1. 101.
    +12 -1
    dükkana geldiğimde Salim abiyi kapının önünde çay içerken gördüğümde, yol boyunca mırıldandığım o şarkı şimdi midemde bir kıramptı.. yüzümün hali hatırı sayılır morluklarla çepeçevre sarılmıştı.. ve haklı olarak Salim Bey elinden atıverdi çay bardağını.. ilk defa onu bu kadar sinirli gördüm... ağzından ilk defa bu kadar ağır küfürler çıktığına şahit oldum... ilk önce çekindim, korktum.. ( korkum beni işten atmasıydı. sonuçta patron adam beyler, ne kadar babacan birisi de olsa adamın oğlu değilim ki kahrımı çeksin. kapının önüne koymasından korktum aslında) .. -"sana bunu kim yaptı evlat" cümlesini ezberlemişti sanki.. ağzından başka tek bir cümle çıkmıyordu.. içimdeki bu korku yavaşça yerini kızgınlığa bırakmaya başlamıştı.. bana acıyomuydu yoksa bu adam? durumum acınacak kadar kötümüydü?.. halimi gördükten sonra hastaneye gidelim diye her ne kadar ısrar etsede ben onu bu kararından vazgeçirip izini koparmıştım.. bi nebze olsun rahatlamıştı içim..
    ···
    1. 1.
      0
      Burdan rez
      ···
  2. 102.
    +10 -2
    şimdi asıl zorluk eve gitmeyeceğimi bizimkilere söylemekti... hemen çarşıdan çıkıp sahafların yolunu tuttum.. yine rotam ahmetin yanıydı.. bu geceyi de ağrılarımla, hüznümle, kederimle birlikte ahmette geçirecektik.. yoldan geçerken hatırı sayılı esnaf abiler tanır beni.. her yüzümü halimi gören usulca sokulup nedir bu halin dedi? çoğu da siz kardeşlerim gibi babacanlık yapıp "gidelim dağıtalım mekanı, kıralım kemiklerini" dedi.. ne olcaktı ki kırdırsam kemiklerini, öldüresiye dövdürsem ne değişecekti?
    -belki ucuz bir romandaki cümle gibi olacak ama -"benim ne farkım kalacak onlardan?" ... Benim bu hale gelmemde ki en büyük etkenlerden olan hande yi etkilermiydim bi zengin binlerin kemiklerini kırsam? ya da en basiti acılarım hafiflermiydi?
    - " siz daha cevaplamadan ben söyleyeyim dostlar, hiç bir tak olmuyor.. dayağı yediğimle kalırım şu saatten sonra hepsi bu.."
    ···
  3. 103.
    +6 -2
    *** son part yazıp, devdıbını gececi kardeşlerimle birlikte rakımızı içerken yazacağım. şimdiden dinlediğiniz ve sabırla beklediğiniz için teşekkür ederim panpalar
    ···
  4. 104.
    +12 -1
    hemşirenin verdiği o kadar ağrı kesiciyi midemin en ücra köşesinde saklayıp, rakı'ma buzlu bir yol açtım içimde.. bu gece içecektim arkadaş deli gibi.. içip ağlayacaktım, hep içime attığım acıların feryatları artık odayı saracaktı... fakat bir ekgiblik vardı sol yanımda.. arayıp konuşacaktım artık bu kızla.. yeter bu kadar arabesk dedim içimden kendime.. alkolün bana verdiği etkiyle kendimi handeyi ararken buldum... diyalog şu şekildeydi;

    hande: alo
    ben: sadece dinle beni sözümün üstüne söz söylemeden.. sessizce dinle...
    - bu gece taktığım bütün maskeleri bir kenara bırakarak yanına gelsem.. ve sana deliler gibi, çocuklar gibi aşığım desem , dışarı çıkıp sende yüzüme 2 çift laf söylermisin?
    hande: floryaya yaklaşınca ara beni tekrar. görüşürüz.

    işte şimdi binmiştim bir alamete gidiyodum kıyamete.. bugün bu iş bitecekti iyi veya kötü.. belki hazır değildim ondan gelecek olumsuzluklara.. ama sevgi beklemek değilmiydi, sevdiğinin gelmeyeceğini bile bile beklemek...

    artık yola koyulma vaktiydi.. gece yarısına yaklaşmadan çıktım evden.. artık bir yolculuğa çıkarmanın vakti geldi ey gönül !!..
    ···
  5. 105.
    +1 -1
    ** akşama görüşmek üzere gececi kardeşlerim
    ···
  6. 106.
    0
    *** 1 saatlik boş vaktim var biraz devam edeyim dostlar...
    ···
  7. 107.
    +13 -1
    önceden de söylediğim gibi ahmet'in evi eminönündeydi... floryaya en kestirme ve ucuz gidiş; sirkeciden trene binmekti.. öyle oldu .. ama sirkeciye kadar yürüdüm.. rüzgar, yara ve morluklarla kaplı yüzüme adeta masaj yapıyodu.. soğuk, acılarıma iyi geliyordu.. yolda sakız aldım bir de .. ağzım alkol kokmasın diye sakındım... gidiyordum dostlarım... sevdiğime gidiyordum.. sırtladım umudumu sırtıma.. gidiyordum işte...

    herşeyin planını yapmıştım.. konuya nasıl gireceğimi, ona nasıl sevdiğimi söyleyeceğimi.. jestler- mimikler ben konuşurken havalarda uçacaktı.. onu konusmamla etkilemek için ne gerekiyorsa yapmalıydım.. gar'a geldiğimde trene bindim ve uzun yolculuğum başladı.. ne zordur bilirmisiniz beyler, sevdiğinize giderken o bitmek bilmeyen lanet yollar git gide uzar .. ömürden, ömür çalar... aslısı sadece sirkeci- florya mesafesiydi gideceğim yol... yoldayken düşünmeye devam ediyordum hala, ona nasıl durumu izah edeceğimi.. onu nasıl sevdiğime ikna edeceğimi... tam hatırlamasam da çok fiyakalı sözleri beynimin bir köşesine kazıdım durdum..

    yol artık beni, 'o'na doğru çekiyordu.. elim telefona gitti ve arayıp yaklaştığımı söyledim... artık buluşacağımız yeri de biliyodum.. artık dakikalar kalmıştı beyler herşeyin sonlanmasına...

    dediği parka gittim ve beklemeye başladım. zaten buluşmak istediği yer istasyonun hemen arkasında kalan ufak bir parktı.. uzaktan gördüm bana yaklaşan bir silüet..
    ···
  8. 108.
    +11 -1
    ** beyler uzun yazdığım için böyle bekletiyorum. daha yemek bile yemedim hemen oturdum yazıyorum beklemeyin diye, ayıp olmasın size diye.. biraz elinizi vicdanınıza koyun.. neyse devam
    ···
  9. 109.
    +19 -1
    yaklaştığında parkın o turuncu ışıkları yüzüne vuruyordu.. bana yaklaştıkça, yüzü aydınlanıyordu.. yüzüne hoş bir eda ilişmiş, yaramaz ufak çocuklar gibi gülümsüyordu... üzerinde gri uzun bir hırka vardı.. içinde siyah boğazlı ince bir kazak.. altında siyah bi kot ve çizmeleri.. ha bide siyah kepi vardı kafasında.. ( hiç unutmuyorum beyler ... ) belli ki evden bir kaç dakikalığına kaçabilmiş.. montu bile üzerinde yoktu bu zemheri ayazında..

    kalbimin atışı bu sefer farklıydı.. çünkü her hızlı çarpışında, göğüs kafeslerim ağrıyordu yediğim tekmelerden dolayı... (hande nin boyu 1,70-1,72 civarında, benim ise 1,81) .. ayaklarının ucuyla dikildi, elleri arkasında kabadayı gibi geldi karşıma.. tam hoşgeldin diyecekken

    ben: "hoşg... "
    hande: "şşşşşştt" ... dedi (işaret parmağıyla dudağıma dokunarak.. beni susturduktan sonra devam etti usulca).. -"telefonda beni susturdun şimdi sıra bende beyfendi" .. ( elini dudağımdan çekip yüzümdeki yaralarda dolaştırdı..)

    dünya ayaklarımın altından kayıp giderken, kimliğimi, nefsimi sorgularken biz sadece 4 kişiydik.. 4 sevgili... bir ben, bir o.. bir de gölgelerimiz... artık gölgeler birbirlerini tamamladılar.. bir bütün oldular..

    dudağıma dokundu dudağıyla, ve ben artık nefes almaya başladığımı hissettim.. bu acımasız dünyada bir hayat öpücüğüydü beni uyandıran..

    zorunlu edit: anılarım yüzüme yüzüme vuruyo ... bir sigara molası
    ···
  10. 110.
    0
    *** son bir part giricem yemek molası için.. sonra rakı masasında size eşlik edicem canlar
    ···
  11. 111.
    0
    yazdığım herşey silindi.. server hatası var yine sitede.. gelince devam edicem beyler..
    ···
  12. 112.
    +7 -1
    *** beyler geldim. son yazdığım yazı serverdan dolayı silindi. benim elimde olan birşey değil yine de özür dilerim.. başlıyorum hiç durmadan yazıcam bu gece sabaha kadar sizinleyim. ne de olsa başımızda bi büyük var.. bitene kadar durmak yok.. hepimize kolay gele
    ···
  13. 113.
    +16 -2
    dudakları dudaklarıma bir kaç saniyeliğine bile mühürlenmiş olsa da merhem olmuştu yaralarıma.. hiç hayatımda tatmadığım, adına aşk dedikleri o tat artık dudaklarımdaydı.. demeyin bana şimdi 2-3 saniyeyi bu kadar uzun nasıl anlatıyorsun.. bu birkaç saniye için bir kitap yazabilirdim.. hatta bana saliselik bakışlarıyla önsöz yazabilirdim.. adını hiç koymadığım, hiç başlayamadığım romanın ön sözü olabilirdi o güzel gözleri...

    varsın burnum harabe olsun.. hiç alamasın kokusunu.. artık dudaklarımdaydı her gece özlemle andığım kokusu.. artık yakmıştım bütün gemileri.. varsın dünya cayır cayır yansın "banane" !! umurumdamı ki etrafımda olup bitenler.. tanrı beni bu gece için yolladı dünyaya, şimdi alsa beni yanına koymazdı ki ayrılmam bu dünyadan...

    dudakları dudaklarımdan ayrıldığında bir kez daha sızlamaya başladı yumruktan patlamış dudaklarım.. kanıyordu biliyorum ama bunu sadece ben hissediyordum 'o' değil...

    sessizliği, yine dudaklarından çıkan kelimeler paramparça etti.

    hande: artık gitmem lazım "sevdiğim" ...

    (sevdiğim? bir kelime ancak böyle güzel bi dudaklara yakışırdı... )

    ben: peki sevdiğim...

    (bir sıfat sadece böyle bir kalbe yakışırdı... )

    ilerleyen dakikalarda ne kadar çok ısrar etsemde eve bırakayım diye, reddetti beni.. bende çok ısrarcı olmadım.. ama anlaşmıştık eve gidince haber verecekti..

    telefon çalana kadar çakıldım kaldım bank-ta.. oturdum ve bekledim kuru ayaza aldırış etmeden..

    ve telefon çaldı..

    hande: geldim ben ( kısık sesle konusuyordu, anladım ki evdekilerin duymasını istemiyordu.. fazla uzatmadan teli kapadım ve yola koyuldum)

    artık nefes alıyodum beyler... yaşıyordum.. yürürken bunu hissediyordum... bir kaç saniyede hayata döndürmüştü, hayat öpücüğünü kondurunca dudaklarıma..
    ···
  14. 114.
    +11 -1
    Florya dan eminönüne geri dönüş tam bir kabustu.. tren seferi yoktu... metrobüs durağına kadar yaklaşık 10 km yürüdüm .. 1 kere polisler çevirdi kimlik kontrolü diye.. yüzümün halini sordular .. baya beklettiler kimlik sorgusu için. ama ben hala salak salak gülüyodum.. polisin biri kızarak;

    -oğlum sen piskopatmısın? gece gece alırım seni ayağımın altına. bi sopa da bizden yeme. adam gibi dur karı gibi sırıtma !

    bilse bu an'ı yaşamak için nelerden geçtiğimi alnımdan öperdi ama hiç gerek yoktu. uzun bi süre kimse beni öpmesin.. dudaklarıyla attığı imza hiç silinmesin diyordum içimden..
    ···
  15. 115.
    +3 -1
    ***arada güzel parçaları yollayın kardeslerim.. okadar rakı sofrası kurduk.. neyse "sağlığınıza" .. devam edelim..
    ···
  16. 116.
    +9 -1
    zar zor evin yolunu bulsamda o gece hiç bitmesin istiyodum.. buzdolabında kalmış 1 birayı tek seferde içtim.. eve gidince mesaj attım eve geldiğimi söyledim.. cevap gelmedi ama takmadım kafama ..saat çok geçti uyumuştu belli ki... gökyüzü aydınlandığında uyuyakaldım.. nasılsa rahattım çünkü ertesi gün ne sınav ne okul ne de iş vardı.. dükkan dan aldığım izin ilaç gibi gelmişti..

    sabah kalkar kalkmaz aynaya baktım.. çünkü eve gitmem lazımdı.. ve yüzümde ki yaralar iyice şişmişti.. yüzüm tanınmayacak kadar şişti.. güne 1-0 yenik başladım.. ama 'o'nun bir "günaydın" mesajı herşeyi unutturmaya yetmişti..

    öğleden sonra eve gitmeye karar verdim ve kendimi evin ziline basarken buldum.. asıl hikaye burda başlamıştı işte
    ···
  17. 117.
    +9 -1
    aklınızdan geçtiği gibi bu sefer tokat yememiştim annemden.. babam çıkmamıştı.. abim herzaman ki gibi yoktu..

    ısrarla zile basmama rağmen kimse yoktu... aklıma milyonlarca kötü şey gelmeye başlamışken komşumuz elif abla çıktı cama.. ve babamın fenalaştığını, kötüleştiğini söyledi.. bu olmamıştı işte.. şimdi değildi ... gel-gitler yaşıyordu aklım... komşuya dakika da onlarca soru sormama rağmen birşey bilmediğini söyledi... abimi arıyorum ama açmıyordu.. babam ise telefonunu, sesini kaybettikten sonra kullanmamaya başlamıştı.. üzülüyordu lan adam işte, sesini karşı taraf duymadığında.. o da kesin çözüm olarak telefonunu kapatmakta bulmuştu... çaresizce evin önündeki merdivenlere yığıldım ve çaresizce bekleyişim yerini karamsarlığa aldı..
    ···
  18. 118.
    +10 -1
    çaresizce beklerken, abimin arkadası arabasıyla geldi durdu önümde.. kurtarıcımdı aslında benim... bindiğim gibi hastaneye gittik.. nasılda aklıma gelmedi okmeydanı ssk ya gitmek... yolda ağzını bıçak açmadı umut abinin.. biliyodum vardı birşeyler.. ama tek bildiğim babam beni görmeden bırakmazdı, gitmezdi lan biryere.. elimi tutmadan, bana daha hayatı öğretmeden, bırakamazdı beni.. hem daha rakı içecektik mezuniyet günümde.. babam söz verdiği zaman tutardı.. lafını yemezdi hiç..

    gittiğimde o kalabalık koridorda, bir umut eli bekliyordum bana uzanan.. abim beni gördüğünde yüzüme olan biteni algılamaya çalışıyordu.. aldırış etmeden babamı sordum.. içeride olduğunu ve içeri almadığını söylediler.. annem yanındaydı fakat bilirim biçaredir şimdi 'o' ... beni görmek ister yanında.. doktorla konuşmak, olan biteni anlamak istiyodum.. hemşireler hiç oralı bile olmadı.. devlet hastanesi ya.. kim ipler seni..
    ···
  19. 119.
    +14 -1
    ** bu gece bitiricem dostlar.. sıkıldım artık kelebek le kıyaslanmaktan veya özentilikle suçlanmaktan... zorla çağırmışım gibi muamele görmekten.. içicem sonuna kadar anlatıcam bitiricem.. neyse devam canlar..
    ···
  20. 120.
    +14 -1
    abim doktorla görüşmemi sürekli engelleme çabasındaydı. ama hiç umursamadım inatla doktoru bekledim yaklaşık bir buçuk saat.. sonunda sıra bana gelince gittim odasına konuştum... doktor babamın tedaviye başlamayı reddettiğini söyleyince başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü.. ne demekti bu? dağ gibi adam gözümün önünde erirken, ben boşa mı uğraştım? abim yanımda belirdi.. utanmadan, sıkılmadan, yüzü kızarmadan bana dediği kelimeler şöyleydi;

    abim: oğlum tedavi pahalıydı, ilaçları alacak gücümüz yoktu.. sana belli etmedik...

    -babamın sesinin her geçen gün kısılması, yavaşça sesini kaybetmesi.. yemeklerden tat alamamasını hep ilaçlara bağlamıştım oysa ki... inanmıştım yalanlarına.. beni de günahkar etmişlerdi bu büyük günahlarına... insanlığıma lanet etmeye başlamıştım bir kez daha.. adamlıktan bahseden "ben" ! , daha evimin içinde canımdan, kanımdan olan abimin haysiyetsizliğini hesaba katmamıştım oysa ki..

    edit: dinleme zamanı geldi yine dostlar; babamın şerefine: http://fizy.com/#s/3wklef
    ···