deney, su (h2o), metan (ch4), amonyak (nh3), hidrojen (h2) ve karbon monoksit (co) ile yapılmıştır. bu kimyasallar, steril cam tüp ve kaplar dizgesi içinde, dış ortamdan yalıtılmış olarak bulunuyordu. bir cam kap yarısına kadar sıvı haldeki su ile doluydu, diğer bir cam kapta ise bir çift elektrot vardı. su ısıtılarak buharlaşma sağlanmıştı, elektrodlar arasında ise kıvılcımlar çakması sağlanarak dünyanın atmosferindeki yıldırımların ve su buharının benzetimini sağlanmıştı. daha sonra atmosfer tekrar soğutularak suyun yoğuşması ve damlalar halinde ilk kaba geri dönmesi ve sürekli bir döngü içinde olması sağlanmıştı.
bir haftalık sürekli bir işlemin ardından miller ve urey sistemin içindeki karbonun en az %10-15 kadar bir kısmının organik bileşik oluşturduğunu gözlemlemişlerdi. karbonun yüzde iki kadar bir kısmının da, canlıların hücrelerini oluşturan proteinlerin oluşumunda kullanılan amino asitleri, bol olarak da glisinin oluşturduğunu görmüşlerdi. şekerler, lipidler ve nükleik asitlerin bazı yapıtaşları da oluşmuştu.
bir röportajda stanley miller, "basit bir prebiyotik deneyde kıvılcım oluşturmak bile 20 amino asidin 11'inin ortaya çıkmasını sağlar" demiştir.
ardından yapılan bütün deneylerde de gözlendiği gibi, hem sol hem de sağ optik isomerler "rasemik" karışımın içinde yaratılmıştır.
http://tr.wikipedia.org/wiki/miller-urey_deneyi