-
126.
0Sabah olmuştu. Emir’in sesiyle açtım gözlerimi..Tümünü Göster
"Çağıl, kalk lan hadi saat 7 olmuş"
"Noluyo lan"
"Oğlum okula gitmiycez mi kalksana"
"Yok hallettim ben o işi."
"Neyi hallettin? Oğlum kalksana ya."
"Lan bi gibtirgit başımdan sabah sabah. Uyucam"
"Hay senin şimdi ceddini celaleni…."
"Sus lan!"
"Tamam ben gidiyorum okula, uyanınca mesaj atarsın."
Tekrar uyuduktan sonra, öğlene doğru uyandım. Telefona baktım, saat 12.38’di. Yani okul dağılmıştı.. Emir’i aradım;
"Alo"
"Efendim kanka"
"Nerdesin"
"Okulun arkasındayız, sigara içiyoz."
" ‘içiyoz’ mu? oğlum gittikçe köylü oluyosun hee sen."
"Yav oğlum koyim köyüne memleketine ya,geliyo musun sen?"
"Yataktayım hala, kalkıcam şimdi"
" Yatakda mısın? Uuu."
"Ağzına sıçarım bin kurusu. Neyse tamam kapat giyinip geliyorum kıpırdama bi yere."
"Tamam kankacım."
"Yanında kim var?"
"Bizim çocuklardan ya,gel hadi sen."
"Tamam hadi eyvallah."
"Öptüm"
Yataktan kalktım ve hazırlanıp çıktım. Okula doğru ilerliyodum,tam sigara yakıcağım anda Hazal’ı gördüm. Karşıdan geliyordu. Sigarayı yaktım ve derin bi nefes çekip yürümeye devam ettim.”Acaba göz göze gelecek miyiz? Ya da bir şeyler diycek mi bana?” diye düşünüyordum içimden. Tam yanından geçerken, cebimden telefonu çıkartıp boş ekrana bakmaya başladım. Görmezden gelecektim.Öyle de oldu.. Ben görmezden geldim,o da bana hiç gelmedi. Biz böyle anlaşıyorduk hep..
Tam okulun arkasına yaklaştığımda Emir’den mesaj geldi; “Kanka gelme sakın buraya, inşaata git bekle beni. Sakın gelme”
"Noluyo lan" dedim ve koşmaya başladım, okulun arkasına dolanacakken bi adam tuttu kolumdan;
"Sen Çağıl mısın?"
"Evet lan noluyo hayırdır Emir nerde?"
"Emir gönderdi beni, başınız belada gel benimle."
"Nereye gidiyoruz?"
"Çok konuşma arabaya bin."
Arabaya bindim,3 kişi daha vardı arabada. Hepsi de irice adamlardı. Bi tanesi telefonumu istedi;
"Telefonunu ver."
"Nereye gidiyoruz onu söyleyin."
"Telefonunu ver lan."
"Vermezsem nolucak lan? Emir’i aramam lazım."
"Emirini de seni de giberim lan!" dedi ve karnıma yumruk attı. Acı içinde kıvranırken telefonumu cebimden alıp camdan aşağı attı.
O sırada Emir’i de okulun arka tarafında kıstırıp dövmüşler. Yakalanmamdan korktuğu için gelmemi istememişti ama ben onu yalnız bırakamazdım. Daha sonra beni boş bi depoya atıp, ellerimi ve ayaklarımı bi sandalyeye bağladılar. Çok sinirliydim, küfürler ediyordum ve bir yandan da ipleri çözmek için uğraşıyordum..
( 4 saat sonra.. ) -
127.
0res panpa kurgu ama olsun anlat
-
128.
0Kapı açıldı, 4 tane adam girdi içeri. Ama kapıyı kapatmadılar, çünkü bir gelen daha vardı. içeri en son giren Ümit’ti;
"Vay vaay vay. Aman efendim kimleri görüyorum,Çağıl bey hoşgeldiniz."
"Sen daha yaşıyo musun lan yavşak."
"aaa, sensiz gider miyim ben öbür taraflara."
"Ne yani şimdi bu? Öldürücek misin beni?"
"Yoo, hayır hayır. Ne öldürmesi, seni sadece biraz ağırlıycaz burda. Daha sonra gidiceksin, tabi gidebilecek ayaklara sahip olursan ahaha"
"Ulan dıbınakodumun oğlu, anca böyle erkeksin di mi? Yediğin dayakları, ölümden döndüğün anları unuttun galiba.."
"Unutmadım, unutmayı başarabilseydim şuan burda olmazdın."
"Ben istediğim her yerde olurum koçum."
"Cehenneme gitmek istiyosun heralde."
"Hiç farketmez."
"Dün Hazal’ı aramışsın."
"Evet lan aradım nolucak? O mu söyledi sana?"
"Hayır o söylemedi. Zaten yanındaydım ahaha"
"Gülme huur çocuğu!"
O an yüzüme bir yumruk attı, ağzım kanla dolu olmasına rağmen konuştum;
"Bana bak dıbınakodumun oğlu, aklın varsa beni şuan öldür. Öldürmediğine çok pişman edicem seni."
"ahahaha. ulan Çağıl elin kolun bağlı hala tehtid ediyorsun beni ya. Emir mi gelicek seni kurtarmaya? Yoksa satıcı arkadaşın Fırat mı?"
"Ben burdan bi şekilde çıkıcam, sonra azrailin olup ben gelicem. Diz çöküceksin, yapma Çağıl.. Anamı gib,ama bana bir şey yapma diye ağlayacaksın."
Sandalyeye tekme attı ve sırtımın üstüne düştüm, sandalye ile birlikte.
" ahh! ulan seni bi daha ki sefere öldürmeyen Çağıl’ın dıbına koysunlar!"
"Boş konuşma, yemek getiricem sana birazdan,aç karnına dayak yersen hemen ölürsün. Bana ölün değil, dirin lazım."
"Senin ölünü dirini gibicem ben huur çocuğu!"
"Kes lan! Çok konuşmasın ağzını da bağlayın şunun."
Ağzımı bağlamasına rağmen küfür etmeye devam ediyordum, gözlerimle.. Daha sonra hepsi dışarı çıktı, önüme bir tepsi yemek koydular fakat ellerimi çözmediler. Zaten karnım toktu.. Elimdeki ipi çözmek için türlü türlü çözüm yolu denedim fakat hiçbirinde başarılı olamadım. Tam pes edecekken, sandalyenin çivisini farkettim. Hafif dışarı doğru çıkmıştı.
Uğraştım.. Ve ipi kopardım. Sıra, dışarı çıkmanın yolunu bulmaya gelmişti..
Bir şey gelmedi aklıma.O sinir harbiyle yere bıraktım kendimi.ilk defa bu kadar çaresizdim..
(1 saat sonra..) -
129.
0reserved
-
130.
0Uyuyakalmıştım yerde. Dışarıdan gelen bağrış sesleriyle uyandım ve ayağa kalktım. Birileri kavga ediyordu ve o kargaşa içinden “Çağıl! Nerdesin kardeşim? Ses ver!” sesini duydum.O ses, Fırat’ın sesiydi. Kapıdalardı…Tümünü Göster
"Burdayım lan! Kapıyı açın."
Emir konuştu;
"Kanka kapının arkasından çekil kırıcaz kapıyı."
ve nihayet kapı açılmıştı.O heyecanla birbirimize bir sarılışımız vardı, görmeliydiniz.. Fırat ise kapının kenarında bekliyor, yanıma yaklaşamıyordu. “Gel lan buraya.” dedim.Çekinerek geldi ve sıkıca sarıldık.
"Çağıl, özür dilerim kardeşim."
"Alıştık be oğlum, rahat ol.."
Emir’e döndüm;
"Oğlum nerden öğrendiniz lan yerimi?"
"Anlatıcam kanka.Şurdan bi çıkalım önce."
Hızlı bir şekilde çıktık ordan. Kaldığımız inşaata doğru yürüyorduk. Emir konuştu;
"Sigaran var mı?"
"Oğlum telefonum bile yok,ne sigarası dıbına koyayım!"
"Al iç ahaha." dedi ve uzattı pakedi.
Art arda iki sigara içtim, içimdeki soğukluğu giderebilmek içn.. inşaata geldik. Emir ve Fırat’a “Anlatın lan hadi” dedim. Emir konuştu;
"Kanka işte okulun arkasında paket etti beni lavuklar. Seni sordular, bilmiyorum dedim ters düz konuşunca da diklendim kamillere.O sırada da sana mesaj atıyodum tam, gördüler elimde telefonu. Vurmaya falan başladılar. Ağız burun bırakmadı huur çocukları. Sonra seni aldıklarını öğrendim, Hazal’a gittim."
(Emir, Hazal’ların kapısının önünde, Hazal ile olan konuşmasını hayal eder..)
"Noldu Emir,ne istiyosun?"
"Çağıl’ın başı belada Hazal."
"Neden hiç şaşırmadım acaba? Çağıl’ın başı beladan kurtuluyo mu sanki?"
"Hazal, dalga geçmeyi bırak. Yardımına ihtiyacı var."
"Çağıl beni ilgilendirmiyor."
"Beni ilgilendiriyor!"
"Off. Nolmuş anlat."
"Ümit ve babasının adamları Çağıl’ı kaçırdı.Şuan nerde bilmiyorum"
"Nasıl kaçırdı ya?!"
"Ya boşver şimdi nasıl kaçırdığını, yerini öğrenmen lazım."
"e ben nasıl öğrenebilirim?
"Ümit dangalağının mekanlarını söyliceksin."
"Ümit hakkında doğru konuş!"
"Lan gibtirtme şimdi Ümit’ini. Söyle bak şuan Çağıl’a zarar veriyor olabilir."
"Babasının malzeme koyduğu depoları var. Onlardan birindedir büyük ihtimal."
"Nerde bu depolar?
"Ne bileyim ben.Bir sürü var,bir tane değil ki!"
"Sen hangilerini biliyosun? Bu tarafa yakın olanlar?"
"Okulun yukarısındaki caddenin arka sokağında var bi tane.Bi kere oraya gitmiştik beraber."
"Tamam sağ ol."
"He Emir, şey dicem.."
"Ne?"
"Depoya gittik dedim ya,sadece gittik yani bir şey yaşamadık."
"Ümit anlattı zaten her şeyi Hazal.Çağıl da biliyr her şeyi merak etme."
"Neyi biliyor ya?!"
"gibtir et şimdi acelem var."
"Ya bak ne anlattı bilmiyorum ama biz Ümit’le hiçbir şey yaşamadık."
"Neyse bunları anlatmana gerek yok. Hadi Allah’a emanet."
Gülümseyerek konuştum; -
131.
0hikayeden çıkardığım tek şey adam liseli beyler
-
132.
0"Vay dıbına koyayım! ee anlat sonra?"
"Aga ordan çıkınca Fırat’ın yanına gittim işte. Dedim böyle böyle.O da kalktı geldi hemen. Topladık mahalleden elemanları geldik yanına."
"Oğlum çok mutlu oldum lan! Demek Ümit ipnesi yalan söyledi. Hazal ‘la yaşamamışlar bir şey. huur çocuğu sırf sinirleniyim diye yaptı var ya.."
"Öyle işte kanka. Napıcaz şimdi, ödeticez mi bu kamile yaptığını?"
"Onun ben soyunu sopunu gibicem, rahat olun."
Fırat konuştu;
"Kanka Emir bi plandan bahsetti. Büşra, Hazal falan dedi. O mevzu ne?"
"Ne anlattıysa o işte kardeşim, izmir’e uçuş biletimiz onlar.. ahaha"
Birbirimize bakarak uzun uzun gülüştük. Fırat,bana dönerek konuştu;
"Hastane masraflarını da ödemişsiniz"
"Sana kim söyledi?"
"Kimse söylemedi, babama ödendi masraflarınız denmiş."
"Neyse takma koçum bunları. Sonuçta bizim yüzümüzden belaya girdi başın."
"Kuran çarpsın o gün sana söylediklerim için utanıyorum Çağıl. Sen bi tanesin kardeşim."
"Hay sokucam utanmana ya,bi taneyim tabi oğlum.iki tane olsam altını üstüne getirirdim Dünya’nın. ahaha"
Emir konuştu;
"Kankalar ben bi az dışarı çıkıyım,bi şeyler kovalıycam."
"Nereye lan?" dedim.
"böyle kuru kuru oturmak olmuyo aga, uyucak mısınız?"
"Yok oğlum ne uyuması,bi gündür uyuyorum zaten hiç uykum yok."
"Tamam o zaman bekleyin ben bi şeyler alıp geliyim, kafa yaparız."
"Hangi parayla?"
"Ya oğlum siz takılın, ayarlıycam diyorum ben." dedi ve gitti.
(1 saat sonra..)
Emir içeri girer;
"hobaaaa! Uçuruyorum sizi oğlum."
"Ne aldın lan?"
"Vodka aldım kanka. Yani aldım dediysem, çaldım demek istiyorum."
"Nerden çaldın?"
"Bizim aşağıdaki tekel yok mu hani.. Oraya adamın oğlu bakıyo bu saatlerde, oğlu dediğimde 25 yaşında lavuk. Ağır abaza. Açıyorum telefondan ferreyu,o salak izlerken kaybediyo kendini ben de aşırıyorum bütün dükkanı ahaha."
"Oğlum nasıl lan. Salak anlamıyo mu?"
"Lan yok ne anlaması, fıstık bile çaldım ahahahaha"
"oha ipneye bak açık çekirdek bile almış ya. ulan ne adamsın ahaha"
"Neyse kanka soğuk aldım vodkaları ısınmasın, dolabımız da yok malum.. içelim hemen."
"Bardak?"
"Dur oğlum onu da çaldım ahaha"
"Doldur dıbına koyayım doldur. bin herif!" -
133.
0Sonra doldurdu ve hep beraber içtik.. Kafamız çok güzel oldu. Emir dangalağı o kadar çok içti ki, en son bana “anne” diyerek sızdı. Fırat’tan hiç bahsetmiyorum,o tam sünger zaten.. Aradan epey bi süre geçti. Aklıma Hazal geldi ve “aramak” ile “aramamak” arasında gidip geldim. Sonunda dayanamayıp aradım. Telefonu açtı ve konuştum;
+ Nasılsın.
- Neden aradın?
+ Seni özledim.
- içki mi içtin sen?
+ Sensiz yapamıyorum.
- Sarhoşsun.
+ Sana aşığım.
- Ne dediğini bilmiyorsun.
+ Seni sevdiğimi herkes biliyor.
- Bu çok saçma.
+ Ben seninle saçmalamayı seviyorum.
- Neden içtin?
+ Sana kavuşmanın başka yolu yoktu. intihar edecektim fakat benim olduğum cennete gelmek istemezsin diye düşündüm. Cehennemde yanmana razı olamadım.Bu yüzden içtim.
- Sen tam bir salaksın.
+ Biliyorum, hiçbir insan sana sahip olmak isteyecek kadar akıllı değil zaten.
- Uyumayı dene.
+ Rüyamda elini tutabilecek miyim?
- Hayır.
+ Ama bu sefer biraz hızlı davran olur mu? Yarın erken kalkmak zorundayım, elini tutmadan uyanmak istemiyorum.
- Erken kalkıp ne yapacaksın?
+ Sana hesap vermek zorunda değilim.
- O zaman ben de seni sevmek zorunda değilim, ısrar etme. Anladın mı?
+ Yarın sabah erken kalkacağım, çünkü hiçkimsenin benden önce uyanıp seni aklına getirmesini istemiyorum. Erken kalkacağım, çünkü bu konuşmadan sonra bileklerimi kesip, sabahki kahvaltı tabağına koyacağım. Evet doğru, sana hesap vermek zorunda değilim, mecburum.Lütfen kız bana, sinirliyken çok tatlı oluyorsun.
- Ne dememi bekliyorsun? Sen tam bir şapşalsın.
+ Bir şey söylemene gerek yok, sadece susma yeter.
- Peki. Daha sonra konuşalım bunları, kendinde değilsin.
+ Kendimde değilim, sendeyim.
- Tamam, hadi uyu şimdi.Her şey için teşekkürler.
+ Ne demek, yaptığın hiçbir şey için rica ederim. Söylediklerimi unutma lütfen olur mu? Bu gece acele etmen gerekiyor.
- iyi geceler.
+ inşallah..
Kafamı yastığa koydum. Mutlu olmak ile mutsuz olmak arasındaki hal ekini belirleyemiyordum. Bir yanım halâ Hazal için yanıp tutuşurken,bir yandan da Ümit’in anlattıklarının gerçek olup olmadığının soğukluğuyla üşüyorum. iyi ki yorganım var.. (Uyudum..)
(aradan üç beş saat geçer..) -
134.
0Sabah olmuştu. Emir’in sesiyle açtım gözlerimi;
"Haheooooyyy! Laaan kalkın hadi. Çağıl? Kalk lan."
"Lan ne bağırıyon sabah sabah."
"Oğlum kalk diyorum kalk."
"Ya niye kalkıyoruz oğlum uykum var benim gibtirgit başımdan."
"Okula gidicez okula…"
"Lan okulda ne tak işimiz var."
"Var kanka bi işimiz. Ya hadi kalksanıza!"
"Kalkmıyorum ulan!"
"Su dökerim?"
"Dökersen giberim!"
"Sıcak su dökersem yanarsın ve beni gibecek halin kalmaz ahaha."
"Su ver."
"Dök mü diyosun?"
"Lan içicem içicem."
"He. Dur getiriyim, hazırlan sen de hadi."
Gözlerimi ovuşturuyordum. Başımda hafif bi sızı vardı. Fırat’ı dürttüm;
"Lan. Fırat, kalk lan hadi."
"…"
"Lan kalksana. heey kime diyorum?"
"Noldu oğlum?"
"Okula gidicekmişiz kalk."
"Tamam 5 dakka daha uyuyım."
"Lan kalk dıbınakoduğum annenmiyim ben 5 dakka diyosun. Kalk hemen."
"Of."
"Oflama. Oflama."
Emir suyu getirdi; içtim. Kalkıp elimizi yüzümüzü yıkadık sırayla. Kıyafetlerimizi giyindik ve okula doğru yürümeye başladık. Emir’e döndüm;
"Ya oğlum napıcaz okulda söylesene."
"Kanka bak şimdi 3 hafta sonra okulda festival yapılcak.Şimdiden hazırlık yapıyolar işte, bilet falan. Biletlerin korsanını yapıp satıcaz millete."
"Lan oğlum saçma sapan işler peşinde koşturma bizi."
"ya sen rahat olsana.. Karışma ben halledicem hepsini."
"iyi bakalım öyle olsun."
Tam okulun kapısına yaklaştığımızda Emir aniden durdu. Gözlerini okul kapısının önündeki kıza dikti ve -
135.
0"Ohaaa lan!" dedi.Tümünü Göster
kız okula yeni gelmişti…
Tam okulun kapısına yaklaştığımızda Emir aniden durdu. Gözlerini okul kapısının önündeki kıza dikti ve
"Ohaaa lan!" dedi. Kız okula yeni gelmişti..
"Noldu lan?"
"Oğlum kıza bak.."
"oo güzel kız harbiden."
"Lan aşık oldum ben."
"Git konuş oğlum. Yeni gelmiş galiba,ilk defa görüyorum."
"Ne konuşucam?"
"Bilmem, Türkiye’nin jeopolitik konumu hakkında tartışırsınız."
"Oğlum dalga geçme ya."
"Lan sığır ne konuşucaksın işte, önce bi selam naber muhabbeti yaparsın. Sonra da açılırsın direk."
"Olmaz öyle ya hayvan gibi hemen seni seviyorum demek."
"Çok insanlığını görüyoruz ya dıbınakoyayım,tek hayvanlığın o olacak sanki.."
"Ya tamam sus uzatma."
"Git hadi."
"Yok."
"Lan git."
"Numarasını bulur mesaj atarım ona ben sonra."
"Telefon sapıklığı mı yapıcaksın bi de?"
"Yok oğlum ne alakası var ya. Şimdi ben göz göze gelmeye çalışırım onunla biraz. iki kesişme sonra açılır muhabbet."
"iyi bakalım, kovala.."
"Rahat ol kanka yapıcaz bi şekil."
Okula girdik. içeri doğru yürürken Emir, kızı gözleriyle yedi(!).. Tabi kızın o güzel gözleri Emir’i görmedi bile.. Kantinde Fırat ile beraber oturuyorduk. Fırat konuştu;
"Kanka hiç paramız yok mu şimdi?"
Cebimden bozuklukları çıkartıp;
"Var oğlum, olmaz mı."
"Nerden bulucaz şimdi o parayı?"
"Bulucam kafanı yorma sen."
"Nerden bulcaksın oğlum,o anlattığın şeyler yaş yani."
"Ya sen rahat olsana."
"Olamıyorum oğlum, peder de şüphelendi zaten. O gün hastaneden çıkarken bi ton laf etti.Yok işte o tip insanlarla ne işin var,Çağıl para arıyormuş napıcak o parayı? vs.vs. kafamı gibti gün boyunca."
"Para mevzusunu nerden öğrenmiş lan?"
"Ne biliyim. Sana para verdiğimi de anladı heralde, günlük 2-3 lira verip geçiştiriyo."
"züte geldik desene."
"Geldik valla."
(O sırada Emir, bahçede kız ile göz göze gelmeye çalışırken Hazal’ı görür ve yanına koşar..) Emir konuşur;
"Hazal, naber?"
"iyidir senden?"
"iyi be nolsun. Takılıyoruz öyle."
"Hayırdır noldu yine bi sıkıntın var senin."
"Nerden anladın ya?"
"Sizin sıkıntısız gününüz mü geçiyo? ahaha"
"Haklısın. Ya şu kızı tanıyo musun? (parmağı ile göstererek)"
"Oğlum öküz müsün ne parmağınla gösteriyosun. Tanıyorum yeni geldi okula."
"Kaça gidiyo?"
"Bizim sınıfta, hayırdır?"
"Harbi mi. Senin şimdi muhabbetin de vardır onunla."
"Vaar."
"Adı ne?"
"Çağla."
"ismi bile tatlı ya.. Kanka ayarlasana o kızı bana."
"Kanka mı? ahaha kanka mı olduk şimdi."
"Ya ne biliyim şimdi çok samimi, sempatik göründün gözüme öyle bi anda çıkıverdi ağzımdan."
"ahaha salaksın ya. Nası ayarlıyım ki ne dicem, kız daha tanımıyo bile seni."
"Numarasını bulsana."
"Var numarası."
"Heh,ver işte."
"Yok veremem."
"Ya niye?"
"Ya salak mısın kız bana gelip sorucak sonra sen mi verdin falan diye."
"Bi şey olmaz ya."
"Olmaz."
"Of Hazal ya o kadar da kanka ayağı yaptık vallahi boşuna gitti hepsi."
"Ama bi kulağına çıtlatırım. Gösteririm seni, derim böyle böyle. Uyar mı?"
"Uyar uyar."
"Numaranı istiyomuş derim,ver derse veririm. Başka türlü ısrar etme."
"Tamam ya. Çok sağol vallahi senin bu iyiliğini nasıl ödiycem ben."
"Önemli değil."
"Tamam o zaman gidiyim ben, senden haber bekliycem. Hadi görüşürüz."
"He şey, Çağıl nerde?"
"Sabah beraber geldik okula, kantinde falandır bilmiyorum."
"Hmm tamam."
"Neden sordun?"
"Hiç öylesine. Başınızı belaya sokmayın."
"Merak etme sen. Hadi görüşürüz."
"Görüşürüz." -
136.
0sözlük serseri yuvası olmuş amk
-
137.
0Fırat ile sınıfa gidiyorduk. Tam merdivenlerden çıkarken Emir seslendi arkamızdan;Tümünü Göster
"Lan!"
"Noldu lan?" dedim.
"Hallettim kanka."
"Neyi?"
"Kızın numarasını buldum."
"Kızla mı konuştun."
"Evet ama başka bi kızla konuştum, onunla değil."
"Kimle?"
"Hazal.."
"Ne konuştun?"
"Hazal yeni kankam artık benim ahaha."
"giberim belanı."
"Şaka yapıyorum be oğlum ya. Ha bu arada seni sordu."
"Ne sordu?"
"Aşkitom nerde dedi."
"Bak çocuk.."
"ahaha tamam lan kızma. Çağıl nerde falan dedi. Dedim buralardaydı. Başınızı belaya sokmayın dedi."
"(gülücük..)"
"Hoşuna gitti di mi pekekent!"
Fırat konuştu;
"Bu ne dıbınakoyayım ikiniz de mutluluk yumağısınız. Kendinize gelin oğlum sıkıntımız var."
"Bırak şimdi sıkıntıyı da, Nermin’in dersi. Geç kalırsak sıçar ağzımıza, hadi derse." dedim.
Derse girdik. içimde büyük bir mutluluk parçası vardı. Hoca dersi anlatırken uzaklara dalıyor, salak salak gülüyor ve şarkılar mırıldanıyordum. Uzun zamandan sonra mutlu olmuştum. Mutluydum ve Hazal’ı düşünüyordum sadece. Gülüşünü, sinirlendiğinde verdiği tepkileri, sevgiliyken birlikte yürüdüğümüz caddeleri.. Hayal ederek, inşallah yine eskisi gibi olacağız diyordum içimden.
Ders bitti. Fırat’a döndüm;
"Emir’lerin sınıfa git sen bi. Beraber takılın bu tenefüs."
"Sen?"
"Hazal’la konuşucam."
"Tamam."
Bahçeye indim, Hazal okul kapısının karşısındaki bankta kız arkadaşlarıyla birlikte oturuyodu. Yanlarına yaklaştım ve “Hazal, bi gelir misin?” dedim. Önden yürüdüm, arkamdan geldi. Sevgili olduğumuz dönemlerde oturduğumuz bank vardı. Okul kapısının arka tarafında. Oraya gidip oturduk. Konuştu;
"Nasılsın Çağıl?"
"iyiyim sen?"
"iyiyim. Ama senin hakkında iyi şeyler duymuyorum hiç. Kötü olduğunu falan söylüyolardı hep."
"Kötüydüm, bundan bi saat öncesinde de kötüydüm. Ama şu an iyiyim."
"Hmm."
"Nasıl gidiyor?"
"Neyi merak ediyorsun?"
"Hayatını işte. Ne bileyim.."
"Ümit’i merak ediyosun di mi? Hakkımda bi şeyler söylemiş sana. Sen de ona inanmışsın besbelli. Çok yazık."
"Onun söylediklerine inanmış olsaydım şu an senin için çaba sarfetmezdim Hazal."
"Ben onunla hiçbir zaman gerçek anlamda sevgili olmadım."
"Elini tuttun?"
"O an seni yenebilmem için bir ele ihtiyacım vardı, elini uzattı. Ben de tuttum. Tamamen ihtiyaçtan yani, başka hiçbir şey yok."
"Peki şu an eline ihtiyacım olsa, yalnızlığımı yenebilmem için.. Tutar mıydın?"
"Bilmiyorum."
"Bilmeni istiyorum Hazal. Son günlerde o kadar ağır şeyler yaşadım ki, dua ediyorum hayatta kaldığım için. Ama ettiğim duaların arasında da sen varsın. O kadar sıkıntımın içinde bile seni düşündüm hep. O Ümit huur çocuğunu öldürecektim sırf senin eline dokundu diye. Hele o anlattıklarından sonra.."
"inanmışsın işte. Benim öyle bir şey yapacağımı düşünmüşsün."
"Hayır. Hiçbir zaman inanmadım. O yalanı söylerken, seni o şekilde hayal ettiği için sinirlendim. Elimden almış olmasalardı o mezarda olacaktı,ben de hapiste."
"Bana bunları neden anlatıyosun?"
"insanlar değer verdiği kişilere her şeyini anlatır. Bi sebebi olmaz, paylaşmak ister sadece. Hani şimdi sana bunları anlatmamış olsaydım, seni aldatıyomuş gibi hissederdim kendimi."
"…"
"Sustun?"
"Diyecek bir şey bulamadım."
-çenesinden tutup, göz göze gelmemizi sağladım ve konuştum; -
138.
0"Hazal, beni seni çok seviyorum. Çok bir şey de istemiyorum senden. Eskisi gibi olalım.El ele, göz göze duralım saatlerce. Ayrıldığımız günden beri bunu hayal ettim. Nolur hayalim olmaktan çık ve gerçeğim ol artık. Yalvarıyorum."
"Bu kadar kolay olmuyo Çağıl."
"Bitirmekte kolay olmuyor işte."
(gözlerini çekti. Yere doğru bakmaya devam etti.) Konuştum;
"Çıkışta işin var mı?"
"Hayır."
"Birlikte bir şeyler yapalım istersen?"
"Bilmem ki. Napıcaz?"
"Beşiktaş’a gidelim mi?"
"Olabilir."
(banktan kalktım.)
"Ben gidiyim o zaman. Mesajlaşırız." dedim ve yanağına doğru eğildim. Gözlerini çoktan kapatmıştı ve bir öpücük kondurdum yanağına. Kulağına yaklaşarak; masum bir seni seviyorum fısıldadım. Güldü ve yükses sesle "Ben de seni!" dedi. Arkamı dönüp gidesim gelmedi. Uzun uzun gülüşmek vardı onunla, mutlu olmaktan çok daha öteydi. Okula öyle bir girişim vardı ki, afedersiniz ayaklarım zütüme çarpıyordu mutluluktan. Sınıfa girdim, Emir bizim sınıftaydı ve Fırat’la arka sırada oturuyorlardı. Moralleri bozuktu ve küfür ediyordu Emir. Konuştum;
"Noldu lan?"
"Ya Çağıl senin ben dıbına koyayım." dedi Emir.
"Noldu oğlum?"
"Bizi kim gibiyo günlerdir onu öğrendik kardeşim."
"Kimmiş?"
"Fırat’ın vurulduğu gece, biz Fırat’ı hastaneye zütürürken Ümit nerdeydi?"
"Yatıyodu yerde."
"Heh, sonradan kim kaldırıp hastaneye zütürdü onu?"
"Ne biliyim oğlum, babasının adamları falan gelmiştir."
"Yok kardeşim yok, öyle değil. Ümitlerin ilk geldiğinde Büşra senin yanındaydı di mi?"
"Evet."
"Sevişiyodunuz hatta siz."
"Oğlum lafı geveleme."
"Kardeşim, biz gittikten sonra Büşra oraya tekrar gelmiş.."
Emir’in o cümlesiyle, beynimin içinde milyonlarca çeşit hayvan çiftleşmeye başlamış gibi oldum.Ne düşüneceğimi,ne anladığımı bilmiyordum. Konuştum; -
139.
0“Nasıl gelmiş? “Tümünü Göster
“Oğlum nasılı mı var, Ümit’i o kurtarmış işte.”
“Sana kim söyledi?”
“Benim geçen seneki sınıftan bi kız var,Büşra’nın da yakın arkadaşı. Onunla konuşmuş.”
“Ulan ya..”
“Napıcaz şimdi?”
“Bilmiyorum.”
“Dövelim mi?”
“Yok lan manyak mısın. Aklını alıcam ben o salağın sen rahat ol. iyi oldu bunu öğrendiğimiz.”
“Aynen.”
“Neyse ben derse girmiycem. Fırat evin anahtarını versene.”
Fırat konuştu;
“Hangi evin lan?”
“Babaannenin evi oğlum işte.”
“Hani girmiycektik o eve?”
“Lan duş almam lazım nerde yıkanıcaz. Hem bi şey olmaz artık gelmezler oraya.”
“iyi al” diyerek uzattı anahtarı.
Okuldan çıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Mutluydum,hayat güzeldi. Hazal ile ilk kez buluşucak gibiydim. Uzun zamandan beri bu kadar heycanlanmamıştım. Eve girdim,üzerimi çıkardım ve duşa girdim. Sesim kötü olmasına rağmen banyo boyunca şarkı söyledim. Komşular küfür etmiş olabilir,umrumda bile değil. 1 saat süren duşun ardından bir şeyler atıştırmak için mutfağa girdim,dolabı açtım. Hiçbir şey yoktu. Kimsenin yaşamadığı bir evin dolabında ne olabilirdi ki? Benimkisi de salaklık işte.. Geçen o süre zarfının ardından,telefonum aklıma geldi. 2 saattir telefona bakmıyordum hiç. Hızla pantolonumu koyduğum koltuğa gittim ve cebinden telefonumu çıkardım. “4 Yeni mesaj” yazıyordu.Uzun zamandan beri telefonum bu kadar mesajı bir arada görmemişti.. Açtım mesajları;
1.Mesaj: Çağıl?
2.Mesaj: Hey.
3.Mesaj: Çağıl cevap versene buluşucak mıyız?
4.Mesaj: Off.
Yüzümde salak bi tebessüm oluştu.O salak tebessüm kendini kaybetmeden Hazal’ı aradım;
“Sonunda Çağıl ya.Nerdesin iki saattir mesaj atıyorum.”
“Duştaydım.”
“Yuh yani iki saatte duş mu alınır? Kaç yıldır yıkanmıyosan.. Okuldan geldim ben,buluşucak mıyız?”
“Evet. Hazırlandın mı?”
“Hazırım sayılır. Sen napıyosun?”
“Yiycek bir şeyler arıyorum evde ama bulamadım,beraber yeriz artık.”
“Tamam ben çıkıyorum o zaman.”
“Tamam otobüs durağına geç geliyorum.”
Hızlıca giyinip çıktım,otobüs durağına doğru ilerliyodum. Aklımda hiçbir şey yoktu. Ne izmir,ne Ümit,ne para,ne de ailem.. Sadece aşıktım. Otobüs durağında buluştuk ve Taksim otobüsüne bindik. Yolculuk boyunca birbirimize bakıp,salak salak gülüştük sadece. Taksim’de çiçekçilerin önünde indik. Konuştum;
“Napalım,nereye gidelim?”
“Bilmem,fark etmez benim için.”
“istiklal’de yürüyelim o zaman..”
(“Şebnem Ferah – istiklal Caddesi” şarkısı eşliğinde yürümeye başlanır. http://fizy.com/#s/1d78m7 )
Elinden tuttum. Gözlerime bakıp masum bir gülücük attı kalbimin orta yerine. “Hazal?” dedim, “Seni çok seviyorum..” “Ben de seni.” Dedi. Dünyalar benimdi sanki. Caddenin sonuna gelmeden “dönelim mi ya?” dedim. “Olur” dedi. “Beşiktaş’a inelim” dedim ve geriye doğru döndük.
Beşiktaş’a inerken de el eleydik. Hava sıcaktı, ellerinin terlediğini söyledi. istemeyerek de olsa elini bıraktım. Konuştu; -
140.
-1“Şurda dursana ya bi sigara içiyim.”Tümünü Göster
“içme boşver,sonra beraber içeriz.”
“Bekle ya.”
“Önceden sigara içmiyordun sen,nefret ediyodun hatta. Şimdi niye içiyosun?”
Güldü ve üstadın sözüyle parçaladı yüreğimi;
“Benim için yanıp tutuşan bir tek o var.”
“ahaha. Beni saymıyor musun?”
“Hadi yürüyelim..”
Sahile inip bir banka oturduk. Orda bi sigara daha yaktı. Ben içmedim. Telefonumu elime aldım ve bizim şarkımız olan “Mabel Matiz – Şüpheli Şarkının Şairi” şarkısını açtım. Şarkı çalmaya,biz de göz göze bakışmaya başladık.. Konuştum;
“Seninle ayrı kaldığım günlerde çok kötüydüm. Sinirliydim,kibirliydim. Görmekten nefret ettiğim insanlar her an dibimdeyken,senden çok uzak olmak o kadar acıtıyordu ki canımı.. Seni çok özlüyordum. Çünkü ben sadece sana aşıktım. Seni başkasıyla mutlu görmek canımı acıtıyodu. Daha çok can acıtmak istiyordum. Sen yokken çok kötü bi insandım ben. Ailesine,arkadaşlarına zarar veren biriydim. Senden sonra kimse istememeye başladı beni. itildim,dışlandım. Ama hiçbiri senin gidişin kadar canımı acıtmamıştı. Şimdi çok dua ediyorum yanımdan ayrılmaman için. Senden başkasıyla mutlu olamam ki ben..”
“Yanından ayrılmamam için dua etmene gerek yok artık. Mutlu olmamız için dua et sadece. Yaptıklarım için özür dilerim.”
“Asıl ben özür dilerim,gitmeni gerektiren şeyler yaptığım için.”
( http://fizy.com/#s/3bofif şarkı çalmaya başlar.)
“Çağıl,seni çok seviyorum.”
“Ben de seni. “
“Ne kadar çok mesela?”
“Bi tane söz vardı. Dur hatırlıycam.. He,hatırladım; Tavanı kadar sokağın,dibi kadar cehennemin.”
“Adam şair yaa..”
“ahaha ne sandın.”
5 dakikalık bir bakışmamız daha oldu. Şarkımız hala çalıyordu. Konuştum;
“Hazal?”
“Efendim.”
“Beni öpsene.”
“Öpiyim mi?”
“Öp.”
“Kapat gözlerini.”
Gözlerimi kapattım. Yani o öyle sanıyordu. Kirpiklerimin arasından onu izlemeye devam ediyordum. Dudakları tam yanağıma doğru yaklaşmışken,kafamı çevirdim. Tam dudak dudağa gelecektik ki,o daha hızlı davranmış ve yanağımdan öpmüştü. Yine de dudaklarımız çarpışmış gibiydi birbirine. Güldü..
“Noldu?” dedim.
“Utandım..”
“Kalkalım mı?”
“Nereye gidicez?”
“Yemek yiyelim.”
Kalktık ve tekrar taksime çıktık. Yemek yemek için oturduk bir yere.Karnım çok açtı. Yemeğimi yerken telefonuma mesaj geldi. “1 yeni Mesaj HAZAL” yazıyordu. Mesaj “Seni seviyorum.”du. Alaycı bi tavırla “teşekkürler,ben de seni seviyorum ahaha.” Dedim. Gülerek “Odun!” dedi. Gülüştük. Konuştu;
“Çağıl,hadi gidelim artık annem merak eder.”
“Tamam kalkalım hadi.”
Otobüse bindik,yolculuk esnasında uyudu omzumda. Ben de uyumuşum..
Durağa geldiğimizde kafasını kaldırdım ve “aşkım,geldik hadi kalk.” Dedim. indik otobüsten,evinin bulunduğu sokağın başına kadar beraber yürüdük. Konuştu;
“Tamam sen git artık buradan. Şimdi biri falan görür laf olmasın.”
“Tamam.” Dedim ve öpüştük . Evine girdi,ben de eve doğru yürümeye başladım.. Uzun zamandan sonra ilk defa bir günüm güzel geçmişti..
Fırat’ın babaannesinin evine gittim. Emir ve Fırat ordaydı.Zile bastım, Emir kapıda karşıladı; -
141.
0"Ooo aşk böceğimiz de geldi sonunda."
"Ne böceği oğlum sülük olduk sülük."
"Naptınız lan"
"Gezdik, dolaştık falan filan işte ya. Siz naptınız?"
"Okulun oralarda takılıyoduk. Yarım saat falan oldu eve gireli."
Oturduk. Yemek yiyip, çay içtik. Ardından da birer sigara. Aradan belirli bi süre geçti ve Fırat konuştu;
"Kanka şu para meselesini napıcaz şimdi?"
"aa dur lan doğru. Aşk meşk olayına daldım unuttum ben onu."
"Lan napıcaz diyorum işte?"
"Ben bi Büşra’yı arıyım."
"Ne diyceksin?"
"Dur bekleyin burda."
Öbür odaya gittim, Büşra’yı aradım. ilk aramaya cevap vermedi, ikinci de açtı;
"Efendim.."
"Alo, Büşra?"
"Efendim hayatım."
"Napıyosun, nerdesin?"
"Arkadaşımdayım oturuyorum bebeğim,sen?"
"Ben de takılıyorum işte aynı. Ne diycem bak sana, izmir’e gidicektik ya biz hani?"
"evet?"
"Para lazım bize."
"Ne kadar lazım?"
"600-700 lira falan bulursan çok iyi olur."
"Oha ben nerden bulucam o kadar parayı?"
"Ya babandan çal kızım. Zaten gelmiycek misin benimle? Bi daha bulamaz seni."
"Tamam dur bakarız. Sen nerdesin şimdi?"
"Fırat’ın babaannesinin evinde."
"Tamam hayatım, ararım ben seni."
"Bekliyorum canım.."
Telefonu kapattım ve içeri girdim. Konuştum;
"Hazırlanın beyler."
"Noldu lan?" dedi Emir.
"Misafirimiz gelir birazdan."
"Kim oğlum?"
"Lan Büşra’yla konuştum, nerdesin falan dedi söyledim. Arkadaşımlayım dedi, kesin Ümit’in yanındadır. Gelirler buraya birazdan bizi dövmeye."
"Tamam aga farketmez. Para mevzusunu naptın?"
"O iş kolay. Şimdi Ümit ona parayı vericektir. Gitmemizi istiyo aslında Ümit ama maksadı ipnelik."
Fırat konuştu;
"Kanka gözünü seveyim bi halt yemeyin yine. Ölücek falan başımıza kalıcak sonra ya."
"Kalsın oğlum kalsın. Büşra’dan parayı alır almaz gidiyoruz burdan rahat olun."
"Kanka Büşra ne zaman getiricek parayı?" dedi Emir.
"Bilmiyorum, arıycam ben seni dedi."
O akşam kimse gelmedi. Biz de erkenden uyuduk. Sabah okula gidecektik.
(sabah olur…)
Uyandım, sabah olmuştu. Gözlerimi ovuşturdum ve telefonu elime aldım. “Günaydın prenses * ” mesajını yazıp Hazal’a gönderdim. Anında yanıt geldi; “Günaydın kralım * ”.. Mutluluğun argo tabiri olsa, “mutluluk sıçıyorum lan” diyebilirdim. Ama mutlu insanlar genelde terbiyeli oluyordu. Terbiyesiz ve sinirli insanlar genelde mutsuzdurlar.. -
142.
0Emir ve Fırat’ı uyandırdım, kahvaltı yaptık. Daha sonra da okula gittik. Geçen ilk 3 dersin ardından, 4.derste mesaj geldi telefonuma. Büşra’dandı. “Parayı hazırladım, okula geliyorum kapıya çık.” yazıyordu. “10 dakka sonra ders biticek, çıkarım.” yazdım. Ders bitti ve hemen okulun kapısına indim. Büşra gerçekten gelmişti. Öptü ve boynuma sarıldı;Tümünü Göster
"Napıyosun kızım milletin içinde." dedim.
"Gidiş biletimizi aldım hayatım."
"Ne kadar var?"
"Bin lira. Ama acil gitmemiz lazım, babamın kartından çektim parayı. Ay sonunda faturası gelir, öğrenir."
"Ay sonuna kaç gün var?"
"5-6 gün falan. Bugün yarın gitmemiz gerekiyo ama."
"Tamam halledicez rahat ol."
"Valizimi hazırlıyım mı ben?"
"Haber vericem sana, şimdiden şüphe çekme."
"Tamam hayatım, ben gidiyorum o zaman."
"Tamam hadi görüşürüz."
Parayı poşete koymuştu. Tam poşeti elime sarıp arkamı döndüğümde, Hazal’ın bizi izlediğini gördüm. Çekinerek yanına gittim ve konuştum;
"Aşkım?"
"Kimdi o?"
"Kim?"
"O kız kimdi diyorum Çağıl."
"Kuzenim. Büşra.."
"Ne verdi sana?"
"Evde bi kaç parça eşyam vardı, babam yollamış istemiyorum diyip."
"Niye öptü seni? Sarılıyo bi de kocaman kocaman."
"Aşkım kardeşim gibidir ya yapma gözünü seviyim."
"iyi bakalım öyle olsun, bana yalan söylersen aklını alıcağımı biliyosun di mi."
"Sen benim aklımı çoktan aldın zaten aşkım. Aklım sensin benim." dedim gülümseyerek.
"Salaksın." dedi ve güldü.
Daha sonra Emir ve Fırat’ın yanına çıktım, kantine. Konuştum;
"Oğlum, gibtik gibtiiikk!"
"Getirdi mi lan parayı?" dedi Fırat.
"Oğlum bin liramız var lan."
"Yemin eeet!"
"Ekmek musaf çarpsın ki. Ben eve gidiyorum, okul çıkışı da eve gelmeyin."
"Tabi dıbınakoyim parayı buldun hemen satarsın bizi. ahaha." dedi Emir.
"Lan yok oğlum, Hazal’ı çağırıcam eve."
Fırat konuştu;
"Oh, iyice pişirdiniz siz işi. Ben anlamam kardeşim, evimi cenabet etmeyin."
"Lan sığır sığır konuşma gibicem belanı. izmir’e gelmesini söyliycem, başka bi şey yapmıycaz."
"iyi bakalım kanka sen bilirsin. Takılırız o zaman biz Emir’le."
"Tamam takılın, hadi gidiyorum ben. Gömdüm.."
"gibtirgit."
Okuldan çıktığım gibi eve gittim. Parayı yatağımın altına sakladım ve Hazal’ı arayıp okul çıkışında bize gelmesini söyledim. Tamam dedi. Ortalığı düzelttim ve Hazal’ın gelmesini bekliyordum. Çok fazla süre geçmeden Hazal geldi. içeri girdi; -
143.
0"Hoşgeldin aşkım."Tümünü Göster
"Hoşbuldum da,niye çağırdın şimdi beni buraya?"
"Sana bi şey söylemem gerekiyo."
"Dinliyorum."
"Otur önce. Bi şeyler içelim. Kola içer misin?"
"içerim."
Kolayı doldurdum, zütürdüm ve bi yudum aldıktan sonra konuşmaya başladım;
"Aşkım, en fazla 3-4 güne gidiyorum ben istanbul’dan."
"Nereye?"
"izmir.."
"Ne işin var orda?"
"Bi işim yok. Burda da işim yok. Onun için gidiyorum zaten."
"Ben nolucam?"
"işte bunun için çağırdım seni."
"Ne diyosun Çağıl ya?"
"Benimle gel.."
"Delirdin heralde?"
"Hayır, seni yanımda istiyorum. Ömrüm boyunca…"
"Beraber burda kalmayı denesek?"
"Burası olmaz artık. Gitmem gerekiyo. Lütfen gel benimle.."
"Çağıl bu kadar kolay değil böyle şeyler. Ailem var, arkadaşlarım var."
"Benim de senden başka kimsem yok. Bu ne kadar zor biliyo musun?"
"Bensiz yapamıyo musun?"
"mm,şöyle söyliyim; mesela mercimek çorbası vardır, limon sıkarak içersen daha lezzetli olur. Ama o lezzeti herkes sevmez, kişiden kişiye değişir. Aynı o şekildesin işte hayatımda. Herkes için değişken, benim için tek seçeneksin. Tadım, tuzumsun."
"Hmmm…"
"Kararın ne? Sonunu mu,devdıbını mı yazalım masalmızın?"
"Devam edelim ulan."
"heeyt be." dedim gülümseyerek. Karşılıklı gülüşürken dudağıma masum bir öpücük kondurdu. Bu sefer hiç ipnelik çıkmamıştı…
Masum öpücük seremonimizin ardından Hazal evine gitti. Ben de o sırada Emir’lerin yanına indim. Parkdaydılar..
Yanlarına yaklaştım ve konuştum;
"Koçlar, yarın akşama alıyoruz biletlerimizi."
Emir konuştu;
"O kadar erken mi lan?"
"Ne erkeni oğlum geç bile kaldık. Tasınızı tarağınızı toplayın,he bi de son vurgunlarımızı yapmamız lazım."
"Tamam kanka ben gidiyim o zaman pedere, Fırat’ta gitsin. Hazal gelicek mi?"
"Gelicek."
"Büşra?"
"Yok."
"Oğlum parasını aldın kızın?"
"Ya sokarım parasına da Büşra’ya da şimdi oğlum ne takıyosun."
"Tabi. sokacağını soktun zaten muallak herif."
"Başlamayın dıbınakoyayım yine ya. Hadi halledin işlerinizi ben de eve geçiyorum, uyuycam çok uykum var."
"Tamam aga."
"Bak bahane falan bulmayın giberim belanızı akşama paralar hazır olsun."
"Lan tamam tamam."
(Çağıl eve gider uyumak için. O sırada Büşra,Ümit’in yanındadır. Aralarında konuşma geçer ve Büşra sorar) ;
"Planın ne?"
"Çok güzel şeyler düşünüyorum."
"Kime göre?"
"Çağıl’a,Hazal’a,sana, kendime.."
"Bana?"
"Yani seninle ben olarak bir şeyler."
"Ne diyosun gerizekalı."
"Ya kızım aptal mısın sen? Çağıl burdan gidemiycek bak bunu o kafa sok önce. Bunun için de yardım edicek olan sensin. E sen bana niye yardım ediyosun, evden kaçman için yeterli parayı bulabilmek için. Senin ilacın bende kızım, dediğimi yap sadece."
"Sen düpedüz huurluk yaptırıyosun bana, kendi başıma da hallederim öyle olunca."
"iyi git hallet o zaman. Ağzını yüzünü bi gibsinler otoban kenarlarında da gör halini."
"Düzgün konuş benimle!"
"Düzgün konuşuyorum, güzel şeyler yapıcaz."
"Çağıl’a napıcaksın?"
"Sen 18 yaşından küçüktün di mi?"
"Evet."
"Yani kimlikte falan büyük gözükmüyosun?"
"Ya evet, seneye giricem 18’e."
"heh, tamam işte. Çağıl’ın işi bitti kızım. Çok uzaklara göndericem onu. Hazal’da bana kalıcak."
"Hala Hazal diyo gerizekalı ya. Bugün okula gittiğimde Çağıl’ı öperken öldürücekmiş gibi bakıyodu bana. Harbiden tırstım yani.."
"O öyledir. Yapısı öyle yani. Birlikte olduğu herkese değer veriyo, kıskanıyo falan. Neyse ne ya ben de gelmişim seninle burda dertleşiyorum dıbınakoyayım hadi git başımdan şimdi."
"Ya sen ne kadar öküz bi insansın Ümit. Bu yüzden Çağıl’ın yanında işte Hazal."
"Kızım git git hadi."
"Hayvanın oğlu!"
(akşam olur… Emir ve Fırat eve gelip,Çağıl’ı uyandırmak için uğraşır.) -
144.
0Fırat konuşur;Tümünü Göster
"Lan Çağıl. Kalk lan."
(ses yok…)
"Oğlum kalksana lan."
(ses yok…)
Emir’e döner;
"Lan kalkmıyo oğlum uğraşamıycam ya."
Emir Çağıl’ı dürterek;
"Lan dıbınakoduğumun ayısı kış bitti hala uyuyosun kalksana lan."
Çağıl gözleri kapalı bi şekilde;
"Ulan ne bağırıyosunuz gibicem belanızı ya."
"Oğlum uyansana. Hallettik paraları, gidicez hadi."
"Ne kadar ayarladınız?"
"Şu an sendeki parayla birlikte 2.300 lira paramız oldu. Ama acil uçmamız lazım yoksa babam öğrenebilir."
"Biletlere baktınız mı?"
"Bilet 40 lira. 4 kişi gidicez, 160 TL yapıyo. işte mola yemeği vs. vs. dersek 200 liraya izmir’deyiz kanka."
"Aynen."
"Ev olayını nasıl yapıcaz?"
"Bilmiyorum bi sağ salim inebilirsek hallederiz."
"Tamam o zaman ben arayıp yer ayırtıyorum. Yarın gece saat 12?"
"Dur bi Hazal’a sorıyım."
"iyice kız kurusu oldun sen de sor bakalım hadi."
"Kes lan."
Hazal’ı aradım. Açtı,ilk ben konuştum;
"Hatunum napıyosun?"
"Oturuyorum bitanem sen napıyosun?" dedi gülümseyerek.
"Ben de aynı. Şey dicem bak, bizim her şey hazır. Yarın gece için alıyoruz bileti, uygun mu?"
"Aşkım niye bu kadar acele ediyoruz? Niye böyle kaçar gibi.."
Güldüm ve; “Hayatım zaten kaçıyoruz.” dedim.
"iyi de kimden kaçıyoruz? Neden kaçıyoruz?"
"Hayattan kaçıyorum. Hayatın içindeki stresten, acıdan,kederden, üzüntüden. Çünkü sıkıldım. Rüyalara, hayallere kaçmak istiyorum. Hem de seninle.. anlatabildim mi?"
"Ama ben gerçeğim."
"Ama ben senin rüya olma ihtimalini düşünerek ve uyanma korkusuyla seviyorum. insanlar bazen uyandığı rüyasını tekrar görebilme umuduyla uyumaya çalışır, uyur ama aynı rüyayı göremez. O yüzden ben seninle beraber uyumak, seninle beraber uyanmak istiyorum."
"Seninle mutlu bir geleceğe uyanıcaz bundan sonra."
"Alıyorum o zaman biletleri? * "
"Şapşalsın ya. Al al."
"Seni çok seviyorum ben. Öyle böyle değil ama, çok seviyorum. Aşırı derecede. Böyle nası desem, çok seviyorum desem o çok sıfatı az kalır sevgimin yanında."
"Ben de seni çok seviyorum. Öyle böyle seviyorum. Göründüğü gibi.."
"Kapatıyım aşkım ben o zaman."
"Önce sen kapat gibisinden gerizekalılıklar yapmıycaksak kapat."
"ahaha, yarın sabah konuşuruz. seni çok seviyorum."
"Ben de seni gerizekalı,ben de seni."
Telefonu kapattıktan sonra içeri girdim. Emir’e döndüm ve konuştum;
"Kanka tamamdır. Biletleri alın. 4 bilet alıyosunuz."
Emir konuştu;
"Geliyo mu lan?"
"Geliyo tabi oğlum."
"Vay ya.. ya kanka?"
"he."
"Aga hemen gitmesek?"
"Niye oğlum?"
"Aga ben Çağla’ya aşık oldum."
"Çağla kim lan."
"Oğlum yok muydu okula yeni gelen kız ya."
Fırat konuştu;
"Lan sığır mısın, izmir’e gidiyoruz orda ne Çağla’lar vardır aklın alıyo mu?"
"Yok oğlum ben o kızı istiyorum."
Konuştum;
"Allah aşkına ne geçiyo aklından? 2 günde kızı tavlayıp izmir’e mi zütürüceksin?"
"Oğlum sen de Hazal’la iki gündür sevgilisin ne sanki."
"Lan salak. Biz Hazal’la kaç senedir birbirimize platoniğiz sen biliyo musun?"
"Bilmiyorum aga. Konuşucam ben. Olmadı siz gidersiniz,ben sonra gelirim ya da gelmem dıbınakoyayım ya."
"Hay senin ergen triplerini ben ya."
"Tamam oğlum gidin ya. Zorla tutucak halim yok."
"Bak koçum 2 günün var. Artık o 2 günde kızı kaçırır mısın, aşık mı edersin napıyosan yap. 2 gün sonra 12’ye biletimizi ayırıtıyoruz. Okey?"
"Okey lan okey. Entel de olduk şuraya bak. Okey diyoruz."
"Uzatma lan."
(9 saat sonra..)
Sabah olmuştu. Uyandım ve çocukları kaldırdım. Onlar hazırlanırken Hazal’ı aradım açtı; -
145.
0"Efendim canımın içi."Tümünü Göster
"Nerdesin aşkım?"
"Yatağın soğuk tarafı. ahaha"
"ahaha salak. Yatıyo musun hala kalksana."
"Aşkım çok uykum vaar."
"Kalk hadi kalk. Kahvaltı falan yapalım."
"Biletleri aldınız mı?"
"Aldık. Ama 2 gün sonra."
"aa hani bu akşam gidiyoduk?"
"Ya şu Emir gerizekalısının kız mevzusu vardı ya. Duyguları depreşmiş."
"Kim Çağla için mi?"
"Hee."
"Ya ben o kızdan istemiştim numarasını, Emir istiyo falan diye. Gösterdim Emir’i. Salağın hoşuna gitti, verdi numarasını ama ben Emir’e vermeyi unuttum. ahaha"
"Hadi ya. Çocuk dünden beri leyla gibi dolaşıyo evin içinde ya. Neyse aşkım hadi çık, alıyım evin önünden seni."
"Ya Çağıl öyle bi söylüyosun ki bilmeyen de arabayla alıyosun falan sanır Allah aşkına, evin önünden alıyım seni nedir ya ahaha."
"Bu ne espri sen de böyle sabah sabah ya. Bu kadar komik olma, yerim."
"Tamam kapat hadi hazırlanıyım ben."
"Tamam kelebeğim bekliyorum."
"Kelebeğin yesin seni."
içeri girdim, Emir’e döndüm ve konuştum;
"La sığır"
"he"
"Numara bırakmışlar sana."
"Kim lan"
"Çağla."
"Kime bırakmış, kapıya mı koymuş ne diyosun oğlum?"
"Hee kapıya koymuş, iki ekmekle süt almış bi de. Kapıdaki sepete koymuş."
"Oğlum dalga geçmesene ya."
"Hazal’a vermiş işte ya. Dün vermiş de,sana söylemeyi unutmuş Hazal."
"Eh be Hazal ya."
"Tamam gidin siz okula,biz kahvaltı yapıcaz."
"Biz gelmeyelim mi? Yemeyelim mi biz ne?"
"Oğlum başka pastanede yeyin Allah Allah ya."
"Yok geliyim ben senle numarasını alıyım kızın."
"Hay gibicem belanızı tamam gelin hadi beraber yiyelim."
Evden çıktım, Hazal’ı alıp okulun karşısındaki pastaneye gittik. Emir ile Fırat orda oturuyordu. içeri girdik, Emir Hazal’a doğru seri bi konuşma yaptı;
"Heh Hazal, nerde numara?"
"Sana da günaydın Emir."
"Günaydın günaydın. Numara?"
"Noluyo çocuğum bi sakin ol."
"Ya versene şu numarayı?"
"Dur çantamdaydı."
"Hadi hadi."
Konuştum;
"Noluyo oğlum ne bu heyecan?"
Hazal konuştu;
"aaa. Evde kalmış ya."
"Ya nasıl evde kalır Hazal bu nasıl bi sorumsuzluk ya. Gel gidip alalım iki dakka."
"Evladım uşağın mıyım ben senin? Sorumsuzluk diyo bi de laleye bak sen ya. Al burda numara."
"Heh, adamsın Hazal ya. Seviliyosun."
"Adamım?"
"Lafın gelişi yani işte ya. Neyse kaçtım ben okuldayım hadi."
Konuştum;
"Uçtu çocuk mutluluktan ya."
Fırat konuştu;
"Nirvana’ya ulaşır bu."
"ahaha. Nirvana’nın dıbına bile koyar."
Kahvaltımızı ettik. Aradan 1 saat civarı bi süre geçmişti, okula girdik. Hazal sınıfına gitti,biz de sınıfımıza gittik. Sınıfta otururken Emir geldi;
"Oğluummmm. Oldu lan Kuran çarpsın!"
"Noldu lan sülalesi bozuk."
"Konuştum kızla."
"Ne konuştun?"
"şöyle anlatıyım canım.."
(Emir konuşmayı hayal eder..)
-
turk kizi turk erkegine vermiyor
-
iki civata sıktım saat 10 olmuş
-
kadinin hicbi hakki olmamali
-
supanallah diyen dayı şukuladığım
-
bu berbat yerden ayrılma zamanı geldi
-
beyler halkın yüzde ikisi açken nasıl oluyorda
-
melek goz sentenza silinmeyecek
-
la olm 3 kez yks girip 980 bin sıralama gelmiş
-
sekiz senedir çalısan adam ekip lideri oldu
-
bilek güreşi gayce bir aktivite
-
aslında herkes helix yan hesabıydı sız
-
beyler gelin re cep tayyibe neden oyy verdiklerini
-
taşağa neden taşak derler bilirmisiniz
-
karılar bu zargana ile evlenmek için pankart
-
bu kadar etiketci insanin oldugu
-
dawn sendromlular acayip derecede pazartesi
-
secemedigin seylerin kavgasini savunuculugu
-
dusunceniz isteklerinize onem verilmiyosa
-
beyler halkın re cep e neden oy verdiklerini
-
türke benzemiyorsun lafının iltifat sayildig
-
admınler benı ıkaz ettı sarı ekran yolayıp
-
züt deliğim arada kaşınıyor
-
beyler gellin re cep tayyibe neden oy verdiklerini
-
canım sıkkın arkadaşlar bu incellerin
-
aranızda egosu en kabarık olan benim
-
350 liraya sınırsız pizza içecek ve tatlı
-
kalp bir körse görmez bişi
-
purple violet burger kinge gidip
-
ampute bir çeşit ampuldür
-
axento sılınse uzulmem sımdı durust oluyum
- / 2