-
26.
+1Panpalarım kusura bakmayın geciktim bundan sonra hikaye daha hızlı devam edecek.Tümünü Göster
ISLIKLI OKLAR
Dustum Han zırhını giydi, kılıcını aldı ve beyaz safkan atına bindi. ikindi vakitleriydi. Güneş hertarafı kırmızıya boyamıştı. Dustum Han bir tepeye çıktı yine. Güneş arkasında parlıyordu ve gölgesi tüm ordunun üzerindeydi. Yiğit askerlerini cesaretlendirecek bir konuşma yaptı. Yüreği yanan delikanlılar kendilerini zor tutuyordu artık. Konuşmasını bitirip Allahuekber diye bağırınca Dustum Han, vaegirler hariç tüm ordu onla beraber tekbir getirdi. Sesleri tüm ovaya yayıldı. Sarranidler de müslanlardı fakat Türkerin bu vatan, din, devlet aşkının yarısını bile taşıyamazlar dı.
Dustum Han' kılıcını çekti ve "Hücuum" diye bağırdı. En önde giden süvariler dombra taktiği kullanıyorlardı. Yani iki tane kılıcı ellerinde ters bir şekilde tutup geleni geçeni kesiyorlardı. Arkalarında uzun kargılarıyla vurduğunu parçalayan vaegir şövalyeleri vardı. Tepelerde de karşıya ok yağmuru yapan okçular. Savaş başlarda Dustum Hanın lehine gidiyordu. Fakat Sultan Hakimin ordusu geri çekilirken onları kovalayan Dombra askerleri turan taktiği denilen tuzağa düştü. Kendi icadları olan tuzağa düşmüşlerdi. Onlar bu tuzağa düşünce vaegir askerleri de geri çekildi. Böylece Sultan Hakim'de ordusunu geri çekti ve ilk muharebe böylece bitmiş oldu.
Dustum Han gene bir sürü askerini sarranid sürülerine kurban etmişti. Artık o kadar sinirliydi ki kendisine dokunanın kafasını kendisi kesecekti. Ordu bu durumdan rahatsızdı. Ordunun önde gelen komutanlarından Tonju Noyan, Dustum Han'ın çadırına girdi. Dustum Han "Ne oldu Tonju" diye rahatsızca sordu. Tonju Noyan'da "Dustum bir planım var." dedi. Eski arkadaş ve dost olan bu ikili bazen aradaki resmiyeti ve rütbeyi kaldırır ve iki dost gibi konuşurdu. Dustum Han "Nedir söyle hemen dedi." Tonju anlatmaya başladı:
- Atalarımız bir keresinde çinin yüzbinlerce kişilik ordularını nasıl yenmişti hatırlıyormusun. Islıklı oklarla. Evet her asker için 30 veya 40 tane ıslıklı ok yapalım. En az 20.000 ok olsa bile araplar bu sese dayanamaz ve delirir.
(Saçma mı geldi. Bu anlattığım ve anlatacağım gerçek de olmuştur panpalarım. Kim bilmiyorum ama bir Türk komutanı yüzbinlerce kişilik çin ordusunu giderken çok tiz bir ses bırakan ıslıklı ok denilen oklarla yenmiştir. 20.000 kişinin bu okları attığını düşünürsek gerçekten çok korkunç ve sağır edici bir ses ortaya çıkıyor.)
Dustum Han "Bunu çok iyi düşündün Tonju. Hemen hazılıkları yapın." -
27.
+1okuyanlar kendini belli etsin panpalar
-
28.
+2arkadaşlar biraz gecikti devamı o yüzden iki tane bölüm birden paylaşcam hadi devam edelim...Tümünü Göster
"TANRI DEĞiLLER, YENEBiLiRiZ"
Dustum Han'ın emriyle kısa sürede hazırlanan ıslıklı oklar 5000 kergit okçusuna teslim edildi. Sayısı şimdilik azdı ama iyi bir hasar vermek için yeterliydi. Normal okçulardan da 10.000 kişiyle birlikte bölgede sağlam bir yere konuşlandırılan okçular ateş emrini bekliyordu. Dustum Han yeniden orduyu hazırladı ve hücum için bekliyordu. Önden vaegirli atlıların saldırması emrini verdi. Sonra askerlerin geri çekilmesini söyledi. Sarranid ordusu bir tuzak olduğunu düşüneceği için geri çekilen askerleri kovalamayıp meydan da kalacaktı. iştr tam bu sırada okçular oklarını yağmur gibi sarranid ordusunun üzerine bırakacaktı. Eğer kendi askerlerini orda bıraksaydı, onlar da ıslıklı okların sesinden sağır olabilirlerdi. Bu yüzden Dustum Han böyle bir karar almıştı.
Vaegir şövalyeleri silahlarını aldı ve hücuma geçti. Bunu gören sarranid atlıları da saldırdı. Meydan da küçük bir muharebeden sonra vaegir şövalyeleri geri çekildi. Plan işliyordu. Sarranid komutanları kimsenin takip etmemesini söyledi. işte o sırada oklar yaylardan fırladı. Daha giderken bile atan okçuların kulağını sağır edecek derecedeydi. Sarranid ordusunda ki askerlerin kimisine saplanan. Kimisinin yanından geçen ıslıklı oklar, sarranid askerlerini çok etkiliyordu. Bazı askerler atlarından inip yere yattılar. Zaten atların hiçbiri yerinde durmuyordu. Hepsi şahlanıyor, kaçmaya çalışıyor, etrafa çifte sallıyordu. Meydan da ki 50.000 sarranidli askerin neredeyse hepsi sağır olma derecesine geldi. Bu kadar etkili olacağını tahmin edemedi Dustum Han. Ama Allah daima haklının yanında haksıza karşıdır.
Sarranid askerleri artık yerlerede yatıyor kimi askerler ise ağlıyordu. Hatta kimileri artık bu sesi duymamak için yerlerden aldıkları taşları toprakları kulaklarına sokuyordu. Gerçekten insanı bu kadar korkutan ve sijir eden yüksek bir sesdi bu. Bu haldeki sarranid ordusunun üzerine Dustum Han bütün ordusuyla birlikte saldırmaya başladı. Islıklı oklar artık atılmıyordu. Sadece normal oklar atılıyordu. Böyle perişan haldeki sarranid ordusuna saldıran Dustum Gan kısa sürede meydan da ki 50.000 kişiyi, 25.000 askerle yok etti. Savaş meydanının arkadına kurulmuş olan Sultan Hakim ise her şeyini orada bırakarak atına atlayıp ordusuyla birlikte kaçtı. Kaçarken de sarranidler şöyle düşünüyordu " Allah Türklerin tarafında. Biz hata ettik de korkunç sesli meleklerini bize musallat etti. Türkler bu sesi duymuyor. Bizi affet Allahım hataya düşmüşüz."
Bu biraz cahilceydi. Geri çekilip fethettikleri Halmar şehrinde ki Sancar Han'a sığındılar. Olan biteni anlattıklarında Sancar Han kendini tutamayıp kahkaha attı. Buna sinirlenen Sultan Hakim neden güldüğünü sordu. Sancar Han düştükleri durumu anlatınca Dustum Han'a meleklerin yardım ettiği fikrinden vazgeçtiler. Sultan Hakim, Sancar Han'a bakıp şunu dedi. Tanrı değiller, tanrı da onlardan değil, yenebiliriz." -
29.
+1HALMAR'DA VEBATümünü Göster
Dustum Han sarayında hem dinleniyor hem de asker topluyordu. Sarranidlerin akınları bitmiş hatta geri çekiliyorlardı. Tüm köyler geri alınmışti sarranidlerden, bir kaç tane de kale kaldı alınmayan. Savaşın dengesi değişmişti yani. Tam iki ay boyunca hiç bir çatışma olmadı sarranidlerle kergitler arasında. Belli ki sarranidler çok korkmuştu. Ama bu sırada savaşlar diğer cephelerde daha da arttı. Svadyalılar ile vaegirler her gün her meydan da savaşıyorlardı. Nordlarda gemilerle köyleri işgal edip bazı limanlara el koyuyordu. Bu durum üzerine Vaegir kralı yaroglek Dustum Han'dan asker yardımı istedi. Biz size verdik sıra sizde hesabı. Bu talebi kabul eden Dustum Han Kral Yaroglek'in kendisine verdiği 50.000 askerden kalan 20.000 tanesini geri gönderdi. Evet bu biraz alay edermiş gibi oluyordu ama Dustum Han kral Yaroglek'in kergitleri kaybetmemek isteğeceğinden emindi. Gelen askerleri görünce Kral Yaroglek sinirden ne yapacağını bilemiyordu. Resmen kuduz köpekler gibi hırlıyordu. Ama elinden de bişey gelmiyordu. Kergitleri kaybederse Kalradya'da 4 deblete karşı savaşırken yok olur giderlerdi. Dustum Hanın bu yaptığına hiç bi yanıt vermemeyi tercih etti. Dustum Han'da olan biteni anladı zaten.
Aradan geçen 5-6 hafta sonra Dustum Han sarranidleri savaşta saf dışı bırakmak için hiç beklenmedik bi anda sarranid önemli şehirlerinden Bariyye şehrine ve önemli kalelerinden samarra kalesine Noyanlarını gönderdi. Uzun süredir hiç çatışma yaşamayan sarranidli askerler böyle bir saldırıya hazırlıksız yakalandı ve bir şehir ile bir kale ellerinden gitti. Kendi ordusuyla'da Sultan Hakimin ve kardeşi Sancar'ın saklandığı Halmar şehrini kuşattı. Asker sayısı olarak üstün taraf yine karşı taraftı fakat bu sefer Dustun Han'ın da işi Allaha emanet değildi. Aylardır sağlam bir ordu ve paralı askerler toplayan Dustum Han'ın da ezici bir ordusu vardı.
Kuşatma tam 40 güne ulaşmıştı. Halmar şehrinde ki yiyecek depoları boşalmaya başladı. Kış zamanıydı üstelik. insanlar hastalanıyordu. ilaç da temin edeniyorlardı. Dustum Han da 12 tane kuşatma kulesi ve 8 tane mancınık inşa ettirmişti bu sürede. Yani askerlerini şehre sokmak artık garanti olmuştu. Ama içerde ki asker sayısı fazla olduğu için hala saldırıya geçmiyordu. Üstelik aklına iyi de bir fikir gelmişti yine zeki kağanın.
O zaman'ın bulaşıcı ve ölümcül hastalığı olan veba. Dustum Han ne kadar yapmak istemese de aşk da ve savaşta her şey mübahtır. içeriye soktuğu bir kaç casusuyla askerlerin yemeklerine ve sularına bu hastalığı sağlayacak mikrobu koydurdu. Aradan geçen 15 gün sonunda askerlerin bir çoğu hastalıktan öldü. Dustum Han'ın korkusu bu hastalığın halka bulaşması ve masum bir kişinin bile bu yüzden ölmesiydi. Ama korktuğu oldu. Çok büyük olmasa da 8 tane masum insan bu hastalıktan ölünce halk askerden uzak durdu ve kimse evinden çıkmadı. Evinin içinde açlık ve susuzluktan ölenler de var tabi. Dustum Han günlerce bu insanlar için yas tutmuş hatta ağlamıştı. Artık daha da masum insan ölmemeliydi. Artık bu işi bitirmenin vakti gelmişti...