/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +27 -1
    Okuyan kardeslerim sukulasin şu entryi de bi gorelim aktif kac kisi ona gore devam olaylara ya da yeni baslik acicam farkli yerlerde geciyor yasadiklarim devam edcez siz sukulayin bunu beyler ölmessiniz
    ···
    1. 1.
      0
      Ayraç :d
      ···
    2. 2.
      0
      Seri at panpa elim gibimde kaldı :D
      ···
    3. 3.
      0
      Ne güzel yazdin ulan bekliyoruz
      ···
    4. 4.
      0
      Hadi be bro
      ···
    5. 5.
      0
      Devam p
      ···
    6. 6.
      0
      Dewamisusiei
      ···
    7. diğerleri 4
  2. 2.
    +28 -4
    Beyler dinleyenler şu entryi bi şukulasın veya cugulasin kac kisi var gorelim bosa anlatmayalim 5 kisi olsun anlatirim
    ···
    1. 1.
      0
      Okuıcam pmp hepsini gece oldu amk uyku gibiyo gözleri hade...
      ···
  3. 3.
    +19
    Dikkatlice baktım, ama gözlerime inanamadım, kızkardeşini tanıyordum. Hem de internetteki çıplak Fotoğraflarından. Fotoğrafçılık hobilerim arasında olduğundan, sürekli yerli yabancı Foroğrafçıların sitelerine bakarım. Geçen sene internette gezinirken Almanya'dan bir Fotoğrafçının sitesini bulmuştum. Adam 'Amatör Modellerin' resimlerini çekmiş koymuş sitesine. Sitede ayrıca birçok 'Amatör Modelin' profilleri de vardı. Biliyordum ki, Almanya'da ek iş olarak kamera karşısında soyunan (ve gibişen!) hatunlara 'Amatör Model' deniyordu. Hatunlar sitedeki profillerine çıplak resimlerini koyuyor, açıklama kısmında da, ne tür resimlere poz verdiklerini ve çekimlerde nekadar ileri gittiklerini yazıyorlardı. Sadece çıplak poz verenler seans başına 100 Euro isterken, Pink gösterenler (dıbının dudaklarını ayırıp, amcığının içini göstermeye Pink deniyormuş, bunu da o siteden öğrendim!) 250 Euro civarında istiyordu. Bunun dışında Fotoğraf çeken kişiyle gibişenler de vardı, onlar da 'Vajinal, Anal, Oral yaparım' olarak belirtiyor ve 500 Eurodan başlayan ücretler istiyorlardı. Tabii sitede kimse gerçek ismini kullanmıyor, 'Model' isimlerini yazıyorlardı.

    Hiç unutmam, Nurcan'ın kızkardeşinin sitedeki 'Model' ismi de 'Bambi' idi ve sadece Pink göstermekle kalmayıp, 'Vajinal, Anal, Oral yaparım!' diye yazmıştı profiline. Yani ver 500 Euroyu, hem istediğin gibi çıplak resimlerini çek, hemde istediğin gibi amdan gib, zütten gib, ağzına ver hatunun!
    ···
  4. 4.
    +17 -1
    Atladık arabaya, yarım saat sonra binanın önündeydik. Arabadan inerken, "Arabada kalırsa çalarlar!" deyip, Video kameranın olduğu çantayı da aldırdım yanımıza. Yukarı çıktık. Eve girip kapıyı kapatır kapatmaz, Nurcan'ı kapının arkasına yasladım ve öpüşüp yiyişmeye başladık. Birkaç dakika içerisinde koridorda ikimiz de çırılçıplaktık. Nurcan'ı hemen oracıkta gibmek istiyordum. Ama önce dıbını yalamak için önüne çöktüm. dıbına daha dilimi değdirmeden, Nurcan, "Aşkım dur, önce bir Lavaboya gitmem lazım, çok sıkıştım, zor tutuyorum!" dedi. Elinden tutup banyoya zütürdüm. Klozete oturdu ve benim çıkmamı bekledi. Ben çıkmayınca, "Çıkmayacakmısın?" dedi. "Yok, seni işerken seyretmek istiyorum!" dedim. "Ama aşkım, sen bakarken işeyemem ki!" dedi. "işersin, bak ben de işeyeceğim şimdi!" deyip, duşu açtım, küvetin içine şarıl şarıl işemeye başladım. Su sesi ve benim işeme sesime Nurcan da işemeye başladı. işememiz bitince çabucak bir duş alıp, kurulandık ve banyodan çıktık.

    Nurcan'ı busefer benim odama zütürdüm, gibişmek için en uygun yer yatağımdı. Öpüşüp elleşmeye başlayınca aklıma birşey takıldı ve "Video kamerası için boş hafıza kartı var mı?" diye sordum. "Kameranın çantasında var birkaç tane, hiç açılmamış!" deyince, bir koşu koridordan kamera çantasını aldım geldim. Mobilya mağazasında çekilen Videonun kayıtlı olduğu kartı çıkarttırıp, kameraya boş bir tane kart taktırdım. Kendim uğraşmak istemedim, çünkü kamera bana çok karışık gelmişti, önce kullanma kılavuzunu okumak gerekiyordu. Kamera çok kaliteli birşeydi. Yüksek çözünürlükte kayıt yapıyormuş. Hatta kaydedilen videodan Fotoğraf makinesi gibi resim bile çekiyormuş. Kameranın hoşuma gittiğini görünce, "Giderken sana bırakırım aşkım! Orda ucuz, 900 Euro filan, ben kendime yenisini alırım!" dedi. Teşekkür ettim ve "Ama önce bu zımbırtı nerden açılıyor, nasıl kayıt yapıyor, onu göster!" dedim. Çalıştırdı, otomatik Zoom özelliği de varmış, ona ayarladı ve "Tamam aşkım, şimdi çekiyor!" dedi.
    ···
    1. 1.
      +1
      900 euro ucuz mu vay zengin orspu
      ···
  5. 5.
    +14 -1
    Muharrem çay demlemişti, çaylarımızı alıp dışarıya evin önüne çıktık. Daha güneşin ilk ışıkları yeni doğuyordu ve o saatte bizden başka ayakta kimse yoktu. Çaylarımızı içerken, "Ee abi, sen naaptın, gibtin mi Mürüvet'i?" diye sordum. Muharrem pis pis sırıtarak, "gibmezmiyim, gibtim tabii ki! Hem de nebiçim gibtim, sabaha kadar inlettim valla karıyı!" dedi. Ben de, "iyi iyi, sana da bu yakışır abi!" dediğimde, Muharrem'in koltukları kabarmıştı. Sonra Muharrem'e, bugün kahvaltıdan sonra köye döneceğimizi söyledim. Çok ısrar etti birkaç gün daha kalmamız için. Ama ben, babamlar yarın döneceğimizi bildiği halde, bugün gitmekte kararlıydım. Çünkü burada daha fazla kalırsam başım Şermin'le derde girebilirdi.
    ···
    1. 1.
      +1
      Ergenliğimin zirvesini yaşatıyosun bin
      ···
  6. 6.
    +13
    Tepeye varınca indik arabadan. Nurcan'ın sırtını arabaya yaslayıp, öpüşmeye başladık. Yarağım zaten evin önünde arabaya bindiğimiz andan beri kalkık duruyordu. Öpüşürken fermuarımı indirdim, yarağımı çıkarıp Nurcan'ın eline verdim. Nurcan yarağımı okşarken öpüşmeyi bırakıp, "Aşkım kötü bir haberim var, adet günlerim başladı!" dedi. "Tahmin etmiştim zaten, ama önemli değil!" dedim ve öpüşmeye devam ettik. Nurcan dudaklarını dudaklarımdan çekip, "Üff yaa, ne berbat, tam da adet olacak günü buldum!" dedi. "Aşkım takma kafana, sorun değil!" dedim. "istersen ağzımla boşaltayım seni aşkım?" dedi. "Ağzına al, ama zütünü de gibmek istiyorum!" dedim. "Tamam aşkım!" diyerek çömeldi ve yarağımı yalamaya başladı. Amdan gibişemeyeceği için üzülmüştü.

    Nurcan yarağımı biraz yaladıktan sonra ayağa kalktı, kot pantolonunu çözüp dizlerine indirdi. Arkasını dönderdim ve bagaj kaputuna domalttım. Külodunu da, Pedi düşmesin diye, sadece züt deliği görünecek kadar, yarım indirdim. gibimin başını tükürükle ıslatıp yanaştım arkasına ve zütüne soktum. Pantolonunu ve külodunu tam çıkarmadığı için biraz zor oluyordu, ama yine de zütüne pompalamaya başladım. Ben tutturduğum Ritmle Nurcan'ın zütüne girip çıktıkça, araba da Beşik gibi sallanıyordu.
    ···
  7. 7.
    +13
    Muharrem'in bana anlatmasına Mürüvet'in canı sıkılmış, morali bozulmuştu. Elimi arkaya uzatıp Mürüvet'in dizini okşadım ve gülerek, "iyi etmişsin aşkım! Keşke daha çok para tırtıklasaydın, pekekentte tak gibi para var! Neyse boşver şimdi para mevzusunu, Muharrem iyi gibiyor mu? Sen bize onu anlat!" dedim. Mürüvet güldü, "Yok yaa, daha bacaklarımın arasındayken boşaldı, gibi amıma doğru düzgün girmedi bile! Sonra da yattı uyudu, başka da bir tak olmadı sabaha kadar! Eee, siz ne yaptınız dün gece? Anlat hadi!" dedi.

    Telefonumu çıkardım, dün gece çektiğim resimlerin olduğu dosyayı açıp, "Alem yaptık! Al kendin bak!" diyerek verdim. Zeynep dün geceyi bizzat yaşadığı halde, Mürüvet'ten daha çok merak ediyordu resimleri. O da ön koltuktan kafasını arkaya uzattı, birlikte baktılar resimlere. Resimleri görünce ikisi de şoka girmiş gibiydiler. Zeynebin yüzü kireç gibi oldu, gıkı çıkmıyordu. Mürüvet ise resimler ilerledikçe, "Ohaa! Çüşş! Vay be!" gibi şeyler söyleyerek hayretini saklayamıyordu. Resimler bitince Mürüvet telefonu bana geri verdi ve "Tühh yaa, çok şey kaçırmışım, keşke ben de sizin yanınızda olsaydım! Resimlere bakarken bile amım sulandı valla!" dedi.
    ···
  8. 8.
    +12
    Sigara kesmemişti, birer sigara daha yaktık. Nurcan, "Aşkım ya, işyerini aramam lazım, şimdi aklıma geldi, bizim kıza Epilasyon cihazıyla ilgili birşey söylemeyi unuttum!" diyerek telefona sarıldı. Ve kıza yine Almanca, "Hadi iyisin huur, istediğin olacak galiba!... Hı hı, konuştum!... Yok, daha senden bahsetmedim, merak etme, alıştıra alıştıra bahsederim!... Tamam, ben de senin dıbını öptüm!" deyip, kapadı telefonu. Sonra da bana yine, "Seni çok seviyorum aşkım!" diyerek bir öpücük daha kondurdu ve "Aynur, benim dükkanda çalışan kız, çok tatlı birşey, görsen sen de çok seversin kendisini! Dur bakayım, bir resmimiz olacaktı... " deyip telefonunu kurcaladı ve buldu, gösterdi bana. Kuaför dükkanında çekilmişti resim ve Nurcan'la Aynur birbirilerine sarılmışlardı. Resmine bakılırsa Aynur çok sexy bir kızdı ve çokta azgın birşeye benziyordu, tam gibmelik yani. "Evet, senin kadar olmasa da, gerçekten tatlıymış!" dedim, başka da birşey demeden verdim telefonu geri.

    Bu arada benim yarak yine kalkmıştı, ama bu sefer Aynur'u gibeceğimi düşünmekten kalkmıştı. Sigaralarımız bitince Nurcan beni sırtüstü yatırıp üstüme çıktı. Yarağımı dıbına yerleştirip yavaş yavaş oturup kalkmaya başladı. Nurcan bu sefer sanki daha çok zevk alıyordu gibişmemizden, sanki daha bir isterikti. Tadını çıkara çıkara yarağımın üzerimde salınırken, "Aşkım, geçmişte yaptıklarıma kızmayacağını söylediğin için sana birşey itiraf etmek istiyorum... " dedi. "Anlat aşkım!" dedim. "Biliyormusun, ben Aynur'la... şey yaptım... onunla seviştim! Kızdın mı?" dedi. "Yok, niye kızayım, iyi yapmışsın aşkım! istediğin zaman sevişebilirsin Aynur'la!" dedim. Nurcan sevinçle eğilip dudaklarımı öptü ve hareketlerini daha seri bir şekilde hızlandırıp, kasıla kasıla orgazm oldu. Ben daha boşalmadığım için alttan dıbına pompalamaya devam ettim. Boşalmak üzereyken, "Geliyorum aşkım!" dediğimde, Nurcan üstümden indi ve yarağımı ağzına alarak boşalttı beni. Döllerimi yutmayı seviyordu.
    ···
  9. 9.
    +12
    Ava giden avlanır
    ···
  10. 10.
    +12
    Rahat bir 10 dakika da bu kızla konuştuktan sonra kapattı. Ben yine, "Hayırdır, işyerinde bir sorun mu varmış?" diye sordum. "Yok yok, işler yolundaymış! Gelmeden önce yeni bir Epilasyon cihazı siparişi vermiştim, biraz önce onu teslim etmişler, onu söylemek için aramış!" dedi. "iyi ozaman kaldığımız yerden devam edelim!" dedim ve yarağımı ağzına verdim önce. Dinlediğim konuşmalar sayesinde yarağım inmemiş, hatta daha da sertleşmişti. Biraz yalattırdıktan sonra tekrar domalttım ve dıbını hızlı hızlı gibmeye başladım. Duyduklarımdan ötürü acaip tahrik olmuştum. Okadar hırs ve hızla gibiyordum ki, Nurcan'ın Oh'lamaları bir süre sonra Ah'lamaya dönüşmüştü. Bir ara, "Yavaş aşkım, öldürecekmisin beni?" deyince, yavaşladım. Bu arada Nurcan çoktan orgazm olmuş, vıcık vıcık dıbına yarağım 'Lark, Lurk' diye girip çıkıyordu.

    Nurcan kendine gelince, "Aşkım ben bittim, sen daha gelmiyormusun?" dedi. "Az kaldı aşkım, ama önce zütünü gibmek istiyorum!" deyip, yarağımı amından çıkarıp, zütüne dayadım. Yarağım dıbının suyuyla zaten ıslanmıştı, bir seferde kökledim zütüne ve fazla içinde beklemeden pompalamaya başladım. Bir ara yine kendimi kaybedip hırslandım, olanca hızımla pompalamaya başladım. Nurcan yine, "Yavaş aşkım!" diye uyarınca, yavaşladım. Zaten boşalmak üzereydim, zütünün içine fışkırttım döllerimi. Bu sefer zütünü giberken amıyla oynamamıştım. Yarağım zütünde yavaş yavaş küçülürken, elimi dıbına attım ve Nurcan'ı birkez daha orgazm edene kadar klitorisini okşadım.
    ···
  11. 11.
    +11
    Sonra birlikte duş almaya girdik. Biz yıkanırken çocuk uyanmış, ağlıyordu. Mürüvet benden önce çıktı, çocuğu ile ilgilendi. Ben de yıkanıp çıktığımda, bahçeden çatal bıçak sesleri geliyordu. Pencereden baktığımda, kahvaltı için masaları hazırlıyorlardı. Mürüvete, "Hadi hazırlan da, kahvaltıya inelim!" dedim. "Tamam!" deyip, hazırlandı. Ben de hazırlandım, yan odadan Zeynebi de alıp indik aşağıya. Zeynep de erkenden kalkmış ve hazırlanmıştı.

    Bahçeye çıktığımızda, Muharrem, dün akşam yemeği yediğimiz masada oturmuş, gazete okuyordu. Erkenden kalkabilmesine şaşırmıştım, kesin öğleye kadar uyur sanıyordum. Bizi görünce gazeteyi katlayıp kenara koydu ve "Günaydın!" diyerek ayağa kalktı, "Buyrun, buyrun!" diyerek sandalyelerimizi çekti. Biz de günaydınlaşıp oturduktan sonra, garsonlar etrafımızda fır dönmeye başladı. Açık büfe olmasına rağmen yine herşeyi masamıza getirdiler. Güzel bir kahvaltı yaptık. Ardından keyif çaylarımızı içip kalktık, Lobi'ye geçtk. Lobi'de de sabah kahvesi içerken, Muharrem bizi birazdan doktor arkadaşının kliniğine zütüreceğini söyledi. Saat 9:30 gibi kalktık.

    Klinik de fazla uzakta değildi, yürüyerek gittik. Muharrem yürürken Zeynebi koluna takmıştı. Ben de çocuğu kucağıma almıştım, Mürüvet de benim koluma girmişti. Hakikaten de çok Lüks, modern ve temiz bir klinikti, her yer Granit kaplıydı. Danışmadaki kız bizi görünce ayağa kalktı ve gülümseyerek, "Günaydın Muharrem... Bey!" dedi. Kıskanç bir bakışla Zeynebi tepeden tırnağa süzmüştü kız. Muharrem de, "Günaydın Seda hanım! Lütfü beyi görmeye geldik! Harun'un çocuk hasta da, bir Çekap yaptıracaktık!" dedi. Seda, "Buyrun odasına geçin, ben telefonla doktor beye haber vereyim!" dedi. Muharrem doktor Lütfü'nün odasının yerini biliyordu, arkasından gittik.
    ···
  12. 12.
    +11
    Yarağım zütünde küçülüp çıkınca, elimi gibimin altına tutarak gittim mutfaktan kağıt havlu getirdim. Yatağa akmasın diye zütündeki dölleri sildim. Sonra banyoya girip duş aldık. Duştan çıkınca ikimizin de canı sigara içmek istiyordu. Odamın penceresini açıp, birer sigara yaktık. Sigaralarımızı içerken konuşuyorduk. Bu arada kamera halen kayıttaydı. Nurcan, beni çok sevdiğini, onu her bakımdan çok mutlu ettiğimi, beni asla bir başkasıyla paylaşmak istemediğini söyleyip, "Peki aşkım, sen beni başka biriyle paylaşırmıydın?" diye sordu.

    Sertçe, "O ne demek şimdi?" diye sordum. "Yani kıskançmısın, onu öğrenmek istiyorum sadece!" dedi. Ben de (kıskanç olmadığım halde), "Evet çok kıskancım, seni bırak başka biriyle paylaşmayı, eğer erkek sineğe bile baktığını göreyim, valla öldürürüm seni!" dedim. "Hmmm... Peki ya geçmişte yaptığım bazı şeyleri öğrensen, bana kızarmısın?" dedi. "Kızmam, geçmişte olanlar geçmişte kaldı!" dedim. Dudaklarıma öpücük kondurup, "Asla senden başka bir erkeğe bakmam, seni çok seviyorum aşkım!" dedi. Ben konunun kapanmasını istemediğimden, gülerek, "Ama başka kadınlara bakabilirsin!" dedim. Nurcan bu son söylediğime şaşırmıştı, "Hmmm... Yani kadınlardan kıskanmazmısın beni?" diye sordu. "Yok kıskanmam, kadınlar serbest! istediğin kadınla, istediğini yapabilirsin! Hatta benim yanımda bile yapabilirsin, hoşuma bile gider! Belki beni de aranıza alırsınız?" dedim. Nurcan şimdi daha çok şaşırmıştı, "Aşkım sen ciddimisin bu konuda?" dedi. "Evet, gayet ciddiyim!" dedim. Yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi ve dudaklarıma bir öpücük daha kondurdu...
    ···
  13. 13.
    +11
    Gece yatağımda yatarken, Zeynebe gerçekten de haksızlık ettiğimi düşündüm. Ayrıca Zeynebe daha çok işim düşecekti, bunu biliyordum. Onun için Zeynebin gönlünü hoş tutmam gerekiyordu. Kız zaten bakire olmadığı için, babası yaşında bir adamla evlenecekti ve buna çok üzülüyordu. Kızın benden tek istediği, arada sırada da olsa, ona biraz özel vakit ayırmam, onunla ilgilenmemdi. Fakat onun bu isteği köyde biraz zor olacaktı. Onun için bir çözüm bulmalıydım. Ve düşünürken, kafamda birşeyler oluşmaya başlamıştı bile.

    Ertesi gün kahvaltıda bizimkilere, bir iki günlüğüne izmir'e gidip geleceğimi, okula bir uğramam gerektiğini söyledim. Fakat Zeynebin de nişanlısının yanına gidip gelmek istediğini, arabayla gidersem, onu da yanımda zütürüp getirebileceğimi önerdim. Babam, "iyi olur, kızcağız tek başına otobüslerde sürünmesin! Hem göz kulak olursun, kızın başına birşey gelmesin, iti var çakalı var, kıza birşey yapmaya kalkışan falan olur!" dedi. Ben de bu haberi Zeynebe vermek için, kahvaltıdan sonra halamlara gittim.
    ···
  14. 14.
    +10
    Durdane'nin benim anılarımda ayrı bir yeri vardı. Biz izmir'e taşınmadan çok çok önceydi, halamlar (3-4 halam birlikte) tarlaya Ceviz çırpmaya gitmişlerdi. Çocukları tarlada ayak altında dolanmasın diye evde bırakmışlar ve çocuklara göz kulak olma işini de Durdane'yle bana vermişlerdi. Ozamanlar aklımın cinselliğe daha yeni yeni ermeye başladığı dönemlerdi. Çocuklara, "Saklambaç oynuyoruz!" deyip, Durdane ile ben, odanın birindeki Yüklük dolabına saklanmıştık. Yüklükteki üstüste istiflenmiş Döşek ve yorganlardan dolayı yerimiz çok dardı. Oraya sığmak için mecburen Durdane'nin arkasına yapışmıştım. Durdane de arkasını bana iyice bastırınca, içgüdüsel olarak zütüne kerkinmeye başlamıştım...

    Ozaman müthiş zevk almıştım bundan. Durdane'nin de çok hoşuna gitmişti bu yaptığımız ve o günden sonra sık sık yapmıştık bunu. Tabii elbiselerimiz üzerimizdeyken yapıyorduk. ilerleyen günlerde, benim hayatımda ilk gördüğüm Amcık da yine Durdane'nin Amcığı olmuştu. Evde yalnız kaldığımız bir gün, karşılıklı külotlarımızı indirmiş, o bana Amcığını gösterirken, ben de ona Çükümü göstermiştim. Durdane'nin de ilk gördüğü Çük benimkiydi. Daha sonraları başbaşa kaldığımızda, külotlarımızı indirip kerkiniyordum Durdane'nin zütüne. Ozaman gibişme nedir tam bilmiyorduk, ama yaptığımız bu kerkinmeyi gibişme sanıyor ve müthiş heyecanlanıyorduk. Biz izmir'e taşındıktan sonra, ikimiz de utandığımızdan olsa gerek, birdaha Durdane ile karşılaşmamıştık. Taa ki Aşıklar tepesindeki bu karşılaşmaya dek...
    ···
  15. 15.
    +10
    Valla bir planımız yok Muharrem abi, en önemli meseleyi halletik sayende!" dediğimde, Muharrem, "Ozaman benim çiftliğe gidelim, orda kızımla da tanışırsınız! Hem de havuza falan girersiniz!" dedi. Güzel bir fikirdi, ama hiç birimiz mayo, bikini falan getirmemiştik. Bunu söylediğimde, Muharrem, "Sorun değil, şurda hemen köşede butikçi tanıdığım var!" dedi. Çaylarımız bitince kalktık, butiğe gittik. Bizim hatunların ikisi de hayatında hiç mayo, bikini falan giymemişti. Butiğin sahibi kadın, hatunlara birkaç bikini gösterdi. Mürüvet beyaz bir bikini takım seçti, kabinde denemeye girdi. Az sonra bana seslendi, "Harun, aşkım gelsene, nasıl olmuş?" diye. Kabinin perdesini aralayıp kafamı içeriye uzattım. "Üff, çok yakışmış hayatım! Çıkarma, üstünde kalsın! Etiketini ver, elbiseni giy üstüne!" dedim. Etiketi alıp, perdeyi kapattım.

    Muharrem kasada, butiğin sahibi kadınla gülüşerek birşeyler konuşuyordu. Zeynep de yandaki kabine girmişti seçtiği bikiniyi denemeye. Zeynep az sonra Mürüvet'e, "Abla, bu çok açık, ben giyemem bunu, utanırım!" dedi. Mürüvet, "Dur bir bakayım!" diyerek elbisesini giydi çıktı kabinden ve Zeynebin olduğu kabine girdi. "Hiç te açık falan değil! Hem kimden utanacaksın? Çıkarma, üzerinde kalsın!" dedi. Sonra da Zeynebin bikinsinin etiketini uzattı bana. Ben de kendime bir mayo seçtim ve aldıklarımızın parasını ödemek için kasaya gittim. Fakat Muharrem, "Ayıp oluyor ama Haruncuğum!" diyerek bana para ödetmedi. Ama kendisi de ödemedi. Butikçi kadınla da arasında birşeyler var diye düşünmeden edemedim. Kadın Fingirdek birşeye benziyordu.

    Muharrem'in arabaya atladık ve yarım saatlik yoldan sonra çiftliğine vardık. Uzaktan kumandayla açılan demir kapıdan araziye girip evin önüne yaklaştığımızda, arabanın sesine kahya ve karısı bizi karşılamaya çıktı. Kahya esmer tenli (veya güneşten kapkara olmuş), 30-35 yaşlarında, uzun boylu ve kaslı bir adamdı. Karısı ise tahminimce 25-30 yaşlarında olmalıydı.
    ···
  16. 16.
    +10
    Dün gece de part hazirladim seri seri atiyorum hadi baslayalim

    Mürüvet'in dudaklarının dudaklarıma değmesiyle uyandığımda sabah olmuştu. Her sabah olduğu gibi, benim yarak da benimle birlikte uyanmıştı. Kafamı kaldırıp çocuğa baktığımda, Mürüvet çocuğu extra yatağa yatırmıştı. Mürüvet gülerek, "Yarım saate kalmaz o da uyanır!" dedi ve geceliğini çıkardı. Sutyen takmamıştı, külodunu da çıkarıp yanıma uzandı ve öpüşmeye başladık. Eli yarağımda geziniyordu. Sabah sabah canım am yalamak istiyordu. Birşey demeden Mürüvet'i çekip çekiştirip 69 pozisyonunda üstüme aldım. Ve başladım, hafif ter kokan kıllı dıbını yalamaya. Mürüvet ne yapacağını biliyordu artık, anında yarağımı yalamaya başladı. Bu sefer daha bir istekli, daha bir iştahlıydı. Tadını çıkara çıkara yalıyor, emiyordu yarağımı. Sanki yıllardır kocasıyla hiç oral ciks yapmayışının acısını çıkarır gibiydi. Tabii dıbını da ağzıma bastırmayı ihmal etmiyordu.

    dıbını yalarken yine kendime hakim olamadım ve züt deliğine parmağımı sokmaya çalıştım. Birden durdu, ama yapma falan demedi. işaret parmağımı zütüne tamamen sokana kadar yarağımı yalamaya ara verdi. Parmağım zütündeyken dıbını yalamaya devam edince, o da yarağımı emmeye devam etti. Yavaş yavaş parmağımı zütünde oynatıyordum, ikinci boğumuna kadar çıkarıp, yeniden sokuyordum. Bazen yarağımı ağzından çıkarıp, ıhılıyor, inliyor, sonra tekrar ağzına alıyordu. Mürüvet orgazm olurken yarağımı eliyle öyle bir sıktı ki, koparacak sandım.
    ···
    1. 1.
      0
      Ayraç
      ···
  17. 17.
    +10
    Şermin bozulmuştu bu dediğime, "huur çocuğu!" diyerek suratıma tokadı yapıştırdı. Bunu hiç beklemiyordum. Şermin ağzına gelen küferleri sıralayarak, "Sen kendini bir tak mu sanıyorsun lan? Seni adam yerine koyduk diye zütün mü kalktı, ha? Hata bende ki, senin gibi bir köylü parçasına yüz verdim! Sen git kendi ayarındaki o köylü karılarını gib!" deyip, bir yandan ağlıyor, biryandan da halen bana tokat atmaya çalışıyordu. Tam bir Pgibopat gibiydi hareketleri. iki elini de bileğinden yakalamıştım, bana vurmasın diye. Şermin dişlerini sıkmış, gözlerinde öfke, burnundan soluyordu.

    Kızı nasıl sakinleştireceğimi bilemiyordum. "Şermin, dinle beni bir dakika! Seni üzmek istemedim! Sen her erkeğin rüyalarını süsleyen, çok sexy ve çok güzel bir kızsın! Benim için de öylesin, inan şu anda seni gibmek için can atıyorum, ama mesele başka!" dedim. Şermin o anda debelenmeyi bırakıp, "Nedir mesele?" diye sordu. "Ben sözlüyüm! Daha doğrusu imam nikahlı bir karım var Almanya'da! Ama asıl mesele başka: Sana aşık olmaktan korkuyorum!" dedim. Söylediğimin son kısmı yalandı tabii. Şermin'in yüz hatları yumuşamıştı, gülümseyerek, "Salak! Salaksın sen oğlum, resmen salak! Korktuğun şeye bak! Ben sana çoktan aşık oldum bile!" dedi ve dudaklarıma yapıştı. Şermin, sözlümün veya imam nikahlı karımın olmasını giblememişti bile.
    ···
  18. 18.
    +10
    Muharrem başladı konuşmaya. "Haruncuğum... Hep bir oğlum olsun istemiştim, ama Şermin'den başka çocuğum olmadı. Eğer bir oğlum olsaydı, aynı senin gibi olmasını isterdim. Oturup kalkmasını bilen, konuşmasını dinlemesini bilen, okumuş, kültürlü ve aynı zamanda da benim gibi çapkın. Sende şeytan tüyü mü var nedir bilmiyorum ama, sadece Şermin değil, seni ben de çok sevdim. Yanlış anlama, bir evlat gibi sevdim. Kafan çalışıyor, girişkensin, fırsatları değerlendirmesini biliyorsun. Gördüğüm kadarıyla sen yamuk yapacak biri de değilsin...

    Az çok anlamışsındır, benim parasal sorunum yok. Otelim var, 1-2 Milyon eder. Çifliğin kaç Milyon ettiğini bilmiyorum bile. Ayrıca 85 dönüm Zeytinliğim, küçük bir de Zeytinyağı fabrikam var. O gittiğimiz Kliniğin binası da benim, kiraya verdim. Disko'nun yeri de benim, orayı da kiraya verdim. Merkezde daha bir sürü dükkan var kirada. Sadece kiralardan gelen parayı duysan kafayı yersin. Otelde sadece turist karılarla haşır neşir olmak için takılıyorum...
    ···
  19. 19.
    +11 -1
    izlettirdiği doğumgünü videosu bittiğinde, "Kızkardeşinin kolunda ne dövmesi vardı, pek seçemedim?" dedim. "Ceylan yavrusu! Kızkardeşimin göbek adı Ceren ya, Ceylan yavrusuna da Ceren deniliyormuş, ondan yaptırdı!" dedi. Ama ben, Ceylan yavrusuna başka dillerde 'Bambi' denildiğini biliyordum. Nurcan'ın ağzını yoklamak için, "Kızkardeşin harbiden çok güzelmiş, o güzellikle neden Fotomodellik yapmıyor?" dedim. "Yapıyor zaten! Gerçi sürekli yapmıyor, okuldan vakit bulursa yapıyor ve okul harçlığını çıkarıyor!" dedi. Nurcan'ın konuşmasından anladım ki, bizim 'Bambi', Fotomodellik yapıyorum diye ailesini kandırıyordu ve resmen para karşılığında Fotoğrafçılarla (veya Fotoğrafçıyım diye geçinen heriflerle) gibişiyordu.

    O anda Bambi'yi de gibilecek hatunlar listeme kayıt ettim. Gözümün önünden Bambi'nin netteki çıplak resimleri gitmiyordu bir türlü. Amcığının Pink pozları ve domalmış haldeyken verdiği pozlarda tüm ayrıntısına kadar görünen züt deliğine az mı 31 çekmiştim! Hele resimlerin birinde Motorgibletin üstünde çırılçıplak oturmuş ve öne eğilmiş, zütü arkaya yumurta gibi çıkmıştı. Bunları düşünürken yarağım sertleşmişti ve pantolonumdan belli olmasın diye elimi cebime sokmak zorunda kalmıştım. Canım acaip gibişmek istiyordu ve Nurcan daha başka mağazalara da gideceğimizi sanıyordu. Ona, "gibtir et şimdi başka mağazaları, gördük işte göreceğimizi, hem mobilya seçmek için önümüzde daha nerdeyse 1 sene vakit var! Hadi bizim izmir'deki eve gidelim!" dedim. "Tamam aşkım, sen nasıl istersen!" dedi.
    ···
    1. 1.
      0
      Ya kanki senin eşinin kardeşinin sitesinin linkini atsana ya :D
      ···
    2. 2.
      +1
      Kendini sansürleme dıbına koyduğum gıcık oluyorum
      ···
  20. 20.
    +10
    Meşrubatlarımızı içerken Zeynep de geldi, oturdu yanımıza. Elbiselerini giymişti. Zeynebin yüzüne bakıyordum, neler olduğunu anlamak için. Fakat Zeynep de bakışlarını kaçırıyordu. Huzursuz olmuştum, bir gerginlik vardı ortamda. Sonunda Muharrem kalkıp, kolumdan tutarak, "Gelsene, senle biraz konuşalım!" dedi. Birlikte uzaklaştık onların yanından. Merakla bekliyordum ne konuşacağını...

    "Ulan Eşşek herif! Senin yaptığını Çorumlu yapmaz! Senden beklemezdim böyle bir şeyi!" dedi. "Abi ne oldu ki? Ne yapmışım?" dedim. "Hayır yani, delikanlı gibi gelip söyleseydin ya! O kadar mı anlayışsız birine benziyorum ben?" dedi. "Abi dur bir saniye, sen neden bahsediyorsun?" dedim. "Mürüvet'ten bahsediyorum! Bana niye karın olmadığını söylemedin kerata?" dedi. "Abi, sen en başından Mürüvet'i karım olarak algılayınca, ben de cesaret edip gerçeği söyleyemedim! Özür dilerim!" dedim. "Haruncuğum, bak sen beni daha tanımıyorsun! Ben çapkın bir erkeğim ve çapkın erkeği de severim! Çapkınlık erkekliğin şanındandır! Sen bana gelip deseydin, abi Mürüvet karım değil, ama ben Mürüvet'i gibmek istiyorum, yardım et diye, ben sizi saçlarımın arasında gizler yine gibiştirirdim!" dedi.
    ···