1. 27.
    0
    doğumunun 138. yılında rahmet ve saygıyla anıyoruz seni şairler sultanı
    ···
  2. 26.
    0
    sölenenlere göre ayar vermede ustaymış et2 yanında halt etmiş derler şöööle bi hikaye vardı:
    mehmet akif bir toplantıya katılır tabiki saç sakla birbirine karışmıştır incintır biraz adamın biri der ki 'ayıya dönmüşsünüz'
    mehmet akif de derki 'o zaman başka bir yere döneyim' der ve döner gider adam gibilmiştir artık salonda et2 giberrtti nameleri eşliğinde popularitesi tavan yapar.
    ···
  3. 25.
    -6
    sirozdan gitmiş. neyzenle şaraplı fantastik geceler yaşarmış.
    ···
  4. 24.
    +4 -3
    atatürk'ün devrimleri biraz ağır gelmiş üstada fakat geçte olsa anlamış.

    "mısır'da 11 yıl kaldım. fakat 11 saat daha kalsaydım artık çıldırırdım. sana hâlisane bir fikrimi söyleyeyim mi: insanlık da türkiye'de, müslümanlık da türkiye'de, hürriyetçilik de türkiye'de. eğer varsa, allah benim ömrümden alıp mustafa kemâl'e versin!"
    ···
  5. 23.
    +2 -1
    Adam islamcı ama istiklal marşı nın yazarı am lalelesi laik binler dağılın çabuk
    ···
  6. 22.
    +1 -9
    yobazın en önde bayrak sallayanıdır.
    ···
  7. 21.
    +4
    şapka kanunu çıktığında ülkeye küsmüş ve gitmiştir. haklıdır da kimilerine göre. yaptığı gezi filan değildir ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi.
    vatan hasretiyle ülkesine dönmüş ve sessiz sakin bi şekilde vefat etmiştir. daha sonra özal şimdi hatırlamadığım bi yere naaşını naklettirmiş ve ona olan saygısını göstermiştir.

    istiklal marşını da para ödülü olmaması şartıyla yazmıştır.
    saygı duyulmalıdır bu büyük adama.
    ···
  8. 20.
    0
    bugün 74. ölüm yıl dönümü unutmadık büyük üstad
    ···
  9. 19.
    +1 -1
    yaşasaydı beni dinler inci sözlükte yazar olurdu
    ···
  10. 18.
    0
    allah bir daha bu millete istiklal marşı yazdırmasın mekanın cennet olsun üstad
    ···
  11. 17.
    +1
    iyi ki doğmuş üstadımız.
    ···
  12. 16.
    0
    mehmet âkif ersoy, (d. mehmet ragif, 20 aralık 1873, i̇stanbul - ö. 27 aralık 1936, i̇stanbul), arnavut asıllı türk[1] olan cumhuriyet dönemi şairi, düşünür, veteriner, öğretmen, vaiz, hafız, kur'an mütercimi, yüzücü, milletvekili.
    türkiye cumhuriyeti'nin ulusal marşı olan i̇stiklâl marşı'nın güftekârıdır. "vatan şairi" ve "milli şair" unvanları ile anılır. çanakkale destanı, bülbül en önemli eserlerindendir. ii. meşrutiyet döneminden itibaren sırat-ı müstakim (daha sonraki adıyla sebil'ür-reşad ) dergisinin başyazarlığını yapmıştır. kurtuluş savaşı sırasında milletvekili olarak 1. tbmm’de yer almış, i̇stiklal madalyası sahibi bir vatanseverdir. mehmet âkif, son yıllarını mısır’da türkçe dersleri vererek ve kur’an’ın türkçeye çevrilmesi konuları ile uğraşarak geçirdi. çevirdiği nüshayı yaktığı söyle
    ···
  13. 15.
    +1
    doğum günü bugün.
    ···
  14. 14.
    +2
    - kim bu dünyada kazanmazsa bir ekmek parası
    dostunun yüz karası
    düşmanının maskarası...
    ···
  15. 13.
    0
    üşüyoruz reizz
    ···
  16. 12.
    0
    @5 çok haklı beyler
    ···
  17. 11.
    +5 -1
    "hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim
    her ne demişsem, görüp de söylemişim
    budur benim hayatta en beğendiğim meslek
    sözün odun gibi olsun hakikat olsun tek"

    Allah rahmet eylesin, cennetmekan.
    ···
  18. 10.
    +2 -6
    torunu bülent ersoy ülkemizin nadide sfenkslerindendir
    ···
    1. 1.
      0
      Asıl adı Bülent Erkoç tur. Araştır la yobaz
      ···
  19. 9.
    +1 -1
    adam muhteşem biriydi ama kimse gibine takmıyordu
    ···
  20. 8.
    +3 -1
    Türk, şair. istiklal Marşı'nı yazmış, günlük konuşma dilinin şiirle kaynaşmasını sağlayarak halkçı bir nazmın doğuşuna ön ayak olmuştur.

    istanbul'da doğdu, 27 Aralık 1936'da aynı kentte öldü. Bir medrese hocası olan babası doğumuna ebced hesabıyla tarih düşerek ona "Rağıyf" adını vermiş, ancak bu yapma kelime anlaşılmadığı için çevresi onu "Âkif" diye çağırmıştır. Babası Arnavutluk'un Şuşise köyündendir, annesi ise aslen Buharalı'dır. Mehmed Âkif ilköğrenimine Fatih'te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı. Maarif Nezareti'ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi'ni bitirdi. Bunun yanı sıra Arapça ve islami bilgiler alanında babası tarafından yetiştirildi. Rüştiye'de "hürriyetçi" öğretmenlerinden etkilendi. Fatih camii'nde iran edebiyatının klagib yapıtlarını okutan Esad Dede'nin derslerini izledi. Türkçe, Arapça, Farsça, ve Fransızca bilgisiyle dikkati çekti. Mekteb-i Mülkiye'nin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle uğraştı. Edebiyat hocası ismail Safa'nın izinden giderek yazdığı mesnevileri şair Hersekli Arif Hikmet Bey övgüyle karşıladı. Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine mezunlarına memuriyet verilen bir yüksek okul seçmek zorunda kaldı. 1889'da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi'ni 1893'te birincilikle bitirdi.

    Ziraat Nezareti (Tarım Bakanlığı) emrinde geçen yirmi yıllık memuriyeti sırasında veteriner olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da köylülerle yakın ilişkiler kurma olanağı buldu. ilk şiirlerini Resimli Gazete'de yayımladı. 1906'da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebi'nde hocalık etti. 1908'de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye müderrisliğine tayin edildi. ilk şiirlerinin yayımlanmasını izleyen on yıl boyunca hiçbir şey yayımlamadı. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Eşref Edip'in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde sürekli yazılar yazmaya, şiirler ve çağdaş Mısırlı islam yazarlarından çeviriler yayımlamaya başladı.

    1913'te Mısır'a iki aylık bir gezi yaptı. Dönüşte Medine'ye uğradı. Bu gezilerde islam ülkelerinin maddi donatım ve düşünce düzeyi bakımından Batı karşısındaki zayıflıkları konusundaki görüşleri pekişti. Aynı yılın sonlarında Umur-u Baytariye müdür muavini iken memuriyetten istifa etti. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebi'nde kitabet ve Darülfununda edebiyat dersleri vermeye devam etti. ittihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdiyse de cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece olumlu bulduğu emirlerine uyacağına dair and içti.

    I. Dünya Savaşı sırasında ittihat ve Terakki Cemiyeti'nin gizli örgütü olan Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin'e gönderildi. Burada Almanlar'ın eline esir düşmüş Müslümanlar için kurulan kampta incelemeler yaptı. Çanakkale Savaşı'nın akışını Berlin'e ulaşan haberlerden izledi. Batı uygarlığının gelişme düzeyi onu derinden etkiledi. Yine Teşkilât-ı Mahsusa'nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid'e ve savaşın son yılında profesör ismail Hakkı izmirli'yle birlikte Lübnan'a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül -Hikmetül islâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Savaş sonrasında Anadolu'da başlayan ulusal direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir'de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920'de Dâr-ül Hikmet'deki görevinden alındı.
    Tümünü Göster
    ···