Şehit cenazeleri saklanıyor demissinde bu kişilerin ailesinin falan da haberi olmuyormu aileler kabul ediyormu bunu

az öncede söylediğim gibi ilke şartımız imralının özgürlüğüdür -bunun olmayacağını herkes biliyordu- devam olarak başka şartlarımız da var. eğer barış istiyorsa devlet yeni karakollar yapmayı ve bölgeye asker sevketmeyi durdurmalıdır. bölgede uygulanan asimilasyn durdurulmalı ve kürtçe okullarda okutulmalıdır. militanlarımıza yapılan operasyonlar kesilmelidir diye bir kaç madde daha sıraladı.biz hiç konuşmuyor ve not alıyorduk. zaten konuşsakta bir şey değişmezdi. yaklaşık iki saat çeşitli maddeler sundular.biz de örgütün silah bırakmasını ve militanlarının türkiyeden çıkması gerektiğini söylüyorduk. eğer şartlar sağlanırsa bunu kabul edeceklerini söylediler. benim yanımda bulunan ve teşkilatta daha kıdemli olan abimiz söze girdi ve hükümetin barış istediğini bundan her iki tarafında karlı çıkacağını aksi durumda devletin savaş gücünün olduğunu belirtti.son yaptıkları teklif hepimizi şaşırtmıştı. dağdan bir ekibin belirlenen şehre gelmesini ve sembolik olarak görüşmelerin başlamasının bu şekilde olacağını söylemişlerdi.biz buna ihmal vermiyorduk fakat yine de not aldık. sonradan hükümet buna onay verecekti ve habur rezaleti yaşanacaktı..

buluşma günü gelmişti.ben ve beraber çalıştığım iki arkadaşım bizim örgüte söylediğimiz adrese -bu adresi teşkilat belirlemişti- doğru yola koyulduk. tabii ki dolu gidiyorduk fakat olay çıkmayacağını da biliyorduk. zira bu görüşme direkt hükümetin üstündeki kişiler tarafından ayarlanmıştı ve çöpe atılamazdı.biz yine de hazırlıklı gittik.
örgüt dört kişi göndermişti. bunların örgütün farklı kademelerinde olduğunu anlamıştım.en kıdemlileri ve yaşlıları söze girdi. devlet bizimle yıllarca savaşmasına rağmen şimdi barışmak istiyor biz güçlü bir dönemdeyiz ve bu fırsatları iyi kullanıyoruz dedi bozuk bir aksanla. belli ki yeni hükümetiniz bizden çekiniyor.biz de barış isteriz fakat şartlarımız var. imralıdakinin serbest bırakılması gibi diye devam etti.ben direkt pazarlığa girmesine şaşırmıştı zira buna biz karar veremezdik. bizim görevimiz sadece görüşmeye gitmek örgütle bağlantı kurmaktı. ikimiz de biliyoruz ki ne siz güçlüsünüz ne de hükümetimiz zor durumda.bu sözleri kime güvenerek söylediğinizi biliyoruz. aslında biz bir çok şey biliyoruz dedim. şaşırmamıştı.devlete bildirmek istediklerinizi söyleyin ve biz de iletelim dedim. sıralamaya başladılar..

Usta silah kullanma dövüş vs konularda her ajan üst düzey mi yoksa filmlerdemi böyle sadece

Takipdeyim

diyarbakıra doğru yola koyuldum. orada beraber çalıştığımız arkadaşlardan birisine örgütün siyasi partisiyle iletişime geçmesini ve teşkilatın örgütle görüşmek istediğini söylemesini söyledim.o da şaşırmıştı fakat emir kesindi. bakmayın parti dediğime bu siyasi partililer akşam dağa çıkıyor gündüz meclise gidiyordu. neyse beyler ayarladılar bir görüşme ve benim kandilden gelen bir ekiple görüşeceğimi söylediler. şimdi diyeceksiniz ki iki taraf da birbirine nasıl güveniyor. başka çaresi yoktu iki tarafında. böyle bir durumda kandilden gelenlerle görüşecektim. onlara bir adres verdik ve adrese gelmelerini söyledik. geleceklerdi zira başka çareleri yoktu..

Kurtlar vadisi nde bahsedilen ihtiyarlar heyeti gibi yapilanmalar varmı devlet içinde yani hükümetten ayrı devlet için çalışan devletin asıl sahipleri

takip eden var mı beyler..

bu olaydan sonra ankaraya çağırıldım. teşkilatta bu durumu bilen sayısı azdı. zira gizli tutulan bir eylemdi.bu mesajı barzani ve örgüt almıştı fakat üşle ve dünya kamuoyunda duyulursa devlete zarar vereceğini de biliyorduk. ibrahimle konuşmak için yanına gittim. bana iyi bir iş başardığımızı söylemişti.bu şekilde konuştuktan sonra hiç beklemediğim bir emir almıştım. diyarbakırda örgüt sorumlularıyla kimliğim açık bir şekilde -yani teşkilattan olduğumu bileceklerdi- görüşmemi söylüyordu. bunu neden yapmam gerektiğimi sorduğumda hükümetin terör politikasını değiştirdiğini ve yakında beklemediğimiz olaylar olacağını söylemişti. örgüt sorumlularıyla yapacağım görüşmenin neya patlayacağını sonradan anlayacaktım..

orada planı hazırlamıştık. örgütün türkiyede uyguladığı taktiği uygulayacak bombalı saldırı düzenleyecetik. hedef henüz belli değil fakat peşmergenin kurduğu güvenlik noktalarından birisi olabilirdi. zira hedefi biz belirleyecetik. bunun için çeşitli yerlerle irtibat halindeydim. günü yeri ve saati aşağı yukarı belirlemiştik. muratın kaynakları doğrultusunda türkiye ırak sınırına yakın bir noktada -dikkatinizi çekerim barzani türkiyenin kara operasyonu yapmaması için sınıra ğeşmerge yığmıştı- eylemi gerçekleştirecektik. gün geldi ve oradaki türkmen kardeşimizin yerleştirdiği bomba patlatıldı. barzani dersini almıştı..

erbile varmıştım. orada polis teşkilatımız olmadığından o bölgede görev yapan arkadaşlarımız eğitimli ve ekipmanlıydı. oradan tekrar musula geçecek örgüte karşı gayrıresmi bir mücadele yürütecektim.bu mücadele öyle baştan savma bir mücadele değildi. teşkilattan emir alıyorduk ve oradaki türkmen kardeşlerimizle -gerekirse- örgütün evlerine kadar giriyorduk. murat orada bir kaç yıldır görev yapıyordu. dolayısıyla bölgeyi tanıyor ve kimin ne olduğunu biliyordu.biz de murata güveniyorduk. örgütün infaz ettiği arkadaşlarımızı intikdıbını almak ve hem barzaniye hem de örgüte biz buradayız demek için harekete geçtik..

temizleme demişken bir konuya değinmek istiyorum. normalde bahsetmeyecektim fakat bir kaç arkadaşımız ısrar etti. tahmin ettiğiniz gibi susurluk kazası. aselsan mühendisleri ne kadar intihar ettiyse bu yaşanan da o kadar kazaydı. devlet 90larda örgüte sağlam darbeler vuran ve çok şeyler bilen kişilerden vazgeçiyordu.bu kişiler ya yurtdışına kaçıyordu ya da bir zamanlar hizmet ettiği devletin içine düşüyordu. devlet dediğime bakmayın.bu emirleri tabii ki başbakan vermiyordu. fakat zamanında teşkilatta olan ve devletin bekasını düşünen kişiler böyle kararlar alıyordu. susurluk da bu kararlardan biriydi. aslında bu olay gibi bir çok olay yaşanmıştı.bu olayın bu kadar duyulmasının sebebi zamnında popülarite kazanan çatlı gibi kimselerdi. fakat devlet popülarite dinlemiyor kara kutularını imha ediyordu. zamanla nasıl doğru kararlar aldıklarını anlayacaktım..

işte bu sayede hükümetin de desteği ile paralel yapı bu kurumlara sızıyordu. teşkilata da sızmıştı ve sonradan öğrenecektim ki önemli yerlerde de bu yapının adamları bulunuyordu.ve hatta sahadan aldığımız bilgileri ibrahim bizzat bu kişilerden birine veriyordu. benim yabancı ajanlar hakkında topladığım bilgileri de bu adamlar eline geçirecek çok sonraları hükümetle araları bozulduğunda benim topladığım bilgileri kullanacaklardı. davalar açılacak bunlara boyun eğmeyen kişiler gözaltına alınacak gözaltına alınmayanlar ise tek tek temizlenecekti.bu temizlenenler arasında kaşif kozinoğlu da vardı...

sevgili kardeşlerim devam ediyorum..

panpa takipteyim.Bu arada anlattıklarının gerçek olduğunu varsayarak soruyorum;teşkilata girdiğine pişman mısın ?

Devam et yarıda bırakma lütfen

panpa dinliyorum da siyaseti biraz geç aksiyonu anlat bak seyirci kaybediyon, takipteyim

peki bu kck operasyonları nasıl yapılmıştı? sadece benim gibi sahadaki elemalarla değildi tabii ki.devletin istihbarat kaynağı sadece teşkilat değildi. polisiyeden askeriyeye ve hatta içişleri bakanlığına kadar çeşitli kurum ve bakanlıkların kendi için istihbarat ağları vardı.bu ağlar sayesinde bilgi toplanıyor ve teşkilatında yükü hafifliyordu.bu kadar ağ olması iyiydi fakat bu ağ büyüdükçe kontrol etmesi de zorlaşıyordu..

beyler takip eden var mı..

kck operasyonu sonrasında dediğim gbi örgüt sıkışmıştı.abd nin ve çeşitli devletlerin de araya girmesiyle devlet ile örgüt yavaş yavaş iletişim kurmaya başlamıştı. murattan aldığım kadarıyla örgüt bu operasyonlara karşılık ırakta belirdiği arkadaşlarımızı hedef almıştı. ırakte teşkilat üç elemanını kaybetmişti ve bunlar tecrübeli kişilerdi. zaten tecrübesiz elemanın ırakta işi yoktu. teşkilat yeni elemanları ıraka gönderecekti ve orada çalışmam için bana da görev düşecekti..