1. 51.
    0
    reserved
    ···
  2. 52.
    0
    Kapı açıldı, 4 tane adam girdi içeri. Ama kapıyı kapatmadılar, çünkü bir gelen daha vardı. içeri en son giren Ümit’ti;

    "Vay vaay vay. Aman efendim kimleri görüyorum,Çağıl bey hoşgeldiniz."
    "Sen daha yaşıyo musun lan yavşak."
    "aaa, sensiz gider miyim ben öbür taraflara."
    "Ne yani şimdi bu? Öldürücek misin beni?"
    "Yoo, hayır hayır. Ne öldürmesi, seni sadece biraz ağırlıycaz burda. Daha sonra gidiceksin, tabi gidebilecek ayaklara sahip olursan ahaha"
    "Ulan dıbınakodumun oğlu, anca böyle erkeksin di mi? Yediğin dayakları, ölümden döndüğün anları unuttun galiba.."
    "Unutmadım, unutmayı başarabilseydim şuan burda olmazdın."
    "Ben istediğim her yerde olurum koçum."
    "Cehenneme gitmek istiyosun heralde."
    "Hiç farketmez."
    "Dün Hazal’ı aramışsın."
    "Evet lan aradım nolucak? O mu söyledi sana?"
    "Hayır o söylemedi. Zaten yanındaydım ahaha"
    "Gülme huur çocuğu!"

    O an yüzüme bir yumruk attı, ağzım kanla dolu olmasına rağmen konuştum;

    "Bana bak dıbınakodumun oğlu, aklın varsa beni şuan öldür. Öldürmediğine çok pişman edicem seni."
    "ahahaha. ulan Çağıl elin kolun bağlı hala tehtid ediyorsun beni ya. Emir mi gelicek seni kurtarmaya? Yoksa satıcı arkadaşın Fırat mı?"
    "Ben burdan bi şekilde çıkıcam, sonra azrailin olup ben gelicem. Diz çöküceksin, yapma Çağıl.. Anamı gib,ama bana bir şey yapma diye ağlayacaksın."

    Sandalyeye tekme attı ve sırtımın üstüne düştüm, sandalye ile birlikte.

    " ahh! ulan seni bi daha ki sefere öldürmeyen Çağıl’ın dıbına koysunlar!"
    "Boş konuşma, yemek getiricem sana birazdan,aç karnına dayak yersen hemen ölürsün. Bana ölün değil, dirin lazım."
    "Senin ölünü dirini gibicem ben huur çocuğu!"
    "Kes lan! Çok konuşmasın ağzını da bağlayın şunun."

    Ağzımı bağlamasına rağmen küfür etmeye devam ediyordum, gözlerimle.. Daha sonra hepsi dışarı çıktı, önüme bir tepsi yemek koydular fakat ellerimi çözmediler. Zaten karnım toktu.. Elimdeki ipi çözmek için türlü türlü çözüm yolu denedim fakat hiçbirinde başarılı olamadım. Tam pes edecekken, sandalyenin çivisini farkettim. Hafif dışarı doğru çıkmıştı.

    Uğraştım.. Ve ipi kopardım. Sıra, dışarı çıkmanın yolunu bulmaya gelmişti..
    Bir şey gelmedi aklıma.O sinir harbiyle yere bıraktım kendimi.ilk defa bu kadar çaresizdim..

    (1 saat sonra..)
    ···
  3. 53.
    0
    res panpa kurgu ama olsun anlat
    ···
  4. 54.
    0
    Sabah olmuştu. Emir’in sesiyle açtım gözlerimi..

    "Çağıl, kalk lan hadi saat 7 olmuş"
    "Noluyo lan"
    "Oğlum okula gitmiycez mi kalksana"
    "Yok hallettim ben o işi."
    "Neyi hallettin? Oğlum kalksana ya."
    "Lan bi gibtirgit başımdan sabah sabah. Uyucam"
    "Hay senin şimdi ceddini celaleni…."
    "Sus lan!"
    "Tamam ben gidiyorum okula, uyanınca mesaj atarsın."

    Tekrar uyuduktan sonra, öğlene doğru uyandım. Telefona baktım, saat 12.38’di. Yani okul dağılmıştı.. Emir’i aradım;
    "Alo"
    "Efendim kanka"
    "Nerdesin"
    "Okulun arkasındayız, sigara içiyoz."
    " ‘içiyoz’ mu? oğlum gittikçe köylü oluyosun hee sen."
    "Yav oğlum koyim köyüne memleketine ya,geliyo musun sen?"
    "Yataktayım hala, kalkıcam şimdi"
    " Yatakda mısın? Uuu."
    "Ağzına sıçarım bin kurusu. Neyse tamam kapat giyinip geliyorum kıpırdama bi yere."
    "Tamam kankacım."
    "Yanında kim var?"
    "Bizim çocuklardan ya,gel hadi sen."
    "Tamam hadi eyvallah."
    "Öptüm"

    Yataktan kalktım ve hazırlanıp çıktım. Okula doğru ilerliyodum,tam sigara yakıcağım anda Hazal’ı gördüm. Karşıdan geliyordu. Sigarayı yaktım ve derin bi nefes çekip yürümeye devam ettim.”Acaba göz göze gelecek miyiz? Ya da bir şeyler diycek mi bana?” diye düşünüyordum içimden. Tam yanından geçerken, cebimden telefonu çıkartıp boş ekrana bakmaya başladım. Görmezden gelecektim.Öyle de oldu.. Ben görmezden geldim,o da bana hiç gelmedi. Biz böyle anlaşıyorduk hep..

    Tam okulun arkasına yaklaştığımda Emir’den mesaj geldi; “Kanka gelme sakın buraya, inşaata git bekle beni. Sakın gelme”
    "Noluyo lan" dedim ve koşmaya başladım, okulun arkasına dolanacakken bi adam tuttu kolumdan;
    "Sen Çağıl mısın?"
    "Evet lan noluyo hayırdır Emir nerde?"
    "Emir gönderdi beni, başınız belada gel benimle."
    "Nereye gidiyoruz?"
    "Çok konuşma arabaya bin."

    Arabaya bindim,3 kişi daha vardı arabada. Hepsi de irice adamlardı. Bi tanesi telefonumu istedi;
    "Telefonunu ver."
    "Nereye gidiyoruz onu söyleyin."
    "Telefonunu ver lan."
    "Vermezsem nolucak lan? Emir’i aramam lazım."
    "Emirini de seni de giberim lan!" dedi ve karnıma yumruk attı. Acı içinde kıvranırken telefonumu cebimden alıp camdan aşağı attı.

    O sırada Emir’i de okulun arka tarafında kıstırıp dövmüşler. Yakalanmamdan korktuğu için gelmemi istememişti ama ben onu yalnız bırakamazdım. Daha sonra beni boş bi depoya atıp, ellerimi ve ayaklarımı bi sandalyeye bağladılar. Çok sinirliydim, küfürler ediyordum ve bir yandan da ipleri çözmek için uğraşıyordum..

    ( 4 saat sonra.. )
    Tümünü Göster
    ···
  5. 55.
    0
    2 saatten fazla aynı konuyu konuştuk ve ortak bi karar aldık. Kararımız kesindi. Emir konuştu;
    "Ulan var ya Hatice Hoca bu gerizekalıdan bi halt olmaz demişti senin için, inanmıştım ona.Şimdi ikimizi de züt ettin."
    "Ne zaman lan?"
    "Hani seni dersten atmıştı ya geçen dönem.Sen çıktıktan sonra sövdü sana baya ahaha"
    "Şimdi mi söylüyosun bin kurusu!"
    "Aga o kadar gülmüştük ki,artık sana anlatmayı unutmuşuz gülmekten."
    "Neyse gider ayak o karıya da bi ayar veriyim,iyi oldu söylediğin."
    "Saçmalama oğlum ya."
    "Şaka yapıyorum lan. Nerde yatıcaz hadi yatakları hazırla uyuyalım, sabah bi okula uğrarız."
    "Napıcaz okulda?"
    "Hazal’la konuşucam."
    "Ne konuşucaksın?"
    "Seni çok özledim diycem."
    "Oğlum Ümit neler dedi duymadın mı? Hala bi de peşinden mi gidiceksin o kızın."
    "Gerçek midir sence? Yatmışlar mıdır?"
    "Aga ne biliyim şimdi kimin ne olduğu alnında yazmıyor ki. Öyle bi şey olmasa niye söylesin?"
    "Bence o huur çocuğu yalan söyledi. Beni kızdırmak için. Oğlum Hazal öyle şey yapmaz."
    "Kanka bilmiyorum valla.O kadarı seni ilgilendirir."
    "Tamam neyse sabah erken kalkalım da gidelim okula."
    "Telefonun alarmını ayarla."

    Uyuduk..
    Gecenin geç saatlerinde uyandım, birden.Saat 03.28’di.içimde ne olduğunu bilmediğim bi özlem vardı. Uzun zamandır davrandığım gibi umursamaz değildim.Bir tek Hazal’ı umursuyordum.. Aramaya karar verdim ve hemen aradım;

    + Alo
    - Efendim
    + Nasılsın?
    - Sen kimsin?
    + Seni çok özledim.
    - Pardon, kimi aramıştınız?
    + Herkeste aradım seni,ama hiç birinde bulamadım. Zamanında, sensiz yaşayamam dediğin kişiyim ben. Hala yaşıyor musun diye merak ettim. Halâ tanımadıysan telefonu kapatabilirsin.
    - Neden aradın?
    + Seni aramam için bi sebep mi olmalı?
    - Her şeyin yapılmasını sağlayan bi sebep vardır.
    + Beni terketmenin sebebi neydi o zaman? Seni çok seviyorum, beni asla bırakma dediğimde bırakıp gitmenin sebebi neydi? sensiz yaşayamam diyodun hani,ne oldu ölümü merak ettiğin için mi gittin?
    - Hiçbir şey bildiğin yok, saçma sapan konuşuyorsun. Sen beni hiç sevmedin. insan seviyorum dediği birisine küfür etmez. O gün ki konuşmalarını hatırlıyor musun? Ne kadar pislik, ağza alınmayacak küfürler ettin.
    + Ulan başkasını seviyorum diyerek terkettin beni. Ne dememi bekliyordun? O an ki sinirle neler yapabileceğimi düşündün mü hiç? Evine gelip seni öldürmek zor muydu sanıyorsun? Ya da gittiğin o huur çocuğunu bulup, anasını gibmek yapamayacağım şey miydi? Niye yapmadım sence bunları? imkansız şeyler olduğu için mi,yoksa seni sevdiğim için mi?
    - Yapsaydın o zaman. Ne sanıyorsun sen kendini böyle ya? Ayrıca konuşmalarına da dikkat et. Sevgili olduğun kişinin karakteri ayrıldıktan sonra ortaya çıkar derlerdi de inanmazdım. Çok haklılarmış.
    + En azından ortaya çıkan bi karakterim olduğuna sevindim. Sen şimdi hangi roldesin yeni sevgiline karşı? Dudağından öperken gözlerini kapattığında kimi getiriyorsun aklına? ya da sensiz yaşayamam derken, gelip boğazını sıkacağımı düşünüyor musun hiç? düşünmüyorsan mutlusundur zaten. Düşünüyo musun?
    - Çok mutluyum. Seninle yaşadığımdan daha fazlası üstelik.
    + Sevindim senin adına, zaten ben de çok mutsuzum. Seninle yaşadığımdan daha fazlası üstelik.
    - O’nu seviyorum.
    + Beni de seviyordun?
    - ….
    + N’oldu, sustun?

    (dııt dııt dııt dıt..)

    +Sen zaten böyle olur olmaz şeylerin üstünü kapat hep. Küfür gibi melodiler ekle. Sadece sus tamam mı? Konuşarak kendini pazarlık konusu etme..

    Yüzüme kapanan telefonun üzüntüsüyle,km/s hızıyla ölçülebilecek kadar hızlı attım kafamı yastığa.Ve gözlerimi kapattım, gözyaşımın akmaması için. Gözbebeğimin, kirpiklerimin ardında boğulması için…
    Tümünü Göster
    ···
  6. 56.
    0
    inşaata geldik, üst kata çıkacaktık. Merdivenlerde bira şişeleri, çarşaflar ve onlarca sigara izmariti vardı.. Konuştum;
    "Oğlum burası ne lan böyle"
    "2 yıl önce falan durdurulmuş bu inşaat. Sebebini bilmiyorum. işte gelen giden de olmayınca it kopuk mesken edinmiş."
    "Biz de mi o "it kopuk" sıfatına dahiliz?"
    "Aynen. Kısmen yani. it kopuğuz oğlum ne sanıyosun kendini aile terbiyesi almış efendi çocuk falan mı?"
    "Para var mı lan üzerinde?"
    "20 lira var."
    "Tamam git onunla ikişer tane bira al.içelim beraber hem planımızı konuşuruz."
    "Oğlum para yok zaten, harcamayalım."
    "Lan git al parayı bulucam ben sana rahat ol."
    "iyi tamam."

    Emir gittikten sonra Büşra’yı aradım, açtı;
    "Efendim?"
    "Alo"
    "iyi misin Çağıl? Ya arayamadım da seni çok merak ettim aşkım."
    "iyiyim iyiyim."
    "Dedim şimdi polisler gelir, beni de zütürürler. Eve kaçtım hemen çok korktum."
    "Korkma canım rahat ol,iyiyim."
    "Napıyosun nerdesin?"
    "Buralardayım."
    "Nerde?"
    "Ya parkın üst sokağında inşaat bulduk bi tane. Geldik işte Emir’le kalmak için."
    "Orda mı yatıcaksınız?"
    "Evet. Baban nerde?"
    "Hastanede hala. Çıkarmadılar. Evde kimse yok,gel istersen."
    "Yok.. Emir falan var şimdi yalnız bırakamam."
    "Ben geliyim mi?"
    "Hayır."
    "Beni niye aradın o zaman?"
    "Öylesine.."
    "Bi sebebi olmalı Çağıl."
    "Sebebi yok Büşra,can sıkıntısı."
    "Peki öyleyse. Kapatıyorum?"
    "Gerek yok."
    "Neye?"
    "Kapatmana." dedim ve kapattım telefonu.

    Bir sigara yaktım, bitmesine yakın Emir içeri girdi;
    "Kanka naptın?"
    "Seni bekliyorum oğlum napıcam. Nerde kaldın iki saattir"
    "Bizim çocukları gördüm ya sokağın köşesinde.Şimdi işkillenmesinler diye de hızlı davranmadım.Bi de gelip yanımıza çökmesinler."
    "He iyi yaptın."
    "Fırat’ı da yarın çıkarıcaklarmış hastaneden."
    "iyi."
    "Gider miyiz ziyaretine."
    "Kimin ya?"
    "Fırat diyorum Çağıl. Fırat!"
    "Hay Fırat’ın şimdi ceddini celaleni.. oğlum küfür ettirme bana. Fırat yok artık diyorum anlıyo musun? Fırat öldü. O ameliyat masasından kalkamadı."
    "Kalktı kardeşim, kalktı. Yarasına dokunduğun için sinirlendi sana sadece. Geri dönecek.."
    "O benim için öldü."
    "Kardeşim bak yanlış yapıyosun."
    "Lan sus kafamı ütüleyip durma. Öldü diyosam öldü."
    "iyi öyle olsun bakalım. Hadi anlat planımızı. napıcaz ne edicez.."
    "Oğlum fıstık niye almadın ya!"
    "Ulan para yok diyorum sana. züt mü verseydim kuruyemişçiye?"
    "Hay senin ızdırabını ben ya. Neyse.."
    "Hadi anlat."
    "Anlatıyorum dinle.."
    Tümünü Göster
    ···
  7. 57.
    0
    Emir ile parka gittik tekrar. Akşam olmuştu..
    "Emir.."
    "Hıı."
    "Napıcaz lan?"
    "Neyi?"
    "Dünya her geçen gün Güneş’e daha da yaklaşıyormuş."
    "Ne diyosun oğlum ya kafan mı güzel?"
    "Lan sığır! biz napıcaz diyorum, kimden bahsedebilirim başka?"
    "hee. Ne biliyim oğlum, salak gibi gidip parayı da domaldın hastaneye. Para basıyomuşuz gibi.."
    "Oğlum anlamıyosun sus. Artık napıcaz diyorum. Nerden para bulucaz?"
    "Hırsızlık yapalım?"
    "Lan en başında dedim hırsızlık yok diye."
    "Aga hırsızlık sayılmaz ki ya. Zenginden alıp fakire, yani kendimize vericez. Çalacağımız insanda o paralardan çok vardır zaten, bizim aldığımızı giblemez bile.."
    "Hayır dedim, başka bi şey düşünelim."
    "Kumar oynayalım?"
    "Lan paramız mı var, kumarı neyle oynıcaz?"
    "Ben soyunurum aga."
    "ahaha ulan senin 1haftadır çıkarmadığın donunu millet napsın."
    "Asıl sermaye içinde oğlum, rahat ol sen.."

    Aklıma bi an Büşra ve Hazal geldi. Emir’e döndüm;

    "Buldum lan! Kuran çarpsın buldum nasıl para kaldıracağımızı!"
    Aklıma bi an Büşra ve Hazal geldi. Emir’e döndüm;

    "Buldum lan! Kuran çarpsın buldum nasıl para kaldıracağımızı!"
    "Nasıl?"
    "Dur şimdi.. Önce kalıcak bi yer bulalım, sokakta mı yatıcaz."
    "Terkedilmiş inşaat var bitane. Üst sokakta. Oraya bi bakalım."
    "Oğlum sahibi falan gelip bi şey demesin?"
    "Lan yok ne diycekler. Daha önceden bizim çocuklar yatmış 1-2 gün. Bi şey diyen de yok, gelen giden de."
    "He iyi o zaman gidelim de planımızı anlatayım sana. ahaha"
    "işin gücün ipnelik zaten. Hiç iyi bi şey düşünme."
    ···
  8. 58.
    0
    Reserved
    ···
  9. 59.
    0
    Uyuyakalmıştım yerde. Dışarıdan gelen bağrış sesleriyle uyandım ve ayağa kalktım. Birileri kavga ediyordu ve o kargaşa içinden “Çağıl! Nerdesin kardeşim? Ses ver!” sesini duydum.O ses, Fırat’ın sesiydi. Kapıdalardı…

    "Burdayım lan! Kapıyı açın."
    Emir konuştu;
    "Kanka kapının arkasından çekil kırıcaz kapıyı."

    ve nihayet kapı açılmıştı.O heyecanla birbirimize bir sarılışımız vardı, görmeliydiniz.. Fırat ise kapının kenarında bekliyor, yanıma yaklaşamıyordu. “Gel lan buraya.” dedim.Çekinerek geldi ve sıkıca sarıldık.

    "Çağıl, özür dilerim kardeşim."
    "Alıştık be oğlum, rahat ol.."
    Emir’e döndüm;
    "Oğlum nerden öğrendiniz lan yerimi?"
    "Anlatıcam kanka.Şurdan bi çıkalım önce."

    Hızlı bir şekilde çıktık ordan. Kaldığımız inşaata doğru yürüyorduk. Emir konuştu;
    "Sigaran var mı?"
    "Oğlum telefonum bile yok,ne sigarası dıbına koyayım!"
    "Al iç ahaha." dedi ve uzattı pakedi.

    Art arda iki sigara içtim, içimdeki soğukluğu giderebilmek içn.. inşaata geldik. Emir ve Fırat’a “Anlatın lan hadi” dedim. Emir konuştu;

    "Kanka işte okulun arkasında paket etti beni lavuklar. Seni sordular, bilmiyorum dedim ters düz konuşunca da diklendim kamillere.O sırada da sana mesaj atıyodum tam, gördüler elimde telefonu. Vurmaya falan başladılar. Ağız burun bırakmadı huur çocukları. Sonra seni aldıklarını öğrendim, Hazal’a gittim."

    (Emir, Hazal’ların kapısının önünde, Hazal ile olan konuşmasını hayal eder..)

    "Noldu Emir,ne istiyosun?"
    "Çağıl’ın başı belada Hazal."
    "Neden hiç şaşırmadım acaba? Çağıl’ın başı beladan kurtuluyo mu sanki?"
    "Hazal, dalga geçmeyi bırak. Yardımına ihtiyacı var."
    "Çağıl beni ilgilendirmiyor."
    "Beni ilgilendiriyor!"
    "Off. Nolmuş anlat."
    "Ümit ve babasının adamları Çağıl’ı kaçırdı.Şuan nerde bilmiyorum"
    "Nasıl kaçırdı ya?!"
    "Ya boşver şimdi nasıl kaçırdığını, yerini öğrenmen lazım."
    "e ben nasıl öğrenebilirim?
    "Ümit dangalağının mekanlarını söyliceksin."
    "Ümit hakkında doğru konuş!"
    "Lan gibtirtme şimdi Ümit’ini. Söyle bak şuan Çağıl’a zarar veriyor olabilir."
    "Babasının malzeme koyduğu depoları var. Onlardan birindedir büyük ihtimal."
    "Nerde bu depolar?
    "Ne bileyim ben.Bir sürü var,bir tane değil ki!"
    "Sen hangilerini biliyosun? Bu tarafa yakın olanlar?"
    "Okulun yukarısındaki caddenin arka sokağında var bi tane.Bi kere oraya gitmiştik beraber."
    "Tamam sağ ol."
    "He Emir, şey dicem.."
    "Ne?"
    "Depoya gittik dedim ya,sadece gittik yani bir şey yaşamadık."
    "Ümit anlattı zaten her şeyi Hazal.Çağıl da biliyr her şeyi merak etme."
    "Neyi biliyor ya?!"
    "gibtir et şimdi acelem var."
    "Ya bak ne anlattı bilmiyorum ama biz Ümit’le hiçbir şey yaşamadık."
    "Neyse bunları anlatmana gerek yok. Hadi Allah’a emanet."

    Gülümseyerek konuştum;
    Tümünü Göster
    ···
  10. 60.
    0
    hikayeden çıkardığım tek şey adam liseli beyler
    ···
  11. 61.
    0
    "Vay dıbına koyayım! ee anlat sonra?"
    "Aga ordan çıkınca Fırat’ın yanına gittim işte. Dedim böyle böyle.O da kalktı geldi hemen. Topladık mahalleden elemanları geldik yanına."
    "Oğlum çok mutlu oldum lan! Demek Ümit ipnesi yalan söyledi. Hazal ‘la yaşamamışlar bir şey. huur çocuğu sırf sinirleniyim diye yaptı var ya.."
    "Öyle işte kanka. Napıcaz şimdi, ödeticez mi bu kamile yaptığını?"
    "Onun ben soyunu sopunu gibicem, rahat olun."

    Fırat konuştu;

    "Kanka Emir bi plandan bahsetti. Büşra, Hazal falan dedi. O mevzu ne?"
    "Ne anlattıysa o işte kardeşim, izmir’e uçuş biletimiz onlar.. ahaha"
    Birbirimize bakarak uzun uzun gülüştük. Fırat,bana dönerek konuştu;

    "Hastane masraflarını da ödemişsiniz"
    "Sana kim söyledi?"
    "Kimse söylemedi, babama ödendi masraflarınız denmiş."
    "Neyse takma koçum bunları. Sonuçta bizim yüzümüzden belaya girdi başın."
    "Kuran çarpsın o gün sana söylediklerim için utanıyorum Çağıl. Sen bi tanesin kardeşim."
    "Hay sokucam utanmana ya,bi taneyim tabi oğlum.iki tane olsam altını üstüne getirirdim Dünya’nın. ahaha"

    Emir konuştu;
    "Kankalar ben bi az dışarı çıkıyım,bi şeyler kovalıycam."
    "Nereye lan?" dedim.
    "böyle kuru kuru oturmak olmuyo aga, uyucak mısınız?"
    "Yok oğlum ne uyuması,bi gündür uyuyorum zaten hiç uykum yok."
    "Tamam o zaman bekleyin ben bi şeyler alıp geliyim, kafa yaparız."
    "Hangi parayla?"
    "Ya oğlum siz takılın, ayarlıycam diyorum ben." dedi ve gitti.

    (1 saat sonra..)

    Emir içeri girer;

    "hobaaaa! Uçuruyorum sizi oğlum."
    "Ne aldın lan?"
    "Vodka aldım kanka. Yani aldım dediysem, çaldım demek istiyorum."
    "Nerden çaldın?"
    "Bizim aşağıdaki tekel yok mu hani.. Oraya adamın oğlu bakıyo bu saatlerde, oğlu dediğimde 25 yaşında lavuk. Ağır abaza. Açıyorum telefondan ferreyu,o salak izlerken kaybediyo kendini ben de aşırıyorum bütün dükkanı ahaha."
    "Oğlum nasıl lan. Salak anlamıyo mu?"
    "Lan yok ne anlaması, fıstık bile çaldım ahahahaha"
    "oha ipneye bak açık çekirdek bile almış ya. ulan ne adamsın ahaha"
    "Neyse kanka soğuk aldım vodkaları ısınmasın, dolabımız da yok malum.. içelim hemen."
    "Bardak?"
    "Dur oğlum onu da çaldım ahaha"
    "Doldur dıbına koyayım doldur. bin herif!"
    ···
  12. 62.
    0
    "Ooo aşk böceğimiz de geldi sonunda."
    "Ne böceği oğlum sülük olduk sülük."
    "Naptınız lan"
    "Gezdik, dolaştık falan filan işte ya. Siz naptınız?"
    "Okulun oralarda takılıyoduk. Yarım saat falan oldu eve gireli."

    Oturduk. Yemek yiyip, çay içtik. Ardından da birer sigara. Aradan belirli bi süre geçti ve Fırat konuştu;

    "Kanka şu para meselesini napıcaz şimdi?"
    "aa dur lan doğru. Aşk meşk olayına daldım unuttum ben onu."
    "Lan napıcaz diyorum işte?"
    "Ben bi Büşra’yı arıyım."
    "Ne diyceksin?"
    "Dur bekleyin burda."

    Öbür odaya gittim, Büşra’yı aradım. ilk aramaya cevap vermedi, ikinci de açtı;

    "Efendim.."
    "Alo, Büşra?"
    "Efendim hayatım."
    "Napıyosun, nerdesin?"
    "Arkadaşımdayım oturuyorum bebeğim,sen?"
    "Ben de takılıyorum işte aynı. Ne diycem bak sana, izmir’e gidicektik ya biz hani?"
    "evet?"
    "Para lazım bize."
    "Ne kadar lazım?"
    "600-700 lira falan bulursan çok iyi olur."
    "Oha ben nerden bulucam o kadar parayı?"
    "Ya babandan çal kızım. Zaten gelmiycek misin benimle? Bi daha bulamaz seni."
    "Tamam dur bakarız. Sen nerdesin şimdi?"
    "Fırat’ın babaannesinin evinde."
    "Tamam hayatım, ararım ben seni."
    "Bekliyorum canım.."

    Telefonu kapattım ve içeri girdim. Konuştum;

    "Hazırlanın beyler."
    "Noldu lan?" dedi Emir.
    "Misafirimiz gelir birazdan."
    "Kim oğlum?"
    "Lan Büşra’yla konuştum, nerdesin falan dedi söyledim. Arkadaşımlayım dedi, kesin Ümit’in yanındadır. Gelirler buraya birazdan bizi dövmeye."
    "Tamam aga farketmez. Para mevzusunu naptın?"
    "O iş kolay. Şimdi Ümit ona parayı vericektir. Gitmemizi istiyo aslında Ümit ama maksadı ipnelik."
    Fırat konuştu;
    "Kanka gözünü seveyim bi halt yemeyin yine. Ölücek falan başımıza kalıcak sonra ya."
    "Kalsın oğlum kalsın. Büşra’dan parayı alır almaz gidiyoruz burdan rahat olun."
    "Kanka Büşra ne zaman getiricek parayı?" dedi Emir.
    "Bilmiyorum, arıycam ben seni dedi."

    O akşam kimse gelmedi. Biz de erkenden uyuduk. Sabah okula gidecektik.

    (sabah olur…)

    Uyandım, sabah olmuştu. Gözlerimi ovuşturdum ve telefonu elime aldım. “Günaydın prenses * ” mesajını yazıp Hazal’a gönderdim. Anında yanıt geldi; “Günaydın kralım * ”.. Mutluluğun argo tabiri olsa, “mutluluk sıçıyorum lan” diyebilirdim. Ama mutlu insanlar genelde terbiyeli oluyordu. Terbiyesiz ve sinirli insanlar genelde mutsuzdurlar..
    ···
  13. 63.
    0
    “Nasıl gelmiş? “
    “Oğlum nasılı mı var, Ümit’i o kurtarmış işte.”
    “Sana kim söyledi?”
    “Benim geçen seneki sınıftan bi kız var,Büşra’nın da yakın arkadaşı. Onunla konuşmuş.”
    “Ulan ya..”
    “Napıcaz şimdi?”
    “Bilmiyorum.”
    “Dövelim mi?”
    “Yok lan manyak mısın. Aklını alıcam ben o salağın sen rahat ol. iyi oldu bunu öğrendiğimiz.”
    “Aynen.”
    “Neyse ben derse girmiycem. Fırat evin anahtarını versene.”
    Fırat konuştu;
    “Hangi evin lan?”
    “Babaannenin evi oğlum işte.”
    “Hani girmiycektik o eve?”
    “Lan duş almam lazım nerde yıkanıcaz. Hem bi şey olmaz artık gelmezler oraya.”
    “iyi al” diyerek uzattı anahtarı.

    Okuldan çıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Mutluydum,hayat güzeldi. Hazal ile ilk kez buluşucak gibiydim. Uzun zamandan beri bu kadar heycanlanmamıştım. Eve girdim,üzerimi çıkardım ve duşa girdim. Sesim kötü olmasına rağmen banyo boyunca şarkı söyledim. Komşular küfür etmiş olabilir,umrumda bile değil. 1 saat süren duşun ardından bir şeyler atıştırmak için mutfağa girdim,dolabı açtım. Hiçbir şey yoktu. Kimsenin yaşamadığı bir evin dolabında ne olabilirdi ki? Benimkisi de salaklık işte.. Geçen o süre zarfının ardından,telefonum aklıma geldi. 2 saattir telefona bakmıyordum hiç. Hızla pantolonumu koyduğum koltuğa gittim ve cebinden telefonumu çıkardım. “4 Yeni mesaj” yazıyordu.Uzun zamandan beri telefonum bu kadar mesajı bir arada görmemişti.. Açtım mesajları;
    1.Mesaj: Çağıl?
    2.Mesaj: Hey.
    3.Mesaj: Çağıl cevap versene buluşucak mıyız?
    4.Mesaj: Off.

    Yüzümde salak bi tebessüm oluştu.O salak tebessüm kendini kaybetmeden Hazal’ı aradım;

    “Sonunda Çağıl ya.Nerdesin iki saattir mesaj atıyorum.”
    “Duştaydım.”
    “Yuh yani iki saatte duş mu alınır? Kaç yıldır yıkanmıyosan.. Okuldan geldim ben,buluşucak mıyız?”
    “Evet. Hazırlandın mı?”
    “Hazırım sayılır. Sen napıyosun?”
    “Yiycek bir şeyler arıyorum evde ama bulamadım,beraber yeriz artık.”
    “Tamam ben çıkıyorum o zaman.”
    “Tamam otobüs durağına geç geliyorum.”

    Hızlıca giyinip çıktım,otobüs durağına doğru ilerliyodum. Aklımda hiçbir şey yoktu. Ne izmir,ne Ümit,ne para,ne de ailem.. Sadece aşıktım. Otobüs durağında buluştuk ve Taksim otobüsüne bindik. Yolculuk boyunca birbirimize bakıp,salak salak gülüştük sadece. Taksim’de çiçekçilerin önünde indik. Konuştum;

    “Napalım,nereye gidelim?”
    “Bilmem,fark etmez benim için.”
    “istiklal’de yürüyelim o zaman..”

    (“Şebnem Ferah – istiklal Caddesi” şarkısı eşliğinde yürümeye başlanır. http://fizy.com/#s/1d78m7 )
    Elinden tuttum. Gözlerime bakıp masum bir gülücük attı kalbimin orta yerine. “Hazal?” dedim, “Seni çok seviyorum..” “Ben de seni.” Dedi. Dünyalar benimdi sanki. Caddenin sonuna gelmeden “dönelim mi ya?” dedim. “Olur” dedi. “Beşiktaş’a inelim” dedim ve geriye doğru döndük.

    Beşiktaş’a inerken de el eleydik. Hava sıcaktı, ellerinin terlediğini söyledi. istemeyerek de olsa elini bıraktım. Konuştu;
    Tümünü Göster
    ···
  14. 64.
    0
    "Hazal, beni seni çok seviyorum. Çok bir şey de istemiyorum senden. Eskisi gibi olalım.El ele, göz göze duralım saatlerce. Ayrıldığımız günden beri bunu hayal ettim. Nolur hayalim olmaktan çık ve gerçeğim ol artık. Yalvarıyorum."
    "Bu kadar kolay olmuyo Çağıl."
    "Bitirmekte kolay olmuyor işte."

    (gözlerini çekti. Yere doğru bakmaya devam etti.) Konuştum;

    "Çıkışta işin var mı?"
    "Hayır."
    "Birlikte bir şeyler yapalım istersen?"
    "Bilmem ki. Napıcaz?"
    "Beşiktaş’a gidelim mi?"
    "Olabilir."

    (banktan kalktım.)

    "Ben gidiyim o zaman. Mesajlaşırız." dedim ve yanağına doğru eğildim. Gözlerini çoktan kapatmıştı ve bir öpücük kondurdum yanağına. Kulağına yaklaşarak; masum bir seni seviyorum fısıldadım. Güldü ve yükses sesle "Ben de seni!" dedi. Arkamı dönüp gidesim gelmedi. Uzun uzun gülüşmek vardı onunla, mutlu olmaktan çok daha öteydi. Okula öyle bir girişim vardı ki, afedersiniz ayaklarım zütüme çarpıyordu mutluluktan. Sınıfa girdim, Emir bizim sınıftaydı ve Fırat’la arka sırada oturuyorlardı. Moralleri bozuktu ve küfür ediyordu Emir. Konuştum;

    "Noldu lan?"
    "Ya Çağıl senin ben dıbına koyayım." dedi Emir.
    "Noldu oğlum?"
    "Bizi kim gibiyo günlerdir onu öğrendik kardeşim."
    "Kimmiş?"
    "Fırat’ın vurulduğu gece, biz Fırat’ı hastaneye zütürürken Ümit nerdeydi?"
    "Yatıyodu yerde."
    "Heh, sonradan kim kaldırıp hastaneye zütürdü onu?"
    "Ne biliyim oğlum, babasının adamları falan gelmiştir."
    "Yok kardeşim yok, öyle değil. Ümitlerin ilk geldiğinde Büşra senin yanındaydı di mi?"
    "Evet."
    "Sevişiyodunuz hatta siz."
    "Oğlum lafı geveleme."
    "Kardeşim, biz gittikten sonra Büşra oraya tekrar gelmiş.."
    Emir’in o cümlesiyle, beynimin içinde milyonlarca çeşit hayvan çiftleşmeye başlamış gibi oldum.Ne düşüneceğimi,ne anladığımı bilmiyordum. Konuştum;
    ···
  15. 65.
    0
    Fırat ile sınıfa gidiyorduk. Tam merdivenlerden çıkarken Emir seslendi arkamızdan;
    "Lan!"
    "Noldu lan?" dedim.
    "Hallettim kanka."
    "Neyi?"
    "Kızın numarasını buldum."
    "Kızla mı konuştun."
    "Evet ama başka bi kızla konuştum, onunla değil."
    "Kimle?"
    "Hazal.."
    "Ne konuştun?"
    "Hazal yeni kankam artık benim ahaha."
    "giberim belanı."
    "Şaka yapıyorum be oğlum ya. Ha bu arada seni sordu."
    "Ne sordu?"
    "Aşkitom nerde dedi."
    "Bak çocuk.."
    "ahaha tamam lan kızma. Çağıl nerde falan dedi. Dedim buralardaydı. Başınızı belaya sokmayın dedi."
    "(gülücük..)"
    "Hoşuna gitti di mi pekekent!"
    Fırat konuştu;
    "Bu ne dıbınakoyayım ikiniz de mutluluk yumağısınız. Kendinize gelin oğlum sıkıntımız var."
    "Bırak şimdi sıkıntıyı da, Nermin’in dersi. Geç kalırsak sıçar ağzımıza, hadi derse." dedim.

    Derse girdik. içimde büyük bir mutluluk parçası vardı. Hoca dersi anlatırken uzaklara dalıyor, salak salak gülüyor ve şarkılar mırıldanıyordum. Uzun zamandan sonra mutlu olmuştum. Mutluydum ve Hazal’ı düşünüyordum sadece. Gülüşünü, sinirlendiğinde verdiği tepkileri, sevgiliyken birlikte yürüdüğümüz caddeleri.. Hayal ederek, inşallah yine eskisi gibi olacağız diyordum içimden.

    Ders bitti. Fırat’a döndüm;
    "Emir’lerin sınıfa git sen bi. Beraber takılın bu tenefüs."
    "Sen?"
    "Hazal’la konuşucam."
    "Tamam."

    Bahçeye indim, Hazal okul kapısının karşısındaki bankta kız arkadaşlarıyla birlikte oturuyodu. Yanlarına yaklaştım ve “Hazal, bi gelir misin?” dedim. Önden yürüdüm, arkamdan geldi. Sevgili olduğumuz dönemlerde oturduğumuz bank vardı. Okul kapısının arka tarafında. Oraya gidip oturduk. Konuştu;

    "Nasılsın Çağıl?"
    "iyiyim sen?"
    "iyiyim. Ama senin hakkında iyi şeyler duymuyorum hiç. Kötü olduğunu falan söylüyolardı hep."
    "Kötüydüm, bundan bi saat öncesinde de kötüydüm. Ama şu an iyiyim."
    "Hmm."
    "Nasıl gidiyor?"
    "Neyi merak ediyorsun?"
    "Hayatını işte. Ne bileyim.."
    "Ümit’i merak ediyosun di mi? Hakkımda bi şeyler söylemiş sana. Sen de ona inanmışsın besbelli. Çok yazık."
    "Onun söylediklerine inanmış olsaydım şu an senin için çaba sarfetmezdim Hazal."
    "Ben onunla hiçbir zaman gerçek anlamda sevgili olmadım."
    "Elini tuttun?"
    "O an seni yenebilmem için bir ele ihtiyacım vardı, elini uzattı. Ben de tuttum. Tamamen ihtiyaçtan yani, başka hiçbir şey yok."
    "Peki şu an eline ihtiyacım olsa, yalnızlığımı yenebilmem için.. Tutar mıydın?"
    "Bilmiyorum."
    "Bilmeni istiyorum Hazal. Son günlerde o kadar ağır şeyler yaşadım ki, dua ediyorum hayatta kaldığım için. Ama ettiğim duaların arasında da sen varsın. O kadar sıkıntımın içinde bile seni düşündüm hep. O Ümit huur çocuğunu öldürecektim sırf senin eline dokundu diye. Hele o anlattıklarından sonra.."
    "inanmışsın işte. Benim öyle bir şey yapacağımı düşünmüşsün."
    "Hayır. Hiçbir zaman inanmadım. O yalanı söylerken, seni o şekilde hayal ettiği için sinirlendim. Elimden almış olmasalardı o mezarda olacaktı,ben de hapiste."
    "Bana bunları neden anlatıyosun?"
    "insanlar değer verdiği kişilere her şeyini anlatır. Bi sebebi olmaz, paylaşmak ister sadece. Hani şimdi sana bunları anlatmamış olsaydım, seni aldatıyomuş gibi hissederdim kendimi."
    "…"
    "Sustun?"
    "Diyecek bir şey bulamadım."

    -çenesinden tutup, göz göze gelmemizi sağladım ve konuştum;
    Tümünü Göster
    ···
  16. 66.
    0
    sözlük serseri yuvası olmuş amk
    ···
  17. 67.
    0
    "Ohaaa lan!" dedi.

    kız okula yeni gelmişti…
    Tam okulun kapısına yaklaştığımızda Emir aniden durdu. Gözlerini okul kapısının önündeki kıza dikti ve

    "Ohaaa lan!" dedi. Kız okula yeni gelmişti..

    "Noldu lan?"
    "Oğlum kıza bak.."
    "oo güzel kız harbiden."
    "Lan aşık oldum ben."
    "Git konuş oğlum. Yeni gelmiş galiba,ilk defa görüyorum."
    "Ne konuşucam?"
    "Bilmem, Türkiye’nin jeopolitik konumu hakkında tartışırsınız."
    "Oğlum dalga geçme ya."
    "Lan sığır ne konuşucaksın işte, önce bi selam naber muhabbeti yaparsın. Sonra da açılırsın direk."
    "Olmaz öyle ya hayvan gibi hemen seni seviyorum demek."
    "Çok insanlığını görüyoruz ya dıbınakoyayım,tek hayvanlığın o olacak sanki.."
    "Ya tamam sus uzatma."
    "Git hadi."
    "Yok."
    "Lan git."
    "Numarasını bulur mesaj atarım ona ben sonra."
    "Telefon sapıklığı mı yapıcaksın bi de?"
    "Yok oğlum ne alakası var ya. Şimdi ben göz göze gelmeye çalışırım onunla biraz. iki kesişme sonra açılır muhabbet."
    "iyi bakalım, kovala.."
    "Rahat ol kanka yapıcaz bi şekil."

    Okula girdik. içeri doğru yürürken Emir, kızı gözleriyle yedi(!).. Tabi kızın o güzel gözleri Emir’i görmedi bile.. Kantinde Fırat ile beraber oturuyorduk. Fırat konuştu;

    "Kanka hiç paramız yok mu şimdi?"
    Cebimden bozuklukları çıkartıp;
    "Var oğlum, olmaz mı."
    "Nerden bulucaz şimdi o parayı?"
    "Bulucam kafanı yorma sen."
    "Nerden bulcaksın oğlum,o anlattığın şeyler yaş yani."
    "Ya sen rahat olsana."
    "Olamıyorum oğlum, peder de şüphelendi zaten. O gün hastaneden çıkarken bi ton laf etti.Yok işte o tip insanlarla ne işin var,Çağıl para arıyormuş napıcak o parayı? vs.vs. kafamı gibti gün boyunca."
    "Para mevzusunu nerden öğrenmiş lan?"
    "Ne biliyim. Sana para verdiğimi de anladı heralde, günlük 2-3 lira verip geçiştiriyo."
    "züte geldik desene."
    "Geldik valla."

    (O sırada Emir, bahçede kız ile göz göze gelmeye çalışırken Hazal’ı görür ve yanına koşar..) Emir konuşur;
    "Hazal, naber?"
    "iyidir senden?"
    "iyi be nolsun. Takılıyoruz öyle."
    "Hayırdır noldu yine bi sıkıntın var senin."
    "Nerden anladın ya?"
    "Sizin sıkıntısız gününüz mü geçiyo? ahaha"
    "Haklısın. Ya şu kızı tanıyo musun? (parmağı ile göstererek)"
    "Oğlum öküz müsün ne parmağınla gösteriyosun. Tanıyorum yeni geldi okula."
    "Kaça gidiyo?"
    "Bizim sınıfta, hayırdır?"
    "Harbi mi. Senin şimdi muhabbetin de vardır onunla."
    "Vaar."
    "Adı ne?"
    "Çağla."
    "ismi bile tatlı ya.. Kanka ayarlasana o kızı bana."
    "Kanka mı? ahaha kanka mı olduk şimdi."
    "Ya ne biliyim şimdi çok samimi, sempatik göründün gözüme öyle bi anda çıkıverdi ağzımdan."
    "ahaha salaksın ya. Nası ayarlıyım ki ne dicem, kız daha tanımıyo bile seni."
    "Numarasını bulsana."
    "Var numarası."
    "Heh,ver işte."
    "Yok veremem."
    "Ya niye?"
    "Ya salak mısın kız bana gelip sorucak sonra sen mi verdin falan diye."
    "Bi şey olmaz ya."
    "Olmaz."
    "Of Hazal ya o kadar da kanka ayağı yaptık vallahi boşuna gitti hepsi."
    "Ama bi kulağına çıtlatırım. Gösteririm seni, derim böyle böyle. Uyar mı?"
    "Uyar uyar."
    "Numaranı istiyomuş derim,ver derse veririm. Başka türlü ısrar etme."
    "Tamam ya. Çok sağol vallahi senin bu iyiliğini nasıl ödiycem ben."
    "Önemli değil."
    "Tamam o zaman gidiyim ben, senden haber bekliycem. Hadi görüşürüz."
    "He şey, Çağıl nerde?"
    "Sabah beraber geldik okula, kantinde falandır bilmiyorum."
    "Hmm tamam."
    "Neden sordun?"
    "Hiç öylesine. Başınızı belaya sokmayın."
    "Merak etme sen. Hadi görüşürüz."
    "Görüşürüz."
    Tümünü Göster
    ···
  18. 68.
    0
    Sabah olmuştu. Emir’in sesiyle açtım gözlerimi;

    "Haheooooyyy! Laaan kalkın hadi. Çağıl? Kalk lan."
    "Lan ne bağırıyon sabah sabah."
    "Oğlum kalk diyorum kalk."
    "Ya niye kalkıyoruz oğlum uykum var benim gibtirgit başımdan."
    "Okula gidicez okula…"
    "Lan okulda ne tak işimiz var."
    "Var kanka bi işimiz. Ya hadi kalksanıza!"
    "Kalkmıyorum ulan!"
    "Su dökerim?"
    "Dökersen giberim!"
    "Sıcak su dökersem yanarsın ve beni gibecek halin kalmaz ahaha."
    "Su ver."
    "Dök mü diyosun?"
    "Lan içicem içicem."
    "He. Dur getiriyim, hazırlan sen de hadi."

    Gözlerimi ovuşturuyordum. Başımda hafif bi sızı vardı. Fırat’ı dürttüm;

    "Lan. Fırat, kalk lan hadi."
    "…"
    "Lan kalksana. heey kime diyorum?"
    "Noldu oğlum?"
    "Okula gidicekmişiz kalk."
    "Tamam 5 dakka daha uyuyım."
    "Lan kalk dıbınakoduğum annenmiyim ben 5 dakka diyosun. Kalk hemen."
    "Of."
    "Oflama. Oflama."

    Emir suyu getirdi; içtim. Kalkıp elimizi yüzümüzü yıkadık sırayla. Kıyafetlerimizi giyindik ve okula doğru yürümeye başladık. Emir’e döndüm;

    "Ya oğlum napıcaz okulda söylesene."
    "Kanka bak şimdi 3 hafta sonra okulda festival yapılcak.Şimdiden hazırlık yapıyolar işte, bilet falan. Biletlerin korsanını yapıp satıcaz millete."
    "Lan oğlum saçma sapan işler peşinde koşturma bizi."
    "ya sen rahat olsana.. Karışma ben halledicem hepsini."
    "iyi bakalım öyle olsun."

    Tam okulun kapısına yaklaştığımızda Emir aniden durdu. Gözlerini okul kapısının önündeki kıza dikti ve
    ···
  19. 69.
    0
    Sonra doldurdu ve hep beraber içtik.. Kafamız çok güzel oldu. Emir dangalağı o kadar çok içti ki, en son bana “anne” diyerek sızdı. Fırat’tan hiç bahsetmiyorum,o tam sünger zaten.. Aradan epey bi süre geçti. Aklıma Hazal geldi ve “aramak” ile “aramamak” arasında gidip geldim. Sonunda dayanamayıp aradım. Telefonu açtı ve konuştum;

    + Nasılsın.
    - Neden aradın?
    + Seni özledim.
    - içki mi içtin sen?
    + Sensiz yapamıyorum.
    - Sarhoşsun.
    + Sana aşığım.
    - Ne dediğini bilmiyorsun.
    + Seni sevdiğimi herkes biliyor.
    - Bu çok saçma.
    + Ben seninle saçmalamayı seviyorum.
    - Neden içtin?
    + Sana kavuşmanın başka yolu yoktu. intihar edecektim fakat benim olduğum cennete gelmek istemezsin diye düşündüm. Cehennemde yanmana razı olamadım.Bu yüzden içtim.
    - Sen tam bir salaksın.
    + Biliyorum, hiçbir insan sana sahip olmak isteyecek kadar akıllı değil zaten.
    - Uyumayı dene.
    + Rüyamda elini tutabilecek miyim?
    - Hayır.
    + Ama bu sefer biraz hızlı davran olur mu? Yarın erken kalkmak zorundayım, elini tutmadan uyanmak istemiyorum.
    - Erken kalkıp ne yapacaksın?
    + Sana hesap vermek zorunda değilim.
    - O zaman ben de seni sevmek zorunda değilim, ısrar etme. Anladın mı?
    + Yarın sabah erken kalkacağım, çünkü hiçkimsenin benden önce uyanıp seni aklına getirmesini istemiyorum. Erken kalkacağım, çünkü bu konuşmadan sonra bileklerimi kesip, sabahki kahvaltı tabağına koyacağım. Evet doğru, sana hesap vermek zorunda değilim, mecburum.Lütfen kız bana, sinirliyken çok tatlı oluyorsun.
    - Ne dememi bekliyorsun? Sen tam bir şapşalsın.
    + Bir şey söylemene gerek yok, sadece susma yeter.
    - Peki. Daha sonra konuşalım bunları, kendinde değilsin.
    + Kendimde değilim, sendeyim.
    - Tamam, hadi uyu şimdi.Her şey için teşekkürler.
    + Ne demek, yaptığın hiçbir şey için rica ederim. Söylediklerimi unutma lütfen olur mu? Bu gece acele etmen gerekiyor.
    - iyi geceler.
    + inşallah..

    Kafamı yastığa koydum. Mutlu olmak ile mutsuz olmak arasındaki hal ekini belirleyemiyordum. Bir yanım halâ Hazal için yanıp tutuşurken,bir yandan da Ümit’in anlattıklarının gerçek olup olmadığının soğukluğuyla üşüyorum. iyi ki yorganım var.. (Uyudum..)

    (aradan üç beş saat geçer..)
    ···
  20. 70.
    0
    pampa dewam et giberim güzel
    ···