Evveeet havalara uçuyorum. Mesajlaşmanın artık sıkıcılığında ve buluşmamız gerektiğinde hemfikirdik. Uzunca bir süredir ayrıydık ve ben de buluşmayı çok istiyordum. Karar verdik buluşacaktık. Hazırlanırken bir yandan da onunla mesajlaşmak çok keyifliydi. Çok giymediğim gözde kıyafetlerimi giydim, saçıma ve kendime ekstra bir özen gösterdim. Parfümü de bir kaç kere sıktım, süperdim sonra sevdiğimi çaldırıp yola koyuldum.

Aklımda açılmak, bu birlikteliğimizin adını koymak ve kalplerimizi birleştirmek vardı. Sevinçten yerimde duramıyordum, kalbim yerinden fırlayacak gibi hissediyordum.

Havadan gelen o rüzgarımsı uğultular bile bana sevdiğim şarkıların melodisi gibi geliyordu. Sanki her şeyi daha canlı ve renkli görüyordum. Kararlaştırdığımız yere gittim ve beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra o da geldi. Her seferinde bana güzel geliyordu. Ama bu sefer güzelliği katlanarak artmıştı. Ufaktan adımlarla hızlı hızlı gelişi enddıbına endam katmış, beni ayrı bir etkilemişti. Kendime gelip ona doğru gittim. Önceki buluşmalarımızı ve konuşmalarımızı aklımdan geçirdim. Ya şimdi idi ya da imkansızdı. Yaptığım hataları yapmamakta kararlıydım. Gelir gelmez sarıldım. Şaşırmış olacak ki biraz durakladı. Sonra benim ona hislerimin daha fazlasıyla, daha sıkı sarılarak bana karşılık verdi. *

Normal mi bilmem ama gözlerim dolacak gibi oldu. Kokusunu içime çektim, sevdiğimle ilk defa bu kadar yakındık. Sonra yürümeye başladık, ikimizde mahcup gibiyiz. Hani tatlı bir utanç olur ya yüzünüz kızarır öyle bir şeydi bu da. Konuşarak yürüdük, sesimiz biraz kısık gibi bakışlarımız kaçamak. Zamanıydı... Elimi eline yaklaştırdım, o da karşılık verdi. Ellerimiz kavuşmuştu, hiç hissetmediğim kadar heyecanlıydım ve bu an hiç bitmesin istiyordum.

Sohbet muhabbet ettik. Hani o utangaçlığı bilirsiniz, asıl meseleyi konuşmak varken havadan sudan konuşmak.
Az ileride bir park vardı, oraya gittik. Sanki bu güne özel kuşlar daha güzel ötüyor, güneş yemyeşil ağaç yapraklarına vuruyor, hafif meltem çimenleri oynatıyor. Sanki o park ikimiz için özel dizayn edilmişti. O anda kısılıp kalmak isterdim.

Zamanın nasıl geçtiğini bile anlayamadan güneş son ışıklarını bizim üstümüze vermeye başlamış, geç oldu der gibiydi. Evine bırakmayı teklif ettim, olur dedi.
Onunla akşam yürümek de ayrı bir güzeldi. Hava kararmamıştı ama sokak lambaları yanıyordu. Bu da ayrı bir hava vermişti. Ben de kararımı vermiştim, bu kızı gerçekten seviyordum.

Onun evine yaklaştık biraz daha birlikte kalalım diye yavaş yürüyorduk. Sonra evin önüne geldik ki, tüh sokak lambası patlamış amk. Kız, sana birşey göstermek istiyorum eğil, dedi. Ben de kuku görecem amk diye heycanlandım malafat şah gibi oldu. Yavrum diye içimden geçirirken bu malafatı bir çıkardı neredeyse yüzüme çarpıyordu. Napıyon huur çocuğu dedim, çok da tırstım malafatı benimkinden büyüktü. Gözlerim yaşardı, tam kaçıp gidecekken omzumda bir el hissettim, sertti. Bir baktım eli göremiyorum hava kararmış ya amk. Meğer zenci eliymiş amk. Bir baktım bir sürü zenci. Siz diyin 5 zenci, ben diyim 10 zenci. 30 santim yannan. Çünkü adamların malafatı benim kadar.
Beni ortaya bir aldılar, felaket gibiyorlar. Bağıracam ağzımda yannan var. Kaçacam ama kaçamıyorum. Merve'min yannanı ağzımda. Canım iyice yanmaya başladı. Hepsi boşalıyor ama ne biçim. Ağlıyorum. Çünkü sevdiceğim dediğim kız beni gibti. Gözlerim kaydı, bayılmışım. Parkta çimenlerin arasında buldum kendimi. Bu geceden sonra yannan müptelasıyım.
Kaslı büyük penisli sözlük erkekleri pm atın bekliyorum ;)