1. 26.
    +10 -11
    '' bu artık bende alışkanlık olmuştu , sigaranın tadı bambaşkaydı sanki
    ertesi gün oldu , gene o cocuklar ordaydı dayak gyiyip bir tane sigara yakmak istiyodum başka geliyordu artık bana sigara
    -ne bakıyon lan dedim gene o dörtlüye beni gene dövdüler ama bu sefer o cılız küçük boylu bir ahenkle beni arkadan fordluyo
    -küçük cılız cocuk : artık benide tanırsın ,dedi. ben fordcu ismail dedi vede bayıldım.
    - uyandıgımda hemen bahceye fırladım bir sigara yaktım ama midem cok ağrıyordu fakat o sigara başkaydı.
    arkımı dönmem le birlikte handeyi gördüm :
    - nasıl oldun ?
    -tam konusucakken rüzgarın esintisi vede karnımdaki ağrıyla cazııırttt pötür pötür diye osuru verdim .
    anlayamamıştım neremden cıktı o pis koku , koku okadar acı aynı zamandada ekşi kokuyordu ki handenin gözleri yaşarmıştı
    (sarımsak ile turşu karışımı gibi )
    devamı gelecek ; )
    ···
  2. 27.
    +20
    herşey bi yana ders hiç bitmesin diyodum.. bir gün önce yaşadığım her şey silinmiş gitmişti beynimden.. şimdiki zamana dönersek bu beynimi gibeyim zaten.. neyse devam edecek olursam;

    ben derste not alırken o sayfamın bir ucuna gülen surat işareti yapıp yapıp duruyodu.. bende ona takiben :/ bu işareti yaptım. o ise defterin bir ucuna aynen bunu yazdı;

    "0536 xxx xx xx yine yüzün gülmezse döverim seni."

    o an gülümserken unutmuştum herşeyi.. kafamda milyonlarca soru varken, hayatımdaki sorumluluklar beni beklerken ben hiçbirşeyi umursamaz tavrımla hayata karşı gülümsüyordum.. ne olacak ulan bir kere sadece bir defa kendim için gülümseyeyim.. unutayım herşeyi, bırakayım bir kenara taktığım bu lanet maskeyi..
    ···
  3. 28.
    +19 -1
    yaklaştığında parkın o turuncu ışıkları yüzüne vuruyordu.. bana yaklaştıkça, yüzü aydınlanıyordu.. yüzüne hoş bir eda ilişmiş, yaramaz ufak çocuklar gibi gülümsüyordu... üzerinde gri uzun bir hırka vardı.. içinde siyah boğazlı ince bir kazak.. altında siyah bi kot ve çizmeleri.. ha bide siyah kepi vardı kafasında.. ( hiç unutmuyorum beyler ... ) belli ki evden bir kaç dakikalığına kaçabilmiş.. montu bile üzerinde yoktu bu zemheri ayazında..

    kalbimin atışı bu sefer farklıydı.. çünkü her hızlı çarpışında, göğüs kafeslerim ağrıyordu yediğim tekmelerden dolayı... (hande nin boyu 1,70-1,72 civarında, benim ise 1,81) .. ayaklarının ucuyla dikildi, elleri arkasında kabadayı gibi geldi karşıma.. tam hoşgeldin diyecekken

    ben: "hoşg... "
    hande: "şşşşşştt" ... dedi (işaret parmağıyla dudağıma dokunarak.. beni susturduktan sonra devam etti usulca).. -"telefonda beni susturdun şimdi sıra bende beyfendi" .. ( elini dudağımdan çekip yüzümdeki yaralarda dolaştırdı..)

    dünya ayaklarımın altından kayıp giderken, kimliğimi, nefsimi sorgularken biz sadece 4 kişiydik.. 4 sevgili... bir ben, bir o.. bir de gölgelerimiz... artık gölgeler birbirlerini tamamladılar.. bir bütün oldular..

    dudağıma dokundu dudağıyla, ve ben artık nefes almaya başladığımı hissettim.. bu acımasız dünyada bir hayat öpücüğüydü beni uyandıran..

    zorunlu edit: anılarım yüzüme yüzüme vuruyo ... bir sigara molası
    ···
  4. 29.
    +17 -2
    2 tane kitap okumuş kendini kültürlü sanıyor beyler
    ···
  5. 30.
    +16 -3
    zaten 4 saat aynı hocanın dersiydi deyip derse girmenin bi anlamı yok dedim içimden.. en iyisi işe gitmekti.. patron çalışkanlığımdan dolayı beni severdi.. bi de ingilizcem iyi olduğu için diğer tezgahtar arkadastan daha kıdemliydim. patron üzerime titrerdi.. oğlum derdi lan bana adamcağız.. neyse kantinden hemen 1 simit 1 çay aldım. biraz kurulanayım karnımı doyurayım sonra çıkar giderim dedim.. masaya oturur oturmaz okunmuş günlük gazeteyi de bulunca keyfim yerine geldi.. 40 dakika kadar oturdum yalnız başıma.. hiç arkadasım yoktu zaten.. arkadaslık yapacak zamanım olmadığından dolayı mı yoksa silik bi kişiliğim olduğundan dolayı mı bilmem ama hiç yoktu okulda arkadasım binler
    ···
  6. 31.
    +17 -2
    gökyüzündeki karabulutlar beni izliyordu adeta... nereye gitsem peşimdelerdi.. ama bu sefer ıslanmaktan şikayetçi değildim.. keşke yağsa da biraz ağlasam.. ağlasamda kimse anlamasa diyorum.. ama yanlış anlamayın panpalar kızdan dolayı değildi bu kızgınlığım ve kırgınlığım.. ben kendime kızgındım.. ben kendime dargındım.. ulan abim kendi geleceğini bana feda etmiş.. annem diplomamı alacağım güne adaklar adamış, babam ise her kahveye tavla oynamaya gittiğinde orda tanıdık tanımadık herkese beni anlatmış -"mühendis oğlum var" demiş.. peki ya ben? - ben ise olmayacak bir dua ya amin diyorum.. ben ise adından başka hiç hirşey bilmediğim bir kızı kıskanıyorum? ne için? kim için?
    ···
  7. 32.
    +19
    şakirt olmayalım diye bari bi merhaba diyelim dedim. ama derkende öle kıza dönmeden panoya bakarak konusmaya basladım

    ben: selam
    -ses yok kız şarkıya devam ediyodu.. iyice gülümsedim.. kız bildiğin giblemiyodu beni. sabrım iyice taştı ve konusmaya devam ettim.
    ben: bak dün için kusura bakma ters anıma denk geldin ama suç bende değil yanlış zamanda yanlış yerlerde karşıma çıkıyosun
    - kızdan ses yok amk
    panodan yansıyan suretimi görünce karşımda "allah belanı versin be usta" dedim yalan yok.. sonra hande bana döndü ve kulağındaki kulaklığı çıkardı. ulan meğerse kız harbi harbi şarkı dinliyomuş. deri montunun içine sokmuş kulaklık kablosunu ve saçını açmış o yüzden kulağı gözükmüyodu kısacası suç benim değil ama yine de mal adam 2 yim bende.
    ···
  8. 33.
    +19
    cesedimide yanıma alarak yatağa uzandım.. sarhoştum ama beni sarhoş eden içtiğim rakı değil, beni derbeder eden düşüncelerdi.. odamın sessizliğini telefonuma gelen mesaj bozdu.. ama elimi cebime atacak ne takatim vardı ne gücüm.. biliyordum aslında mesaj atan hande den başkası değildi.. ama şimdi ne handenin sırasıydı, ne de bir başkasının..

    o gece babamı hep hayal ettim.. ama tahmin ettiğiniz gibi iyi güzel bir şekilde değil.. sanki ölmüş ve ilk günü cenazesi vs. vs. düşüncesiyle bile gözyaşlarım yastığımı sırılsıklam ediyordu... arada annemin siluetini odamın kapısının buzlu camında görüyordum.. beni dinleyip usulca gidiyordu.. annemin siluetini gördüğümde ağlamam bir kat daha artıyor, kafamı yastığa gömerek hıçkırarak ağlıyordum.. o gece ne beni ne annemi ne babamı uyku tuttu.. sabah olmuştu herkese.. ama bize hala geceydi.. hala kabus görüyordum..
    ···
  9. 34.
    +18 -1
    babamın tedavisi başlamıştı.. ilaçlarla birlikte sesi günden güne kayboluyordu.. duymakta bile zorluk çekerken kulağımız nöbetteydi, bir şeyler söylediğinde duymazsak kendini kötü hissetmesin diye.. artık yemeklerden tat almamaya başlamıştı.. doktorun verdiği özel yemeklerden hazırlıyordu annem... 29 senelik evliliği boyunca evimizden ekgib olmayan rakının adı bile evimize girmez oldu.. annem hiç babamın sevdiği yemekleri yapmadı bize.. canı çekmesin diye.. bizde babamın yediği yemeklerden yedik büyük bir iştahla.. tatsız tuzsuzdu ama hayatımızda hiç yemediğimiz kadar iştahla yedik babamızla.. atamızla.. canımızla..
    ···
  10. 35.
    +18 -1
    sabah sınav vakti geldi çattı beyler. erkenden kalktım, traş oldum ne de olsa sınav sonrası işe gideceğim. Salim Bey bana o gün kıyak yaptı beni eminönünden aldı ( şimdi eminönü nerden çıktı diyecek sazanlar var. ahmetin evi eminönünde) salim beyinde beylikdüzünde işi varmış beni okula kadar bıraktı. hayatımda ilk defa o gün jipe bindim yalan yok beyler..ama okula yaklaşınca salim beye kırtasiyeye gideceğimi söyleyip kampüsün ilerisinde indim. aslında kırtasiyeye gitmedim . çekindim beni bu jipten inince birisi görür, zengin binleriyle aynı kefeye kor diye..
    ···
  11. 36.
    +17 -2
    ne için bu kadar didindim.. ne için kendimi hırpaladım.. ne için umutlarımı bu denli yeşerttim... babam olmadan mezun olmanın ne anlamı vardı ki? sonunda babamla kadeh dokuşturamadan -" sağlığına babam! " diyemedikten sonra umurumdamıydı mezuniyet günüm.. babam kahveye gidip gerile gerile "oğlum mühendis oldu!" diyemedikten sonra mühendis olsam ne yazardı?

    dışarı çıktım ve son nefesimi sigaraya verdim.. çektim derinden..her derin çekişimde, ucundaki ateş çıtırdamaya başladıkça yanmak istedim o ateşte bende.. kor olup salmak istedim küllerimi rüzgara...

    masallarda yaşamıyordum ki ben.. arabesk bir şarkının bestesiydim bu hayatta.. damarımın üzerindeki jilet izleri, hayatın arabesk şarkısını ezberletmeye yetmişti aslında..

    doktorun sözleri beynimin içinde çınlıyordu;

    aşırı öksürmekten dolayı fenalaştı babanız.. bir öksürük kimin bu kadar canını yakabilirdi ki...
    ···
  12. 37.
    +15 -3
    gelen metrobüs mutluluğumu bir anda hüzüne çevirdi.. bırakın kapılarını açmayı.. durmadı bile şerefsiz.. bide yoldaki su birikintilerini üzerime gönderdi "hediyem olsun sana ipne" der gibi... ama Allah şahit beyler hiç isyan etmedim lan. annemin bize iyi gelecek veremediğini düşünüp kahrolması beni daha da güçlendiriyodu aslında.. çok çalışcan olum ali!! ( ali gerçek adım değildir beyler) mühendis olup ailene sen bakıcaksın derdim hep kendime.. sonra ulan ya berecemez tökezlersem, ya düşersem korkusu alır zütürürdü aklımı...
    ···
  13. 38.
    +12 -6
    - sonra muhabbet içinden çıkılamayacak bir hal almaya başladı ve hande devam etti:

    hande: jenerasyon farkı olması normal ama çünkü birisi insan birisi insan takliti yapan bir oyuncu ..
    ben: (güldüm.. sözcükler artık boğazımda düğümleniyordu..ne dersem diyeyim bu bataklıktan beni çıkaracak bir insanoğlu yoktu etrafımda..) - Kızılötesi varsa telefonunda tek tek üşenmezsen gönder şarkılarını bana.. bizim insan takliti yapan hayvan medeniyeti senin şarkılarını dinlerken öğrensin. dedim
    ···
  14. 39.
    +17 -1
    ders bitince benim çıkmam lazım kızlarla buluşcam diyip ayrıldı yanımdan.. ben ise yazamadığım ders notlarını sayfaya geçirmekle meşguldüm.. zaten millet sınıfı boşaltmadan kalkmaya niyetim de yoktu.. rahatsız edici bakışları üzerimden bir an önce defetmem lazımdı..

    başka bir dersim daha vardı fakat sanırım hande bu dersi almıyordu yada girmemeyi tercih etmişti. bende tek başıma otururken artık yavaş yavaş insanlar beni farketmeye başlamıştı.. hocadan önce sınıfa gelip oturmuştum telefondan snake oynuyodum kızın biri yanıma gelip oturabilirmiyim dedi. ben tabi diyip kenara kaydım.. içimden de diyorum - ulan bu karı milleti tam kaşar. bi kızla görünce hemen geliyolar. önceden nerdeydiniz amk? neyse ders başladı ben tabi zerre kadar giblemedim. arada not alırken kaçırıyor, benim defterden bakıyor ama ben giblemedim. hem neden umursayayım ki telefonunu aldıgım dünyalar güzeli hande dururken?
    ···
  15. 40.
    +18
    o gece ağır bir hüzün kapladı gönlümü.. kaldıramadım kafamı yerden.. bakamadım babamın gözlerine.. çünkü biliyorum ki "o" dev adam benden daha güçlüydü.. güçsüzlüğümle ona bakıp çelme takmak istememiştim umutlarına... babam hiç birşey olmamış gibi saçlarına dokunup usulca kalktı yerinden.. her zamanki gibi uzandı kanepeye izlemeye başladı televizyonu kaldığı yerden..

    ben ise hala olup biteni algılamaya anlamaya çalışıyordum. annem mutfakta bulaşık yıkarken ağlıyordu.. görmesemde hissediyordum.. neydi bu huzur denilen meret? neden bize her yaklaştığında arkasına bile bakmadan koşar adım kaçardı? biz ne yapmıştık ki? kimin günahını aldık? neyin diyetini ödüyoruz?

    kafamda milyonlarca sorular varken yine bir yanım güçlü ol ! ailenin yanında ol desede.. "öyle kolay değil demesi" diyesim geliyor bu Lanet hayata...

    masadaki anason kokusu burnumun direğini sızlatırken, kabul edemem masamızdan bir kişinin eksilmesini...

    edit: son cümleme ithafen buyrun dinleyin. http://fizy.com/#s/3wklef . ağlattınız lan yine
    ···
  16. 41.
    +16 -2
    dudakları dudaklarıma bir kaç saniyeliğine bile mühürlenmiş olsa da merhem olmuştu yaralarıma.. hiç hayatımda tatmadığım, adına aşk dedikleri o tat artık dudaklarımdaydı.. demeyin bana şimdi 2-3 saniyeyi bu kadar uzun nasıl anlatıyorsun.. bu birkaç saniye için bir kitap yazabilirdim.. hatta bana saliselik bakışlarıyla önsöz yazabilirdim.. adını hiç koymadığım, hiç başlayamadığım romanın ön sözü olabilirdi o güzel gözleri...

    varsın burnum harabe olsun.. hiç alamasın kokusunu.. artık dudaklarımdaydı her gece özlemle andığım kokusu.. artık yakmıştım bütün gemileri.. varsın dünya cayır cayır yansın "banane" !! umurumdamı ki etrafımda olup bitenler.. tanrı beni bu gece için yolladı dünyaya, şimdi alsa beni yanına koymazdı ki ayrılmam bu dünyadan...

    dudakları dudaklarımdan ayrıldığında bir kez daha sızlamaya başladı yumruktan patlamış dudaklarım.. kanıyordu biliyorum ama bunu sadece ben hissediyordum 'o' değil...

    sessizliği, yine dudaklarından çıkan kelimeler paramparça etti.

    hande: artık gitmem lazım "sevdiğim" ...

    (sevdiğim? bir kelime ancak böyle güzel bi dudaklara yakışırdı... )

    ben: peki sevdiğim...

    (bir sıfat sadece böyle bir kalbe yakışırdı... )

    ilerleyen dakikalarda ne kadar çok ısrar etsemde eve bırakayım diye, reddetti beni.. bende çok ısrarcı olmadım.. ama anlaşmıştık eve gidince haber verecekti..

    telefon çalana kadar çakıldım kaldım bank-ta.. oturdum ve bekledim kuru ayaza aldırış etmeden..

    ve telefon çaldı..

    hande: geldim ben ( kısık sesle konusuyordu, anladım ki evdekilerin duymasını istemiyordu.. fazla uzatmadan teli kapadım ve yola koyuldum)

    artık nefes alıyodum beyler... yaşıyordum.. yürürken bunu hissediyordum... bir kaç saniyede hayata döndürmüştü, hayat öpücüğünü kondurunca dudaklarıma..
    ···
  17. 42.
    +16 -1
    mukden hoca ( ismi gerçektir. ) kendisi hiç unutmadığım bir replikle beni sınıftan kovdu - " hem geç gel hem utanmadan gül... biraz insan takliti yap şimdi git dışarda insan olmayı prova et sonra rolüne kendini adapte et öyle gir içeri" .. bu ne ağır bi laftır amk.. içimden keşke dövseydi de bunu demeseydi derken, sınıf iyice kopmuştu... arkalardan bi ses gruptan ayrı bi biçimde kahkaha atıyodu.. anırarak gülmesi hocanın gücüne güç katıyodu.. kaşlarını çatarak dışarı çıkarması koymuştu lan panpalar
    ···
  18. 43.
    +15 -2
    bu sefer aramızdaki konuşma farklı bir biçimde şekillenmeye başladı..

    hande: yine neye isyan ediyosun, kaçırdım.
    ben: (hiç bozuntuya vermeden) ya sürekli sınıfın yerlerini değiştiriyolar her ders öncesi buraya gelip sınıfın yerini öğrenmekten bıktım.
    hande: (gülümsedi) ilk defa bişeyde haklısın..
    ben: bak dün için özür dilerim yanlış bi anda karşıma çıktın. sinirliydim .
    hande: sinirli olunca konusmazmısın sen?
    ben: konusmamayı tercih ederim. etrafımdaki insanları kırmaktan korkarım.. heleki değer verdiklerim varsa işin ucunda, ağzıma mühür vururum sinirli olduğum anlarda..
    hande: (biraz sessiz kalıp dediğimi algılamaya başlayınca lafı değiştirdi. koluma dokunarak) - hadi derse asabi çocuk dedi

    birlikte derse yürüdük.. ikimizi yanyana gören sınıftaki millet, bakışlarını direk üzerime çevirmişti.. silik bir öğrenci olan ben, bu güzel kızın yanında dikkat çekmeye başlamıştım.. hele ki handeyle birlikte oturmamızla sınıfın meraklı bakışları epeyce rahatsız etmeye başlamıştı beni.. hande ise kimseyi umursamayan rahat tavırlarıyla beni de rahatlatıyodu..
    ···
  19. 44.
    +16 -1
    bu zaman zarfı içerisinde hande yi sürekli görüyordum başkalarının yanında.. hani bana lüks gelen şeyleri yapmakta sınır tanımayan züppelerle birlikte.. allah şahit yukarda hiç koymuyodu beyler.. neden koysun ki.. onun yeri orası, benim yerim burası.. ama işin kötü yanı ben haddimi bilirken, hadsizlikte üzerlerine toz kondurmayan bu züppeler üzerime oynamaya başladılar.. derslerde hep en önce otururum, arkadan kağıt atarlar, çekirdek çöpü atarlar.. sabrımın sınırlarını zorlarlardı.. neden böyle yaparlar bilmiyodum ama handenin çevresinde olmaları aslında yeterli benim için.. çekememişler zamanında sanırım kızı benim yanımda görmeye... hande de bu yapılanlara sessiz kalıp sadece olan biteni izlemekle yetiniyodu
    ···
  20. 45.
    +16 -1
    yanıma geldiler utanma duygularını doğar doğmaz küvezde bırakan çocuklar gibiydiler.. ceplerinden aldıkları gücü insanlar karşısında deneyen zavallı mahluklardı sadece bu yaratıklar... hande ve başka bir kız vardı ve 3 erkekti.. hande 3 erkeğin arkasına sıgınmış karşıma çıkmaya utanan bir kız çocuğu edasıyla onların gölgesi altına sığınmayı tercih etmişti. karşılarında dimdik durarak kafamı ne var gibisinden salladım, ve bana cevap olarak;
    - ne kadara veriyosun notları moruk? dediler.
    ben: - ne veriyosunuz?
    çocuklardan biri: 100 lira
    ben: güldüm ve paranız yetmez beyler dedim
    diğer bir çocuk: söyle ne kadarsa veririz
    ben: sizde olmayan bir şeyi, sahibine veremezsiniz dedim
    çocuk: uzatma söyle lan ne diyosun
    ben: ilk önce adamlık sonra efendilik.. bunlara sahip olsaydın bi ara düşünürdüm

    - çocuklardan birisi daha sözümü bile bitirmeden ne oldugunu anlamadan yakama yapıştı. tutar tutmaz gömleğimin yakasının bir kısmı elinde kaldı..

    ben ise o anda çocuğun elinden tuttum ve gömleğimi bırakmasını sağladım ama işte tam o anda arkadan hiç beklemediğim bir yumruk tam kulağımla, elmacık kemiğimin arasına oturmuştu.. kulağımda hafif bir çınlama vardı işte o anda hande nin bağırışını duydum aynı zamanda yanımdaki arkadasımda bağırıyodu telaşla.. araya bir kaç kişinin girmesiyle zütürdüler beni ordan. fakat arkamdan beni takip eden bağırışları duyuyordum;

    - görüşcez seninle bin!
    ···