şimdi de seçime ramak kala çıkmış iyi polis kötü polis oynamaya başladılar.
Başkan diyor ki; "Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim. Ekonomiyi belediyelerin düzeltme şansı yok." (yani abilerim ablalarım, beni unutun adaylarıma (adamlarıma) oy verin. belediye seçimleri, asıl benim bekam için çok önemli)
- "biz sadece bize oy verenlerin değil, 82 milyonun başkanyız." (haa şunu da unutmayın %50'yi zor tutuyorum, yerseniz)

şimdi bu açıklamalardan benim anladığım bu aday arkadaşlar aylardır bize kendilerini anlatırken şunu mu demişler, bizim resmimizin yanında ekonomiyi kötü yöneten birinin resmi vardı, ya da biz ekonomiyi kötü yöneten birini iftiharla örnek aldık.
ulan vay bu milletin haline laa

vatandaşın en önemli beka sorunu kısa vadede ekonomik değil midir? bu mkdumunun belediyeleri ekonomiyi düzeltemiyorsa madem, demek ki bu seçim beka seçimi değilmiş.
işin aslı şu; bütün yetkilerin tek kişide toplandığı bir rejimde yerel seçimler asla beka seçimi zaten değildir bunu referandumda da söyledik. Beka tamamen tek adamın icraatları ile alakalı özetle reyis bizi doğrulamış.
Kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı söylemler işe yaramayınca herkesin başkanı olduğunu söylemek aklına gelmiş. bilemiyorum ben pek yemedim. parti başkanı olan bir başkanın 82 milyonun başkan olmasını çocuğa söylesek zütüyle güler mk.

lütfen ne tak yerseniz yiyin de şu milletin zekasıyla artık taşak geçmeyin lütfen lan lütfen artık

s. soylu dedi ki; (bizzat dinledim aktarma yok)
31 Mart'ta boynumuzu Kandil in önünde bükük bırakmayın. Bizi FETÖ şarlatanına güldürmeyin.
şimdi kandil ve FETÖ devletimizin ve milletimizin ortak düşmanıdır. ama şimdi bu malum partiye oy vermeyen hiç kimse bu iki örgütü desteklemiş sayılacak değildir.
FETÖ'yü fetö yapan zaten sizin 2010 referandumunuz olmadı mı? o zaman 2010da evet diyenleri FETÖ'cü mü ilan etmemiz lazım şimdi??
Bir de tamamen merakımdan ve sadece soru; aşağıdaki tarihlerde, Kandil ve FETÖ ne aşamadaydı ve bunun müsebbibleri kimlerdir?
- 1. Tarih: AKP'nin iktidara geldiği, 2002
- 2. Tarih: Bakanımızın göreve başladığı Ağustos 2016
- 3. Tarih: Bugün
think again

şimdi bu arkadaşlar diyor ki; Her kim ezanımıza, bayrağımıza, değerlerimize, marşımıza saldırıyorsa; bilin ki hedefi bize saldırmaktır
bize sözcüğünden maksat Türk milletiyse sonuna kadar katılıyorum çünkü bunlar ortak kutsal değerlerimizdir. bunların hiçbirisi bir parti ya da kişinin tekelinde değildir ve olamaz. bu değerlerin hiçbirisi o malum parti ile ortaya çıkmamış ve yüzyıllar ya da onyıllardır varolmuştur.
haa şu var marşımızın yazarı M.A.Ersoy'a p.venk diyen deli Kadir'i hürmetle ziyaret edenleri de buradan marşımıza dediklerinden dolayı anmakta fayda görüyorum.
;)

24 kisilik oc listesinde ben yokum deyil mi mesas bey? :/

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DE, ÜLKEYi BAŞKANLIK SiSTEMiYLE YÖNETMiŞTiR.
-DEXER
yalnız varya adamın kurduğu parti senin kadar adamın ekmeğini yememiştir hacıt.
ya bizim başkanımız olacak kişi artık bu başkanlığın sistem değil bir rejim olduğunu artık ya öğrenmelidir ya da saklamamalıdır.
başkan artık şu ülke tarihinin gördüğü en olağanüstü adamı popülist amaçlarla ve yaptıklarını meşrulaştırıcı bir vasıta olarak kullanmayı bırakmalıdır.
Atatürkçü düşünce sisteminin her defasında kendisini yalanladığını görmelidir.
Kitap özetlerini ya da danışmanlarına sorgusuzca inanarak değil bizzat araştırarak ve şu yerine geçmeye soyunduğun büyük liderin uyguladığı ve hedeflediği rejimin ne olduğunu bizzat öğrenerek hedefe ilerlemelidir. Geç değil be hacıt oku biraz mk

lidere selam dur
1-Sarıyer 60
2-Keçiörengücü 60 ( hayatımda tuttuğum ilk takım)
3-Samsunspor 58 (tamamen siyasi 58 puan)

bu sene o sene ;)

24 kişilik bir inci sözlük huur çocukları listesi buldum dosyalarımın arasında. ama çoğununda sebebini unutmuşum mk. vardır bir bildiğim diyip gördükçe sövüyorum amın evlatlarına

burcu tatlıses hanımefendiyi canlı dinledim. hani sesini duyunca dur dur bu kalsın dediğiniz sesler olur radyoda. cover çöplüğünden derhal çıkıp kendi yazdığı söz ve beste işine girmeli. zaten soyadından çok şey kaybetmiş alakası olmadığı halde. harcanma emi

dışarda sohbet ortamında bitane dıbına kodumun çocuğu bana laf sokmaya çalışıyor. benim görüşlerim var anlatıyorum. bu dıbına kodumun çocuğunun buna cevabı yok. söylediği laf şu; "işin içine siyaset girdi mi, ak'a ak, karaya kara denilemiyor maalesef. sen de dahil."
heh dedim ak kardeş dayanamadı atladı. şimdi oradaki "maalesef" kelimesinden ve "de" bağlacından anladığım kadarıyla bir devlet memuru olmana rağmen, mensubu olduğun bu cenahın (ki olmaman lazım iş ahlakı gereği) problemini kabul ediyosun gibi geldi. ama "maalesef" ben konuştuğum her konuda tutarlıyım ve vicdanım rahat. aynısını kim yaparsa yapsın eleştiririm.
sonra bana herhangi bir siyasi kimliği olmadığını ve benim böyle olmadığımı iddia etti bu ben çomarım diye meee meee bağıran arkadaş. o yüzden söylediği lafın muhattabı da ben oluyomuşum bababababa. reyise tutkunuzlu paylaşımlarını biliyorum herifin profil resmi 15 temmuzlu hazırlanmış. bu arkadaş devlet memuru olduğu gibi 30 yaşını henüz geçmesine rağmen müdürlüğe yükselmiş durumda. heralde vasıflarındandır bişey demiyorum.
bak dedim arkadaşım emin olduğum bişey varsa senin bir siyasi kimliğin var, belki ideolojisini beğendin? belki bu sayede müdür oldun, belki reyise tutkunsun, hadi benim de var bile olsa ben devlet memuru değilim. ama senin gibi memur arkadaşlar bu işlere girmemeli. benim siyasi görüşümü bir nedenle beğenmeyen bir kişi, bir başka kişiyle çalışabilir. ama senle muhatap olanların kaçış ve tercih imkanı yok. vatandaş "memurla aynı partiyi desteklemiyorum, müdürle aynı siyasi görüşten değilim" diye düşünüp tedirgin bile olsa, devlet biter. bu yüzden kamu hizmetinde partizanlık ol-maz.
objektif olup olmamadığımı bile değerlendirirken subjektif ve duygusal davranman ayrı hata.
baktım bunun rengi turuncudan laciverte doğru ilerliyor. bak dedim ben eleştiriye açık bir insanım. zaten öyle olmasam senin siyasi kimliğini bildiğim için seninle aynı ortamda ya bunlunmam ya paylaşımda bulunmam olur biter.
tevillerden konu anlaşılmıştır diye düşünerek arkadaşa hayırlı cumalar dilerek orada ayrıldım. (günlerden cumartesiydi)

selamun aleykum.

“Bir gün insanoğlu uçaksız da göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki Ay’dan bile bize haber yollayacaktır. Bu mucizenin tahakkuku için 2000 yılını beklemeye gerek kalmayacaktır. Gelişen teknoloji bize daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görevse Batı’dan bu konuda fazla geri kalmamayı temindir.”
Mustafa Kemal Atatürk, 1936

biri uzay mı dedi mk

oturmuşum yatağa, ben beni düşünürüm :/

3 martta devrim yasalarının kabulünün 95. yıl dönümü yürüyüşü için memleketimdeyim. ulustan anıtkabire kadar yürünecek. gelmek isteyen köleler yürüyüşün başlayacağı saat 11:00 ile akşam 22:00 arasında izinli sayılacaktır. çıkışta audimle kızılay turu vardır. belki iyi tarafıma gelirseniz tantuni bile ısmarlayabilirim. ama yok lan ısmarlamam

yaşıtlarımız başkan adayı olmuş bizim şu halimize bak ne yapıyoruz şurda mk? hayır bide o herife bakıyorum 17 yıllık ülkenin evriminin özeti gibi. seri imalat oçları. adamların özeti şudur;
- bu tipler işbilmez ve düşünmez (çoğu düşünemez ama düşünebilse bile düşünmezler) çok gezerler ve ne olursa olsun sonu kötü bile olsa işbitirirler.
- yaradanla kul arasındaki ilişkiden beslenirler, siyasi malzemenin hammaddesi her daim manevi içeriklidir.
- bu amcıkların kendilerini geliştirmek gibi bir ihtiyaçları yoktur, neden olsun mk herşeyin en doğrusunu kendileri bilirler. bazıları siyasi kurumlarının bile değerini aşağı çekecek derecede vasıfsızdır.
- icraattan çok karşı tarafın özelliklerinden, özel hayatından dem vurarak siyaset yaparlar
- menfaat bazlı siyaset yaparlar bal tutan parmağını yalar, onlar gelseydi yemeyecekler miydi hesabı.
- yapmaları gereken olağan yardım ve hizmetleri de vatandaşa sanki bir lütuf gibi göstermeyi iyi bilirler. kendi yapmadıklarından dolayı da daima muhalefeti eleştirerek üste çıkma çabaları vardır.
- verileri gözüne soka soka çarpıtırlar, spekülasyondan ötekileştirmeden ve algı oyunlarından beslenirler.
- bunlar beslendikleri dinin içeriğinden bile haberdar değildir. Kur'an da yaradanın açık şekilde emrettiği gibi işi ehil ve adil olana vermek yerine, yandaş ve laf dinleyecek olan vererek Allah'ın emrine de karşı çıkmışlardır.
vs vs uzatabilirim sıkıldım
sonuç olarak karşı devrim başarılı olmuş, onu görebiliyoruz net

başakşehiri 2012-2013 sezonunda ben ve ekibim düşürdük. şimdi yapsam bu nefret dalgası içerisinde omuzlarda taşınırdık ama o zaman kıymetimiz bilinmedi. neyse bilin istedim
tezahürat istemez, yine olsa yine yapardım :/
(bkz: şu sözlükte bana hala)

saygı duyduğum biri soru sormak için çağırıyor. şüphe iyidir hakikate ulaşmak için şarttır. şimdi sapla samanı da birbirinden ayırmak lazım.
şüphe vardır septiğin şüphesidir; kendisine inanır hakikatten şüphe eder
şüphe vardır alimin şüphesidir; hakikate inanır gerekirse kendisinden şüphe eder.
eğer amacın hakikate ulaşmaksa bu işler şöyle duyum, böyle demiş, şöyle yapmışla, spekülasyonla dedikoduyla olmaz. hakikate ulaşmak akılla olur mantıkla olur.

dogmaları bilime tercih etmek, ben dedim oldu bitticilik, projelerdeki yeşile ağaca saygısızlık, daha önceki çoğu ulaşım ve meydan projelerinin fiyasko olması, proje tanıtım töreni esnasında; şehir merkezinin yağmur göletleriyle dolması ironisi
= akp başkan adaylığı

bu sözümde kölelerime. insan için en önemli özgürlük aklını kullanma özgürlüğüdür. aklını kullanamayanın ne fiziki ne vicdani ne dini ne seyahat ve yerleşim özgürlüğü olamaz. düşünce ve ifade özgürlüğü hiç olamaz.
o yüzden en zalim köleciler aklınızı kullanmaya engel olan, algı oyunlarına, açık veya subliminal bozucu uyarıcılarla aklınızla dalga geçenlerdir.
Sabah içtiması çok erken, 1 somun ekmek bizi doyurmuyor yok efendim kırbaç canımı yakıyor falan diyenler tekrar düşünsünler, sonuçta düşünmenizi engellemiyoruz bizde zulüm olmaz.

müzakerede amaç her türlü kazan-kazandır. müzakere köy usulü pazarlık değildir mk. yok amacın bu değilse iki ihtimal çıkar ortaya; ya aptalsın ya da kötüniyetli

başkanlık sistemi referandumunda fetönün siyasi ayağının temizleneceği konusunda söz alan ve evet basan arkadaşlara;

bir ilin belediye başkan adayını düşünün, bu arkadaş o ilin ünv. sinin eski rektörü ve şu an o ilin milletvekili. bu belediye başkan adayı arkadaşın ünv. tesi darbe girişimi sonrası en fazla ihraç yaşanan ünv ve bu ihraç edilen kamillerin neredeyse tamamı bu aday arkadaşın rektörlüğü döneminde işe alınmış. şu anda bu ünide çalışan akademisyenlerin büyük çoğunluğu ise bu belediye başkan adayı eski rektör arkadaşın hemşehrisi. yetmedi, bu hemşehrilerin büyük bir kısmı ise ders verdikleri alanın uzmanı bile değiller.
bunca şey içerisinde ilginç olan adayımızın milletvekilliği döneminde rahatlıkla yapabileceği şeyleri adaylığı döneminde vaat etmesidir.

bu arkadaş ya milleti salak sanıyor (belki de öyle), ya da yapmadıklarım yapmayacaklarımın garantisidir demektedir. çünkü bu aklı evvel arkadaşın seçim konuşmalarının çoğunda rektörlük dönemine atıf var.
takdir necip Türk milletinindir.