1. 26.
    0
    Fırat geldi;

    "Kanka yok sınıfta."
    "Sordun mu birine?"
    "Hayır, baktım çantası falan da yok. Gelmemiş yani. Yancıları da gelmemiş."
    "Tamam neyse. Ben bi dolanıyım şuralarda."
    "Biz de gelelim mi?"
    "Yok takılın."

    Bahçeye çıktım, okulun arka tarafında sigara içtiğimiz bi alan var. Kameranın görmediği.. Okulun iti, kopuğu orada olur genelde.Ümit’in de orada olacağını tahmin ederek gittim.3-5 kişi vardı.Bir tanesi Ümit’in sınıfındandı. Adını bilmiyordum, yüzüne bakarak sordum;

    "Lan Ümit geldi mi okula?"
    "Hayırdır?"
    "Soruma cevap versene oğlum."
    "Yok gelmedi. Bi sorun mu var?"
    "Hee aynen. Niye gelmemiş haberin var mı?"
    "Ben nerden bileyim dıbına koyayım!"
    "Ulan lavuk, adam yerine koyup bi şey sorduk sana.Ne artist artist söyleniyosun gibik."
    "Söyleniyorum lan napıcaksın? Sen kimsin gelmiş bana hesap soruyosun lan."

    Güldüm.. “Ulan dıbınakoduğumun okulunda herkesin mi zütü kalkmış!” dedim ve ilerledim..
    Ümit, Hazal’ın karşı sınıfında okuyordu.3.katta.Ümit’in sınıfının kapısındaydım, Hazal’ı gördüm.O’na soracaktım Ümit’i.Hızlı hızlı yürüyordu, durdurdum;

    "Hazal?"
    "Ne var Çağıl?"
    "Ümit’i arıyorum ben. Haberin var mı?"
    "Sebep?"
    "Bir şey sormam gerekiyor."
    "Ne sorucaksın?"
    "Sen haberin olup olmadığını söyle.Ümit’le aramızda bi mevzu.."
    "Ya sen ne zaman peşimi bırakıcaksın Çağıl? Senin kadar yüzsüzünü görmedim ya."
    "Ne diyosun kızım sen? Kimmiş senin peşinde dolaşan? Kendini bu kadar önemseme."
    "Beni önemseyen önemsiyor zaten, senin ilgine ihtiyacım yok."

    Tekrar güldüm.. ve “insanlar önemsediği şeylere zarar vermez Hazal’cım, hele ki bu zarar gibmek gibi bi eylemin karşılığıysa..” dedim. Tam giderken durdurdu;
    "Ne diyosun sen be!"
    "Hiç.. Saçmaladım öyle, kendi kendime."
    "Gerizekalı.."

    3.kez güldüm..
    ···
  2. 27.
    0
    Birilerine laf sokmak cidden mutluluk veriyor. Tedirginliğim gittikçe azalıyordu. Tekrar bahçeye çıktım ve Emir’e mesaj attım; “Okulun arkaya gelin.” diye. Kimse yoktu,bi sigara yaktım. Daha sonra Fırat ile Emir geldi;
    "Naptın?" dedi Emir.
    "Gelmemiş lavuk."
    "Yarın gelir artık."
    "Gelmesin, giberim anasını. Hazal’a gömçürdüm yine ahaha"
    "Naptın naptın?"
    "Anlatırım sonra ya. Kaldı yine ortada, çok mutluyum var ya şuan. içtiğim şu sigara mutluluk sigarası yani."
    "iyi bakalım… Falçata olayını napıcaz?"
    "Buluruz." Fırata döndüm;
    "Kaç paramız var lan?"
    "Pederden aldım dün 50 Lira. 480 TL var şuan."
    "Güzel.. ver sen o parayı bana."

    Parayı verdi, cüzdanıma koydum. Tam o sırada telefonum çaldı, amcamın kızı arıyordu. Açtım;
    "Efendim"
    "Çağıl nerdesin?"
    "Okuldayım noldu?"
    "Hemen çık okuldan. Baban geliyo okula.Bi tatsızlık çıkarma lütfen çok sinirliydi.."
    "Napıcakmış okulda?"
    "Ya seni almaya geliyo işte. Çağıl zarar vericek sana, çık lütfen okuldan."
    "Tamam tamam, sakin ol sen nerdesin?"
    "Evdeyim."
    "Bizim evde kim var?"
    "Kimse yok. Annen falan hepsi geliyo işte okula, çabuk çık ordan."
    "Tamam canım ben eve geliyorum şimdi. Bizim evin anahtarı var di mi?"
    "Evet var."
    "iyi. Bizim eve gir, dolabımdaki bütün kıyafetlerimi poşete doldur. Ya da yatağımın altına bak, orda valiz olcak büyük. Doldur onun içine."
    "Tamam çabuk gel."
    "Geliyorum hemen. He,Büşra?"
    "Efendim?"
    "Çok sağ ol ya."
    "Sorun değil hadi gel hemen bekliyorum."

    Telefonu kapadım, Emir sordu hemen;
    "Noldu lan?"
    "Babamlar geliyomuş."
    "Nereye? Buraya mı?"
    "Aynen. Eve gidiyorum ben, Büşra benim kıyafetleri hazırlıycaktı. Gidiyim onları alıyım,hem para falan varsa evde.."
    "Oğlum o zaman biz de gidelim. Bize de sorar şimdi baban seni."
    "Yok.. Siz kaybolmayın bi yere. Gelip sorarsa haberimiz yok dersiniz. Hadi görüşürüz, akşam gelirim eve."
    "Tamam kanka dikkat et.."
    ···
  3. 28.
    0
    Okul bahçesinin arka duvarından atladım, koşmaya başladım. Bizimkilerle karşılaşmamak için ara sokaklardan gidiyodum hep. Apartmanın kapısına geldiğimde “Otomatiğe bas.” diye mesaj attım Büşra’ya. Bastı.. içeri girdim, boynuma sarıldı;
    "Çağıl.. Çok korktum sana bi şey yapıcaklar diye.."
    Tebessüm ettim inceden; “Korkma ya bi şeyim yok.”
    "Nerelerdesin kaç gündür?"
    "Fırat’larla kalıyoruz. izmir’e gidicez para biriktiriyoruz."
    "Ne izmir’i ya?"
    "Buralarda işimiz kalmadı artık. Babam ne diyo benim için duyuyo musun bi şeyler?"
    "Yok… Geçenlerde o bin kurusu bu eve gelicek ama bu sefer de ben almıycam eve diyodu sadece."
    "Alırsa dıbınakoyayım! Evine kaldım sanki pekekentin."
    "Küfür etme… Baban o senin."
    "iskele babası.. Neyse, topladın mı sen benim eşyaları?"
    "Ya dolapta bi şey yok ki.. ipe asmış annen bi kazakla pantolonunu. Onları aldım, yatağının üstünde."
    "Hasgibtir… Neyse bulucaz artık bi şeyler,ben değiştiriyim bari üzerimi bekle sen burda."
    "Tamam giyin bekliyorum."

    Önce pantolonumu çıkardım, temiz olan pantolonumu giydim. Daha sonra tam tshirtümü çıkardığımda Büşra girdi odaya..
    "Giyindin mi?"
    "Evet.."
    "Vücudun da çok ciksiymiş" dedi gülerek.
    "Evet öyledir.Pek fazla kız göremez ama, şanslısın yani."
    "Devdıbını da görmek isterim."
    "Anlamadım?"
    "Anlatıyım.." dedi ve üzerindek penyeyi çıkarttı.
    "Büşra, napıyosun iyi misin?"
    "ee,ben de çıkardığıma göre; sıra sen de. Hadi devam edelim."
    "Saçmalamayı kes. Giy üstünü."

    Pantolonunun düğmelerini açıp yanıma yaklaştı. itti, yatağa düştüm. Şaşkındım, susuyordum sadece. Üzerime çıktı, sütyeninin askısını açtı ve dudaklarını, dudaklarıma değecek kadar yaklaştırıp;
    "Çağıl, seni deliler gibi seviyorum.." dedi..

    Ben ise sadece bakıyordum..
    Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilmiyordum. Duruyordum sadece.O ise bana ait olmaya çalışıyordu. Utanıyordum.Kuzenimdi nihayetinde. Amcamın kızıydı, kanımdı,canımdı. Dudaklarımdan öptü. Daha sonra pantolonunu çıkartmaya başladı.Ne kadar ”Büşra yapma” dedimse de,dinlemedi.Çırılçıplak kaldı. Tekrar üstüme çıktı;
    “Soyunsana..”
    “Büşra saçmalıyosun.”
    “Fantezi istiyosun demek.. iyi madem yapalım aşkım.”
    “Lan hiçbir şey istemiyorum bırak beni”
    ···
  4. 29.
    0
    Bir yandan öpmeye,bir yandan da giysilerimi çıkarmaya devam etti.Bir an kendimi kaybettim. Nefsime yenik düştüm.Üstelik öyle bir düşüştü ki bu,6.kattan düşer gibi.Çakılır gibi betona.Ümit ile Hazal’ın hırsını Büşra’dan alıyordum nitekim. Uçkurumu kanımdan, canımdan,bunca zamandır kardeş dediğim insana açıyordum.

    Daha sonra Büşra’nın “Çağıl çok acıtıyosun yavaş.” Deyişiyle irkildim. Olduğum yerden çıktım. Yataktan da..Üzerimi giyinirken;
    “Çağıl, beni de zütür nereye gidiyorsan.”
    “Büşra bu yaptığımızı unutacaksın.Bir daha da asla görmiycez birbirimizi.”
    “Saçmalama! Ben seni seviyorum. Yıllardır bu günü bekledim, bana bunu yapamazsın.”
    “Böyle olmak zorunda, affet beni.”
    “Aşkım hayır. Lütfen.Bak ben hiç yük yapmam sana,ne dersen tamam derim.”
    “Ya kızım Allah belanı versin senin. Ulan kardeşim dediğim insanla yaşadığım şeye bak utanıyorum kendimden ya.”
    “Az önce içimdeyken hiç böyle demiyodun ama.Çok güzelsin, muhteşemsin diyodun. Tabi zevkini aldıktan sonra bitiyo di mi her şey.Sen böyle adam mıydın Çağıl.

    Büşra gerçekten çok güzeldi. Siyah saçları, mavi gözleri ve daha önce hiç dikkat etmediğim dudakları.. Aynı yaştaydık. Beraber büyümüştük, aynı oyunda oynamıştık.Önceden aynı yatağa bir çok kez girmiştik.Ama sadece uyumak için..

    “Tamam Büşra. Eşyalarını topla bi kaç güne alıcam seni. Haber bekle benden tamam mı?”
    Dudağımdan öptü.
    “Tamam aşkım. Seni çok seviyorum kendine dikkat et.”

    iki-üç parça kıyafet alıp çıktım evden. Fırat ile Emir’e mesaj attım eve gidiyorum diye.Eve gittim, evdelerdi.Girdim içeri;
    “Gelin şimdi benim ağzıma sıçın. gibin abi beni.”
    Emir atladı;
    “Noldu lan?”
    “Neler olmadı ki dıbına koyayım neler… Film gibi olan hayatımızın kategorisi değişti.”
    “Ne diyosun oğlum. Neymiş kategorimiz?”
    “ferre film çekiyoruz nolcak..”
    Fırat atıldı;
    “Nerden geliyosun sen?”
    “Evden geliyorum, Büşra benim kıyafetleri hazırlayacaktı ya hani..”
    “Evet ee?”
    “Hazırlamış. Kendi kıyafetlerini de yanımda çıkardı sağ olsun.”
    “Oha. Seviştiniz mi lan!”
    “Ne sevişmesi oğlum? Çocuğumuz bile olur belki o derece.”
    “Vay sürtük!”
    “Lan doğru konuş be öf.”
    “Eee kanka sonra noldu anlat. Ulan şerefsiz misin sen de amcanın kızı lan.”
    “Oğlum soyundu işte birden,ben de üstümü çıkartıyodum zaten o sırada. Yatağa attı, üstüme çıktı falan. Zorla yaptı yaptı yani.O yaptı. Tutamadım ben de kendimi. Gözlerim karardı bi anda.En son altımda bağırıyodu işte.”
    “Hay gibeyim ya.. Biz burada zütünü toplıycaz diye uğraşalım sen kızlarla yat.Oh ne alaka memleket lan.”
    “Bak çocuk. Seni yemin ediyorum doğrarım, anlattığıma pişman etme.”
    “Tamam lan tamam.”
    “O da bizimle gelicek izmir’e”
    “Ne! Kim? Büşra mı?!”
    “Evet”
    “Lan gibtirgit ne işi var bizimle.Bi de kız mı taşıycaz oğlum yanımızda manyak mısın.”
    “Lan napıyım gelicem diye tutturdu. Mahcubum kıza. Gelsin zararı olmaz.”
    “Oğlum salak mısın sen? Ne mahcupluğundan bahsediyosun dıbına koyayım! Tecavüz ettin sanki. Kendi zorlamış işte. Daha ne..”
    “Geliyo Fırat. Uzatma o yüzden. Kavga da çıkarma şimdi zaten sinirliyim, senden çıkartmıyım.”
    “Çıkartsana dıbına koyayım ya.gibtir olun gidin nereye gidiyosanız gelmiyorum ben.”
    “Gelme lan.”
    Emir girdi araya;
    “Ya oğlum tamam tartışmayın. Fırat,gelsin oğlum kız nolcak. Neyi tartışıyosunuz anlamıyorum ki.Bu mu şimdi işimiz?Önce bi parayı bulalım, biletlerimizi alırken karar veririz kimin gelip gelmeyeceğine.”
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    0
    Sigara yaktık.. Zaten yaptığımız tek şey buydu. Yaşanılan bir olay, Fırat’ın kuruntuları ve ardından dumanlı bir sigara.. Bütün hırsımızı alıp zütürüyordu resmen. Nefretimizi,özlemimizi, acımızı,hatta gözyaşlarımızı… Dumanlar da ağlıyordu, bizim gibi pislik heriflerin ciğerlerinde yaşayacakları için..

    Sigaralarımız bittikten sonra Emir;
    “Aga ben kaçar.”
    “Nereye lan?”
    “Bizim dükkana bi gidiyim, bakıyım pederden falan bi şeyler otlanabilirsem”
    “Oğlum bekle baban için erken daha.Şimdiden alırsan yakalanırız.”
    “Yok be oğlum bizim için değil.Ya yine bizim için istiycem de,bu sefer başka bi şey. Eğlenelim biraz”
    “Hayırdır?”
    “Akşam bi şeyler yapalım diyorum ya.”
    “Lan harcama parayı eğlenicek halimiz mi var sanki.”
    “Oğlum para ben de.Sıkıntı yapmayın siz, rahat olun. Kopartıcam sizi bu akşam kafa yormayın.”
    “iyi bakalım öyle olsun.”
    “Hadi Allah’a emanet. Öptüm ikinizi de.”
    “Dikkat et lan Ümit kamili falan çıkmasın karşına.”
    “Çıkarsa da dıbına koyayım, çıkmazsa da..”

    Emir gitti, Fırat ile tek kaldık. Uzanmıştım koltuğa, uyukluyordum.Fırat uyandırdı;
    “Şşşş… Lan”
    “He?”
    “Oğlum bak Emir’in yanında çok böyle ters düz konuşuyosun benimle, yaptığın ayıp. Rezil ediyosun beni.”
    “Lan Emir yabancı sanki sus. Rezil oluyomuş..”
    “Seninle benim gibi mi dıbına koyayım! Ne olduğu belli değil daha.”
    “Fırat dedikodularınla uğraşamıycam kardeşim. Uykum var, yorgunum.”
    “Tamam uyu”

    Akşama kadar uyudum. Uyandığımda saat sekizi geçmişti. Fırat’ta uyumuştu. Uyandım ve Fırat’ı dürttüm;
    “Lan! Kalk lan hey.”
    “Ne var oğlum ya.”
    “Oğlum hadi ben uyuyorum sen niye yatıyosun!”
    “içim geçmiş napıyım lan. Nöbette miyiz sanki.”
    “Emir geldi mi?”
    “Yok gelir şimdi. Yarım saat önce falan aradı işte,Çağıl uyuyo dedim, dedi uyandır gelicem ben birazdan falan.”

    Kalktım, elimi yüzümü yıkadım.Tam o sırada Emir geldi;
    “Uyku güzelleri uyandınız mı bakıyım..”
    “Uyandık uyandık.”
    “Size muhteşem sürprizlerim var”
    “Oğlum çocuk çocuk şeylerle uğraştırıyosun bizi ya.”

    Elindeki poşetleri masaya koydu. Telefonla birisini aradı, “Nerde kaldı lan içkiler çabuk ol” dedi ve kapattı. Aradan 5 dakka geçti ve içkiler geldi.
    “Heh, içkilerimizde geldiğine göre… Çerezlerimizi bekliycez bi tek.”
    Fırat atladı;
    “Oğlum daha ne çerezi? 3 poşet ıvır zıvır almışsın zaten.”
    “Ulan Fırat tam kamilsin sen ya.”
    “Doğru konuşsana oğlum.”

    Kapı çaldı o sırada. Emir,”aha geldi yavrular” dedi. Kapıya ben yakındım, gittim açmaya doğru.O sırada da Fırat, “oha lan kız mı çağırdın.. Adamsın lan Emir.” diyordu. Kapıya doğru yaklaştım, kapıyı açtım ve karşımda gördüğüm insanlardan hiç biri kız değildi…
    Babamdı kapıdaki. Yanında da,amcam ve amcamın iki tane oğlu. Karşımda onları görmemle yediğim tokat arasında zaman farkı yoktu. Amcamdan yediğim tokat ile yere serildim.
    “Amca dur napıyosun!”
    Babam atıldı;
    “Ulan bin kurusu! Öldürücem seni it!”

    Acaba Büşra ile yaşadığımız şeyi mi öğrenmişlerdi? Bir yandan korkuyor,bir yandan da kendimi korumaya çalışıyordum.
    “Ya noldu söylesinize, vurma baba!”
    Bir yandan tokat atarak;
    “Nerdesin lan sen kaç gündür? Senin zütünü mü toplıycaz biz it! Gurur yapıp evden kaçmasını biliyosun madem niye tekrar geliyosun yüzsüz bin. Senin ben haysiyetini gibeyim. Onursuz! Şerefsiz!”
    “Baba laflarına dikkat et.Şuan sana hala baba diyorsam o da haysiyetimden.”
    “Baba deme lan bana.Yok senin gibi bi oğlum artık.”

    O sırada Emir atladı konuşmaya;
    Tümünü Göster
    ···
  6. 31.
    0
    “Abi sakin ol.Abartılcak bi şey yok, kocaman herif.Çocuk değil.”
    Amcam Emir’e vurdu önce, sonra da konuştu;
    “Kim kocaman adam lan? Çağıl mı? Sen mi? Adam olun oğlum adam. Daha dünkü taksunuz kime, neyin artistliğini yapıyosunuz? Nolcak şimdi? Ne tak yiceksiniz?”
    “Bak ben senin ne yeğenine benzerim,ne de çoluğuna çocuğuna. Elimde kalma koskoca adamsın.”
    “Ulan huur çocuğu senden mi öğrenicem adamlığı?”

    Emir amcama yumruk attı. Amcamın yere düşmesiyle amcamın oğlu Rıza’nın Emir’in üstüne atlaması bir oldu. Ayırmaya çalışıyordum, Rıza’nın bıçak çıkardığını gördüm, mevzunun içine daldım. Fırat,ben, Emir ve amcamın iki oğlu olan Rıza ve Hikmet, birbirimizi öldüresiye yumruklar savuruyorduk. Babam yere düşen amcamı kaldırmaya çalışıyordu. Emir çıldırmış gibiydi, engel olmasaydım öldürebilirdi de ikisinden birisini.
    Babam kolumdan tuttu, kendine çevirdi ve sol gözüme yumruk attı.
    “Şerefsiz!”
    Tekrar yumruk attı.
    “Vurma!”
    Tokat atarak;
    “Vuruyorum lan noldu? Zoruna mı gidiyo he? Beni de mi döveceksiniz bin kurular!”
    “Sana vurma diyorum!”
    Bir yumruk daha attı.
    “Baba vurma lan!”
    Bir yandan gülüyor,bir yandan yumrukluyordu hala. Gözlerim karardı, yediğim yumrukların arasında kendimi kaybetmiş gibiydim. Yanımda duran sandalyeyi aldım ve kafasına vurdum babamın. Yere düştü, üzerine çıktım ve saydırmaya başladım yumrukları.Bir yandan öldüresiye vuruyor,bir yandan da ağzımdan çıkan tükürüklerle birlikte konuşuyordum;
    “Vurma dedim lan sana. Vurma dedim! Şerefsiz! Senin ben babalığını gibeyim! Öl ulan haysiyetsiz köpek!”
    Amcam üzerime atılmaya kalktı,bu sefer babamın üzerinden kalkıp amcama çullandım. Karaciğerinden ameliyat olmuştu bundan birkaç ay önce. Bilincindeydim ve karaciğerinin olduğu yere tam, tekme attım.40 metreden kaleye şut çeker gibi.Öylesine sert. Onlar bağırdıkça daha da artıyordu sinirim. Yıllardır bekliyordum çünkü bunu. Doğduğum günden beri taşıdığın o sinir yükünü üzerlerine attım, taşıyamadılar…

    Fırat konuştu heyecanlı bir ses tonuyla;
    “Çağıl.. Kalk kardeşim, gidelim.”
    “Gidin siz.”
    “Lan öldürüceksin adamları kalk yeter.”

    Kalktım. Hepsi yerde yatıyordu. Babam bayılmıştı, amcam ve oğulları da yerde kıvranıyorlardı. Konuştum;
    “Ulan pekekentler! Rahat bırakın beni anlıyomusunuz? Siz benim bir şeyim değilsiniz artık. Hepinizin dıbına koyayım, adamlığını gibeyim!”
    Rıza konuştu;
    “Görüceksiniz lan siz! Öldürücem üçünüzü de.”
    “Öldürmezsen dıbına koyayım huur çocuğu. Hadi gidelim lan, alın eşyalarınızı burada işimiz kalmadı artık.”
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    0
    -içerik gizlenmiştir.-
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    0
    “Çağıl.. Seni çok seviyorum.”
    “Ben de seni..”

    Kısa bir süre dudaklarımızı ayırıp göz göze gelme fırsatı bulduk.Tam o sırada koptu zaten her şey. Arkamda birinin nefesini hisseder gibi oldum ve hissettiğim o şeyle duyduğum ses arasında zaman farkı yoktu;

    “Ben de sizi seviyorum sevgi pıtırcıkları…”
    Büşra apar topar kalktı kucağımdan. Kafamı çevirdim, gördüğüm karşısında göz bebeklerimin büyüklüğü iki katına çıktı. Karşımdaki Ümit’ti.Üstelik bu sefer daha da kalabalıklardı. Büşra hemen eve doğru koşmaya başladı.Ümit’e döndüm;
    “Noluyo lan!”
    “Asıl sana sormak lazım Çağıl. Noluyo burada? Yoksa amcanın kızıyla mı sevişiyordun?”
    “Oğlum bak laflarına dikkat et ağzını kırarım senin!”
    “Sakin ol sevişken çocuk.. Bu sefer o kadar kolay olmayacak.”
    “Ulan dıbına koduğumun oğlu! Arkandaki kalabalığa mı güveniyosun?”
    “Hmmm, evet olabilir aslında mantıklı.”
    “Ümit.. Bak akıllı ol,geçen sefer de böyle artist artist konuşuyodun,en sonunda ağladın. Seni öldürmediğime pişman etme beni.”
    “işte ben de bunun için buradayım Çağıl’cım. Beni öldürmediğine pişman etmeye geldim. Arkadaşlarını uyandır.”
    “Senin derdin benimle lan yavşak. Arkadaşlarıma dokunma,gel teke tek kapışalım.”
    “Yok yok, arkadaşların da gelsin. Kalabalık oyunlar her zaman daha eğlenceli olur.”

    Arkadaki adamlara dönüp, “şişeyi verin” dedi ve aldığı su şişesini Fırat ile Emir’in yüzüne boşalttı. Emir uyandı ve sinirli bi ses tonuyla;
    “Ya anasını gibtiklerim!”
    “şşşş. Sakin ol lan.”
    “Senin ne işin var lan burada züt oğlanı!” deyip üzerine atlamaya çalıştı Ümit’in fakat yanındaki adamlar tuttu Emir’i.Bankta oturur pozisyona geldiler. Fırat konuştu;

    “Ne istiyosun lan Ümit?”
    “Aaa,ne kadar ayıp. Abilerin konuşurken sana laf düşer miymiş hiç? Sus bakıyım sen.”

    Çok sinirlendim ve “Ulan dıbına koduğumun çocuğu yetmedi di mi yediğin dayak!” diyerek üzerine doğru koştum Ümit’in.Tam koşarken yanlarındaki adamlardan bi tanesi çelme taktı ve yere düştüm. Kafamı kaldırıma vurdum ve kaşım yarıldı. Alnımdaki kanı temizlerken,Ümit konuştu;
    ···
  9. 34.
    0
    “Çağıl.. Seni çok seviyorum.”
    “Ben de seni..”

    Kısa bir süre dudaklarımızı ayırıp göz göze gelme fırsatı bulduk.Tam o sırada koptu zaten her şey. Arkamda birinin nefesini hisseder gibi oldum ve hissettiğim o şeyle duyduğum ses arasında zaman farkı yoktu;

    “Ben de sizi seviyorum sevgi pıtırcıkları…”
    Büşra apar topar kalktı kucağımdan. Kafamı çevirdim, gördüğüm karşısında göz bebeklerimin büyüklüğü iki katına çıktı. Karşımdaki Ümit’ti.Üstelik bu sefer daha da kalabalıklardı. Büşra hemen eve doğru koşmaya başladı.Ümit’e döndüm;
    “Noluyo lan!”
    “Asıl sana sormak lazım Çağıl. Noluyo burada? Yoksa amcanın kızıyla mı sevişiyordun?”
    “Oğlum bak laflarına dikkat et ağzını kırarım senin!”
    “Sakin ol sevişken çocuk.. Bu sefer o kadar kolay olmayacak.”
    “Ulan dıbına koduğumun oğlu! Arkandaki kalabalığa mı güveniyosun?”
    “Hmmm, evet olabilir aslında mantıklı.”
    “Ümit.. Bak akıllı ol,geçen sefer de böyle artist artist konuşuyodun,en sonunda ağladın. Seni öldürmediğime pişman etme beni.”
    “işte ben de bunun için buradayım Çağıl’cım. Beni öldürmediğine pişman etmeye geldim. Arkadaşlarını uyandır.”
    “Senin derdin benimle lan yavşak. Arkadaşlarıma dokunma,gel teke tek kapışalım.”
    “Yok yok, arkadaşların da gelsin. Kalabalık oyunlar her zaman daha eğlenceli olur.”

    Arkadaki adamlara dönüp, “şişeyi verin” dedi ve aldığı su şişesini Fırat ile Emir’in yüzüne boşalttı. Emir uyandı ve sinirli bi ses tonuyla;
    “Ya anasını gibtiklerim!”
    “şşşş. Sakin ol lan.”
    “Senin ne işin var lan burada züt oğlanı!” deyip üzerine atlamaya çalıştı Ümit’in fakat yanındaki adamlar tuttu Emir’i.Bankta oturur pozisyona geldiler. Fırat konuştu;

    “Ne istiyosun lan Ümit?”
    “Aaa,ne kadar ayıp. Abilerin konuşurken sana laf düşer miymiş hiç? Sus bakıyım sen.”

    Çok sinirlendim ve “Ulan dıbına koduğumun çocuğu yetmedi di mi yediğin dayak!” diyerek üzerine doğru koştum Ümit’in.Tam koşarken yanlarındaki adamlardan bi tanesi çelme taktı ve yere düştüm. Kafamı kaldırıma vurdum ve kaşım yarıldı. Alnımdaki kanı temizlerken,Ümit konuştu;
    ···
  10. 35.
    0
    Hemen atıldım Fırat’ın üstüne,
    “dıbına koyayım şimdi sıçtık!”
    “Oğlum yarası ağır napıcaz?”
    “Ambulansı ara ambulansı.”
    “Ümit’i napıcaz?”
    “Fırat’ı caddeye çıkartalım,o huur çocuğunu da kenara sürükle. Gebersin bin kurusu!”
    “Oğlum manyak mısın cinayete mi karışıcaz bi de”
    “Lan salak mısın sen kim vurdu diycekler ne diycez? gibtiret. Hadi caddeye taşıyalım Fırat’ı. “

    Fırat’ı caddenin kenarına taşıdık, baygındı.5 dakka geçer geçmez ambulans geldi. Hastaneye kaldırdık. Apar topar ameliyata aldılar.Biz de ameliyathane kapısında bekliyorduk Emir’le.
    “Çağıl napıcaz?”
    “Bilmiyorum dıbına koyayım! Bilmiyorum. Ne tak işimiz vardı gibtiğimin parkında of!”
    “Ailesine haber versek mi?”
    “Yok, sakın. Babası da bizi vurur dıbına koyayım!”
    “Oğlum bi şeyler yapar belki.”
    “Lan napabilcek, ameliyata mı giricek.Dur bekleyelim bakalım, çıksın doktor konuşalım.”
    “Ölür mü sence?”
    “inşallah ölmez.”
    “Ölürse napıcaz?”
    “inşallah ölmiycek.”
    “Ya aga diyelim ki öldü,bi şeyler düşünmemiz lazım.”
    “Şimdilik sadece dua edicez, başka bi şey gelmiyor aklıma.”

    Çok korkuyorduk.Ya Fırat’ı kaybedersek? Ne yapacaktık? En yakın arkadaşımın ölümüne sebep olmuş olacaktım, vicdanım hiç rahat değildi. Aradan yarım saat falan geçti, koridorda otururken doktorun çıktığını gördük. Hemen kalkıp ayağa sordum,

    “Durumu nasıl?”
    “Hastanın nesi oluyorsunuz?”
    “Ben kardeşiyim.”
    “Annesi ve babası nerede?”
    “Şuan burada yok, gelicekler.Durumu nasıl dedim?”
    “Şimdilik bir şey söyleyemeyeceğim. Yoğun bakımda kalması gerekiyor bir süre.”
    “iyileştirin onu. Yalvarırım size..”
    “Elimizden geleni yapmaya çalışıcaz, geçmiş olsun..”

    Dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya başladım, Emir tuttu omzumdan;
    “Kalk kardeşim kalk.. Fırat’ı da kaldırıcaz için rahat olsun.”
    “Oğlum benim yüzümden hep. Ağzıma sıçayım!”
    “Kardeşim olacağı varmış, napalım. Kader.. Kalk hadi bi çay içelim, kendine gelirsin hem.”

    Çok korkuyordum. Aynı derecede de üzgündüm. Aradan kısa bi süre geçtikten sonra yoğun bakım odasına aldılar.Çok çaresiz kaldık.O kadar bitkin görünüyorduk ki,o an ne izmir,ne de başka bir şey umrumuzdaydı.
    Yoğun bakım odasının camından Fırat’ı izliyorduk. Hareket etmesini,”iyileştim ulan” demesini bekliyorduk..
    Yoğun bakım kapısının yanındaki koltukta otururken uyuyakalmışım. Emir geldi ve uyandırdı;
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    0
    öldünüzmü amk ses cıkarın
    ···
  12. 37.
    0
    "Çağıl.."
    Uyandım;
    "Noldu lan?"
    "Kalk oğlum uyuma burda."
    "Uyumuyorum ya dalmışım öyle. Sen naptın"
    "Bi şey yapmadım, aşağıdaydım. Gelişme yok di mi?"
    "Bilmiyorum, anasını babasını aramak lazım şunun."
    "Oğlum onlar gelince olay daha da büyüyecek. Gerek yok bence."
    "Lan çocuk ölüp gitse ne diycez. Haber verelim,hem hastane masraflarını kim ödeyecek?"
    "aaa, doğru lan. Sende numarası var mı babasının ya da annesinin"
    "Yok, Fırat’ın telefonu bende. Ordan alırız. Ama önce bi aşağı inip sigara içelim kafam çok doldu."
    "iyi tamam.."

    Aşağı indik, sigaralarımızı içerken “Arayalım” dedik. Babasını aradım,ben konuşacaktım.
    "Alo.."
    "Alo?"
    "Ahmet abi,Çağıl ben. Fırat’ın arkadaşı."
    "Noldu Çağıl hayırdır? Bizim hayırsız nerde?"
    "Abi nerdesin sen şuan?"
    "Evdeyim oğlum niye geveliyosun lafı söylesene noldu?"
    "Abi endişelenmeyin sakın, Fırat ufak bi kaza geçirdi. Hastanedeyiz şuan."
    "Ne! Ne kazası? Hangi hastanedesiniz?"
    "Güven Hastanesindeyiz abi. Panik yapmayın sakın, gelin buraya beraber bakarız."
    "Tamam geliyoruz." deyip kapattı telefonu.

    Hastane Fırat’ların evine 20 dakika mesafedeydi fakat, 10 dakikada gelmişti annesi ve babası. Hastaneye bir girişleri vardı, görmeliydiniz.. Hani görseniz, 1 haftadır evladının naptığını merak edip, arayıp sormayan anne-baba bunlar mı dersiniz..

    "Fırat nerde?"
    "Abi gelir gelmez ameliyata aldılar, şimdi de yoğun bakımda."
    (söylediğimi duyan Melike Teyze “Nee! Oğluumm! Fırat’ım!” diyerek bayılır gibi oldu.”
    "Oğlum noldu araba falan mı çarptı mevzu ne? durumu nasıl?"
    "Ahmet abi, kavga çıktı işte parkta. Bana saldırıyolardı, işte silahlar falan çıktı.O sırada Fırat’a isabet etti bi tanesi. Hemen kaldırıp getirdik hastaneye. Durumu hakkında da bir şey söylemiyolar, düzelicek inşallah.."

    Hayattan ders almak ya da bir şeyler için mücadele vermek istiyorsanız,bir annenin feryadını dinleyin.Çünkü o kadar ağır bir duygu ki bu,kimsenin taşımaya gücü de yok, cesareti de.. Ben bugün anne olma ihtimalim olmadığına sevindim..

    ( 2 Gün Sonra..)
    ···
  13. 38.
    0
    Hastanede koridorunda geçen 3.günümüz. Sabah erkenden kalkıp kahvaltı yaptık ve elimizden gelen tek şeyi yaptık. Yoğun bakım odasının kapısından Fırat için dua etmek.. Merdivenlerin başında Emir ile dikiliyorduk. Birden Fırat’ın yanından çıkan hemşirenin “Gözlerini açtı..” demesiyle mutluluk kapladı birden; acıyla dolu hastane koridorlarını. Yanına koştuk, “Yalnızca bir kişi..” dedi hemşire. Ahmet Abi’ye dönüp;
    "Abi ilk ben gireyim, nolursun."
    "Tamam gir ama çok durma, çabuk çık."

    Hızlıca girdim odaya. Fırat’ın başına gittim, gözleri yarı açıktı.
    "Fırat.. Kardeşim.."
    "Su ver.."
    Su verdim;
    "Kardeşim iyi misin?"
    "Değilim."
    "Ağrın falan var mı? Ameliyattan çıktın olacak artık o kadar."
    "Kaç gündür burdayız?"
    "gibtir et şimdi sen onları. Annenle baban da geldi kapıdalar, çıkmamı bekliyolar ama çıkmıycam oğlum, ulan nasıl sevindim bi bilsen! Seni çok seviyorum oğlum, vallahi.."
    "Sevme."
    "Senin tribini yerim lan artist."
    "Çağıl ne diyosun sen ya. Ne haldeyim görmüyo musun? Ölüyodum ulan. Kim sebep oldu bunlara? Sen.. Başıma ne geldiyse senin yüzünden geldi hep. Yeter lan."
    "Ne diyosun oğlum sen? Bana bak,ne diyosun? Zorla mı peşimizden gel dedik sana?"
    "Bırak ya. Adam değilsiniz oğlum. işim olmaz bundan sonra sizinle. gibtirolun gidin hayatımdan. izmir’e mi gidiyosunuz,ne cehenneme gidiyosanız gidin bi an önce."
    "Bana bak koçum, şuan dua et sen şu makinelere bağlısın. Dua et,ameliyattan çıktın tamam mı. Bundan sonra da işin olmasın zaten bizimle, bize adamlık öğreten kardeşim dediği insanı yarı yolda bırakıyo baksana.. Hadi Allah’a emanet.."

    Odadan çıktım, çıkar çıkmaz annesi ile babası odaya girdi.Ben de hızlı hızlı merdivenlere doğru yürüyordum. Emir tuttu kolumdan;
    "Noldu lan kıpkırmızı olmuş suratın?"
    "Bi şey yok."
    "Lan ne demek bi şey yok. Noldu?"
    "Fırat öldü."
    "Nasıl lan? Oğlum çağırsana doktoru!"
    "Öyle değil.. Bizim için öldü."
    "Ya oğlum açık konuşsana bilmece gibi bu ne ya."
    "Adam değilsiniz dedi.Ne geldiyse başıma sizin yüzünüzden geldi dedi."
    "Oha"
    "Dur.. daha bombayı söylemedim. gibtirolun gidin hayatımdan dedi."
    "Oğlum…"
    "Neyse ya,boşver. ikimiz kaldık işte, fazlalıktan kurtulduk."
    "Lan Fırat’tan bahsediyoruz,ne fazlalılığı."
    "Fazlalıkmış kardeş. Uzatmanın bi manası yok."
    "Nereye gidiyoruz?"
    "Önce şu parayı ödeyelim.."
    "Ne parası lan?"
    "Ameliyat masrafları oğlum ne olacak?"
    "e babası geldi?"
    "Of emir kafamı yiyip bitirme gözünü seveyim sus loğusalı karılar gibi dırdırdır"
    "iyi lan napıyosan yap. Bi daha o kadar parayı bulmak için de otobana çıkarsın artık."
    "Çıkarız çıkarız. Bi o kaldı zaten yapmadığımız."

    Bütün masrafları ödedik, cebimizdeki son kuruşa kadar.. Duygusal boşluk yaşıyordum. Fırat.. Keşke kalsaydı diyorum o ameliyat masasında. En azından gözümde değerini kaybetmeyecek, ömrüm boyunca değerini taşıyacağım bir insan olacaktı. Ama Fırat,o yoğun bakım odasında kaldı benim için.O yatağın içinde, ağzındaki solunum cihazıyla.. Fırat, öldü ve mezarına gidip dua etmeyecek kadar vefasız oldum artık ona karşı..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 39.
    0
    Emir ile parka gittik tekrar. Akşam olmuştu..
    "Emir.."
    "Hıı."
    "Napıcaz lan?"
    "Neyi?"
    "Dünya her geçen gün Güneş’e daha da yaklaşıyormuş."
    "Ne diyosun oğlum ya kafan mı güzel?"
    "Lan sığır! biz napıcaz diyorum, kimden bahsedebilirim başka?"
    "hee. Ne biliyim oğlum, salak gibi gidip parayı da domaldın hastaneye. Para basıyomuşuz gibi.."
    "Oğlum anlamıyosun sus. Artık napıcaz diyorum. Nerden para bulucaz?"
    "Hırsızlık yapalım?"
    "Lan en başında dedim hırsızlık yok diye."
    "Aga hırsızlık sayılmaz ki ya. Zenginden alıp fakire, yani kendimize vericez. Çalacağımız insanda o paralardan çok vardır zaten, bizim aldığımızı giblemez bile.."
    "Hayır dedim, başka bi şey düşünelim."
    "Kumar oynayalım?"
    "Lan paramız mı var, kumarı neyle oynıcaz?"
    "Ben soyunurum aga."
    "ahaha ulan senin 1haftadır çıkarmadığın donunu millet napsın."
    "Asıl sermaye içinde oğlum, rahat ol sen.."

    Aklıma bi an Büşra ve Hazal geldi. Emir’e döndüm;

    "Buldum lan! Kuran çarpsın buldum nasıl para kaldıracağımızı!"
    Aklıma bi an Büşra ve Hazal geldi. Emir’e döndüm;

    "Buldum lan! Kuran çarpsın buldum nasıl para kaldıracağımızı!"
    "Nasıl?"
    "Dur şimdi.. Önce kalıcak bi yer bulalım, sokakta mı yatıcaz."
    "Terkedilmiş inşaat var bitane. Üst sokakta. Oraya bi bakalım."
    "Oğlum sahibi falan gelip bi şey demesin?"
    "Lan yok ne diycekler. Daha önceden bizim çocuklar yatmış 1-2 gün. Bi şey diyen de yok, gelen giden de."
    "He iyi o zaman gidelim de planımızı anlatayım sana. ahaha"
    "işin gücün ipnelik zaten. Hiç iyi bi şey düşünme."
    ···
  15. 40.
    0
    inşaata geldik, üst kata çıkacaktık. Merdivenlerde bira şişeleri, çarşaflar ve onlarca sigara izmariti vardı.. Konuştum;
    "Oğlum burası ne lan böyle"
    "2 yıl önce falan durdurulmuş bu inşaat. Sebebini bilmiyorum. işte gelen giden de olmayınca it kopuk mesken edinmiş."
    "Biz de mi o "it kopuk" sıfatına dahiliz?"
    "Aynen. Kısmen yani. it kopuğuz oğlum ne sanıyosun kendini aile terbiyesi almış efendi çocuk falan mı?"
    "Para var mı lan üzerinde?"
    "20 lira var."
    "Tamam git onunla ikişer tane bira al.içelim beraber hem planımızı konuşuruz."
    "Oğlum para yok zaten, harcamayalım."
    "Lan git al parayı bulucam ben sana rahat ol."
    "iyi tamam."

    Emir gittikten sonra Büşra’yı aradım, açtı;
    "Efendim?"
    "Alo"
    "iyi misin Çağıl? Ya arayamadım da seni çok merak ettim aşkım."
    "iyiyim iyiyim."
    "Dedim şimdi polisler gelir, beni de zütürürler. Eve kaçtım hemen çok korktum."
    "Korkma canım rahat ol,iyiyim."
    "Napıyosun nerdesin?"
    "Buralardayım."
    "Nerde?"
    "Ya parkın üst sokağında inşaat bulduk bi tane. Geldik işte Emir’le kalmak için."
    "Orda mı yatıcaksınız?"
    "Evet. Baban nerde?"
    "Hastanede hala. Çıkarmadılar. Evde kimse yok,gel istersen."
    "Yok.. Emir falan var şimdi yalnız bırakamam."
    "Ben geliyim mi?"
    "Hayır."
    "Beni niye aradın o zaman?"
    "Öylesine.."
    "Bi sebebi olmalı Çağıl."
    "Sebebi yok Büşra,can sıkıntısı."
    "Peki öyleyse. Kapatıyorum?"
    "Gerek yok."
    "Neye?"
    "Kapatmana." dedim ve kapattım telefonu.

    Bir sigara yaktım, bitmesine yakın Emir içeri girdi;
    "Kanka naptın?"
    "Seni bekliyorum oğlum napıcam. Nerde kaldın iki saattir"
    "Bizim çocukları gördüm ya sokağın köşesinde.Şimdi işkillenmesinler diye de hızlı davranmadım.Bi de gelip yanımıza çökmesinler."
    "He iyi yaptın."
    "Fırat’ı da yarın çıkarıcaklarmış hastaneden."
    "iyi."
    "Gider miyiz ziyaretine."
    "Kimin ya?"
    "Fırat diyorum Çağıl. Fırat!"
    "Hay Fırat’ın şimdi ceddini celaleni.. oğlum küfür ettirme bana. Fırat yok artık diyorum anlıyo musun? Fırat öldü. O ameliyat masasından kalkamadı."
    "Kalktı kardeşim, kalktı. Yarasına dokunduğun için sinirlendi sana sadece. Geri dönecek.."
    "O benim için öldü."
    "Kardeşim bak yanlış yapıyosun."
    "Lan sus kafamı ütüleyip durma. Öldü diyosam öldü."
    "iyi öyle olsun bakalım. Hadi anlat planımızı. napıcaz ne edicez.."
    "Oğlum fıstık niye almadın ya!"
    "Ulan para yok diyorum sana. züt mü verseydim kuruyemişçiye?"
    "Hay senin ızdırabını ben ya. Neyse.."
    "Hadi anlat."
    "Anlatıyorum dinle.."
    Tümünü Göster
    ···
  16. 41.
    0
    2 saatten fazla aynı konuyu konuştuk ve ortak bi karar aldık. Kararımız kesindi. Emir konuştu;
    "Ulan var ya Hatice Hoca bu gerizekalıdan bi halt olmaz demişti senin için, inanmıştım ona.Şimdi ikimizi de züt ettin."
    "Ne zaman lan?"
    "Hani seni dersten atmıştı ya geçen dönem.Sen çıktıktan sonra sövdü sana baya ahaha"
    "Şimdi mi söylüyosun bin kurusu!"
    "Aga o kadar gülmüştük ki,artık sana anlatmayı unutmuşuz gülmekten."
    "Neyse gider ayak o karıya da bi ayar veriyim,iyi oldu söylediğin."
    "Saçmalama oğlum ya."
    "Şaka yapıyorum lan. Nerde yatıcaz hadi yatakları hazırla uyuyalım, sabah bi okula uğrarız."
    "Napıcaz okulda?"
    "Hazal’la konuşucam."
    "Ne konuşucaksın?"
    "Seni çok özledim diycem."
    "Oğlum Ümit neler dedi duymadın mı? Hala bi de peşinden mi gidiceksin o kızın."
    "Gerçek midir sence? Yatmışlar mıdır?"
    "Aga ne biliyim şimdi kimin ne olduğu alnında yazmıyor ki. Öyle bi şey olmasa niye söylesin?"
    "Bence o huur çocuğu yalan söyledi. Beni kızdırmak için. Oğlum Hazal öyle şey yapmaz."
    "Kanka bilmiyorum valla.O kadarı seni ilgilendirir."
    "Tamam neyse sabah erken kalkalım da gidelim okula."
    "Telefonun alarmını ayarla."

    Uyuduk..
    Gecenin geç saatlerinde uyandım, birden.Saat 03.28’di.içimde ne olduğunu bilmediğim bi özlem vardı. Uzun zamandır davrandığım gibi umursamaz değildim.Bir tek Hazal’ı umursuyordum.. Aramaya karar verdim ve hemen aradım;

    + Alo
    - Efendim
    + Nasılsın?
    - Sen kimsin?
    + Seni çok özledim.
    - Pardon, kimi aramıştınız?
    + Herkeste aradım seni,ama hiç birinde bulamadım. Zamanında, sensiz yaşayamam dediğin kişiyim ben. Hala yaşıyor musun diye merak ettim. Halâ tanımadıysan telefonu kapatabilirsin.
    - Neden aradın?
    + Seni aramam için bi sebep mi olmalı?
    - Her şeyin yapılmasını sağlayan bi sebep vardır.
    + Beni terketmenin sebebi neydi o zaman? Seni çok seviyorum, beni asla bırakma dediğimde bırakıp gitmenin sebebi neydi? sensiz yaşayamam diyodun hani,ne oldu ölümü merak ettiğin için mi gittin?
    - Hiçbir şey bildiğin yok, saçma sapan konuşuyorsun. Sen beni hiç sevmedin. insan seviyorum dediği birisine küfür etmez. O gün ki konuşmalarını hatırlıyor musun? Ne kadar pislik, ağza alınmayacak küfürler ettin.
    + Ulan başkasını seviyorum diyerek terkettin beni. Ne dememi bekliyordun? O an ki sinirle neler yapabileceğimi düşündün mü hiç? Evine gelip seni öldürmek zor muydu sanıyorsun? Ya da gittiğin o huur çocuğunu bulup, anasını gibmek yapamayacağım şey miydi? Niye yapmadım sence bunları? imkansız şeyler olduğu için mi,yoksa seni sevdiğim için mi?
    - Yapsaydın o zaman. Ne sanıyorsun sen kendini böyle ya? Ayrıca konuşmalarına da dikkat et. Sevgili olduğun kişinin karakteri ayrıldıktan sonra ortaya çıkar derlerdi de inanmazdım. Çok haklılarmış.
    + En azından ortaya çıkan bi karakterim olduğuna sevindim. Sen şimdi hangi roldesin yeni sevgiline karşı? Dudağından öperken gözlerini kapattığında kimi getiriyorsun aklına? ya da sensiz yaşayamam derken, gelip boğazını sıkacağımı düşünüyor musun hiç? düşünmüyorsan mutlusundur zaten. Düşünüyo musun?
    - Çok mutluyum. Seninle yaşadığımdan daha fazlası üstelik.
    + Sevindim senin adına, zaten ben de çok mutsuzum. Seninle yaşadığımdan daha fazlası üstelik.
    - O’nu seviyorum.
    + Beni de seviyordun?
    - ….
    + N’oldu, sustun?

    (dııt dııt dııt dıt..)

    +Sen zaten böyle olur olmaz şeylerin üstünü kapat hep. Küfür gibi melodiler ekle. Sadece sus tamam mı? Konuşarak kendini pazarlık konusu etme..

    Yüzüme kapanan telefonun üzüntüsüyle,km/s hızıyla ölçülebilecek kadar hızlı attım kafamı yastığa.Ve gözlerimi kapattım, gözyaşımın akmaması için. Gözbebeğimin, kirpiklerimin ardında boğulması için…
    Tümünü Göster
    ···
  17. 42.
    0
    Sabah olmuştu. Emir’in sesiyle açtım gözlerimi..

    "Çağıl, kalk lan hadi saat 7 olmuş"
    "Noluyo lan"
    "Oğlum okula gitmiycez mi kalksana"
    "Yok hallettim ben o işi."
    "Neyi hallettin? Oğlum kalksana ya."
    "Lan bi gibtirgit başımdan sabah sabah. Uyucam"
    "Hay senin şimdi ceddini celaleni…."
    "Sus lan!"
    "Tamam ben gidiyorum okula, uyanınca mesaj atarsın."

    Tekrar uyuduktan sonra, öğlene doğru uyandım. Telefona baktım, saat 12.38’di. Yani okul dağılmıştı.. Emir’i aradım;
    "Alo"
    "Efendim kanka"
    "Nerdesin"
    "Okulun arkasındayız, sigara içiyoz."
    " ‘içiyoz’ mu? oğlum gittikçe köylü oluyosun hee sen."
    "Yav oğlum koyim köyüne memleketine ya,geliyo musun sen?"
    "Yataktayım hala, kalkıcam şimdi"
    " Yatakda mısın? Uuu."
    "Ağzına sıçarım bin kurusu. Neyse tamam kapat giyinip geliyorum kıpırdama bi yere."
    "Tamam kankacım."
    "Yanında kim var?"
    "Bizim çocuklardan ya,gel hadi sen."
    "Tamam hadi eyvallah."
    "Öptüm"

    Yataktan kalktım ve hazırlanıp çıktım. Okula doğru ilerliyodum,tam sigara yakıcağım anda Hazal’ı gördüm. Karşıdan geliyordu. Sigarayı yaktım ve derin bi nefes çekip yürümeye devam ettim.”Acaba göz göze gelecek miyiz? Ya da bir şeyler diycek mi bana?” diye düşünüyordum içimden. Tam yanından geçerken, cebimden telefonu çıkartıp boş ekrana bakmaya başladım. Görmezden gelecektim.Öyle de oldu.. Ben görmezden geldim,o da bana hiç gelmedi. Biz böyle anlaşıyorduk hep..

    Tam okulun arkasına yaklaştığımda Emir’den mesaj geldi; “Kanka gelme sakın buraya, inşaata git bekle beni. Sakın gelme”
    "Noluyo lan" dedim ve koşmaya başladım, okulun arkasına dolanacakken bi adam tuttu kolumdan;
    "Sen Çağıl mısın?"
    "Evet lan noluyo hayırdır Emir nerde?"
    "Emir gönderdi beni, başınız belada gel benimle."
    "Nereye gidiyoruz?"
    "Çok konuşma arabaya bin."

    Arabaya bindim,3 kişi daha vardı arabada. Hepsi de irice adamlardı. Bi tanesi telefonumu istedi;
    "Telefonunu ver."
    "Nereye gidiyoruz onu söyleyin."
    "Telefonunu ver lan."
    "Vermezsem nolucak lan? Emir’i aramam lazım."
    "Emirini de seni de giberim lan!" dedi ve karnıma yumruk attı. Acı içinde kıvranırken telefonumu cebimden alıp camdan aşağı attı.

    O sırada Emir’i de okulun arka tarafında kıstırıp dövmüşler. Yakalanmamdan korktuğu için gelmemi istememişti ama ben onu yalnız bırakamazdım. Daha sonra beni boş bi depoya atıp, ellerimi ve ayaklarımı bi sandalyeye bağladılar. Çok sinirliydim, küfürler ediyordum ve bir yandan da ipleri çözmek için uğraşıyordum..

    ( 4 saat sonra.. )
    Tümünü Göster
    ···
  18. 43.
    0
    Kapı açıldı, 4 tane adam girdi içeri. Ama kapıyı kapatmadılar, çünkü bir gelen daha vardı. içeri en son giren Ümit’ti;

    "Vay vaay vay. Aman efendim kimleri görüyorum,Çağıl bey hoşgeldiniz."
    "Sen daha yaşıyo musun lan yavşak."
    "aaa, sensiz gider miyim ben öbür taraflara."
    "Ne yani şimdi bu? Öldürücek misin beni?"
    "Yoo, hayır hayır. Ne öldürmesi, seni sadece biraz ağırlıycaz burda. Daha sonra gidiceksin, tabi gidebilecek ayaklara sahip olursan ahaha"
    "Ulan dıbınakodumun oğlu, anca böyle erkeksin di mi? Yediğin dayakları, ölümden döndüğün anları unuttun galiba.."
    "Unutmadım, unutmayı başarabilseydim şuan burda olmazdın."
    "Ben istediğim her yerde olurum koçum."
    "Cehenneme gitmek istiyosun heralde."
    "Hiç farketmez."
    "Dün Hazal’ı aramışsın."
    "Evet lan aradım nolucak? O mu söyledi sana?"
    "Hayır o söylemedi. Zaten yanındaydım ahaha"
    "Gülme huur çocuğu!"

    O an yüzüme bir yumruk attı, ağzım kanla dolu olmasına rağmen konuştum;

    "Bana bak dıbınakodumun oğlu, aklın varsa beni şuan öldür. Öldürmediğine çok pişman edicem seni."
    "ahahaha. ulan Çağıl elin kolun bağlı hala tehtid ediyorsun beni ya. Emir mi gelicek seni kurtarmaya? Yoksa satıcı arkadaşın Fırat mı?"
    "Ben burdan bi şekilde çıkıcam, sonra azrailin olup ben gelicem. Diz çöküceksin, yapma Çağıl.. Anamı gib,ama bana bir şey yapma diye ağlayacaksın."

    Sandalyeye tekme attı ve sırtımın üstüne düştüm, sandalye ile birlikte.

    " ahh! ulan seni bi daha ki sefere öldürmeyen Çağıl’ın dıbına koysunlar!"
    "Boş konuşma, yemek getiricem sana birazdan,aç karnına dayak yersen hemen ölürsün. Bana ölün değil, dirin lazım."
    "Senin ölünü dirini gibicem ben huur çocuğu!"
    "Kes lan! Çok konuşmasın ağzını da bağlayın şunun."

    Ağzımı bağlamasına rağmen küfür etmeye devam ediyordum, gözlerimle.. Daha sonra hepsi dışarı çıktı, önüme bir tepsi yemek koydular fakat ellerimi çözmediler. Zaten karnım toktu.. Elimdeki ipi çözmek için türlü türlü çözüm yolu denedim fakat hiçbirinde başarılı olamadım. Tam pes edecekken, sandalyenin çivisini farkettim. Hafif dışarı doğru çıkmıştı.

    Uğraştım.. Ve ipi kopardım. Sıra, dışarı çıkmanın yolunu bulmaya gelmişti..
    Bir şey gelmedi aklıma.O sinir harbiyle yere bıraktım kendimi.ilk defa bu kadar çaresizdim..

    (1 saat sonra..)
    ···
  19. 44.
    0
    Uyuyakalmıştım yerde. Dışarıdan gelen bağrış sesleriyle uyandım ve ayağa kalktım. Birileri kavga ediyordu ve o kargaşa içinden “Çağıl! Nerdesin kardeşim? Ses ver!” sesini duydum.O ses, Fırat’ın sesiydi. Kapıdalardı…

    "Burdayım lan! Kapıyı açın."
    Emir konuştu;
    "Kanka kapının arkasından çekil kırıcaz kapıyı."

    ve nihayet kapı açılmıştı.O heyecanla birbirimize bir sarılışımız vardı, görmeliydiniz.. Fırat ise kapının kenarında bekliyor, yanıma yaklaşamıyordu. “Gel lan buraya.” dedim.Çekinerek geldi ve sıkıca sarıldık.

    "Çağıl, özür dilerim kardeşim."
    "Alıştık be oğlum, rahat ol.."
    Emir’e döndüm;
    "Oğlum nerden öğrendiniz lan yerimi?"
    "Anlatıcam kanka.Şurdan bi çıkalım önce."

    Hızlı bir şekilde çıktık ordan. Kaldığımız inşaata doğru yürüyorduk. Emir konuştu;
    "Sigaran var mı?"
    "Oğlum telefonum bile yok,ne sigarası dıbına koyayım!"
    "Al iç ahaha." dedi ve uzattı pakedi.

    Art arda iki sigara içtim, içimdeki soğukluğu giderebilmek içn.. inşaata geldik. Emir ve Fırat’a “Anlatın lan hadi” dedim. Emir konuştu;

    "Kanka işte okulun arkasında paket etti beni lavuklar. Seni sordular, bilmiyorum dedim ters düz konuşunca da diklendim kamillere.O sırada da sana mesaj atıyodum tam, gördüler elimde telefonu. Vurmaya falan başladılar. Ağız burun bırakmadı huur çocukları. Sonra seni aldıklarını öğrendim, Hazal’a gittim."

    (Emir, Hazal’ların kapısının önünde, Hazal ile olan konuşmasını hayal eder..)

    "Noldu Emir,ne istiyosun?"
    "Çağıl’ın başı belada Hazal."
    "Neden hiç şaşırmadım acaba? Çağıl’ın başı beladan kurtuluyo mu sanki?"
    "Hazal, dalga geçmeyi bırak. Yardımına ihtiyacı var."
    "Çağıl beni ilgilendirmiyor."
    "Beni ilgilendiriyor!"
    "Off. Nolmuş anlat."
    "Ümit ve babasının adamları Çağıl’ı kaçırdı.Şuan nerde bilmiyorum"
    "Nasıl kaçırdı ya?!"
    "Ya boşver şimdi nasıl kaçırdığını, yerini öğrenmen lazım."
    "e ben nasıl öğrenebilirim?
    "Ümit dangalağının mekanlarını söyliceksin."
    "Ümit hakkında doğru konuş!"
    "Lan gibtirtme şimdi Ümit’ini. Söyle bak şuan Çağıl’a zarar veriyor olabilir."
    "Babasının malzeme koyduğu depoları var. Onlardan birindedir büyük ihtimal."
    "Nerde bu depolar?
    "Ne bileyim ben.Bir sürü var,bir tane değil ki!"
    "Sen hangilerini biliyosun? Bu tarafa yakın olanlar?"
    "Okulun yukarısındaki caddenin arka sokağında var bi tane.Bi kere oraya gitmiştik beraber."
    "Tamam sağ ol."
    "He Emir, şey dicem.."
    "Ne?"
    "Depoya gittik dedim ya,sadece gittik yani bir şey yaşamadık."
    "Ümit anlattı zaten her şeyi Hazal.Çağıl da biliyr her şeyi merak etme."
    "Neyi biliyor ya?!"
    "gibtir et şimdi acelem var."
    "Ya bak ne anlattı bilmiyorum ama biz Ümit’le hiçbir şey yaşamadık."
    "Neyse bunları anlatmana gerek yok. Hadi Allah’a emanet."

    Gülümseyerek konuştum;
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    0
    "Vay dıbına koyayım! ee anlat sonra?"
    "Aga ordan çıkınca Fırat’ın yanına gittim işte. Dedim böyle böyle.O da kalktı geldi hemen. Topladık mahalleden elemanları geldik yanına."
    "Oğlum çok mutlu oldum lan! Demek Ümit ipnesi yalan söyledi. Hazal ‘la yaşamamışlar bir şey. huur çocuğu sırf sinirleniyim diye yaptı var ya.."
    "Öyle işte kanka. Napıcaz şimdi, ödeticez mi bu kamile yaptığını?"
    "Onun ben soyunu sopunu gibicem, rahat olun."

    Fırat konuştu;

    "Kanka Emir bi plandan bahsetti. Büşra, Hazal falan dedi. O mevzu ne?"
    "Ne anlattıysa o işte kardeşim, izmir’e uçuş biletimiz onlar.. ahaha"
    Birbirimize bakarak uzun uzun gülüştük. Fırat,bana dönerek konuştu;

    "Hastane masraflarını da ödemişsiniz"
    "Sana kim söyledi?"
    "Kimse söylemedi, babama ödendi masraflarınız denmiş."
    "Neyse takma koçum bunları. Sonuçta bizim yüzümüzden belaya girdi başın."
    "Kuran çarpsın o gün sana söylediklerim için utanıyorum Çağıl. Sen bi tanesin kardeşim."
    "Hay sokucam utanmana ya,bi taneyim tabi oğlum.iki tane olsam altını üstüne getirirdim Dünya’nın. ahaha"

    Emir konuştu;
    "Kankalar ben bi az dışarı çıkıyım,bi şeyler kovalıycam."
    "Nereye lan?" dedim.
    "böyle kuru kuru oturmak olmuyo aga, uyucak mısınız?"
    "Yok oğlum ne uyuması,bi gündür uyuyorum zaten hiç uykum yok."
    "Tamam o zaman bekleyin ben bi şeyler alıp geliyim, kafa yaparız."
    "Hangi parayla?"
    "Ya oğlum siz takılın, ayarlıycam diyorum ben." dedi ve gitti.

    (1 saat sonra..)

    Emir içeri girer;

    "hobaaaa! Uçuruyorum sizi oğlum."
    "Ne aldın lan?"
    "Vodka aldım kanka. Yani aldım dediysem, çaldım demek istiyorum."
    "Nerden çaldın?"
    "Bizim aşağıdaki tekel yok mu hani.. Oraya adamın oğlu bakıyo bu saatlerde, oğlu dediğimde 25 yaşında lavuk. Ağır abaza. Açıyorum telefondan ferreyu,o salak izlerken kaybediyo kendini ben de aşırıyorum bütün dükkanı ahaha."
    "Oğlum nasıl lan. Salak anlamıyo mu?"
    "Lan yok ne anlaması, fıstık bile çaldım ahahahaha"
    "oha ipneye bak açık çekirdek bile almış ya. ulan ne adamsın ahaha"
    "Neyse kanka soğuk aldım vodkaları ısınmasın, dolabımız da yok malum.. içelim hemen."
    "Bardak?"
    "Dur oğlum onu da çaldım ahaha"
    "Doldur dıbına koyayım doldur. bin herif!"
    ···