-
51.
+7Mutfak dolaplarının içine bakmadım, ama rafta yeni alınmış olduğu belli olan bardaklar, tezgahın üstünde Ketil falan vardı. Banyodadaki rafta da, yine 7-8 tane havlu, güzelce katlanmış duruyordu. Tuvalet kağıdı, şampuan, sıvı sabun, diş macunu ve diş fırçası bile alınmıştı. Yatak odasına baktığımda, orası da kullanıma hazır duruma gelmişti. Nevresim, çarşaf, yastık, battaniye falan hep yeni alınmıştı.
Firdevs'e, "Meltem hanımın eseri mi bütün bunlar?" diye sordum. Firdevs, "Temizliği kadınlara yaptırdık, diğer şeyleri Meltem hanım kendisi aldı. Ben de düzenlemesine yardım ettim ama!" dedi. Bütün övgünün Meltem hanıma gitmesini istemediğini anlamıştım, "Eline sağlık aşkım!" deyip dudağına bir öpücük kondurdum. Ama Firdevs bu küçük öpücükle yetinmedi, bana sarılıp dudağıma yapıştı. Demin Müge'yi gibtiğim halde, Firdevs'le öpüşürken göğüslerinin sıcaklığını vücudumda hissedince yarağım anında kazık gibi olmuştu. Canım o anda ne kadar Firdevs'i gibmek istese de, şu anda bu hiç te iyi bir fikir değildi. Firdevs'i zorla ayırdım kendimden ve "Gidelim!" dedim.
Dairemden çıktık, Firdevs kapıyı kilitledi, ama anahtarı vermedi. ilginç bir durumdu, daire bana ait olmasına rağmen benim anahtarım yoktu. "Başka anahtar var mı?" diye sorduğumda, "Yok, tek bu var!" dedi. "Ee, bana vermeyecekmisin anahtarı?" dedim. "Yok, verirsem Meltem hanımın sürprizi bozulur! Çekmeceye koyacağım, Meltem hanımın yanında istemen lazım! Tamam mı?" dedi. Bana biraz çocukça gelmişti bu fikir, yine de, "Tamam!" deyip güldüm. -
52.
+5 -2Boşalmam bitince, en son damla dölümü de yutmadan bırakmadı Gustav yarağımı emmeyi. Gustav önümden kalktığında, Alexandra da zütümden parmağımı çekti. ikisi birlikte banyoya gittiler. Ben de Alexandra'nın Viski dolu bardağını aldım ve yatağa oturdum, büyükçe bir yudum içtim. Viski iyi gelmişti. Ama halen bir erkeğin bana sakso çekmesine izin verdiğime kızıyordum kendime. O sırada bunların banyoda kendi aralarında Almanca konuşmalarını duydum. Alexandra Gustav'a, (Sence hangisi daha iyi?) diye sorunca, Gustav, (Bununkini daha çok beğendim!) dedi. O anda nedense aklıma ilk gelen kişi Ramazan çavuş oldu. Acaba benim yarağımı Ramazan çavuşun yarağıyla mı kıyaslıyordu Gustav? Ama bunu onlara soramazdım, çünkü Almanca bildiğimi deşifre etmek istemiyordum.
Biri ellerini, diğeri de ağzını yıkayıp geldiler. Gustav yine 1-2 metre ileride dikilirken, Alexandra yanıma oturup yüzümü kendine çevirdi ve dudaklarıma yumuldu. Biraz öpüştükten sonra, sönük yarağımı avuçlayıp, "Bu biraz dinlenip kendine gelsin, ben de bu arada Gustav'ı ödüllendireyim!" dedi. Sonra da Gustav'a, "Straponu getiriyorsun!" dedi. Gustav ikiletmeden, "Derhal karıcığım!" diyerek gitti valizden Straponu alıp, yanında da krem gibi bir şey getirdi. Alexandra ayağa kalkıp, tam önümde dikilerek külodunu indirdi. Sonunda Alexandra'nın klitoris Piercing'ini görmüştüm. Bir eliyle omzumdan destek alarak külodunu ayaklarından çıkardı. Sonra da Strapounu külot gibi giyerek, yanlardan ince deri kemerleri sıkılaştırdı beline. Strapon Alexandra'nın önünde gerçek yarak gibi sallanıyordu... -
53.
+7Beste'nin dıbını yalamak istiyordum, kolundan tutup ayağa kaldırdım. Ve yönünü Atalay'ın çalışma masasına dönderdim, masaya tutunup hafif domalmasını sağladım. Beste eteğini yukarıya sıyırarak tam gibilme pozisyonu almıştı, anlaşılan hemen gibeceğimi bekliyordu. Arkasına çömelip, bembeyaz zütünün yanaklarını iki elimle yoğurup, birbirinden ayırdığımda, Kahverengi züt deliğinin hemen altında hafif kıllı dıbının dudakları da birbirinden ayrıldı...
Dilimi dıbının pembe ve ıslak deliğine değdirdiğimde, "Ohhhh!" sesi yükseldi Beste'den. Deli gibi yalamaya ve dillemeye başladım dıbını. Suları yerlere akana kadar yaladım dıbını. Sonra züt deliğini yalamaya geçtim. Dilimi züt deliğine soktukça Beste zevkten çıldırıyor, tüm vücudu titriyor ve inleme seslerine hakim olamıyordu. Sonunda dayanamadı ve "Hadi sok artık yarağını!" diye yalvarmaya başladı. Beste tam gibilecek kıvama gelmişti.
Ayağa kalktım ve yarağımı dıbına geçirdim. Beste'nin, "Ohhhh!" diye inlemesi eşliğinde yağ gibi girmişti yarağım sulu dıbına. Daracık dıbının içi fırın gibi yanıyordu. Kökleyip kaldım bir süre içinde. Beste de kendini masaya yapıştırmıştı iyice, kegib kegib nefes alıyordu. Sonra kafasını masadan kaldırıp, "Hadisene, ne bekliyorsun!" dedi. Yavaşça gidip gelmeye başladım. Hızımı artırarak pompalıyordum dıbına. Birkaç dakika sonra Beste'nin, "Ahhh, uhhh!" diye inlemeleri daha sesli çıkarken, masa da her darbemle Beste'yle birlikte ileri geri gidip geliyordu. Beste orgazm olmak üzereydi, vücudunun kasılmasından belli olmuştu bu. Sonunda çığlık gibi uzun bir inlemeyle orgazm oldu. Ben pompalamaya devam edince de, "Yeterrr, ben bittim!" deyip masadan doğrulmaya çalıştı. -
54.
+7Bu arada parmaklarımı dikiş izlerinin üzerinde gezdiriyordum. Dikiş izlerine birkaç öpücük kondurarak memelerine geçtim. Yaşına göre çok diri sayılan memelerini öpüp kokladım, yalayıp emdim. Meltem hanım da zevk aldığını belli eden sesler çıkararak saçlarımla oynuyordu. Memelerinden göbeğine indim. Göbeğini de biraz öpüp yaladıktan sonra, boxerini aşağı sıyırdım biraz. Meltem hanım da kıçını kaldırarak tamamen çıkarmama yardımcı oldu. Çok ilginç bir amı vardı. Am dudakları, klitorisinden başlayıp aşağıya doğru kıvırcık marul şeklinde uzuyordu.
dıbının dudaklarını dikkatle incelediğimi farkedince, "Güzel görünmediğini biliyorum, beni de rahatsız ediyor, istanbul'da kalsaydım Labioplasti ameliyatı yaptıracaktım... " dedi. ilk defa duyuyordum bunu, estetik ameliyatla am dudaklarını küçültüyorlarmış. "Yoo, ben rahatsız olmadım, sadece ilk defa görüyorum!" dedim ve dıbına yumuldum. Kıvırcık am dudaklarını öpüp yalamaya, emmeye, dudaklarımın arasına alıp sündürmeye başladım. Klitorisini emmeye başladığımda ise Meltem hanım inlemelerini yükseltti. Aynı anda dıbını da parmakladığımda, inlemelerle ve küçük çığlıklarla kasılarak orgazm oldu. -
55.
+7Çarşamba akşamı Halime aradı, Perşembe günü buluşacağımız yeri kararlaştırmamız için. Onunla istediği yerde buluşabileceğimi söylediğimde, kasabada bir bilgisayar kursunun adını verdi. Ve yarın saat 13:00'te kursun önünde olacağını söyledi. Fakat hemen ardından, ama fazla kalmayacağını, evden sadece 1 saatliğine izin alabildiğini söyledi. Böylelikle benim yarın onu gibme planlarım da suya düşmüş oluyordu. Yarın muhtemelen sadece kuru kuru muhabbetle geçecekti buluşmamız ve bu duruma canım sıkılmıştı. Telefonu kapatmadan önce biraz da (Ee, başka ne var ne yok?) muhabbeti ettik ve yarın görüşmek üzere vedalaştık.
O gece uyumadan önce epey düşündüm, yarın bu kızı 1 saat gibi kısa bir sürede nereye zütürüp de gibebilirim diye. Ama bir çözüm bulamadım...
!!! Not!!! Devami icin rez aliniz. -
-
1.
0Rez panpa
-
2.
0rez panpaaaa
-
1.
-
56.
+7Sonra ayağa kaldırıp, arabaya domalttım. Eteğini yukarı toplayıp, yarağımı arkadan dıbının dudaklarına sürtmeye başladım. Sokacağımda, Mürüvet, "Biraz ıslatsana!" dedi. Arkasına çömeldim ve dıbını yalamaya başladım. zütünün yanaklarını iki elimle ayırıp, amıyla birlikte zütünün deliğini de yalıyordum. Mürüvet hafiften inlemeye, amı da sulanmaya başlamıştı. "Tamam, hadi!" deyince, yalamayı bırakıp doğruldum. Yarağımı tutup dıbının deliğine yerleştirdim ve yüklendim. Mürüvet, "Ohhh!" derken dibini bulmuştum. Ve pompalamaya başladım. Mürüvet arabaya tutunduğu için, araba sallanıyordu. Bu da Zeynebin canını sıkmış olmalıydı ki, elinde sigara paketi ve çakmakla indi arabadan. Sigarasını yakıp yanımızdan uzaklaştı. Zeynebin bu tavırlarından, Mürüvet'i gibmemi kıskandığını anlıyordum.
Mürüvet'i gibiyordum, ama gözümün önüne hep kaynanam geliyordu. Kaynanamı gibtiğimi farz edip, hırsla pompalıyordum Mürüvet'in dıbına. Mürüvet orgazm olup, "Aşkım ben bittim!" deyince yavaşladım. Mürüvet'in zütünü giberek boşalmayı düşünüyordum ki, o sırada Zeynep de sigarasını bitirmiş gelmişti. "Üff be, daha bitmedi mi işiniz?" deyip arabaya bineceği zaman, Mürüvet'in amından yarağımı çıkarıp, Zeynebe, "Gel buraya!" dedim. Zeynep yarağıma gözünü dikerek yanıma geldi ve bozuk atar gibi, "Ne var?" dedi. "Ebenin amı var! Gel buraya!" dedim ve kolundan çekip, dudaklarına yumuldum. Hepsi bu kadarmış, Zeynepte kapris falan kalmadı, öpüşürken dudaklarımı kemiriyordu adeta. -
57.
+7Anahtarı vermek için resepsiyona gittiğimde, resepsiyonda Halime denen kız vardı. Bana, "Günaydın!" derken yine garip garip bakıyordu. Zeynebe sinirim daha geçmemişti, şimdi bir de bununla uğraşamayacaktım. Günaydın falan demeden, "Çıkış yapıyoruz!" dedim ve anahtarı bıraktım bankonun üzerine. Tam arkamı dönüp ordan uzaklaşacağımda, Halime, "Harun abi! Şeyyy... ödenmemiş Extranız var!" diye seslendi. Bana Harun abi demesine şaşırmıştım, hemen geri döndüm. "Pardon ama, tanışıyormuyuz?" diye sordum cüzdanımı çıkarırken. Halime, "Yok tanışmıyoruz da, ben Nurcan'ın teyzesinin kızıyım!" dediğinde, içimden (Hasgibtir, bir bu ekgibti!) dedim.
Şaşkınlıktan birkaç saniye ne diyeceğimi bilemedim. Kendimi toparlayıp, "Yaa, öyle mi? Memnun oldum! Nurcan hiç bahsetmedi senden? Nikahımızda da görmedim seni?" dedim ve tokalaşmak için elimi uzattım. Halime de elini uzatıp, "Şeyy, biz onlarla küsüz. Daha doğrusu annemle teyzem birbirlerine küsler... " dedi. "Hmmm, peki sen görüşüyormusun Nurcan'la?" diye sordum. Halime, "Yok, görüşmüyoruz! Annem bizlerin de görüşmesini istemiyor... " dediğinde, biraz olsun rahatlamıştım. "Küs olmanıza üzüldüm! Peki, beni nasıl tanıdın, daha önce görüştüğümüzü hatırlamıyorum?" dedim. "Görüşmedik ki, halam nikahınızda çekilen resimlerinizi göstermişti, ordan tanıdım! Zaten Otel kayıtlarında da adın soyadın yazıyor!" dedi. "Hmm, anladım!" dedim. -
58.
+6 -1Telefonumun çalmasıyla uyandığımda, Birgül yatakta yoktu. Ben yataktan kalkana kadar sustu telefon. Mutfağa, banyoya tuvalete baktım, Birgül yoktu. O sırada salonda telefonum yeniden çalmaya başladı. Salona gidip telefonumu aldım, Birgül arıyordu. Açtığımda, "Uyandın mı aşkım?" dedi. Ben de, "Sabah sabah neredesin sen?" dediğimde, güldü ve "Ne sabahı yaa? Nerdeyse akşam oluyor aşkım!" dedi. Saatime baktım, harbiden 15:30'a geliyordu. "Niye uyandırmadın beni? Hem nerdesin sen?" dedim. "Öyle güzel uyuyordun ki aşkım, uyandırmaya kıyamadım! Ben şimdi Oteldeyim, stajım var bugün!" dedi. "Nezaman geliyorsun?" diye sorduğumda, "Bugün gececiyim, yarın öğleden sonra evdeyim!" dedi. Sonra da, benim yarına kadar evde kalıp, kendisini beklememi istedi. Ama ben bunu yapamayacağımı, işlerimin olduğunu söyledim.
Birgül'le telefon görüşmesini bitirdikten sonra, baktım telefonumda okunmamış mesajlar vardı. Halime'den, Firdevs'ten ve Meltem hanımdan gelmişti. Halime ve Firdevs, beni sevdiklerini ve özlediklerini yazmışlardı. Meltem hanım ise (Kırıldım sana!) yazmıştı sadece. Üçüne de tek tek aynı mesajı (Kusura bakma, sınavlarım var, sınavlar bitince görüşürüz!) diye yazıp yolladım. Eve gidip, biraz kafamı dinlendirmek istiyordum. Ayrıca gerçekten de sınavlarım vardı ve hazırlanmam gerekiyordu. Mesajları gönderdikten sonra duş alıp çıktım, arabama atlayıp köye gittim. -
59.
+5 -1Hiç acıtmadan parmaklıyordu zütümü Alexandra ve ben bundan müthiş zevk alıyordum. istem dışı elim yarağıma gitti ve sıvazlamaya başladım. Ama Alexandra anında, "Hayır Harun! Elini çekiyorsun ordan! Seni Gustav boşaltıyor!" dedi. içimden, (Hah, bir bu ekgibti dıbına koyum!) diye geçirdim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Öyle zor bir durumdaydım ki, yarağım resmen zonkluyordu ve patlama derecesine gelmişti. Hatta kasıklarıma dayanılmaz bir ağrı girmişti, biran önce boşalmadan da bu ağrının geçmeyeceğini tecrübelerimden biliyordum. Alexandra'ya, "OK!" deyip gözlerimi kapadım...
Gustav Alexandra'dan emri alınca, hiç vakit kaybetmeden önüme yumuldu, yarağımı ağzına aldı ve taşaklarımı okşayarak yarağımı emmeye başladı. Şu an, hayatta hiçbir zaman ödün vermeyeceğimi sandığım bir prensibimi çiğnemiştim böylelikle. Zevk almıyormuydum? Alıyordum, ama bir çeşit suçluluk duygusunu da birlikte yaşıyordum. Yarağımı şu an yalayanın Gustav olduğunu bildiğim halde, gözlerimi kapamış, onun bir kadın olduğunu hayal ediyordum. Sonra kendime manevi işkence çektirmeyi bırakıp, sadece aldığım zevke konsantre oldum. Alexandra'nın parmağı zütümde çalışırken, Gustav'ın karı gibi çektiği saksoya fazla dayanamadım ve ağzına fışkırttım döllerimi... -
60.
+6Alexandra'ya, Ramazan çavuşla nerden tanıştıklarını sorduğumda, verdiği cevap canımın sıkılmasına neden oldu. Meğer Alexandra, Jürgen'in ablası imiş. Ben bu odaya aslında ayıp olmasın diye, sadece bir bardak Viski içip, odama gitmeyi düşünerek gelmiştim. Ama şimdi fikrimi değiştirmiştim, bardağımdaki Viskiyi bir dikişte bitirip, yeniden doldurdum bardağımı. Alexandra, Nurcan'la Jürgen'in boşanmalarına rağmen, Ramazan çavuşla halen çok iyi anlaştıklarını, Ramazan çavuşun projesini de Gustav'ın para almadan, hatır için çizdiğini anlatırken, ben bir bardak Viskiyi daha bitirmiştim. Kafam hafiften çakır olmuştu. Alexandra'nın anlattıklarını yüzümde zoraki bir gülümseme ile dinliyordum, ama Jürgen'in ismini duydukça içten içe sinirleniyordum ve içimden küfürler ediyordum huur çocuğuna.
-
61.
+6"Ne istiyor bu çocuk senden?" diye sordum. "Kim? Veli mi? Hiiç... çay getirmişti de... " dedi. "Sen bugün çay yapmadın mı?" dedim. "Yaptım yaptım, ama benimki daha demini almamıştı... " dedi. "Meltem hanım derste mi?" dedim. "Evet, gireli 15 dakika oldu, yarım saat sonra biter dersi!" dedi. "iyi, şu çaya bir bak da, demlenmişse bir bardak çay getir!" dedim. Firdevs, "Tamam!" deyip kalktı mutfağa gitti. Bugün, ayak bileklerine kadar uzun siyah bir etek giymişti. Önden bakınca dıbının detayları belli olmasa da, arkadan bakınca dolgun zütünün yuvarlak hatları çok çekici duruyordu.
Çayımı içerken, Firdevs'e, buranın haftalık temizliğini kimin yaptığını sordum. iki tane temizlikçi kadının yaptığını söyleyip, bunu niye sorduğumu sordu. Ben de benim daireyi temizletmek istediğimi söyleyince, Firdevs arkasına yaslanıp, yine kendisini önemli biriymiş gibi göstermeye çalıştığı bir oturuşla sırıtmaya başladı. "Ne oldu, neden gülüyorsun?" dediğimde, önce, "Hiiç!" dedi, sonra da, "Meltem hanım sana sürpriz yapmak istiyordu ama... " deyip, çekmeceden benim dairenin anahtarını aldı ve "Gel benimle!" deyip kalktı. O önde, ben arkasında, benim daireme gittik.
Kapıyı açıp içeriye girdiğimizde, mis gibi kokuyordu her yer. Esaslı bir temizlik yapılmıştı, her yer pırıl pırıldı. Firdevs heyecanla, "Burası nasıl olmuş?", "Şurası nasıl olmuş?" diyerek, dairemi bana gezdiriyordu. O eski modası geçmiş eşyalar bile yeni gibi parlıyordu. Salondaki masaya kurstaki fazla bilgisayarlardan birini ve bir de yazıcı kurmuşlardı. "Çalışıyor mu bu zımbırtılar?" diye sorduğumda, Firdevs, "Yok, süs olsun diye koyduk! Tabii çalışıyor, ne sandın? Kablosuz internet bağlantısı bile var!" dedi. Ben her ne kadar kendi Laptopumu hep yanımda bulundursam da, belki işime yarardı. -
62.
+6Birgül resimlere bakmaya devam ederken, "Çok güzel vücudu varmış!" dedi. "Öyledir!" dediğimde, "Onunla da anal yapıyormusunuz?" diye sordu. Birgül anal ciks konusuna pek bir ilgi duyuyordu. "Evet yapıyoruz. Sen resimlere devam et, birkaç tane de anal resim olacaktı!" dedim. Nurcan'ı zütten giberken çektiğim resimlere gelmişti. Birgül, "Biliyormusun ben analdan çok korkuyorum! Yani, çok acıyormuş... " dedi. Ben de gülümseyip, "Evet, ilk seferinde biraz acıyabilir. Ama bu acı katlanılmayacak bir acı değil!" dedim. Birgül de, "Ex sevgilim analdan yapmayı çok istedi, ama sırf bu korkumdan yaptırmadım! Onun yerine önden yapmasına izin verdim, kızlığımı verdim hayvana, ama yine de yaranamadım! Sırf zütten vermiyorum diye ayrıldı benden huur çocuğu!" dedi.
Nurcan'ın resimleri bitince, Birgül telefonumu geri verdi. Ben de ayağa kalkıp, "Aşkım, şöyle güzel poz ver de birkaç resmini çekeyim, sonra resimlerine bakıp 31 çekerim!" dedim. "Yaa napacaksın resimlerimi, gerçeği burda işte, nezaman istersen gel, ben seni boşaltırım!" dedi. Ama ben resim çekmeye başlamıştım bile. Birgül önce, "Çekme yaa!" diyerek eliyle yüzünü kapadı, ama sonra, "Bak ama kimseye göstermeyeceksin, tamam mı?" dedi. Ben, "Tamam!" deyince, elini yüzünden çekti ve sexy pozlar vermeye başladı.
Bir süre sonra ise poz vermeye iyice kaptırmıştı kendini, istediğim her pozu veriyordu. Bacaklarını ayırıp, amıyla oynamasını, parmaklamasını, mastürbasyon yapmasını istedim. Dediklerimin hepsini yapıyordu. "Amınla oynamaya devam et, ben geliyorum hemen!" deyip, bir koşu banyoya gittim. Dolaptan bebe yağını aldım. Ordan mutfağa geçip, buzdolabından benim yarağım boyutlarında bir salatalık aldım ve raftan da bir tutam peçete kaptım. Salona geldiğimde Birgül inleyerek mastürbasyon yapmaya devam ediyordu. -
63.
+6Doğrusu ben de merak etmiştim, "Aç bakalım!" dedim. Mesajı açtığında, Meltem hanım (Neler kaçırdığını bilmiyorsun!) yazıyordu. Biz bu mesajı okurken, Meltem hanımdan ikinci bir mesaj geldi. ikinci mesajda bir resim ekli olması beni acaip heyecenlandırmıştı. Telefonu Birgülün elinden alıp açtım resmi. Fakat hayal kırıklığına uğradım. Meltem hanım bana yaptığı yemeklerin resmini göndermişti. Yemekleri ve sofrayı epey bir özenle uğraşarak hazırladığı belli oluyordu. Birgül, "Bak sen şu kart huurdaki numaralara, seni yatağa atabilmek için bütün hünerlerini sergilemiş! huur yaşından utanmasa, sana dıbının zütünün resmini yollayacak nerdeyse!" dedi.
Birgül'ün Meltem hanım hakkında böyle konuşması canımı sıkıyordu, "Bak sinirleniyorum ama!" diyerek telefonu elinden alıp sehpaya bıraktım ve "Ben bu gece seninle birlikte olabilmek için Meltem hanımı ektim! Bunu yaptığıma pişman etme beni!" dedim. Birgül, "Tamam tamam, kızma aşkım! inan pişman olmayacaksın, onun sana sunabileceklerinden daha fazlazı var bende!" deyip dudaklarıma yumuldu ve yeniden öpüşmeye başladık. Dudaklarımı kemirircesine öperken, kendisini tercih ettiğim için adeta teşekkür ediyordu.
Bir süre daha öpüştükten sonra, Birgül, "Hadi gel aşkım!" deyip kalktı, elimden tutarak yatak odasına zütürdü. Yatağın yanında ayakta öpüşerek soyunduk, ben boxerle, Birgül de sütyen külotla kalmıştı. Beni yatağa sırtüstü uzattı ve ayakucuma geçip, boxerimi indirip çıkardı ayaklarımdan. Sonra dizlerinin üzerinde yatağa, bacaklarımın arasına yerleşip, bir süre yarağımı okşadı. Yarağımın başına da arada sırada öpücükler konduruyordu. Derken ağzına alıp sakso çekmeye başladı. Şimdi bir eliyle de taşaklarımı okşuyordu. Birgül sanki bana Meltem hanımdan daha iyi olduğunu ıspat etmeye çalışır gibiydi. Meltem hanımı bilmiyordum, ama Birgül harbiden iyi sakso çekiyor, iliğimi kurutacakmış gibi emiyordu yarağımı. -
64.
+6Firdevsin elini bırakmadan ayağa kalktım. Elinden hafif çekerek onu da ayağa kaldırdım. Firdevs bu aşamadan sonra olacakları az çok tahmin ettiğinden yaprak gibi titriyordu. "Gözlerini kapa!" dedim. Kapadı. Firdevs'e iyice yanaştım, elimi beline atıp kendime çektim. Daracık kazağını zorlayan göğüsleri vücuduma değiyordu şimdi. "Açma gözlerini!" deyip yüzüne sıcak nefesimi verdim. Firdevs kurumuş dudaklarını aralamış, öpmemi beklerken, burnundan kısa kısa nefes alıp veriyordu. Dudaklarımı dudaklarına birkaç kez hafifçe değdirip çektim. Sonra dilimle dudaklarını ıslattım. Sonra da alt dudağını ağzıma alarak öpmeye başladım. Firdevs öpüşmeyi pek bilmiyordu.
Ben belinden tutmasam sanki yere yığılacakmış gibiydi. Firdevs'i öperken belindeki elimi de aşağı indirdim, zütünün yanağını yoğurarak okşuyordum. Önümde çadırı kurmuş yarağım da Firdevs'in göbeğine değiyordu. Elimi arkadan kazağının altından içeri sokup, çıplak tenini, belini, sırtını okşadım bir süre. Kızın vücudu ateş gibi yanıyordu. Elimi sütyeninin kopçasına zütürüp, kulağına, "Memelerini öpmek koklamak istiyorum! Sütyeni çıkaralım mı?" dedim. Yine kafasını sallayıp onaylayınca, öbür elimi de kazağının altından sokup sırtına attım, iki elimle sütyeninin kopçasını çözdüm. Kopçası açılmıştı, ama askılarından dolayı sütyeni halen yerinde duruyordu.
Önüne çöküp, kazağını hafif yukarı sıyırdım, göbeğini koklayıp öperek yukarı çıktım. Kazağını yukarı sıyırarak sütyenine kadar geldim. Sütyeni çıkarmak için önce kazağını çıkarmak gerekiyordu, ama bununla uğraşamayacaktım. Sadece göğüslerini sütyeninden kurtardım. O sırada Meltem hanımın bana not yazdığı kağıt ta yere düştü. Ama ben Firdevs'in serbest kalan bembeyaz göğüslerini ve Nohut gibi uçlarını görünce kağıtla falan ilgilenmedim tabii. Eğilip yumuldum memelerine. Tadını çıkara çıkara ve Firdevs'i inlete inlete tazecik ve gün yüzü görmemiş memelerini emiyordum. Birini bırakıp diğerine geçiyordum. -
65.
+6Nasıl olsa tüm gece bizimdi, onun için acele etmeden, tadını çıkara çıkara öpüşüyor, bir taraftan da eşofmanının üzerinden zütünü okşuyordum. Bir ara telefonum çaldı, ama aldırış etmeden öpüşmeye devam ettik. Telefonum sustuktan iki dakika sonra tekrar çaldı. Ben yine aldırış etmedim. Ama telefonun ısrarla çalması Birgül'ü rahatsız etmişti, "Cevap ver istersen!" deyip telefonuma uzandı ve ekranına bakıp, "Meltem diye biri arıyor!" diyerek telefonumu verdi. Ben de, "gibtir et şimdi Meltem hanımı!" deyip geri koydum sehpaya. Tekrar öpüşmeye devam edeceğimde, Birgül, "Dur bir dakika yaa, bu Meltem, yoksa bizim Meltem hoca mı?" dedi. "Evet o, gibtir et!" dedim, yeniden öpmek istedim. Ama Birgül, "Ne istiyor o huur senden?" dedi.
Canım sıkılmıştı, "Bilmiyorum! Hem neden ona huur diyorsun, ne huurluğunu gördün?" dedim. Birgül, "Yok yani, bir huurluğunu falan görmedim de, ama derste erkek kursiyerlere yaklaşımı bir acayip! Canımlı cicimli konuşmalar, frikik vermeler, kürsüye domalmalar falan! Bütün erkeklerin aklını başından alıyor! Hani ne bileyim, hareketleri aynı huur gibi!" dedi. Birgül Meltem hanımı kıskanıyor ve bana kötülemeye çalışıyordu. Biz konuşurken telefonuma mesaj geldi, muhtemelen Meltem hanımdandı. Birgül de aynı şeyi düşünmüş olmalı ki, "Yaa ne istiyor bu karı senden?" diyerek yine telefonuma uzandı ve "Mesajı açabilirmiyim?" dedi. -
66.
+6Peçeteyle yarağımı ve taşaklarımı silip, Rakıdan bir yudum aldım. Bir de sigara yaktım. Birgül halen yüzüstü yatıyordu. Sigaram bitince kalktım, peçeteyle Birgül'ün zütündeki dölleri de sildim. Sırtına ve ensesine birkaç öpücük kondurup, "iyimisin aşkım?" dedim. "Hı hı, iyiyim! Mmmhhhh!" dedi. Biraz kendine geldiğinde ise, eline birkaç tane peçete verdim ve "Hadi kalk, duş alalım!" dedim. Birgül peçeteleri zütüne tutarak doğruldu. Ben de kalkmasına yardımcı oldum ve ona sarılarak duşa zütürdüm. Önce Birgül'ü yıkadım, dıbını zütünü güzelce şampuanladım. Sonra kendimi yıkadım. Duştan çıkıp kurulandık, Birgül'ün yatağına gittik.
Yatağa yatıp, biraz öpüştükten sonra, 66 pozisyonunda Birgül'e arkadan sarıldım. Aslında sadece öyle yatıp uyumaktı amacım, ama Birgül rahat durmadı, bir süre sonra zütüyle yarağıma sürtünmeye başlayınca, yarağım kazık gibi oldu. Dayanamadım, zütüne geçirdim yarağımı ve o pozisyonda gibip, zütüne boşaldım ve yarağım zütünün içindeyken uyudum. -
67.
+6Dudaklarını öpmeyi bırakıp, elimi belinden çektim ve "Ben gidiyorum!" dedim. Müge birşey demedi. Ben mutfaktan çıktığımda, Müge şaşkınlığını atamamış ve halen orda mal gibi dikiliyordu. Koridorda, kapının arkasında ayakkabılarımı giymek üzereyken geldi. Koluma yapışıp, "Yaa, gitme!" dedi. "Kalsam ne olacak ki? Birgül orda sevgilisinin koynunda uyurken, biz senle uslu uslu oturacakmıyız?" dedim. Müge elimden tutarak, "Yaa, benim hiç erkek arkadaşım olmadı... anla işte!" dedi. Bunu duyduğuma şaşırmıştım, bu yaşına gelmiş bir kızın hiç erkek arkadaşı nasıl olmazdı?
Müge elimden asılıp çekerek, "Lütfen gitme yaa!" dediğinde, ayakkabılarımı giymekten vaz geçip, "Peki, odana gidelim o halde!" dedim. Elimi bırakmadan çeke çeke odasına zütürdü beni. içeriye girip kapıyı kapatınca, beline tekrar sarılıp, yine yapıştım dudaklarına. Bu sefer kendince karşılık veriyordu, ama çok acemiceydi. Gerçekten de bu zamana kadar hiç erkek arkadaşı olmadığına kanaat getirmiştim. Bugün Müge'yi gibemesem de, en azından oral ciks yapacaktım. Yarağım çadırı kurmuştu. Hiç öpülmemiş dudaklarını yercesine öperken, pijamasının üstünden de zütünü avuçlayıp kendime çekiyordum Müge'yi. Yarağım bacak arasına, dıbına dayanıyordu, nerdeyse pijamasının altını delecekti. -
68.
+6Firdevs bu soruma cevap vermedi, başını da sallamadı bu kez. Ama hayır da demedi. Belli ki, hem çekiniyor, hemde istiyordu. Onun rahatlatmak için, "Söz veriyorum aşkım, senin istemediğin birşey yapmayacağım, sadece sürteceğim. Çıkarıyorum, tamam mı?" dedim. Birkaç saniye bekledim, birşey demeyince doğruldum, pantolonumu ve boxerimi çıkardım. Yarağımı elime alıp arkasına yanaştım ve "Korkma aşkım, sokmayacağım!" deyip, zütünün yanakları arasına yerleştirdim ve yukarı aşağı sürtmeye başladım. Bu sürtmeler esnasında yarağımın başı dıbının dudaklarını aralayıp, dıbının deliğine her dokunduğunda, Firdevs'ten de aynı anda bir, "Ohhh!" çıkıyordu.
Daha fazlasını istiyordum, fakat dıbını gibemeyeceğime göre, en azından zütünü gibmeliydim. Yoklamak için birkaç kez yarağımı zütünün deliğine bastırdım. Ama Firdevs her seferinde elini arkaya atarak yarağımı tutup, aşağıya dıbının dudakları arasına indirdi. Anlaşılan Firdevs zütten vermeyecekti. dıbının kızlığını bozmayı da ben istemiyordum. Firdevs'i gibemeyeceğim için canım sıkılmıştı, biraz hareketsiz durup çekildim arkasından. Firdevs birşeyler hissetmiş olmalıydı ki, "Ne oldu aşkım?" diyerek döndü. "Yok birşey, hadi toparlan, gidelim!" dedim. Yarağım da inmişti bu arada. Firdevs, "Aşkım yaa, kızdın mı?" diyerek boynuma sarıldı. "Kızmadım, hadi toparlan da çıkalım!" dedim. Firdevs halen boynuma sarılmış durarak, "Aşkım off yaa, ille de arkadan mı yapacaksın? Sadece önden yapsan yetmez mi?" dedi. -
69.
+4 -2Gustav'a, "Domalıyorsun!" deyip, kremle Straponun ucunu yağladı. Sonra yanımda yatağın üzerinde dörtayak domalmış bekleyen Gustav'ın tangasını kenara çekip, Straponun ucunu zütüne dayadı. Fazla uğraşmadan da dibine kadar geçirdi. Gustav aynı karı gibi, "Ihhhh!" diye inlese de, bunun ilk sefer olmadığı gün gibi ortadaydı. Alexandra Gustav'ın belinden kavrayıp, gidip gelmeye başladı. Alexandra Straponu her köklediğinde, Gustav uzun bir "Ohhhh!" çekiyordu. Alexandra'nın Gustav'ı gibişini izlemek hem komiğime gidiyordu, hemde ufaktan tahrik oluyordum. Sönük yarağım ufaktan kıpırdanmaya başlamıştı bile...
Rahat bir 15-20 dakikadır gibiyordu Alexandra Gustav'ın zütünü. Ama gitgide yorulmaya da başladığı, pompalama ritminin yavaşlamasından belli oluyordu. Derken Alexandra iyice yorulup pompalamayı tamamen bırakınca, bu kez de Gustav zütünü ileri geri yapmaya başladı. Bir süre sonra Gustav inleyerek zütünü Strapona bastırıp kaldı öylece. Alexandra, "Tamam mı, boşaldın mı?" diye sordu. Gustav, "Evet!" deyince, Alexandra da Gustav'ın zütünden Straponu çekip arkasından çekildi. Bana gülümseyerek, "Yoruldum!" dedi, sonra da Straponu belinden çıkardı, yıkaması için Gustav'a verdi. Gustav gibine hiç dokunmadan küloduna boşalmıştı. -
70.
+6Ayrıca Firdevs'e, burasının bir işyeri olduğunu, başkalarının yanında birbirimize nasıl hitap etmemiz ve nasıl davranmamız gerektiğini falan detaylı olarak anlattım. O da bunlara uyacağına dair söz verdi. "Gidelim mi artık?" dediğimde, "Tamam aşkım!" deyip dudağıma bir öpücük daha kondurup kucağımdan indi ve Meltem hanımın notu yazılı kağıdı yerden alıp verdi. Firdevs sınıfların ve mutfağın lambalarını kapatmaya gittiğinde, ben de kağıdı açıp notu okudum. Meltem hanım bana, (Haruncuğum bunu kutlamamız lazım! Akşam yemeğine bana geliyorsun. Yemek saat 8 gibi hazır olur. Firdevs sana evimi tarif eder. Gelirken bir 'Büyük!' getir. Gecikecek gibi olursan ara!) demiş, altına da telefon numarasını yazmış. Bunu okuduğumda çocuk gibi sevinmiş ve heyecanlanmıştım.
Firdevs'in hazırlanmasını beklerken, telefonuma lokantadayken gelen mesajlarıma da baktım. 5 tane mesaj vardı ve hepsi de Halime'den gelmişti. Tek tek açıp okudum. Halime, ilk 3 tanesinde beni çok sevdiğini ve özlediğini yazmıştı. içimden (dıbına koyum, daha ayrılalı kaç saat oldu da hemen özledi bu beni!) diye geçirip güldüm. Dördüncü mesajında, kızların beni bilgisayar kursunda gördüklerini, orda ne aradığımı soruyordu. Sonuncusunda ise, kızların evinde sigaramı, gazetemi ve içecekleri unuttuğumu, uğrayıp almak istersem Birgül'ün evde olduğunu ve Birgül'ün telefon numarasını yazmıştı. Halime'nin mesajlarına cevap vermeden telefonu koydum cebime.