/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 251.
    +7
    Biraz oturduktan sonra Şermin Zeynebe, "Hayatım, kendini kötü hissediyorsan eve zütürelim, yat uyu!" dedi. Ama Zeynep gitmek istemiyor, "Yok, ben iyiyim, geçer şimdi!" diyordu. Şermin yavaştan sinirlenmeye başlamıştı. Benimle yalnız kalmak için Zeynepten kurtulmak istiyor diye düşünmüştüm, ama Şermin'in bambaşka bir sıkıntısı varmış. Tırnaklarını koluna geçirdiğini görünce, "Şşşt, ne yapıyorsun?" deyip elini tuttum, engelledim. Şermin, "Bırak beni!" diye bağırıp tersledi beni. Gözleri dönmüş gibi bakıyor, dişlerini sıkıyordu. O sırada Zümrüt geldi yanımıza, ne oluyor diye sormaya. Şermin'in halini görünce de, "Harun gelsene bir saniye!" diyerek beni ordan uzaklaştırdı ve "Şermin krize girmek üzere! Kocamın sigaralarından verince sakinleşir! Merak etme, daha önce de oldu böyle! Ben getireyim!" diyerek, müştemilata koştu.

    Getirdiği sigarayı yakıp verdim. Normal bir sigara değildi, elde sarılmıştı. içinde ne varsa artık, sigaranın tadı bir garipti ve değişik kokuyordu. Şermin sigaradan daha birkaç fırt çeker çekmez sakinleşmeye başladı. Sigarayı bitirip, iyice sakinleştikten sonra da, yok yere durup dururken gülmeye başladı. Dili de hareketleri gibi gevşemişti, Zeyneple Zümrüt'ün varlığına aldırış etmeden, "Aşkım seni çok seviyorum!" diyerek bana sarılıyordu. Ben de Zümrüt'e, "Ne güzel sigaraymış bu! Başka var mı, varsa biz de içsek ya şundan?" diye sordum. Zümrüt de gülerek, "Vaaar! Ama içeceksek içeriye geçelim!" dedi. "Tamam!" dedim ve Zümrüt'ün yardımıyla Zeyneple Şermin'i kaldırıp, müştemilata zütürdük.
    ···
  2. 252.
    +6
    Müştemilata girince, divanlara oturduk. Zümrüt diğer odadan iki sigara getirdi. "Başka yok, bunu Zeyneple ortak için!" diyerek birini bana verdi. Diğerini de kendine yaktı, ama Şermin az önce içtiği halde Zümrüt'ün sigarasına musallat olunca, birlikte içmeye başladılar. O anda resim çekmek geldi aklıma. Telefonumu çıkarıp, Zümrüt'le Şermin'i sigarayı içerlerken birkaç pozunu çektim. Sigaralar bittiğinde hepimiz müthiş gevşemiştik, olur olmaz şeylere gülüyorduk. Hatunları bilmem ama, ben sanki başka bir aleme ışınlanmış gibiydim. Gerçekte geçen 1 saniye, benim için sanki yavaş çekimde geçiyor ve seneler sürüyor gibiydi. Kafam okadar güzel olmuştu ki, o anda aklımdan ne geçiyorsa yapabilecek güçte hissediyordum kendimi. Aklımdan ise çılgınca bir Grup ciks yapmak geçiyordu...

    Gittim müzik setini getirdim. Sonra Şermin'i dudaklarından öptüm ve "Hadi aşkım, kalk bize Striptiz yap!" dedim. Şermin gülerek kalktı ve dans eder gibi hareketlerle yavaş yavaş soyunmaya başladı. Ben de Zümrüt'le Zeynebin ortasına oturdum ve Şermin soyundukça resim çektim. Şermin en son sütyen ve külodunu da çıkarıp, karşımızda çırılçıplak dans ederken, birkaç resim daha çektim. Sonra Zeynebi ve Zümrüt'ü dudaklarından öpüp, onların da kalkıp soyunmalarını istedim.
    ···
  3. 253.
    +7
    Onlar da soyunurken yarağım kazık gibi olmuştu. Ben de kalktım ve soyundum. Az sonra dördümüz de çırılçıplaktık ve odanın ortasında dans etmekten başka herşeye benzeyen hareketlerle salınıyorduk. Kimin eli kimin cebinde belli değildi. Bir Şermin'e sarılıyordum, zütünü avuçlayıp dudaklarını öpüyordum, bir Zümrüt'ü, sonra da Zeynebi kendime çekip dudaklarına yumuluyordum, memelerini ve zütünü okşuyordum, önümde çömeltip yarağımı yalattırıyordum. Ben biriyle oynaşırken, diğer ikisinin de birbiriyle dans etmesini istiyordum. Onlar kız kıza birbirine çırılçıplak yapışmış dans ederlerken, ben de resim çekiyordum.

    Cennet dedikleri böyle birşey olsa gerekti, kendimi Cennete düşmüş gibi hissediyordum. Ama aklımdan bir şey daha geçiyordu, hep yapmayı, daha doğrusu yaptırmayı istediğim bir şey vardı... Kızların birbirinin amlarını yalamaları! Bunu gerçekleştirmek için de bundan daha güzel ortamı ve fırsatı belki birdaha yakalayamazdım. Ayık kafayla bunu asla yapmazlardı, ama şimdi yapacaklarından emindim. Zeynebi divana oturttum ve bacaklarını ayırıp, Şermin'e Zeynebin dıbını yalamasını söyledim. Şermin gülerek, ruh gibi geldi çöktü Zeynebin önüne ve başladı dıbını yalamaya. istediğim şey buydu işte! Daha sonra Zümrüt'ün dıbını da Zeynebe, en son olarak da Şermin'in dıbını Zümrüt'e yalattırdım. Bu arada bol bol da resim çekmeyi ihmal etmiyordum tabii.
    ···
  4. 254.
    +6 -1
    Zümrüt altta sırtüstü yatıp, Şermin de üstüne çıkıp 69 olmuşlarken, geçtim Şermin'in arkasına, yarağımı dıbına geçirdim ve gibmeye başladım. Şermin aynı anda hem gibilip, hem de alttan amı yalandığı için fazla dayanamadı ve inleye inleye orgazm oldu. Şermin Zümrüt'ün üstünden kalkınca, onun yerine Zeynebi geçirdim ve aynı pozisyonda dıbını gibtim. Zeynebin dıbını giberken, bir ara ben de boşalacakmışım gibi hissettim, ama yavaşlayıp boşalmamaya konsantre oldum. Daha Zümrüt'ü de gibmeden boşalmak istemiyordum. Nihayet Zeynebi de orgazm ettikten sonra, Şermin'i sırtüstü yatırıp, üstüne Zümrüt'ü çıkardım ve dıbını gibmeye başladım. Son bir gayretle Zümrüt'le aynı anda boşaldık. Döllerimi Zümrüt'ün dıbına fışkırtmıştım...

    Hepimiz de orgazm sonrası mayışıklıkla yığılmıştık divana. Dinlenirken, içtiğimiz sigaranın etkisinden olsa gerek, canım müthiş tatlı yemek istiyordu. Hani olsa bir tepsi Baklavayı yiyebilirdim. Zümrüt'e tatlı birşeylerin olup olmadığını sorduğumda, "Pekmez var!" deyip kalktı, mutfaktan koca bir kase Pekmez ve 4 kaşık getirdi. Normalde ben tatlıyı fazla yiyemezken, koca kasedeki Pekmezin nerdeyse yarısını tekbaşıma yemiştim. Hatunlar da yemişti, ama kalanını üçü birden bitirememişlerdi. Onları bilmiyordum, ama beni bir ateş basmıştı, bütün vücudum yanıyordu. Yarağımın da yeniden hareketlenmeye başladığını hissediyordum. Kalktım gittim mutfağa, buzdolabında şişelerde soğuk su varmış. Şişenin birini orda tepeme diktim, bir şişe suyu yarılamıştım. Bir şişe daha alıp içeriye zütürdüm, verdim hatunlara.
    ···
  5. 255.
    +4 -1
    Üstüne de birer normal sigara yaktık. Deminki sigaranın yanında bu sigara sivrisinek gibi kalıyordu. Biraz dinlenip kendimize gelmiştik. Elim sertleşmekte olan yarağıma gitti, biraz okşayınca iyice sertleşti. Kaşığın ucuyla kaseden biraz Pekmez alıp yarağımın başına döktüm ve Şermin'e yalattırdım. Aynı işlemi öbürlerine de yaptırdım. Hatunların hoşlarına gitmişti, habire gülüyorlardı Pekmezli yarağımı yalarken. Ben de gülüyordum, ama Pekmezle ve hatunlarla daha işim bitmemişti...

    Şermin'i domaltıp, Zeynebe de Şermin'in zütünün yanaklarını ayırttırdım ve Şermin'in züt deliğine Pekmez döküp, Zümrüt'e yalattırdım. O sırada da birkaç resim çektim. Şermin zevkten inlemeye başlamıştı. Yarağımı önce Zeynebin ağzına verip ıslattıktan sonra, Şermin'in zütüne soktum. Ve gibmeye başladım. Şermin'in zütünü biraz gibip, yarağımı çıkarıyordum ve Zümrü'tün ağzına veriyordum. Biraz daha gibip, bu sefer Zeynebin ağzına veriyordum. Şunu da biliyordum ki, kafaları iyi olmasa bunu hayatta yapmazlardı. Ama şimdi Şermin'in zütünden çıkan yarağımı köpek gibi yalıyorlardı. Yarın bu yaptıklarını hatırlayıp hatırlamayacaklarını bilmediğimden bol bol resim çekiyordum. Ayrıca bu resimler elimde olduğu sürece, yarın birgün hatunlardan hiç biri bana yamuk yapamayacaklardı...
    ···
  6. 256.
    0
    Hikayeye bak amk
    ···
  7. 257.
    +8
    Aynı şekilde Zümrüt'ün ve Zeynebin de zütlerini gibip, en sonunda Zeynebin zütüne boşaldım. Bu gibişin gerçekte ne kadar sürdüğünü bilmiyorum, ama bana sanki Yüzyıllar sürdü gibi gelmişti. Ve işin ilginç yanı, Şuur'um açıktı, gibişmelerimizin her saniyesinin en ufak detayına kadar net bir şekilde yaşamıştım ve her hareketi beynime kazımıştım. Muhtemelen hatunlar da bunu aynı şekilde yaşamışlardı.

    Birden aklıma geldi, acaba Muharrem Mürüvet'le ne yapmıştı, gibebilmişmiydi Mürüvet'i? Bunu yarın Muharrem'den veya Mürüvet'ten öğrenecektim. Sonra aklıma Muharrem'e yakalanma ihtimali geldi. Olur ya, adamın kalkıp geleceği tutar ve bizi burda çırılçıplak yakalayabilirdi. Aramızda Şermin olmasa sorun yoktu, buyursun gelsin. Ama Şermin'i de aramızda görürse, artık rezalet mi çıkar, cinayet mi çıkar, onu bilmiyordum. Onun için bu Grupciks olayını bu noktada bitirmeye karar verdim. ilk önce Şermin'i giydirdim, sonra da biz giyindik. Biraz açılmak için lavaboda elimizi yüzümüzü yıkadık. Zümrüt'e kahve yaptırdım. Kahveleri de dışarda, müştemilatın önünde içtikten sonra biraz daha insana benzemeye başladık.
    ···
  8. 258.
    +5
    Sonra Zümrüt müştemilatta kaldı, Şermin, Zeynep ve ben eve gittik. Şermin'in kendi odası vardı, onu yatağına yatırıp çıktık, kapısını kapattık. Zümrüt'ün dediğine göre bana da bir oda hazırlanmıştı. Zeynep ise Mürüvet'le aynı odada yatacaktı. Ama Mürüvet'in kapısı kilitliydi, muhtemelen Muharrem de yanında yatıyordu. Onun için Zeynep de benimle yatmak zorundaydı ve Zeynep buna çok sevinmişti. Zaten benim de taa köyden yola çıkmadan önceki asıl amacım buydu, Zeyneple kısa süreliğine de olsa başbaşa kalıp, birbirimize sarılmak, öpüşüp koklaşmak ve birlikte uyumak. Geç te olsa bunu yapıyorduk şimdi. Tabii diğerleri hemen uyudu mu bilmiyorum, ama biz birkaç saat daha uyumadık. Tüm yorgunluğumuza rağmen...
    ···
  9. 259.
    +7
    Uyandıran olmasa, rahat akşama kadar uyurdum, ama sabahın köründe birinin beni dürtmesiyle uyandım. Beni dürtenin Zeynep olduğunu sanmıştım, ama Zeynep yanımda horlaya horlaya uyuyordu. Kafamı öbür tarafa çevirdiğimde Muharrem parmağını dudağına zütürüp 'Sus!' işareti yaptı, sonra da fısıltıyla, "Kalk çabuk, hemen giyin, aşağıya gel!" dedi ve odadan çıktı. Başım çatlıyor gibiydi, hem de uykumu alamamıştım. içimden (tak mu var da, sabahın köründe uyandırdın beni pekekent!) diye söylene söylene kalktım, giyindim ve indim aşağı. Muharrem mutfaktan seslendi, "Gel, gel! Burdayım!" diye.

    Mutfağa girip, "Günaydın!" dediğimde, aynı karşılığı beklerken, Muharrem, "Haruncuğum, sana Zeynebi gibebilirsin dediysem, biraz dikkatli olacağını tahmin etmiştim! Hadi biraz önce benim yerime odaya Zümrüt, Şermin yada Mürüvet girseydi ve sizi aynı yatakta görseydi ne olacaktı? Zeynebi benim nişanlım olarak bildiklerini unutma!" dedi. Bunu unutmamıştım, ama Zeynebi o dediklerinin hepsinin yanında gibtiğim için, görseler de birşey olmazdı. Yine de, "Haklısın abi, aslında Zeynep Mürüvet'le aynı odada yatacaktı, fakat onun kapısı kilitliydi... " dedim. Muharrem de, "Haruncuğum, aklın gibinde olunca kafan çalışmıyor galiba? Baktın Mürüvet'in kapısı kilitli, Zeynebi gönderseydin ya Şermin'in odasına, orda yatardı! Neyse, birdahaki sefere daha dikkatli ol! Tamam mı?" dedi. Sabah sabah bana anlamsız gelen bu konuyu uzatmamak için, "Tamam abi!" dedim.
    ···
  10. 260.
    +14 -1
    Muharrem çay demlemişti, çaylarımızı alıp dışarıya evin önüne çıktık. Daha güneşin ilk ışıkları yeni doğuyordu ve o saatte bizden başka ayakta kimse yoktu. Çaylarımızı içerken, "Ee abi, sen naaptın, gibtin mi Mürüvet'i?" diye sordum. Muharrem pis pis sırıtarak, "gibmezmiyim, gibtim tabii ki! Hem de nebiçim gibtim, sabaha kadar inlettim valla karıyı!" dedi. Ben de, "iyi iyi, sana da bu yakışır abi!" dediğimde, Muharrem'in koltukları kabarmıştı. Sonra Muharrem'e, bugün kahvaltıdan sonra köye döneceğimizi söyledim. Çok ısrar etti birkaç gün daha kalmamız için. Ama ben, babamlar yarın döneceğimizi bildiği halde, bugün gitmekte kararlıydım. Çünkü burada daha fazla kalırsam başım Şermin'le derde girebilirdi.
    ···
    1. 1.
      +1
      Ergenliğimin zirvesini yaşatıyosun bin
      ···
  11. 261.
    +8
    Muharrem beni daha kargalar takunu yemeden uyandırmıştı, ama diğerleri saat 9:30'dan önce kalkmadılar. Bir tek Zümrüt diğerlerinden önce kalkmıştı, o da hemen kahvaltı hazırlamaya koyuldu. Zümrüt sadece, "Günaydın!" deyip, başka da hiç konuşmadan direkt mutfağa geçmişti. Bilemiyorum, belki de dün gece yaşananlardan dolayı utandığından böyle davranıyordu. Diğer hatunlar da indiklerinde, Pergolanın altına hazırlanan kahvaltı masasına geçtik. Kahvaltıda sadece Muharrem'le ben konuşuyorduk. Diğerleri, dün gece yaşananların etkisinden olsa gerek, sessiz sakin yiyorlardı kahvaltılarını. Sanki onların da başları ağrıyor gibiydi.

    Kahvaltı sonrası vedalaşma vakti gelmişti. Şermin, babasının yanında benle resmi bir şekilde vedalaştı, gözlerime dahi doğru düzgün bakmamıştı. Zümrüt'le de vedalaştık ve bindik Muharrem'in arabasına. Benim araba Otelin otoparkındaydı. Otele vardığımızda, Muharrem'in ısrarına rağmen çay kahve içmeye kalmadık, yolumuz uzun diye direkt benim arabaya geçtik, Muharrem'le de vedalaşıp, yola koyulduk.
    ···
  12. 262.
    +9
    Kuşadası'ndan ayrıldığımızda Zeynebe sordum, "Nasılsın aşkım, iyimisin? Dün gece hoşuna gitti mi?" diye. Ama Zeynepten önce Mürüvet atıldı, "Ne oldu ki dün gece? Naaptınız ki?" dedi. Zeynep anlatmayım diye kolumu çimdikledi ve Mürüvet'e, "Hiiç... Rakı içince sarhoş olduğumdan bahsediyor işte!" dedi. Mürüvet yememişti, "Yok yok, mutlaka başka birşey olmuştur, anlatsana Harun!" dedi. Ben de, "Üffff, neler neler oldu, duysan aklın fırlar! Anlatırım anlatmasına, hatta resimleri de gösteririm, ama önce sen bir anlat, sen ne yaptın bizden ayrıldıktan sonra?" dedim. Mürüvet bu soruyu beklemiyordu, birkaç saniye sustuktan sonra, "Ne yapacağım, birşey yapmadım, odama gidip yattım uyudum!" dedi.

    Aynadan Mürüvet'e gülerek, "Hadi hadi, yeme beni, sabah Muharrem anlattı bana herşeyi!" dedim. Mürüvet'in yüzü anında kızarmıştı, "Vay adi herif vaay, yemin etmişti kimseye söylemeyeceğine dair... Aslında onunla sevişmek gibi bir niyetim yoktu valla... Ama sonra düşündüm, 2.000 Lira az para değil, o parayı kocam bile 2 ayda göndermiyor!" dedi. Mürüvet'in bu anlattığına, en az benim kadar Zeynep te şaşırmıştı. Demek ki Muharrem Mürüvet'i parayla gibişmeye razı etmişti. Bu bilgi ile Mürüvet elimdeydi artık, Zeynebin dıbını da gibtiğimi bilip bilmemesinin bir önemi kalmamıştı.
    ···
  13. 263.
    +13
    Muharrem'in bana anlatmasına Mürüvet'in canı sıkılmış, morali bozulmuştu. Elimi arkaya uzatıp Mürüvet'in dizini okşadım ve gülerek, "iyi etmişsin aşkım! Keşke daha çok para tırtıklasaydın, pekekentte tak gibi para var! Neyse boşver şimdi para mevzusunu, Muharrem iyi gibiyor mu? Sen bize onu anlat!" dedim. Mürüvet güldü, "Yok yaa, daha bacaklarımın arasındayken boşaldı, gibi amıma doğru düzgün girmedi bile! Sonra da yattı uyudu, başka da bir tak olmadı sabaha kadar! Eee, siz ne yaptınız dün gece? Anlat hadi!" dedi.

    Telefonumu çıkardım, dün gece çektiğim resimlerin olduğu dosyayı açıp, "Alem yaptık! Al kendin bak!" diyerek verdim. Zeynep dün geceyi bizzat yaşadığı halde, Mürüvet'ten daha çok merak ediyordu resimleri. O da ön koltuktan kafasını arkaya uzattı, birlikte baktılar resimlere. Resimleri görünce ikisi de şoka girmiş gibiydiler. Zeynebin yüzü kireç gibi oldu, gıkı çıkmıyordu. Mürüvet ise resimler ilerledikçe, "Ohaa! Çüşş! Vay be!" gibi şeyler söyleyerek hayretini saklayamıyordu. Resimler bitince Mürüvet telefonu bana geri verdi ve "Tühh yaa, çok şey kaçırmışım, keşke ben de sizin yanınızda olsaydım! Resimlere bakarken bile amım sulandı valla!" dedi.
    ···
  14. 264.
    +9 -1
    Ben de onu dolduruşa getirmek için, "Sanki yanımızda olsaydın, diğer hatunların yaptıklarını yapacakmıydın ki?" dedim. "Yapardım valla, benim o huurlardan neyim ekgib?" dediğinde, "Ehh, unutma bu dediğini! Bir daha ortam olursa göreceğim seni de!" dedim. Mürüvet, "Tamam, sen ortamı ayarla yeter ki! Off of, şu anda ne biçim azdığımı tahmin bile edemezsiniz!" dedi. Bu konuşmalardan sonra benim yarak da azmış, önümde çadırı kurmuştu. Mürüvet'e, "Külotunu çıkarsana!" dedim. Mürüvet, "Şimdi mi, arabada mı?" dedi. "Evet, çıkar hadi! Merak etme kimse göremez!" dedim.

    Zeynep kafasını arkaya çevirip Mürüvet'e baktı, dediğimi yapacak mı diye. Mürüvet külodunu çıkarınca, "Okşa dıbını!" dedim. Mürüvet aynadan gözümün içine bakarak bacaklarını ayırdı ve dıbını okşamaya başladı. Yanında çocuk uyuduğu için Mürüvet koltuğun tam ortasına oturamıyordu. Onun için aynadan tam göremiyordum Mürüvet'in dıbını, ama dıbını okşarkenki yüz ifadesini görmek bile yetiyordu. Zeynep ise önde ne yapacağını bilmez halde kıpırdanıp duruyordu. Zeynebe, "Aşkım istiyorsan sen de çıkar külodunu?" dediğimde, "Gerek yok!" dedi. Kafasından ne geçiyorsa, düşünceli görünüyordu biraz.
    ···
  15. 265.
    +8
    Aynadan Mürüvet'e bakıp, "Nasıl gidiyor aşkım?" diye sordum. Mürüvet dıbını okşamaya devam edip, "Off yaa, daha da azdım, kuduruyorum valla!" dedi. Gözleri kaymıştı. işin gerçeği ben de kuduruyordum. ilk gördüğüm çıkış tabelasından saptım, çıktım otoyoldan. 8-10 kilometre ilerde küçük köy gibi bir yer görünüyordu. Köy yolunda 150-200 metre ilerleyip, kenarında birkaç ağacın bulunduğu bir tarlanın yanında durdurdum arabayı. Etrafa baktım, kimseler görünmüyordu. indim arabadan, Mürüvet'i de indirdim. Ağacın arkasına zütürdüm ve ağaca tutundurarak hafif domalttım. Fermuarımı açıp yarağımı çıkardım. Eteğini biraz kaldırıp, arkadan yarağımı dıbına geçirdim. Ve Mürüvet'i gibmeye başladım. Mürüvet zaten arabada nerdeyse orgazm olmak üzereydi, dıbına hızlı hızlı birkaç kez pompalayınca, inleye inleye orgazm oldu.

    Dizleri titriyordu, ayakta zor duruyordu. Ama ben daha boşalmamıştım. Mürüveti kendime dönderip önümde çömelttim, yarağımı verdim ağzına. Harbiden de kudurmuş gibi yalıyor, emiyordu yarağımı. Ağzına boşaldım. Boşalmam bitip de döllerimi yutunca, Mürüvet'i kaldırdım ayağa. Eteğini düzeltti, elinin sırtıyla ağzını sildi. Tekrar arabaya döneceğimizde, "Harun, çişim var, buraya işesem olur mu?" dedi. "Olur, işe!" dedim. Eteğini toplayarak çöktü ve gözlerimin içine bakarak şarıl şarıl işedi.
    ···
  16. 266.
    +8
    Sonra arabaya yürüdük. ikimiz de boşalmış ve rahatlamıştık, tek Zeynep kalmıştı boşalmayan. Etrafı birkez daha kontrol ettim, gelen giden yoktu. Zeynebin kapısını açtım, külodunu çıkarmasını ve yan dönüp ayaklarını dışarı sarkıtarak oturmasını söyledim. Zeynep dediğimi yapınca, Mürüvet'e, "Hadi gel bakalım, Zeynebin dıbını yala!" dedim. Mürüvet önce biraz duraksadı, fakat sonra geldi. Ben ayakta hem kapıyı tutuyordum siper olsun diye, hem de etrafı kolaçan ediyordum. Mürüvet çöktü Zeynebin önüne ve dıbını yalamaya başladı. ilkbaşta biraz çekingendi, ama birkaç dakika sonra gözlerini yumarak, adam akıllı yalıyordu. Zeynebin am dudaklarını sündüre sündüre emiyor, diliyle klitorisini gıdıklıyordu.

    Zeynep de gözlerini yummuştu, inleyerek Mürüvet'in saçlarını okşuyordu. Zeynebin orgazm olması Mürüvet'inkine nazaran biraz daha uzun sürmüştü. Sonunda Zeynep de boşalıp rahatlayınca toparlandılar. Bindik arabaya, geri otoyola çıktık ve yolumuza devam ettik. 10 dakika geçmeden, ikisi de horlaya horlaya uyumaya başladılar. Ben de uyandırmadım, saatlerce uyudular. Sadece bir kez çocuk ağladığında Mürüvet çocuğu emzirdi, sonra tekrar uyudular...
    ···
  17. 267.
    +8
    Akşama doğru yolculuğun sonuna yaklaşmıştık, köye yaklaşık bir saatlik yolumuz kalmıştı. ikisi de nerdeyse tüm yolculuk boyunca uyuyorlardı. Oysa ben gözlerimi zorlukla açık tutabiliyordum. Kendimi çok zorlasam belki köye kadar sürebilirdim, ama son anda bu fikirden vaz geçip, ilk benzinliğe çektim arabayı. Araba durunca bizimkiler uyandılar. Ve sağa sola bakınıp, burda niye durduğumuzu sordular. Ben de uykumun geldiğini, devam edemeyeceğimi, arabada biraz uyumak istediğimi söyledim. Mürüvet, "Burda uyunur mu be, Otele gidelim!" dedi. Ben de, "Bu civarda gidebileceğimiz tek doğru düzgün Otel var, o da geçenki gittiğimiz otel. Ama orası da biliyorsun ki çok kazık!" dedim.

    Mürüvet, "Olsun, oraya gidelim, ama o huurlara okadar çok bahşiş verme!" dedi ve çıkarıp Muharrem'den aldığı 2.000 Lirayı verdi. Ben de parayı aldım ve sürdüm Otele. Resepsiyonda yine geçenki kız vardı, bizi güleryüzle karşıladı. Aynı odayı istedim, fakat busefer geceleyeceğimizi, akşam yemeği ve kahvaltı da alacağımızı söyledim. Kız faturayı uzattığında, geçenki ödediğim indirimli fiyattan da az bir tutar yazıyordu. Şaşırmıştım, kıza, "Bir yanlışlık yok değil mi?" diye sormak zorunda kaldım. Kız da gülerek, "Yok efendim!" dedi. Faturanın bu sefer düşük olmasının nedenini anlamamıştım, ama sevinmiştim. Yazan tutarın üstüne fazladan 100 Lira koyup kıza verdim ve "Böyle tamamdır!" dedim. Kız gülerek teşekkür etti, anahtarımızı verdi ve akşam yemeği ile kahvaltı saatlerini söyledi...
    ···
  18. 268.
    +9
    Odaya girdiğimizde, Mürüvet'le Zeynebe beni akşam yemeği saatinde uyandırmalarını söyleyip, kendimi elbiselerimle attım yatağa. Bırak gibişmeyi, oynaşacak, elleşecek halim bile yoktu, uykusuzluktan gözümü açamıyordum. En azından yemek saatine kadar 1-2 saat uyursam iyi olacaktı. Kafam yastığa değer değmez uyumuşum...

    Akşam yemeği saatinde uyandırdılar beni, ikisi de duşlarını almışlar ve giyinip hazırlanmışlardı bile. Ben de çabucak bir duş alıp, giyindim. Çocuğu da alıp indik aşağı, Otelin restoran kısmına geçtik. Açık büfeden yemeklerimizi alıp karnımızı doyurduk. 2 saatlik uyku, duş ve ardından güzel bir akşam yemeği iyi gelmişti, kendimi yine zinde hissediyordum. Yemeğin ardından tatlılarımızı da yedik. Mürüvet'le Zeynep meşrubatlarını bitirmemişlerdi, onlar otururken ben sigara içmek için kalktım. Lobiden bahçeye çıkacaktım. Resepsiyonda, deminki kızın yanında ben yaşlarda bir genç vardı, kıza bilgisayarda birşeyler gösteriyordu. Beni farkedince, "Harun!" diyerek resepsiyondan çıktı ve yanıma geldi, "Beni tanımadın mı lan Yavşak? Ben Atalay!" diyerek sarıldı bana.
    ···
  19. 269.
    +8
    Atalay Ortaokuldan arkadaşımdı. Otelde ön büro müdürü imiş. Biz geçen sefer Otelden ayrıldıktan sonra faturaları incelerken görmüş ismimi. Resepsiyondaki kızlara da, birdaha gelirsem indirim yapmalarını söylemiş. Lobide oturduk, biraz sohbet ettik, hal hatır sorduk birbirimize. Yanımdaki hatunların kim olduğunu falan sordu, anlattım. Ben de ona resepsiyondaki kızın ne iş olduğunu sorduğumda, Atalay kafasını çevirip resepsiyona baktı ve "Beste'yi mi soruyorsun? Hoşuna gittiyse gibebilirsin! Kız yarak hastası, ben gibtim birkaç kere!" dedi. Sonra da, "Dur lan tanıştırayım sizi!" deyip, çağırdı Beste'yi yanımıza. Bizi tanıştırdı ve kıza, "Harun senden çok hoşlanmış, seninle görüşmek istiyormuş!" dedi. Beste de bana gülümseyerek, "Tamam, görüşelim! Atalay bey benim iznimi ona göre ayarlasın!" dedi ve zütünü kıvırta kıvırta yürüyerek resepsiyona geri döndü.

    Atalay'a, "Gel ben de seni benim hatunlarla tanıştırayım!" dedim. Kalktık ve restorana geçtik. Tanıştırdım bunları. Oturduk sohbete başladık. Mürüvet Atalay'ın ağzına girecekti, çok hoşlanmıştı ondan. Atalay da Mürüvet'e yalakalık derecesinde iltifatlar ediyordu. O anda aklıma başka birşey geldi ve Atalay'a bu gece bizimle takılıp takılamayacağını sordum. O da, Otelden ayrılamayacağını, ama Otelde olursak sabaha kadar vaktinin olduğunu söyledi, "Acil bir durumda bana cepten ulaşırlar zaten!" dedi. Ben de, "iyi, o halde yukarı çıkalım, sohbetimize bizim odada devam edelim! Hem Mürüvet de çocuğu yatırır!" dedim. Mürüvet bu teklifime Atalay'dan daha çok sevinmişti. Atalay, "Tamam, siz gidin, ben 10 dakika sonra gelirim!" dedi ve kalkıp resepsiyona gitti. Biz de 4-5 dakika daha oturup kalktık, odamıza çıktık...
    ···
  20. 270.
    +27 -1
    Okuyan kardeslerim sukulasin şu entryi de bi gorelim aktif kac kisi ona gore devam olaylara ya da yeni baslik acicam farkli yerlerde geciyor yasadiklarim devam edcez siz sukulayin bunu beyler ölmessiniz
    ···
    1. 1.
      0
      Ayraç :d
      ···
    2. 2.
      0
      Seri at panpa elim gibimde kaldı :D
      ···
    3. 3.
      0
      Ne güzel yazdin ulan bekliyoruz
      ···
    4. 4.
      0
      Hadi be bro
      ···
    5. 5.
      0
      Devam p
      ···
    6. 6.
      0
      Dewamisusiei
      ···
    7. diğerleri 4