-
51.
0Sonra doldurdu ve hep beraber içtik.. Kafamız çok güzel oldu. Emir dangalağı o kadar çok içti ki, en son bana “anne” diyerek sızdı. Fırat’tan hiç bahsetmiyorum,o tam sünger zaten.. Aradan epey bi süre geçti. Aklıma Hazal geldi ve “aramak” ile “aramamak” arasında gidip geldim. Sonunda dayanamayıp aradım. Telefonu açtı ve konuştum;
+ Nasılsın.
- Neden aradın?
+ Seni özledim.
- içki mi içtin sen?
+ Sensiz yapamıyorum.
- Sarhoşsun.
+ Sana aşığım.
- Ne dediğini bilmiyorsun.
+ Seni sevdiğimi herkes biliyor.
- Bu çok saçma.
+ Ben seninle saçmalamayı seviyorum.
- Neden içtin?
+ Sana kavuşmanın başka yolu yoktu. intihar edecektim fakat benim olduğum cennete gelmek istemezsin diye düşündüm. Cehennemde yanmana razı olamadım.Bu yüzden içtim.
- Sen tam bir salaksın.
+ Biliyorum, hiçbir insan sana sahip olmak isteyecek kadar akıllı değil zaten.
- Uyumayı dene.
+ Rüyamda elini tutabilecek miyim?
- Hayır.
+ Ama bu sefer biraz hızlı davran olur mu? Yarın erken kalkmak zorundayım, elini tutmadan uyanmak istemiyorum.
- Erken kalkıp ne yapacaksın?
+ Sana hesap vermek zorunda değilim.
- O zaman ben de seni sevmek zorunda değilim, ısrar etme. Anladın mı?
+ Yarın sabah erken kalkacağım, çünkü hiçkimsenin benden önce uyanıp seni aklına getirmesini istemiyorum. Erken kalkacağım, çünkü bu konuşmadan sonra bileklerimi kesip, sabahki kahvaltı tabağına koyacağım. Evet doğru, sana hesap vermek zorunda değilim, mecburum.Lütfen kız bana, sinirliyken çok tatlı oluyorsun.
- Ne dememi bekliyorsun? Sen tam bir şapşalsın.
+ Bir şey söylemene gerek yok, sadece susma yeter.
- Peki. Daha sonra konuşalım bunları, kendinde değilsin.
+ Kendimde değilim, sendeyim.
- Tamam, hadi uyu şimdi.Her şey için teşekkürler.
+ Ne demek, yaptığın hiçbir şey için rica ederim. Söylediklerimi unutma lütfen olur mu? Bu gece acele etmen gerekiyor.
- iyi geceler.
+ inşallah..
Kafamı yastığa koydum. Mutlu olmak ile mutsuz olmak arasındaki hal ekini belirleyemiyordum. Bir yanım halâ Hazal için yanıp tutuşurken,bir yandan da Ümit’in anlattıklarının gerçek olup olmadığının soğukluğuyla üşüyorum. iyi ki yorganım var.. (Uyudum..)
(aradan üç beş saat geçer..) -
52.
0Sabah olmuştu. Emir’in sesiyle açtım gözlerimi;
"Haheooooyyy! Laaan kalkın hadi. Çağıl? Kalk lan."
"Lan ne bağırıyon sabah sabah."
"Oğlum kalk diyorum kalk."
"Ya niye kalkıyoruz oğlum uykum var benim gibtirgit başımdan."
"Okula gidicez okula…"
"Lan okulda ne tak işimiz var."
"Var kanka bi işimiz. Ya hadi kalksanıza!"
"Kalkmıyorum ulan!"
"Su dökerim?"
"Dökersen giberim!"
"Sıcak su dökersem yanarsın ve beni gibecek halin kalmaz ahaha."
"Su ver."
"Dök mü diyosun?"
"Lan içicem içicem."
"He. Dur getiriyim, hazırlan sen de hadi."
Gözlerimi ovuşturuyordum. Başımda hafif bi sızı vardı. Fırat’ı dürttüm;
"Lan. Fırat, kalk lan hadi."
"…"
"Lan kalksana. heey kime diyorum?"
"Noldu oğlum?"
"Okula gidicekmişiz kalk."
"Tamam 5 dakka daha uyuyım."
"Lan kalk dıbınakoduğum annenmiyim ben 5 dakka diyosun. Kalk hemen."
"Of."
"Oflama. Oflama."
Emir suyu getirdi; içtim. Kalkıp elimizi yüzümüzü yıkadık sırayla. Kıyafetlerimizi giyindik ve okula doğru yürümeye başladık. Emir’e döndüm;
"Ya oğlum napıcaz okulda söylesene."
"Kanka bak şimdi 3 hafta sonra okulda festival yapılcak.Şimdiden hazırlık yapıyolar işte, bilet falan. Biletlerin korsanını yapıp satıcaz millete."
"Lan oğlum saçma sapan işler peşinde koşturma bizi."
"ya sen rahat olsana.. Karışma ben halledicem hepsini."
"iyi bakalım öyle olsun."
Tam okulun kapısına yaklaştığımızda Emir aniden durdu. Gözlerini okul kapısının önündeki kıza dikti ve -
53.
0"Ohaaa lan!" dedi.Tümünü Göster
kız okula yeni gelmişti…
Tam okulun kapısına yaklaştığımızda Emir aniden durdu. Gözlerini okul kapısının önündeki kıza dikti ve
"Ohaaa lan!" dedi. Kız okula yeni gelmişti..
"Noldu lan?"
"Oğlum kıza bak.."
"oo güzel kız harbiden."
"Lan aşık oldum ben."
"Git konuş oğlum. Yeni gelmiş galiba,ilk defa görüyorum."
"Ne konuşucam?"
"Bilmem, Türkiye’nin jeopolitik konumu hakkında tartışırsınız."
"Oğlum dalga geçme ya."
"Lan sığır ne konuşucaksın işte, önce bi selam naber muhabbeti yaparsın. Sonra da açılırsın direk."
"Olmaz öyle ya hayvan gibi hemen seni seviyorum demek."
"Çok insanlığını görüyoruz ya dıbınakoyayım,tek hayvanlığın o olacak sanki.."
"Ya tamam sus uzatma."
"Git hadi."
"Yok."
"Lan git."
"Numarasını bulur mesaj atarım ona ben sonra."
"Telefon sapıklığı mı yapıcaksın bi de?"
"Yok oğlum ne alakası var ya. Şimdi ben göz göze gelmeye çalışırım onunla biraz. iki kesişme sonra açılır muhabbet."
"iyi bakalım, kovala.."
"Rahat ol kanka yapıcaz bi şekil."
Okula girdik. içeri doğru yürürken Emir, kızı gözleriyle yedi(!).. Tabi kızın o güzel gözleri Emir’i görmedi bile.. Kantinde Fırat ile beraber oturuyorduk. Fırat konuştu;
"Kanka hiç paramız yok mu şimdi?"
Cebimden bozuklukları çıkartıp;
"Var oğlum, olmaz mı."
"Nerden bulucaz şimdi o parayı?"
"Bulucam kafanı yorma sen."
"Nerden bulcaksın oğlum,o anlattığın şeyler yaş yani."
"Ya sen rahat olsana."
"Olamıyorum oğlum, peder de şüphelendi zaten. O gün hastaneden çıkarken bi ton laf etti.Yok işte o tip insanlarla ne işin var,Çağıl para arıyormuş napıcak o parayı? vs.vs. kafamı gibti gün boyunca."
"Para mevzusunu nerden öğrenmiş lan?"
"Ne biliyim. Sana para verdiğimi de anladı heralde, günlük 2-3 lira verip geçiştiriyo."
"züte geldik desene."
"Geldik valla."
(O sırada Emir, bahçede kız ile göz göze gelmeye çalışırken Hazal’ı görür ve yanına koşar..) Emir konuşur;
"Hazal, naber?"
"iyidir senden?"
"iyi be nolsun. Takılıyoruz öyle."
"Hayırdır noldu yine bi sıkıntın var senin."
"Nerden anladın ya?"
"Sizin sıkıntısız gününüz mü geçiyo? ahaha"
"Haklısın. Ya şu kızı tanıyo musun? (parmağı ile göstererek)"
"Oğlum öküz müsün ne parmağınla gösteriyosun. Tanıyorum yeni geldi okula."
"Kaça gidiyo?"
"Bizim sınıfta, hayırdır?"
"Harbi mi. Senin şimdi muhabbetin de vardır onunla."
"Vaar."
"Adı ne?"
"Çağla."
"ismi bile tatlı ya.. Kanka ayarlasana o kızı bana."
"Kanka mı? ahaha kanka mı olduk şimdi."
"Ya ne biliyim şimdi çok samimi, sempatik göründün gözüme öyle bi anda çıkıverdi ağzımdan."
"ahaha salaksın ya. Nası ayarlıyım ki ne dicem, kız daha tanımıyo bile seni."
"Numarasını bulsana."
"Var numarası."
"Heh,ver işte."
"Yok veremem."
"Ya niye?"
"Ya salak mısın kız bana gelip sorucak sonra sen mi verdin falan diye."
"Bi şey olmaz ya."
"Olmaz."
"Of Hazal ya o kadar da kanka ayağı yaptık vallahi boşuna gitti hepsi."
"Ama bi kulağına çıtlatırım. Gösteririm seni, derim böyle böyle. Uyar mı?"
"Uyar uyar."
"Numaranı istiyomuş derim,ver derse veririm. Başka türlü ısrar etme."
"Tamam ya. Çok sağol vallahi senin bu iyiliğini nasıl ödiycem ben."
"Önemli değil."
"Tamam o zaman gidiyim ben, senden haber bekliycem. Hadi görüşürüz."
"He şey, Çağıl nerde?"
"Sabah beraber geldik okula, kantinde falandır bilmiyorum."
"Hmm tamam."
"Neden sordun?"
"Hiç öylesine. Başınızı belaya sokmayın."
"Merak etme sen. Hadi görüşürüz."
"Görüşürüz." -
54.
0Fırat ile sınıfa gidiyorduk. Tam merdivenlerden çıkarken Emir seslendi arkamızdan;Tümünü Göster
"Lan!"
"Noldu lan?" dedim.
"Hallettim kanka."
"Neyi?"
"Kızın numarasını buldum."
"Kızla mı konuştun."
"Evet ama başka bi kızla konuştum, onunla değil."
"Kimle?"
"Hazal.."
"Ne konuştun?"
"Hazal yeni kankam artık benim ahaha."
"giberim belanı."
"Şaka yapıyorum be oğlum ya. Ha bu arada seni sordu."
"Ne sordu?"
"Aşkitom nerde dedi."
"Bak çocuk.."
"ahaha tamam lan kızma. Çağıl nerde falan dedi. Dedim buralardaydı. Başınızı belaya sokmayın dedi."
"(gülücük..)"
"Hoşuna gitti di mi pekekent!"
Fırat konuştu;
"Bu ne dıbınakoyayım ikiniz de mutluluk yumağısınız. Kendinize gelin oğlum sıkıntımız var."
"Bırak şimdi sıkıntıyı da, Nermin’in dersi. Geç kalırsak sıçar ağzımıza, hadi derse." dedim.
Derse girdik. içimde büyük bir mutluluk parçası vardı. Hoca dersi anlatırken uzaklara dalıyor, salak salak gülüyor ve şarkılar mırıldanıyordum. Uzun zamandan sonra mutlu olmuştum. Mutluydum ve Hazal’ı düşünüyordum sadece. Gülüşünü, sinirlendiğinde verdiği tepkileri, sevgiliyken birlikte yürüdüğümüz caddeleri.. Hayal ederek, inşallah yine eskisi gibi olacağız diyordum içimden.
Ders bitti. Fırat’a döndüm;
"Emir’lerin sınıfa git sen bi. Beraber takılın bu tenefüs."
"Sen?"
"Hazal’la konuşucam."
"Tamam."
Bahçeye indim, Hazal okul kapısının karşısındaki bankta kız arkadaşlarıyla birlikte oturuyodu. Yanlarına yaklaştım ve “Hazal, bi gelir misin?” dedim. Önden yürüdüm, arkamdan geldi. Sevgili olduğumuz dönemlerde oturduğumuz bank vardı. Okul kapısının arka tarafında. Oraya gidip oturduk. Konuştu;
"Nasılsın Çağıl?"
"iyiyim sen?"
"iyiyim. Ama senin hakkında iyi şeyler duymuyorum hiç. Kötü olduğunu falan söylüyolardı hep."
"Kötüydüm, bundan bi saat öncesinde de kötüydüm. Ama şu an iyiyim."
"Hmm."
"Nasıl gidiyor?"
"Neyi merak ediyorsun?"
"Hayatını işte. Ne bileyim.."
"Ümit’i merak ediyosun di mi? Hakkımda bi şeyler söylemiş sana. Sen de ona inanmışsın besbelli. Çok yazık."
"Onun söylediklerine inanmış olsaydım şu an senin için çaba sarfetmezdim Hazal."
"Ben onunla hiçbir zaman gerçek anlamda sevgili olmadım."
"Elini tuttun?"
"O an seni yenebilmem için bir ele ihtiyacım vardı, elini uzattı. Ben de tuttum. Tamamen ihtiyaçtan yani, başka hiçbir şey yok."
"Peki şu an eline ihtiyacım olsa, yalnızlığımı yenebilmem için.. Tutar mıydın?"
"Bilmiyorum."
"Bilmeni istiyorum Hazal. Son günlerde o kadar ağır şeyler yaşadım ki, dua ediyorum hayatta kaldığım için. Ama ettiğim duaların arasında da sen varsın. O kadar sıkıntımın içinde bile seni düşündüm hep. O Ümit huur çocuğunu öldürecektim sırf senin eline dokundu diye. Hele o anlattıklarından sonra.."
"inanmışsın işte. Benim öyle bir şey yapacağımı düşünmüşsün."
"Hayır. Hiçbir zaman inanmadım. O yalanı söylerken, seni o şekilde hayal ettiği için sinirlendim. Elimden almış olmasalardı o mezarda olacaktı,ben de hapiste."
"Bana bunları neden anlatıyosun?"
"insanlar değer verdiği kişilere her şeyini anlatır. Bi sebebi olmaz, paylaşmak ister sadece. Hani şimdi sana bunları anlatmamış olsaydım, seni aldatıyomuş gibi hissederdim kendimi."
"…"
"Sustun?"
"Diyecek bir şey bulamadım."
-çenesinden tutup, göz göze gelmemizi sağladım ve konuştum; -
55.
0"Hazal, beni seni çok seviyorum. Çok bir şey de istemiyorum senden. Eskisi gibi olalım.El ele, göz göze duralım saatlerce. Ayrıldığımız günden beri bunu hayal ettim. Nolur hayalim olmaktan çık ve gerçeğim ol artık. Yalvarıyorum."
"Bu kadar kolay olmuyo Çağıl."
"Bitirmekte kolay olmuyor işte."
(gözlerini çekti. Yere doğru bakmaya devam etti.) Konuştum;
"Çıkışta işin var mı?"
"Hayır."
"Birlikte bir şeyler yapalım istersen?"
"Bilmem ki. Napıcaz?"
"Beşiktaş’a gidelim mi?"
"Olabilir."
(banktan kalktım.)
"Ben gidiyim o zaman. Mesajlaşırız." dedim ve yanağına doğru eğildim. Gözlerini çoktan kapatmıştı ve bir öpücük kondurdum yanağına. Kulağına yaklaşarak; masum bir seni seviyorum fısıldadım. Güldü ve yükses sesle "Ben de seni!" dedi. Arkamı dönüp gidesim gelmedi. Uzun uzun gülüşmek vardı onunla, mutlu olmaktan çok daha öteydi. Okula öyle bir girişim vardı ki, afedersiniz ayaklarım zütüme çarpıyordu mutluluktan. Sınıfa girdim, Emir bizim sınıftaydı ve Fırat’la arka sırada oturuyorlardı. Moralleri bozuktu ve küfür ediyordu Emir. Konuştum;
"Noldu lan?"
"Ya Çağıl senin ben dıbına koyayım." dedi Emir.
"Noldu oğlum?"
"Bizi kim gibiyo günlerdir onu öğrendik kardeşim."
"Kimmiş?"
"Fırat’ın vurulduğu gece, biz Fırat’ı hastaneye zütürürken Ümit nerdeydi?"
"Yatıyodu yerde."
"Heh, sonradan kim kaldırıp hastaneye zütürdü onu?"
"Ne biliyim oğlum, babasının adamları falan gelmiştir."
"Yok kardeşim yok, öyle değil. Ümitlerin ilk geldiğinde Büşra senin yanındaydı di mi?"
"Evet."
"Sevişiyodunuz hatta siz."
"Oğlum lafı geveleme."
"Kardeşim, biz gittikten sonra Büşra oraya tekrar gelmiş.."
Emir’in o cümlesiyle, beynimin içinde milyonlarca çeşit hayvan çiftleşmeye başlamış gibi oldum.Ne düşüneceğimi,ne anladığımı bilmiyordum. Konuştum; -
56.
0“Nasıl gelmiş? “Tümünü Göster
“Oğlum nasılı mı var, Ümit’i o kurtarmış işte.”
“Sana kim söyledi?”
“Benim geçen seneki sınıftan bi kız var,Büşra’nın da yakın arkadaşı. Onunla konuşmuş.”
“Ulan ya..”
“Napıcaz şimdi?”
“Bilmiyorum.”
“Dövelim mi?”
“Yok lan manyak mısın. Aklını alıcam ben o salağın sen rahat ol. iyi oldu bunu öğrendiğimiz.”
“Aynen.”
“Neyse ben derse girmiycem. Fırat evin anahtarını versene.”
Fırat konuştu;
“Hangi evin lan?”
“Babaannenin evi oğlum işte.”
“Hani girmiycektik o eve?”
“Lan duş almam lazım nerde yıkanıcaz. Hem bi şey olmaz artık gelmezler oraya.”
“iyi al” diyerek uzattı anahtarı.
Okuldan çıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Mutluydum,hayat güzeldi. Hazal ile ilk kez buluşucak gibiydim. Uzun zamandan beri bu kadar heycanlanmamıştım. Eve girdim,üzerimi çıkardım ve duşa girdim. Sesim kötü olmasına rağmen banyo boyunca şarkı söyledim. Komşular küfür etmiş olabilir,umrumda bile değil. 1 saat süren duşun ardından bir şeyler atıştırmak için mutfağa girdim,dolabı açtım. Hiçbir şey yoktu. Kimsenin yaşamadığı bir evin dolabında ne olabilirdi ki? Benimkisi de salaklık işte.. Geçen o süre zarfının ardından,telefonum aklıma geldi. 2 saattir telefona bakmıyordum hiç. Hızla pantolonumu koyduğum koltuğa gittim ve cebinden telefonumu çıkardım. “4 Yeni mesaj” yazıyordu.Uzun zamandan beri telefonum bu kadar mesajı bir arada görmemişti.. Açtım mesajları;
1.Mesaj: Çağıl?
2.Mesaj: Hey.
3.Mesaj: Çağıl cevap versene buluşucak mıyız?
4.Mesaj: Off.
Yüzümde salak bi tebessüm oluştu.O salak tebessüm kendini kaybetmeden Hazal’ı aradım;
“Sonunda Çağıl ya.Nerdesin iki saattir mesaj atıyorum.”
“Duştaydım.”
“Yuh yani iki saatte duş mu alınır? Kaç yıldır yıkanmıyosan.. Okuldan geldim ben,buluşucak mıyız?”
“Evet. Hazırlandın mı?”
“Hazırım sayılır. Sen napıyosun?”
“Yiycek bir şeyler arıyorum evde ama bulamadım,beraber yeriz artık.”
“Tamam ben çıkıyorum o zaman.”
“Tamam otobüs durağına geç geliyorum.”
Hızlıca giyinip çıktım,otobüs durağına doğru ilerliyodum. Aklımda hiçbir şey yoktu. Ne izmir,ne Ümit,ne para,ne de ailem.. Sadece aşıktım. Otobüs durağında buluştuk ve Taksim otobüsüne bindik. Yolculuk boyunca birbirimize bakıp,salak salak gülüştük sadece. Taksim’de çiçekçilerin önünde indik. Konuştum;
“Napalım,nereye gidelim?”
“Bilmem,fark etmez benim için.”
“istiklal’de yürüyelim o zaman..”
(“Şebnem Ferah – istiklal Caddesi” şarkısı eşliğinde yürümeye başlanır. http://fizy.com/#s/1d78m7 )
Elinden tuttum. Gözlerime bakıp masum bir gülücük attı kalbimin orta yerine. “Hazal?” dedim, “Seni çok seviyorum..” “Ben de seni.” Dedi. Dünyalar benimdi sanki. Caddenin sonuna gelmeden “dönelim mi ya?” dedim. “Olur” dedi. “Beşiktaş’a inelim” dedim ve geriye doğru döndük.
Beşiktaş’a inerken de el eleydik. Hava sıcaktı, ellerinin terlediğini söyledi. istemeyerek de olsa elini bıraktım. Konuştu; -
57.
-1“Şurda dursana ya bi sigara içiyim.”Tümünü Göster
“içme boşver,sonra beraber içeriz.”
“Bekle ya.”
“Önceden sigara içmiyordun sen,nefret ediyodun hatta. Şimdi niye içiyosun?”
Güldü ve üstadın sözüyle parçaladı yüreğimi;
“Benim için yanıp tutuşan bir tek o var.”
“ahaha. Beni saymıyor musun?”
“Hadi yürüyelim..”
Sahile inip bir banka oturduk. Orda bi sigara daha yaktı. Ben içmedim. Telefonumu elime aldım ve bizim şarkımız olan “Mabel Matiz – Şüpheli Şarkının Şairi” şarkısını açtım. Şarkı çalmaya,biz de göz göze bakışmaya başladık.. Konuştum;
“Seninle ayrı kaldığım günlerde çok kötüydüm. Sinirliydim,kibirliydim. Görmekten nefret ettiğim insanlar her an dibimdeyken,senden çok uzak olmak o kadar acıtıyordu ki canımı.. Seni çok özlüyordum. Çünkü ben sadece sana aşıktım. Seni başkasıyla mutlu görmek canımı acıtıyodu. Daha çok can acıtmak istiyordum. Sen yokken çok kötü bi insandım ben. Ailesine,arkadaşlarına zarar veren biriydim. Senden sonra kimse istememeye başladı beni. itildim,dışlandım. Ama hiçbiri senin gidişin kadar canımı acıtmamıştı. Şimdi çok dua ediyorum yanımdan ayrılmaman için. Senden başkasıyla mutlu olamam ki ben..”
“Yanından ayrılmamam için dua etmene gerek yok artık. Mutlu olmamız için dua et sadece. Yaptıklarım için özür dilerim.”
“Asıl ben özür dilerim,gitmeni gerektiren şeyler yaptığım için.”
( http://fizy.com/#s/3bofif şarkı çalmaya başlar.)
“Çağıl,seni çok seviyorum.”
“Ben de seni. “
“Ne kadar çok mesela?”
“Bi tane söz vardı. Dur hatırlıycam.. He,hatırladım; Tavanı kadar sokağın,dibi kadar cehennemin.”
“Adam şair yaa..”
“ahaha ne sandın.”
5 dakikalık bir bakışmamız daha oldu. Şarkımız hala çalıyordu. Konuştum;
“Hazal?”
“Efendim.”
“Beni öpsene.”
“Öpiyim mi?”
“Öp.”
“Kapat gözlerini.”
Gözlerimi kapattım. Yani o öyle sanıyordu. Kirpiklerimin arasından onu izlemeye devam ediyordum. Dudakları tam yanağıma doğru yaklaşmışken,kafamı çevirdim. Tam dudak dudağa gelecektik ki,o daha hızlı davranmış ve yanağımdan öpmüştü. Yine de dudaklarımız çarpışmış gibiydi birbirine. Güldü..
“Noldu?” dedim.
“Utandım..”
“Kalkalım mı?”
“Nereye gidicez?”
“Yemek yiyelim.”
Kalktık ve tekrar taksime çıktık. Yemek yemek için oturduk bir yere.Karnım çok açtı. Yemeğimi yerken telefonuma mesaj geldi. “1 yeni Mesaj HAZAL” yazıyordu. Mesaj “Seni seviyorum.”du. Alaycı bi tavırla “teşekkürler,ben de seni seviyorum ahaha.” Dedim. Gülerek “Odun!” dedi. Gülüştük. Konuştu;
“Çağıl,hadi gidelim artık annem merak eder.”
“Tamam kalkalım hadi.”
Otobüse bindik,yolculuk esnasında uyudu omzumda. Ben de uyumuşum..
Durağa geldiğimizde kafasını kaldırdım ve “aşkım,geldik hadi kalk.” Dedim. indik otobüsten,evinin bulunduğu sokağın başına kadar beraber yürüdük. Konuştu;
“Tamam sen git artık buradan. Şimdi biri falan görür laf olmasın.”
“Tamam.” Dedim ve öpüştük . Evine girdi,ben de eve doğru yürümeye başladım.. Uzun zamandan sonra ilk defa bir günüm güzel geçmişti..
Fırat’ın babaannesinin evine gittim. Emir ve Fırat ordaydı.Zile bastım, Emir kapıda karşıladı; -
58.
0"Ooo aşk böceğimiz de geldi sonunda."
"Ne böceği oğlum sülük olduk sülük."
"Naptınız lan"
"Gezdik, dolaştık falan filan işte ya. Siz naptınız?"
"Okulun oralarda takılıyoduk. Yarım saat falan oldu eve gireli."
Oturduk. Yemek yiyip, çay içtik. Ardından da birer sigara. Aradan belirli bi süre geçti ve Fırat konuştu;
"Kanka şu para meselesini napıcaz şimdi?"
"aa dur lan doğru. Aşk meşk olayına daldım unuttum ben onu."
"Lan napıcaz diyorum işte?"
"Ben bi Büşra’yı arıyım."
"Ne diyceksin?"
"Dur bekleyin burda."
Öbür odaya gittim, Büşra’yı aradım. ilk aramaya cevap vermedi, ikinci de açtı;
"Efendim.."
"Alo, Büşra?"
"Efendim hayatım."
"Napıyosun, nerdesin?"
"Arkadaşımdayım oturuyorum bebeğim,sen?"
"Ben de takılıyorum işte aynı. Ne diycem bak sana, izmir’e gidicektik ya biz hani?"
"evet?"
"Para lazım bize."
"Ne kadar lazım?"
"600-700 lira falan bulursan çok iyi olur."
"Oha ben nerden bulucam o kadar parayı?"
"Ya babandan çal kızım. Zaten gelmiycek misin benimle? Bi daha bulamaz seni."
"Tamam dur bakarız. Sen nerdesin şimdi?"
"Fırat’ın babaannesinin evinde."
"Tamam hayatım, ararım ben seni."
"Bekliyorum canım.."
Telefonu kapattım ve içeri girdim. Konuştum;
"Hazırlanın beyler."
"Noldu lan?" dedi Emir.
"Misafirimiz gelir birazdan."
"Kim oğlum?"
"Lan Büşra’yla konuştum, nerdesin falan dedi söyledim. Arkadaşımlayım dedi, kesin Ümit’in yanındadır. Gelirler buraya birazdan bizi dövmeye."
"Tamam aga farketmez. Para mevzusunu naptın?"
"O iş kolay. Şimdi Ümit ona parayı vericektir. Gitmemizi istiyo aslında Ümit ama maksadı ipnelik."
Fırat konuştu;
"Kanka gözünü seveyim bi halt yemeyin yine. Ölücek falan başımıza kalıcak sonra ya."
"Kalsın oğlum kalsın. Büşra’dan parayı alır almaz gidiyoruz burdan rahat olun."
"Kanka Büşra ne zaman getiricek parayı?" dedi Emir.
"Bilmiyorum, arıycam ben seni dedi."
O akşam kimse gelmedi. Biz de erkenden uyuduk. Sabah okula gidecektik.
(sabah olur…)
Uyandım, sabah olmuştu. Gözlerimi ovuşturdum ve telefonu elime aldım. “Günaydın prenses * ” mesajını yazıp Hazal’a gönderdim. Anında yanıt geldi; “Günaydın kralım * ”.. Mutluluğun argo tabiri olsa, “mutluluk sıçıyorum lan” diyebilirdim. Ama mutlu insanlar genelde terbiyeli oluyordu. Terbiyesiz ve sinirli insanlar genelde mutsuzdurlar.. -
59.
0Emir ve Fırat’ı uyandırdım, kahvaltı yaptık. Daha sonra da okula gittik. Geçen ilk 3 dersin ardından, 4.derste mesaj geldi telefonuma. Büşra’dandı. “Parayı hazırladım, okula geliyorum kapıya çık.” yazıyordu. “10 dakka sonra ders biticek, çıkarım.” yazdım. Ders bitti ve hemen okulun kapısına indim. Büşra gerçekten gelmişti. Öptü ve boynuma sarıldı;Tümünü Göster
"Napıyosun kızım milletin içinde." dedim.
"Gidiş biletimizi aldım hayatım."
"Ne kadar var?"
"Bin lira. Ama acil gitmemiz lazım, babamın kartından çektim parayı. Ay sonunda faturası gelir, öğrenir."
"Ay sonuna kaç gün var?"
"5-6 gün falan. Bugün yarın gitmemiz gerekiyo ama."
"Tamam halledicez rahat ol."
"Valizimi hazırlıyım mı ben?"
"Haber vericem sana, şimdiden şüphe çekme."
"Tamam hayatım, ben gidiyorum o zaman."
"Tamam hadi görüşürüz."
Parayı poşete koymuştu. Tam poşeti elime sarıp arkamı döndüğümde, Hazal’ın bizi izlediğini gördüm. Çekinerek yanına gittim ve konuştum;
"Aşkım?"
"Kimdi o?"
"Kim?"
"O kız kimdi diyorum Çağıl."
"Kuzenim. Büşra.."
"Ne verdi sana?"
"Evde bi kaç parça eşyam vardı, babam yollamış istemiyorum diyip."
"Niye öptü seni? Sarılıyo bi de kocaman kocaman."
"Aşkım kardeşim gibidir ya yapma gözünü seviyim."
"iyi bakalım öyle olsun, bana yalan söylersen aklını alıcağımı biliyosun di mi."
"Sen benim aklımı çoktan aldın zaten aşkım. Aklım sensin benim." dedim gülümseyerek.
"Salaksın." dedi ve güldü.
Daha sonra Emir ve Fırat’ın yanına çıktım, kantine. Konuştum;
"Oğlum, gibtik gibtiiikk!"
"Getirdi mi lan parayı?" dedi Fırat.
"Oğlum bin liramız var lan."
"Yemin eeet!"
"Ekmek musaf çarpsın ki. Ben eve gidiyorum, okul çıkışı da eve gelmeyin."
"Tabi dıbınakoyim parayı buldun hemen satarsın bizi. ahaha." dedi Emir.
"Lan yok oğlum, Hazal’ı çağırıcam eve."
Fırat konuştu;
"Oh, iyice pişirdiniz siz işi. Ben anlamam kardeşim, evimi cenabet etmeyin."
"Lan sığır sığır konuşma gibicem belanı. izmir’e gelmesini söyliycem, başka bi şey yapmıycaz."
"iyi bakalım kanka sen bilirsin. Takılırız o zaman biz Emir’le."
"Tamam takılın, hadi gidiyorum ben. Gömdüm.."
"gibtirgit."
Okuldan çıktığım gibi eve gittim. Parayı yatağımın altına sakladım ve Hazal’ı arayıp okul çıkışında bize gelmesini söyledim. Tamam dedi. Ortalığı düzelttim ve Hazal’ın gelmesini bekliyordum. Çok fazla süre geçmeden Hazal geldi. içeri girdi; -
60.
0"Hoşgeldin aşkım."Tümünü Göster
"Hoşbuldum da,niye çağırdın şimdi beni buraya?"
"Sana bi şey söylemem gerekiyo."
"Dinliyorum."
"Otur önce. Bi şeyler içelim. Kola içer misin?"
"içerim."
Kolayı doldurdum, zütürdüm ve bi yudum aldıktan sonra konuşmaya başladım;
"Aşkım, en fazla 3-4 güne gidiyorum ben istanbul’dan."
"Nereye?"
"izmir.."
"Ne işin var orda?"
"Bi işim yok. Burda da işim yok. Onun için gidiyorum zaten."
"Ben nolucam?"
"işte bunun için çağırdım seni."
"Ne diyosun Çağıl ya?"
"Benimle gel.."
"Delirdin heralde?"
"Hayır, seni yanımda istiyorum. Ömrüm boyunca…"
"Beraber burda kalmayı denesek?"
"Burası olmaz artık. Gitmem gerekiyo. Lütfen gel benimle.."
"Çağıl bu kadar kolay değil böyle şeyler. Ailem var, arkadaşlarım var."
"Benim de senden başka kimsem yok. Bu ne kadar zor biliyo musun?"
"Bensiz yapamıyo musun?"
"mm,şöyle söyliyim; mesela mercimek çorbası vardır, limon sıkarak içersen daha lezzetli olur. Ama o lezzeti herkes sevmez, kişiden kişiye değişir. Aynı o şekildesin işte hayatımda. Herkes için değişken, benim için tek seçeneksin. Tadım, tuzumsun."
"Hmmm…"
"Kararın ne? Sonunu mu,devdıbını mı yazalım masalmızın?"
"Devam edelim ulan."
"heeyt be." dedim gülümseyerek. Karşılıklı gülüşürken dudağıma masum bir öpücük kondurdu. Bu sefer hiç ipnelik çıkmamıştı…
Masum öpücük seremonimizin ardından Hazal evine gitti. Ben de o sırada Emir’lerin yanına indim. Parkdaydılar..
Yanlarına yaklaştım ve konuştum;
"Koçlar, yarın akşama alıyoruz biletlerimizi."
Emir konuştu;
"O kadar erken mi lan?"
"Ne erkeni oğlum geç bile kaldık. Tasınızı tarağınızı toplayın,he bi de son vurgunlarımızı yapmamız lazım."
"Tamam kanka ben gidiyim o zaman pedere, Fırat’ta gitsin. Hazal gelicek mi?"
"Gelicek."
"Büşra?"
"Yok."
"Oğlum parasını aldın kızın?"
"Ya sokarım parasına da Büşra’ya da şimdi oğlum ne takıyosun."
"Tabi. sokacağını soktun zaten muallak herif."
"Başlamayın dıbınakoyayım yine ya. Hadi halledin işlerinizi ben de eve geçiyorum, uyuycam çok uykum var."
"Tamam aga."
"Bak bahane falan bulmayın giberim belanızı akşama paralar hazır olsun."
"Lan tamam tamam."
(Çağıl eve gider uyumak için. O sırada Büşra,Ümit’in yanındadır. Aralarında konuşma geçer ve Büşra sorar) ;
"Planın ne?"
"Çok güzel şeyler düşünüyorum."
"Kime göre?"
"Çağıl’a,Hazal’a,sana, kendime.."
"Bana?"
"Yani seninle ben olarak bir şeyler."
"Ne diyosun gerizekalı."
"Ya kızım aptal mısın sen? Çağıl burdan gidemiycek bak bunu o kafa sok önce. Bunun için de yardım edicek olan sensin. E sen bana niye yardım ediyosun, evden kaçman için yeterli parayı bulabilmek için. Senin ilacın bende kızım, dediğimi yap sadece."
"Sen düpedüz huurluk yaptırıyosun bana, kendi başıma da hallederim öyle olunca."
"iyi git hallet o zaman. Ağzını yüzünü bi gibsinler otoban kenarlarında da gör halini."
"Düzgün konuş benimle!"
"Düzgün konuşuyorum, güzel şeyler yapıcaz."
"Çağıl’a napıcaksın?"
"Sen 18 yaşından küçüktün di mi?"
"Evet."
"Yani kimlikte falan büyük gözükmüyosun?"
"Ya evet, seneye giricem 18’e."
"heh, tamam işte. Çağıl’ın işi bitti kızım. Çok uzaklara göndericem onu. Hazal’da bana kalıcak."
"Hala Hazal diyo gerizekalı ya. Bugün okula gittiğimde Çağıl’ı öperken öldürücekmiş gibi bakıyodu bana. Harbiden tırstım yani.."
"O öyledir. Yapısı öyle yani. Birlikte olduğu herkese değer veriyo, kıskanıyo falan. Neyse ne ya ben de gelmişim seninle burda dertleşiyorum dıbınakoyayım hadi git başımdan şimdi."
"Ya sen ne kadar öküz bi insansın Ümit. Bu yüzden Çağıl’ın yanında işte Hazal."
"Kızım git git hadi."
"Hayvanın oğlu!"
(akşam olur… Emir ve Fırat eve gelip,Çağıl’ı uyandırmak için uğraşır.) -
61.
0Fırat konuşur;Tümünü Göster
"Lan Çağıl. Kalk lan."
(ses yok…)
"Oğlum kalksana lan."
(ses yok…)
Emir’e döner;
"Lan kalkmıyo oğlum uğraşamıycam ya."
Emir Çağıl’ı dürterek;
"Lan dıbınakoduğumun ayısı kış bitti hala uyuyosun kalksana lan."
Çağıl gözleri kapalı bi şekilde;
"Ulan ne bağırıyosunuz gibicem belanızı ya."
"Oğlum uyansana. Hallettik paraları, gidicez hadi."
"Ne kadar ayarladınız?"
"Şu an sendeki parayla birlikte 2.300 lira paramız oldu. Ama acil uçmamız lazım yoksa babam öğrenebilir."
"Biletlere baktınız mı?"
"Bilet 40 lira. 4 kişi gidicez, 160 TL yapıyo. işte mola yemeği vs. vs. dersek 200 liraya izmir’deyiz kanka."
"Aynen."
"Ev olayını nasıl yapıcaz?"
"Bilmiyorum bi sağ salim inebilirsek hallederiz."
"Tamam o zaman ben arayıp yer ayırtıyorum. Yarın gece saat 12?"
"Dur bi Hazal’a sorıyım."
"iyice kız kurusu oldun sen de sor bakalım hadi."
"Kes lan."
Hazal’ı aradım. Açtı,ilk ben konuştum;
"Hatunum napıyosun?"
"Oturuyorum bitanem sen napıyosun?" dedi gülümseyerek.
"Ben de aynı. Şey dicem bak, bizim her şey hazır. Yarın gece için alıyoruz bileti, uygun mu?"
"Aşkım niye bu kadar acele ediyoruz? Niye böyle kaçar gibi.."
Güldüm ve; “Hayatım zaten kaçıyoruz.” dedim.
"iyi de kimden kaçıyoruz? Neden kaçıyoruz?"
"Hayattan kaçıyorum. Hayatın içindeki stresten, acıdan,kederden, üzüntüden. Çünkü sıkıldım. Rüyalara, hayallere kaçmak istiyorum. Hem de seninle.. anlatabildim mi?"
"Ama ben gerçeğim."
"Ama ben senin rüya olma ihtimalini düşünerek ve uyanma korkusuyla seviyorum. insanlar bazen uyandığı rüyasını tekrar görebilme umuduyla uyumaya çalışır, uyur ama aynı rüyayı göremez. O yüzden ben seninle beraber uyumak, seninle beraber uyanmak istiyorum."
"Seninle mutlu bir geleceğe uyanıcaz bundan sonra."
"Alıyorum o zaman biletleri? * "
"Şapşalsın ya. Al al."
"Seni çok seviyorum ben. Öyle böyle değil ama, çok seviyorum. Aşırı derecede. Böyle nası desem, çok seviyorum desem o çok sıfatı az kalır sevgimin yanında."
"Ben de seni çok seviyorum. Öyle böyle seviyorum. Göründüğü gibi.."
"Kapatıyım aşkım ben o zaman."
"Önce sen kapat gibisinden gerizekalılıklar yapmıycaksak kapat."
"ahaha, yarın sabah konuşuruz. seni çok seviyorum."
"Ben de seni gerizekalı,ben de seni."
Telefonu kapattıktan sonra içeri girdim. Emir’e döndüm ve konuştum;
"Kanka tamamdır. Biletleri alın. 4 bilet alıyosunuz."
Emir konuştu;
"Geliyo mu lan?"
"Geliyo tabi oğlum."
"Vay ya.. ya kanka?"
"he."
"Aga hemen gitmesek?"
"Niye oğlum?"
"Aga ben Çağla’ya aşık oldum."
"Çağla kim lan."
"Oğlum yok muydu okula yeni gelen kız ya."
Fırat konuştu;
"Lan sığır mısın, izmir’e gidiyoruz orda ne Çağla’lar vardır aklın alıyo mu?"
"Yok oğlum ben o kızı istiyorum."
Konuştum;
"Allah aşkına ne geçiyo aklından? 2 günde kızı tavlayıp izmir’e mi zütürüceksin?"
"Oğlum sen de Hazal’la iki gündür sevgilisin ne sanki."
"Lan salak. Biz Hazal’la kaç senedir birbirimize platoniğiz sen biliyo musun?"
"Bilmiyorum aga. Konuşucam ben. Olmadı siz gidersiniz,ben sonra gelirim ya da gelmem dıbınakoyayım ya."
"Hay senin ergen triplerini ben ya."
"Tamam oğlum gidin ya. Zorla tutucak halim yok."
"Bak koçum 2 günün var. Artık o 2 günde kızı kaçırır mısın, aşık mı edersin napıyosan yap. 2 gün sonra 12’ye biletimizi ayırıtıyoruz. Okey?"
"Okey lan okey. Entel de olduk şuraya bak. Okey diyoruz."
"Uzatma lan."
(9 saat sonra..)
Sabah olmuştu. Uyandım ve çocukları kaldırdım. Onlar hazırlanırken Hazal’ı aradım açtı; -
62.
0"Efendim canımın içi."Tümünü Göster
"Nerdesin aşkım?"
"Yatağın soğuk tarafı. ahaha"
"ahaha salak. Yatıyo musun hala kalksana."
"Aşkım çok uykum vaar."
"Kalk hadi kalk. Kahvaltı falan yapalım."
"Biletleri aldınız mı?"
"Aldık. Ama 2 gün sonra."
"aa hani bu akşam gidiyoduk?"
"Ya şu Emir gerizekalısının kız mevzusu vardı ya. Duyguları depreşmiş."
"Kim Çağla için mi?"
"Hee."
"Ya ben o kızdan istemiştim numarasını, Emir istiyo falan diye. Gösterdim Emir’i. Salağın hoşuna gitti, verdi numarasını ama ben Emir’e vermeyi unuttum. ahaha"
"Hadi ya. Çocuk dünden beri leyla gibi dolaşıyo evin içinde ya. Neyse aşkım hadi çık, alıyım evin önünden seni."
"Ya Çağıl öyle bi söylüyosun ki bilmeyen de arabayla alıyosun falan sanır Allah aşkına, evin önünden alıyım seni nedir ya ahaha."
"Bu ne espri sen de böyle sabah sabah ya. Bu kadar komik olma, yerim."
"Tamam kapat hadi hazırlanıyım ben."
"Tamam kelebeğim bekliyorum."
"Kelebeğin yesin seni."
içeri girdim, Emir’e döndüm ve konuştum;
"La sığır"
"he"
"Numara bırakmışlar sana."
"Kim lan"
"Çağla."
"Kime bırakmış, kapıya mı koymuş ne diyosun oğlum?"
"Hee kapıya koymuş, iki ekmekle süt almış bi de. Kapıdaki sepete koymuş."
"Oğlum dalga geçmesene ya."
"Hazal’a vermiş işte ya. Dün vermiş de,sana söylemeyi unutmuş Hazal."
"Eh be Hazal ya."
"Tamam gidin siz okula,biz kahvaltı yapıcaz."
"Biz gelmeyelim mi? Yemeyelim mi biz ne?"
"Oğlum başka pastanede yeyin Allah Allah ya."
"Yok geliyim ben senle numarasını alıyım kızın."
"Hay gibicem belanızı tamam gelin hadi beraber yiyelim."
Evden çıktım, Hazal’ı alıp okulun karşısındaki pastaneye gittik. Emir ile Fırat orda oturuyordu. içeri girdik, Emir Hazal’a doğru seri bi konuşma yaptı;
"Heh Hazal, nerde numara?"
"Sana da günaydın Emir."
"Günaydın günaydın. Numara?"
"Noluyo çocuğum bi sakin ol."
"Ya versene şu numarayı?"
"Dur çantamdaydı."
"Hadi hadi."
Konuştum;
"Noluyo oğlum ne bu heyecan?"
Hazal konuştu;
"aaa. Evde kalmış ya."
"Ya nasıl evde kalır Hazal bu nasıl bi sorumsuzluk ya. Gel gidip alalım iki dakka."
"Evladım uşağın mıyım ben senin? Sorumsuzluk diyo bi de laleye bak sen ya. Al burda numara."
"Heh, adamsın Hazal ya. Seviliyosun."
"Adamım?"
"Lafın gelişi yani işte ya. Neyse kaçtım ben okuldayım hadi."
Konuştum;
"Uçtu çocuk mutluluktan ya."
Fırat konuştu;
"Nirvana’ya ulaşır bu."
"ahaha. Nirvana’nın dıbına bile koyar."
Kahvaltımızı ettik. Aradan 1 saat civarı bi süre geçmişti, okula girdik. Hazal sınıfına gitti,biz de sınıfımıza gittik. Sınıfta otururken Emir geldi;
"Oğluummmm. Oldu lan Kuran çarpsın!"
"Noldu lan sülalesi bozuk."
"Konuştum kızla."
"Ne konuştun?"
"şöyle anlatıyım canım.."
(Emir konuşmayı hayal eder..) -
63.
0-Kız okulun kapısında beklemektedir. Uzaktan Emir’i gören kız, Emir’e doğru başını eğer hafiften, selam verir gibi.. Bu hareketten özgüven alan Emir kızın yanına gider ve konuşur…-Tümünü Göster
"Selam.."
"Günaydın."
"Çağla’ydı di mi isim?"
"evet. Seninkisi de Emir?"
"Aynen."
"gülücük.."
"gülücük.."
"eee?"
"Ne ee?"
"Bi şey mi dicektin Emir?"
"He evet. Ben sana aşık oldum."
"Oha."
"Ne oha ya? Aşık olamaz mıyım ben? Ne yani?"
"Hayır canım ona oha demedim."
"Neye dedin?"
"Yani çok hızlı oldu * "
"Radarın mı var?"
"Ne diyosun be."
"Özür dilerim yanlış bi şey dediysem."
"Ya sen ne şapşal bi şeysin böyle ya."
"Sen de çok gerizekalısın."
"Düzgün konuş."
"Özür dilerim yanlış bi şey dediysem."
"Hey Allah’ım ya."
"Ne ya? Çirkin miyim, beğenmedin mi beni?"
"Sen hep böyle ters düz mü konuşursun?"
"Özür dilerim yanlış bi şey dediysem."
"Bi daha özür dilersen çekip gidicem ama."
"Tamam ya özür dilerim demedim bi şey."
"Bak yine."
"Ya tamam dilemiyorum. Eee?"
"Ben sana numaramı göndermiştim Hazal’la?"
"Evet. Az önce verdi. Mesaj atıcaktım aslında ama yüz yüze konuşmak daha iyi olur diye düşündüm. Ee ne düşünüyosun?"
"Ne hakkında?"
"Euro değer kaybetmiş onun hakkında diyorum."
"Ya dalga geçmesene."
"Kızım ne konuşuyoruz biz?"
"iyi de şaşırdım ne biliyim beklemiyodum böyle bi şey."
"Ya nasıl beklemiyodun Allah aşkına geldiğin günden beri avının boş anını bekleyen timsahlar gibi seni gözetliyorum hiç mi farketmedin, gözün mü kör?"
"Farkettim de,bu kadar hızlı olacağını düşünmüyodum."
"Timsah kadar sinsi, kaplan kadar hızlı, kuşlar kadar tatlı, kediler kadar duygusal ve köpekler gibi sadığımdır."
"He hayvanım diyosun yani?"
"Duygusal bi laf edelim dedik, ağzıma niye sıçıyosun?"
"Ya bi laf ediyosun, çok hoş çocuk diyorum içimden. Ama sonraki cümlende her şeyin içine ediyosun."
"Bak ben ilk defa böyle bi kızla konuşuyorum. ilk defa bi şeyler hissediyorum. Aşığız dedik lan, aşık adamın söylediğiyle yaptığı bir olur mu?"
"Olmaz mı?"
"Ben de bilmiyorum aslında,ilk defa aşık olduğum için. Deneyip görelim he ne dersin?"
"Görelim o zaman."
"Çıkışta bi yere gidelim o zaman."
"Tamam olur, numaram var sen de. Mesaj atarsın,ben derse giriyim şimdi."
"Tamam çiçeğim."
"Çiçeğim mi? ahaha."
"Yanlış bi şey mi söyledim yine?"
"Yok yok. Hoşuma gitti."
"he iyi o zaman. Hoşunu yediğim."
"Görüşürüz o zaman."
"Görüşürüz…"
+
Konuştum;
"Oğlum tam bir öküzsün ya yemin ediyorum."
"Ama tatlıyım kanka ya. Değil miyim?"
"iyi iyi hadi kovala bakalım."
"rahat olcan."
Tam gülüşürken, telefonum çaldı. Büşra arıyordu. Açtım ve konuştum;
"Efendim."
"Çağıl.. nerdesin"
"Okuldayım noldu?"
"Geliyorum kapıya çık."
"Noldu lan?"
"Ya konuşmamız lazım, çok ciddi."
"Lan söylesene."
"Telefonda olmaz. Geliyorum.."
Telefon yüzüme kapandı..
Tam gülüşürken, telefonum çaldı. Büşra arıyordu. Açtım ve konuştum;
"Efendim."
"Çağıl.. nerdesin"
"Okuldayım noldu?"
"Geliyorum kapıya çık."
"Noldu lan?"
"Ya konuşmamız lazım, çok ciddi."
"Lan söylesene."
"Telefonda olmaz. Geliyorum.."
Telefon yüzüme kapandı.. -
64.
0Biraz tedirgin olmuştum. Sıkıntı neydi acaba?Tümünü Göster
Aradan yarım saat geçtikten sonra okula geldi Büşra. Kapıda karşıladım;
"Noldu Büşra?"
"Çağıl.. Bittik biz!"
"Kızım noldu söylesene."
"Abim."
"Noldu abine?"
"Öğrendi galiba Çağıl çok korkuyorum."
"Lan neyi öğrendi?"
"Birlikte olduğumuzu."
"Dur bi dakika lan. Nasıl?"
"Ya bilmiyorum. Tam söylemedi aslında ama ima etti."
"Ne dedi?"
"Senin geldiğin gün işte,ben sizdeyken evi aramış cevap veren olmadığı için işte sen nerdeydin sen mi yardım ettin falan dedi."
"eee kızım ne var bunda?"
"Bi de okulun oralarda niye dolaşıyosun dedi."
"Ya senin ben ağzına sıçıyım tamam mı Büşra? Ödüm koptu gerizekalı."
"Ben de çok korkuyorum napıyım."
"Lan bi şey yok tamam abartma. Git evine hadi."
"Ne zaman gidiyoruz izmir’e?"
"Ne zaman mı?"
"Ben gelmiycek miyim?"
"Gelicek misin?"
"Çağıl sen salak mısın?"
"Tamam ya. Haber veririm ben sana git hadi."
Sonra Büşra gitti. Derin bir oh çektim ve sınıfa çıktım
Emir konuştu;
"Noldu lan ne diyo yine kaşar?"
"Ne diycek dıbına koyayım, kuruntu yapıyo. Kalbime indiriyodu huur çocuğu."
"Ne dedi oğlum?"
"Abim öğrendi galiba falan dedi işte ya. Neyse"
"Öğrenirlerse giberler seni biliyosun di mi? ahaha"
"Öğrenmezlerse analarını ben gibeyim ya. Çok ta umrum da sanki. Napıcaz bugün?"
"Bilmem, yapıcak bi şey var mı? Ben Çağla’yla çıkıcam bugün. Gezeriz beraber."
"Aynen takılın, zaten seni bekliyoruz başka bi şeyimiz kalmadı."
Okul bitti ve okuldan çıktık.
Emir Çağla’yla birlikte gezmeye gitmişti ve ben evde uyuyordum.
(1 saat sonra..)
Emir,Çağla ile beraber parkta oturmaktadır. Emir konuşur;
"Konuşsana."
"Ne konuşıyım?"
"Ne biliyim, anlat işte bi şeyler."
"Geçen gün kızlar geldi bize. irem,Sena bi de Aysun. Oturuyoduk karnımız acıktı, dedik napsak ne yesek falan diye. Dedik makarna yapalım, irem ben çok güzel makarna yaparım bana bırakın dedi. Biz de içerde oje sürüyoruz tabi. Aradan zaman geçti bi baktık mutfaktan dumanlar geliyo. Hemen koştuk, irem balkona çıkmış telefonda sevgilisiyle konuşuyo, tencerenin suyu kaynamış kaynamış ta buhar olmuş hep. Tencere falan yanmış görmeliydin çok komikti. Acaip güldük."
"Bunu niye söylediğini sen de bilmiyosun di mi?"
"E anlat dedin anlattım işte."
"Ne salak bi şeysin sen ya."
"Salak mı?! Düzgün konuş Emir."
"Ya salak derken hakaret anlamında değil canım yanlış anlama. Hani böyle sempatiklik olsun diye hakaret ederler ya sevgililerine falan. Onun gibi. Mesela şapşal dersin, gerizekalı,mal dersin. huur çocuğu falan dersin. Anladın mı? Bilmiyo musun böyle şeyleri?"
"huur çocuğu deyince de mi sempatik oluyo?"
"Yani kısmen.. Ama bana karşı kullanılırsa kötü şeyler yapabilirim."
"Ne gibi kötü şeyler?"
"Bıçaklarım mesela."
"Oha."
"Ne oha? Teşekkür mü ediyim."
"Cani misin sen ya."
"Bilmem olabilir. Ama seni seviyorum."
"Korktum senden."
"Korktun mu? O zaman beni sevmezsen seni bıçaklarım Çağla."
"Ahaha, bıçaklasana."
"Seni 58 yerinden bıçaklar, 365 yerinden sevgiye boğarak öldürürüm. Akıllı ol."
"Hmmm."
"Bi şey söyliycek misin?"
"Ne gibi?"
"Seni seviyorum çok."
"Ben de seni.."
"Sarılmamız gerekiyo sanırım?"
"Dudaklarımızın sarılması gerekiyo."
"Hadi ya. Nasıl olcak ki o beceremem şimdi ben."
"Yaklaş gösteriyim.."
Ve öpüşürler. Emir çok heyecanlanır ve konuşur;
"Kalbim patlıycak lan."
"Sevgidendir o sevgiden" der Çağla, gülerek.
"Ben sana aşık oldum he. Allah çarpsın çok seviyorum seni."
"Ben de seni seviyorum aşkım."
"Aşkım diyen dilini yesin aşkın."
"Oyy…"
"Aşkım?"
"Efendim bitanem."
"Ben iki gün sonra gidicem."
"Nereye?"
"izmir’e."
"Ne zaman dönüceksin?"
"Bilmiyorum, dönmiycem yani."
"Nası dönmiyceksin ya ne işin var izmir’de?"
"Öyle gerekiyo. Çağıl,ben, Fırat. Hazal da geliyo."
"Ben de gelicem!"
"Ciddi misin?"
"Ciddiyim tabi. Bunca zaman sonra bulmuşum aşkı, bırakır mıyım. Beraber gidiyoruz."
"Ulan çok seviyorum seni yemin ediyorum. Ben de sana gel diycektim ama çekiniyodum."
"Bana da bilet al. Hatta ben parasını veriyim sana al." der, karıştırarak çantasını.
"Yok aşkım para var. Kalsın ama sende yine. Lazım olur."
"Peki."
"Gidelim o zaman,sen de çantanı falan hazırla."
"Tamam olur."
Tam kalktıkları esnada, arkalarından bir ses duyulur;
"Çağlacığııımm.."
Çağla tedirgin olur. Emir ile beraber biraz da şaşırmış bir tavırla arkasını döner…
Çağla tedirgin olur. Emir ile beraber biraz da şaşırmış bir tavırla arkasını döner…
Gördükleri kişi, Ümit’tir. Emir kızgın bakışları ile konuşur; -
65.
0“Noluyo lan?”Tümünü Göster
“Çağla, bebeğim. Bana neden haber vermedin Emir dangalağı ile birlikte olduğunu?”
Çağla konuşur;
“Ne istiyosun Ümit?”
Emir atılır konuşmaya;
“Ne istiycek. Dayak istiyo huur çocuğu.”
“Şşş.. Sakin olun gençler. Sen de Emir akıllı ol. Bir şey istemiyorum, tesadüfen karşılaştık sadece hepsi bu..”
“Bak çocuk, senin tesadüflerinin de dıbına koyarım tamam mı? gibtirol git başımdan akşam akşam belan olmıyım.”
“Çağla, bebeğim şu sevgilini susturur musun rica etsem?”
“Lan sen kime bebeğim diyosun amcık ağızlı senin suratını giberim huur çocuğu!” der ve yumruk atar. Tam o arada Çağla girer araya ve Emir’i sakinleştirir.
“Aşkım tamam, sakin ol. Bırak bulaşma gidelim hadi.”
“Sen nerden tanıyosun bu huur çocuğunu?”
“Ya tanıyorum işte napıcaksın..”
“Nerden tanıyosun dedim.”
“Aynı dershanedeydik. Bu sene de aynı okuldayız işte.”
“Arkadaşın mıydı?”
“Öyle sayılır..”
“Çağla adam gibi söyle geveleme lafı.”
“Eski sevgilimdi ya of. Mutlu oldun mu?”
“Eski sevgilin?.. Tamam. Eve git sen.”
“Tek mi gidicem?”
“Tek git. Ümit’ten başka bela yok zaten bu mahallede. Ümit’te olmayacak yarından sonra. Hadi güle güle.”
“Aşkım neden böyle yapıyosun geçmiş şeyler napabilirim hataydı.”
“Lan tamam bi şey demiyorum ona. Git hadi. Öptüm.”
“iyi tamam..”
Emir eve gider. Fırat ve Çağıl evde oturmaktadırlar.
Emir içeri girer, Çağıl konuşur;
“Naber lan değişik. Naptın?”
“Moralim bozuldu aga.”
“Niye lan gelmiyo mu?”
“Yoo geliyo. Ben teklif etmeden gelicem dedi hatta.”
“Ee daha ne?”
“Ümit geldi parka.”
“Ne zaman?”
“Tam kalkıyoduk işte. O zaman.”
“ee noldu? Bi şey mi dedi yoksa? Anlatsana dıbınakoyim ne geveliyosun ya”
“kanka Çağla Ümit’in eski sevgilisiymiş.”
Fırat araya girer ve konuşur;
“ee oğlum ne var bunda dıbınakoyim Hazal’da Ümit’in eski sevgilisi.. ahaha”
Çağıl konuşur;
“Senin ölünü dirini giberim Fırat. Beni kıskandırmak içindi o.. Ee aga noldu naptın Ümit’e bi şey yaptın mı?”
“Napcam oğlum ya. Vurdum ağzına bi tane. Sonra Çağla girdi araya gittik. Ama canım çok sıkıldı. Böyle soğudum birden kızdan.”
“Lan saçmalama oğlum manyak mısın.”
“Aga bilmiyorum..”
“Kes aptal aptal triplere girmeyi ya. Yarın akşam gidiyoruz o zaman? “
“Tamam dıbınakoyim aldır gidelim biran önce şu gibtiğim şehrinden.”
“Ara lan Fırat. 5 tane bilet alıcaksın.”
“Tamam aga.”
Fırat biletleri aldırdı. Gitmek için tek yapmamız gereken; ertesi günü beklemekti…
Aradan biraz zaman geçti, Hazal’a biletleri aldığımızı ve yarın akşam gideceğimizi söyledim. “Tamam” dedi. Emir ile oturuyorduk. Fırat uyumuştu. Konutsum; -
66.
0“Kanka..”Tümünü Göster
“He bro”
“Bitirelim mi bu gece işimizi?”
“Ümit’i mi diyosun?”
“Aynen.”
“Aga uğraşmayalım bence. Vicdan azabı çekersin dıbına koyayım”
“Öldürmiycem lan manyak mısın”
“E napıcaksın o zaman eve alıp besliycek misin?”
“Sakat bırakıcam…”
“Neyle?”
“Elektrikli testereyle bacağını kesicem.”
“Dalga mı geçiyosun yarram.”
“Dalga geçiyorum tabi gerizekalı. Bıçaklıycam, dövücem falan. Sinirimi çıkartıcam işte.”
“Oğlum sen kendini tutamaz öldürürsün.”
“Lan onun için yanımda zütürücem işte seni. Engel olucaksın bana.”
“He tamam, gidelim o zaman aga. Fırat’ı uyandırıyım ben.”
“Dur lan dur uyandırma.”
“Niye?”
“Ya salağa bi şey olur bu sefer. Giderayak öldürmeyelim dıbına koyayım bırak uyusun.”
“iyi bakalım.Ben üstümü giyiniyim de,nerden bulucaz oğlum Ümit’i?”
“Sordurdum çocuklara. Semtteymiş.”
“Neresinde?”
“Parkın aşağısında be oğlum. Kendi mahallesinde.”
“oo mevzu çıkar o zaman.”
“Hazırlıklı gidersek bi gib olmaz rahat ol.”
“Rahatım kanka. Hadi gidip gibelim huur çocuklarını.”
“gibelim koççummm”
Çekmeceden muştayı aldım, dilime de jilet koydum. Emir de o esnada “hangi bıçağı alsam?” kararsızlığını yaşıyordu. Sustalıyı aldı ve çıktık. Sokaklarına doğru yürürken konuştum;
“Kanka sigara ver.”
“Dur olum sonra içeriz, keyif sigarası yaparız.”
“Lan ver sen..”
Verdi. içtim. Yürümeye devam ettik. Yaklaşmış; hatta gelmiştik bile. Ümit’i gördük. Emir konuştu;
“Aha lan orda huur çocuğu.”
“Tek galiba.”
“Sanmıyorum, bi yere sinmiştir ipneler çıkarlar hemen.”
“Ah ulan bi arabamız olsaydı..”
“Arabayı napıcaksın oğlum ne gerek var?”
“Lan arabaya atar zütürürdük işte. Şimdi bi ton tantana çıkıcak polis gelicek dıbına koyayım.”
“Oğlum sığır mısın onu mu dert ediyosun? Getiriyim ben onu.”
“Nereye?”
“Nereye istersen.”
“Nası yapıcaksın oğlum?”
“izle bebeğim.”
Yerden bi taş aldı, sokağın başındaki arabının cdıbını kırdı ve arabaya bindi. Farları yaktı ve arabadan indi. Sonra cebinden ufak bir ayna çıkartıp, ışığın geldiği yöne doğru tuttu aynayı. Aynadan yansıyan ışığı Ümit’e doğrulttu. Gözlerine ışık vuran Ümit, selektöre maruz kalan tavşanlar gibi oldu ve ne yapacağını bilemeden ışığın geldi yöne doğru yürümeye başladı. “Kim var lan orda?” diyordu. iyice yaklaştı. Sokağın sonuna kadar geldi ve tam yaklaştığında, Emir konuştu;
“Sen de kanka!”
Üzerine atıldım, ağzını tıkadım ve apartmana doğru sürükledim. Apartmanın bodrum katına indik. Yere ittim, serildi. Emir yüzüne imalı tokatlar atarak konuştu;
“noldu lan dıbına koduğuuum?”
Cevap vermedi.,
“Konuşsana erkek. Dilini mi yuttun?”
“Ne istiyosunuz lan?”
“Ananı istiyoruz huur çocuğu, ananı!”
“şşşt. Sakin ol lan.” Dedim.
Emir bi tokat daha attı Ümit’e.
“Erkekliğin burada sökmüyo di mi dıbına koyduğumun evladı!”
“Sizin de erkekliğin böyle tek kişiye iki kişi dalmak di mi?”
Tam Emir bir şey diyecekti, susturdum. Konuştum;
“Kalk lan. Kalk ırzını gibtiğim kalk. Emir sen de çık dışarı. Gel birebir kalalım.”
“Ya kanka şu ipnenin gazına gelme.”
Ümit konuştu;
“Noldu Emir, abini dövücem diye mi korkuyosun ahaha.”
“Emir çık lan.” Dedim. Emir çıktı.
Yakasından tuttum, yerden kaldrdım. Tam o esnada konuştu; -
67.
0“Ah.. Hazal da böyle yataktayken yakalarımdan tutup kaldırmayı çok severdi..”Tümünü Göster
Derin nefes aldım ve ağzımda dolandırdığım jileti yüzüne doğru tükürdüm.
“aaah! Ananı gibiyim gözüm! Gözüme soktun huur çocuğu. Aaaah!!”
“Dua et zütüne sokmadım amcık.” Dedim ve muştayı elime geçirdim.
“Gel…” dedim, “Gel vur..”
Tek gözünü tutarak yumruk atmaya çalıştı, kolunu tuttum ve diğer gözüne muştalı parmaklarımla yumruk attım.
“aaaaahhh!!”
“demin zevkten ahlıyordun lan noldu fazla mı geldi amcık.”
“delikanlılık mı lan bu yaptığın!”
“dur ben sana yapıcam daha delikanlılık..”
Kemerimi çıkardım, önce boynuna dolandırdım sonra da aynı düğümle ayak bileğini bağladım. Domuz bağı diyorlardı buna. Bi filmde görmüştüm.. Düğümden kurtulmaya çalıştıkça, daha da boğulur gibi oluyordu. Kurtulamıyordu bi türlü..
“Çağıl öldürme beni nolur.”
“Oğlum sana var ya öyle şeyler yapıcam ki “öldür artık beni” diye zütünü yırtıcaksın. Ama öldürmiycem.”
“Bırak gideyim vallaha bulaşmam bundan sonra size.”
“istesen de bulaşamıycaksın zaten dıbına koduğumun evladı. O Büşra huursuyla birlikte yaptıklarınızı da biliyorum. Her şeyinizi biliyorum. iki huur birbirinizi gibtiniz, haberiniz yok.”
“Bak Çağıl, ne Hazal’la ne Büşra’yla kimseyle işim olmaz bundan sonra sana yemin ediyorum.”
“Ulan Allahsız bin, senin yeminine mi inanılır hoşaf!”
“Nasıl inandırıcam sana kendimi?”
“Kolunu, bacağını vereceksin. Ben de senin bir daha hiçbir taka burnunu sokamayacağını öğrenicem, seni bırakıcam.”
“Çağıl saçmalama bırak beni.”
“Yalvarma lan.”
Emir girdi içeri. Biraz şaşırdı ve konuştu;
“Oğlum naptın lan. Ahah ip yumağı yapmışsın kamili.”
“Oyun oynamak istedi çocuk, oynadık biz de.”
Emir,Ümit’i saçından tuttu, başını yukarıya doğru kaldırdı ve konuştu;
“iyi mi böyle? He? Acı çekiyosun di mi? Nasıl mutlu oluyorum var ya..”
“Emir, bırak beni kardeşim gidiyim nolur.”
“ahahaha kardeşim mi? Lan babam da mı gibmiş ananı? Ne kardeşi oğlum ahaha. Züriyetini gibtğime bak ya. Kardeşim diyor ahaha.”
“Bak insan gibi söylüyorum size, efendi gibi.. Bırakın beni gideyim. Sonra olacaklardan ben sorumlu olmam.”
“Oğlum sen ne değişik bi insansın lan. Domaltıp gibsek sesini çıkaramayacak pozisyondasın, hala tehtid ediyosun bi de ya. Ulan amcık ağızlı, seni buraya gömerim yemin ediyorum. Adam akıllı ol,işkencene dayan sonra gibtir ol git.”
“Çağla ile mutlu musun?”
Dudağının kenarına yumruk attı Emir, konuştu;
“O kızın adı bi daha ağzında dolaşırsa o ağzını burnunla beraber giberim!”
“ahahaha”
“Ne gülüyosun lan huur çocuğu!”
“Benim adım onun ağzında dolaşıyordu ama.. hatta sadece adım değildi ağzında dolaşan.”
“Ne diyosun lan sen!?”
“Çağla diyorum, iyi klarnet çalıyo.. O kadar güzel alıyodu ki ağzına; iki tane nevresimi parçalattı bana zevkten.”
Emir dudaklarını sıktı, burnundan nefes almaya başladı ve cebinden bıçağı çıkardı. Tam kolundan tutup geri çekecektim ki; -
68.
0“Lan dıbına koduğumun çocuğu!” dedi ve bıçağı ağzına sapladı Ümit’in. Donup kaldım, sonra bir daha;Tümünü Göster
“Ulan huur çocuğu!” bu sefer karnına.
“sülalesini gibtiğim!” yine karnına.
“…” yine karnına.
Donup kalmıştım. Emir ise art arda bıçağı saplıyor, Ümit’in nefessiz bedeni tepki vermiyordu artık. Ağzına, karnına, kalbine, gözüne.. Bıçağın değmediği yer kalmadı Ümit’in vücudunda. Sadece şaşkınlıkla izliyordum..
Hıncını aldıktan sonra doğruldu Emir. Ayağa kalktı, bana baktı.. “Oğlum naptın?” dedim. Kan bulaşan vücuduyla bana sarıldı. Hiçbir şey diyemedim,ben de sarıldım.. Ağlamaya başladı..
“Kardeşim çok özür dilerim..”
“Naptın be oğlum..”
“Çağla dedi. Tutamadım kendimi.”
“Tamam lan ağlama.”
“Kardeşim çok özür dilerim gerçekten her şeyi mahvettim. Sen git hadi, ben teslim olucam.”
“Saçmalama lan ne teslim olması. “
“Oğlum bulurlar, senin de başın yanmasın.”
“Senin başının yanması benim de başımın yanması demek kardeşim. Hadi gidiyoruz.”
“Bunu napıcaz?”
“Kalsın burada..”
“Oğlum kokar bu.”
“Koksun dıbına koyayım, gidicez zaten. Erken çıkarız.”
Ümit’i orada öylece bırakıp eve gittik. Üzerimizdeki kanlı gömlekleri sokakta yaktık. Eve girdik, Fırat uyanıktı. Konuştu;
“Oğlum nerdesiniz lan siz?”
“Hiç konuşma çok derin mevzu oldu hemen pılını pırtını topla gibtirolup gidiyoruz.” Dedim.
“Noldu oğlum anlatsana.”
“Lan hazırlan dedim. Hazal’ı arıycam ben de.”
Hazal’ı aradım.. Açtı;
“Noldu?”
“Ne noldu? Kızım böyle mi açılır telefon?”
“Gecenin 5inde ararsan böyle açılır Çağıl.”
“Neyse. Hazırlan, sabah çıkıyoruz erkenden.”
“Ne bu acele?”
“Emir.. Emir Ümit’i öldürdü. Beraber öldürdük yani.”
“Nee!”
“Hazırlan diyorum duyuyomusun?”
Cevap yok.
“Hazal?”
Cevap yok.
“Aşkım kime diyorum?”
“Çağıl ben gelmiyorum.”
“Nası gelmiyorum ya?”
“Katilsiniz siz. Hayvansınız.”
“Kızım ne diyosun sen?”
“Arama beni. Hangi cehenneme gidiyosanız gidin. Gerizekalılar marifetmiş gibi anlatıyo bi de.”
“Aşkım saçmalama.”
“Aşkım deme bana. gibtirolup gidin. Gelmiyorum!”
Cevap vermedim.
“Kapatıyorum.”
“Pişman olucaksın.”
“Pişman olursam ararım. Güle güle.”
“Pişman olduğunda ulaşamıycaksın.”
“Mümkünse ulaşmıyım zaten. Katiller.”
Telefonu kapattım. -
69.
0içeri girdim, çabuk toplanmaları gerektiğini ve Hazal’ın gelmeyeceğini söyledim. Toplandık..Tümünü Göster
Gün ağardı ve çantalarımızı alarak dışarı çıktık, Emir Çağla’yı almaya gitti. Biz de Fırat’la kahvaltı yaptık,olanları anlattım. Şaşırmaktan başka bir şey yapmadı. Otogara gidip biletlerimizi daha erken saate aldırdık. Son sigaralarımızı içip otobüse bindik. En arkadaki 5li koltuk bizimdi, Hazal gelmediği için rahat rahat oturduk.. Otobüs hareket etti ve Emir gülerek konuştu;
“Kanka bildiğin gidiyoruz ya.”
“Aynen kardeşim. Bi sayfayı kapattık,tertemiz bi sayfa daha açıyoruz..”
Çağla konuştu; “Hazal niye gelmedi?”
“Bi yakını mı ne vefat etmiş,sonradan gelecek” dedim. Emir ve Fırat yüzüme baktı, gülümsedim..
Otobüs tam istanbul sınırından çıkmış gidiyordu,mutluyduk. Tam o sırada polis sirenleri eşliğinde otobüsün önü kesildi. Durduk.. Hiç tedirgin olmamıştık. Ta ki, polis arabasından sonra yanaşan arabanın içinden Büşra’nın abisi ve babası çıkana kadar.. Emir ve Fırat’a döndüm ve çaresiz bir bakış attım. Polis memuru otobüse bindi ve şöför koltuğunun yanından “Otobüsteki herkes aşağı insin. Arama yapıcaz” dedi. Aşağıya indik, tam son basamağı atladığımızda Büşra’nın babası,yani amcam; “işte bu memur bey! Katil bunlar!” diyerek Emir ile beni işaret etti. Cümlesinin bitirir bitirmez Amcamın oğlu üzerime atladı; yumruk attı. Hiç tepki vermedim. “Lan bin kurusu Büşra hamile!” dedi ve yumruklarını savurmaya devam etti. Konuştum;
“Koçum.. Kimseyi zorla gibmedim. Vermeseydi napıyım..” dedim. Tam o sırada polisler de Emir’e kelepçeyi takmış zütürüyorlardı ki; amcam polisin belinden silahı alıp bana doğrulttu. “Yılan!..” dedi. “Ailemizi parçalayan yılan!.. Geberticem seni.” Emir “Bırakın ulan beni” diye bağırırken Fırat; üzerime siper olmaya çalışıyordu. Tam o sırada bi sessizlik oldu. Yani benim için.. Amcam tetiği çoktan çekmiş ve mermi karnıma saplanmıştı. Fırat’ın kucağına yığıldım.. Fırat ağlayarak konuştu;
“Kardeşim!.. Çağıl.. Ölme kardeşim nolur.”
“Ağlama lan.” (herkes durmuş bizi izliyordu. Çağla ağlıyor, Emir de polislerin elinden ve kelepçesinden kurtulmaya çalışıyordu.)
“Çağıl ölmiceksin di mi? Kalkıcaksın di mi lan cevap ver kapama gözlerini.”
“Oğlum ağlama. Dik dur.”
“Senin yokluğun bana kambur olur be oğlum,nasıl dik durayım. Ambulansı arayın lan bakmayın öyle! Ambulans gelicek Çağıl,zütürücez seni yaşıycaksın. Sonra bu huur çocuklarını gibicez hep beraber.”
“Sus.. Küfür etme bak yanındalar. Sen sağlam çocuksun,merhametlisin. Kimseyi öldürmedin sen,öldürmiyceksin de. Tamam mı?”
“Oğlum veda eder gibi konuşma lan.” (ağlayarak)
“Sen de karı gibi ağlama.” (gülerek)
“Oğlum ben seni güçlü görmeye alışığım kalk hadi.”
“Kendine iyi bak koçum. Benim için bak. Hep beraber olun, aratmayın yokluğumu.”
“Çağıl…”
“..”
“Çağıl cevap ver aç gözünü nolur. Aç gözünü lan aç gözünü! Çağııılll.. Kardeşim..” (Ağlayarak.)
Mabel Matiz- Şüpheli Şarkının Şairi çalar..
( http://www.youtube.com/watch?v=LDMoYJ95F-o )
(1 YIL SONRA…) -
70.
0Hazal, Çağıl’ın mezarın başındadır.Tümünü Göster
“Çağıl.. Aşkım. Sana geldim bak. Gittiğim gibi geldim. Utanıyorum senden, vicdan azabı çekiyorum sana yaptıklarım için.Özür dilemek ne kadar basit geliyor bunca yaşananlardan sonra. Çağıl.. Bak aşkım diyorum yine sana. Yine seninim. Yine yanındayım. Elimi tutup gözüme bakamıyorsun ama olsun,ben hissediyorum seni. Uzaktan izliyorsun beni biliyorum. Saçımı düzeltiyorsun, dudaklarımı okşuyorsun. Ben senin varlığını hissediyorum ki sen olmasan da.. Pişmanım sana yaptıklarım için. Köpek gibi hem de.. Aşkım keşke yanımda olsaydın, kavga etseydik, ayrılsaydık ama yine sen benimle olsaydın keşke. Bana bi mesaj atmıştın ilk ayrıldığımız zaman. “Yıllar sonra karşıma çıkıp, hıçkırarak keşke diyeceksin. Keşke bu kadar acı çektirmeseydim sana.. işte o keşkeleri yaşama diye söylüyorum bunu” demiştin. Ben şimdi o keşkelerde boğuluyorum Çağıl. Nefes alamıyorum aşkım. Sana nefes olamıyorum.. Keşke Ümit’i öldürdüğünüz o akşam polisi aramasaydım. Keşke ben de gelseydim seninle. Keşke önüne siper olabilseydim.. Keşke.. Seni çok seviyorum aşkım. Gülüşündeki cenneti ömrümden ekgib etme, rüyalarıma gel hep olur mu?..”
Çağla ise cezaevine Emir’i ziyarete gitmiş, görüşme odasında konuşuyorlardır. Emir konuşur;
“Fırat’ın durumu nasıl?”
“Kötü.. Çağıl kardeşim ölme diyor da başka bir şey demiyor. Doktor bu tür travmalar kolay atlatılamıyor maalesef, yapılacak hiçbir şey yok diyor. ilaçları falan da almıyor zaten.”
“Ah ulan ya. Şurdan bi çıkabilsem..”
“Aşkım bi saçmalık yapma sakın.”
“Hazal ne durumda peki?”
“Vicdan azabı çekiyo. Her gün Çağıl’ın mezarında ağlıyo.”
“Zor ya..”
“Nesi zor? Hak etmiş. O polisi aramış yaa var mı böyle bi şey? Şu an senin burada olmandan bile o sorumlu.”
“Neyse aşkım boşver.. Senin durumun nasıl?”
“Seni bekliyorum.”
“Seni çok seviyorum.. Hep yanımda ol.”
“Adam öldürüp ben de mi hapse giriyim? Aynı koğuşa koymazlar ki..”
“Şu halimle bile beni güldürüyosun ya. Tam salaksın”
Karşılıklı gülüşürler..
O sırada Fırat, tımarhenin en güneşsiz odasında, yerde öylece oturmuş Çağıl’ın gelmesini beklemektedir..
“Çağıl gelicek ki. Gelicek beni kurtarıcak. Ümit’i de öldürdük zaten düşmanımız kalmadı ki. Çağıl gelicek, ölmedi o. Gelicek bana bu iğne yapan doktorları da gibicek. Çağıl benim kardeşim. Aynı sigarayı da içtik biz onunla.Çağıl gelicek çıkartıcak beni buradan. Beraber izmir’e gidicez. Kurtulucaz bu huur çocuklarından.Çağıl ölmedi,Ümit öldü.Ama Emir nerde? Emir izmir’e mi gitti yoksa? Ama Çağla gelmişti buraya Emir evde demişti. Emir neden gelmiyo yanıma. Sigaram yok ondan gelmiyo. Emir beni severdi gelirdi.Çağıl da gelmedi.Bu kadar geç kalmazlardı bensiz izmir’e mi gittiler ya.(ağlayarak) Çağıl bensiz gitmez. Gitmez bensiz Çağıl! (kafasını duvara vurarak) Çaaağıl, bensiiiiz gitmeeeez.Çaaağıl bensiiiz gitmeeez. Çağıl beni seveeer Çağıl beni seveeer. (odanın etrafında oyanayarak)
SON.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 16 12 2024
-
kayra da anasini paylasiyodu burda
-
560 bin lirasi olan adam script exe
-
kadınların namussuz ucuz fahişeler olması
-
konstant dayı bu foto hakkında
-
adminler tarafindan torpili yazarlar
-
camasir suyu kokulu el
-
ilber ortayliyi dinlemem ki
-
memati hic 50 gostermiyor bu
-
bu guneydogulular yarin yokmus gibi
-
en son iletişim kurduğum bayan
-
bu memati salagi kucukken de kendini
-
beyler serkan inci sözlüğü satarken
-
türkiye de başka tarihçi yok mu
-
en son bir kıza lise ikide yazdım
-
kızını okula göndermiş baba
-
lüleburgazda elmas rezervi bulunmus
-
560 tlem olsa evimi 3 milyon tlye satar
-
adam doktora gitmis doktor demiss
-
kadinlarla eşitsek erkek evde yatsin
-
memati işten eve dönerken
-
bu kadinin ismi rilley reid
-
simdi size ferre sektorunun karanlik
-
sozlukspot un kapatılması rezaleti
-
adamda hiç değilse 560 bin var picler
-
bakircan çirkin karılara okey misin
-
morarinyo mancistir citiye gidiyo
-
bali li eski sevgilimin fotosunu ifşa ediyorum
-
beyler kurbanda ailece danaya girecez
-
ferre altincisinin sorumlusu hangi arkadas
- / 2