iş için almanya'ya yolladı şirket. tam bir armutluk örneği gösterip önceden uçak bileti aldım, türkiyedeyken, almanyadan fransaya, son anda alırsam pahalı olur falan. düsseldorf-paris biletini aldım.

neyse amk. gittim almanyaya. bi baktım haritaya. bremendeyim. altımda da kiralık spor otomobil var. benzin şirketten. bremenden düsseldorfa zaten 4 saat araba sürücem. 5 saat daha gitsem amk zaten paristeyim. kafamı giberce.

son anda vardım düsseldorf havaalanına. arabayı soktum havalimanı otoparka, günlük 20 € !!! 3 günden zütüme giren paraya bak.

uçağa atladım. 160 lira bilet. gittim paris şardegul havalimanından çıkışta armut gibi taksiye bindim. 160 lira taksi parası verdim havaalanından otele!!! bisürü otobüs falan varmış.

otele yerleştim. cuma gecesi yemek falan yedim işte, tekne turu yaptım.

ertesi gün indim metroyla şanzelize sokağına. orda bi portakal suyu 10€. starbucks ucuz diye emekli kuyruğu gibi kuyruk var önünde. ordan bi otobüs vardı, baktım herkes biniyo ben de bindim. meğer şehri turlayan otobüsmüş. günlük 30€ bi bilet alıyon, aynı otobüs her atraksiyonlu yerde duruyo, ring yapıyo firma aynı renk otobüslerle. gezmen bitince, aynı firmanın diğer otobüsüne biniyomuşun falan.

neyse ben geldim saray gibi bi yere. girişte bi çingen tipli karı "aa bu sizden düştü galiba" dedi. al dedi senin şansın bu. altın boyalı metal yüzük, anladım amk. para istiyo. dedim amk al sana 10€ bu parayla ne yersin burda bilmem. yüzüğü de ablama verdim türkiyede.

neyse beyler bu saray gibi yerde ortada bi piramit var camdan. millet sıra bekliyo girmek için. meğer neymiş, orası louvre müzesiymiş. yuh amk. bu kadar cahillik yani pes. c şeklinde 4 kat. toplam 2 km müze. osmanlı eserleri, napolyon, mumyalar her gib var.

müze galiba 15 €falan girdim.

bi hol kalabalıktı, ne gircem yaa dedim atladım orayı gezmeyi. tam çıkacam, bi broşür atmışlar yere. bi baktım, mona lisa o atladığım holdeymiş.

annasını gibiim diyerek koştum ikinci katta galiba.

sonra baktım mona lisa, duvarda, çok küçük bir resim, 50 santime 80 santim gibi, yanında iki koruma, bir anlatıcı görevli. etrafında yarım daire bir tahta yaklaşmayalım diye. 2-3 metre uzaktan izliyon. züt kadar bi salon, 200 kişi sıkış tepiş.

benim de makinanın şarjı bitik. ordaki iki hatunu çevirdim, dedim ki, bakın şarj bitik, açın, fotoyu çekin kendisi kapanacak.
tamam dediler.

karı bi çekti, şaaak flaş patladı. ananıskiim flaş yasak. baktım görevli geliyo, zütün zütün kaçızladım.

foto çektirmeden önce tabi inceledim. amkodumun manyağının asıl olayı bence o kadar detaylı bi resmi bu kadar küçük tuvale nasıl yapmış olduğu.

şimdilik bu kadar.