gazetecilik ve yayıncılık arasındaki farkı tüm Ankara'nın günün birinde öğreneceğini umuyorum. buraya bile 50 kere yazmışımdır. temel kriter gerçektir, gazeteci gerçeği araştırır, bulur ve onun üzerinden yorum yapar. kişi kendi kurgusuna veya doğrulamadığı bir duyuma dayanarak (en güncel derdimiz mk) bu şekil paylaşım yaparsa ne yazık ki o kişi sadece yayıncı olur. yayıncı haberci değildir belli şeyleri yaymakla görevli olan kişidir

herkes kimin ne olduğunu, ne yaptığını, ne amaçladığını, kapasitesini, seviyesini biliyor. derdi olan, cesareti ve kapasitesi yetiyorsa yüzyüze konuşsun. kimse polemik kovalamasın.

akıllı insan kendi beynini kullanır, kurnaz insan başkalarının da beynini kullanır. kendi beynini kullanamayana en hafif tabirle aptal diyoruz, başkalarının beynini kullanamayana kurnaz olmayan diyebiliriz. kendi beynini kullanamayıp başkalarının beynini kullanmaya çalışan zaman zaman da başaramayanın adı ise bunların sayesinde pek yakında konacak. ben bunlara şimdilik huur çocuğu diyorum ama geçici olarak kıpps ;)

agop ocak senin

naber lan dıbına kodumunun köleleri?
k1: sahip öyle söyleme ya
• söylerim efendim, aslında ben kendime küfrediyorum, ben eşeğim ki sizin gibi kölelere sahip olmuşum, siz hain olasınız diye mi yetiştirdik sizi hayvanlar
şimdi pm gelmişler beni rahatsız ediyolar burda, pm gelmişmişmiş lanet olsun istemiyorum pm falan hadi
k2: aman ya bi pmden olay çıkardınız ya, atıyım geliyim şurdan iki dakkada
• geçtiii geçti
k1: tamam sahip boşver
• her zaman boşveriyoruz zaten, nerdeymiş bu iki senedir
k1: taş ocağında çalışıyomuş sahip
k2: çalışıyorum sahip
• hadi gidin çalışın bakıyım göriyim hadi (işaret parmağı ve baş parmağı sıfır yapıp büzerek)
k2: sahip ağzımıza sıçtın geldiğimizden beri ha
k1: sapıtma oğlum sahibinle konuşuyosun
k2: ne? kadir kıymet bilmeyiz bi taka yaramayız ayıp ama ya
k1: uzatma ya
k2: yaranamadık anasını satıyım ya
k1: yaşlandı aksileşti diyorum
k2: e gençliğinide biliyorum
• gibtirin gidin lan hepinizi cebimden çıkarırım ben be, şunlara bak develer
k1: yapma sahip ya
• şunlara bak, yaşlılıktanmış.. sus sen konuşma terbiyesizlik etme, senin de ne olduğunu biliyoruz, it oğlu it
• * köleler yerlerine dönüyor **
• * duygusal müzik **
• * kamp ilk entry'ye duygusal bakış **
• * kestik **

yıllardır bunların bazırtısını dinlerim, tarikatları yok efendim hocaları hacıları anadolu takum püsür dernekleri falan alternatif toplantılar yapıp arapça şarkılar söyleyip (ilahi dedikleri saçmalıklar) kendinden geçerler. bunlar derken dindar değil dinci kesimi kastediyorum. birden çok kaynaktan edindiğim bilgiye göre mekke 11 ocak 630'da (hicri 20 ramazan 8) fethedilmiş. nedendir bilmem ilk defa araştırma gereği duydum bu da benim ayıbım olsun.
2020'ye girdiğimiz şu günlerde yapabileceğiniz en kolay şey bilgiye ulaşmak. dolayısıyla bu tarihi gerçeği yanlış bilmek ve doğrusunu öğrenmemek için fazla sebep aramaya gerek yok. kişi bunu anlayamıyorsa sadece kendisine aktarılana sabit kalıyorsa en hafif tabirle aptal olabilir, ikinci ihtimal öğrense de aksini iddia etme gereği duymaz çünkü kötüniyetlidir. bu niyet zaten aleni. ikisi durum da ülke için vahim.

- Ey insanlar! Tanık olunuz ki bugün olmazsa yarın, mutlaka sömürünün çarkları kırılacaktır. Nice direnirse dirensin, sömürgen yeryüzünden kalkacaktır. Hayatı, kendi küçümsendik ömrüyle bir tutanlar bunu anlayamazlar.
Tüm toprak işleyenin, tüm tezgahlar üretenin, tüm su kullananın ve dahi tüm egemenlik emekçilerindir.
Muhakkak bir gün sultanların, kralların, ruhbanların yerini; birbirine kenetlenmiş ve her işini danışmayla yapan emekçiler alacaktır.
Şeyh Bedrettin, 1418

sana sadece Burcu Tatlıses - Bir Yalan
diyorum, başka bir şey demiyorum

Değerli panpamız kampımızdan özgürlüğünü kazanmış rambomucahid'in kampımıza hediyesi olan köleler

1- sadop prov is back
2- omgjensennnn

vay be anasınıgibeyim neydi buralar böyle..

ne ölmesi kardeşim bayılmışım mk

Tarih bilmenin en önemli unsuru, neden-sonuç ilişkisiyle inceleme yapmaktır. Yoksa tarih bilmek demek sadece yerini zamanını ve kimin yaptığını bilmekten öteye gidemez
o yüzden bu dangalaklar "Gazi Mustafa Kemal de Libya'ya gitmişti." şeklindeki popülist, komik ve manipülatif dayanağa ve de her zamanki gibi cahil kesimin ferasetine güveniyorlar. Halbuki Mustafa Kemal Libya'da Libyalılara karşı savaşmamıştı, Libya'da emperyalist güçlere karşı Libyalılarla beraber savaşmıştı. O zamanlar Osmanlı toprağı olan Libya'da yani vatan toprağı için savaşmıştı. Başkalarına ait olan topraklar için asla savaşmamıştı. Ne Suriye'de ne Irak'ta ne Libya'da ne de başka bir yerde yaptığımız ya da yapacağımız gibi.
Başındaki adamın, liderinin, reyizinin tarih bilmediği (ya da daha utanç verici bilipte manipule ettiği) bir devlette; Atatürkçülere, zalim veya dinsiz diyen güruhun türemesini gayet doğal buluyorum. Beter olunuz mk

Değerli panpamız lacops'un kampımıza hediyesi olan köleler

1- bitikkk

Alıntı;

Atatürk’ün “5 dış politika ilkesi”
1- Komşularınızın iç işlerine karışmayın.
2- Rusya’yı tahrik etmeyin.
3- Araplarla ilişkilerinizi geliştirin; fakat aralarındaki anlaşmazlıklara karışmayın.
4- Sormadan akıl vermeyin.
5- Batı kültürünü benimseyin; ancak emperyalist emellere alet olmayın.

kaynak; 1969 Nihat Dinç (Avrupa konseyi daimi delegesi)

Büyük önderin ilmine, ileri görüşlülüğüne, hala güncel olan diplomasi anlayışına gıpta ile

tadım yok

Ekonomi neden çöktü?

1922
"Türkiye'nin hakiki sahibi ve efendisi, hakiki müstahsil (üretici) olan köylüdür."

Üretici, köylü ve emekçinin kıymetini bilmediği için, her şeyi değersizleştirenler biraz düşünsün

aferin knk

Bir gün gelir çocuklarınız size devlet ve bağımsızlık alameti nedir diye sorarlarsa;
bağış, aşevi, bedava ekmek dağıtımı, sahra hastanesi, orkestralı moral tırı
dersiniz. çünkü "devlet içinde devlet olmaz" diye bir bahaneyle alayı yasaklandı.
Vatandaşa hizmet vermeye çalışan belediyeler "muhalif" diye reva görülen bu muamele direk halka yapılmış bir harekettir, zulümdür ve halkın aklıyla daşşak geçmektir. Belediyelere ya da muhalefet kanadındaki siyasetçilerin eylemlerine "paralel, ayrı baş çeken" gibi sıfatlar yüklemek katıksız... neyse kötülüktür diyelim. Çünkü bu eylemler için belediyeler yetkilerini padişah veya çakma reyizlerden almazlar.
Belediyeler, mahalli idarelerden (yerel yönetimlerden) olup; yetkilerini anayasa ve yasalardan almışlardır. Yani iktidarın yasakladığı her şey, belediyelerin yasal görev ve yetkileri arasındadır.
Bunların asıl amacı halka hizmet değil kendi çıkarlarıdır, aşı mı buldunuz yok öyle dava, kralını biz buluruz. bulamadık mı geberir gidersiniz sıkıntı yok, maske mi dağıttınız, satışını bile yasaklarız biz dağıtırız, ee dağıtamazsak geberirsiniz sıkıntı yok, yardım mı yapmak istediniz? hesaplarınızı bloke ederiz biz yaparız o yardımı (ak yüreklilerimize) yapamazsak açlıktan geberirsiniz sıkıntı yok
heştek beter ol türkiye

Zerre kadar anlamadıkları şeyler hakkında konuşuyorlar. Sırf aptallıkları sayesinde kendilerinden bu kadar eminler
F. Kafka

okuduğunu bile anlayamayan huur çocuklarına ithafen

(bkz: kölemsin çilemsin)

Biri tarafından köle alınmak isteseydim orası burası olurdu.