+424
-27
sanki tuvalette kamera varmış gibi tedirgin olmanıza sebep olan durumdur.
misafirliğe gidersiniz, yemek yenir çaylar içilir, saatler farkında olmadan ilerler ve en sonunda yedikleriniz ve içtikleriniz sizi içeriden dürtmeye başlar... hafif gaz sızıntılarına çıkış vermemek için kıvranmalar başlar... biraz direnilir, zira tak denilen cisim öyle gelişi güzel yerlere bırakılacak bir şey değildir. sohbet ilerlemekte derinleştikçe derinleşmektedir ancak aklınız ve konsantrasyonunuz bağırsak ve muadili bölgeleri durdurmak için çalışmaktadır. gel gör ki insanın biyolojik tabiatı buna fazla müsade etmez... soğuk terler boşalır ve an gelir...
+ yaa dostum aynen öyle oldu işte...
- demek öyle ha ? vay anasını...
+ ... ( patlamaya elli dokuz saniye... )
-...
+ ya birader...
- he kurban?
+ sizin lavabo ne tarafta?
- kuzeyde kalıyor.. ne yapacan?
+ hiiç... öyle bi fayansları sileyim dedim içimden geldi...
- kestik-
böyle olmaz tabi. tekrar baştan alalım.
+ (dayanamıyorum lan artık ne olacaksa olsun) hoca tuvalet nerede sizin?
- kapıdan çık hemen soldaki kapı...
+ eyvallah...
tuvalete girilir. yüzde doksan ihtimalle alaturka tuvalet olur. bizim insanımız onda rahat. bana fark etmiyor da. tek sorun şu oluyor ki; alaturka tuvalette deliği tutturmak. misafirliğe gitmişsin, yemekler yemiş çaylar içmişsin, sohbetin bini bi para, hizmet desen kusursuz... sen tüm bunların üstüne bi de adamın evinin içine sıçacaksın, bari deliği tuttur! bu sorumlulukla pozisyon alınır. karın içeri, kalça dışarı , yarım cenin pozisyonu (o ne oluyorsa artık) bi yandan da göz ucuyla deliği süzersin... " azıcık daha sağa... eveeet... biraz ileri... hah tam orası işte... bırak!" bıraktığın anda dönüşü yoktur ve tak deliğe saniyede 10 m/s hızla düşerken geçen o kısa zaman diliminde -yaklaşık 1 saniye- akılına fizik kanunları gelir. etki tepki yasası. tamam iyi güzel ayarladın da, o deliğe düştüğü zaman ağırlığına onaranla delikteki sudan tepki görecek... o uzuuuun bir saniye biter ve tuvalet fayanslarında bir ses yankılanır " culoops!!"... " amnskim ya... kesin içeriden duyuldu! dur suyu açiim da madem ses gitmesin" fizik kanunları işte burada lehinize çevrilir... desibel olarak su sesi daha baskın çıkacağından, içeriye "culoppp" sesinin gitme ihtimali sıfıra indirilir... bunu, on yurdum insanından dokuzu mutlaka yapar... seri penaltı atışları tamamlandıktan ve tüm atışlar gol olduktan sonra uefa kupanıza muzaffer bir edayla uzanırsınız: tuvalet kağıdı. ama o da ne?! tuvalet kağıdı bitmiş! işte kahrolmak kelimesinin tam anlamı budur... çaresizliğin pratik hali budur... bir an için, evet evet, bir an için ne de ümitlenmiştim orada olur diye... ama kader işte... bu gibi durumlarda tedbiri elden bırakmayanlar (ben kendim) ceplerinde daima bir adet selpak bulundururlar. işiniz biter... eller yıkanır paklanır... uzuuun ve yorucu bir tuvalet ziyaretinden sonra tekrardan salona geçtiğiniz zaman eğer başarılı bir sıçış yaptıysanız konuya kalınan yerden devam edilir, şayet aksi bir durum söz konusu ise bi 5 dakika kadar ev sakinleri yüzünüze hayret ile bakar ve ortamda bir sessizlik olur lakin endişeye gerek yok kısa zamanda muhabbet tekrardan eski tadını bulur ancak bu olaydan sonra artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktır... adamın evine sıçmışsınızdır artık!