/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +10
    Sizin 48 kglik daşşaklarınızın hatrına mobilden bir part geliyor
    ···
  2. 27.
    +12
    - Beğim bakar mısınız
    +Buyur asker
    -Burada bir noyan var, yaralı sanırım
    Ben-ğhğhğhğhğ
    -Yaşıyo lan bu
    Ben-Ahhh. Noluyo burda.
    +Asker yakala çabuk
    Ben-Sen kimsin lan oç
    -Düzgün konuş lan hanınla!
    Ben- Ne hanı lan.
    +Kergit Hanlığının Lideri Janakir oğlu Sancar Han
    ---
    Yaralanmıştım. Beni tedavi için Tulga'ya zütürdüler. Jeremus diye bir adamla tanıştım. Doktormuş. Beni iyileştirdi. Ama iyileşmemle askerlerin beni zindana atması bir oldu. Orada fazla kalamazdım. Eski dostlarım olan Bahesturla Rolf'e mektup yazdım. Gardiyana yibe rüşvet verip mektubu yollattım. Mektupta 1 ay sonra Reyvadin'e gelmelerini söyledim. Bem de kaçmak için hazırlanmaya başladım. Ve büyük gün gelmişti. Akşam kumanyam verildikten sonra gardiyana rüşvetle aldırttığım hançerimi çıkarttım. Nöbet değişimi esnasında kapıyı sessizce açıp iki gardiyanı da öldürdüm. Daha sonra ikisini de zincirle bağlayıp içeri attım. Direk pazara ilerleyip silahçıyla at satıcısını bıçakladım. ikisinin de en güzel mallarını çalıp gizlice şehirden çıktım. ilk önce memleketime gidip isyandan önce oraya gömmüş olduğum 10 bin dinar civarındaki birikimimi topraktan çıkarttım. Hemen ardından köylülerimden asker olmak isteyen var mı diye sordum. Hepsi bana hayır cevabı verdi. Ben noyanım size emrediyorum dediğimde de bana "Sancar Han senin kelleni istiyor. Ona istediğini vermeden burdan git."dediler. Bu gece gideceğim dedim. Ama bana yaptıkları bu hainliğin hesabını soracaktım. Gece elimde meşalelerle dışarı çıktım. Önce evlerin camlarını kırıyor, hemen ardından da meşaleyi içeri atıyordum. Bir ev hariç tüm evler yanmıştı. O ev, çocukluğumun geçtiği, testilerle ve bira fıçılarıyla dövüldüğüm, annemin öldüğü evdi. Bu evi hiç sevmemiştim. Camı kırdım. Tam meşaleyi atacakken biri bana seslendi. Dönüp baktığımda bir anda kafama bir testi geldi. Evet, babamdı bu. Napıyosun diye bağırdım. Sanane lan bin dedi. Bana. Öz oğluna bin dedi. Belimdeki hançeri çıkartıp Sensin bin diyerek boğazına sapladım.
    ···
  3. 28.
    +6
    Trendde 7.sıra. Hepinize çok teşekkürler
    ···
  4. 29.
    +14
    Hem kaçak, hem isyancı hem de hayduttum artık. Ama annemin intikdıbını almıştım. Kendi evimi de yakıp hemen Reyvadin’e doğru yol aldım. Bilmediğim bu karlı yollarda defalarca haydutlarla karşılaştım. O kadar ki kuruyan kandan dolayı kılıcım körelmeye başlamıştı. Ama buna aldırmadım. Kaybola kaybola, üşüye üşüye geçen 5 gün sonucu karlı ovalar bitmiş ve önümde devasa surlarıyla Reyvadin belirdi. Buluşma tarihinden çok önce burda olmuştum. Ama mektubun gitmesi, ıonların hazırlanması, gelmeleri derken anca o zaman burada olurlardı. Ben bir ev kiralayıp orayı hazırladım. Hemen ardından da içki içmeye hana gittim. Hana gittiğimde bir adam bana bağırmaya başladı. Gittim ve suratının ortasına okkalı bir tokat attım. Adam ayılırken de adını ve kim olduğunu sordum. Bana adının Nizar olduğunu ve burada geçici olarak kaldığını söyledi. Ona para karşılığı bana çalışabilir misin diye sordum. Kabul etti. Böylece ufak ordum 4 kişi olmuştu.
    ···
    1. 1.
      +1
      harika yazıyorsun bebeğim lütfen devam et ahh
      ···
  5. 30.
    +13
    25 GÜN SONRA
    içki içmek, Nizarla ava çıkmak, ve 1000 dinarı yiyip bitirmekle geçen 25 gün sonra Bahestur, ertesi gün de Rolf gelmişti. Rolf yanında yolda tanıştığı Bunduk adında birini getirmişti. 5 kişilik kurultayımızı başlattım.
    Ben-Beyler, hepimiz farklı milletlerdeniz, farklı şehirlerdeniz. Ama bu kurultayı toplayan ve liderlik eden ben saf bir Kergitliyim. Ve sizlerde buraya gelerek artık geçmişinizi silip, bir Kergitli olarak savaşacaksınız. Kalradya’nın son hükümdarı ve Janakir Han’ın dedesi, gerçek Kergit Hanı Dustum Han’ın da büyükdedesi Tulga Han’ın yaptığını tekrar yapmak için buradayız. Ama maalesef Dustum Han hakkında kimse ne bir şey duymuş ne de bir şey görmüştür. Kendisinin çocuğu da olmadığı için varisi olarak yaveri, yani ben, istemi Noyan kalmıştır. Bu sebeplerden ötürü bugünden itibaren kendimi Kergit Hanı, sizleri de Noyanlarım ilan ediyorum. (yerdeki tası göstererek)Şimdi hepimiz bu tastaki kısrak sütüne kanımızı damlatıp birer yudum alacağız. Hemen ardından da kılıç ve sancak üzerine sadakat yemini edeceksiniz.
    ···
  6. 31.
    +14
    Önce Bunduk haçerle elini kesti ve kanını süte akıttı. Bahestur, Rolf ve Nizar da sırayla aynı şeyi yaptılar. Hemen ardından hepimiz birer yudum aldık. Daha sonra sancağımı masanın üzerine serdim. Hepimiz elimizi bastık
    Ben-Dediklerimi tekrar edin... Kergit Hanlığının meşru lideri olan size bağlı kalacağıma yemin ederim. Nefes aldığım sürece sadık ve bağlı addıbınız olarak kalacağım. Ve kılıcıma ihtiyaç duyarsanız, düşmanlarınızla savaşmak için yanınızda olacağım. Son olarak sizin ve varislerinizin davalarını destekleyeceğim... Artık, Kergit Hanlığının Noyanlarısınız. Sizler Kalradyanın gelecek sahiplerisiniz. Tanrı yolunuzu açık, kılıcınızı keskin, zaferinizi sürekli kılsın.
    Yemin töreninden 3 gün sonra yola çıktık. Vaegirlere saldıracak olan Kergit ordusuna baskın yapacaktık. Nelag Geçidinde beklemeye başladık. Ordu geçerken yanan fıçıları yola fırlattık. Bir anda ne olduğunu anlamayan orduya gizlendiğimiz yerden büyük taşlar yuvarlamaya başladık. Ordu bozulmuştu. Bir Noyan, yanında 5 asker olduğu halde bize doğru gelirken askerlerinin hepsini okla öldürüp Noyanı da bacağından vurduk. Atından düşünce direk yanına gittik. Bu Asugan Noyan’dı. Rolf kılıcını çekip onu öldürecekken onu durdurdum. Bize canlı lazımdı o.
    ···
  7. 32.
    +10
    Daha doğrusu şimdilik canlı kalması lazımdı. Çünkü aklımda güzel ve etkili bir eylem vardı. Eylemi açıkladım. Kurultay kabul edince eylemi yapmak için Tulga’ya yola çıktık. Asugan Noyanı da bayıltıp bir ata bağladık. Reyvadin’den Dramug’a, oradan da Rduna Köyü’ye geçtik. Kergitin sınırı sayılan Malayurg Ormanına geldiğimizde bir grup insan bize doğru koşmaya başladı. Biz ne olduğunu anlamadan bize ok atmaya başladılar. Hemen Asuganı arkaya alıp Oklara karşılık verdik. Daha sonra Noyanlarıma kılıç çektirdim. Ben de sırtımdaki kargımı çıkardım. Kargıyı koltuğuma alıp saldırı emri verdim. 5 tane atlı bir anda koşmaya başladık. Benim kocaman kargım düşmana değdiğinde Noyanlarım da kılıçlarını vurmuşlardı. Böylece bozkır susadığı kanı tekrar içmeye başladı. Kargı fazla uzun gelmeye başladığında tekrar onu sırtıma taktım ve kılıcımı çektim. Her kılıcımı savurduğumda bir düşman daha uçsuz bucaksız toprağa ebediyen yatıyordu. Onlar yavaş yavaş geri çekilmeye başladığında Asugan’ı da alıp kovalamacaya başladık. Uzun bir kovalamaca sonrasında Zagush Tepesi’ne çıkarken onları yakaladık ve hepsini kılıçtan geçirdik. Grubun liderini yakaladığımda bana biraz tanıdık gelmişti. Biraz düşününce bunun babam Dhirim’e kaçtığında evlendiği kadından olan çocuğuydu. yani üvey kardeşim. Sanncar Han’ın emrinde ulak olarak çalışmaya başlamış. Unuzdaq’dan Malayurg’a mektup zütürürken de bizi görmüş. Sancar Han’ın “Malayurg Ormanlarında ata binen kimse olmayacak” şeklinde verdiği emre dayanarak bize saldırmışlar. Sonuç olarak, hepsini kesmiştik.
    Ben-Beyler, artık durmak yok. Tulga’yı görmeden mola vereni keserim
    Asugan-Ama ben yoruldum(Ağlayarak)
    Ben-Sen sus lan hıyar deyip kılıcımın kabzasıyla kafasına vurdum.
    ···
  8. 33.
    +6
    Trendde 3. sıra. Hepinize teşekkürler
    ···
  9. 34.
    +20 -1
    ERTESi GÜN
    Geceye doğru Distar Yamacında kamp kurup beklemeye başladık. Ertesi gece eylemi gerçekleştirecektik. Saatler sonra yavaşça ilerlemeye başladık. Kapıya vardığımızda ay tepedeydi. Muhafızları uzaktan bıçak fırlatarak öldürdük. Hızlıca içeri girip şehir meydanına geldik. Meydana geldiğimizde 2 kişi gözcülük yaparken biz de çubukları diktik. Daha sonra neredeyse 1 haftadır baygın olan Asugan’ın boynuna ipi geçirdik. Hemen ardından da çubuklara ipi bağlayıp Asugan’ı bıraktık. Öldüğünden emin olduğumuzda boynuna altında imzam bulunan Hanlık Fermanımı bağladım. Hiç kalmadan direk dışarı fırladık. Sabaha kadar koşarak Hanun köyüne vardık. Oradan da kutlama yapmak için Khudan Hanına. Ertesi sabah uyandığımızda handa 9-10 silahlı adam vardı. Adamların yanına gittik
    Ben-Siz kimsiniz? Ne yapıyosunuz burada?
    Silahlı Adam-Asıl sen kimsin ve ne hakla beni sorguluyosun?
    Ben-Ben istemi Han. Siz kimsiniz?
    Silahlı Adam-Biz paralı askerleriz beğim. Eğer paralı asker ihtiyacınız varsa ben ve 9 arkadaşım seve seve size hizmet ederiz
    Ben-Kaç para?
    Paralı Asker-50’şer dinar peşin, haftalık da 15’er dinar.
    Ben-Al 500 dinar. 2 güne hazır ol
    Böylece küçük ihtilal ordum 15 kişilik olmuştu.
    ···
    1. 1.
      0
      En sevmediğim karakterdi eyv panpa
      ···
  10. 35.
    +9
    Beyler, yarına kadar hikayeyi uzun bir şekilde yazıp yarın seri partlar halinde atacağım. Yarın pusuya yatın. Hepinize iyi sözlükler
    ···
  11. 36.
    +5
    Beyler sakin. Şu anda devdıbını yazıyorum. En yakın zamanda atıcam.
    ···
  12. 37.
    +4
    New part is incoming!!!
    ···
  13. 38.
    +10
    Ertesi gün bu 15 kişiyle çılgın bir şey yapacaktık. Khudan’dan yola çıkarak ilk askerliğimi yaptığım yere, Sungetche Kalesi’ye gidecektik. Ani bir gece baskınıyla garnizondaki askerleri esir alıp, kalede isyanımızı başlatacaktık. Ayrıca askerleri kandırarak bizim için savaşmasını sağlayacaktık. Akşamüstü harekete geçtik. Geceyarısına yakın kaleye vardığımızda surlarda yaklaşık 20 nöbetçi vardı. Geceyarısı nöbet değişimini bekledik. Yeni nöbetçiler geçince hepsini okla indirdik. ip merdiveni fırlatıp yukarı tırmandık. Arbalet denen farklı bir şey vardı elimizde. Arbaletlerle ilerlemeye başladık. Surların dibindeki gölgelere saklanarak ilerlemeye devam ettik. Zindan kapısında nöbetçiler vardı. Arbaletlerle nöbetçileri de vurduktan sonra yanımda bir adamla kapıya ilerledim. Tam kapıyı açacakken uzaktan gelen bir hançer hemen kulağımın dibinden geçip adamımın gözüne saplandı. Ben daha ne olduğunu anlamadan yabancı bir el boğazıma hançer dayadı.
    Adam-Ölmek istemiyosan silahını yavaşça yere bırak.
    Ben-Lan muallak, sen kimsin de Kergit Hanına hançer dayarsın!
    Adam-gibtir lan ordan. Sancar Han varken kim seni Han yapıyor.
    Bunu duyunca sinirlenmiştim. Bir süre susup düşündüm. Daha sonra ölümü göze alarak adamın çüküne doğru sert bir dirsek attım. Adam acıyla kıvranırken önce okkalı bir tokat attım. Tokat öyle şakladı ki yatakhane nöbetçileri yanımıza gelmeye başladılar. Tabi ki adamlarım onları gelemeden arbaletle indirdi. Adam tokadın etkisinde belinden eğilip bir yandan çükünü tutuyor bir yandan da elleriyle hançerini arıyordu. O ararkenki ezik görüntüsüne dayanamadım. Saçlarından tutup kaldırdım. Ve hançerimi adamın ağzına sapladım. Kanlar içinde yerde hırlarken “Sus lan huur çocuğu” diyerek daşşaklarına bıçağı sapladım. Yerden arbaletimi aldım, tekrar kurup yatakhaneye ilerledim. Artık sona gelmiştik. içeri dalıp “Herkes teslim olsun. Bu bir işgaldir” diye bağırdım. Tüm silahlar depoda olduğu için kimse direnmedi. O gün 85 garnizon askerini esir aldık. Hepsini bir deftere kaydettirip tekrar uyumaya yolladım. Baskın başarılıydı. Kaleyi aldık. Ve daşşağına bıçak saplayarak öldürdüğüm adamın Kramuk Noyan olduğunu öğrendik.
    ···
  14. 39.
    +6
    Ben yatıyorum beyler. Yarın devam inşallah.
    ···
  15. 40.
    +5
    Az kaldı hikaye merak etmeyin. Yarın biter
    ···
  16. 41.
    +15
    Sabah olduğunda tüm esirleri çıkartıp sayım yaptırttım. Ekgib gedik yoktu. Bir de isyan bildirisi yazıp tüm şehir ve köylere yollattım. Bildiride:
    “Yüce Kergit Halkı;
    Malumunuzdur ki, bundan birkaç yıl önce pek değerli liderimiz Janakir Han’ı kaybettik. Bu acı kayıptan sonra benim de beğim olan Dustum Beğ, geleneklerimizdeki gibi iki prensin de katıldığı bir genel kurultay yapılmasını ya da ülkenin iki Prens arasında bölünmesini isterdi. Lakin şu an Tulga Sarayında bulunan Sancar Noyan, kendini direk Han ilan etmiştir. Tahtın gerçek sahibi olan Dustum Beğ de yakın zamanda dirliğini yitirdiğinden, onun hakkı da bana yani yaveri istemi Han’a kalmıştır. Bizim yanımızda olup, gerçek Han’ı destekleyenler Sancar haydutunun idamından sonra ödüllendirilecektir. Bizim haklı davamızda yanımızda bulunmak isteyen Noyanlar’a Erlere ve diğer her türlü insana kapımız açıktır. Tanrı bize yardım edecektir.
    istemi Han” yazıyordu.
    Bildiri tüm yerleşimlere gittikten sonra Kramuk Noyan’ın cesedini de bir ulakla Sancar’a yolladım. Lord salonundan çıkıp sancak dikme töreni yapacaktık. Törenden önce garnizon komutanını çağırıp bana katılmasını istedim. Ve hiç beklemediğim şekilde hemen kabul etti. Askerleriyle sancak töreni esnasında yemin edeceklerdi. Onu da şutladıktan sonra tören için zırhlarımı giyindim. Kılıcımı taktım. Ve salondan çıktım. Çıktığım gibi tüm ordu iki yanda dizilmiş olduğu halde yere diz vurarak bana selam verdi. Karşıya baktığımda yaverim olarak atadığım eski dostum Bahestur’u elinde sancakla gördüm. ilerleyip yanına gittiğimde önce sancağı öptü, hemen sonra da bana uzattı. Sancağın direğinin tam ortasından tutarak kavradım. ilerleyerek sancak burcuna çıktım. Bayrak dikme şeysine bayrağın direğini yerleştirdim. Hemen ardından da sancağı bırakarak dalgalanmasını sağladım. Ve askerlerime “Dediklerimi yüksek sesle tekrar edin” dedim.
    Kergit Hanlığının meşru lideri olan size bağlı kalacağıma yemin ederim.( Kergit Hanlığının meşru lideri olan size bağlı kalacağıma yemin ederim.) Nefes aldığım sürece sadık ve bağlı addıbınız olarak kalacağım.( Nefes aldığım sürece sadık ve bağlı addıbınız olarak kalacağım. ) Ve kılıcıma ihtiyaç duyarsanız, düşmanlarınızla savaşmak için yanınızda olacağım. (Ve kılıcıma ihtiyaç duyarsanız, düşmanlarınızla savaşmak için yanınızda olacağım. )Son olarak sizin ve varislerinizin davalarını destekleyeceğim... ( Son olarak sizin ve varislerinizin davalarını destekleyeceğim... )
    Ben-Artık hepiniz gerçek Kergit Hanlığının askerlerisiniz. Kalradyanın gelecekteki ve tek gerçek sahiplerisiniz. Tanrı, yolumuzu açık, kılıcımızı keskin, zaferlerimizi sürekli kılsın.
    Yemin ve sancak töreninden sonra baya sakin geçti. Bir ay kadar ufak tefek eylemlerle adımızı duyurduk yine. Ama 30. gün uyandığımda dışarıda bir karmaşa görüyordum. Ne oldu diye baktığımda dışarıda Sancar ve birkaç Noyan’ın sancağını gördüm. Kuşatılmıştık. Ama hazırlıklıydım. Askerlerime yeni katılan Artimenner diye bir adam, bizim için mancınık diye bir şey yapmıştı. içine yağ koyup, üstünü de bezle kapatıp bezi yakarak yaptığımız bir silahı oldukça güçlü bir şekilde fırlatan bu aletten 10 tane vardı. Düşmanı görünce direk mancınıkların hazırlanması için emir verdim. Ben de 20 kişilik mancınık birliğinin başına gidip emrimi verdim.
    “Alev topu hazıırr!”
    “Alev topu fırlaatt!”
    “Alev topu hazıırr!”
    “Alev topu fırlaaatt!”
    Bu böyle yaklaşık 20 kere devam etti. 20.den sonra ateş kes emri verdim. Düşmana bir ulak yollayıp kuşatmayı kaldırdıkları takdirde canlarını bağışlayacaımı, aksi takdirde bugünün onlar için bir Tamu provası olacağını söyledim. Sancar da ulağın kellesini yolladı. Ben de “Yakın şunları amk!” şeklinde bir emir verdim. Mancınık başına 1000 kadar daha alev topumuz vardı. Malzeme bolken cephanenin takunu çıkarmıştık. O gün 150 alev topu daha attık. Ve düşmana hasar tespiti yaparken bir yerde gözüme bir şey takıldı. Yanına gidip baktığımda dünyam sarsıldı. Sancar... Ölmüştü...
    Tümünü Göster
    ···
  17. 42.
    +8
    Yarın devam
    ···
  18. 43.
    +11
    Sancar ölmüştü ama ben de kendimi direk Han ilan edemezdim. Önce halkın nabzını yoklamak için Tulga’ya sızıp cesedi bir meydana bıraktım. Sabaha kadar da meyydanı gören bir yerden izledim. Sabah olup insanlar geldiğinde cesedi gören ilk kişi sevinçten ağlamaya başladı. Çok garip gelsede bu hlkın Sancar’dan memnun olmadığına işaretti. Bunu fırsat bilerek direk Sungetche’ye dönüp kurultayımı topladım. Oradan benim hanlığıma dair kabul oyu çıkınca ordumla birlikte Tulga’ya yürümeye başladım. Askerin ve atların dinç görünmesi için yavaş yavaş yürüyerek 5 günde Tulga’ya vardık. 5. Günün öğlen vakti tören zırhlarımı giydim ve ordumla şehir kapısından girerek meydana ilerledim. Arkamdan gelen yaverim Bahestur’a “Kararı oku” dedim. Bahestur Kurultay kararlarının yazılı olduğu kararnameyi çıkarttı. Ve okumaya başladı.
    “1. Karar-Hanlık makdıbını işgal eden Sancar Beğ’in ölümü üzerine Hanlık tekrar gerçek varis olan istemi Han’a aittir.
    2. Karar-Rolf, Bahestur, Nizar ve Bunduk beğlere Noyan ünvanı verilmiştir.
    3. Karar-Rolf Noyan’a Asugan Kalesi, Bahestur Noyan’a Sungetche Kalesi, Nizar Noyan’a Uhhun Kalesi, Bunduk Noyan’a da Tulbuk Kalesi ve tümünün bağlı köyleri mülk ve tımar olarak verilmiştir.
    4. Karar- Bundan sonra Han’ın seçeceği 4 Noyan’dan oluşan bir ‘Üst Kurultay’ kurulacaktır ve ilk Üst Kurultay üyeleri “Rolf-Bunduk-Nizar-Bahestur Noyanlardır.”
    Bunlar okunduktan sonra yanıma Üst Kurultayımı alarak saraya ilerledim. Yuvarlak merdivenleri çıkıp kabul salonuna vardığımda aylardır hayalini kurduğum şey oradaydı. Han tahtına oturdum. Ve diğer Noyanlar bana “Han’ım” diyerek selam verdi. Ben de onlara” Beğler, Han olunca iş bitmiyor. Bir an önce yen düşmanımız Vaegirlere sefere çıkmamız lazım. Sefere çıkalım ki halk bizim onların iyiliği ve refahı için çalıştığımızı bilsin. Tez hazırlığa başlayın. Sefere çıkıyoruz.”
    ···
    1. 1.
      0
      Oyle guzel hikaye yazdinki sana nick6 hirecem
      ···
  19. 44.
    +6 -9
    O Ben-Ordu formunu kaybetmemiş Ulusamai. Kaç aydır sefer yapılmadı hala eski dünyayı titreten ordu.
    Ulusamai Noyan-Han’ım, bunda sizin de etkiniz var. Yeni Han gelince asker de onu tanımak için koşa koşa gelir. Böylece ordu hemen hazırlanır.
    Ben-Tamam benim etkim varda, orduyu 10 günde hazırlayıp Nelag Kalesi’ye getirecek kadar değildir.
    Asker-Beğim, bakabilir misiniz?
    Ben-Ne oldu. iyi haber mi?
    Asker-Beğim, Lord Nelag bizim tarafımıza katılmayı kabul etti.
    Ben-Güzel. Hemen buraya getirin. Yeminini etsin.
    ---
    Lord Nelag geldi. Bana “Affedin Beğim, size direnmeye çalışmak gibi bir yanılgıya düştüm. Pişmanım.” dedi. Ben de ona “Tanrı affeder de kula affetmemek düşer mi?” dedim. Nelag yeminini etti ve ordusuyla sefer ordumuza katıldı. Tekrar ilerlemeye başladık. Khudan’da da ufak bir direnişle karşılaşıp onları da kılıçtan geçirdik. Daha sonra bir çılgınlık batıya Reyvadin’e yöneldik. Biz batıya giderken Kral Yaroglek de bizi karşılamak için şehirden çıkıp doğuya gelmiş. Bizim ordumuzun çok daha büyük olduğunu görünce de güneye, Kergit bozkırlarına kaçmaya başladı. Narra yakınlarında onu yakaladık ve büyük bir savaş başladı. Yaroglek’in 550 kişiye ulaştırdığı kuvvetine karşı bizim 500 kişilk sefer kuvvetimiz. Savaşın ilk başından bu manyakların zırhları etkisini gösterdi. Biz de erimeye başladık. Bizden 5 tane çavuş geri çekilince sğ kanat boş kaldı ve etrafımızı sardılar. Ama onlar da son 100 kişi kadar kaldılar. Ben kaçmayan son 2 çavuşumla savaşmaya başladım. O çavuşların birinin birliği tamamen yok oldu. iyice etrafımız sarıldı. Ve o anda atımın kafasına doğru bir ok geldi. Gelmesiyle atın feci bir şkilde yere düşmesi bir oldu. Ben tam bağırarak Yaroglek’e kılıcımı sağlayacakken onun attığı bir ok tam kalbime geldi. Dizlerimin üstüne yere düştüm. Yaroglek’e baktım. Tam bir şey diyecekken bir ok daha. Kılıcımdan destek alıp kalkmaya çalıştığımda bir ok daha. Gözlerim karardı. Sırtüstü yere düştüm. Ve bu uçsuz bucaksız bozkırda bir daha uyanmamak üzere derin bir uykuya daldım.
    SON
    El Yazar-18-22 Ocak 2017-Kocaeli
    Edit: Hepinize başlığı birkaç saatte trende ve mod seçimine(?) soktuğunuz için teşekkür ediyorum
    ···
    1. 1.
      0
      Bu ne yarram
      ···
    2. 2.
      0
      ne biçim son dıbına koyim
      ···
    3. 3.
      0
      Ne ne?

      ···
    4. 4.
      0
      gibtin oyunuda hikayeyide
      ···
    5. 5.
      0
      Yaroglek benim assjsqcacsiaaai:D
      ···
    6. diğerleri 3
  20. 45.
    +2 -7
    Beyler, şimdi 2 seçenek var yeni hikaye için. Birincisi yine bu M&B Warband'ın AD 1257 modu. ikincisiyse M&B serisinin son oyunu olan(23 Ocak 2017) M&B Ateş ve Kılıç
    Birinciyi isteyen bu entariye artı(+)
    ikinciyi isteyen bu entariye eksi(-) versin. Sonuca yarın bakıp yazmaya başlayacağım.
    ···