-
126.
+2Gustav öne, Alexandra ile Yeter de arkaya oturmuşlardı. Aynadan onlara bakıyordum. Yeter'in koca göğüsleri gömleğinin düğmelerini patlatacakmış gibi duruyordu. Daha köyden çıkar çıkmaz, Alexandra elini Yeter'in omzuna atmış ve Yeter'i iyice kendine yanaştırmıştı, diğer eliyle de elini tutuyordu. Arada sırada ise yanağını öpüp, kulağına birşeyler fısıldıyordu. Alexandra'nın Yeter'e ne fısıldadığını duyamıyordum, ama Yeter her seferinde, "Yes!" veya, "Of course!" deyip kıkırdıyordu. Gördüğüm kadarıyla Alexandra vakit kaybetmeden Yeter'i işlemeye başlamıştı. Ve işin ilginç tarafı, Yeter'in de hoşuna gidiyordu bu.
Otoyola çıkınca, ben onları otele bırakıp, kasabaya devam edeceğimi söylediğimde, Alexandra kasabada işe yarar mağazaların olup olmadığını sordu, Yeter için kıyafet almak istiyormuş. Birkaç mağazanın olması gerektiğini söyledim ve direkt kasabaya sürdüm arabayı. Kasabadaki mağazaların hangilerinin iyi olduğunu bilse bilse Meltem hanım yada Firdevs bilebilirdi. Onlardan birine sorabilirdim. -
127.
+3Kasabaya vardığımızda ilk önce Veli'nin çayevine uğradık. Çayevinin içerisi hep erkek dolu olduğu için, Veli rahatsız olmayalım diye iskemleleri dışarıya çıkardı. Çaylarımızı içerken Veli ile konuştum. Zaten Gülistan da konuşmuş kendisiyle ve araları düzelmiş yeniden. Gülistan şimdi yukardaymış temizliğe gelmiş. Ben Veli'nin bayılma meselesine de değinip, korkulacak bir durum olmadığını, yine de en kısa zamanda bir doktora gitmesini tembihledim...
Çaylarımızı içtikten sonra biz yukarı çıktık. Firdevs, Gülistan ve onunla birlikte temizlik yapmaya gelen Hasibe de vardı. Bizi kalabalık halde görünce şaşırdılar ve hemen ayağa kalkıp, oturmamız için yer verdiler. Meltem hanımın dersinin bitmesini bekliyorlarmış, ders bittikten sonra temizlik yapılacakmış. Herkesi tanıştırıp, Firdevs'ten bizimkileri alışveriş yapabilecekleri mağazalara zütürmesini istedim. Gustav da onlarla birlikte ayaklandı, kasabada biraz video çekmek istiyormuş. Onlar gidince, Gülistan'la Hasibe kalmıştı benimle ve sıkıcı bir suskunluk çökmüştü. Gülistan heyecanını gizleyemezken, Hasibe çözemediğim bir bakışla beni tepeden tırnağa inceliyordu...
Bu suskunluğa fazla dayanamadım ve Gülistan'a, "Hasibe buraya göz kulak olur değil mi? Biz 5-10 dakikalığına yan tarafa geçelim, özel konuşacağımız şeyler var!" dedim. Ben Gülistan'a sormuştum, ama Hasibe, "Tabii tabii, gidin rahat rahat halledin işinizi, ben mukayet olurum buraya!" diyerek Gülistan'a göz kırptı. Sanırım zevzek Gülistan gibiştiğimizi Hasibe'ye anlatmıştı. Hasibe de şimdi benim Gülistan'ı gibmeye zütürdüğümü düşünüyor olmalıydı. -
128.
+3Gülistan'la kalktık ve benim daireye geçtik. Aslında Gülistan'la gerçekten konuşacaktım, Veli'ye ne anlattığını merak ediyordum. Ama içeriye girip kapıyı kapatnca fikrimi değiştirdim, şimdi gibmek istiyordum onu. "Seni çok özledim aşkım!" deyip, dudaklarına yumuldum. Bir iki dakika öpüşünce, yarağım hemen kazık gibi oldu. Elini tutup yarağımı ellettim ve kulağına, "Yarağım da zütünü çok özledi aşkım! Hadi onun da özlemini giderelim!" dedim. Gülistan biraz huzursuz olmuştu, "Şimdi mi?" diye sordu. "Evet aşkım, hadi gel, fazla vaktimiz yok!" deyip, yatak odama zütürdüm. Nitekim yatak odamı bu işler için hazırlamıştım, gibiş için gerekli herşey vardı orda. "Hadi aşkım, domal!" dediğimde, Gülistan eteğinin altından külodunu çıkarıp, yatağın kenarına ellerini koyarak domaldı. Ben ise tamamen soyundum, vaktimiz kısıtlı da olsa, Gülistan'ın zütünü giberken rahat olmak istiyordum.
Eteğini kaldırıp beline topladım. Bebeyağını alıp, zütünün deliğine ve yarağıma biraz döktüm. Yarağımı dıbının dudakları arasına biraz sürtüp, zütüne sokacaktım. Fakat dıbının sıcaklığını hissedinde, önce dıbına geçirdim. Genişliğinden dolayı pek zevk almadığım için fazla gibmedim dıbını. Fakat amından çıkarıp zütüne kökleyince, ikimizden de aynı anda bir, "Ohhh!" çıktı. Ve zütüne hızlı hızlı pompalarken bu Oh'lamalar devam etti... Rahat bir 10 dakikadır gibiyordum zütünü. Sonlara doğru, elimi alttan dıbına atıp okşayarak, zütünü gibmeye devam ettim. Ve Gülistan orgazm olup da, elime dıbının sıvıları gelince, ben de kendimi tutmayı bırakıp zütüne kenetlenerek boşaldım... -
129.
+4Nekadar güzel zütü olduğuna dair iltifatlar ederek, bir süre içinde bekledikten sonra, kağıt havlu kutusuna uzandım. Birkaç yaprak havlu koparıp, altına tutarak yarağımı zütünden çıkardım. Yarağımı sildikten sonra Gülistan'ın zütünden süzülen dölleri de temizledim kağıt havluyla. Birkaç yaprak kağıt havlu da Gülistan koparıp, zütüne tutarak tuvalete gitti. Ben ise yatağın kenarına oturup bir sigara yaktım...
Gülistan tuvaletten geldiğinde beni halen çıplak görünce, "Sen giyinmemişsin? Gelmiyormusun dersaneye?" diye sordu. Kalkıp dudaklarından öptüm ve "Sen git aşkım, ben duş alıp öyle geleceğim!" diyerek yatağın üzerinde duran külodunu verdim. Gülistan külotunu giyip gidince, ben de önce kullanışmış kağıt havluları çöpe attım, sonra da banyoya, duşun altına girdim. Sıcak su iyi gelmişti...
Yıkanıp banyodan çıktığımda kapının zili çalıyordu. Mutlaka Meltem hanımdı bu gelen, dersi bitmiş ve benim burda olduğumu Gülistan'dan öğrenmiş olmalıydı. Havluyu belime dolayıp kapıyı açtığımda, karşımda Hasibe'yi görünce şaşırdım. Beni o halde görünce Hasibe de şaşırmıştı. Meraklı bakışları birkaç saniye vücudumun çıplak yerlerinde dolaştıktan sonra, "Şeyy, Meltem hanım seni çağırıyor!" dedi. "iyi tamam, geliyorum!" dedim. Kapıyı kapatıp giyinecektim, ama Hasibe kapının ağzında dikilmeye ve merakla vücudumu incelemeye devam ediyordu. Ben de kolundan tutup içeri çektim ve dudaklarına yumuldum. -
-
1.
0Üstat biraz daha gerçekçi anlat yav karıya yine yapışmışsın çat diye
-
1.
-
130.
+2Hasibe bunu yapacağımı hiç beklemiyordu, olayın şokunu atlatınca beni göğsümden iterek, "Neden yaptın bunu?" dedi. Ben de, "Aşık oldum sana! Hem çok güzel dudakların var, dayanamadım!" dedim. Hasibe daha da şaşırmıştı, "iyi de sen Gülistan'ın şeyisin, manitasısın. Valla haberi olursa ağzıma sıçar benim!" dedi. Ben de, "Aşkım, sen söylemezsen haberi olmaz!" deyip yeniden yumuldum dudaklarına. Hasibe beni yeniden iterek, "Şimdi sırası değil bunun, yakalanırsak rezil oluruz, ben gidiyorum!" deyip, gitti. Böylelikle Hasibe de gibeceğim hatunlar listesine eklenmişti...
Elbiselerimi giyerken, Meltem hanımın neden kendisinin gelmeyip de birini yollayarak beni çağırdığını düşünüyordum. Kendisini sürekli ektiğim için kızgın olmalıydı bana. Galiba iyi bir fırça yiyecektim, vaziyet onu gösteriyordu. Giyinip yan tarafa geçtiğimde, Meltem hanım Firdevs'in koltuğunda oturuyordu. Seslerden anlaşıldığına göre de Gülistan ve Hasibe dersliğin temizliğini yapıyorlardı.
Gülümseyerek selam verdiğimde, aynı karşılığı alamadım. Meltem hanım kaşlarını çatıp, nerdeyse fısıldayarak ama sert bir tonla, "Sen ne yaptığını sanıyorsun Harun?" dedi. Selamımı almadan direkt fırça atmaya başladığına göre, bana oldukça kızmış olmalıydı. Ben daha birşey diyemeden, yine aynı tonla, "Niye Firdevs'i dışarıya gönderip, burayı elalemin temizlikçilerine bırakıyorsun? Hırlımıdırlar, hırsızmıdırlar bilmiyoruz!" dedi. Ben de onun gibi alçak sesle, "Biraz abartmıyormusun? Bunların hırsızlık yapacak insanlar olduklarını hiç sanmıyorum! Hem çalınacak ne var ki? Demirbaşları çalacak değiller ya?" dediğimde, "Gel buraya! Gel, gel!" deyip, masanın çekmecesini açtı. Yanına gidip çekmeceye baktığımda, içinde bir tomar para vardı. Kursiyerlerin ödedikleri paralarmış bunlar. -
131.
+3O sırada, "Çayın altını söndüreyim mi Meltem hanım, yoksa içermisiniz daha?" diye seslenen Gülistan'ın ayak sesleri bize doğru yaklaşınca, Meltem hanım ona cevap vermeden hemen çekmeceyi kapatıp ayağa kalktı ve dudaklarıma yapıştı. Anlaşılan Meltem hanım para konusunda fazlasıyla temkinliydi ve eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek istemiyordu. Biz öpüşürken ayak sesleri kesildi, ama Gülistan'ın koridorda durup bizi izlediğini biliyorduk. Meltem hanım öpüşmeyi bırakıp, Gülistan'ın duyacağı şekilde bana, "Aşkım seni çok özlemişim!" deyince, Gülistan yanımıza gelip sorusunu tekrarladı. Meltem hanım Gülistan'a çayın altını söndürebileceğini, ama bize iki tane orta şekerli Türk kahvesi yapmasını rica etti...
Kahvelerimiz gelene kadar sohbet ettik, Meltem hanım misafirlerimin kimler olduğunu sordu, anlattım. Kahvelerimizi içerken de ben, benim bu Part-time ders verme düşüncemi anlattım. Ama bu işler benim sandığım gibi kolay değilmiş, bürokratik engeller varmış. Meltem hanım, "illa ders vermek istiyorsan, özel ders verebilirsin! Senin oraya iki Bilgisayar daha koyduk mu, tamamdır. Benden özel ders isteyenler oluyor, ama ben vermiyorum, kurstan sonra bir de özel ders versem, bu beni çok yorar! Özel ders isteyenleri sana gönderirim!" dedi. Bu fikir daha da yatmıştı kafama. Gülümseyerek, "Tamam, ama sen şimdi bana hep sapları gönderirsin!" dediğimde, Meltem hanım, "Valla gebertirim seni!" diyerek kolumu çimdikledi. Ben, "Şaka yapıyorum yaa!" dediğimde, Meltem hanım gülerek, "Ben de şaka yapıyorum, zaten özel ders isteyenlerin çoğu kız!" dedi...
Temizlik bittikten sonra Gülistan'la Hasibe gittiler. Ama bizimkilerden daha haber yoktu. Meltem hanım Firdevs'i arayıp, hangi mağzada olduklarını sordu ve bizim burayı kapatıp, önce bankaya uğrayacağımızı, sonra da yanlarına geleceğimizi söyledi... -
132.
0Devam bro sardı
-
133.
0Rezzets
-
134.
+1Uçanı, kaçanı selam vereni, alanı kimi bulduysa çakmış. Adama bak tam ferre senaristi
-
135.
0Rezerved
-
136.
0Çalıntı aq
-
137.
0Köyümüzün amcıkları 50 sayfa
-
138.
+5Bankadaki işimizi halledip, mağazaya gittiğimizde, Meltem hanım Alexandra'nın Frapan giyimi karşısında afallamıştı. Alexandra da Meltem hanımın güzelliği ve çekiciliği karşısında dilini yutmuş gibiydi. Firdevs ve Yeter ise Meltem hanımla Alexandra'nın yanında oldukça sönük kalmışlardı. Fakat en taze am züt onlardaydı, hele Yeter'in amı da zütü de daha bakireydi. Yeter'in zütünü gibmek için nekadar sabırsızlansam da, bunun hemen olmayacağını da biliyordum...
Bizimkilerle Meltem hanımı tanıştırdım. Sonra da Meltem hanıma Yeter'in kursa başlamak istediğini söyledim. Firdevs zaten biliyormuş bunu, Yeter'le konuşmuşlar. Firdevs'le Yeter'in bukadar kısa sürede arkadaş olduklarını görmek beni sevindirmişti...
Mağazada işleri bitince, önce alışveriş paketlerini arabaya bıraktık. Sonra da Gustav'ı parktan alıp, hep beraber lokantada öğle yemeği yedik. Yemekleri Alexandra ısmarladı. Lokantadan çıkınca, Meltem hanımla Firdevs evlerine giderken, biz de arabaya atlayıp, otele döndük...
Atalay'a söyleyip, Yeter için Alexandra'ların odasına yakın bir oda ayarlattık. Onlar odalarına çıkınca, ben Atalay'la ayaküsütü biraz sohbet edip, havuzda olduğunu öğrendiğim Şaheste'nin yanına gittim. Şaheste havuzdan çıkmış şezlongda yatıyordu. Bikinili haliyle çok sexy görünüyordu.
Beni görünce herzamanki gibi sevinecek, fırlayıp boynuma sarılacak diye beklerken, Şaheste suratını ekşitip, "Ne var? Niye geldin? Ben seninle konuşmuyorum artık, aramızdaki herşey bitti!" dedi. Doğrusu züt olmuştum... -
139.
+12 -2Rezleri şukuları bi alalım yarına yeni basliktan devam ediyoruz giderek artacagiz..
-
-
1.
+1Bırakacağın yere sokayim
-
2.
0Devam et aq
-
3.
0Devam et aq tam sardıydı
-
4.
0Yarın oldu işte kanka devam et amk
-
5.
05.part geldi h.o. profilden bakın
diğerleri 3 -
1.
-
140.
-2ahahahaha şu mala bakıyım dedimde copy paste yapıp 50 başlık açmış amk salağı bunumu rez alıyonuz primci oçun teki
-
-
1.
+1 -1Birader benimle uğraşma her başlığın altına yaziyorsun pardon da ananımı gibtim?
-
- 1.
-
2.
0Ananı gibmişim anladım kaltak anca zütümü yala bin
-
1.
-
141.
0Rezerveyşın
-
142.
-1Yine geldi lan bu
-
143.
0rezerve
-
144.
0Rezervasyon
-
145.
0Reserved