Eee saat 18'de evde olmazsak ne yapıcaksın dedi, 17.30'da bırakırım en geç dedim. Tamam öyleyse dedi, gel yemeğe gidelim burger yiyelim dedim, nerden çıktı der gibi baktı, ilk dışarı çıktığımızda, orda yedik yemeğimizi dedim. Aa olur telefonun yanında mı dedi masum bir gülüşle, eskiyi hatırlattı, yanımda dedim güldüm. Kilidini de biliyordu. Gittik burgere yine aldık menüleri, ben bir wc gidiyim dedim, telefon yine masadaydı, gittim elimi yüzümü yıkadım, kendime geldim biraz daha halsizlik üstümdeydi.

Döndüm, baktım masada yok, telefonum yine duruyordu. Sadece onunla olan mesajlar duruyordu çünkü, aldım telefonu yine aradım. Açmadı, lan ne oluyoruz derken, elleriyle gözlerimi biri kapattı, aa Nur sen misin dedim, sinirle çekti ellerini, döndüm, tokat atıcaktı durdu, ya sen hastayken bile benden tokat yiceksin dedi. Melis'i ilk kez o kadar sinirli gördüm. Niye gittin dedim şaka yaptım dedi, bende şaka yaptım dedim, tam bir şeyler söyleyecekken bastım öpücüğü. Aldım tüm sinirini.

Ortam müsait değildi. O yüzden çok uzun sürmedi bu öpücük, sinemaya kaçtık yine, bu sefer anlamsız bir filme gittik, geçtik en arkaya, film başlar başlamaz bizde başladık, dün öpememiştim onu doyasıya öptüm. Sarılamamıştım sarıldım. Daha ilerisine gitmedik, sonrasında çıktık, saat 16.45 civarı bir şeydi, biraz gezelim dedi. Tamam dedim, gezdi de gezdi, uyardım bir şey olmaz dedi. Oldu saat 17.15, çıktık, sinirlenmiştim, 30 dakika gezmesi problem değil gibi gözükebilirde, eve erken zütürmem lazımdı

Taksiye binelim dedim, yok gerek yok yürüyelim dedi, yürürsek yetişememe şansımız vardı, garantiye alayım dedim. Bindik, selamın aleyküm abi, işler nasıl filan, konu derbiye gelince adam fanatik Fenerliymiş, 6 atıcaz 6 filan diyordu. Bense baroni gol atar bir tane dedim, nerden içime doğduysa, neyse çok geçmeden trafik oldu. Bende adamla sohbete daldım. Saate baktım, 17.42 amk. Yola baktım gibsen yetişemeyiz, dayı seni yolda bırakıyoruz ama inmemiz lazım bizim dedim. Verdim parayı, nereye filan dedi. Kısaca anlattım, Tuttum Melis'in elinden, koşmaya başladık amk eve doğru, ya dur hikayeci bir şey olmaz desede babasının tek anlayışsız olduğu konu buydu amk o yüzden işimi riske atamazdım.

Etrafta insanların meraklı bakışları arasında sokağa geldik, 17.58 saat, babası balkonda, gördü bizi, ikimizde terlemişiz. Durduk saatine baktı, güldü. Ulan gülüyosunda ben hasta halimle gebermişim amk. Aradım, mahallede biraz gezebilir miyiz 1 saat dedim. Koştuğum belliydi, nefes nefese anlattım, tamam dedi 30 dakika veriyorum size, Melis'i aldım kollarıma parka geçtik, çok güzel bir gündü dedi. Bence de dedim. Hasta hasta benim için koştun dedi, olsun dedim. Beni neden bu kadar çok seviyosun dedi, keşke bilsem dedim. Pişman mısın dedi, pişman olsam burda olmazdım dedim.

Dudaklarıma doğru çıktı bir öpücük kondurdu, parktan küçük bir çocuk bağırarak annnee bak öpüşüyolar dedi. Ulan binin yaşı da 8 en fazla, nerden biliyorsa bunları, Melis kıpkırmızı oldu, bende Melis'e hadi eve bırakayım seni dedim. Kabul etti, yine sarılıp vedalaşmak ve eve yolculuk.

Pazartesi günü gittim okula, arama oldu, telefonları aldı muallakler yine, bu sefer açmaya çalışmaya cesaret edemedi müdür yardımcısı, bende gittim beni en çok sevdiğini düşündüğüm hocanın yanına, hastayım hocam telefonunuzu kullanabilir miyim babamla görüşeceğim dedim verdi, biraz uzaklaştım hocadan. Açtı babam telefonu okulu arayıp telefonları almamı sağlamasını istedim, melis'in adı soyadı ve numarasını verdim aynısını kendim için yaptım, saolun hocam dedim. Geçmiş olsun dedi. Derste müdür yardımcısı çağırdı, aldım telefonları yine.

Akşam buluşamayacağımızı ama isterse antrenmanı izlemeye gelebileceğini söyledim, çekindi önce, sonra tamam dedi. Ara sıra izlemeye kız arkadaşları geliyordu, ondan güç aldım, yine evden aldım Melis'i, sonra geçtik antrenmana, o oturup beni beklerken gerekli eşyaları alıp geçtim antrenman salonuna, hoca yanıma geldi, ısınmanı iyi yap yine ringe çıkacaksın diye, şok olmuştum, Melis vardı. Aynı kişi mi dedim, aynı kişi dedi. Bugün hastayım çıkmasam olmaz mı dedim. Hastalığının hiçbir resmiyeti yok dedi. Yani bana turnuvaya hazırlanıyorsun dedi resmen iyi dedim tamam.

5 dakika koştum Melis bana gururla bakıyordu, koşarken bile böyleyse maçı almam lazım dedim kendi kendime, 5 dakika ip atladım, yanımda ki eleman rocky gibi atlarken ben mahallenin çocuğu gibi atlayınca taşak konusu oldum ama yeniydik. Sonrasında torba çalıştım ve hoca spanik olacağını söyledi, yine herkes toplandı 1-2 kişi çıkardı ben bu sırada Melis'in yanına geçtim, Melis ringdekileri izliyordu, bence sen dövüşme dedi, neden dedim, baksana çok kötü, ben dayanamam dedi. Bir şey olmaz dedim. Ya yok çıkalım hastasın sen dedi. Geçti hastalığım dedim. istemiyorum ben çıkıcam dedi. Tuttum elinden öptüm, sana ne demiştim hatırlıyor musun, yenmeyi istiyorsan yenilmeyi bil. Bırak yenileceksem yeniliyim. Kazanmak için bir adım atmış olurum dedim.

O maç bittiğinde bana baktı, hazırdım. Gel dedi, kalktım gittim yine çıktık elemanla, bana acır gözlerle bakıyordu, bir Melis'e bakıyor bir bana bakıyor. 3 Round dedi hoca. 3'er dakikadan, turnuvada böyle olacak. Tamam dedik. Başladık, çocuk biraz daha hafif geliyordu. Bense üstüne gidiyordum. Sol sağ direk attım kroşe denedi, esnedim çenesine sağ kroşeyi oturttum son anda çekildi tam çenesine oturmadı, çenesine tam oturmuş olsa maçın başında bitecekti maç, diz çöktü, gayet rahattı. Kalktı sol sağ direk attı çıktım sol direk attım, sol direkle oynamaya başladım. ( dokunduruyorsunuz beyler ama ciddi değil, rakibin dikkatini bozar bu genelde.)

Bunu yapmakta ki amaç şudur, rakip incin dikkatle fazla ilerleyemez. Açığını bulur oturtursunuz. Bu elemanda 7 aylıktı fakat gardını açmadı, sol direk attı, geri gittim fakat farketmeden o yürümenin önemini anlıyordum, normal bir yürüme değildi dediğim gibi, gardımda kaldı attığı bir kaç yumruk, sol kroşe çaktım kafasını eğdi sağ kroşeyi oturttu ben kendime gelemeden kendimi köşeye attım, direklerle üstüme geldi. Kaçmaya çalıştım kaçamadım o köşeden sıkıştım. Sol direk denedim burnuma yumruk yedim gardımı da açamadım. Gardımla ittim yine sonuç yok, sıkıştırdı, karaciğerimi korumaya çalışıyordum.

Sol direk atarken eğildim, karaciğerine geçirdim, sol direk attım bir sol direk daha attım sağ direği vurdum. çekildi kulağıma geçirdi. ikimizde ayrı köşelere savrulduk ilk round bitti, iyi miydim bilmiyorum ama en azından nakavt olmamıştım. ikinci round başladığında gardı açık dövüştü, bende madem gardın açık dövüşüyosun ben savunmaya geçerim dedim. Savundum kendimi, bu vurdu ben savundum ama vuruşları yumuşak gelmeye başladı. Neden bilmiyorum acıyor muydu bana bilmiyorum ama sol direk atarken çıktım sol sağ direği geçirdim sarsıldı, köşeye atamadı kendini sırtını bir yere dayayamayınca tehlikede kaldı sağ kroşeyi çenesine oturttum yere düştü ve kalkmadı, nakavt ettim, sayma bittikten sonra yavaşça kalktı. Bizi soyunma odasına gönderdi hoca.

melis'e göz kırptım, mutlu gibiydi, soyunma odasına geçince neden bıraktın maçı dedim, bırakmadım dedi. Son dövüştüğün gibi değildin dedim. Bırakmadım işte kendin kazandın dedi, teşekkür ederim dedim ne için dedi, bıraktığın için dedim. itiraz etmedi bu sefer iyi akşamlar dedi çıktı, bende üstümü değiştirdim. Melis'i aldım, hocaya iyi akşamlar dedim çıktım, Melis yüzün acıyo mu, aşkım çok iyiydin filan diyordu, benim amacım Melis'in yanımdayken korkmamasıydı. Gerisi yalan.

4 lavuğu da soruşturuyorduk ama bulamıyorduk, bende boşverdim. Söz de vermiştim, o hafta bir şey olmadı. Derbiyi izlemeye gittim. Melis'in babası acayip heyecanlı, baştan söyledim seri bitecek diye filan dedi, 2-0 bitti maç. Baroni gol attı, üstüne gitmedim pek, moralsizdi, çok durmak istemedim döndüm eve.

Kasım'da bir şey olmadı, antrenmanlara gittim geldim, Aralığın başında hocamız ya samsun yada Mersin'e gideceksiniz dedi şampiyona için. Henüz kesin bir şey yok ama bunlardan biri olacağı söyleniyor aklınızda bulunsun dedi, Ocağın başında olacağını da ekledi, kesin tarih vermedi Melis'i aldım evden parka geçtik. Mersin veya Samsun'da olacakmış dedim. Geliceğimi söyledim dedi. Okul zamanına denk geliyor nasıl geleceksin dedim, gelirim dedi. Kimle kalacaksın biz kafile olarak gideceğiz dedim. Yalnız kalırım dedi. Olmaz öyle şey filan dedim, gelmesini istemiyordum.

Hem zaten kazanamazdım, düşüncem bu yöndeydi, gelicem itiraz istemiyorum dedi. iyi dedim gel, öptüm kokladım. Yeniden evine bıraktım. Diğer gün okulda dikkatimi bir şey çekti, Melis'i biri arıyor. Kapatıyor durmadan, Allah Allah dedim, sordum, durmadan arıyor kim olduğunu anlamadım dedi. Aldım ben açtım buyur bilader kimsin dedim.

Sen kimsin dedi.
Melis'in erkek arkadaşıyım dedim.

Kapattı telefonu, sövdüm bir güzel, verdim telefonu. Ne yapayım dedi. Ne yapacağını biliyorsun dedim. Tamam aşkım açmam ararsa dedi öptü. Kafama takılmıştı ama bu.

O gün biz okuldayken hiç aramadı, sonradan ben antrenmana giderken Melis mesaj attı seninle konuşmak istiyor diye, ver numaramı dedim, çok geçmeden aradı, açtım.

Hayırdır dedim.
Melis ile ilişkini devam ettirmeni istemiyorum dedi.
Kimsin dedim.
Bu dediklerimi unutma dedi.
Kimsin dedim yine.
O kız çoktan vazgeçti senden dedi.
Bir şey demedim.
Seni unutalı çok oldu, sadece başkasını kıskandırmak için yapıyor bunları bu sözlerimi unutma dedi.

Sövücekken kapattı, aradım açmadı.

Melis'e olduğu gibi anlattım, güldü geçti, bu yetti bana, Melis gitti diğer gün numarayı engelletti. 1-2 gün böyle huzurlu devam ederken beni aradı yine, kimsin dedim, cenk'in arkadaşıyım dedi. Bu sefer ben kapattım telefonu ve hiç bahsetmedim Melis'e o konuşmadan, çünkü Melis'i önemsiyordu Cenk hala, ne olur ne olmaz diye kaybetmekten korktum Melis'i ve hiçbir şey söylemedim. Evet, aynen böyle oldu. Melis'e karşı istemsizce mesafe koydum. Tamam istemiyordum mesafe koymayı ama pgibolojik bir şeydi. O da anladı bunu. Yalnız kalabileceğimiz bir yer yok mu dedi.

Bunu söylediğinde aralığın ortalarındaydık sanırım, bilmem neden dedim, boşver dedi. Oda bana mesafe koydu, bir kaç gün sonra annemle babam otelde geçirecekti günün çoğunu çağırdım eve, geldi. Film izleyelim dedi. Tamam dedim. Filmi açtım koltuğa geçtim, yan şekilde o da yanıma yattı aynı şekil. Senaryo belliydi bundan sonra ama bu sefer ki çok farklıydı, inandırmıştı bana beni sevdiğini, senden başkasını sevmiyorum dedi, inandım, çünkü çok istekli davranmıştı. Bunu sevmeyen insanın yapma şansı yoktu.

Seviştikten sonra acayip şımardık, bilmiyorum kaç kere öptüm dudaklarından, sonrasında evine gitti, diğer gün antrenmana gittim, yeri tam olarak söyledi bize hoca, Mersin Erdemli ilçesi dedi. 8 Ocak'ta başlayacak. Uygundu herkese, hocamla konuştum, başka otelde kalabiliyor muyuz diye, neden dedi, Melis'i anlattım, ailesi ile gelecekse olur dedi izin veririm sana, kabul dedim. Melislere gittim. Ailesine bir şey bahsetmeden Melis'i aldım parka çıktık yine Mersin'in Erdemli ilçesine gidicem şampiyona için ne diyorsun dedim. Tek gitmeyeceksin dedi, yani bırakmayacağını anlamıştım beni.