/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +7
    Ara sıra kafamı kadırıp bakıyordum, Firdevs'in gözleri halen kapalı, kegib kegib inleyerek alt dudağını emiyordu.

    Önünde çömeldim, göbeğini biraz öpüp kokladım. Sonra kot pantolonunun önünde yumruk gibi duran dıbını kokladım, dıbını pantolonunun üzerinden hafifçe ısırıp ayağa kalktım. Kulağına doğru eğilip, "dıbını da öpmek istiyorum, çok hoşuna gideceğinden eminim! Korkma, kızlığına zarar verecek birşey yapmayacağım, pantolonunu indirelim mi?" dedim. Bunu sorarken, Firdevs'in olmaz diyeceğini düşünmüştüm, ama Firdevs birşey demeden çabucak pantolonunun düğmesini çözdü ve fermuarını da indirip ellerini çekti. Gerisini bana bırakmıştı.

    Kot pantolonu okadar dardı ki, aşağı sıyırmaya çalışırken biraz uğraştırdı beni. Pantolonunu dizlerine indirdiğimde, külodunun aşağıya doğru olan kısmının sırıl sıklam olduğunu gördüm. Ben daha dıbına dokunmadan orgazm olmuştu Firdevs. Beyaz külodundaki bu ıslaklıkla dıbının yarığı da siyah bir çizgi gibi duruyordu. Ayrıca dıbının kılları da belli oluyordu bu ıslaklıktan. dıbının kılları bir iki haftalık falan olmalıydı. Külodunun üzerinden kokladım biraz dıbını. Külodunun kenarlarından çıplak teninde gezdirdim dilimi, kasıklarını, baldırlarının içlerini öptüm. Ürkütmemek için mümküm olabildiğince nazik olmaya çalışıyordum.
    ···
  2. 52.
    +7
    Çarşamba akşamı Halime aradı, Perşembe günü buluşacağımız yeri kararlaştırmamız için. Onunla istediği yerde buluşabileceğimi söylediğimde, kasabada bir bilgisayar kursunun adını verdi. Ve yarın saat 13:00'te kursun önünde olacağını söyledi. Fakat hemen ardından, ama fazla kalmayacağını, evden sadece 1 saatliğine izin alabildiğini söyledi. Böylelikle benim yarın onu gibme planlarım da suya düşmüş oluyordu. Yarın muhtemelen sadece kuru kuru muhabbetle geçecekti buluşmamız ve bu duruma canım sıkılmıştı. Telefonu kapatmadan önce biraz da (Ee, başka ne var ne yok?) muhabbeti ettik ve yarın görüşmek üzere vedalaştık.

    O gece uyumadan önce epey düşündüm, yarın bu kızı 1 saat gibi kısa bir sürede nereye zütürüp de gibebilirim diye. Ama bir çözüm bulamadım...

    !!! Not!!! Devami icin rez aliniz.
    ···
    1. 1.
      0
      Rez panpa
      ···
    2. 2.
      0
      rez panpaaaa
      ···
  3. 53.
    +7
    Sonra ayağa kaldırıp, arabaya domalttım. Eteğini yukarı toplayıp, yarağımı arkadan dıbının dudaklarına sürtmeye başladım. Sokacağımda, Mürüvet, "Biraz ıslatsana!" dedi. Arkasına çömeldim ve dıbını yalamaya başladım. zütünün yanaklarını iki elimle ayırıp, amıyla birlikte zütünün deliğini de yalıyordum. Mürüvet hafiften inlemeye, amı da sulanmaya başlamıştı. "Tamam, hadi!" deyince, yalamayı bırakıp doğruldum. Yarağımı tutup dıbının deliğine yerleştirdim ve yüklendim. Mürüvet, "Ohhh!" derken dibini bulmuştum. Ve pompalamaya başladım. Mürüvet arabaya tutunduğu için, araba sallanıyordu. Bu da Zeynebin canını sıkmış olmalıydı ki, elinde sigara paketi ve çakmakla indi arabadan. Sigarasını yakıp yanımızdan uzaklaştı. Zeynebin bu tavırlarından, Mürüvet'i gibmemi kıskandığını anlıyordum.

    Mürüvet'i gibiyordum, ama gözümün önüne hep kaynanam geliyordu. Kaynanamı gibtiğimi farz edip, hırsla pompalıyordum Mürüvet'in dıbına. Mürüvet orgazm olup, "Aşkım ben bittim!" deyince yavaşladım. Mürüvet'in zütünü giberek boşalmayı düşünüyordum ki, o sırada Zeynep de sigarasını bitirmiş gelmişti. "Üff be, daha bitmedi mi işiniz?" deyip arabaya bineceği zaman, Mürüvet'in amından yarağımı çıkarıp, Zeynebe, "Gel buraya!" dedim. Zeynep yarağıma gözünü dikerek yanıma geldi ve bozuk atar gibi, "Ne var?" dedi. "Ebenin amı var! Gel buraya!" dedim ve kolundan çekip, dudaklarına yumuldum. Hepsi bu kadarmış, Zeynepte kapris falan kalmadı, öpüşürken dudaklarımı kemiriyordu adeta.
    ···
  4. 54.
    +7
    Dudağından öpüp, "Bak ne diyeceğim aşkım, ben şimdi gideyim, sen utangaçlığını yendiğinde ara beni, tamam mı?" deyip doğruldum. "Yaa, gitme!" deyip sımsıkı sarıldı. Ben de, "Çıkar ozaman şu külodunu! Aybaşın mı var, anlamıyorum neden utanıyorsun ki?" dedim. Kulağıma fısıldayarak, "Yaa, şeyy... ben oranın tüylerini almadım... " dedi. "Sorun ettiğin şeye bak aşkım! Ben kıllı amcığa bayılırım!" dedim. Müge, "Ciddi misin?" derken çok şaşırmış, aynı zamanda da müthiş rahatlamıştı. "Gayet ciddiyim, hadi çıkar külodunu!" dedim. "Şeyy... ama tüyler çok uzun... " dedi. "Daha iyi ya aşkım! Hadi çıkar artık!" deyip dudağına öpücük kondurdum.

    Müge gözlerini kapayıp külodunu çıkardı. Ben de yorganı açtım ve orman gibi kıllı amcığı karşımdaydı.
    ···
    1. 1.
      +1
      Ormandan amı gorebildiysen helal olsun panpa
      ···
    2. 2.
      0
      Yaz muallak
      ···
  5. 55.
    +7
    Bu arada parmaklarımı dikiş izlerinin üzerinde gezdiriyordum. Dikiş izlerine birkaç öpücük kondurarak memelerine geçtim. Yaşına göre çok diri sayılan memelerini öpüp kokladım, yalayıp emdim. Meltem hanım da zevk aldığını belli eden sesler çıkararak saçlarımla oynuyordu. Memelerinden göbeğine indim. Göbeğini de biraz öpüp yaladıktan sonra, boxerini aşağı sıyırdım biraz. Meltem hanım da kıçını kaldırarak tamamen çıkarmama yardımcı oldu. Çok ilginç bir amı vardı. Am dudakları, klitorisinden başlayıp aşağıya doğru kıvırcık marul şeklinde uzuyordu.

    dıbının dudaklarını dikkatle incelediğimi farkedince, "Güzel görünmediğini biliyorum, beni de rahatsız ediyor, istanbul'da kalsaydım Labioplasti ameliyatı yaptıracaktım... " dedi. ilk defa duyuyordum bunu, estetik ameliyatla am dudaklarını küçültüyorlarmış. "Yoo, ben rahatsız olmadım, sadece ilk defa görüyorum!" dedim ve dıbına yumuldum. Kıvırcık am dudaklarını öpüp yalamaya, emmeye, dudaklarımın arasına alıp sündürmeye başladım. Klitorisini emmeye başladığımda ise Meltem hanım inlemelerini yükseltti. Aynı anda dıbını da parmakladığımda, inlemelerle ve küçük çığlıklarla kasılarak orgazm oldu.
    ···
  6. 56.
    +7
    Firdevs işini bitirip çıkacağımızda, "Meltem hanıma akşam yemeğine gidecekmisin?" diye sordu. Anlaşılan notu okumuştu ve bu sorunun altında kıskançlık yatıyordu. "Bilmiyorum daha!" diyerek kestirip attım. Çıktık, indik aşağıya. Firdevs'i evine bırakacaktım. Biz pasajdan çıkarken, çaycı çocuk ta çay evinin önünde dikiliyordu. Selamlaştık tekrar. Çocuğun bizimle sohbet etmek ister gibi bir hali vardı, muhtemelen bilgisayar kursunu satın aldığımı öğrenmişti Firdevs'ten. Ama biz takılmadan yolumuza devam ettik.

    Arabaya binip, Firdevs'lerin evine doğru hareket ettik. Firdevs, Meltem hanımın evini gösterdi önünden geçerken. Firdevs'i kendi evlerinin önünde indirip, merkeze geri döndüm. Gazete alırken görmüştüm, pasajın önündeki markette Rakı da satıyorlardı. Arabayı yine aynı yere, kızların evinin olduğu sokağa park ettim. Markete gidip, bir 'Büyük' Rakı ve biraz da fındık fıstık aldım. Saatime baktım, Meltem hanımın beni yemeğe beklediği saate daha 2 saatten fazla vardı. Arabaya doğru yürürken, son anda kızların evine uğramaya karar verdim. Birgül'ü arayıp, evlerinin önünde olduğumu, müsaitlerse uğramak istediğimi söyledim. Birgül, "Gel gel, müsaitim!" dedi.
    ···
  7. 57.
    +7
    Beste'nin dıbını yalamak istiyordum, kolundan tutup ayağa kaldırdım. Ve yönünü Atalay'ın çalışma masasına dönderdim, masaya tutunup hafif domalmasını sağladım. Beste eteğini yukarıya sıyırarak tam gibilme pozisyonu almıştı, anlaşılan hemen gibeceğimi bekliyordu. Arkasına çömelip, bembeyaz zütünün yanaklarını iki elimle yoğurup, birbirinden ayırdığımda, Kahverengi züt deliğinin hemen altında hafif kıllı dıbının dudakları da birbirinden ayrıldı...

    Dilimi dıbının pembe ve ıslak deliğine değdirdiğimde, "Ohhhh!" sesi yükseldi Beste'den. Deli gibi yalamaya ve dillemeye başladım dıbını. Suları yerlere akana kadar yaladım dıbını. Sonra züt deliğini yalamaya geçtim. Dilimi züt deliğine soktukça Beste zevkten çıldırıyor, tüm vücudu titriyor ve inleme seslerine hakim olamıyordu. Sonunda dayanamadı ve "Hadi sok artık yarağını!" diye yalvarmaya başladı. Beste tam gibilecek kıvama gelmişti.

    Ayağa kalktım ve yarağımı dıbına geçirdim. Beste'nin, "Ohhhh!" diye inlemesi eşliğinde yağ gibi girmişti yarağım sulu dıbına. Daracık dıbının içi fırın gibi yanıyordu. Kökleyip kaldım bir süre içinde. Beste de kendini masaya yapıştırmıştı iyice, kegib kegib nefes alıyordu. Sonra kafasını masadan kaldırıp, "Hadisene, ne bekliyorsun!" dedi. Yavaşça gidip gelmeye başladım. Hızımı artırarak pompalıyordum dıbına. Birkaç dakika sonra Beste'nin, "Ahhh, uhhh!" diye inlemeleri daha sesli çıkarken, masa da her darbemle Beste'yle birlikte ileri geri gidip geliyordu. Beste orgazm olmak üzereydi, vücudunun kasılmasından belli olmuştu bu. Sonunda çığlık gibi uzun bir inlemeyle orgazm oldu. Ben pompalamaya devam edince de, "Yeterrr, ben bittim!" deyip masadan doğrulmaya çalıştı.
    ···
  8. 58.
    +7
    Anahtarı vermek için resepsiyona gittiğimde, resepsiyonda Halime denen kız vardı. Bana, "Günaydın!" derken yine garip garip bakıyordu. Zeynebe sinirim daha geçmemişti, şimdi bir de bununla uğraşamayacaktım. Günaydın falan demeden, "Çıkış yapıyoruz!" dedim ve anahtarı bıraktım bankonun üzerine. Tam arkamı dönüp ordan uzaklaşacağımda, Halime, "Harun abi! Şeyyy... ödenmemiş Extranız var!" diye seslendi. Bana Harun abi demesine şaşırmıştım, hemen geri döndüm. "Pardon ama, tanışıyormuyuz?" diye sordum cüzdanımı çıkarırken. Halime, "Yok tanışmıyoruz da, ben Nurcan'ın teyzesinin kızıyım!" dediğinde, içimden (Hasgibtir, bir bu ekgibti!) dedim.

    Şaşkınlıktan birkaç saniye ne diyeceğimi bilemedim. Kendimi toparlayıp, "Yaa, öyle mi? Memnun oldum! Nurcan hiç bahsetmedi senden? Nikahımızda da görmedim seni?" dedim ve tokalaşmak için elimi uzattım. Halime de elini uzatıp, "Şeyy, biz onlarla küsüz. Daha doğrusu annemle teyzem birbirlerine küsler... " dedi. "Hmmm, peki sen görüşüyormusun Nurcan'la?" diye sordum. Halime, "Yok, görüşmüyoruz! Annem bizlerin de görüşmesini istemiyor... " dediğinde, biraz olsun rahatlamıştım. "Küs olmanıza üzüldüm! Peki, beni nasıl tanıdın, daha önce görüştüğümüzü hatırlamıyorum?" dedim. "Görüşmedik ki, halam nikahınızda çekilen resimlerinizi göstermişti, ordan tanıdım! Zaten Otel kayıtlarında da adın soyadın yazıyor!" dedi. "Hmm, anladım!" dedim.
    ···
  9. 59.
    +6
    Adam geldi. Selamlaşıp tanıştık, biraz bana daireler hakkında bilgi verdi. Tapuları, demirbaş listesini falan gösterdi. Ben asıl diğer daireyi görmek istiyordum. Anahtarı Firdevs'ten aldı, çıktık, geçtik diğer daireye. Burası da, içerisinde hiç değişiklik yapılmamış, bildiğimiz mesken daire idi. içerde modası geçmiş eşyalar vardı. istersem o eşyaları da bana bırakabileceğini söyledi. Kapılara, pencerelere ve duvarlara baktım, hiç bir yerde kırık dökük yoktu, sadece güzel bir temizlik ve boya badana istiyordu, bu daireye yapılacak masrafın hepsi buydu. Odaları gezereken, burada gibeceğim amcıkları gözümün önünde canlandırmaya başlamıştım bile.

    Göreceğimi görmüştüm ve hoşuma gitmişti. Kilitleyip çıktık. Tekrar öbür tarafa geçtiğimizde Meltem hanım da derse ara vermiş, Firdevs'in yanında bizi bekliyordu. Selamlaştıktan sonra hemen, "Ne yaptınız, anlaştınız mı, pazarlık bitti mi?" diye sordu. Adam, "Yok, daha o aşamaya gelmedik... " deyince, Meltem hanım, "Abiciğim, hiç uzatmaya gerek yok, verin birbirinize elinizi, 40.000 Euroya bitirin bu işi!" dedi. Adam biraz mırın kırın etse de, Meltem hanımın aşırı ısrarıyla, "Tamam, hayrını gör!" dedi. Meltem hanım bana 2.000 Euro kazandırmıştı. Bu kadına hayranlığım gitgide artıyordu.

    Meltem hanım, "Hadi hayırlı olsun! Gidin hemen bitirin resmi işlemleri!" deyip, dersine devam etmek için sınıfa girdi. Biz de çıktık, önce bankaya uğrayıp, ordan da tapu dairesine gittik, satışı gerçekleştirdik. Sonra adamla bir yerde oturup çay içtik. Adama Firdevs'in ne olacağını sordum. O da, "Firdevs biraz saftır, fakat yalanı dolanı, hırsızlığı falan yoktur, çok çalışkandır, işten kaçmaz, ona her konuda güvenebilirsin, orayı ona emanet et, gözün arkada kalmaz. Eğer uygun görürsen çalışmaya devam etsin, çok işine yarayacaktır. Ben ona asgari ücret veriyordum, sigortasını da yatırıyordum. Sen de yatırırsan çok makbule geçer. Ama tabii, eğer Firdevs'in yerine başkasını işe alacağım dersen de, sen bilirsin... " dedi.
    ···
    1. 1.
      0
      Ayraç ...
      ···
  10. 60.
    +4 -2
    Gustav'a, "Domalıyorsun!" deyip, kremle Straponun ucunu yağladı. Sonra yanımda yatağın üzerinde dörtayak domalmış bekleyen Gustav'ın tangasını kenara çekip, Straponun ucunu zütüne dayadı. Fazla uğraşmadan da dibine kadar geçirdi. Gustav aynı karı gibi, "Ihhhh!" diye inlese de, bunun ilk sefer olmadığı gün gibi ortadaydı. Alexandra Gustav'ın belinden kavrayıp, gidip gelmeye başladı. Alexandra Straponu her köklediğinde, Gustav uzun bir "Ohhhh!" çekiyordu. Alexandra'nın Gustav'ı gibişini izlemek hem komiğime gidiyordu, hemde ufaktan tahrik oluyordum. Sönük yarağım ufaktan kıpırdanmaya başlamıştı bile...

    Rahat bir 15-20 dakikadır gibiyordu Alexandra Gustav'ın zütünü. Ama gitgide yorulmaya da başladığı, pompalama ritminin yavaşlamasından belli oluyordu. Derken Alexandra iyice yorulup pompalamayı tamamen bırakınca, bu kez de Gustav zütünü ileri geri yapmaya başladı. Bir süre sonra Gustav inleyerek zütünü Strapona bastırıp kaldı öylece. Alexandra, "Tamam mı, boşaldın mı?" diye sordu. Gustav, "Evet!" deyince, Alexandra da Gustav'ın zütünden Straponu çekip arkasından çekildi. Bana gülümseyerek, "Yoruldum!" dedi, sonra da Straponu belinden çıkardı, yıkaması için Gustav'a verdi. Gustav gibine hiç dokunmadan küloduna boşalmıştı.
    ···
  11. 61.
    +6
    Ben de aynı şartlarda çalışmaya devam etmesini uygun gördüğümü söyledim. Böylelikle Firdevs de kafamdaki gibilecekler listesine eklenmiş oluyordu.

    Adam Firdevs'i aradı, ona yeni patronunun artık ben olduğumu söyledi, işlerle ilgili birtakım tembihlerde falan bulundu. Adamla orda vedaşlaştıktan sonra ben tekrar bilgisayar kursunun yolunu tuttum. içimden de gülüyordum, bugün bu kasabaya Halime'yle bir saat kuru kuru muhabbet etmek için gelmiştim. Halime'yi zütten gibtiğim yetmiyormuş gibi, bir bilgisayar kursu ve bir de daire satın almıştım. Ayrıca çok güzel, sexy ve çok karizmatik bir kadın olan Meltem hanımla tanışmıştım. Firdevs'le ve Halimen'in kız arkadaşları Müge ve Birgül ile tanışmıştım. Kısacası çok sevinçli ve heyecanlıydım.

    Bilgisayar kursuna çıktığımda kapı sonuna kadar açıktı, ortalıkta kimse görünmüyordu. içeri girip, birtakım tıkırtıların geldiği sınıfa doğru yürüdüm. Oranın da kapısı açıktı ve Firdevs içerde sandalyeleri düzeltiyordu. Ders bitmiş ve herkes gitmişti. Firdevs beni farketmemiş, arabesk bir şarkı mırıldanarak sandalyeleri düzeltmeye devam ediyordu. Sınıfın kapısında ses çıkarmadan dikildim, Firdevs'i izledim bir süre. Firdevs işini bitirip döndüğünde, "Ayyyy!" diye bir çığlık attı, elini göğsüne zütürüp, "Ayy, ödümü kopardın!" dedi. Ben de, "Özür dilerim, seni korkutmak istememiştim!" dedim.
    ···
  12. 62.
    +6
    Tam (Baktım) diyecektim, o sırada Firdevs yanımıza geldi. Ben de, "Yok bakmadım, anahtarım da yok zaten!" demek zorunda kaldım. Meltem hanım Firdevs'ten benim dairenin anahtarını aldıktan sonra, çantalarını falan da aldılar ve ışıkları da söndürüp, bilgisayar kursunu kapatıp çıktık. Firdevs kapıyı kilitledikten sonra, Meltem hanım, "Sen gidebilirsin canım, bizim biraz işmiz var!" deyip Firdevs'i gönderdi. Firdevs buna biraz bozulmuştu, ama belli etmemeye çalışarak bizle vedalaşıp gitti. Biz de benim daireye geçtik.

    içeriye girdiğimizde, ben yeni görüyormuşum gibi yaptım. Fakat Meltem hanım yememişti, "Firdevs dayanamadı gösterdi değil mi?" dedi. "Evet, gösterdi... Elinize sağlık, çok güzel olmuş, çok teşekkür ederim!" dedim. Meltem hanım gülerek, "Öyle kuru kuru bir teşekkürle kurtulacağını mı sanıyorsun?" dedi. Ben de gülümseyerek, "Islatırız ohalde Meltem hanım! Bu akşam uygun mu sizin için?" dedim. "Uygun olmasına uygun da, yalnız bu sefer yemek falan yapmam, o hakkını kaybettin!" dedi. Ben de, "Sorun değil, yemeği dışardan söyleriz!" dedim. Meltem hanım bu önerimi kabul etti. Sonra, dairemde gözden kaçan ekgib birşeyler var mı diye odaları gezdik. Tuzluk, biberlik, peçete, çay, kahve gibi birkaç ekgib vardı. Meltem hanım, "Hadi alışverişe gidelim!" deyince, "Olur!" dedim ve çıktık.
    ···
  13. 63.
    +5 -1
    Hiç acıtmadan parmaklıyordu zütümü Alexandra ve ben bundan müthiş zevk alıyordum. istem dışı elim yarağıma gitti ve sıvazlamaya başladım. Ama Alexandra anında, "Hayır Harun! Elini çekiyorsun ordan! Seni Gustav boşaltıyor!" dedi. içimden, (Hah, bir bu ekgibti dıbına koyum!) diye geçirdim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Öyle zor bir durumdaydım ki, yarağım resmen zonkluyordu ve patlama derecesine gelmişti. Hatta kasıklarıma dayanılmaz bir ağrı girmişti, biran önce boşalmadan da bu ağrının geçmeyeceğini tecrübelerimden biliyordum. Alexandra'ya, "OK!" deyip gözlerimi kapadım...

    Gustav Alexandra'dan emri alınca, hiç vakit kaybetmeden önüme yumuldu, yarağımı ağzına aldı ve taşaklarımı okşayarak yarağımı emmeye başladı. Şu an, hayatta hiçbir zaman ödün vermeyeceğimi sandığım bir prensibimi çiğnemiştim böylelikle. Zevk almıyormuydum? Alıyordum, ama bir çeşit suçluluk duygusunu da birlikte yaşıyordum. Yarağımı şu an yalayanın Gustav olduğunu bildiğim halde, gözlerimi kapamış, onun bir kadın olduğunu hayal ediyordum. Sonra kendime manevi işkence çektirmeyi bırakıp, sadece aldığım zevke konsantre oldum. Alexandra'nın parmağı zütümde çalışırken, Gustav'ın karı gibi çektiği saksoya fazla dayanamadım ve ağzına fışkırttım döllerimi...
    ···
  14. 64.
    +6
    Dudaklarını öpmeyi bırakıp, elimi belinden çektim ve "Ben gidiyorum!" dedim. Müge birşey demedi. Ben mutfaktan çıktığımda, Müge şaşkınlığını atamamış ve halen orda mal gibi dikiliyordu. Koridorda, kapının arkasında ayakkabılarımı giymek üzereyken geldi. Koluma yapışıp, "Yaa, gitme!" dedi. "Kalsam ne olacak ki? Birgül orda sevgilisinin koynunda uyurken, biz senle uslu uslu oturacakmıyız?" dedim. Müge elimden tutarak, "Yaa, benim hiç erkek arkadaşım olmadı... anla işte!" dedi. Bunu duyduğuma şaşırmıştım, bu yaşına gelmiş bir kızın hiç erkek arkadaşı nasıl olmazdı?

    Müge elimden asılıp çekerek, "Lütfen gitme yaa!" dediğinde, ayakkabılarımı giymekten vaz geçip, "Peki, odana gidelim o halde!" dedim. Elimi bırakmadan çeke çeke odasına zütürdü beni. içeriye girip kapıyı kapatınca, beline tekrar sarılıp, yine yapıştım dudaklarına. Bu sefer kendince karşılık veriyordu, ama çok acemiceydi. Gerçekten de bu zamana kadar hiç erkek arkadaşı olmadığına kanaat getirmiştim. Bugün Müge'yi gibemesem de, en azından oral ciks yapacaktım. Yarağım çadırı kurmuştu. Hiç öpülmemiş dudaklarını yercesine öperken, pijamasının üstünden de zütünü avuçlayıp kendime çekiyordum Müge'yi. Yarağım bacak arasına, dıbına dayanıyordu, nerdeyse pijamasının altını delecekti.
    ···
  15. 65.
    +6
    Nasıl olsa tüm gece bizimdi, onun için acele etmeden, tadını çıkara çıkara öpüşüyor, bir taraftan da eşofmanının üzerinden zütünü okşuyordum. Bir ara telefonum çaldı, ama aldırış etmeden öpüşmeye devam ettik. Telefonum sustuktan iki dakika sonra tekrar çaldı. Ben yine aldırış etmedim. Ama telefonun ısrarla çalması Birgül'ü rahatsız etmişti, "Cevap ver istersen!" deyip telefonuma uzandı ve ekranına bakıp, "Meltem diye biri arıyor!" diyerek telefonumu verdi. Ben de, "gibtir et şimdi Meltem hanımı!" deyip geri koydum sehpaya. Tekrar öpüşmeye devam edeceğimde, Birgül, "Dur bir dakika yaa, bu Meltem, yoksa bizim Meltem hoca mı?" dedi. "Evet o, gibtir et!" dedim, yeniden öpmek istedim. Ama Birgül, "Ne istiyor o huur senden?" dedi.

    Canım sıkılmıştı, "Bilmiyorum! Hem neden ona huur diyorsun, ne huurluğunu gördün?" dedim. Birgül, "Yok yani, bir huurluğunu falan görmedim de, ama derste erkek kursiyerlere yaklaşımı bir acayip! Canımlı cicimli konuşmalar, frikik vermeler, kürsüye domalmalar falan! Bütün erkeklerin aklını başından alıyor! Hani ne bileyim, hareketleri aynı huur gibi!" dedi. Birgül Meltem hanımı kıskanıyor ve bana kötülemeye çalışıyordu. Biz konuşurken telefonuma mesaj geldi, muhtemelen Meltem hanımdandı. Birgül de aynı şeyi düşünmüş olmalı ki, "Yaa ne istiyor bu karı senden?" diyerek yine telefonuma uzandı ve "Mesajı açabilirmiyim?" dedi.
    ···
  16. 66.
    +6
    Doğrusu ben de merak etmiştim, "Aç bakalım!" dedim. Mesajı açtığında, Meltem hanım (Neler kaçırdığını bilmiyorsun!) yazıyordu. Biz bu mesajı okurken, Meltem hanımdan ikinci bir mesaj geldi. ikinci mesajda bir resim ekli olması beni acaip heyecenlandırmıştı. Telefonu Birgülün elinden alıp açtım resmi. Fakat hayal kırıklığına uğradım. Meltem hanım bana yaptığı yemeklerin resmini göndermişti. Yemekleri ve sofrayı epey bir özenle uğraşarak hazırladığı belli oluyordu. Birgül, "Bak sen şu kart huurdaki numaralara, seni yatağa atabilmek için bütün hünerlerini sergilemiş! huur yaşından utanmasa, sana dıbının zütünün resmini yollayacak nerdeyse!" dedi.

    Birgül'ün Meltem hanım hakkında böyle konuşması canımı sıkıyordu, "Bak sinirleniyorum ama!" diyerek telefonu elinden alıp sehpaya bıraktım ve "Ben bu gece seninle birlikte olabilmek için Meltem hanımı ektim! Bunu yaptığıma pişman etme beni!" dedim. Birgül, "Tamam tamam, kızma aşkım! inan pişman olmayacaksın, onun sana sunabileceklerinden daha fazlazı var bende!" deyip dudaklarıma yumuldu ve yeniden öpüşmeye başladık. Dudaklarımı kemirircesine öperken, kendisini tercih ettiğim için adeta teşekkür ediyordu.

    Bir süre daha öpüştükten sonra, Birgül, "Hadi gel aşkım!" deyip kalktı, elimden tutarak yatak odasına zütürdü. Yatağın yanında ayakta öpüşerek soyunduk, ben boxerle, Birgül de sütyen külotla kalmıştı. Beni yatağa sırtüstü uzattı ve ayakucuma geçip, boxerimi indirip çıkardı ayaklarımdan. Sonra dizlerinin üzerinde yatağa, bacaklarımın arasına yerleşip, bir süre yarağımı okşadı. Yarağımın başına da arada sırada öpücükler konduruyordu. Derken ağzına alıp sakso çekmeye başladı. Şimdi bir eliyle de taşaklarımı okşuyordu. Birgül sanki bana Meltem hanımdan daha iyi olduğunu ıspat etmeye çalışır gibiydi. Meltem hanımı bilmiyordum, ama Birgül harbiden iyi sakso çekiyor, iliğimi kurutacakmış gibi emiyordu yarağımı.
    ···
  17. 67.
    +6
    "Ne istiyor bu çocuk senden?" diye sordum. "Kim? Veli mi? Hiiç... çay getirmişti de... " dedi. "Sen bugün çay yapmadın mı?" dedim. "Yaptım yaptım, ama benimki daha demini almamıştı... " dedi. "Meltem hanım derste mi?" dedim. "Evet, gireli 15 dakika oldu, yarım saat sonra biter dersi!" dedi. "iyi, şu çaya bir bak da, demlenmişse bir bardak çay getir!" dedim. Firdevs, "Tamam!" deyip kalktı mutfağa gitti. Bugün, ayak bileklerine kadar uzun siyah bir etek giymişti. Önden bakınca dıbının detayları belli olmasa da, arkadan bakınca dolgun zütünün yuvarlak hatları çok çekici duruyordu.

    Çayımı içerken, Firdevs'e, buranın haftalık temizliğini kimin yaptığını sordum. iki tane temizlikçi kadının yaptığını söyleyip, bunu niye sorduğumu sordu. Ben de benim daireyi temizletmek istediğimi söyleyince, Firdevs arkasına yaslanıp, yine kendisini önemli biriymiş gibi göstermeye çalıştığı bir oturuşla sırıtmaya başladı. "Ne oldu, neden gülüyorsun?" dediğimde, önce, "Hiiç!" dedi, sonra da, "Meltem hanım sana sürpriz yapmak istiyordu ama... " deyip, çekmeceden benim dairenin anahtarını aldı ve "Gel benimle!" deyip kalktı. O önde, ben arkasında, benim daireme gittik.

    Kapıyı açıp içeriye girdiğimizde, mis gibi kokuyordu her yer. Esaslı bir temizlik yapılmıştı, her yer pırıl pırıldı. Firdevs heyecanla, "Burası nasıl olmuş?", "Şurası nasıl olmuş?" diyerek, dairemi bana gezdiriyordu. O eski modası geçmiş eşyalar bile yeni gibi parlıyordu. Salondaki masaya kurstaki fazla bilgisayarlardan birini ve bir de yazıcı kurmuşlardı. "Çalışıyor mu bu zımbırtılar?" diye sorduğumda, Firdevs, "Yok, süs olsun diye koyduk! Tabii çalışıyor, ne sandın? Kablosuz internet bağlantısı bile var!" dedi. Ben her ne kadar kendi Laptopumu hep yanımda bulundursam da, belki işime yarardı.
    ···
  18. 68.
    +6
    Birgül resimlere bakmaya devam ederken, "Çok güzel vücudu varmış!" dedi. "Öyledir!" dediğimde, "Onunla da anal yapıyormusunuz?" diye sordu. Birgül anal ciks konusuna pek bir ilgi duyuyordu. "Evet yapıyoruz. Sen resimlere devam et, birkaç tane de anal resim olacaktı!" dedim. Nurcan'ı zütten giberken çektiğim resimlere gelmişti. Birgül, "Biliyormusun ben analdan çok korkuyorum! Yani, çok acıyormuş... " dedi. Ben de gülümseyip, "Evet, ilk seferinde biraz acıyabilir. Ama bu acı katlanılmayacak bir acı değil!" dedim. Birgül de, "Ex sevgilim analdan yapmayı çok istedi, ama sırf bu korkumdan yaptırmadım! Onun yerine önden yapmasına izin verdim, kızlığımı verdim hayvana, ama yine de yaranamadım! Sırf zütten vermiyorum diye ayrıldı benden huur çocuğu!" dedi.

    Nurcan'ın resimleri bitince, Birgül telefonumu geri verdi. Ben de ayağa kalkıp, "Aşkım, şöyle güzel poz ver de birkaç resmini çekeyim, sonra resimlerine bakıp 31 çekerim!" dedim. "Yaa napacaksın resimlerimi, gerçeği burda işte, nezaman istersen gel, ben seni boşaltırım!" dedi. Ama ben resim çekmeye başlamıştım bile. Birgül önce, "Çekme yaa!" diyerek eliyle yüzünü kapadı, ama sonra, "Bak ama kimseye göstermeyeceksin, tamam mı?" dedi. Ben, "Tamam!" deyince, elini yüzünden çekti ve sexy pozlar vermeye başladı.

    Bir süre sonra ise poz vermeye iyice kaptırmıştı kendini, istediğim her pozu veriyordu. Bacaklarını ayırıp, amıyla oynamasını, parmaklamasını, mastürbasyon yapmasını istedim. Dediklerimin hepsini yapıyordu. "Amınla oynamaya devam et, ben geliyorum hemen!" deyip, bir koşu banyoya gittim. Dolaptan bebe yağını aldım. Ordan mutfağa geçip, buzdolabından benim yarağım boyutlarında bir salatalık aldım ve raftan da bir tutam peçete kaptım. Salona geldiğimde Birgül inleyerek mastürbasyon yapmaya devam ediyordu.
    ···
  19. 69.
    +6
    Çaylar gelince, Halime'ye lobideki koltuklara oturup içmeyi teklif ettim, ama personelin orda oturması yasakmış. Ben de oturmadım, çayımı resepsiyonun önünde ayakta içmeye karar verdim. Biryandan da sohbete devam ediyorduk. Konuştukça, Halime'nin Nurcan'la ilişkimi zedeleyecek bir tehdit unsuru olmadığı kanısına vardım. Ama yine de onu gibmek istiyordum ve ufaktan işlemeye başlamıştım, "Halime, sen çok hoş bir kızsın, seninle tanıştığıma çok sevindim. Sana kanım kaynadı, seni yakından tanımak isterim! Ben bu Otele pek sık gelmiyorum, ama istersen seninle dışarda görüşebiliriz? Telefon numaram kayıtlarda var, izinli olduğun zaman ararsan, ne bileyim, bir yerlere gideriz, çay kahve içeriz, sohbet ederiz, gezer eğleniriz! Merak etme, seninle görüştüğümüzü Nurcan'a söylemem, aramızda sır olarak kalır! Ne dersin?" dedim ve gülümseyerek göz kırptım. Halime heyecanla, "Perşembe günü izinliyim, Perşembe buluşalım mı?" dedi. Gülümseyerek, "Olur tabii!" dedim. içimden de (Keklik kafese girdi!) diye geçirdim.

    Az sonra bizimkiler indi aşağı. Halime Zeyneple Mürüvet'i görünce şaşırdı. Onlar da Halime'yi resepsiyonda gördüklerine şaşırmışlardı. Selamlaşıp öpüştüler, birbirilerine hal hatır sordular. Uzun zamandır görüşmedikleri belli oluyordu. Onlar sohbet ederlerken, ben dışarı çıkıp bir sigara içtim. Zeynebe sinirim tam geçmemişti, ama azalmıştı. Ayrıca Mürüvet'e de bağırıp küfür ettiğim için pişman olmuştum. O sinirle, kahvaltı falan yapmadan yola çıkmayı düşünmüştüm. Fakat sigaramı bitirip yanlarına gittiğimde, kahvaltı yapıp, köye öyle döneceğimizi söyledim. Zeynep birşey demedi. Mürüvet ise, "Tamam Harun abi!" dedi, geçtik restoran kısmına.
    ···
    1. 1.
      0
      Kaptan adamsın devam et
      ···
  20. 70.
    +6
    Ayrıca Firdevs'e, burasının bir işyeri olduğunu, başkalarının yanında birbirimize nasıl hitap etmemiz ve nasıl davranmamız gerektiğini falan detaylı olarak anlattım. O da bunlara uyacağına dair söz verdi. "Gidelim mi artık?" dediğimde, "Tamam aşkım!" deyip dudağıma bir öpücük daha kondurup kucağımdan indi ve Meltem hanımın notu yazılı kağıdı yerden alıp verdi. Firdevs sınıfların ve mutfağın lambalarını kapatmaya gittiğinde, ben de kağıdı açıp notu okudum. Meltem hanım bana, (Haruncuğum bunu kutlamamız lazım! Akşam yemeğine bana geliyorsun. Yemek saat 8 gibi hazır olur. Firdevs sana evimi tarif eder. Gelirken bir 'Büyük!' getir. Gecikecek gibi olursan ara!) demiş, altına da telefon numarasını yazmış. Bunu okuduğumda çocuk gibi sevinmiş ve heyecanlanmıştım.

    Firdevs'in hazırlanmasını beklerken, telefonuma lokantadayken gelen mesajlarıma da baktım. 5 tane mesaj vardı ve hepsi de Halime'den gelmişti. Tek tek açıp okudum. Halime, ilk 3 tanesinde beni çok sevdiğini ve özlediğini yazmıştı. içimden (dıbına koyum, daha ayrılalı kaç saat oldu da hemen özledi bu beni!) diye geçirip güldüm. Dördüncü mesajında, kızların beni bilgisayar kursunda gördüklerini, orda ne aradığımı soruyordu. Sonuncusunda ise, kızların evinde sigaramı, gazetemi ve içecekleri unuttuğumu, uğrayıp almak istersem Birgül'ün evde olduğunu ve Birgül'ün telefon numarasını yazmıştı. Halime'nin mesajlarına cevap vermeden telefonu koydum cebime.
    ···