1. 1.
    0
    Yunus Emre ye sormuşlar mevlananın mesnevisi hakkında ne düşünüyorsun diye yunus demişki çok uzatmış ben olsam ıkı cümlede anlatırdım ve demişki şu dizelerinde

    Ete kemiğe büründüm

    Yunus diye göründüm...

    Şimdi ben den başka tanrı tanımam demek değilmi bu yani, allah benim, o halde Yunus da Ateist değilmi ateizimin özü beni var eden bir yaratan tanrının olmadığına inanmak ... eğer öle ise yunus da ben kendimi kendim yarattım hatta kaybettirdim kendime demiyormu

    Kendimi kendim kaybettim

    Bula kendim kendimi...

    ben tanrıyım dıor adam... ete kemiğe bürünmüş halim bu... böyle gözüküyorum ama aslım tanrıdır... o halde ben allaha mallaha inanmam tanımam ceneneti menneti de istemem ben ateistim demek deilmi bu...
    ···
  2. 2.
    0
    inandığın uyduruk tanrını bir türlü kanıtlayamadığın için durmadan yazarların kullandıkları kavramlara sardırmaktan usanmıyorsun...

    Herkes bukelamun gibi yaşayamaz kardeşim ama Türkiye'de gördüğüm dinsizlerin genelinin iskeleti yok... Hepsi birer et yığını... Sahtekar mülümanlarla birlikte el ele tutuşmuşlar islamın putlarına kova kova su taşımaya çalişmaktalar.

    Yakında benim gibi düşünenler için bir tartişma başlatmayı düşünüyorum...

    Ateist ifadesi beni tanımlamamakta... islamın putlarına yalakalık edenlerin çoğunluğu kendilerini ateist olarak tanımlamaktalar ve ben bu hıyarlarla uğraşmaktan bıktım... Dolayısı ile başka tanım bulmam gerekiyor.TDK bize yardımcı olabilir mi?

    Yunus'a deist, Mevlana'ya panteist demesek ne olacak ki?Öyleler işte değiştirebilecek var mı?

    Osmanlı yalakası devlet zihniyeti isteğini değiştirip müslüman olarak sununca kimseden ses çıkmıyor kimse öcü möcü cıcı bıcı demiyor.,

    Neden?
    ···
  3. 3.
    0
    işte böyleee,

    Bu kere ... dergisinde yayınlanan mevlenelerle ilgili ÇOK iLGiNÇ bir yazıyı size sunacağım.
    Sonunda edresinide verecegim heç marah etmesin çoh ulu dervüşcüler:-)))))) .

    ... Dergisi - Sayı: 178 - Ocak 06
    inceleme-Araştırma
    1-inci bölüm
    Anti-Emperyalist Bir Düşünür: Mikail Bayram

    .

    . Ulusal ve yerel basında Prof. Mikail Bayram hocanın Mevlâna ile ilgili yaptığı araştırmalar daha önce de Ceviz Kabuğu programıyla gündeme gelmiş, konuyla ilgilenenler için bilindik, ilk kez haberdar olanlar içinse oldukça ilginç ve pek çoklarınca da kabul edilemez bir nitelik arz etmişti.

    Ulusal basında Mikail Bayram ile ilgili dikkate değer tespitler olduğu gibi meseleyi Mikail hocanın "meşhur olmak" için böyle çıkışlar yaptığına bağlayanlar da oldu.

    Konya'daki yerel televizyonlarda ve gazetelerde söz alan insanlarda ise tam bir Mevlâna hamiliği söz konusuydu.
    Bu tür eleştiriler gündeme gelirken en azından Mikail Bayram'ın konuya hedef kitabının okunarak muhalefet edilmesi gerekirdi.

    Fakat yapılan hücumlarda pek çoğunun

    kitaptan,
    yazarın düşüncelerinden habersiz
    ve popülist bir yaklaşımla konuştukları göze çarptı.

    Bu konuda değerlendirme yapmak ve bir sonuca varmak için müşarun-ileyh zevat gibi duygusal davranmak yerine,

    kitabın ortaya attığı tezi,
    tartışma yaratan iddiaları
    ve yazarın bunları ne ölçüde ispatladığını
    kitabına eğilerek ortaya koymak yerinde olacaktır.

    2-inci bölüm,ü bekleyelim
    ···
  4. 4.
    0
    insandı panpa gerisini gibtiret
    ···
  5. 5.
    0
    Bu adam bu kadar medrese okumuş, ilahiyat okumuş, hadis-tefsir vs. ilminden geçmiş.
    Ama Mevlana kadar cesaretli olamamış.
    Nedir bu adamın inancı?
    islam değil mi?
    Ne ateist, ne deist, ne agnostik, ne panteist.
    Hem öyle bir islam ki, Zerdüşt'ü peygamber ilan edecek ve Avesta'yı tahrif edilmiş ilahi kitap olarak iddia edecek kadar.
    islam'daki yanlışların, çelişkilerin, uydurmaların farkına varamayan ya da varıp da bunu ortaya koyamayan şahıs, çıkıp Mevlana'nın moğol ajanı olduğunu ortaya çıkarıyor. Ne büyük keşif!
    islam'a karşı Göktengricilerin ajanıymış ha!
    M. Bayram, 8 asır önce yaşamış Mevlana'nın, Yunus'un tırnağı olamaz.
    Mevlana'ya varana kadar islam'dan bahsetsin bize.
    Geçiniz..
    ···
  6. 6.
    0
    ŞATHiYE
    Ben dervişim diyene,
    Bir ün edesim gelir
    Seğirdüben sesine,
    Varıp yetesim gelir
    Sırat kıldan incedir,
    Kılıçtan keskincedir
    Varıp anın üstüne,
    Evler yapasım gelir
    Altında gayya vardır,
    içi nar ile pürdür
    Varuben ol gölgede,
    Biraz yatasım gelir
    Oda gölgedir deyu,
    Ta'n eylemen hocalar
    Hatırınız hoş olsun,
    Biraz yanasım gelir
    Ben günahımca yanam,
    Rahmet suyunda yunam
    iki kanat takınam,
    Biraz uçasım gelir

    Derviş yunus bu sözü,
    Eğri büğrü söyleme
    Seni sigaya çeken
    Bir molla kasım gelir ( Yunus Emre )

    Yunus'un dizelerinden ateist olduğunu çıkarmak pek mümkün görünmüyor. Ama islamın cennet cehennem inancını bu dizelerde sorguladığını görebiliriz sanırım.
    ···
  7. 7.
    0
    Dönemin ilim kültür başkenti Konya’nın göz bebeklerinden Celaleddin Rumi yanında ilim erbabı olmak üzere at üzerinde şehrin sokaklarında ilerlemektedir. Önüne çıkan garip görünümlü bir yabancı(Tebrizli Şems den bahsedıor ben neden böyle anlattıklarını yazayım üstü başı anarşist görünümlü, peygamberin sevmediği ne varsa giyinip kuşanan bir ATEiST ha asla ateist demezler bu kaynaklar ) atının yolunu keser ve bu âlime hayatının anldıbını değiştirecek bir soru sorar;
    “ Hz. muhafazid mi büyüktür, yoksa Bayazıd-ı Bistamî’mi?”.

    Molla Celaleddin bu küstahça soruya kızgınlıkla cevap verir:(aslında kızma filan yok şaşkınlık içinde dir mevlana )
    “ Tabii ki peygamberimiz büyük. Bayazıd-ı Bistamî onun yanında kim oluyor ki…”.
    Garip yabancı bu cevaba yeni bir soruyla karşılık verir:
    “Peki ulaşılabilecek en son noktaya vasıl olduğu halde neden Peygamberimiz ‘Ya Rab, seni hakkıyla bilemedim’ derken, ondan daha düşük makamlara ulaşan Bistamî ‘Benim şanım ne yücedir’ dedi?”.
    Bu sıra dışı sorunun sahibi, tasavvuf tarihinin en sıra dışı şahsiyetlerinden biri olan Şems-i Tebrizî’dir. Kalıpları yıkan Şems bu soruyla beraber Mevlânâ Celaleddin’in hayatına öyle bir girer ki, Mevlânâ’nın bütün kalıpları da bu süreçle beraber yıkılacak ama yıkılmakla kalmayacak bambaşka bir mertebede yeniden inşa edilecektir. Celaleddin’in iltifat gören ilmi bu sorunun derinliği karşısında sarsıntıya uğrar, ikili medereseye kapanır ve aylarca çıkmazlar
    Horasan"dan Tebriz"e gelip yerleşen basit bir dokumacının oğlu olan Şems-i Tebrizî, aldığı terbiyeden, garip olmakla beraber manalı ve hesaplı hareketlerinden onun bir tasavvuf eğitimi aldığı, birçok mutasavvıfla görüştüğü anlaşılmaktadır. Tebrizli Yalnız Sûfî Tebrizli Şemseddin, Konya"ya gelmeden önce, şehirleri gezerek, büyük ariflerle birlikte olur. Bazen okul müdürlüğü yapar, bazen de şalvar uçkuru örmek gibi önemsiz işlerde çalışırdı. Ücret verildiği zaman onu almamak için mazeretler ileri sürer, “alacağım biriksin, sonra alırım” der, Ansızın şehirden uzaklaşır, kaybolurdu. Böylece belirli bir yerde, uzun süre kalmadan ve aynı işte fazla çalışmadan hayatını sürdürürdü. Zahirî ilimlerde Müderris Gizemli ve yalnız bir sûfî olan Şems"in kendisi hakkındaki en önemli bilgileri Makâlât adlı eserden almaktayız. Mâkâlât, Şems"in bilinen tek eseridir. Ancak bu kitap bizzat Şems tarafından kaleme alınmış değildir. Eser, yalnız Şems"in ve Mevlâna"nın hayatı ve fikriyatı hakkında değil, dönemi ile ilgili ve canlı bilgiler veren önemli bir eserdir.
    Sems-i Tebrizî"nin gelişiyle, fünye ateş aldı, bomba infilak etti. Maneviyat dünyası, “Konya Okulu”nu kazanmış Doğu ve Batı birleşmişti. Anadolu ruhunun yüksek fırınlarından biri hararetle çılgınca yanmaya başlamıştı. Emirlerin, bilginlerin ve sufîlerin cenderesinde sıkışıp kalan Mevlâna, Şems"le buluşmasıyla, medresenin tekdüze hayatından koparak yenilenme evresine geçti. Kendisi için kapı aralandı. Bu kapı ki, sonsuzluğa açılır, bir daha da asla kapanmaz.
    Mevlananın ateist olmaya başlaması Şems ile karşılasmasından çok öncedir sadece ifade edecek sufi bulamamaktadır bu karşılaşma bu konuda ki yalnızlığa son vermiştir.. ... Karşılaşma sırasındaki soru cevapların ulaştığı anlamı ise şudur ..Bayazıd muhafazidden üstündür ... çünkü muhafazid putperesttir... tapınır allaha ... oysaki bayazıd sultanların sultanıyım demiştir... kısaca tapınmaz allaha enel hak şarabından içmiştir... sultan da hak da benim der ateisttir...
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    0
    rezerved
    ···
  9. 9.
    0
    Muhiddini Arabinin çok önemli bir kıssası vardır:Şamda bir mescidde "Ey insanlar sizin taptığınız Allah benim ayaklarımın altındadır "der.Bu söz Enel Haktanda ileridir. Muhiddin sultan bu sözünün anlamı sorulur:sin şına girdiğinde ne dediğimi anlarsınız der. Yavuz sultan selim han Yıllar sonra Şama girer.ve şam yağmalanır çünkü Osmanlıya karşı direnmiştir.Ve Sultanın o sözü söylerken durduğu yer kazdırılır .Oradan altın ve gümüş hazine çıkar. Bu Anlatım bir masaldır. Ama masallar arkasında manevi gerçekler yatar.Oda şudur kanaatımca Ayaktan kasıt Nefstir. Sizin Allah, Peygamber,din diye taptığınız her şey Benim Nefsimin ortaya koyduğu manevi mefhumlardır.Siz benim söylediklerimi ancak Şının sine girmesi sonucunda düşünerek idrak edebilirsiniz.Bu düşünce ise anacak manevi yıkımlar sonucunda elde edilir.(yani Manevi üreme:Sin ve kaftır yada sin ve şının iç içe girmesidir)işte o zaman Muhittin sultanın durduğu yerde durur Manevi düşünce (altın) ve ona dayalı sözleri (Gümüşü) elde edersiniz. Muhittin sultan bir panteistti. Panteist Allahı aramaz. O zaten Enel hak der. Panteist sadece kendi öz benliğini(Süper egosunu)anlamaya çalışır.O egodaki birliği arzu eder.Çünkü O birlik yaşamdaki başarının anahtarıdır. Ama bunuda hiç bir zaman elde edemez ve yaşamı sefalet ve mutsuzluk içinde sürer gider. Edip harabinin Vahdetnamesini okursak şayet ondada Bu düşünceyi bütün açıklağıyla görürüz. Daha Allah yokkken bu alemde biz onu Var ettik der.O zaman yunus Mevlana öğretiside Panteisttir. Panteizim ise Ateizmin bir koludur. Panteist teist gibi Allahı aramaz. Kensindeki nefs bütünlüğünün onu Allah yapacağını zaten bilir ancak bu Allahlık uzun sürmeyecektir tekrar düşecektir. Panteist bunuda iyi bilir. Ve sebt gününe dayanarak yaşdıbını ayarlamaz.Çünkü oradaki başarı gelip geçicidir. Sonucuda Hüsrandır. Kanaatimce bütün ilahi kitapları yazanlar(eski ahit, mezmurlar,inciller, Kuran,avesta, Zend avesta)Talmutların ve hadislerin yazarlarları olan Sofilerde panteisttirler. Ancak bu panteistlerin yazıları Kurnaz hakim sınıflarca yazıldıkları gibi halka lanse edilerek sömürüye alet edilmişlerdir.
    ···
  10. 10.
    0
    Saflik gerceklik dogru olan ateistliktir. Esit adalet dagitimini ancak gercek ateistler yapabilir.

    Panteist, deist, agnostik olan insanlar herkese esit mesafede olacak hukuku temin edemezler.
    Laik ve ileri demokrasi olan ülkelerde hukuk gercek ateistler tarafindan temin edilir.
    T.C. nin carpik curpuk hukukunda uyduruk tanrilar ve dogmatizm oldugu icin muglak oynak ifadeler bulunmakta ve adalet yoktur. Istiklal marsi dahi sadece hanefi sünnilere hitap ederek diger yurttaslari dislar.

    Gercek ateistler herkes icin esit olacak sistemin olusmasini savunarak mücadele ederler. Böyle bir sistemde taşa ata ota taka tapanlar kimseyi polarize edemezler dolayisi ile ateistler icin sorunun büyük bir kismi cözülmüs olur ve dogmalarla uyusmaya calisanlarla ilgilenmezler. Gercek ateist hic bir konuda kendini aldatmaz böyle bir lüksü yoktur.

    Yüzlerce kez yazdik altini cizdik fakat hala dogmalarla ve beyinlerinde inanc virüsleriyle yasamaya aliskin insanlar ateistleri kendi saflarina cekmeye calisarak esit sistemi savunan ateistleri yaftalamaya calismaktalar... Viz gelir tiris gider cünkü Türkiye Vıcık Demokratik Hurma islam Cumhuriyeti'nde yasayan dinsizlerin geneli islamin putlarina tapmaktan kurtulamamislardir. Dolayisi ile ne esit sosyal adaleti nede sokakta ki esitligi bilirler. Omurgasiz ve onursuz yasamaya alistiklari icin esit özgürlükler umurlarinda degildir.

    Adam kayirmanin rüsvetin sahtekarligin hirsizligin tembelligin avantanin adaletsizligin yalakaligin sahtekarligin riyakarligin aldatmanin firsatciligin kol gezdigi bir ülkede insanlari aydinlatabilecek parmakla sayilacak kadar IDEALIST ATEIST AYDIN insan bulunmadigi icin diger insanlar elbette önlerine ne sunulursa onlara inanmaktadirlar.

    Durum böyle olunca kulaktan beslenen insanlara devlet, Mevlana'yi durmadan "müslüman" olarak pompalamis Fetoscular ise "homo ciksüel Mogol ajani" tezi ile ortaya cikarak deli Said'in önünü acmaya calismislardir.

    "Sen kendini bilmezsin ya nice okumakir" demistir Yunus Emre fakat berrak özgür beyinlerle okumasini ögrenmek gerekir.
    ···
  11. 11.
    0
    çoh ne amk
    ···
  12. 12.
    0
    Risalede ve sözlüklerde anlatilan hikayeler Mesnevi'de olan hikayelere benzetilmeye calisilmis ve calintidirlar.
    Sözlükler kitabi okunursa ne demek istedigim anlasilacaktir diye düsünüyorum.

    Mevlana icin "Mogol ajani homo ciksüel" gibi iftiralarda bulunan M.Bayram isimli birisi bulunmakta.Bu kisinin neye inandigi ve bir cemaata sempatisi olup olmadiginin arastirilmasi gerekir. Düsüncelerini kabul edelim veya etmiyelim dünya literatürü Mevlana ve Yunus'u kabul etmektedir fakat deli Said hakkinda yalan yanlis filmler belgeseller cekilip insanlara sunulup bir matahmis gibi büyütülmeye calisildigi halde kimse sesini cikartmamaktadir. Fetoscular deli Said'i sisirip yüceltebilmek icin Mevlana hakkinda konusmayi istemezler.

    Diger bir konu ise kisinin özel hayati ve cinsel tercihi kimseyi ilgilendirmedigi gibi camur atmak icin kullanilmaz.
    ···
  13. 13.
    0
    Mesneviden ...

    Karga ve leylek arkadaşlıklarını ilerletmiş dost olmuşlar ... Kendi türleri ile uçmayı reddetmişler birlikte uçmaya karar vermişler... gece gündüz hep birliktelermiş.. neyse bir bilge bunlarla karşılaşınca duruma şaşırmış.. kendi türleriyle uçmayı redeten bu iki kuşu incelemeye karar vermiş... bir süre sonra iki kuşun da ortak bir şeyi oşlduğunu fark etmiş..,ikiside topalmış ..burda birllikteliği olusturan bağ ikisininde aynı yoksunlukla yaşıyor olmalıdır...
    Varlıkla kurulan bağlar zenginlerin birbiriyle kurduğu bağ gibi dir bu bağ sabun köpüğü gibi kalıcı olmayan bir bağdır..
    Oysa ki yoksunluk la kurulan bağ sağlam ve köklüdür ...

    Ben ortadoğuda yaşayan tüm atesit deist panteist ve panentesitler ile gerçek ama gerçek dindarların... putperestlere karşı topal olduğunu belirtmek isterim ... bizim topallığımız doğuştan değil ... bizim topallığımız beşikden kundaktan... her kundakta bir kıyım vardır bu coğrafya da ... her beşikte bir kan vardır... bu kıyım ve kan özgürlüğün, aklın, koparılan kesilen bacağıdır...

    Yunus ve Mevlana onlarda topaldır..

    Demek ki yoksunluğun dostluğu ölümle de sona ermeyecek kadar güçlü ...

    öyle ya da böle buluyoruz birbirimizi...

    kundaktaki özgürlüğün katillerinin torunlarıda yazacak buraya yazsın...

    yazsın ki anlayalım insanın yüzsüzlüğünü...

    anlayalım karşımızda ki özgürlük düşmanını...

    özgürlük kanıyla beslenen vampirleri de okuyalım ...
    ···
  14. 14.
    0
    çok sakat var
    ···
  15. 15.
    0
    işte böyleee,

    Bu şiire bir bakalım.

    "Ben hacetler kıblesiyim,

    Gönlün kıblesiyim ben.
    Ben Cuma mescidi değilim,
    insanlık mescidiyim ben."

    "Bir canım ama yüz bin bedenim var.
    Canım, canına karışmıştır. Birleşmiştir.
    Seni incilten herşey beni de inciltir,

    işteee:burda Calal kendini ululaştırmah çabasında hatta Allahlaştırmah savdasında.

    Kur, andakı ayatta ne deniyor,ben size şah damarınızdan yakınım (söylemek gerekirse içinizdeyim daha feylesofca söylemek gerekirse ben sizim)

    Calalın şiiri aynısını iddia etmekte bulunmaz bir gumaz olduğunu yaymah istemektedir.
    Calal kendine baş egmeyenlere aşırı derecede kin ve nefret duyan intikemle keskinleşen oğlunu bile öldürtecek derecede ınsanlıhdan çıhan biriydi.

    Gel herkim olursan ol yeterki gel,in altında şu gizli.
    Sen bana gelde ben seni istedigim kalıba sohmazsam banada YUH OLSU.
    Seni istedigim her galıba sokarımkıkı ben bile şaşırırım nasıl becerdim bu işi deye.
    Yohsa ınsancılığından falan degil.

    Düne kadar din adamlarının %99 mevleneyi hiç kaala almazkan hökümetlerin bu haına verdigi önem sayasında onu gerçekten öyle sanıp Araba ınsanlarımızı Taptırdığı gibi bu Türk düşmanı Persede ne yazıhki ınsanlarımızı hasta etmişlerdir.

    Türkiye öyle bir duruma gelmiştirki.
    Nerde bir Türk düşmeni varsa DOST,
    nerde bir Türk savdalısı varsa onlarda düşman ilen edilmiştir.
    Bu gidiş hayra dalalat degildir.

    "Gel, gel yine gel. Her kim olursan yine gel.
    Kafir ya mecusi, puta tapan yine gel.
    Yoktur kapımızda hiç ümitsizlik bil.
    Yüz kere tövbeni bozsan da yine gel.

    Zır cahal bırahılan Türk ınsanı eşşek kemikleri üstüne kötü bir külübe yapan açık gözün biri" Bilmem ne baba Türbesi adini verdigi bu türbe sayasında kısa zamanda köşeyi döner.
    Ne yazıhkı okuttuglarımızı bülen karanlık yetiştirmekteyiz.
    Üstelik okuduhlarımızdan sürüklendigizin yanlış yolun doğru olduğu yorumunu çıharmahdayızkı,bu haldaki bir ınsanı bu yoldan çevirmek nerdeyse mümkün degildir.
    ···
  16. 16.
    0
    bu gün ahmet benim

    bugün ahmet benim,
    ama dünkü ahmet değil.
    bugün anka benim,
    ama yemle beslenen kuşcağız değil.

    ene l hak kadehiyle
    bir yudum içen sızdı
    tanrılık şarabından.
    şişelerle, küplerle içtim ben, sızmadım,

    ben, sultanların aradığı sultan.

    ben hâcetler kıblesiyim.
    gönlün kıblesiyim ben.
    ben cuma mescidi değilim,
    insanlık mescidiyim ben.

    ben saf aynayım,
    sırım dökülmemiş, paslanmamışım.
    ben kin dolu bir gönül değilim,
    sinâ dağı'nın gönlüyüm ben.

    üzüm sarhoşluğu değil benim sarhoşluğum,
    benim sarhoşluğumun sonu yok.
    tarhana çorbası içmem ben,
    can yemeği yerim,
    içerim can şerbeti.

    işte sararttı seni
    bir gümüş bedenlinin özlemi.
    altın haline geldin artık.
    sen altına aşıksın,
    altın benim rengime aşık.

    gönlü saf sufiyim ben,
    benim tekkem alem,
    medresem dünya benim.
    değilim abalı sufilerden.

    ister yakarış eri ol sen,
    meyhane eri istersen,
    bundan sanki ne çıkar?
    yok cumartesiymiş, yok cumaymış,
    bence ne farkı var?

    gerçeğin tadını alan er
    ne altına aldırış eder,
    ne kalender tacına bakar.
    ne tasası vardır, ne kini.

    ey tebriz'li hak şems!
    yüzünü göstermediysen sen,
    yoksul çaresiz kalırdı kulun;
    ne gönlü olurdu, ne dini.
    ...

    "Cahil, yolda daima eğri gider, daima yampiri yürür.
    Sevgi bilginin sonucudur,
    Noksan bilgide fark ve temyiz yoktur.
    Şimşeği, güneş sanır.
    Taklitten doğan bilgi, canımıza vebaldir, eğretidir.
    Can, tecrübe ile sabittir ki, bilgi sahibi olmaktan ibarettir. (Mes. C.II.)"

    "Bilgili adamın uykusu ibadetten üstündür.
    Hele insanı gafletten uyandıran bilgi olursa.
    Bilgi, uçsuz, bucaksız ve kıyısız bir denizdir.
    Bilgi isteyense, denizde dalgıçlık edene benzer. (Mes. C.VI.)"

    "Uykuya dalmış bilgisiz kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum saçmaktır.

    Aptallık ve bilgisizlik YIRTIĞI, yama kabul etmez.
    Ey öğütücü, ona hikmet tohumunu saçmadan önce,
    Onu yamasız, yırtıksız hale getir. (Mesnevi 2264-2265 beyit)"
    ...

    "Ne mutlu o göze ki; Akıl, onun başında buyruktur.

    işin sonunu görür, her şeyi bilir, aydındır, nurludur.

    Çirkinle güzeli, gözle değil, görünüşle değil akılla ayırt edin.

    Göz pislikte biten yeşilliğe aldanır.

    Fakat akıl; Onu birde bizim mehengimize vur der. (Mes. 2966-2969)

    ...

    "Yetmiş iki millet sırrı bizden dinler, biz ney gibiyiz iki yüz mezhep ehli ile bir perdede konuşuruz."

    ...

    SIR ATEiZM Mi ? DEiSTLiK Mi? PANTESiTLiK Mi?
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    0
    Tasavvuf ve mistisizm olarak, tanrilari erisilmez ve bilinmez oldugundan ve dini bir icerik olarak herhangibir din icermediginden, deist degil, teisttiler. Cunku kendilerince belirledikleri bir tanrilari vardi.

    Tanriya varisin, iki yolu vardir, ya dinli ya da dinsiz;dinli (dini uygulama ile) dinsiz (tasavvuf ile) tanriya ulasmak teizmdir.

    Deizm ise, tanriya ulasmak ile ilgilenmez, sadece tanriyi var sayar.
    ···
  18. 18.
    0
    Mevlana Mesnevi sinde 1. cilt sayfa 47(690 )nolu beyit

    Ben bu sırrı etraflıca açıklamayı ,anlatmayı çok isterdim ama ,zayıf akıllı birisinin ayağının kaymasından ,inkara düşmesinden korkarım.
    Vahdet sırlarının nükteleri ,manalı sözleri, keskin bir kılıca benzer .Eğer kalkanın yoksa geriye doğru kaç .
    Bu elmas kadar keskin kılıçın karşısına kalkansız gelme.Çünkü kılıç acımadan keser, kesmekten ona usanç gelmez.
    Bu yüzden ben nükteler kılıcını kınına koydum.Bu konuyu gereği gibi derinleştirmedim. Yanlış okuyan birisi aykırı mana vermesin ... demiştir...
    bu şekilde çok ifadeler vardır mesnevide ...

    nedir gizlenen ateistlikmidir... ?
    ···
  19. 19.
    0
    Oncelikle kimin ne oldugunu ortaya koymak icin, tabanlari belirlemen lazim.

    Tanriya ulasmak tabani, ister dinli ister dinsiz olsun teizmdir. Mevlana'da kendince tanrisina ulastigindan, bir teisttir.

    Tanriya var saymak, ama ona ulasmak gibi bir dusunce tasimamak ise, deizmdir.

    Deizmin, tanrililari, panteizm ve panenteizmdir. Ateizmin ise tanrisi yoktur.

    Yani ateizm, tam olarak tanrisina varan teizmin ve tanrisina varma geregi duymayan, tanrisini belirleyen, ya da belirlemeyen deizmin tanrisal yanasim ve tanrisal zihniyet olarak olumsuz karsitidir. Ayrica, ateizm; deizm ve teizm gibi, herhangibir seyi tanrilastirmaz. Tanrilastirirsa (senin gibi) ateist olamaz.

    Ateizmin, tanrisal yanasim ve tanrisal zihniyetinde, tanri olumsuz ve negatiftir, yani yoktur. Oyuzden bir ateistin, tanrilasma, tanrilastirma, tanrinin varligi ve tanriya varma, tanriyi ozdeslestirme, belirleme, ya da belirsiz kilma gibi icerigi yoktur.
    ···
  20. 20.
    0
    işte böyleee,

    Sen şaytanla melegi nasıl aynı sepette gösterebilirsin?
    Gerçi gösterenler okadar çohku
    ilahıyatları bitirenlerimi dersin
    Harp ohullarını bitirenlerimi dersin
    Ünüversiteleri bitirenlerimi dersin.
    Pıroflarımı
    Allamalarımı dersin
    Bunların çoğu bu şaytanla melegi bir görmekte, göstermektedirler.Hatta GOCA Yunusu Calalın yanında çömez bile görmeyip, gösterenler okadar çohku

    Selçuklu devletini yıkılmasının en büyük nedenlerinden biri Calalattın ve kendisi gibi Selçuklunun sırtından geçinip. Mogollara casusluk yapıp onlarla bir olup işgalcılara karşı direnen Ahı Evren ve Ahılara karşı karşı mevlevileri Moğollarla birlikte savaştıran bir HEiNDiR calal.. Mogol komutanlardan ÇAÇA onun en büyük dostlarından biridir.

    Selçukluda kendini ve ülkei bu yobazlara kemirttirmiştir.
    Kendini kuran Türkmenlere TU KAKA deyipTürkmenleri safdışı edip, Arap ve Acam yobazlarına ülkede büyük söz hakkı verince onlarda Selçukluya hakkettigi IHANATI yapmışlardır.

    KOCAYUNUS güzellikler, hoş görü sultanıdır, mevlanaysa bunun tam tersidir. Yedigi tabağa pisleyen,
    kendilerine kucah açan Selçuhlu ülkesine ıhanat eden biridirler.

    Aynı oyunu Calalın babası
    Harzam ülkesine oynadığı için harzam şahı tarafından ülkeden kovulmuştur.
    Oda gelip YOBAZLAR cenneti Bağdata postu sermişti.
    Un elden suda gölden ye Allahım ye.
    Öyle çabuh yükselmişki Selçukluda
    Selçuklu Şahına Türkçeyi kaldırtmiş yerine Farsçayı resmi dil olarah goydurtmuş hatta bir çoh yerde Melikleri tehdite kadar ileri gitmiş.
    Kendisini BABALIKTAN uzahlaştıran Melike şöyle deyip salonu terk etmiştir.
    Bizde yeni bir EVLAT buluruz.
    Gerçekten melik kısa bir zaman sonra birileri tarafından öldürülür ve Mevlana tekrar Selçuklunun babası seçilir .
    ···