-
51.
+2takip eden var mı
-
52.
+2söylediğim gibi mardinden sonra vana geçecektik. ancak benim planlarım farklıydı.ben türkiyedeki ajanları tespit edip kapsamlı bir operasyonla yakalatmayı planlıyordum. vana gittiğimizde bir çok aşiretle görüştük. burada bir şeye dikkatinizi çekmek isterim.van aslında öz be öz türk yurdudur ve sanıldığı gibi kürt çoğunluk yoktur.en azından özal dönemine kadar öyle değildi. fakat özal döneminde kuzey ıraktan getirilen kürtler o bölgeye yerleştirildi ve örgüt o bölgede de kendine alan buldu.van da hala yerli türkler yaşar. isteyen arkadaşlar erciş türklerini araştırabilir.
bu bilgiyi verdikten sonra devam edeyim. benzer görüüşmeleri vanda da yaptık. fakat burada bir şeyler farklıydı. örgüt dağdan şehire inmişti. yani teröristler gece baskın yapıyor gündüz şehire inip normal hayatlarını yaşıyorlardı. ırakta devam eden savaşın etkisi olacak ki şehirde stresli bir hava hakimdi. bizler görevimizi tamamlamıştık ve artık ankaraya dönecektik. beraberimizde bir çok belge ile.. -
53.
+1türkiyede bunlar yaşanırken dünyadan ne oluyordu?abd öncülüğündeki koalisyon ırak'a girdikten sonra iran biraz rahatlamıştı. beyler belki bilmeyenler vardır aranızda saddam sunni idi. yani ıraktaki savaş bir nevi mezhep savaşıydı da.bundan dolayı iran ıraktaki şiileri etkisi altına almak ve ortadoğuda söz sahibi olmak istiyordu. israilden zaten bahsetmiştim. ırakta özellikle kürt grupları destekliyordu. suriye ise her zamanki politikasını izleyerek örgüte destek veriyordu. yunanistan ve ermenistan bahsetmeme gerek yok sanırım. yani hani çok söyleriz ya yedi düvele karşı savaşıyoruz diye gerçekten de öyleydi.ab abd terör saldırılarını sözde kınıyordu fakat bunlar kınamaktan öteye gitmiyordu. türkiye bu savaşta yalnız başınaydı ve aslında bu savaş sadece teröre karşı değildi..
-
54.
+1bunlar gittiğim illerde arşivlediğim belgeler. aşiretler ve bölge halkı devletten umudunu kesmiş. artık onlarda yeni bir düzen kurulduğunun farkında. bizim işimiz gerçekten zor dedim ibrahime. enes beni onaylıyordu. ibrahim müsteşarla görüştüğünü zaten bölgeye yeni istihbaratçılar gönderildiğini söylüyordu. peki bu çözüm müydü? hayır değildi. çözüm aslında basitti.90larda olduğu gibi örgüte karşı kontra faaliyetlerde bulunmak. zira örgüt hiç bir yola gelmiyordu. örgütün bu durumu canımızı sıkıyordu. zaten üniversitelerde de eskisinden daha güçlü bir şekilde örgütlenmişlerdi. hızlı bir şekilde militan topluyorlardı. bizler bunları konuşurken aklıma murat geldi.o tekrar kuzey ırakta erbile geçmişti. ondan biraz bilgi alabilirdim..
-
55.
+4 -1murat erbildeydi. orada yeni bir düzel kuruluyordu ve bu düzende türkiyenin de yer alması için çabalayan arkadaşlarımızda birisiydi. onunla iletişime geçip oradaki örgüt faaliyetlerini öğrenebilirdim. zira örgüt oradan kontrol ediliyordu. düşüncemi uyguladım ve muratla iletişime geçtim. bana verdiği bilgilerde amerikalıların örgütle iletişim halinde olduğunu istanbul ve ankara gibi büyükşehirlerimizde büyük eylem hazırlığında bulunduklarını söylüyordu. benim elimde ajanların listesi vardı belki ama bunlar doğuda faaliyet gösteren kişilerdi. eğer batıdakileri de ele geçirebilirsem ki geçirecektim bunları enseleyebilir o devletlere iyi bir ders verebilirdik. murattan aldığım bilgileri de planımın bir parçası yaparak istanbula gitmeye karar verdim.
-
56.
+3şimdi burada bir virgül koymak istiyorum.son günlerde tartışılan paralel tartışmalarına değinmek istiyorum. zira eğer teşkilattaysanız bu tür yapılanmaların önemini biliyorsunuzdur.bu bahsedelin paralel yapı aslında son günlerde ortaya çıkmış bir şey değil. siyasal islam iktidara gelmeden önce bu yapılanmalara karşıı önlem alınıyordu fakat bu sefer de bunun zıttı yapılar ortaya çıkıyordu. siyasal islamın iktidara gelmesi ile 2007 de e-muhtıraya kadar dayanan bir süreç başladı. siyasal islam yaşananların bir nevi intikdıbını alıyordu. peki bunu nasıl yapıyordu? yıllardır dershane ve okullarda yetiştirilen ve devletin kurumlarına sokulan paralellerin yardımı ile. yani hükümet şuan düşman bellediği yapıyı kullanarak önce ordu içindeki medyada darbeci olarak geçen kişileri temizliyordu. büyük oranda başarılı oldular. peki sonra ne oldu?...
-
57.
+3balyoz ve ergenekon davalarıyla bu oluşum büyük oranda bitirildi.ve hatta bu paralel yapı öyle ileri gitmişti ki bu ülkenin genelkurmay başkanını darbeden tutukladılar. bazı arkadaşlarımız kızabilir fakat fikrimi söylemeden edemeyeceğim.ne olursa olsun bu devlete hizmet eden bir kişiyi böyle bir ithamla suçlamak doğru değildi. öyle ki o zaman başbakanlık görevinde bulunan şuanki başkan bunu doğru bulmadığını söyledi. özet olarak bu yapılanma artık kontrolden çıkmıştı ve artık durdurulması gerekiyordu. işte burada hükümet devreye girdi ve karşısına darbecilerden sonra yeni bir düşmanı aldı. işte şuan yaşanan olayların özeti aslında budur.bu işin içinde iran ajanlığı filan da var fakat onu anlatırsam koonu çok sapar.ben daha çok bu paralel yapının teşkilattaki yapılanmasını anlatacağım..
-
58.
+2her kurumda olduğu gibi teşkilatta da bu yapılanma kendine yer bulmuştu. işe alınan yeni elemanlar bu yapılanmanın içinde bulunan kişilerden seçiliyordu.bu durum tabii ki teşkilat için kötü bir durumdu fakat hükümet herkesi darbeci olarak nitelendirdiği için bu yapılanmaya destek veriyordu. biraz abarttığımı sanacaksınız fakat bu yapılanmanın sahadaki elemanlarının aldıkları istihbaratı ankaraya değil de direkt olarak farklı yerlere gönderdiğini bizzat tecrübe edinmiştim. sonraları batmanda bulunduğum sırada tanıdığım ve arkadaşım dediğim elamanın bilgileri bu ''farklı yerlere ilettiğine şahit olunca zaten ip kopmuştu. ileride bunu da anlatacağım. özet olarak örgütün son zamanlarda bu kadar güç kazanmasında bu yapılanmanın etkisi büyüktü.ve hükümet de bunu göremeyecek kadar kördü..
-
59.
+3şimdi devam edelim.bu anlattığım yapılanma o günlerde yeni yeni aramıza katılıyordu. tabii biz sahadaki elemanlar farkında değildik fakat bizzat müsteşar hükümetin verdiği emirle bu kişileri teşkilata yerleştiriyordu.bu durum ileride bize bazı zorluklar çıkaracaktı.
istanbula gitme kararımın ardından son bir kez daha ibrahimle görüşmeye karar verdim. onun bilgisi dahilinde gidecektim ve orada örgüt yapılanmasını deşifre edeceğimi söyleyecektim. ancak benim hedefim yabancı ajanlardı. ibrahime bilgi verdikten sonra istanbula doğru yola koyuldum. belli kişilerle iletişime geçip orada kimlerle görüşeceğime karar vermiştim. istanbulda hollanda ajanının bile olduğunu öğrenince -ki bu sol örgütlerin içindeydi- durumun vehametini anlayacaktım.. -
60.
+2bunlar yaşanırken hükümet yetkilileri sürekli abd ile temas halindeydi. yine bu tür iletişimlerin sonucunda tesadüfe bakın ki abd den silah alınmaya karar verildi. hükümetin görevlendirdiği kişiler abd ye bu silahların teslimatı için anlaşmaya gitmişti. fakat ben hala bilmiyorum ne oldu ise bir anlaşmazlık çıkmış. ankaradan gelen emirle aceleyle rusyaya da yetkililer gönderildi.bu aslında abd ye sadece size bağımlı değiliz mesajıydı.abd bu mesajı aldı.en son eylemini bir ay önce yapan örgüt bu olaydan üç gün sonra karakol bastı. burada her şeyi abd yaptı kişilerinden olmadığımı belirtmek isterim fakat içinde bulunduğum durum dolayısıyla bazı şeyleri görebiliyordum ve bunları sizin de görmenizi istiyorum..
-
61.
+8 -1beyler gerçekten kimse takip etmiyor mu? ben anlatıyorum ama ses seda yok : ) neyse yine de anlatayım başladık madem..
-
62.
+5istanbula gittikten sonra oradaki bir kaç arkadaşımla görüştüm. onlar da ülke içinde neredeyse faaliyeti bulunmayan örgütün olmadığını söylediler. artık bu örgütlerin içine girmem gerektiğini anlamıştım. zira onlar da malum örgütle irtibat halindeydiler ve buradan istihbarat toplayabilirdim. orada bulunan teşkilat elemanları ile bu örgütlerin yoğun olarak bulunduğu bir bölgeye gittik. akşam saat dokuz civarıydı. aklımızda o örgüt elemanları içinde bulunan bir arkadaşımızla görüşmek ve gerekirse bizi de almasını sağlamak vardı. bizimle kendi evi olarak kullandığı evde görüştü. burada durumlar yine bildiğiniz gibi.her türlü örgüt birleşmiş devleti hedef alıyor. dışarıdan verilen desteği söylememe gerek yok zaten dedi. böyle bir on beş dakika görüştükten sonra oradan ayrıldık. sonradan öğrenecektik ki o arkadaşımızı şehit etmişler..
-
63.
+5artık anlamıştım ki istihbarat toplamaya çalışan sadece bizler değildik. bizim karşımızdakiler de sadece basit bir örgüt değildi. arkadaşımız deşifre olduysa ben de olmuş olabilir miydim? gerçi ifşa olsaydım şuanda yaşıyor olamazdım. bunları düşünüyordum.bu işin sonu neydi allahım?ben burada ne arıyordum? vatan için çalışacak benden başka kimse yok muydu? arkadaşlarım ölüyordu ve bu canımı çok acıtıyordu.o ortamda kendinizi o kadar güçsüz hissediyorsunuz ki.yanında çalıştığınız adam yok oluyordu ve biz bir şey yapamıyorduk. sanki bütün dünya bize karşıydı. hayır hayır güçlü olmalıydım.bu işin başka çaresi yoktu.ya yaşardım ya da ölürdüm. savaşacaktım.ben savaşmayı seçmiştim..
-
64.
+4üniversitelerde bazı temaslarda bulundum. iletişime geçtiğim kişiler devletin destek verdiği kişilerdi ve oradaki terör örgütlerini nötrlüyorlardı. sonuçta örgüt oralardan militan topluyordu ve bizim bunu durdurmamız lazımdı. geçen sefer yaptığımı yapmıştım fakat bu sefer işe yarayacak mıydı bilmiyordum. aslında bildiğim pek fazla şey de yoktu. aklıma elime bir silah alıp doğuya gitmek ve devletin fişlediği kişileri tek tek vurmak vardı. artık son çare bunu yapacaktım. kendime geldim ve tekrar ankaraya doğru yola çıktım..
-
65.
0beyler biraz ara verelim..
-
66.
+15 dakika sonra devam ediyorum..
-
67.
+4beyler biraz da teşkilattaki ortamdan bahsetmek istiyorum. çalışma sistemimiz aslında basitti. bizler sahadan istihabaratı toplar bir üstümüze verir -bahsettiğim ibrahim benim üstüm oluyor- emirleri de oradan alırdık. çok önemli istihabaratlar çok gizli tutulur ve bizzat müsteşar tarafından değerlendirilirdi. diğer belgeler ise müsteşara gitmeden değerlendirilir ve gereken yapılırdı. sahada çalışmayan kişi müsteşarlığa kadar yükselemez bunu da söyleyim. yani müsteşar dediğimiz adam biraz taşşaklıydı ve herkes tarafından saygı görürdü. arkadaşlık ortamından bahsedersem bayan elemanlar sahada çalışmazlardı. çalışanlar genelde masa başındaydı ve evrak işlerine bakardı. hiç kimse birbirinin ailesini tanımazdı. arkadaşlık öyle laubali bir şekilde değildi ve gereksiz yere kimse birbiriyle iletişime geçemezdi. sahada takımlar halinde çalışır ve her takım üyesi birbirinden sorumlu olurdu.bu takım üyeleri illa aynı bölgede çalışacak diye bir şey yok zaten bu komik olurdu. örneğin enes ve murat benim o zaman için takım arkadaşımdı ve bizler devamlı iletişim halindeydik. murat bize kuzey ıraktan bilgi verir biz de türkiyede ona göre hareket ederdik. takım üyesinin başarısız olması demek senin başarısız olman demekti..
-
68.
+3işte az önce bahsettiğim paralel yapılanma burada bize zarar veriyordu. sonuçta herkes takım halinde çalışıyordu fakat kimin ne olduğunu biz nereden bilebilirdik? takım arkadaşına güvenmek zorundaydın. lakin bu elemanlar sana destek vermek yerine bilgileri farklı yerlere iletiyordu.bu her şeyden önce can güvenliğinin hiçe sayılmasıydı.
teşkilatın kullandığı teknolojiye gelirsek bizim zamanımızda bilgisayar sistemi o kadar gelişmemişti fakat yine de kullanılıyordu. genelde iletişimi telefonlarla yapardık fakat herkesde telefon yoktu. bizim üstlerimiz özel telefonlar kullanır veya eğitimli kişiler aracılığıyla iletişim halinde olurdu. şuan ise teşkilat her türlü teknolojiyi kullanıyor. fakat yazılımların yabancı menşeili olması sebebi ile pek de kullanılmıyor.her ülkenin teşkilatı siber timler kuruyor. dünya değişti ve artık savaşlar bilgisayarlar üzerinden yapılıyor. örnek mi istersiniz iranının nükleer tesisine yapılan stuxnet saldırısını araştırın. türkiyede bu siber timleri kurmaya başladı. fakat ne olursa olsun istihabarat sahada alınır ve en önemli şey sahadır. sahada yoksan yok olursun.. -
69.
+3neyse beyler devam edeyim. ankaraya doğru yola çıktım. planım ankarada tekrar görüşmelerde bulunmak ve türkiyede fink atan yabancı ajanları deşifre etmek amacıyla kuzey ıraka gidip bilgi almaktı. ankarada ibrahimle buluştuğumda bana tekrar diyarbakıra gitmem gerektiğini maalesef orada teşkilatın tam çalışamadığını söyledi. beyler belki zorumuza gidebilir fakat gerçekler bunlar. dönemin başbakanı boşuna demiyordu diyarbakır benim için çok önemli diye. diyarbakırı kontrol eden güneydoğuyu kontrol eder. bunun öneminin farkındaydım ve bana gelen emir doğrultusunda tekrar diyarbakıra gidecektim. görevim netti gerekirse bizzat çatışmaya girecek ve diyarbakır sokaklarında devletin otoritesini-şuanda yok öyle bir otorite oraya da geleceğim-koruyacaktım. enes de diyarbakıra geçmişti ve onunla iletişim halindeydim..
-
70.
0
başlık yok! burası bom boş!