+1
Eski blog yazılarımı falan okudum... okumak isteyene atarım... ağlıyorum amk
Hayat çok mu güzel lan ?
93 doğumlu bir genç yazıyor bu okuduklarınızı. Çok fazla edebi bilgim yok ama klavyem döndüğü kadar duygularımı yazarım yine ara.
ilk mutluluk duygusunu 2000 yılında yaşadım. Bilgisayar ile tanıştığımda, düğmesine bas ve oyun oyna. Microsoft millenium yüklü o zaman bilgisyarda.
fazla iyi bir bilgisayar değil haliyle, "8 mb" ekran kartı var çoğu oyunda donan ve deli eden. Bu bilgisayar benim hayatımı yavaş yavaş gibmeye başladığında, bunun farkına
varsaydım şuan çok farklı şeyler yazıyor olabilirdim. Tabii o zamanda PCnet dergisinin verdiği internet paketleriyle internete giriyor ve telefon faturasını azda olsa düşürmeye çalışıyorum. O paketler yokken 146 adlı internet olayıyıla internete bağlanıyorum ve günümün 10 saatini bilgisayar başında harcıyordum. Tabii gelen telefon faturasınada yansıyor bunlar. Aylık 450 500 fatura geldiğini hatırlıyorum… Zaman geçtikçe ergenlik dönemleri geldikte bilgisayarı aslınd yalnızlığımı bastıran bir araç olduğunun farkına vardım. Ama geç olmuştu zamanında girilen oks sınavımı s.kmişti. Meslek lisesine yerleştim ve hayatımın en kötü 4 senesini yaşadım. Yalnızlığım bu devirde iyice tavan yapmıştı. Her gece ağlamaktan ve dostum dediğim insanla paylaşmaktan başka birşeyde gelmiyordu içimden hatta benim derdimi anlattığım sayılı insanlardan ( cinsiyeti kız bu arada.) bana “acıdığı” için benimle birlikte olmuştuki buradan sonra kendimi toplayamadım.-ki hal aynı durumdayım o zamadan bu zamana değişen tek şey. Yaşadığım yer. internet sitem, facebook adresim, twitter adresim, aldığım alkoller yediğim yemekler telefonumaram tuvalette geçirdiğim süre. Bire bir aynı.
•
*(1)
Çok fazla yalnızlık çeken bir insanın nasıl sinir küpüne nasıl bir sinir abidesi olup babasına bile vurabildiğini gördüm. Babamla kavga edip duvarları yumruklayıp 1,5 hafta sokakta yatıp beni polislerin bir bankta bulması. Hepsi yalnızlığımın eseriydi. Yalnızlık dediysemde kimsesilik olarak algılanmasın. Duygusal bir boşluk sonsuzluk gibi kimseye aşık olamamak.. olupta boş(tak) çıkması ve bu durumun en yakın dostumu fazlasıyla üzmesi bunu fark etmiyordum o zamanlar ama bayan ç benim kendime üzüldüğümden çok bana üzülüyordu. Bu sinir aşırı gerginlik mutsuzluk hissiyatı, etrafımda gördüğüm mutlu insanlar benim dünya adaletini sorgulamama neden oldu ve bu merak zamanla bana ateistlik kazandırdı. Farklı insanları o kadar mutlu görürken kendi başıma yaşamak, anne baba tutarsızlığı maddi sıkıntılar, hem kumarda kaybedip hemde aşkta kaybetmek beni iyice ucuruma sürükledi ve sonunda o pek kimsenin bilmediği kendini babamın av halatıyla asma olayı… Mahalledeki çocukluk arkadaşlarımı görememiştim 15 20 gün, boyunumdaki morarıklardan dolayı.. Babamın gece boğulma seslerine uyanıp beni tavana doğru itip bi şekilde yere indirmesi… Hala aklımdan gitmez biliyormusun ?... Biricik kardeşim saffet.. Kötü gün iyi gün demeden yanımda olan bi dal sigarayı gecenin 3ünde bana parka getirmesi o sigarayı dönmemiz. Aslında bu soruyu ona şakayla karışık ona sormuştum… “Hayat çok mu güzel lan ?” her insanın eli sabun falan kokar dimi adamın eli am kokuyodu öyle bir arkadaşımdı he benim için çabalamadımı çabaladı ama Türk kızının triplerine gelemedim hiç bi zaman. Hem saffet mahçup olmuştu hemde benim öz güvenim gittikçe sıfırlanıyordu. Tam artık bittiğimin sonda olduğumun farkına vardığımda, diğer insanların yaşayamadığı gibi yaşayamadığımın farkına vardığımda ve tamamen 0 ı tükettiğimin diğer gününde bayan ç bana kuzenini ayarlamak istediğini söyledi. Tabii salak ben 1 senelik bir fiyasko olduğunu bilseydim yine istemez belki şu anda ıspartada bile olamazdım. Bir tatil dönüşüydü o zamanlarda sinir tedavim başlamıştı. Doktora gidip gelmeler yavaş yavaş düzeldiğimi anlarken o kız beni hayatına kabul etmişti. Başkasını sevdiğini bile bile ona “aşık” olmuştum ben. Biliyorum tam bir GAVATLIK.” KABUL. AMA onu kendime aşık etmem 1 haftamı almadı bayan ç nin evinde ona sırtından sarılmıştım ve gecesinde hayatımda bir hatundan duyduğum birkaç cümle duymuştum “uğur ben sana aşık oldum..” dünyalar benimdi. Doğumuman itibaren duyduğum en güzel şeydi bu belki… Büyük aşkımız yıl dönümümüze 10 gün kala yani 4 ağustos 2011 de bitmişti, hemde bir polis karakolunda. Sonrasında üniversiteyi kazandım o yaşadığım tak çukurunda her sokağında anım olduğu yerden kaçmak için Allahın diğer bir gibtir ettiği yere geldim. Ama gözüm açılmış gibiydi.Ne bir duygu hissiyatı nede bir aşk kıpırtısı bende hiçbir duygu belirmiyordu artık. Şuan olduğu gibi. Bir sene önce yazmış olsaydım bu yazıyı ağlıyor olurdum. Ama gözümden tek bir damla göz yaşı bile dökülmemişti. Bundan sonrada dökülmeyecek gibi duruyor. En zoruda bir şey hissetmeden yaşamak. Bana “baba” olduğumu hissetirecek bir kadın olmadan yaşamak. iişin garip tarafı morelim bozulduğunda sadece suratım düşüyor ve daha fazlası olmuyor ağlarsan açılırsın sözü benim için geçerli bir şey değilmiş gibi geliyor bana…
Kumarda kaybet, aşkta kaybet, duygularını kaybet…
Şimdi sorarım sana “ hayat çok mu güzel lan ?... ”