/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 26.
    +3
    Ev uzun zamandır kullanılmadığı için her yer toz ve örümcek ağlarıyla kaplıydı.

    Melek öğretmen;

     “Temizlense, bir de badana boya yapılsa, aslında ev çok güzel, büyük bir köşk, kocaman da avlusu var,” der kendi kendine.

    Üstünü değişir tam işlere başlamak üzereyken kapı yavaşça açılır ve içeri garip bir şey girer.

    Kısa boylu, yemyeşil, maymuna benzeyen, ama maymun değil, zıplayarak yürüyen aynı zamanda ellerini birbirine vuran, pörtlek ve kırmızı gözlü, kepçe kulaklı, boynuzları kafasına yapışık olan garip bir şey.

    Melek öğretmen şaşkın ve endişelidir. Ömründe böyle bir şey görmemiştir ve muhtarın anlattıkları aklına gelir. Geriye doğru yürür.

    O varlık ayakları üstünde zıplayarak, ellerini birbirine vurur ve “Yok mu bana bir iş, yok mu bana bir iş,” diye söylenerek kızın üstüne yürümeye başlar ve tam ellerini güzel kızın boğazına geçirecekken Melek öğretmen “var”. Der.

    “Sana yapacak iş çok” der.
    ···
    1. 1.
      0
      aha uzaylı ferresi galiba
      ···
  2. 27.
    +1
    Rez bekliyom panpa
    ···
  3. 28.
    -2
    Geliyor zamki
    ···
  4. 29.
    +3
    Melek öğretmen çok korkmuştur. Hemen kendini toparlar ve aklını kullanır.

    “Hemen evi temizle, tozları al, örümcek ağlarını temizle, sonra da badana yap” der.

    O ilginç varlık şaşkınlıkla durur. Karşısına çıktığı kimse böyle davranmadığı için onları öldürmüştür ve hızla Melek öğretmenin dediklerini yapmaya başlar.

    Melek öğretmen çok korkmuştur. Heyecanla o şeyi izlemektedir. Olduğu yerde kalakalmıştır.

    2 saat içinde her yer pırıl pırıl olmuştur. Yaratık Melek öğretmenin söylediği işleri bitirmiş ve tekrar zıplayarak  “yok mu? bana bir iş” demeye başlamıştır.

    Melek öğretmen bunu tahmin ettiğinden işleri sırasıyla ona söylemiş sabaha kadar onu oyalamıştır.

    Sabah ezanlarından sonra yaratık yine işleri bitirmiş, başlamış zıplamaya ve “yok mu bana bir iş” diye söylenmeye.

    Hiç yorulmuyormuş. Sürekli hareket halindeymiş.
    ···
  5. 30.
    0
    Melek öğretmen bütün gece, sabaha kadar ondan nasıl kurtulacağını düşünmüş.

    Sonra yaratığa “git, yerde bir tek yaprak kalmayana kadar avluyu temizle ve daha sonra avlunun en ortasını bul orayı kazmaya başla, öyle derin kaz ki oraya çok büyük bir kökü olan ağaç dikeceğiz, ben dur diyene kadar kaz, der”  ve yaratık Melek öğretmenin söylediğini yapmaya başlar.

    Yaratık avluyu temizleyip, kazıya başlamıştır. Aradan 3-4 saat kadar geçtikten sonra Melek öğretmen eline küreği alır, yaratığın dışarı attığı toprağı tekrar onun üstüne doğru atmaya başlar.

    Hiç toprak kalmayana kadar o çukuru doldurur. Sonra etraftan taş, kaya gibi şeyler bulup oraya koyar.

    Yaratığı toprağın karanlığına gömmüştür. Eve gider, biraz dinlenmek için oturur ve gözlerini kapatır.

    O an kapı hızla vurur. Melek öğretmen korkarak ayağa kalkar yavaşça kapıya bakar karşısında muhtarı görünce rahatlar.

    Küçük bir tebessümle “hoş geldiniz” der.
    ···
  6. 31.
    0
    Rez beklemedeyiz
    ···
  7. 32.
    +1
    Zanza bu ne garip bişeymiş seri yaz abilirsen bekliyorum
    ···
  8. 33.
    0
    Guzel hikaye rez
    ···
  9. 34.
    0
    Rez rez rez rez
    ···
  10. 35.
    +1
    Muhtar;

    “hadi kızım biraz yat dinlen artık,” diyerek oradan ayrılır.

     Birkaç gün sonra çok şiddetli bir yağmur yağar, arkasından kızgın bir güneş, hava çok sıcaktır.

    Melek öğretmen okuldan gelir. Kapıyı açıp avluya doğru ilerler bir de ne görsün! Çok ilginçtir.

    Yaratığı gömdüğü yerden bir fidan çıkmıştır. Şaşkınlıkla, “iki gün önce burada fidan midan yoktu, buda neyin nesidir,” diye düşünür.

    Eve girer, birkaç gün bekler, her gün okuldan gelince önce avludaki fidana bakar. Hızla büyümektedir.

    Yaz gelmiş, fidan ağaç olmuştur. Üstelik meyve vermiş, sonbahara doğru meyveler olgunlaşmış, çok güzel görünüyorlardı.

    Melek öğretmen ömründe ilk defa böyle bir şey görmüştür ve ağacın ne ağacı olduğunu bilmemektedir.

    Meyveler sanki “beni ye, beni ye,” der gibi kızıl kızıl ışıl ışıl parlıyorlardı.
    ···
  11. 36.
    +1
    Beyler internette biraz sıkıntı var yavaş gelecek bitiyor zaten
    ···
  12. 37.
    +1
    Netdeki sıkıntı her yerde var amk rusya dan ddos yiyoruz
    ···
  13. 38.
    +1
    Son 2 part beyler
    ···
  14. 39.
    +1
    Melek öğretmenin aklına bir şey gelir  ve hemen avludaki eski ekmek fırınını ateşler.

    Fırının ateşi iyice kızdıktan sonra tüm meyveleri ateşe atar ve tamamı yanıp yok olana kadar bekler.

     Meyveleri düşen ağacı da ateşe verir. Ağaç yanarken bir çığlık sesi göklere yükselir.
    ···
  15. 40.
    +2
    Ağaç köklerine kadar yanmıştı.

    Böylelikle Melek öğretmen bu beladan tamamen kurtulur.

    Ağacın küllerini toprağa gömmüş, avluyu güzelce temizlemişti.

    Tam elini yüzünü yıkamış eve girmek üzereyken sokak kapısı hızla vurur, Melek öğretmen, yavaşça kapıyı araladı ve gördüklerine inanamadı.

    Güzel öğretmenin sevgili anne ve babası kapıdaydı. Annesi iyileşmiş babası da gayet dinçti.

    O tarafa gelen bir akrabaları arabasıyla gelirken Melek öğretmenin anne babasını da getirerek birbirlerine hasret bu güzel insanları kavuşturarak mutlu etmişti.

    Melek öğretmen annesine sımsıkı sarılıp, uzun uzun ağladı, ağladı annesini öptü. Onlara çok ihtiyacı olduğu anda ailesi yanındaydı.

    -SON-
    ···
  16. 41.
    0
    Fotorafa 2 posta
    ···
  17. 42.
    +1
    Böyle hikayenin amk
    ···
  18. 43.
    0
    kısa fena değil
    ···
  19. 44.
    0
    Fazla uzatıp sıkmak istemedim beyler
    ···
  20. 45.
    +1
    Böyle kısa kısa hikayeler gelecek
    ···