ortalık yanıyordu. belli ki örgüt sokakları karıştırmayı başarmıştı. bizim görevimiz şehirdeki istihbaratçılarla iletişim halinde olmak ve aldığımız bilgileri askere iletmekti. bizim elemanların çoğu köylerdeydi ve korucuların arasındaydı. köylerde de belli bir hareketlilik göze çarpıyordu.her yerde askeri araçlar vardı ve hepsi hareket halindeydi. bana söylenilen görevi yaptım ve askere gerekli istihbaratı verdim.o günün akşamı asker kuzey ıraka operasyon düzenlemişti..

bu operasyon medyaya güneş harekatı olarak yansıtılacaktı.bu operasyon sırasında erbilde bulunan murattan aldığım bilgilere göre abd bir çok destek vermiş. tabii bizim ıraktaki elemanlarda önceden hazırlıklarda bulunmuş. operasyon hedefine ulaşmıştı daha önce belirttiğim kamplardan olan zap kampı düşmüştü. fakat medyaya yansıtılandan daha fazla şehidimiz vardı..

burada dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var. beni diyarbakırdan ankaraya çağırdıklarında ve ben teşkilata gittiğimde orada bir çok abd li yetkiili vardı. yani belli ki bu operasyon birilerinin izni ile gerçekleştirilmişti. tamam başarılı olmuştu ve zap düşmüştü peki sonra? sonrası yoktu. operasyon kararı birden çıkmıştı ve hemen uygulanmaya sokulmuştu. sonradan anlayacaktım bu harekat bir çok devletin menfaatine olmuştu...

hakkaride operasyondan sonra ankaraya dönmüştüm. örgüt büyük bir darbe yemişti. sonradan diyarbakıra döndüğümde öğrenecektim ki bu operasyonun misillemesini dağda değil şehirde yapmak istiyorlardı. örgüt bu operasyonun intikdıbını almak ve imajını düzeltmek istiyordu.bu duruma vekillerden de destek geliyordu. örgütün siyasi uzantısı olan parti boş durmuyor ankarada devleti zor durumda bırakacak her türlü işe imzalarını atıyorlardı. dernekten de gelen haberle iyi değildi. örgüt eleman toplamak için derneği kullanıyor şehirde aslında örgütün değil devletin bu operasyondan zararlı çıktığı propagandası yapıyordu.ben ise en başından beri hedefim ile ilgilenmeye başlamıştım..

hedefim de bölgedeki yabancı ajanları ifşa etmek vardı fakat örgüt rahat durmuyordu. aldığımız istihbarata göre bazı ilçelerde esnafın kepenk açmamasını ve her türlü eylemin yapılmasını şehir yapılanmalarına bildirmişlerdi.bu emir ile örgütün şehirdeki gençlere ve çocukları hedef aldığını biliyorduk. zira örgüt çocukları kullanarak devleti zor durumda bırakıyordu. örgütün bu isteği hayra alamet değildi ve bir şeyler olacağı aşikardı..

iki ay kadar istihbarat toplamak için uğraştık fakat ne dernekten ne de çevredeki köylerden hatrı sayılır bir bilgi alamadık. diyarbakıra geldiğimden beridir ilk defa elim bu kadar boştu.ne yapacağımı bilmiyordum. muratla iletişime geçmiştim fakat murat da orada herhangi bir değişiklik olmadığını ortamın korkutucu derecede normal olduğunu söylemişti. örgüt misilleme eyleminde henüz bulunmamıştı. örgütün eylem yapmasını bekliyorduk ve bu sessizliğin eylem hazırlığı olduğunu da.bölgedeki köylerden bilgi almaya çalıştım fakat oralar da boştu. belli ki onlar da yukarıdan uyarılmışlardı. beklediğimiz olmuştu ve örgüt en kolay saldırılabilen karakollardan birine saldırmıştı. dağlıca..

dağlıcaya saldırmışlardı. böyle bir saldırı bekliyorduk fakat daha çok şehir içinde intihar saldırısı şeklinde olacağını düşünüyorduk. örgüt misilleme eylemini gerçekleştirmişti ve ek olarak bir kaç askerimizi esir etmişti. teşkilat teyakkuz haline geçirilmişti. derhal örgütün siyasi partisinin vekilleri ile görüşüldü. devlet bu gibi durumlarda öcalanı devreye sokuyordu. yine öcalana baskı yapıldı örgütün de bu baskı altına girmesi sağlandı. sonuç olarak örgüt esir alınan askerlerimizi bırakmak zorunda kaldı..

ben hala diyarbakırdaydım.ne yalan söyleyeyim sıkılmıştım artık. sürekli aynı olaylar dönüyordu. devlet bizzat kendisi operasyon yapamıyordu. bunu teşkilattaki en basit kişi bile biliyordu. zira her operasyondan önce teşkilata amerikalılar geliyor bir şeyler görüşülüyor ve ona göre adımlar atılıyordu. dağlıca saldırısından sonra türkiye misilleme olarak hava harekatı yaptı. belirlenen hedefler vuruldu. buraları pek fazla uzatmak istemiyorum zira çatışmalar ve benim diyarbakırdaki görevim iki yıl daha böyle devam etti..

beyler dinleyen varsa devam edeceğim yoksa sabah devam ederim..

beyler devam ediyorum..

örgüt bu şekilde eylemlerine devam ediyordu. türkiye bu eylemlere karşı dünya kamuoyunda taraf toplama ve doğal olarak destek almak istiyordu.abd nin de desteğini alarak çeşitli yurtiçi ve yurtdışında çeşitli operasyonlar düzenliyordu. bakmayın abd nin desteği dediğime. aynı abd türkiye dağlıca saldırısından sonra kuzey ıraka tekrar kara operasyonu yapmasın diye sınıra peşmerge yığan barzaniye de destek veriyordu.bir yandan türkiye ile iyi ilişkiler kurmak isteyen barzani bir yandan da sınıra peşmerge yığmış örgüte terörist dememişti. türkiye bunları görmezden gelmeyecekti..

ben hem enesle iletişime geçmek hem de diyarbakırla istanbul arasındaki bağlantıyı iyice araştırmak üzere istanbula gitmiştim. enes orada faaliyetlerine devam ediyordu.bu faaliyetler sadece malum örgüte karşı değil aynı zamanda diğer aşırı sol örgütlere karşı da veriliyordu.bu sol örgütler de malum örgüt ile irtibat halindeydi.o meşhur gazi mahallesi bu tür örgütlerin ana merkeziydi.bu tür yapılanmalar buradan üniversitelere yayılır ve yeni öğrencileri etkisi altına alırlardı. teşkilatın enese verdiği görev işte buydu.bu örgütlerin eleman kazanmasını önlemek ve en azından bu mahallelere tıkamak..

beyler sabah devam edeceğim. yoruldum.takip eden arkadaşlar rez alsın zira sabah da detaylı bir şekilde anlatmaya devam edeceğim..

başlıyorum beyler. elimden geldiğince devam edeceğim..

devam ediyorum beyler. örgüt palazlanmıştı. eylemlerini arttırmış devlet sınır ötesi operasyon yapmasına rağmen kuzey ıraktaki kamp sayısını arttırmıştı. barzani ise bu duruma sessiz kalıyor kürt kürte düşman olmaz diyordu.ve hatta o kadar ileri gitmiştiki - bu gücü abd li dostlarından alıyordu- türk devletinin o kadar kudretine rağmen örgüt yöneticilerini yakalayamadığını bu durumun örgütün gücünü gösterdiğini söylüyordu. devlet elbet bu duruma sessiz kalmayacaktı. böyle olacaktı fakat mevcut hükümet örgütü bitiremezse ortadoğuda söz sahibi olamayacağını da biliyordu..

takvimleri biraz geri alalım. yıllardan 2005 ve dönemin başbakanı örgüt ateşkesi bozduğundan bir yıl sonra dikkat çekici bir açıklama yapıyor. artık ülkedeki paradigmaların değiştiğini devletin 90lara dönemeyeceğini bu işin yeni hükümetle farklı bir yolla çözüleceğini belirtiyordu. tahmin ettiğiniz gibi açılım sürecinin temelini atıyor ve bir nevi örgüte göz kırpıyordu..

tekrar dönelim. örgüt eline geçirdiği güçle hükümeti sıkıştırdığını sanıyordu.bu açıklamalardan sonra eylemlerini azaltmak yerine daha da palazlanmıştı. yaptığı eylemler küçük eylemler değildi ve büyük kayıplar veriyorduk.bu kayıplar medyaya fazla yansımıyordu fakat gerçek buydu. hükümet ingilterenin iraya karşı uyguladığı politikayı uygulayarak örgütü bitirebileceğini düşünüyordu. plana göre öcalan muhatap alınacak teşkilat örgüt yöneticileriyle görüşecek ve örgütün talepleri karşılanacaktı. hükümet bunun karşılığında örgütün silah bırakmasını istiyordu. fakat dengeler yeniden değişecekti ve silah bırakması konuşulan örgüt uluslararası alanda muhatap alınan bir yer haline dönecekti..

fon müziği

https://www.youtube.com/watch?v=vLqKSv1F42A

bir yıl kadar çatışmalar sürdü.bu süre zarfında paralel yapı da devletin kurumları arasında güç kazanıyordu.bu yapılanma bizim çalışmamızı engelliyordu. peki devlet kurumları içerisinde sadece o yapı mı teşkilatlanmıştı? tabii ki hayır. hükümetten askeriyeye kadar her sözü geçen kişinin kurumlar içinde adamları vardı ve istedikleri yerden bilgi alabiliyorlardı. ancak hükümetin ve o yapının etkisi biraz daha büyüktü..

bu geçen bir yıl da ben sahadaki görevimi sürdürüyordum. teşkilat yeni elemanlar alıyordu ve yanımıza yerleştiriyordu. diyarbakırda nasıl çalıştığımdan bahsedeyim biraz.ben teşkilatın diyarbakır sorumlusuydum ve oradaki istihbaratı sağlıyordum. altımda beraber çalıştığımız arkadaşlar vardı.bu arkadaşlar gerek köyde gerek ilçedeki derneklerde gerek örgütün siyasi uzantısının içinde idi.bu sayede bilgi topluyor ve ankaraya gönderiyorduk. tabii köyde çoban olan arkadaşımız da vardı siyasi parti de ilçe başkanı olanda. genel olarak çalışma şeklimiz bu şekildeydi.