1. 1.
    +1 -15
    şiir falan yazmıştır.akp lidir ama laiktir.
    ···
    1. 1.
      0
      AKP ne alaka gibtigim
      ···
    2. 2.
      0
      AKP ne alaka gibtigim
      ···
  2. 2.
    +1 -9
    yobazın en önde bayrak sallayanıdır.
    ···
  3. 3.
    +2 -6
    torunu bülent ersoy ülkemizin nadide sfenkslerindendir
    ···
    1. 1.
      0
      Asıl adı Bülent Erkoç tur. Araştır la yobaz
      ···
  4. 4.
    +4 -3
    atatürk'ün devrimleri biraz ağır gelmiş üstada fakat geçte olsa anlamış.

    "mısır'da 11 yıl kaldım. fakat 11 saat daha kalsaydım artık çıldırırdım. sana hâlisane bir fikrimi söyleyeyim mi: insanlık da türkiye'de, müslümanlık da türkiye'de, hürriyetçilik de türkiye'de. eğer varsa, allah benim ömrümden alıp mustafa kemâl'e versin!"
    ···
  5. 5.
    +1 -6
    (bkz: ağır yobaz)
    ···
  6. 6.
    -6
    sirozdan gitmiş. neyzenle şaraplı fantastik geceler yaşarmış.
    ···
  7. 7.
    +4 -2
    ulama var.
    ···
  8. 8.
    +5 -1
    "hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim
    her ne demişsem, görüp de söylemişim
    budur benim hayatta en beğendiğim meslek
    sözün odun gibi olsun hakikat olsun tek"

    Allah rahmet eylesin, cennetmekan.
    ···
  9. 9.
    -6
    yaşasaydı, darbe yapıp, asarlardı. derisini yüzüp, post yaparlardı.
    ···
    1. 1.
      0
      Yapmış kadar oldular duru
      ···
  10. 10.
    +3 -1
    Türk, şair. istiklal Marşı'nı yazmış, günlük konuşma dilinin şiirle kaynaşmasını sağlayarak halkçı bir nazmın doğuşuna ön ayak olmuştur.

    istanbul'da doğdu, 27 Aralık 1936'da aynı kentte öldü. Bir medrese hocası olan babası doğumuna ebced hesabıyla tarih düşerek ona "Rağıyf" adını vermiş, ancak bu yapma kelime anlaşılmadığı için çevresi onu "Âkif" diye çağırmıştır. Babası Arnavutluk'un Şuşise köyündendir, annesi ise aslen Buharalı'dır. Mehmed Âkif ilköğrenimine Fatih'te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı. Maarif Nezareti'ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi'ni bitirdi. Bunun yanı sıra Arapça ve islami bilgiler alanında babası tarafından yetiştirildi. Rüştiye'de "hürriyetçi" öğretmenlerinden etkilendi. Fatih camii'nde iran edebiyatının klagib yapıtlarını okutan Esad Dede'nin derslerini izledi. Türkçe, Arapça, Farsça, ve Fransızca bilgisiyle dikkati çekti. Mekteb-i Mülkiye'nin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle uğraştı. Edebiyat hocası ismail Safa'nın izinden giderek yazdığı mesnevileri şair Hersekli Arif Hikmet Bey övgüyle karşıladı. Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine mezunlarına memuriyet verilen bir yüksek okul seçmek zorunda kaldı. 1889'da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi'ni 1893'te birincilikle bitirdi.

    Ziraat Nezareti (Tarım Bakanlığı) emrinde geçen yirmi yıllık memuriyeti sırasında veteriner olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da köylülerle yakın ilişkiler kurma olanağı buldu. ilk şiirlerini Resimli Gazete'de yayımladı. 1906'da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebi'nde hocalık etti. 1908'de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye müderrisliğine tayin edildi. ilk şiirlerinin yayımlanmasını izleyen on yıl boyunca hiçbir şey yayımlamadı. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Eşref Edip'in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde sürekli yazılar yazmaya, şiirler ve çağdaş Mısırlı islam yazarlarından çeviriler yayımlamaya başladı.

    1913'te Mısır'a iki aylık bir gezi yaptı. Dönüşte Medine'ye uğradı. Bu gezilerde islam ülkelerinin maddi donatım ve düşünce düzeyi bakımından Batı karşısındaki zayıflıkları konusundaki görüşleri pekişti. Aynı yılın sonlarında Umur-u Baytariye müdür muavini iken memuriyetten istifa etti. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebi'nde kitabet ve Darülfununda edebiyat dersleri vermeye devam etti. ittihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdiyse de cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece olumlu bulduğu emirlerine uyacağına dair and içti.

    I. Dünya Savaşı sırasında ittihat ve Terakki Cemiyeti'nin gizli örgütü olan Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin'e gönderildi. Burada Almanlar'ın eline esir düşmüş Müslümanlar için kurulan kampta incelemeler yaptı. Çanakkale Savaşı'nın akışını Berlin'e ulaşan haberlerden izledi. Batı uygarlığının gelişme düzeyi onu derinden etkiledi. Yine Teşkilât-ı Mahsusa'nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid'e ve savaşın son yılında profesör ismail Hakkı izmirli'yle birlikte Lübnan'a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül -Hikmetül islâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Savaş sonrasında Anadolu'da başlayan ulusal direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir'de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920'de Dâr-ül Hikmet'deki görevinden alındı.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    +4
    şapka kanunu çıktığında ülkeye küsmüş ve gitmiştir. haklıdır da kimilerine göre. yaptığı gezi filan değildir ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi.
    vatan hasretiyle ülkesine dönmüş ve sessiz sakin bi şekilde vefat etmiştir. daha sonra özal şimdi hatırlamadığım bi yere naaşını naklettirmiş ve ona olan saygısını göstermiştir.

    istiklal marşını da para ödülü olmaması şartıyla yazmıştır.
    saygı duyulmalıdır bu büyük adama.
    ···
  12. 12.
    -3
    akif iyiydi ama çevresi kötüydü.
    ···
    1. 1.
      0
      Fosile bak amk
      ···
  13. 13.
    +2 -1
    Adam islamcı ama istiklal marşı nın yazarı am lalelesi laik binler dağılın çabuk
    ···
  14. 14.
    +3
    Mehmet Âkif Ersoy 20 Aralık 1873’te istanbul'da, Fatih ilçesi Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi.

    Annesi Buhara'dan Anadolu'ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'dir. Babası, ona ebced hesabıyla doğum tarihini ifade eden "Ragîf" adını verdi. Fakat telaffuzu zor geldiğinden arkadaşları ve annesi ona "Âkif" ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi.

    ilk öğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başladı. iki yıl sonra iptidai (ilkokul) bölümüne geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi’nde başladı (1882). Aynı zamanda Fatih Camii'nde Farsça derslerini takip etti. Mehmet Âkif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde hep birinci oldu.

    Rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye idadisi’ne kaydoldu. 1888’de okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını kaybetti. Ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaparak aileyi bu eve yerleştirdi.

    Mehmet Âkif öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak istediği için Mülkiye idadisi’ni bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi'ne (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu.  Okul yıllarında spora büyük ilgi gösterdi; başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı; şiire olan ilgisi okulun son iki yılında arttı. Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle bitirdi. Daha sonra bu okulda Türkçe öğretmenliği yapacaktır. Resimli Gazete’de Servet-i Fünun Dergisi'nde şiirleri ve yazıları yayımlanacaktır.
    ···
  15. 15.
    -3
    kusra bakmasında ismi zütüm gibi
    ···
  16. 16.
    +1 -2
    birimiz üçümüz üçümüz birimiz için demiş ve marş olasıca bir şiir yazmış olan anonim şirket yönetim kurulu üyeleridir.
    ···
  17. 17.
    +3
    yaşasaydı prodigy dinlerdi.
    ···
  18. 18.
    +1 -1
    adam muhteşem biriydi ama kimse gibine takmıyordu
    ···
  19. 19.
    +2
    Kim demiş avrupa insanı medeni?
    ne edep var ne haya çırılçıplak bedeni,
    eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni,
    desenize hayvanlar bizden daha medeni..
    ···
    1. 1.
      0
      adam öyle bir din alimiymiş ki söylediği sözleri herkesi hayran bırakırdı... bir de bugünkülere bak.. kadir mısıroğlı çıkıp "kafir ataputun münafık destekçileri hesap verecektir" diye öter anca
      ···
      1. 1.
        0
        kadir popcornu sevmem ama doğru söylüyor tağut nedir öğren.
        ···
  20. 20.
    +1 -1
    yaşasaydı beni dinler inci sözlükte yazar olurdu
    ···