımızın üstünde yeri vardır teyzem... Söyle gelsin. Başına bir baş örtüsü ayarlayın." dedim ve beklemeye başladım.
    Tümünü Göster
    ···