/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +1
    çocuklarla sağlıklı iletişim kuramıyorum. istesem de olmuyor. onlara ne söyleyeceğimi, nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ve benim söylediklerime onların nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyorum. beni tedirgin ediyorlar. oysa ki ben çocukken, çevremdeki yetişkinler benimle gayet güzel iletişim kurabiliyorlardı. benimle nasıl konuşulacağını biliyorlardı. o zamanlarda da ben yetişkinlerle nasıl konuşulur bilemiyordum. sanırım onlardan korkuyordum ve sanırım şu anda da çocuklardan korkuyorum. onları rahatsız etmek istemiyorum.

    şu anda metrodayım ve yanımda annesiyle birlikte bir çocuk oturuyor. ama oturmak onu mutlu etmiyor kesinlikle. annesinin zoruyla oturduğu çok belli oluyor. arada bir dönüp bana bakıyor. benden ne istiyor anlayamıyorum. annesi de beni rahatsız etmemesi için uyarıyor çocuğunu. rahatsız olduğum o kadar belli oluyor demek ki. acaba çocuğuna karşı sergilediğim bu soğuk tavır, anneye nasıl hissettiriyor merak ediyorum. duygusuz bir insan olduğumu düşünüyor olmalı. duygusuz bir insan değilim ama şu anda yaşanan bu gerginlik çocuğun suçu değil kesinlikle, bunun da farkındayım. sonunda bulunduğum vagona bir yaşlı biniyor. çocuktan kurtulmak için iyi bir fırsat. “buyurun oturun siz.” “yok birazdan ineceğim zaten sağ ol.” “olur mu, lütfen buyurun.” yaşlıyı ikna etme çabalarım başarısız oluyor. yerime, çocuğun yanına dönmeye karar veriyorum. işte bu gerçekten beklenmedik bir durum: çocuk yok. anne orada ama çocuk yok ve ilginç bir şekilde anne bu durumu çok umursamıyor. anneye bakıyorum o ise bana bakmamaya, benimle göz göze gelmemeye çalışıyor. kadınlar genelde benimle göz göze gelmemeye çalışırlar. ama şimdi bunun sırası mı acaba? neyse, çocuğun yok olması benim için herhangi bir sorun teşkil etmiyor zaten. bana ne amk.

    yarım saatlik yolculuğun ardından nihayet yeryüzündeyim. beş dakikalık yürüyüşle de evimin bulunduğu sokağa ulaşıyorum. evimin hemen yanında bir ilkokul var. bu durumdan nefret ediyorum. ilkokul ve liseden mezun olmama rağmen şu iğrenç zil sesinden kurtulamamış olmak beni sinirlendiriyor. sadece zil sesi de değil. teneffüslerde çocukların yarattığı gürültü var bir de. buradan taşınmalıyım. bu okuldan ve aynı zamanda diğer okullardan uzakta bir eve taşınmalıyım. tabii ki bu şu anda mümkün değil. param yok.

    bazen odamdaki pencereden okulun bahçesine bakıyorum. gruplar halinde oyun oynayan çocuklar görüyorum. bir de herhangi bir gruba dahil olamayan, dahil edilmeyen çocuklar var tabii. ama onları çok fazla göremiyorum. genelde sınıfta oluyorlar. onları dışarı çağıran kimse olmadığı için sanırım. cidden niye onları dışarı çağıran kimse yok? çocuklar, acımasız olabiliyorlar gerçekten. yaptıkları zalimliklere rağmen okul bahçesinde kahkahalar eşliğinde oyunlarına devam edebiliyorlar. bu yaptıkları için herhangi bir bedel de ödemiyorlar. aksine gelecekte sosyal hayatta ve iş hayatında da başarılı oluyorlar. çok çirkinler ve bu çirkinliklerini gizlemeye spider manli veya hello kittyli beslenme çantaları bile yetmiyor. bir şeyler yapmalıyım. bu çocukların yaptığı zalimlikler yanlarına kalmamalı.

    to be continued
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    ANLATMA DiNLEMiYORUZ
    ···
  3. 3.
    0
    Th beeee
    ···
  4. 4.
    0
    Çocuklar çiçektir çiçekler çocuk
    ···
  5. 5.
    0
    Çocuk sanmış
    ···
  6. 6.
    0
    evden çıkıyorum. okul bahçesinin çevresindeki parmaklıkların arasından bahçedeki çocuklara bakıyorum. parmaklıkların ardında bir mahkum gibiler. ama bu durum onları rahatsız etmiyor. bir grup çocuğun şişe kapağıyla maç yaptığını görüyorum. “hiç olmazsa şişenin kendisini kullansaydınız amk şişe kapağı nedir.” diye geçiriyorum içimden. Bu sırada gruptaki çocuklardan biri dikkatimi çekiyor. metroda, bir anda gözden kaybolan çocuk… evet bu o. şişe kapağına odaklanmış bir şekilde oradan oraya koşarken bir anda dönüp bana bakıyor. çok korkuyorum. kafamı başka yöne çeviriyorum ama korkutucu bakışlarını üzerimde hissedebiliyorum. öylece duruyor ve bana bakıyor. arkadaşları ise bu duruma herhangi bir tepki vermiyorlar. bir anda bana doğru koşmaya başlıyor. arada demir parmaklıklar olmasına rağmen ben de koşarak kaçıyorum. ben malım amk.

    bir süre koştuktan sonra durup “çocuktan kaçmak nedir lan?” diye soruyorum kendime. cevabını ise hemen verebiliyorum. bu çocuğun metroda bir anda gözden kaybolmuş olması, okul bahçesinde oynarken bir anda dönüp bana bakması, ardından bir anda bana doğru koşmaya başlaması… her şeyi böyle bir anda yapıyor olması hem sinir bozucu hem de korkutucu bir şey. “umarım bir daha karşıma çıkmaz.” diyerek evime dönüyorum. bir daha da karşıma çıkmıyor kendisi sağ olsun.

    the end
    ···