Beyler biraz uzun ama sıkıcı değil. Uzunluğu göz korkutmasın. http://youtu.be/DWHltyF1Nes şiiriyle beraber dinleyin.
Muhsin Yazıcıoğlunun şehadetinin 7. yılına girdik. Muhsin Başkanla ilgili pek çok kitap okudum, belgesel izledim, kamera kayıtlarına baktım. Şahsi kanaatim Muhsin Yazıcıoğlu kesinlikle ama kesinlikle suikastle şehit edildiğidir. Konuya drekt giriyorum. Muhsin Yazıcıoğlu esasında Turgut Özalın Cumhurbaşkanlıktan ayrılıp siyasete tekrar atılacağı partinin yöneticisidir. Başkan partiyi kurduğu zaman söylenti odur ki Özalın istifa edip parti başına geçeceğiydi. Planlar Özalın zehirlenerek öldürülmesiyle bozuldu. Ve Başkan tek başına yola koyuldu. Muhsin Başkan aslında bir siyasetçi olamayacak kadar temiz bir insandı. Fakat iyi bir liderdi. 80 darbesinde hapiste çektiği eziyetleri bilen bilir. Hatta hücresinde, yemeğinde bulunan her rengi ayırıp uzun uzun baktığı ve delirmemek için elinden gelen gayreti gösterdiği bilinir. Huur çocuğu cunta askerleri, Başkanı filistin askısı, vücuda elektrik vermek gibi pek çok işkenceden geçirdi. En çok utandığı şey ise cinsel organından elektrik verilmesi olmuştu. Huur çocukları bunu farkettiklerinden sürekli yapıyordu. Hatta evlendirildiği zaman ailesi çocuk sahibi olmamasından korkuyordu. Allah ona iki çocuk verdi.Pek çok koalisyona ortak oldu. Onu en çok üzen şeylerden biride partisinin yeteri kadar oy alamamasıydı. Kendisini sevenler oy verselerdi aslında, partisi mecliste söz sahibi olabilecekti. Her türlü imkansızlıklara rağmen partisi için elinden geleni yapıyordu. imanlı, saf ve temiz bir insandı. Hatta öyle saf temiz biriydi ki partisine gelen ve kaydolmak isteyen birine rozet takmış daha sonra bu adamın başka bir partiye geçtiğini duyunca çok üzülmüştür. 1993'te yaşanan 33 Erin şehit edilmesi olayını araştırıyordu. Çok önemli bilgilere ulaşmıştıda. Abd'nin Iraka gireceği zaman hükumete tezkereye hayır demesi sebebiyle destek verdiğini biliyoruz. Türkiyenin tezkereyi reddi sonrası Dağlıca Baskını yaşanmış 13 askerimiz şehit edildi. Bu Türkiyeye yönelik açık bir tehditti. Aslında baskından daha kimsenin bu olaydan haberi yokken zamanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gülü arayıp haberdar ettiği bilinir. Gül, kendisine istihbaratınız güçlüymüş der hatta. Dediğim gibi herkes onu seviyordu ama oya gelince olmuyordu işte. Dağlıca Baskınınıda çok araştırdı bunun tezkere yüzünden olduğunu biliyordu. Hem 33 er olayïı hem Dağlıca Baskını konusunda pek çok bilgiye ulaşmıştı. Derken seçimler gelmişti. Arabalarla yollarda vakit geçirmek büyük zorluktu. Helikopter kiralama işi teklif edildi kendisine. O arabalarla bu işin zor olduğunu biliyordu fakat helikoptere bir türlü gönlü ısınmıyordu. Zaten para ekgibti. Derken sonunda para bulunmuştu. Buradan sonra helikopter düşüyor. Şunu özellikle belirtmek istiyorum. Pilotla, havayla veya başka birşeyle alakalı değil bu. Bu bir kaza değil zaten. Emekli bir binbaşının bir tv programında sertçe söylediği gibi; "abd sattığı her ürüne chip yerleştirir ve ürününü takip eder. Ben bunun Abd tarafından yapıldığını düşünüyorum." Abd'nin Başkana olan kinini biliyoruz. Ayrıca helikopter düşmeden önce ve sonrasını içeren 3-4 dakikalık radarların bilinmeyen bir sebeple kapanması sözkonusu. Malatyada bulunan askeri hava üssünden kalkan F-16 o bölgeye doğru hareket ediyor, radar kapanıyor, helikopter düşüyor, ardından radar tekrar devreye giriyor. Radar açıldığı zaman F-16 bölgeden üsse doğru geri dönüyor. F-16'ların helikoptere yakın bi şekilde geçip oluşturacağı hava akımıyla düşürme yapabileceklerinin dünyada örnekleri var. Ayrıca ajanslara kim oldukları bilinmeyen (büyük ihtimalle asker) elbiselerden de asker olduğu sanılan bir grup kişinin helikopter düşmesinden sonra 3 saat gibi bir zaman dilimi içerisinde bir helikopterle bölgeye gelip helikoptere ait karankutu ve diğer önemli cihazları sökerken ki videosu düşüyor. Buda adı geçen iki saldırıyı araştıran Başkanın asker içinden bir grubun suikastine gittiği ihtimalini güçlendiren bir emare. Helikopterin düşmesinden 3 gün sonra bölgeye ulaşılması çok kafa karıştırıyor.