Yolda bir kaç lafladık, paso maç konuştuk, 4.yıldızı takarız bu sene dedi, izin vermeyiz dedimden girdi konu, transferlerden çıktı, öyle böyle derken lan şu gelecek bu gidecek vs vs konuşurken arkadan oflama poflama sesleri gelince konuyu genele taşıdık, konuşa konuşa gittik. Mutluydum, gece orda olduk. Yatış planlamasına baktığımda, babasıyla ben bir odada, melisle annesi bir odada yatacaktı, şimdi dedim hadi benle melis bir odada kalmıyoruzda bunlar 45 gün napacak amk. Ayıp etmiştim, Gelmemem lazımdı vs vs diye düşündüm, diğer gün kahvaltıya kalktık, ettik kahvaltımızı, Melis havuza girmek istediğini söyledi. iyi dedim, gittik odaya yalnız başımıza, kapıyı kapattı direk boynuma atladı, yapıştı dudaklarıma, çok özledim dedi. Sarıldım doyasıya, havluları ve gerekli şeyleri alıp çıktık geçtik havuza yüzmeye başladık.

Lan nerde sap var Melis'e bakıyor, kavga çıkartıcam çıkartamıyorum rezillik, Meliste bana daha çok sokuluyor. Annesi babası izliyor biliyorum. Ben sokulamıyorum utanıyorum, ama öyle bir denklemin içinde kaldım ki, sarılsam annesi babası burda, sarılmasam bakıyolar kıza, bir kaç kez sarıldım kısa süreli, bu sayede hem bakanlar bir daha bakmadı, hemde uzun süreli sarılmalar olmadığı için annesi babasına ayıp olmadı yani bana göre, 1-2 saat daha yüzdükten sonra lokale gittik. Bilardo oynamayı biliyor musun dedim. Bilmiyorum dedi gel öğrenelim dedim. Normalde biliyorum ben. Öğretirken bayağı zorlandım ama öğrendi, bu sefer satrançta ki gibi değildim. Yendim, Melis'in annesiyle babası da ortalıkta gözükmüyordu, Odalarına çekildiler diye düşündüm ayıp etmiştik zaten.

Sonra ps oynadık, öyle bitti o gün odaya geldim, uzanmış melisin babası gazete okuyor, bak bak kimler geliyor filan dedi. Gülümsedim, Biz Selçuk Şahinle şampiyon oluruz dedim, bastı kahkahayı, neden güldü anlamadım ama ciddi ciddi maç konusundan sıkılmıştım. Teknik direktör filan gitmişti, kim olacak olmayacak derken, cidden şampiyonluğa inancım da kalmamıştı yani ilgimi çekmiyordu. Duşa girmek istiyordum ama utanıyordum, dedim giberler müsadenizle dedim, kıyafetlerimi aldım, girdim duşa 15 dakika buz gibi suyun altında kaldım, sonra saçları yıkayıp çıktım üstümü giyindim saçları fönledim, ses çıkarmadı. Melisle mesajlaştık, yan odadaydı halbuki.

Anladı babası durumu, yarın çıkarız dedi canlı müzik olan yerlere filan, kafamı salladım, melise iyi geceler meleğim dedikten sonra telefonu attım bir köşeye uyudum. Sabah Melis uyandırdı beni, babası çoktan kalkmış gitmiş, hadi kalk uykucu dedi, bir kaç kez öptü, uyandım, yüzümü yıkadım, oda valizimi karıştırdı, tişörtlerden vs vs bir takım uydurdu, baktım valizi karıştırmış şaşırdım amk, ne gizlimiz mi var dedi, yok dedim, bir kez daha öptü. Üstümü giyinicem çıkar mısın dedim. Bu nasıl soru dedi. Nesi var dedim. Yaşadık yaşayacağımızı Hikayeci, unutmaya mı çalışıyorsun dedi. Hayır hala aklımda hiç çıkmadı dedim bin bi gülüş attım, kızardı, tamam ben çıkıyorum üstünü giyinir gelirsin dedi. Onun seçtiği şeyleri giyinip çıktım dışarı.

Kapıda bekliyordu. Baktı çok yakışmış, dedi. Sen seçtin filan dedim sarıldık indik kahvaltıya, annesi babası kahvaltıyı yapmışlardı, biz önce odaya sonra havuza geçiyoruz dediler, tamam dedik. Bizde denize girelim dedi. Kabul ettim kahvaltıyı yaparken bir kaç hayal daha kurduk. Sonrasında annesi ve babasının havuza geçtiğini görünce bizde odalara çekildik bilerek oyalandım. Geldi yeniden, biraz daha şımardıktan sonra indik denize, açılalım dedi, kabul etmedim, korkuyor musun dedi evet dedim. Güldü, sana bir şey olursa sorumlusu benim dedim. Tamam o zaman açılmayız dedi. Girdik denize, aile bireylerinin olmayışından dolayı rahatız, rahat rahat öpüyor beni, karşılık veriyorum.

Fakat sorun şu ki, birazdan herhangi bir amca, burda çoluk çocuk var diyebilirdi, açılalım dedim. Anladı açıldık, tuzlu tuzlu biraz daha öpüştükten sonra çıkalım dedi, derinlerden dönelim ama çıkmayalım dedim, neden dedi, biraz bekle dedim, çavuş dikilmiş amk. Nereye çıkıyosun. Anladı sanırım güldü, utandım biraz ama belli etmedim sonra çıktık uzandık şezlonglara Durmadan bir şeyler diyordu, bense güneşin etkisiyle iyice mayışmıştım. O sırada 2 kız geldi. Kafamı kaldırdım. Melis hemen atladı. Buyrun ben yardımcı olayım diye, 2 rustu beyler bunlar birinin annesi Türkmüş ordan Türkçe biliyor diğeri hiçbir şey bilmiyor aklıma bizim fırlama geldi.

Kafamı çevirdim bakmadım bile onlara, yarım türkçesiyle bir şeyler anlattı annesi Türk olan, annnem Türk diye başladı, sonrasında attım kendimi şezlonga bir daha bakmadım bunlara korkuyordum amk Melisten yalan yok, sonrasında Melis afferim dedi gülerek, aynısını erkeklere karşı bekliyorum dedim. Ne alaka dedi, şuralarda bir yerlerde Cenk olmasın dedim. Kapattık sanıyodum o konuyu dedi. Kalp bu kalp kapanmaz öyle kolay kolay dedim. Haklısın bende Nur'u unutamadım hala dedi, ben Nur'un evine 2 kere gitmedim dedim, benim 2 yaptığım senin 1 yaptığın etmez dedi, hala benden önce Günaydın dediğin var mı dedim, ve şunu belirtiyim asla unutamam hala o günaydını, allah kimsenin başına vermesin. Size değil bir başkasına günaydın diyerek güne başlaması, bazıları için lan ne olucak diye düşünülebilir ama özellikle şuan sevgilisi olan panpalarım bir empati yaparsa anlayacaklar.

Tatilimiz zehir oluyor dedi, tatil yapmak için gelmedim ben buraya senin için geldim dedim, anladım ama beni üzüyorsun dedi. Tamam dedim sadece, yorulmuştum. Hikayeci tamam yaptığım çok yanlıştı ama nolur uzatma dedi. Uzatmam dedim. Bunu hareketlerinle de göstersen biraz olmaz mı dedi. Olmaz dedim. iyi tamam ben bir şey demiyorum dedi. Çekildi şezlonguna, Hiçbir şey demedim biraz daha uzandık, Hadi kalkalım dedim, gözlerinin yaşlı olduğu belliydi, olur dedi. Savunma mekanizması buydu kadınların, ağlamak.

Bir şey demedim, bırak ağlasın dedim kendi kendime ama bildiğim bir şey vardı, babası onu böyle görmemeliydi, tamam bende artık işi uzatmıştım gel denize girelim dedim, istemiyorum dedi, ben istiyorum dedim, sen benim istediklerimi yapmıyorsun dedi, yine yapmıcam ama denize girelim dedim, dalga mı geçiyorsun dedi, denize girersek anlarsın dedim. istemedi, istemedi en sonunda aldım kucağıma zütürüyorum, arkadan hikayeci diye seslendi babası, Melis kucağımda gülerken döndük, Adam sinirden kıpkırmızı olmuş. Hemen toparlandık tabii, üstünüzü değiştirin duşunuzu alın gelin dedi. Melis mutluydu, hikayeci gerçekten unutamadın mı dedi, neyi dedim, yaşadığımız o geceyi dedi. Şakaydı dedim. Aşağıya inmek için bolca vaktimiz var dedi, Melis şimdi olmaz dedim. Anladım dedi geçti odasına bende girdim duşa, duştan çıktım, saçları yapacaktım önce üstümde havlu, saçlarla uğraşırken kapı çaldı, kim o dedim, ben ben dedi melis, açtım kapıyı. Girdi içeri, saçlarıma baktı, güzel olmuş dedi güldü. Bende Melis gelse de ne giyeceğime karar verse diyodum dedim. Hemen bakarım dedi.

Baktı bir şeyler çıkarttı, cidden zevki çok güzeldi, eee çıkta üstümü giyiniyim dedim, tamam banyodayım dedi, direk boxeri giyindim ne olur ne olmaz diye pantolonu da giyindim o sırada Melis geldi, kemeri takarken ben, giyinmişsin dedi, atlet giymeden giydim tişörtümü, bir kaç parfüm sıktım indik aşağıya, annesi babası yemeğini bitirmek üzereydi, bizde yemeğimizi alıp geçtik yanlarına, melisin babası ersun yanal kadıköyde verir seriyi dedi, güveniyorum o adama dedim, güven güven dedi taşağını geçti yine, dedim güzel günler yakında sabret, yemeklerini yediler kalktılar, bizde melisle güle oynaya yedik yemeğimizi. Sonradan Türkü Bara gidicektik, iptal oldu, lokale gittik okey oynadık. Benle Melis bir eş anne babası bir eş, yılların alışkanlığı mıdır nedir, yendiler bizi.

Odalara dağıldık, yattım, Hikayeci dedi babası, efendim dedim. Kızımla aranda ki mesafeyi biliyorsun dimi dedi, evet biliyorum bugün yanlıştı dedim. Neden ne oldu dedi. Kucağıma almamı kastederek, üzmüştüm biraz dedim. Olmasın bir daha her ikisi de dedi, bilse daha önce ne yaptık, nasıl isterseniz dedim, uyudum, günler günleri kovaladı, anneye babaya basit cevaplar derken, 25.günün sonunda başka otele geçtik, birazda orda kalalım hesabı, yine babasıyla ben, annesiyle melis. Orda da sıradan şeyler oldu ve son geceye gelmişti iş ve ben hastaydım.

Onlar canlı müziğe gitmek istiyordu, babası olmaz sen gelemezsin dedi bana hastasın dedi, tamam siz gidin ben dinleniyim dedim, bu sefer Melis atladı yalnız kalamaz Hikayeci diye, babası da gitmeyelim en iyisi dedi, bu sefer ben kalktım yataktan, gidelim dedim. Babası yok olmaz filan dedi, dedim benim yüzümden gitmiyorsanız olmaz gidelim. Annesi girdi devreye filan baktılar ikna edemicekler beni, 2 saat içinde geliriz Melis seninle kalsın dedi. Haydaa, Melis'e baktım, gitmek istemiyorum dedi. iyi dedim kusura bakmayın sizinde tatili berbat ettik, olur mu öyle şey filan çıktı annesiyle babası. Meliste balkondan gidişlerini izledi.

Balkonun kapısını açık bıraktı, ne yapıyoruz dedi. Bilmiyorum dedim. Geldi yanıma yattı, bulaşıcak sana da dedim. Bulaşmaz dedi. Öpmeye başladı. Bulaşıcak melis diyemeden kucağımda buldum melisi, yok olmaz dedim. Neden istemiyorsun dedi, yaptığımız yanlış dedim. Nesi yanlış dedi. Bilmiyorum işte sorumlu hissediyorum dedim. Ya bir şey olmaz dedi. Olur dedim, biri filan duyarsa 18'e basar basmaz evleniriz dedi. Babamdan çekiniyosan, evlilik hayallerini birlikte kuruyoruz onunla dedi. Lan napsam kurtulsam derken teslim oldum bende, hastaydım ama ciddi ciddi bende istedim bir zaman sonra.

Çok kaptırdık kendimizi beyler, 2 saatin nasıl geçtiğini anlamayacak kadar, araba sesi geldi, Tam zevkin doruklarındayken, araba sesini duyduk melis bu yüzden bırakmış balkonun kapısınıı açık olarak, apar topar giyindik, uzunca bir süre öptüm dudkalarından sonra kendi odasına gitti bende uyuyormuş gibi yaptım 5 dakika geçmeden, Babası geldi, Nasıl oldun hikayeci dedi, efendim dedim uykudan uyanmış gibi yaparak, yok bir şey uyu dedi. Kuşkusu da kalmamıştı, uyudu sanıyordu beni, şimdi sorular gelecek cenabet mi uyudun diye, evet. Boşalamadın mı diye soracaksınız 1 kere, 2.ye gelirken basılacaktık az kalsın, zevk ortada kaldı yani.

Sabah kalktım, duşa girdim, valizi topladım babası da uyandı, o duşa girmedi, nasıl oldun dedi, duşu hastalık yüzünden almış gibi, duş iyi geldi soğuk suyla dedim. iyi iyi dedi. Aşağıya geçtik bindik arabaya, Melis yerinde duramıyor kıpır kıpır, Benimde hoşuma gidiyordu bir zaman sonra ne yalan söyleyeyim. Konuşarak geldik ama ciddi ciddi hastaydım, babam aldı beni, vedalaştık Melislerle, çekildim odama Melisle mesajlaştık. Gerçekten aşıktım, çok fazla seviyordum bu olanlar daha çok bağlıyordu onu bana, her şeyim olmuştu artık.

Şöyle anlatıyım kimse olmasın, sadece o olsun benim için hava hoştu yani, Annemle babamlada hasret giderdim ne zaman başlıyorsun dedi, iş için 1 hafta filan toparlanıyım dedim. Tamam çok sallama işleri öğrenmen lazım dedi. Anlamıştım beni düşünüyor otelin başına, Melisle konuştuk yine o akşam fakat alamadım evden babası izin vermedi, niye izin vermedi bilmiyorum. O gibişin konusunu da açmadık ama mutluluğu yazdığı mesajdan bile belli oluyordu. Aradım konuştuk 4,5 saat boyunca, işte beyler nasıl geçiyordu o zaman, nasıl akıp gidiyordu hiç farkında bile olmuyordunuz be, konu konuyu açıyordu, sesin kötüleşmiş, iyi misin diye başlayan sohbet hayallere doğru, hayallerden gerçeklere triplere doğru kayıyordu, sonrasında konu konuyu açıyordu öyle devam ediyordu.

Neyse öyle oldu böyle oldu derken otelde işe başladım, yarım ingilizcemle resepsiyonda çalışıyordum yardımcı oluyordu ara sıra esas görevliler, babama çay filan zütürüyordum anlayacağınız amelelik yapıyordum. Melis geldi ziyarete babam Melis'i özel misafiri olarak kabul etti, benden daha iyi davrandı amk sürekli şunu getir bunu getir dedi bana, Melis sadece soğuk çay içti ama babam 5 çayı devirdi, işin kötüsü dakikada bir çay istiyordu, nasıl içiyordu amk, resmen dalga geçiyordu benimle, meliste gülümsüyordu o halime.

Sonrasında babam bıraktı Melisle beni yalnız başıma, 25 dakika sonra işinin başına dön dedi, beynimden vurulmuşa döndüm. 25 dakika az değil mi baba dedim. Patronunum ben senin dedi, afedersiniz dedim. işten ayrılıyorum dedim ondan sonra. Neden dedi, kız arkadaşımla vakit geçirmek istiyorum dedim, tamam 10 dakika daha izin dedi, iyi dedim, zaten ayrılamazdım, babamdı sahibi sonuçta oranın amk. 35 dakika sarıldık, konuştuk. Evine gitti. Akşam alırım seni dedim. Babam it gibi çalıştırıyordu ve diğer personele verdiği maaşın aynısını veriyordu, bana günlük geliyordu para ama toplayınca aynı maaşı alıyorduk. Burda büyüklenmiyorum, tabii ki aynı maaşı almalıydım, o zamanlar bunu idrak edemiyodum, şimdi ne kadar iyi yapmış babam anlıyorum.

Akşam Melis'i aldım, babamın cebinden çıkan ama anlımın teriyle kazandığım parayla ilk işim Melis'e yemek ısmarlamak oldu oda takıldı bana, sevgilimin alın teri var sanki filan dedi, gülüştük. Sordum, resepsiyona kızlar geliyor napıyım dedim. Hepsi yabancı filan, güveniyorum ben sana işinle onları ayrı kefeye koyabilirsin dedi. Bunu söylemesi bana büyük bir yük bindirdi, çünkü öyle yapmalıydım, işimle onları ayrı bir kefeye koymalıydım çünkü hem sevgilim vardı, hemde babamın oteliydi orası, orda rezalet çıkartmamam lazımdı. Eve bıraktım Melis'i eski çalıştığım yere gittim.

Patron yok dediler, eyvallah dedim döndüm, Yazımın sabahlarını otelde, akşamlarını Melisle geçiriyordum. Gün geçtikçe babam beni amelelikten yükseltmişti, konuşa konuşa ingilizcemde gelişmişti bu sayede resepsiyondan ayrılmadım, ara sıra babam bana bir kaç şey öğretti otel hakkında, neyse ağustostun ortalarıydı, lig başlıcak, Beni davet ettiler eve Melisler, 17 ağustos veya 18 ağustos sanırım tarihi unutmam niye unutmadığımı da açıklayacağım birazdan, 17 veya 18'di. Gittim yemekler yendi. Oturduk maç başlıcak onu da izlicez, ilk kez evlilikten konuşuldu kısa süreli de olsa, babası bana o gün yeşil ışık yaktı, bende 18'imizde nişanlanırız dedim. Kabul etti. Evlilik çok sonraydı ama olsun. Sonra maç başladı.