/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2
    Sa beyler (varsa bayan arkadaşlara da selamlar) (bkz: ehehe)(tamam mk ‘ne fark eder’ diyen muallak kardeşim sana da selamlar) hikaye az sonra başlayacak okumak isteyenler aşağıdaki uyarı yazısını okumak zorunda değil hemen küfretmeyin.

    Bu başlık altında geçen hikayede, gerçek kişi ve kurumlardan esinlenilmiş olunup olay örgüsü içinde bahsi geçen kişi ve kurumların hikayeyle bir alakası bulunmamaktadır, bu kişi ve kurumlara olay örgüsü içinde yüklenilen misyonlar ve yapılan göndermeler tamamen gayri resmidir ve hiçbir şekilde sorumluluk kabul edilmemektedir. Bu hikaye inci sözlük kullanıcı sözleşmesine tabi olarak yönetim tarafından kopyalanabilse dahi öteki üçüncü şahıslar tarafından kopyalanması ve yayımlanması zatı âlimce yasaklanmıştır.
    ···
  2. 2.
    0
    yazar notu;

    partlar seri gelecek hazırlanın
    ···
  3. 3.
    +1
    Sessiz bir sokakta yürüyorum, tek başıma. Nerden geldim? Neden buradayım? Hatırlamıyorum. Sadece yürüyorum. Sokak boş, sağımda ve solumda kapalı dükkanlar… Köpek sesleri geliyor. Kafamı çevirip arkama bakıyorum. O de ne! Babam, arkasında üç tane köpek kovalarken bana doğru koşuyor. Daha ne olduğunu anlamadan bana yetişiyor. Ama durmuyor, koşmaya devam ederken arkasından bakakalıyorum çünkü eliyle karnını tutuyor, yaralanmış.

    Köpeklerin üstüme atlamasıyla yere yıkılıyorum, ne kadar uğraşsam da kurtulamıyorum, bağıramıyorum da.

    Telefonumun sesiyle uyandım. Ter içinde kalmıştım. Neyse ki rüyaymış dedim kendi kendime. Kalkıp kahvaltı masasına oturdum, sonra hâlâ tam uyanamadığımı farkettim ve kalkıp yüzümü yıkamaya gittim.

    Ama, durun bir saniye. Başıma gelenleri anlatmadan önce tanıtmam gerekenler var. Öncelikle, kendimden başlamalıyım.

    Ben, Çetin Ceviz. Hemen dalga geçmeyin, adım Çetin, soyadım Ceviz. 22 yaşındayım ve üniversitede okuyorum, 18 yaşımda liseden üniversiteye geçince hayatımın değişeceğini düşünmüştüm ama pek bir şey değişmedi. Sadece üç arkadaşımla öğrenci evine çıktık. Onları sonra anlatırım. Şu sıralar ise babamla yaşıyorum, malumunuz tatil döneminde eve geldim. Annem mi, ben küçükken öldü, hayal meyal hatırlıyorum, o da eski fotoğraflarındandır belki de. Babam demiştim; polis emeklisidir, gerçi şimdilerde küçük bir dükkan açtı, sarraflık yapıyor.

    Az önce de dediğim gibi, yaşanılabilecek en sıradan hayatı yaşıyorum, bu sebepten ötürü anlattıklarımdan boş kalan yerleri kendiniz de doldurabilirsiniz, en azından ben sizi uyarana kadar.

    Ne zaman mı uyaracağım? Sabredin, hikayemi dinledikçe kendi hayatımda figüranlık yaparken hayatımın nasıl alt üst olduğunu ve dünyanın gelecek kaderini öğreneceksiniz.
    ···
  4. 4.
    0
    Tatilin son gününü, tatilde yapılacaklar listemi arayarak geçirdim. Her yıl olduğu gibi bu yazı da tamamen boş geçirmiştim. Hayallerimde fitness’a gitmekten tutun birkaç günlük gezilere kadar pek çok şey vardı, neyse. Çok da üzülmüyordum bu planların yatmasına. Ne de olsa sonraki yaz gene bunları planlayacaktım.

    Ertesi gün kampüse gittiğimde herkeste bir gariplik vardı. Hızla Turgay’ın yanına züttürdüm. Turgay demişken, ev arkadaşım olur, çok fena ülkücüdür. Ne garip ki öğrenci evimizde benim gibi silik ( silik, yanlış okumayın hemen) bir insan, Turgay gibi haşin bir tip, samuel gibi rum kökenli bir hristiyan beraber yaşıyorduk. Samuel’den de bahsedelim, Rumdur, şu hayatta gördüğüm en adam gibi Rum kökenli insanlar listesinde ikinci sıradadır. Birinci sırada samuel’in babası Michael amca var. Öğrenci evimizin kirasını Michael amca üslenmişti. Neden listenin ilk sırasını kaptığını anlamışsınızdır.
    Zaten listede üçüncü bir şahıs yok, başka da Rum tanımıyorum

    Turgay’ın yanına gidince durumu anladım. Şeyda adında bir kız gelmiş başka bir şehirden. Millet bunu konuşuyormuş. Banane diyerek oturdum yerime, dersin başlamasını bekledim.

    Şeyda denilen kızı da merak etmiyor değildim aslında. Neyse gelince görürüz diyerek telefonumu çıkardım ve inci sözlüğe girdim. Namık diye bir arkadaş vardı, onun tavsiyesiyle bu siteyi keşfetmiştim. Gerçi lisedeyken de bazı arkadaşlar giriyordu ama bu sefillerin takıldığı bir ortamdan pek bir şey beklemediğimden ben girmemiştim. Öylece trendde aşağı yukarı gezindim, bizim namık gene trende girmiş, kasiyere mi ayar vermiş ne yapmış.

    “Afedersiniz” dedi biri, irkilerek zıpladım ve işte o an göz göze geldik. Hâla nasıl başardığımı bilmiyorum ama telefonu elimden kaçırıp yere düşürdüm. Eğilip aldı ve bana uzatarak “ben Şeyda” dedi. Telefonu alıp teşekkür mü etsem adımı mı söylesem ikilemindeyken ağzımdan garip bir ses çıktı “teşeğğ çetin ben şey ehh” neyse ki turgay yardımıma koşup tanıştırdı bizi.

    Hayatımda hiç böyle hisler yaşamamıştım. Lisedeyken birkaç defa kız meselesine bulaşsam da, gerçekten aşık olmamıştım demek ki. Artık Şeyda’nın hayaliyle uyanıp yine onun hayaliyle uykuya dalıyordum. Haftalar böyle geçiyordu. Normalde yolda görsem selam vermeyeceğim kız grubunun ortamcı tipi Neslihan’la arkadaşlığı ilerletip Samuel ve Mert’le beraber cafelerde takılır olmuştum. Hepsi Şeyda içindi.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    0
    rez alın pampalar az sonra devdıbını atarım

    edit; okuyun lan emek var bi şukuyu ekgib görmeyin
    ···