-
26.
+8Boşalmam bitip zütünden çıkacağımda, Halime, "Çıkma hemen!" dedi. Biraz daha kaldım içinde. Sonra, "Aşkım şimdi vaktimiz yok, başka zaman uzun yaparız bunun keyfini!" dedim ve yavaş yavaş çıktım zütünden. Bir iki küçük osurukla birlikte biraz döl püskürdü Halime'nin zütünden. "Kımıldama, bekle!" dedim. Benim de yarağımın ucunda da birkaç damla döl birikmişti. Elimi yarağımın altına tutup tuvalete gittim. Yarağımı orda tuvalet kağıdıyla temizleyip, tuvalet kağıdından birkaç yaprak koparıp içeriye zütürdüm ve Halime'nin zütünü de sildim. Aslında banyoya girip güzelce yıkanmak en iyisiydi, ama bunun için vakit yoktu.
Kullandığımız tuvalet kağıtlarını klozete atıp sifonu çektim. Çabucak giyindik. Evde çıkmadan koridorda, kapının arkasında öpüşüp vedalaştık. Önce ben çıktım evden, pasajın önüne gittim. Halime de benden bir iki dakika sonra çıkıp, dolmuş durağına yürüdü, köye gidecekti. Ben bir sigara yaktım ve pasajın önünde içmeye başladım. Halime'nin dolmuşu hareket ettiğinde, ben de sigaramı bitirmiştim.
O aceleyle gazeteyi falan evde unutmuştuk. Gazeteyi, satılık bilgisayar kursunun ilanını incelemek için almıştım. Marketten bir paket sigara ve bir gazete daha alıp, tekrar pasajdaki çay evine gittim. Çayımı içerken ilanı inceledim. Gittikçe de daha çok kafama yatıyordu bu iş. Özellikle de Halime'yle yaşadığım bugünkü gibi durumlarda diğer daire çok işime yarayacaktı. Çayımı bitirip, Meltem hanımdan da fikir almak için yukarı bilgisayar kursuna çıktım. -
-
1.
+1Ayraççç
-
1.
-
27.
+8Perşembe günü saat 12:30 gibi kasabadaydım, Halime'yle önünde buluşacağımız bilgisayar kursunu bulmak için biraz erken gitmiştim. Ama fazla aramama gerek kalmamıştı, kolayca buldum, çarşının göbeğinde, altı pasaj olan büyük bir binanın 2. katındaydı. Üst katlarda ise bir Dişçi, bir Avukat ve bir Muhasebecinin tabelaları vardı. Daha üst katlarda ise tabela falan yoktu, perdelerden anladığım kadarıyla normal ev olarak kullanılıyordu. Arabayı yan sokağa bırakıp, pasajın içindeki çay evinde oturup beklemeye karar verdim. Doğru yerdeydim, ama her ihtimale karşı, çay evini işleten çocuğa bilgisayar kursunun başka yerde girişi çıkışı olup olmadığını sordum. Çocuk da başka giriş olmadığını söyleyip, "ilan için mi geldiniz hocam?" dedi. "Yok, ne ilanı?" dediğimde, çocuk bilgisayar kursunun satılık olduğunu söyledi.
Çocuk beni gazetedeki ilanı okuyup, bilgisayar kursunu satın almak için araştırmaya gelen bir müşteri sanmıştı. Doğrusu 20 yıl düşünsem bir bilgisayar kursu satın almak aklımın ucundan geçmezdi. Ama aslında hiç te fena bir fikir değildi. Bizim köy başta olmak üzere, tüm civar köylerde gençlerin bilgisayar kullanma konusunda ya hiç bilgileri yoktu, yada çok büyük ekgibleri vardı. Bu devirde de bilgisayar bilmeyenlerin iş bulması zordu. Bu işi ciddi ciddi tartmaya karar verdim. Nasıl olsa param vardı, Nurcan'ın hesabıma aktardığı para bankada kuzu kuzu yatıyordu. -
28.
+8Dudaklarımı yavaşça dudaklarına yanaştırdığımda, Halime de gözlerini yumup dudaklarını uzattı. Ve öpüşmeye başladık. Sakin sakin başlayan öpüşmemiz, birkaç dakika sonra vahşi bir yiyişmeye dönüştü. Yarağım da pantolonumun içinde çadırı kurmuştu. Dudaklarımı dudaklarından çekmeden, Halime'nin gömleğinin düğmelerini çözüyordum. Tüm düğmeleri çözdüğümde, Halime gömleğini çıkarıp kenara bıraktı. Ben de dudaklarını bırakıp bembeyaz boynunu öpmeye başladım. Halime başını arkaya atmış, göğüslerine inmemi bekliyordu. Fazla oyalanmadan göğüslerine indim. Göğüslerinin arasını ve göğüslerinin sütyenden taşan kısımlarını koklayıp öpüyordum. Bir göğsünü sütyeninden çıkarıp ağzıma aldığımda, Halime elini sırtına atıp sütyenin kopçasını çözdü ve sütyeni aramızdan çekerek çıkardı, kenara koydu.
Şimdi iki göğsünü de iki elime almış, hem okşuyor, hem de sırayla ağzıma alıp, uçlarını emiyordum. Halime ellerini saçlarıma geçirmiş, başımı göğüslerine bastırırken, biryandan da kegib kegib inliyordu. Benimse yarağım pantolonun içinde zonkluyor, bir an önce özgürlüğüne kavuşmak istiyordu. Göğüslerini emmeyi bırakıp saate baktım. Ne çabuk 15 dakika geçmişti. Ayağa kalktım ve elinden tutarak Halime'yi de kaldırıp, "Çıkar pantolonunu!" dedim. Halime pantolonunu çıkarırken, ben de çabucak gömleğimi ve pantolonumu çıkardım. Şimdi Halime külotla, bense boxerle kalmıştım. Halime boxerimin önünde kurulmuş çadıra bakarken, yine farkında olmadan alt dudağını ısırıyordu. -
29.
+7 -1Titremesi geçtiğinde, "Gel buraya!" diyerek, kolumdan tutup beni yukarı çekti ve dudaklarıma yumuldu. Öpüşürken eli de boxerimi aşağı sıyırmakla meşguldü. Doğrulup tamamen çıkardım boxerimi. Elini kazık gibi yarağıma attı, biraz sıvazladı ve "Yaklaştır aşkım, yalamak istiyorum!" dedi. Doğrulup, memelerine doğru oturdum. O da diğer yastığı da kafasının altına koyarak yarağımı ağzına aldı. Taşaklarımı da okşayarak yarağımı emmeye başladığında, ben 1 dakika bile dayanamadım ve ağzına boşaldım.
Bu kadar erken boşaldığım için canım sıkılmıştı, ama Meltem hanım döllerimi yuttuktan sonra, birşey olmamış gibi yarağımı emmeye ve yalamaya devam etti. Erken boşalmamı gayet doğal karşılamış olmalıydı. Yarağımın sertliğini kaybetmediğini görünce, yarağımın başına öpücük kondurup, "Hadi aşkım, gir içime!" dedi. Aşağıya kayıp yarağımı dıbına daldırdığımda, ikimizden de uzun bir, "Ohhhh!" çıktı. Yarağımı sanki fırına sokmuş gibiydim, okadar sıcaktı dıbının içi. Ayrıca çocuk ta doğurmadığı için daracıktı. Küçük gitgellerle dıbını gibmeye başladım. Bazen kendime hakim olamayıp hızlanıyordum, ama Meltem hanım, "Aşkım acele etme, tadını çıkaralım, daha sabaha çok var!" deyip yavaşlatıyordu beni. -
30.
+8Öpüşme faslını fazla uzatmadan arkasını dönderip, külodunu indirdim dizlerine. Yarağımı önce vıcık vıcık olmuş dıbına sokup, Zeynep orgazm olana kadar gibtim. Sonra da amından çıkarıp zütüne soktum yarağımı. Ve zütünü giberek, zütüne boşaldım. Zeynebin zütünden çıkmadan da Mürüvet'e torpidodan ıslak mendil vermesini söyledim. Elbiselerimize döl bulaşmaması için ıslak mendili altına tutarak yarağımı çıkardım zütünden. Birkaç ıslak mendille daha iyice silinip temizlendik ve toparlandık. Bindik arabaya ve buraya kadar gelmişken Baraj'ı gezmeye karar verdik.
Baraj'da gezerken Mürüvet çocuğu kucağıma vermiş, kendisi de koluma girmişti. Zeynep de öbür kolumdaydı, birbirimize sabahki kızgınlığımızdan eser kalmamıştı. Hepimiz de neşeli bir şekilde vakit geçirdik Baraj'da. Öğleden sonra acıkınca da, Baraj'ın yakınlarında bulunan bakkal dükkanı gibi bir yerden ekmek peynir, yanına da 3 kutu ayran aldık. Gittik manzaralı bir yerde oturduk ve karnımızı doyurduk. Kimsede kalkıp köye gitmeye isteği yoktu. Akşama kadar oturduk orada, sohbet ettik. Akşam köye vardığımızda, önce bizim eve uğradık. Biraz oturup, babamlarla çay kahve içtik, sohbet ettik. Sonra Mürüvet'le Zeynebi evlerine bıraktım.
Perşembeye kadar evde kalıp, dinlenmeye karar verdim. Almanya'ya döndüğünden beri Nurcan'la her iki güne bir telefonla görüşüyorduk, evde kaldığım bu süre içerisinde ise onunla bol bol Webcamda görüşme fırsatımız oldu. Köye yaptıracakları apartmanın inşaatına önümüzdeki hafta başlanacağını öğrendim. inşaat başladıktan sonra, 4 ay gibi kısa bir sürede bitecekmiş. Bu bana biraz imkansız gibi gelse de, birşey demedim. Ramazan çavuş kendisi gelemediği için, inşaatın tüm aşamalarını benim kontrol etmemi istiyordu. Ayrıca temel atıldıktan sonra, Almanya'dan projeyi çizen Mimarın da geleceğini, o adamla da benim ilgilenmemi istiyordu. Papazı bulmuştum yani, hiç sevmezdim böyle Angarya işleri... -
31.
+8Meltem hanımdan sonra da babamları aradım ve bu gece bir arkadaşta kalacağımı söyledim. Çünkü vaziyet gösteriyordu ki, bu gece burda yatacaktım.
Mutfağa gittiğimde, Birgül bana gülümseyerek, "Sevgililerinizle randevularınızı mı iptal ettiniz Beyefendi?" diye sordu. Ben de, "Aynen öyle yaptım!" deyip gülümsedim. Birgül ise, "Şu işe bak yaa, biz bir tanesini elimizde tutmayı beceremiyoruz, Beyefendi kaç tane hatunu birden idare ediyor!" dedi. Cevap olarak gülümsemekle yetindim, sonra da, "Şeyy Birgül, sen yemeği yapana kadar ben bir duş alsam olur mu?" diye sordum. "Tabii tabii, banyo koridorun sonunda, sol tarafta! Banyodaki dolapta temiz havlu var!" dedi. Teşekkür edip banyoya gittim...
Rezleri unutmayalim sukulayan eller dert gormesin -
-
1.
0Kaptan hiç beklemeden seri seri at ben okuyup şukunu veriyorum. Ne bitmez hikayeymiş. 9 sayfa sürdü.
-
2.
0Sonra okurum
-
1.
-
32.
+8inlete inlete gibiyordu kızın zütünü...
Zeynebin altında terden yapış yapış olmuştum, onlar gibişmeye devam ederken ben banyoya girdim, duş almaya. 15-20 dakia sonra banyodan çıktığımda, Atalay halen aynı pozisyonda, busefer Zeynebin dıbını gibiyordu. Zeynep ise perişan bir halde, "Hadi boşal artık!" diye yalvarıyordu. Bu kadar uzun sürmesine şaşırmıştım, "Oğlum noluyor lan, hap falan mı aldın?" dedim. Atalay pis pis sırıtıp, biryandan da Zeynebin dıbına pompalamaya devam ederek, "Hee ortak! Bir müşterimiz vermişti birkaç tane... Denemek için yukarıya gelirken birini atmıştım... işe yarıyor valla!" dedi. Zeynebin perişan haline üzülmüştüm, "Oğlum yeter lan bukadar, mahvettin kızı, hadi tamam, çekil artık! Mürüvet'i gibersin!" dedim.
Atalay, "Tamam ortak!" deyip çıktı Zeynebin amından. Zeynep yatağa yapıştı anında, "Ufff anam, anammm, öldüm geberdim!" diye söylenip duruyordu. Harbiden de Pert olmuş gibiydi kızcağız. Zeynebin dağılmış saçlarını yüzünden çekip, yanağına bir öpücük kondurdum ve "iyimisin aşkım? Kalk bir duş al istersen?" dedim. Zeynep ise gözlerini bile açmadan, "Öldüm bittim valla, hiç kalkacak halim yok!" dedi. "iyi tamam aşkım, yat dinlen sen!" dedim... -
33.
+7 -1Kafamdan kaynanamı gibme düşüncesi geçerken yarağım kazık gibi olmuştu. Köye de yarım saatlik bir yolmuz kalmıştı. Babamlar bizi normalde akşama doğru bekliyorlardı. Köye bu kadar erken varırsak, babamlara gereksiz yalanlar söylemek zorunda kalacaktım. Onun için bir yerlerde oyalanıp, köye akşama doğru gitmeyi uygun gördüm. ilk önümüze gelen tabelada Baraj'a 9 km olduğu yazıyordu. Otoyoldan ayrılıp, Baraj yoluna sürdüm arabayı. Mürüvet, "Ne oldu, nereye gidiyoruz?" diye sordu. Ben de, "Canım gibişmek istiyor! Hem birdaha nezaman fırsat buluruz bilmiyorum!" dedim. Mürüvet sevinçle, "iyi bir fikir!" derken, Zeynep suskunluğunu devam ettirdi.
Baraj'a varmadan 1-2 kilometre önce ormana saptım ve ıssız bir yere parkettim. Arka koltukta çocuk yattığından, gibişmek için orayı kullanamazdık. Mürüvet'le indik arabadan. Zeynep kaldı, ben de birşey demedim. Mürüvet külodunu çıkarıp arka koltuğa attı ve öpüşmeye başladık. Öpüşürken iki elimi de arkadan eteğinin altına soktum, zütünü avuçlayıp Mürüvet'i kendime çekiyordum. Yarağım çadırı kurmuş, Mürüvet'in göbeğine değiyordu. Biraz daha öpüşüp, fermuarımı açtım, yarağımı çıkardım. Mürüvet'i omuzlarından bastırıp önümde çömelttim. Yarağımı ağzına verdim ve birkaç dakika sakso çektirdim. -
34.
+8Babamın Ramazan çavuşa neden 'Dürzü!' dediğini şimdi anlıyordum. Meğerse Ramazan çavuş Almanya'dayken, kaynanam olacak karı boynuzu takmış Ramazan çavuşa. Hem de Halime'nin babasıyla gibişerek yapmış bu işi! Yani kaynanam, öz ablasının kocasıyla gibişmiş! Mürüvet'in söylediğine göre, bu olay meydana çıkınca, Ramazan çavuş atlamış gelmiş köye. Ve bacanağından intikam almak için, birkaç arkadaşıyla birlikte, Halime'nin annesini zorla evinden alıp dağa zütürmüşler ve gibip geri getirmişler kadını. O olaylardan sonra Ramazan çavuş kaynanamı Almanya'ya zütürmüş, millete de olayı değiştirip, bacanağının ırz düşmanı olduğunu falan anlatmış. Halime'nin anne babası da köyde kimsenin yüzüne bakamadıklarından, başka bir köye taşınmışlar.
Ben tabii bu bilgiler ışığında, kaynanamın yarak hastası bir kadın olduğu teşhisimi pekiştirmiştim. Kaynanam, öz ablasının kocasıyla gibişecek kadar azgın bir kadındı. Ve biz Nurcan'la tanıştıktan sonra da, yakaladığı küçük fırsatları değerlendirip, bana ufaktan iş atmıştı. O zamanlar bundan pek emin değildim, ama şimdi emindim. Kaynanam olacak o huuryu da kafamdaki gibilecekler listesine kaydettim. -
35.
+8Evet beyler ilkkez okuyanlar profilimden 1.hikayeyi bulabilirler devami icin rezalin suku kendinizi en azindan belliedin beyler devam edecegim sizlere gore..
-
-
1.
+1Devam oç
-
-
1.
+1ikimiz dünden beridir bekliyoruz 2001, ergenliğimin zirvesini yaşadım şu 2 günde. Bi de sana istemsiz şekilde şuku atasım geliyor.
-
2.
+1Teşekkürler panpam
-
1.
-
2.
0Adamsın panpa yazan ellerin dert görmesin.d
Seri devam et.
-
1.
-
36.
+8Bu arada farkettim, ikimiz de ellerimizi çekmemiştik. Halime'nin eli okadar sıcaktı ki, avucumun içini terletmişti. Sanki kız, vücudunun bütün ateşini eliyle bana aktarıyordu. Ben elimi çekmesem, o da çekmeyecekti. Yarağımın hafiften kıpırdamaya başladığını hissettim ve kızın elini bıraktım, pantolonumun önünde kurulu çadırla rezil olmak istemiyordum. Hayret ettiğim şey ise, Halime'nin hiç te öyle ahım şahım bir güzelliği yoktu ve sokakta görsem asla bakmayacağım, sıradan bir kız tipi idi. Ama onunla sadece tokalaşmak yarağımın kıpırdamasına yetmişti. Sebebini anlamadığım bir şekilde bu kızdan cinsel olarak etkilenmiştim. Ve gördüğüm kadarıyla Halime de benden etkilenmişti, tokalaşırken kız nerdeyse orgazm olacaktı. O anda kararımı verdim, uygun bir zamanda bu kızı gibecektim.
Bu arada uzattığı faturaya baktım, 2 Türk kahvesi 18 Lira yazıyordu. Onu da dün gece Atalay'la içmiştik. Gerçi kahveleri Atalay ısmarlamıştı, ama yine de çıkarıp 50 Lira verdim ve "Böyle tamamdır!" dedim. Halime teşekkür edip, paranın üstünü Tip-Box'a attı ve gülümseyerek, "Harun abi, çay söyleyim mi, içermisin? Ben ısmarlayacağım, personele bedava!" dedi. "iyi, söyle bakalım. Ama kendine de söyle, birlikte içelim!" dedim. Saatine baktı, "Tamam!" dedi, dahili telefondan restoranı aradı, 2 çay söyledi. Çaylar gelene kadar ayak üstü biraz sohbet ettik, Halime hakkında bazı şeyler öğrendim. Bu Otelde çalışmaya başlayalı bir hafta olmuş... Şimdi buraya yakın bir köyde oturuyorlarmış... Yıllar önce annesiyle teyzesi küsüştükten sonra bizim köyden taşınmışlar... -
37.
+8gibiş bitip te, yıkanıp geldiklerinde, Atalay saatine bakıp elbiselerini topladı ve "Hadi ortak, giyin de gidelim!" dedi. "Lan oğlum, tam da hap etkisini göstermeye başlayacakken nereye gidiyoruz?" dedim. "Beste'yi gibmek istemiyormusun?" dedi. Ben tabii Beste lafını duyunca başka bir şey sormadım. Giyindik ve saçını kurulayan Mürüvet'e, "Bay bay!" deyip, çıktık odadan. Aşağı inerken Atalay olayı anlattı. Sırf ben bu gece Beste'yi gibeyim diye, normalde bugün izinli olan başka bir resepsiyoncu kızı evinden arayıp Otele gelmesini söylemiş. Doğrusu kızı tanımadığım halde, benim gibimin keyfi yüzünden kızın izin gününün bin olmasına üzülmüştüm.
Aşağıya indiğimizde direkt Atalay'ın ofisine gittik. Atalay kapıyı açıp, "Rahatına bak ortak, burda rahatsız eden olmaz, ben Beste'yi gönderiyorum hemen!" deyip gitti. içeriye geçip koltuğa oturdum, bir sigara yaktım. Yarağımın da sertleşmeye başladığını hissediyordum, hap etkisini gösteriyordu. Pantolonumun içinde çadırı kurmuş beklerken, kapı açıldı ve içeriye Beste girdi. Kız daha kapıyı kapatmadan önümü görüp, "Oha! O ne öyle?" dedi. Kapıyı kapatıp kilitlemesini söyledim. Kilitleyip yanıma geldi ve "Harbiden, bunun hali ne böyle?" deyip güldü. Ben de gülerek, "Sana kalktı aşkım, seni istiyor!" deyip ayağa kalktım ve beline sarılıp kendime çekerek dudaklarına yumuldum. -
38.
+8Masasının olduğu bölüme geçerken, Firdevs, "Ayy, halen elim ayağım titriyor! Manyak, ödümü kopardın, niye ses etmiyorsun?" dedi. Ben de tekrar özür dileyip, gittim mutfaktan bir bardak su getirdim verdim kendisine. Suyu içince biraz kendini toparladı. Ona Meltem hanımı sorduğumda ise, "Dersi bitti, evine gitti!" diyerek pis pis sırıttı. Doğrusu hayal kırıklığına uğramıştım, Meltem hanımın beni bekleyeceğini ümit etmiştim. "Bana birşey demeden öylece çekip gitti mi yani?" dedim. Firdevs, "Yoo, sana bir not bıraktı!" deyip, yine pis pis sırıtarak, çekmeceden katlanmış küçük bir kağıt çıkarıp, bana göstererek elinde salladı. Elimi uzattım kağıdı almak için, ama Firdevs kağıdı çekti ve "Önce sen bugün bana ne demek istedin onu bir açıkla bakayım!" dedi.
Kağıdı elinden almak için ayağa kaltığımda, o da ayağa kalktı, arkasını döndü ve elini kazağının altından içeri sokup, kağıdı sütyeninin içine koydu. Kazağını düzeltip geri döndü ve "Açıklamazsan vermem!" diyerek yerine oturdu. Bu kız resmen kaşınıyordu. Ben de kaşımaya karar verdim ve "Peki açıklayacağım, ama önce kapıyı kilitle gel! Bunlar çok özel şeyler çünkü, sadece ikimizin arasında kalması gerek!" dedim. Firdevs sevinçle, "Tamam!" dedi ve çabucak gitti kapıyı kapatıp, kilitledi. Geldi, bu sefer karşımdaki sandalyeye oturdu. Çok heyecanlıydı, yutkunup duruyordu. Ona, "Bak bu konuşacaklarımızın aramızda sır kalacağına söz verirsen açıklayım, ya değilse unut!" dedim. Firdevs heyecanla, "Yemin ederim, iki gözüm önüme aksın ki kimseye anlatmam, hadi açıkla!" dedi.
Ben de, "Peki!" deyip, konuşmaya başladım, "Bak Firdevs, sen çok güzel bir kızsın. Çok da sexysin. Eminim ki birçok erkeğin rüyasını süslüyorsundur. Seni sevmeyecek, sana aşık olmayacak erkek tanımıyorum. Bunlar benim için de geçerli, seni daha ilk gördüğümde içimde birşeyler uyandı. Ama sadece aşık olmak, konuşmak bana yetmez... " dedim ve sustum. -
-
1.
0Aga güzel yazıyonhe
-
2.
0AMK iyi yazıyon da üşendim dursun şimdilik
-
1.
-
39.
+8Yarağımı amından çıkarıp arkasından çekildim. Beste de doğruldu, ama dizleri titriyordu. Kendini en yakın koltuğa attığında, "Ohhh be!" dedi. Yarağımı sıvazlayarak önüne dikildiğimde ise, "Nolursun, biraz dinleneyim!" dedi. Ben de, "Sonra dinlenirsin, arkanı dön!" dedim. zütünden gibmek istediğimi anlamıştı, suratını ekişeterek, "Ordan yapmasan aşkım yaa? Çok acıyor!" dedi. Onun bu isteksizliği canımı sıkmıştı. Kolundan tutarak, "Uzatma, dön hadi!" dedim. Beste istemeye istemeye döndü arkasını, koltuğun minderinde dizlerinin üzerinde durdu. Eteğini tekrar topladım yukarıya, yarağımın başını dayadım züt deliğine.
Beste'nin, "Aşkım yavaş yap nolursun!" demesine aldırış etmeden yüklendim. Alıştırmadan yarağımın başını zorlaya zorlaya sokup, Bestenin, "Iğhhhh, yavaşşş!" demesini duymazdan gelerek kalanını da bir seferde kökledim. Kudurmuş gibiydim, Beste'nin zütünü hayvanca gibmeye başladım. Deminki suratını ekşitmesinin hırsını çıkarıyordum. Beste'nin, "Aşkım yavaşş!" demeleri de, "huur çocuğu dur, istemiyorum! Dursana bin!" gibi küfürlere dönüştü. Bu beni daha da hırslandırdı, saçlarını elime dolayıp, asılarak olanca gücümle ve hızımla gibmeye devam ettim zütünü. Böğürerek Beste'ye kenetlenip, zütünün içine döllerimi fışkırttığımda, koltuk da yarım metre geriye kaymıştı. -
40.
+7Ara sıra kafamı kadırıp bakıyordum, Firdevs'in gözleri halen kapalı, kegib kegib inleyerek alt dudağını emiyordu.
Önünde çömeldim, göbeğini biraz öpüp kokladım. Sonra kot pantolonunun önünde yumruk gibi duran dıbını kokladım, dıbını pantolonunun üzerinden hafifçe ısırıp ayağa kalktım. Kulağına doğru eğilip, "dıbını da öpmek istiyorum, çok hoşuna gideceğinden eminim! Korkma, kızlığına zarar verecek birşey yapmayacağım, pantolonunu indirelim mi?" dedim. Bunu sorarken, Firdevs'in olmaz diyeceğini düşünmüştüm, ama Firdevs birşey demeden çabucak pantolonunun düğmesini çözdü ve fermuarını da indirip ellerini çekti. Gerisini bana bırakmıştı.
Kot pantolonu okadar dardı ki, aşağı sıyırmaya çalışırken biraz uğraştırdı beni. Pantolonunu dizlerine indirdiğimde, külodunun aşağıya doğru olan kısmının sırıl sıklam olduğunu gördüm. Ben daha dıbına dokunmadan orgazm olmuştu Firdevs. Beyaz külodundaki bu ıslaklıkla dıbının yarığı da siyah bir çizgi gibi duruyordu. Ayrıca dıbının kılları da belli oluyordu bu ıslaklıktan. dıbının kılları bir iki haftalık falan olmalıydı. Külodunun üzerinden kokladım biraz dıbını. Külodunun kenarlarından çıplak teninde gezdirdim dilimi, kasıklarını, baldırlarının içlerini öptüm. Ürkütmemek için mümküm olabildiğince nazik olmaya çalışıyordum. -
41.
+7Zile bastığımda kapıyı, 16-17 yaşlarında, bir kız açtı. Sıkmabaş dedikleri türden bir başörtüsü takmıştı, ama alt tarafı Otoban'dı. Uzun kollu, daracık ve göğüslerinin hatlarını, hatta sütyeninin motiflerini olduğu gibi belli eden, vücuduna yapışmış ince bir beyaz kazak giymişti kız. Altında da yine vücuduna yapışmış, daracık bir kot pantolonu vardı. Önünde yumruk gibi şişmiş dıbının nerdeyse yarığı belli oluyordu. içimden (Bu ne yaa?) dedim. Kızın giyimi, resmen (Gel bana tecavüz et!) diyordu. Kızın dıbına ve göğüslerine bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum.
Kız, "Buyrun, ne istemiştiniz?" diye sorunca kendime geldim ve bakışlarımı yukarıya, kızın gözlerine kaldırdım. "Ben Meltem hanımla görüşmeye gelmiştim?" dedim. Kız saate baktı ve "Meltem hanım derste, 15 dakika sonra dersi bitiyor, buyrun içeride bekleyin!" dedi. Girdim içeri. Girişteki ilk bölmede o kızın masası vardı, burda sekreter gibi birşeydi herhalde. Masasının önündeki sandalyeleri gösterip, "Buyrun oturun. Çay içermisiniz?" dedi. Biraz önce aşağıda içmiştim, ama sırf kızın yürürken dıbını zütünü izlemek için, "Zahmet olmazsa!" dedim. Kız, "Yok canım, ne zahmeti!" deyip kıvırta kıvırta gitti. Sanırım mutfağa gitmişti. Yürürken arkadan zütü müthiş davetkar görünüyordu. Biraz önce Halime'nin zütünü gibtiğim halde yarağımın kıpırdamaya başladığını hissediyordum.
Dikkatimi dağıtmak için kızın zütünü düşünmeyi bırakıp, etrafı 'Alıcı Gözle' incelemeye başladım. Kurs olarak kullanılan daire pek öyle ahım şahım bir durumda değildi. Komple binanın durumu zaten biraz bakımsızdı, sanırım 10-15 yıllık vardı bina. Diğer daireyi henüz görmemiştim, ama kurs olarak kullanılan dairenin içi biraz masraf istiyordu. Yine de bu fiyata iki daire birden Kelepirdi. -
-
1.
0Efsane be :D
-
1.
-
42.
+7içki satan bir mağazadan da çeşitli alkollü ve alkolsüz içeceklerle, biraz çerez alıp, alışverişi tamamladık. AVM'den ayrıldık ve daireme geri döndük. Öyle pek fazla birşeyler almamıştık aslında, ama AVM'de akşama kadar oyalanmıştık. Daireme girince aldıklarımızı koridorda bir kenara bırakıp, ben ayakkabılarımı, Meltem hanım da çizmelerini çıkarmadan salona geçtik ve ikimiz de yorgun bir şekilde karşılıklı koltuklara attık kendimizi. Heyecanlıydım, üstelik dairemde ilk misafir edeceğim kişinin Meltem hanım olması beni ayrıca heyecanlandırıyordu.
-
43.
+7Firdevs işini bitirip çıkacağımızda, "Meltem hanıma akşam yemeğine gidecekmisin?" diye sordu. Anlaşılan notu okumuştu ve bu sorunun altında kıskançlık yatıyordu. "Bilmiyorum daha!" diyerek kestirip attım. Çıktık, indik aşağıya. Firdevs'i evine bırakacaktım. Biz pasajdan çıkarken, çaycı çocuk ta çay evinin önünde dikiliyordu. Selamlaştık tekrar. Çocuğun bizimle sohbet etmek ister gibi bir hali vardı, muhtemelen bilgisayar kursunu satın aldığımı öğrenmişti Firdevs'ten. Ama biz takılmadan yolumuza devam ettik.
Arabaya binip, Firdevs'lerin evine doğru hareket ettik. Firdevs, Meltem hanımın evini gösterdi önünden geçerken. Firdevs'i kendi evlerinin önünde indirip, merkeze geri döndüm. Gazete alırken görmüştüm, pasajın önündeki markette Rakı da satıyorlardı. Arabayı yine aynı yere, kızların evinin olduğu sokağa park ettim. Markete gidip, bir 'Büyük' Rakı ve biraz da fındık fıstık aldım. Saatime baktım, Meltem hanımın beni yemeğe beklediği saate daha 2 saatten fazla vardı. Arabaya doğru yürürken, son anda kızların evine uğramaya karar verdim. Birgül'ü arayıp, evlerinin önünde olduğumu, müsaitlerse uğramak istediğimi söyledim. Birgül, "Gel gel, müsaitim!" dedi. -
44.
+7Meltem hanımın dersinin bitmesine kadar Firdevs'le sohbet ettik. Firdevs beni çok özlediğini, o günden sonra niye hiç arayıp sormadığımı, mesajlarına neden cevap vermediğimi falan sordu. Ben de sınavlarım olduğunu, dikkatim dağılmasın diye aramadığımı, cevap vermediğimi söyledim. Sonra Firdevs'e kursun haftalık ders çizelgesini çıkarttırdım. Böylelikle Meltem hanımın da hangi günler, hangi saatler dersi olduğunu öğrenmiş oldum. Bugün sadece bir dersi vardı, onu da bitirmek üzereydi.
Sınıftan sandalye gıcırtıları gelmeye başladığında, Firdevs, "Hah, ders bitti!" dedi. Az sonra da kursiyerler çıkmaya başladılar. Sonunda Meltem hanım da çıktı sınıftan. Sanki podyumda yürür gibi yürüyordu koridorda. Hava soğuk değildi, ama uzun siyah deri bir çizme giymişti. Boyu dizkapaklarına kadar gelen etekle de doğrusu çok sexy olmuştu. Üstünde boğzalı bir balıkçı kazak vardı. Ne giyse yakışıyordu bu kadına. Parfümünün kokusu yine kendisinden önce gelmişti yanımıza.
Meltem hanım beni görünce, birşey demeden sadece kaşlarını çattı. Ben ayağa kalktım, ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Meltem hanım Firdevs'i sınıftaki sandalyeleri düzeltmek için gönderdi. Sonra da bana, "Ee, sınavların nasıl geçti?" diye sordu. "iyi geçti Meltem hanım... " dedim. "iyi geçtiğine sevindim! Ama sana kırgınım, bunu biliyorsun değil mi?" dedi. "Biliyorum, ne deseniz haklısınız!" dedim. Meltem hanım gülerek, "Neyse, şimdi kapatalım bu konuyu, sonra konuşuruz, tabii yine benden kaçmazsan!" dedi. Ben de, "Yok, bu gün bir yere kaçmıyorum Meltem hanım! Hatta bu gün burda, dairemde kalmayı düşünüyorum! Yarın da burdan izmir'e gideceğim!" dedim. Meltem hanım, "Dairene baktın mı?" diye sordu. -
45.
+7Dudağından öpüp, "Bak ne diyeceğim aşkım, ben şimdi gideyim, sen utangaçlığını yendiğinde ara beni, tamam mı?" deyip doğruldum. "Yaa, gitme!" deyip sımsıkı sarıldı. Ben de, "Çıkar ozaman şu külodunu! Aybaşın mı var, anlamıyorum neden utanıyorsun ki?" dedim. Kulağıma fısıldayarak, "Yaa, şeyy... ben oranın tüylerini almadım... " dedi. "Sorun ettiğin şeye bak aşkım! Ben kıllı amcığa bayılırım!" dedim. Müge, "Ciddi misin?" derken çok şaşırmış, aynı zamanda da müthiş rahatlamıştı. "Gayet ciddiyim, hadi çıkar külodunu!" dedim. "Şeyy... ama tüyler çok uzun... " dedi. "Daha iyi ya aşkım! Hadi çıkar artık!" deyip dudağına öpücük kondurdum.
Müge gözlerini kapayıp külodunu çıkardı. Ben de yorganı açtım ve orman gibi kıllı amcığı karşımdaydı. -
-
1.
+1Ormandan amı gorebildiysen helal olsun panpa
-
2.
0Yaz muallak
-
1.